İçeriğe atla

Bal

Bal peteği
Kremli ve adi bal
Alınmayı bekleyen ballar

Bal, arılar tarafından çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından alınarak yutulan nektarın arıların bal midesi denilen organlarında invertaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşan ve kovandaki petek hücrelerine yerleştirilen çok faydalı bir besindir.[1] Nektar bala çevrilirken arılar sağladıkları invertaz enzimi sayesinde sakkarozu inversiyona uğratarak fruktoz ve glikoz şeklinde basit şekerlere dönüştürür ve fermantasyonun meydana gelmesini önleyecek miktarda suyunu uçururlar. Kovandaki hücrelere yerleştirilen ve üzeri mumdan bir kapakla örtülen bal arılarca sağlanan özel havalandırma sistemi sayesinde bildiğimiz tat ve kıvama gelir. Halen dünyada üretilen bal türleri kestane balı, köknar balı, monofloral bal, çiçek balı, petek balı, armut balı, dağ balı, akasya balı, çam balı, kremalı bal, okaliptüs balı ve meşe balıdır.

Ormanda doğal çiçek polenleriyle, ağaç besinleri ile arıların yaptığı "Gerçek Bal" asla şekerlenmez, bozulmaz. Fakat günlük üretimdeki bal üreticileri hızlı üretim ve arıların hızlı çoğalması, erken ölmemesi için arılara toz şeker verirler, bu şekildeki kovanda üretilen ballar soğuk ortamda kristalleşir, şekerlenir. Arılara verilen toz şeker vb ürünler ne kadar fazla ise balın o kadar yüzdesi şekerlenir. Hızlı üretim için Türkiye'de bal üreticilerinin yasal olarak kovan başına belli kg miktarı kadar toz şekerleri daha ucuza alıp, arılara yedirmeleri TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI tarafından kanunen yasaldır.[2][3][4][5] Kış gibi soğuk ortamda marketlerde satılan ballara bakınca, az kristaleşen balda toz şeker miktarının az olduğu ya da o seride arılara toz şeker verilmediği anlamına gelir. Çok kristalleşen balda ise arıya komple toz şeker, benzeri ürünler verildiği yüzde olarak çok azının bal olduğu anlamına gelir.[6]

Balın rengi, şeker dengesi ve tadındaki farklılık tamamen toplanan nektarlardan kaynaklanır. Balın kokusunu, çiçeklerdeki aromalı uçucu yağlar verir ki bu aynı zamanda çiçeklerin kokularını veren yağdır.

Bal üretiminde ½ kg ham nektarı toplamak için 900 bin arının bir gün boyunca çalışması gerekir. Toplanan bu nektarın ise ancak bir kısmı bala çevrilebilir. Elde edilen balın miktarı getirilen nektarın şeker konsantresine bağlıdır. Bal; nem, güneş ışığı, kaynatma gibi sıra dışı bir etkiye maruz kalmadıkça bozulmaz ve zaman faktöründen etkilenmez.

Oluşum

Altın başak çanak yaprak üzerinde hortumu uzamış bal arısı
Bal arısının bal depoladığı hücreleri gösteren altıgen prizmatik mum petek

Bal, nektar ve bal özü toplama sırasında arıların kas faaliyet metabolizmasını desteklemek için tükettiği şeker olarak kullanmak veya uzun süreli besin kaynağı olarak saklamak üzere arılar tarafından üretilir.[7][8] Yiyecek arama sırasında arılar, uçuş kaslarının metabolik faaliyetini desteklemek için topladıkları nektarın bir kısmını kullanır. Toplanan nektarın çoğu kusarak sindirme, sindirim ve bal olarak depolamak için kullanılır.[7][9] Soğuk havalarda veya diğer besin kaynaklarının kıt olduğu durumlarda yetişkin ve larva arılar depolanmış balı yiyecek olarak kullanırlar.[8]

Bal arısı sürülerini insan yapımı kovanlar içinde yuva yapması için koruyarak, insanlar böcekleri yarı evcilleştirdi ve fazla balı hasat edebildi. Kovanda veya vahşi bir yuvada üç tür arı vardır:

