
Konstantinopolis'in Birinci Arap Kuşatması 674 ila 678 yılları arasındaki Bizans-Arap Savaşları'nın büyük bir çatışması olup, Konstantinopolis'in savunmasının sınandığı sayısız kuşatmalardan biriydi. Savaş, Bizans İmparatorluğu ile Emeviler arasında cereyan etti. Muaviye, Emevi hükümdarı olarak ortaya çıkmıştı ve Şam'ı başkent yaparak; stratejik hedef olarak Bizans İmparatorluğu'nun ortadan kaldırılmasını açıkça ilan etmişti. Bu nedenle 668'de Muaviye, oğlu Yezid komutasında bir Arap ordusunu Bizans İmparatorluğu'na sefere göndermişti. Yezid ve ordusu, bütün Anadolu'yu katederek Kalkedon'a (Kadıköy) kadar ilerlemişti. Anadolu'da önemli bir Bizans kalesi olan Amorium şehri, bu sefer sonunda Araplar'ın eline geçmişti. Fakat Kalkedon'da, Konstantinopolis'in karadan ele geçirmenin imkansız olduğu anlaşıldı.

Konstantinopolis'in İkinci Arap Kuşatması (717-718), Arapların Bizans İmparatorluğu'nun başşehri olan Konstantinopolis'u almak için karadan ve denizden girişimde bulundukları bir kuşatmaydı. Arap kara kuvvetleri Mesleme bin Abdülmelik tarafından yönetiliyordu, Konstantinopolis'in dayanıklı ve görünen surları ve Bulgar atakları karşısında yenildiler. Deniz filoları Rum Ateşi tarafından tahrip edildi ve arta kalanları daha sonra yurtlarına geri dönüşlerinde fırtınada battı. Kuşatma sık sık geniş çaplı çalışılmış bir savaş olan Puvatya Muharebesi ile kıyaslansa da o savaş Müslümanların doğudan Avrupa içinde genişlemelerini yaklaşık 700 yıl durdurmuştur.

I. Manuil Komninos, 1143-1180 yılları arasında tahtta kalan Bizans imparatorudur.
Doğu Roma iç savaşı (1341-1347) Doğu Roma İmparatorluğu'nun Balkan topraklarında, III. Andronikos'un ölümünden sonra ortaya çıkıp 6 yıl süren iç savaş dönemidir. Bazen İkinci Paleologos İç Savaşı olarak da geçer. Bu iç savaş, Doğu Roma cemiyeti içinde aristokrasi ile orta ve alt sınıf arasında gelişmiş, sınıflar arası mücadele yaratmıştır. Aristokrasi tarafında VI. İoannis, orta ve alt sınıf tarafında mevcut hanedan mensupları yer almıştır.

Armeniakon Theması, daha doğrusu Armeniakların Theması kuzeydoğu Küçük Asya'da yer alan Bizans İmparatorluğu theması.

Blaherne Sarayı, İstanbul'un kuzeybatı bölümünde bulunan Blaherne semtinde yer alan Bizans imparatorluk ikametgâhı. Sarayın bulunduğu alan günümüzde binalarla kaplıdır, elimizde yalnızca yazılı kaynaklarda bulunan anlatımları vardır.

Tagma tabur ya da alay büyüklüğünde askerî birlik.

Bizans ordusu veya Doğu Roma ordusu, Bizans donanmasının yanında hizmet veren Bizans silahlı kuvvetlerinin başlıca askeri organıydı.

Bu makale, "Askerlik sanatı üzerine" Bizans İmparatorluğu'nda üretilmiş çok miktarda makalelerin en önemlilerini listeler ve kısaca haklarında bilgi verir.
Drungarios, Geç Roma ve Bizans dönemlerinde drungos olarak bilinen yapının komutanına verilen rütbe.

Katepánō Kıdemli Bizans İmparatorluğu rütbesi. Kelime Batı dillerine capetanus/catepan şeklinde geçmiştir, anlamı İtalyanca "capitaneus" ile birleşmiş gibi görünmektedir. Bu hibrid terim İngilizcede captain ve diğer dillerde benzer terimlere dönüşmüştür.

