İçeriğe atla

Barış içinde bir arada yaşama

Barış içinde bir arada yaşama (Rusça: мирное сосуществование), Soğuk Savaş döneminde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından geliştirilmiş teoridir. Buna göre nükleer silahlara sahip Sovyetler Birliği ve sosyalist ülkeler ile kapitalist devletler bir arada barışçıl bir şekilde varlıklarını devam ettirebilirler. Bu teori sosyalizm ile kapitalizmin uzlaşmaz çelişki içinde olduklarından bir arada yaşayamayacaklarını söyleyen marksizmin genel söylemiyle çelişmektedir. Teori Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı ülkeleri tarafından ABD ve NATO örgütüne üye ülkeleriyle olan ilişkilerinde bir dönem hakim olmuştur.

Uygulamanın ortaya çıkışı

Sovyet yorumu

Josef Stalin'in ölümünden sonra Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olan Nikita Kruşçev 20. Kongrede Sovyet dış politikasına dair kimi yeni açılımlar getirmiştir. Dış politika değişikliği iki süper güç arasında çıkması olası nükleer savaşın önlenmesini amaçlıyordu. Sovyet teorisine göre ABD ve Sovyetler Birliği, birbiriyle uzlaşmaz siyasi ve ideolojik hatalarına rağmen birbiriyle savaşmaksızın barış içerisinde varolabilirdi. Kruşçev bu düşünce tarzını güçlendirmek için uluslararası barış konferanslarına katılacak, uluslararası ziyaretlerde bulunacaktır. Dünya Barış Konseyi büyük oranda Sovyetler Birliği tarafından desteklenir.

Barış içinde bir arada yaşama teorisi Batılı kapitalist devletler tarafından dillendirilen sosyalizm tehdidini geriletmek için kullanılacaktır. Bolşevikler ve Lenin özellikle Rus topraklarında Ekim Devriminin başarılmasından sonra işçilerin tüm dünya ülkelerinde iktidarı almaları için dünya devrimi çağrısı yapmış olsa da bunu devletlerarası savaşlar yoluyla değil her ülkenin kendi iç siyasi arenasındaki sınıf savaşımıyla yapılacağını öngörmüşlerdir. Kruşçev buradan hareketle sosyalizmin kapitalizme üstün olduğundan hareketle zamanla sosyalizmin zafere ulaşacağını iddia ederek yeni siyasi hattını şekillendirmiştir. Bu hattın devamı olarak Sovyetler Birliği diğer ülkelerde iktidarı almak için mücadele veren kimi hareketlere desteği kesecek ve eleştirilecektir.[1]

Olası bir nükleer savaşın sadece sosyalist sistemi değil insanlığı yok edeceğinden hareketle Sovyetler Birliği bu dönemde ABD ile doğrudan silahlı çatışmalardan uzak kalmaya özen gösterse de, iki süper güç farklı ülkelerdeki iç mücadelelerde ve muharebelerde destekçi olarak yer alarak aradaki soğuk savaşı sürdürecektir. Kruşçev görevden alındıktan sonra başa gelen Sovyet liderleri de bu siyasi hattı devam ettirseler de özellikle Brejnev Doktrini ile Sovyetler Birliği yeni bir dış politika tanımlaması yapacaktır. Bu hat Mihail Gorbaçov dönemine kadar sürecektir.

Sovyet muhalefeti

Ekim Devriminin hemen ardından çıkan Rus İç Savaşı ve yabancı ülkelerin müdahalesine rağmen Bolşevik rejimi iktidarda kalmışsa da Lenin tarafından beklenen Avrupa Devrimi gerçekleşmemiştir. Bu dönemde Stalin tarafından formüle edilen tek ülkede sosyalizm teorisine göre kapitalist devletlerle çevrili olsa bile Sovyetler Birliğinin ayakta kalabileceğini ve sosyalizmin kurulabileceği iddia edilir. Bu uygulamayı savunanlardan Sovyet Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov, Kruşçev tarafından tasfiye edildikten sonra yaptığı açıklamalarda barış içinde bir arada yaşamak adına emperyalizme ödünler verildiğini belirterek bu politikayı eleştirecektir.[2] Özellikle Gorbaçov döneminde ABD'ye Sovyet yönetiminin tek taraflı ödünler verdiği görülmüştür.[3]

Küba yorumu

Barış içinde bir arada yaşama siyasetinin 1960'lı yıllarda en doğrudan karşıtları Kübalı devrimci liderler Fidel Castro ve Ernesto Che Guevara oldu. 1961 yılında yaşanan Domuzlar Körfezi Çıkarmasının ardından ABD'nin Mongoose Operasyonunu gerçekleştirmesi üzerine Küba hükûmeti işgal tehlikesine karşı silahlanmıştır. Küba Füze Krizine çıkan siyasi atmosfer sırasında Küba yönetimi ödün vermez şekilde konumunu korumuş, ABD'nin Küba topraklarına yeni bir saldırı gerçekleştirmesi durumunda karşılık vereceğini belirtmiştir.