Kovandan yiyecek aramak için ayrılan arı, şeker açısından zengin çiçek nektarı toplar, onu hortumu (İngilizce:proboscis) ile emer ve yemek midesinin hemen arkasında bulunan proventrikulus (bal midesi veya mahsulü) içine yerleştirir. Apis mellifera arısında bal midesi yaklaşık 40 mg nektar veya arının boş ağırlığının kabaca %50'sini tutar; bunu doldurmakta binden fazla çiçek ve bir saatten fazla zaman gerektirebilir. Nektar genellikle %70 ila 80'lik bir su içeriği ile başlar.[11] Arının ağzındaki hipofaringeal bezindeki tükürük enzimleri ve proteinler, şekerleri parçalamaya başlamak için nektara eklenir ve su içeriğini hafifçe yükseltir. Toplayıcı arılar daha sonra kovana geri döner, burada kusar ve nektarı kovan arılarına aktarırlar. Kovan arıları daha sonra bal midelerini kullanarak nektarı yutar ve kusar, kısmen sindirilene kadar mandibulaları arasında tekrar tekrar kabarcıklar oluştururlar. Kabarcıklar hacim başına geniş bir yüzey alanı oluşturur ve suyun bir kısmı buharlaşma yoluyla uzaklaştırılır.[7][9][12][13] Arının sindirim enzimleri hidrolize sakarozu glikoz ve fruktoz karışımına dönüştürür ve asitliği arttırarak diğer nişastaları ve proteinleri parçalar.[7][9][14]

Arılar, ürün depolama kalitesinde peteklere ulaşana kadar nektarı bir arıdan diğerine geçirerek, 20 dakika boyunca kusarak ve sindirim ile grup halinde birlikte çalışırlar.[9] Daha sonra bal petek hücrelerine yerleştirilir ve hala yüksek su içeriği (yaklaşık %50 ila %70) ve kontrol edilmediği takdirde yeni oluşan baldaki şekerlerin mayalanmasına neden olacak doğal mayalar ile kapatılmadan bırakılır.[8][15][16] Arılar, büyük miktarlarda vücut ısısı üretebilen birkaç böcek arasındadır ve kovan arıları, bal depolama alanlarında yaklaşık 35 °C (95 °F) gibi oldukça sabit bir sıcaklığı korumak için ya vücutlarıyla ısıtarak ya da suyun buharlaşmasıyla soğutarak kovan sıcaklığını sürekli olarak düzenler. Şeker konsantrasyonunu doyma noktası değerinin üzerine çıkarmak ve fermantasyonu önlemek için, kovan arıları havayı dolaştırmak ve baldaki suyu %18'lik içeriğe kadar buharlaştırmak için sürekli kanatlarını çırparak süreç devam eder.[8][9] Arılar daha sonra hücreleri mühürlemek için balmumu ile kaplar.[9] Bir arıcı tarafından kovandan çıkarıldığı için balın raf ömrü uzundur ve uygun şekilde kapatılırsa fermente olmaz.[8]

Güney ve Orta Amerika'da bulunan Brachygastra lecheguana ve Brachygastra mellifica gibi bazı yaban arısı türlerinin nektarla beslenip bal ürettiği bilinmektedir.[17]

Polistes versicolor gibi bazı yaban arıları, yaşam döngülerinin ortasında polenle beslenmek ve enerji ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabilecek balla beslenmek arasında geçiş yaparak bal tüketirler.[18]

Fiziksel ve kimyasal özellikleri

  • Kristalize olma (şekerlenme): Çam ve kestane balı dışındaki ballar (çiçek balları) soğuk ortamda biraz şekerlenir. Balın su içeriği şekerlenmeyi artırır. Şekerlenme arılara biraz şeker yedirildiği için ve polen tarafından tetiklenen kristalize olma durumudur.
  • Bal higroskopik bir madde olup havadan nem alma özelliğine sahiptir. Havada %58 rutubet olduğu zaman balda su miktarı %17.4 civarındadır.
  • Viskozite: akıcılığa karşı koyma özelliğini ifade eder. Buna "balın bünyesi" de denir. Ağır bünyeli bir balın akıcılığı yavaş yani viskozitesi yüksek olur. Viskozite balın içerisindeki su miktarıyla yakından ilgilidir.
  • Balın özgül ağırlığı içerisindeki su miktarı ve sıcaklığa göre değişmektedir. 20 °C de balın özgül ağırlığı 1.4225 bulunmuştur.
  • Kırılma sayısı: Refraktometre ile ölçülür. Sıcaklık önemli rol oynadığından bu işlemde 20 °C de yapılır ve balın içindeki su miktarı tayin edilmektedir.
  • Renk: Balın bir optik özelliği olan renk değişiklik gösterir. Bal renksiz durumdan koyu kırmızıya kadar değişebilir.

Balın içeriğindeki şekerin cinsine bağlı olarak ışığın sağa ya da sola kırılması söz konusudur. Bu özellik bal analizinde bala katılan bazı şekerlerin belirlenmesini sağlar.