Bukellarion Thema, daha layıkıyla Bukellarion'ların Theması olarak bilinir, Kuzey Küçük Asya'da Bizans İmparatorluğu theması. 8. yüzyıl ortasında antik Paflagonya bölgesinin büyük kısmı ile Galatia ve Frigya'nın bazı bölgelerinden oluşturulmuştur.
Komis, Bizans bürokrasisinde bir unvan. Bandon adı verilen idari birimin yöneticisi olan komesin emrinde 200-400 arası asker bulunmaktaydı.

Dazimon Muharebesi, 22 Temmuz 838 tarihinde Dazimon yakınlarında Bizans İmparatorluğu ile Abbâsîler arasında gerçekleşen çarpışma. Theofilos'in kumandanlığındaki 25 bin ila 40 bin kişi arasında olduğu düşünülen Bizans ordusu ile Afşin kumandasındaki 20 bin-30 bin kişilik Abbâsî ordusu Dazimon'da çarpışmış, zafer kazanan Abbâsîler Amorium'a yürüyerek şehri yağmalamıştır.

Amorion'un Yağmalanması, Dazimon Muharebesi'nden zaferle çıkan Abbâsîlerin ilerlemeye devam ederek Amorion'u kuşatması ve 12 Ağustos 838 tarihinde şehri ele geçirerek yağmalaması olayı.

Çiçak ya da diğer bilinen adıyla Istakoz kuyruklu çömlek miğferi, süvari ve subaylar tarafından kullanılan bir tür savaş miğferiydi. Orijinal şekli Osmanlı İmparatorluğu'na dayanan miğfer, 1600'lerden itibaren Avrupa'nın büyük bir kısmında yaygın hale gelmiş ve özellikle süvariler ve subaylar tarafından kullanılmıştır. 17. yüzyılın sonlarında ise Avrupa'daki kullanımı zamanla azalmış; ancak Avusturya ağır süvarileri 1780'lerin sonlarına kadar bazı seferlerde miğferi kullanmaya devam etmiştir.

Pistol Mitralieră model 1963, Romanya yapımı bir piyade tüfeğidir. Silah, 1960'larda AKM üzerinden geliştirilmiş olup Romanya Ordusu'nun kullandığı PPŞ-41, Oriţa hafif makineli silahların ve ithal edilen AK-47'lerin yerini almıştır.
Dalassenos, dişil form Dalassini ya da Dalassina, 11. yüzyılda öne çıkan Bizanslı aristokratik bir ailedir.

Bizans İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu'ndan miras kalan karmaşık bir aristokrasi ve bürokrasi sistemine sahipti. Hiyerarşinin zirvesinde imparator duruyordu; ancak "Bizans bir cumhuriyetçi mutlak monarşiydi ve ilahi haklara sahip bir monarşi değildi". İmparatorluk verasetiyle ilgili yazılı yasalar yoktu ve Roma Cumhuriyeti hiçbir zaman resmen kaldırılmadı, bu nedenle İmparator, hem Senato (Synkletos) hem de Ordu tarafından resmi olarak seçilmeliydi. Gerçekte, Senato yetkisi zamanla ciddi şekilde kısıtlandı ve Ordu pratikte seçim konusunda tekel konumuna geçti. Ayrıca, yarı cumhuriyetçi bir varlık iken, İmparatorlar genellikle çocuklarının halefini dolaylı yollarla, örneğin onları ortak imparator olarak atamak gibi, sağlamayı başardılar. Yazılı veraset kanunlarının ve usullerinin yokluğu ve İmparatorluğun askerileştirilmiş devleti, çok sayıda darbe ve isyana yol açarak, Malazgirt yenilgisi gibi birçok feci sonuçlara yol açtı.

Klivanion veya klibanion deri veya kumaş üzerine dikilmiş metal plakalardan yapılmış, omuzları ve sırtı koruyan plakalarla yapılmış bir Bizans katmanlı zırhıydı. Adı, "fırın" anlamına gelen Yunanca klivanos'tan (κλίβανος) geldiği bilinir, çünkü bu göğüs zırhı güneşte giyildiğinde dayanılmaz derecede ısınma eğilimindeydi. Bizans ağır süvarilerinin giydiği zırhların bir parçasıydı. Kataphraktoi adı verilen bu süvariler, zırhı kalın dolgulu bir pardesü olan epilorikion ile giydi. Toraks ve zava-lorikion ile birlikte en iyi üç zırhtan biri olarak kabul edilen bu zırh, Tagmatikler ve Bizans İmparatorluk Muhafızları tarafından da giyildi.