Çin yorumu

Barış içinde bir arada yaşamaya dair Çin yorumu 1960'lı yıllarda başlayan Çin-Sovyet Ayrılığının ideolojik temellerindendir. Emperyalizm ile barış içinde yaşanamayacağını teorize eden Mao Sovyet yönetimini revizyonizmle itham edecektir. Daha sonra Üç dünya teorisi adı verilen teorik açılımı yapan Çin yönetimi Sovyetler Birliğini emperyalist olmakla suçlayacaktır. Bu teori gereğince 1972 yılından itibaren ABD ile yakınlaşan fiilen kendi barış içinde bir arada yaşama siyasetini uygulamıştır.

Arnavutluk yorumu

Çin-Sovyet ayrımında Çin tarafında yer alan Enver Hoca önderliğindeki Arnavutluk Emek Partisi, Mao tarafından öne sürülen Üç dünya teorisini eleştirmiş ve reddetmiştir.[4] Arnavutluk Emek Partisi barış içinde bir arada yaşama teorisini ve onun uzantısı olan Avrupa komünizmini de şiddetle eleştirmiştir.

Değerlendirme

Şili'de seçimle başa gelen sosyalist devlet başkanı Salvador Allende ABD'nin desteğiyle hazırlanan darbeyle devrilecektir

Barış içinde bir arada yaşama siyaseti Sovyetler Birliği tarafından ana siyasi hat olarak benimsendiği için dünya sol siyasetinde önemli etkiye sahip olmuştur. Özellikle Batı Avrupa komünist partilerinde iktidarın geleneksel olarak devrimci bir ayaklanma ile alınmasının yerine seçimlerle başa gelinmesini savunan anlayış hakim olacaktır.[5] İzlenen bu siyasete karşın bu dönemde özellikle ABD tarafından desteklenen darbelerde seçimle gelen sol iktidarlar devrilecektir.[6] Buradan bakıldığında izlenen siyasi hattın başarısız olduğu sonucuna varılabilir.

Kaynakça

  1. ^ 1959 yılındaki Küba Devrimi ile iktidara gelen 26 Temmuz Hareketi ve lideri Fidel Castro Küba’daki Sovyet yanlısı komünist partisi tarafından önceleri dikkate alınmamıştır. Devrimin başarılmasından sonra iki hareket birleşecektir.
  2. ^ Felix Chuev, Molotov Remembers: Inside Kremlin Politics, Ivan R Dee Inc, 2006 ISBN 978-1-56663-715-2 s.7, 67, 388, 389, 390
  3. ^ 1987 yılında imzalanan orta menzilli nükleer füze antlaşmasında ABD 846 adet füze imha ederken, Sovyetler Birliği 1846 adet füze imha etmeyi taahhüt eder, Antlaşmanın tam metni 10 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce), 20 Haziran 2010 tarihinde erişilmiştir
  4. ^ Bakınız: Çin-Arnavutluk kopuşu
  5. ^ Bakınız Avrupa komünizmi
  6. ^ Bunun en çok bilinen örneği 1973 Şili Darbesiyle devrilen Şili'nin ilk sosyalist devlet başkanı Salvador Allende’dir.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Komünizm</span> Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum sistemini hedefleyen ideoloji

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm</span> Alman filozof Marxın düşüncelerine dayanan devrimci sosyalist akım

Marksizm, özgün bir siyasal felsefe akımı, tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir dünya görüşü, kapitalizmin Marksist açıdan çözümlenmesi, bir toplumsal değişim teorisi, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşünce sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Komünist parti</span> işçi sınıfının önderliğinde üretim araçlarının mülkiyetinin kolektifleştirilmesini hedefleyen siyasi parti

Komünist parti, işçi sınıfının önderliğinde üretim araçlarının mülkiyetinin kolektifleştirilmesini hedefleyen ve tüm dünyada herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacı kadar ilkesi doğrultusunda sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz bir dünya kurmayı amaçlayan yasal veya yasa dışı olarak örgütlenen, silahlı kanadı da bulunabilen siyasi parti.