Kimyasal yapı

Genel olarak balların toplandığı değişik bitki kaynaklarına göre farklı aroma, tat, renk, yoğunluk ve kristalize sahip oldukları tespit edilmiştir. Aynı şekilde ballarda akıcılık kimyasal bileşimi, şekerler, rutubet, enzimler, vitaminler, asitler, kolloidal maddeler ve bileşimi bilinmeyen maddeler bakımından değişik oldukları bildirilmişlerdir.

Asitler: Uzun yıllar bal içerisinde sadece formik asit bulunduğu fakat analiz metotları geliştirilince asetik, bütirik, sitrik, kaproik, laktik, formik, malik, okzalik, suksiniletannik, tartarik ve velarikasidlerin varlığı tespit edilmiştir. Balın pH'sı 3,29-4,87 arasında değişmektedir.

Enzimler: Çeşitli araştırıcılar balda diyastaz veya amilaz, nikotin, invertaz, katalaz, oksidaz, fosfataz enzimlerini bulmuşlardır. Bu enzimlerin bir kısmı bitkiden gelmekte bir kısmı ise arının başındaki bezlerden salgılamaktadır.

Vitaminler: Eskiden bal içerisinde vitamin olmadığı veya çok az olduğu düşüncesi hakimdi fakat kimyasal ve biyolojik araştırma metotları geliştirildikten sonra bal içerisinde çeşitli miktarda, tiamin, riboflavin, askorbik asit, piridoksin, pantotenik asit, niasin ve az miktarda biotin, folik asit tespit edilmiştir.

Mineraller: Bal içerisindeki minerallerin miktarı %0,02 ile %1,0 civarındadır. Bu minareller Potasyum, klor, kükürt, kalsiyum, sodyum, fosfor, magnezyum, silisyum, demir, mangan ve bakır'dır. Bunlar içerisinde potasyum, kalsiyum ve fosfor fazla bulunmaktadır.

Proteinler: Çeşitli araştırmacılar bal içerisinde az miktarda albuminoidlerin ve protein yapı taşları durumunda olan amino asitlerin olduğunu tespit etmişlerdir.

Besin olarak kullanımı

Bir bal peteği içindeki yumurtalar ve 3-4 günlük larvalar
Besin değeri
Enerji 1270 kJ (300 kcal)
Yağ0 g
Protein0.3 g
Su17.10 g
Riboflavin (Vit. B2)0.038 mg (%3)
Niyasin (Vit. B3)mg (%İfade hatası: Tanınmayan "{" noktalama karakteri.)
Pantotenik asit (Vit. B5)mg (%İfade hatası: Tanınmayan "{" noktalama karakteri.)
B6 vitamini0.024 mg (%2)
C vitamini0.5 mg (%1)
Kalsiyum6 mg (%1)
Demir0.42 mg (%3)
Fosfor4 mg (%1)
Potasyum52 mg (%1)
Sodyum4 mg (%0)
Çinko0.22 mg (%2)
USDA Veritabanı girişine Tam Bağlantı
Oranlar yetişkinler için alınması önerilen oranlardır.

Balın ilk akla gelen özelliği tatlı olmasıdır. Bunun sebebi balın içindeki üç şekerdir. Glikoz (dekstroz; %34), sakkaroz (%2) ve fruktoz (levuloz; meyve şekeri %40) bundan başka balın %17'si su geri kalan %7'lik bölümü ise demir, sodyum, kükürt, magnezyum, fosfor, polen, manganez, alüminyum, gümüş, albumin, dekstril, azot, protein ve çeşitli asitlerden oluşur.[19] Balın kalitesini ise bu %7'lik karışım belirler.[20]

Ayrıca bal içerisinde onbeş şeker tespit edilmiş olup bunlardan bazıları şunlardır: fruktoz, glikoz, sakkaroz, maltoz, izomaltoz, erloz, kestoz, melezitoz ve rafinozdur. Genel olarak fruktoz şekeri diğerlerinden farklıdır.

Balı bildiğimiz şekerden ayıran çok önemli bir fark vardır. Şeker ancak sindirim sisteminde değişime uğradıktan sonra kana karışırken bal sindirime gerek olmadan çok süratli bir şekilde kana karışır.[] Ilık su ile karıştırılan balın birkaç dakika içinde vücuda enerji verdiği tespit edilmiştir.[]

Bozulma: Olgunlaşmış bal su içeriğinin düşük olması nedeniyle ozmotik olarak bakteri üremesine ve bozulmaya karşı dirençli iken olgunlaşmadan hasat edilen ballarda bu özellik bulunmaz bu ballar ekşir.

Toksikoloji

Bal şekerinin hiçbir ön işleme girmeden kana karışabilmesi bal tüketiminin çok daha dikkatli yapılmasını, kan şekerinin ani yükselmelerinin yol açacağı sonuçlar açısından gerekli kılmaktadır. Ayrıca kan şekerinin yüksek olmasının uzun dönemde de sağlık üzerine olumsuz sonuçlarının olduğu unutulmamalıdır.

Arının yaşadığı çevre ve bir toplayıcı olması dolayısıyla çevre kirliliği etkileri arı ürünlerine de yansır. Bu maddelerin biriktiği başlıca arı ürünü balmumudur. Ayrıca arıcılıkta kullanılan dezenfektanlar, parazit-böcek ilaçları, arının yayıldığı alanda yapılan tarımsal faaliyetlere ait ilaçlamalara ait kalıntıların insan sağlığı üzerinde uzun ve kısa dönem etkileri bulunabilir.

Deli bal Karadeniz bölgesinin orman gülü bitkisinin yaygın olduğu bölgelerinde arı yetiştiricilerinin ürettiği zehirli bir bal çeşididir ve ılımlı miktarlarda tüketimi bile kullanıcılarda sağlık sorunlarına yol açabilir.

Bal 1 yaşın altındaki bebeklere verilmemelidir.

Bal içeriğinde bulunan değişik protein ve polenler duyarlı kişilerde sağlık sorunlarına yol açabilir.

Sağlık üzerine etkileri

Arı balı en az 3000 seneden beri birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılmıştır. Bal eski Yunan, Mısır, hint ve Çin tıbbında kullanılmış, eski dönemlerdeki mitolojik kitaplarda da şifa olarak nitelenmiştir.

Alerjiler: Bal mevsimsel alerjiler için önerilmiş, ancak mevsimsel rinosinüzitlerde etkisiz bulunmuştur.[21]

Yanık tedavisinde: Balın yanık tedavisinde faydalı olabileceğine yönelik bazı zayıf kanıtlar bulunmaktadır.[22]

Ven yaraları: Bal veya bal ürünlerinin ven yaralarının tedavisinde kullanımını destekleyen bulgular bulunmamaktadır.[23]

Yara ve yanık tedavisindeki bu etkiler balın antiseptik/antimikrobiyal, ozmotik, hidrojen peroksit ve asiditesine bağlı bakteriyel gelişimi önlemesine bağlanmıştır. Bal temel olarak iki monosakkaritin yoğunlaşmış bir karışımıdır. Bu karışımda su etkisi az olduğu için yani su moleküllerinin çoğunluğu monosakkaritlere bağlı oldukları için mikroorganizmaların hayatta kalmasını sağlayacak nemden ve sudan yoksundur. Böylelikle balda hiçbir mikroorganizma canlı kalamaz. Bunun içindir ki bal, asırlardır yanık, yara ve deri ülserlerini iyileştirmek için kullanılmıştır.

Antimikrobiyal etki: Balın yüksek şeker oranı, hipertonositesini artırdığı için etrafındaki bakterilerin suyunu hipertonik alana çekip bakteri hücrelerinin büzüşmesini sağlar. Bir antiseptik olarak balın metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) gibi dirençli bakterilere karşı etkili olabileceğini savunan araştırmalar mevcuttur.[] Bal içindeki hidrojen peroksit, tıbbi olarak kullanılan hidrojen peroksite üstündür.[] Balın içindeki hidrojen peroksit faal hale sulandırma sonucunda gelir. Yani, bal yara üzerine sürüldüğünde hidrojen peroksit yavaşça vücut sıvıları tarafından sulandırılarak etkili hale geçer. Hem yavaş olarak etkinlik kazanması hem de tıbbi hidrojen peroksitten daha düşük bir yoğunlukta bulunması balın mikropları öldürüp vücudun hücrelerinin zarar görmemesini sağlar.

Bal pH'ı 3,2 ila 4,5 arasında olduğu için enfeksiyondan sorumlu bakterilerin çoğalmasını önler.[]

Öksürük: Balın çocuklara öksürüğü önlediğine yönelik küçük kanıtlar bulunmaktadır. Akut ve kronik öksürüklerde kullanılmasını veya kullanılmamasını destekleyen güçlü kanıtlar bulunmamaktadır.[24][25]

Kanser: Bal kanser tedavisinde de önerilmiştir. Laboratuvar şartlarında kanser hücrelerini yok ettiği görülen balın kanser tedavisinde faydalı olduğu kanıtlanamamıştır.