<span class="mw-page-title-main">John F. Kennedy</span> 35. Amerika Birleşik Devletleri başkanı (1961–1963)

John Fitzgerald Kennedy veya kısaca JFK, 1961'den 1963'teki suikastına kadar 35. Amerika Birleşik Devletleri başkanı olarak görev yapan Amerikalı siyasetçi. Başkan seçilen en genç kişiydi. Kennedy, Soğuk Savaş'ın en yoğun olduğu dönemde görev yaptı ve dış politikasının büyük bölümü Sovyetler Birliği ve Küba ile ilişkilerle ilgiliydi. Demokrat olan Kennedy, başkanlığından önce Birleşik Devletler Kongresi'nin her iki kanadında da Massachusetts'i temsil etti.

<span class="mw-page-title-main">Nikita Kruşçev</span> 1953ten 1964e kadarki Sovyetler Birliği lideri

Nikita Sergeyeviç Kruşçev, Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Birinci Sekreteri. Doğru okunuşu ve Türkçe yazım kurallarına göre soyadının doğru yazılışı Hruşçov olmasına rağmen, Türkçeye İngilizce Khrushchev kelimesinin okunuşu olan Kruşçev kelimesi geçmiş ve yaygınlık kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Leonid Brejnev</span> 1964ten 1982ye kadarki Sovyetler Birliği lideri

Leonid İlyiç Brejnev, Ukraynalı Sovyet politikacıdır. 1964-1982 yılları arasında Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olarak SSCB'yi yönetmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Küba Füze Krizi</span> Küresel kriz

Küba Füze Krizi, ABD’nin Türkiye ve İtalya'ya, SSCB’nin ise Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlayan; Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü karşı karşıya getiren ve dünyayı nükleer savaş tehdidi altında bırakan bunalımdır.

Troçkizm, Marksizm'in Troçki'nin bakış açısıyla yorumlanmasıdır. Aynı zamanda 1917 Ekim Devrimi'nden sonra ortaya çıkmış bir ayrımı ifade eder. Sovyetler Birliği'nde "sol muhalefet" olarak örgütlenmiş, Troçki'nin kurduğu 4. Enternasyonal'le başlayarak günümüze kadar gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Destalinizasyon</span> Stalinin ölümünün ardından yeni genel sekreter seçilen Nikita Kruşçev ile başlayan bir dizi siyasî reform

Destalinizasyon, Sovyetler Birliği'nde Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin'in ölümünün ardından yeni genel sekreter seçilen Nikita Kruşçev ile başlayan süreci ifade eden terim. Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 20. Kongresi, Stalin'in ölümünden 3 yıl sonra 14 Şubat-25 Şubat 1956'da yapıldı ve bu tarihten itibaren Stalin dönemine ait uygulamalar, "kişinin putlaştırılması" olarak değerlendirildi ve destalinizasyon süreci başlatılmış oldu. Stalin'e ait görüşlerin etki ve gücünün çözülmesi, buna bağlı hiyerarşik yapı ve ideolojik hâkimiyetin geriletilmesi girişimi; destalinizasyon olarak ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Stalinizm</span> Marksist-Leninist ideolojinin teori ve pratiği

Stalinizm veya Stalincilik, Marksist-Leninist ideolojinin 1928-1953 yılları arasında Sovyetler Birliği’ni yöneten Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin’in uyguladığı siyasi sistemde kullanılan teori ve pratiğine verilen addır.

Angola İç Savaşı yeni bağımsızlığını kazanmış olan Angola'nın Portekiz himayesinden Nisan 1974'te çıkmasından sonra oluşmuş bir ihtilaftır. Afrika'nın en uzun süren anlaşmazlığıdır. 2002 yılında resmen biten ve 27 yıl süren savaş, bitene kadar 500,000 insanın ölümüne ve binlerce insanın da göçüne sebep olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Barış</span> toplumlar, küçük zümreler ve insanlar arasındaki ilişkilerin uyumlu ve iki tarafa da zarar vermeyecek şekilde olması durumu, huzur içinde yaşanılması

Barış kelimesi genel anlamda düşmanlığın olmaması anlamında kabul görülür. Başka bir anlatımla kötülükten, kavgalardan, savaşlardan kurtuluş, uyum, birlik, bütünlük, sükûnet, sessizlik, huzur içinde yaşamak olarak da tanımlanabilir.