Önleyici etkiler: Bal içinde birçok polifenol yani doğal antioksidan olarak işlev gören madde barındırdığı için uzun dönem tüketimi sonucu kanseri önlediği, zararlı oksijen radikallerini zararsız hale getirdiği ileri sürülmektedir.[]

İmmün sistem: İmmün sistemi baskılanmış kişiler bakteriyel veya fungal risk dolayısıyla bal kullanmamalıdırlar.[26]

Üretim

Balın Toplanması

Kapatılmış bal çerçevesi
Bal peteğinden çıkarma
Bal peteğinden filtreleme

Bal, yabani arı kolonilerinden veya evcilleştirilmiş arıların kovanlarından toplanır. Ortalama bir kovandan yılda yaklaşık 29 kilogram (65 lb) bal alınır.[27]

Yabani arı yuvaları bazen bir honeyguide kuşu takip ederek bulunur.

Bir kovandan güvenli bir şekilde bal toplamak için, arıcılar genellikle bir duman veren kullanarak arıları yatıştırır. Duman, bir beslenme içgüdüsünü tetikler (olası bir yangından kovanın kaynaklarını koruma girişimi), onları daha az agresif hale getirir ve arıların iletişim kurmak için kullandıkları feromonları gizler. Petek kovandan çıkarılır ve bal, ezilerek veya bir bal çıkarıcı kullanılarak kovandan çıkarılabilir. Bal daha sonra genellikle balmumu ve diğer kalıntıları gidermek için süzülür.

Çıkarılabilir çerçevelerin icadından önce, hasadı gerçekleştirmek için arı kolonileri genellikle kurban edilirdi. Hasatçı, mevcut tüm balı alacak ve bir sonraki baharda tüm koloniyi değiştirecekti. Çıkarılabilir çerçevelerin icadından bu yana, hayvancılık ilkeleri çoğu arıcının, koloni arılarının kışı atlatmak için ya kovana biraz bal bırakarak ya da şekerli su veya kristal şeker (genellikle "şeker tahtası" şeklinde) gibi bir bal ikamesi yeterli depoya sahip olmasını sağlamaya yönlendirdi. Kışı atlatmak için gereken yiyecek miktarı, arıların çeşitliliğine ve yerel kışların uzunluğuna ve şiddetine bağlıdır.

Birçok hayvan türü, vahşi veya yerli bal kaynaklarına çekilir.[28]

Dünya'da bal üretim miktarları

2019 yılında doğal bal üretimi
Ülke Üretim
(ton)
 Çin444,100
 Türkiye109,331
 Kanada80,345
 Arjantin78,927
 İran75,463
 ABD71,179
Dünya1,852,598
Kaynak: FAOSTAT[29]

2019'da küresel bal üretimi 1,9 milyon ton idi ve Çin dünya toplam üretiminin %24'ü ile liderdi (tablo).[29] Diğer büyük üreticiler ise Türkiye, Kanada, Arjantin ve İran idi.[29]

Tarihçe

Bal toplamanın tarihi, bal arısının evcilleştirilmesinden çok daha önce başlamıştır; bu geleneksel uygulama bal avcılığı olarak bilinmektedir. İspanya'nın Valensiya kentindeki bir mağarada bulunan ve en az 8.000 yıl öncesine tarihlenen bir Mezolitik kaya resmi, yabani bir arı yuvasından bal ve petek toplayan iki bal toplayıcısını tasvir etmektedir.[30] Bilinen en eski bal kalıntıları Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattının inşası sırasında Gürcistan'ın Borcomi kentinde bulundu. Arkeologlar, 4.700 ila 5.500 yıl öncesine ait antik bir mezarda ortaya çıkarılan kil kapların iç yüzeyinde bal kalıntıları buldular.[31][32][33] Antik Gürcistan'da, öbür dünyaya yolculuk edeceğine inanılan kişi ile birlikte çeşitli bal, ıhlamur, dut ve çayır çiçeği türleri de gömülürdü.[34]

Ayrıca bakınız

Fotogaleri

Kaynakça

  1. ^ Şahin, Hüseyin; Kolayli, Sevgi; Beykaya, Mehmet (12 Haziran 2020). "BAZI HAM VE TİCARİ BALLARDA AYIRT EDİCİ PARAMETRE OLARAK İNVERTAZ VE GLUKOZ-OKSİDAZ AKTİVİTESİNİN KARŞILAŞTIRILMASI". Uludağ Arıcılık Dergisi. 20 (1): 13-23. doi:10.31467/uluaricilik.656842. []
  2. ^ "Girgin: Bal üreticileri şeker bulamıyor". Cumhuriyet. 21 Şubat 2022. 19 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2023. 
  3. ^ "İLİMİZ ARICILARINA TOZ ŞEKER DAĞITILDI". artvin.tarimorman.gov.tr. 19 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2023. 
  4. ^ "Arıcılara 16.20 liradan şeker satılacak!". Türkiye'nin Tarım Sitesi: Tarım Haberleri. 19 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2023. 
  5. ^ Haber7. "Arıcılar kristal toz şeker sorununa çözüm istiyor". Haber7. 19 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2023. 
  6. ^ "İSTANBUL'DAKİ ARICILARI DESTEKLEMEK İÇİN UYGUN FİYATA 81 TON "BESLEME ŞEKERİ" DAĞITIMI YAPILDI". istanbul.tarimorman.gov.tr. 19 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2023. 
  7. ^ a b c d Suarez RK, Lighton JR, Joos B, Roberts SP, Harrison JF (1996). "Energy metabolism, enzymatic flux capacities, and metabolic flux rates in flying honeybees". Proc Natl Acad Sci U S A. 93 (22): 12616-20. Bibcode:1996PNAS...9312616S. doi:10.1073/pnas.93.22.12616. PMC 38041 $2. PMID 8901631. 
  8. ^ a b c d e "Honey and Bees". Archived from the original on 5 Mart 2010. Erişim tarihi: 17 Kasım 2015.  National Honey Board
  9. ^ a b c d e f Binkley D (31 Ağustos 2014). "How bees make honey is complex process". The Columbus Dispatch. 18 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Kasım 2015. 
  10. ^ Whitmyre, Val. "The Plight of the Honeybees". University of California. 4 Mart 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Nisan 2007. 
  11. ^ Beekeeping: Everything You Need to Know to Start Your First Beehive by Joachim Petterson -- Weldonowen 2015 Page 57
  12. ^ Honey Bee Biology and Beekeeping by Dewey Maurice Caron, Lawrence John Connor -- Wicwas Press 2013 Page 214
  13. ^ Standifer LN. "Honey Bee Nutrition And Supplemental Feeding". Excerpted from "Beekeeping in the United States". 4 Ekim 1999 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Nisan 2007. 
  14. ^ Rossano R, Larocca M, Polito T, Perna AM, Padula MC, Martelli G, Riccio P (2012). "What Are the Proteolytic Enzymes of Honey and What They do Tell Us? A Fingerprint Analysis by 2-D Zymography of Unifloral Honeys". PLOS ONE. 7 (11): e49164. Bibcode:2012PLoSO...749164R. doi:10.1371/journal.pone.0049164. PMC 3492327 $2. PMID 23145107. 
  15. ^ The BBKA Guide to Beekeeping, Second Edition by Ivor Davis, Roger Cullum-Kenyon -- Bloomsbury Publishing 2015 Page 173-174
  16. ^ Beekeeping as a Business by Richard Jones -- Commonwealth Secretariat 1999 Page 49
  17. ^ Bequaert, J.Q. (1932). "The Nearctic social wasps of the subfamily polybiinae (Hymenoptera; Vespidae)". Entomologica Americana. 
  18. ^ Britto, Fábio Barros; Caetano, Flávio Henrique (2006). "Morphological Features and Occurrence of Degenerative Characteristics in the Hypopharyngeal Glands of the Paper Wasp Polistes versicolor (Olivier) (Hymenoptera: Vespidae)". Micron. 37 (8): 742-47. doi:10.1016/j.micron.2006.03.002. PMID 16632372. 
  19. ^ Mutlu, Ceren; Erbaş, Mustafa; Tontul, Sultan Arslan (15 Nisan 2017). "Bal ve Diğer Arı Ürünlerinin Bazı Özellikleri ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri". Akademik Gıda. 15 (1): 75-83. doi:10.24323/akademik-gida.306074. ISSN 1304-7582. []
  20. ^ Murray Hoyt, The World of Bees, Coward Menann Inc, New York, s. 181
  21. ^ Rudmik L, Hoy M, Schlosser RJ, Harvey RJ, Welch KC, Lund V, Smith TL (April 2013). "Topical therapies in the management of chronic rhinosinusitis: an evidence-based review with recommendations". Int Forum Allergy Rhinol (Review). 3 (4): 281-98. doi:10.1002/alr.21096. PMID 23044832. 
  22. ^ Wijesinghe M, Weatherall M, Perrin K, Beasley R (May 2009). "Honey in the treatment of burns: a systematic review and meta-analysis of its efficacy". N. Z. Med. J. (Systematic review). 122 (1295): 47-60. PMID 19648986. 
  23. ^ O'Meara S, Al-Kurdi D, Ologun Y, Ovington LG, Martyn-St James M, Richardson R (2014). "Antibiotics and antiseptics for venous leg ulcers". Cochrane Database Syst Rev (Systematic review). 1: CD003557. doi:10.1002/14651858.CD003557.pub5. PMID 24408354. 
  24. ^ Mulholland S, Chang AB (2009). "Honey and lozenges for children with non-specific cough". Cochrane Database Syst Rev (Systematic review) (2): CD007523. doi:10.1002/14651858.CD007523.pub2. PMID 19370690. 
  25. ^ Oduwole O, Meremikwu MM, Oyo-Ita A, Udoh EE (2014). "Honey for acute cough in children". Cochrane Database Syst Rev (Systematic review). 3 (12): CD007094. doi:10.1002/14651858.CD007094.pub4. PMID 22419319. 
  26. ^ "Apitherapy". American Cancer Society. 1 Kasım 2008. 8 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mayıs 2014. 
  27. ^ "How honey is made". National Honey Board (NHB). 2018. 11 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Haziran 2018. 
  28. ^ Alice L. Hopf (1979). Animals that eat nectar and honey. Holiday House Incorporated. ISBN 9780823403387. 15 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mayıs 2016. 
  29. ^ a b c "Production quantity of honey (natural) in 2019, Livestock Primary/World Regions/Production Quantity from picklists". Food and Agriculture Organization of the United Nations. 2020. 12 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Şubat 2021. 
  30. ^ Crane, Eva (1983) The Archaeology of Beekeeping, Cornell University Press, 0-8014-1609-4
  31. ^ Kvavadze, Eliso; Gambashidze, Irina; Mindiashvili, Giorgi; Gogochuri, Giorgi (2006). "The first find in southern Georgia of fossil honey from the Bronze Age, based on palynological data". Vegetation History and Archaeobotany. 16 (5): 399-404. doi:10.1007/s00334-006-0067-5. 
  32. ^ Georgian ancient honey 4 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. cncworld.tv (31 March 2012). Retrieved on 10 July 2012.
  33. ^ Report: Georgia Unearths the World's Oldest Honey 17 Temmuz 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. EurasiaNet (30 March 2012). Retrieved on 3 July 2015.
  34. ^ The world's first winemakers were the world's first beekeepers. 13 Kasım 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. guildofscientifictroubadours.com (2 April 2012). Retrieved on 10 July 2012.