Çin-Sovyet Ayrılığı, dönemin iki büyük komünist devleti olan Çin ve Sovyetler Birliği (SSCB) arasında 1960-1989 yılları arasında Marksizm-Leninizm'e dair teorik ve ideolojik tartışmalardan kaynaklanan ciddi bir diplomatik ayrılıktır. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin'in 1953 yılındaki ölümünden sonra Nikita Kruşçev tarafından başlatılan destalinizasyon ve barış içinde bir arada yaşama politikaları sonucunda doktriner ayrılıklar kısmen başlamış, 1969'da zirveye ulaşmış ve farklı yollarla 1980'lerin sonuna kadar sürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Solculuk</span> toplumsal eşitliği ve eşitlikçiliği destekleyen siyasi ideolojiler, politik duruş

Solculuk, genellikle bir bütün olarak toplumsal hiyerarşiye veya belirli toplumsal hiyerarşilere karşı çıkarak, toplumsal eşitlik ve eşitlikçiliği destekleyen ve bunu sağlamaya çalışan siyasi ideolojiler yelpazesidir. Sol siyaset tipik olarak, taraftarlarının toplumda diğerlerine göre dezavantajlı olarak algıladıkları kişiler için endişe duymanın yanı sıra, uygulandıkları toplumun doğasını değiştiren radikal yollarla azaltılması veya ortadan kaldırılması gereken haksız eşitsizlikler olduğuna dair bir inancı da içerir.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği Komünist Partisi</span> Sovyetler Birliğini yöneten parti

Sovyetler Birliği Komünist Partisi, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin Bolşevik kanadınca kurulan ve 1917 Büyük Ekim Sosyalist Devrimi'nden sonra 1991 yılına dek Sovyetler Birliği'ni yöneten parti. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi olarak iktidara gelen parti 1918 yılında Komünist Parti adını aldı.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği tarihi</span> Devlet Tarihçesi

Sovyetler Birliği tarihi, Rus İmparatorluğu'nun 1917'deki Ekim Devrimi'yle yıkılmasının ardından başlayan Bolşevik-Menşevik mücadelesinin Bolşeviklerin lehine sonuçlanmasıyla 1922'de aynı topraklar üzerinde kurulan ve 1991'e değin varlığını koruyan devlet. Avrupa'nın doğu kesimiyle, Asya'nın kuzey kesimi boyunca yayılan SSCB, son yıllarında 22.403.000 km2'lik yüzölçümüyle dünyanın en büyük ülkesiydi.Nüfus bakımından da 293.047.571 kişiyle 3. sırada yer alıyordu. Aynı zamanda dünyanın başlıca siyasi ve askerî güçlerinden biri olan Sovyetler Birliği, batısında Norveç, Finlandiya, Baltık Denizi, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Romanya, güneyinde Karadeniz, Türkiye, İran, Afganistan, Çin, Moğolistan ve Kuzey Kore yer alıyordu. Kuzey ve doğu sınırlarını ise Arktik Okyanusu ve Büyük Okyanus çiziyordu. Birliğin başkenti Moskova, para birimi Sovyet rublesiydi.

<span class="mw-page-title-main">Mongoose Operasyonu</span>

Mongoose (Firavunfaresi) Operasyonu, ABD Başkanı John Kennedy döneminde CIA tarafından örtülü olarak başlatılan operasyon. Başarısız Domuzlar Körfezi Çıkarmasından sonra 30 Kasım 1961 tarihinde Küba’daki Fidel Castro yönetimine karşı örtülü saldırılara Kennedy tarafından onay verilmiştir. Operasyona Hava Kuvvetleri Generali Edward Lasdale komuta ediyordu.

<span class="mw-page-title-main">Arnavutluk Emek Partisi</span> 1946-1991 yılları arasında Arnavutluk’daki tek yasal siyasi parti

Arnavutluk Emek Partisi 1946-1991 yılları arasında Arnavutluk’da yasal tek siyasi parti olarak iktidarda olmuştur.

Troçkist siyaset teorisinde, deforme olmuş işçi devletleri, kapitalist sınıfın devrildiği, ekonominin büyük ölçüde devlete ait olduğu ve planlandığı devletlerdir, ancak iç demokrasi ya da endüstride işçi kontrolü yoktur. Deforme olmuş bir işçi devletinde işçi sınıfı, Rus Devrimi'nden kısa bir süre sonra Rusya'da olduğu gibi hiçbir zaman siyasi iktidarda bulunmadı. Bu devletler, siyasi ve ekonomik yapıları yukarıdan dayatıldığı ve devrimci işçi sınıfı örgütleri ezildiği için deforme olmuş olarak kabul edilir. Dejenere olmuş bir işçi devleti gibi, deforme olmuş bir işçi devletinin sosyalizme geçiş yapan bir devlet olduğu söylenemez.

Arap Soğuk Savaşı, Arap dünyasında 1952'de Cemal Abdünnâsır'ı iktidara getiren Mısır Devrimi ile 1979'da İran-Arap gerginliklerinin Arap içi çatışmayı tutmasına neden olan İran Devrimi'nin neden olduğu siyasi rekabetti. Bir tarafta Mısır önderliğindeki yeni kurulan cumhuriyetler ile diğer tarafta Suudi Arabistan önderliğindeki geleneksel krallıklar bulunmaktaydı.