Dış bağlantılar

Wikimedia Commons'ta Honey ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bal arısı</span>

Apis mellifera veya bal arısı, Apis cinsine bağlı bir arı türüdür. Dünya çapında 7-12 bal arısı türü arasında en yaygın olanıdır. Apis cins adı Latince "arı" anlamına gelir ve mellifera Latince "bal taşıyan" anlamına gelir ve türün bal üretimine atıfta bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Balmumu</span>

Balmumu, arıların peteklerini yapmak için karın halkalarında (segmentlerde) bulunan balmumu bezlerinden salgıladıkları yumuşak sarı veya daha koyu madde. Genellikle balmumu deyince arının hazırladığı petekteki mum anlaşılır. Bunun yanında sanayide hazırlanan maddeye de balmumu denir.

<span class="mw-page-title-main">Polen</span>

Polen, bitkinin erkek gametini dişi gamete taşıyan bir yapıdır. Polen, bu taşınma sırasında erkek gametini çok iyi korumak zorundadır. Polenin dış duvarı eksin olarak adlandırılır. Bu tabaka çok nadir olarak bulunan ve çok dayanıklı olan sporopollenin denilen bir yapıdan oluşmaktadır. İç tabaka ise selülozdan yapılmış olup tipik bitki hücre duvarının yapısındadır. Polen tanelerinin boyu 15-100 µm arasındadır. Sıkıştırılmış polen tozu binlerce polen tanesi içermektedir.Taç yaprakların iç kısmında bir veya iki daire üzerine dizilidirlerdir

<span class="mw-page-title-main">Nahl Suresi</span> Kuranın 16. suresi

Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Karbonhidrat</span> sadece karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan organik bileşik

Karbonhidrat, karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) atomlarından oluşan, genellikle hidrojen-oksijen atomu oranı (suda) 2:1 olan bir biyomoleküldür ve dolayısıyla ampirik (deneysel) formülü Cm(H2O)n şeklindedir. m, n'den farklı da olabilir olmaya da bilir. Ancak, tüm karbonhidratlar bu kesin stokiyometrik tanıma uymaz (örneğin üronik asitler, fukoz gibi deoksi şekerler) ve bu tanıma uyan tüm kimyasallar otomatik olarak karbonhidratlar (örneğin formaldehit ve asetik asit) olarak sınıflandırılmaz.

<span class="mw-page-title-main">Çam balı</span>

Çam balı arıların çiçek poleninden değil, Akdeniz iklimine mahsus bazı çam ağacı türlerinin gövdesinde yaşayan bir aracı böceğin salgısını kullanarak ürettiği, müstesna bir baldır. Dünyada sadece Türkiye ve Yunanistan'da bulunur.

Hidroliz işlemi suyu oluşturan hidrojen ve oksijen elementlerinin birbirinden ayrılması ile sonuçlanan bir işlemdir. Bazı kaynaklarda hidroliz, moleküllerin su ilavesiyle daha fazla sayıda parçacık oluşturması olarak da geçer. Hidroliz, su ile bir kimyasal bağın parçalanmasıdır yani bir kimyasal reaksiyondur. Hidroliz genel olarak suyun nükleofil olduğu ikame(yer değiştirme reaksiyonu), eliminasyon(organik reaksiyon türü) ve solvasyon (çözme) reaksiyonları için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Arı</span> zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan bir böcek

Arı, zar kanatlılar takımına ait Apoidea familyasını oluşturan tüm böcek türlerine verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Fruktoz</span> altı karbonlu bir monosakkaritt

Fruktoz, birçok besin maddesinde bulunan altı karbonlu bir monosakkarittir. Beyaz katı bir görünüme sahip olan fruktoz, suda çok kolay çözünür. Bal, ağaç meyveleri, kavun ve karpuzun da dahil olduğu familyadaki meyveler, dutsu meyveler (berry) ve bazı kök sebzeleri, kayda değer miktarlarda fruktoz içeren sükroz içerir. Sükroz, glukoz ve fruktozun bir araya gelmesiyle meydana gelen bir disakkarittir. Dünya çapında her yıl doğal olarak 240.000 ton fruktozun ototrof canlılar aracılığıyla üretildiği tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Petek</span>

Petek, arıların çiçek polenlerinden elde ettikleri balı depolama ve yumurtalarını barındırma yeri. Şekli en az malzemeyle en çok yer kullanmak için en iyi şekil olan altıgendir. Bu altıgen yapıya Ebegümeci benzerliği nedeniyle gümeç adı verilir. Bütün bir petekteki altıgenler farklı arılar tarafından eşit boyutlarda yapılır. Böylece petekte hiç boş yer kalmaz.

<span class="mw-page-title-main">Propolis</span>

Propolis bitkiler tarafından üretilen onları hem soğuktan hem de mikroorganizma saldırısından koruyan reçineli bileşiğin, bal arıları tarafından toplandıktan sonra transforme edilmesinden dolayı güçlü ve yapışkan bir özellik kazanmış su geçirmez, antimikrobiyal ve ısı yalıtan özellikteki özüdür.

<span class="mw-page-title-main">Arıcılık</span>

Arıcılık, balarısı kolonilerinin beslenmesi ve bakımı ile arı ürünleri elde edilerek zirai kazanç sağlanan meslektir. Bu işi yapanlara arıcı denir. Arıcılıkta en çok bal üretimi hedeflenir. Bunun yanında balmumu, polen, arı sütü, arı zehiri ve propolis gibi arı ürünleri de arıcılık ile elde edilebilir.

Tozlaşma ya da polenleşme, bitkinin erkek organında üretilen polenlerin çeşitli nedenlerle dişi organın tepecik bölümüne yapışması olayına denir. Böylece tepeciğe yapışan polenler, dişicik borusundan yumurtalığa iner döllenme meydana gelir. Döllenmiş yumurtaya zigot denir. Zigot gelişerek embriyoyu oluşturur. Bu polenlerin dişicik borusuna taşınması hava, su ve böceklerle olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kraliçe arı</span> Çiftleşmiş yetişkin dişi arı

Kraliçe arı, ana arı ya da arı beyi; genellikle bal arısı kolonilerinde görülen; yetişkin, çiftleşmiş dişi arı. Genellikle bir kolonide tek bir kraliçe bulunur ve kolonideki arıların çoğunun annesidir. Kolonideki işçi arılar tarafından larva halindeyken seçilir ve cinsel olgunluğa erişene kadar arı sütü ile beslenir. Kraliçe arı kavramı zaman zaman -bal arısı olmayan- bazı sosyal arı cinslerindeki baskın dişiler için de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Partenogenez</span>

Partenogenez ya da döllenmesiz üreme, gerek bitkilerde gerek hayvanlarda döllenmemiş bir dişi gametin gelişip yeni bir birey oluşturmasıdır. Partenogenezde döllenme yoktur, dolayısıyla bir eşeysiz üreme türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Erkek arı</span>

Erkek arılar veya dronlar; arı kolonilerinde tek görevleri ana arıyla (kraliçe) çiftleşmek olan, bal üretmeyen arılar. Bir kolonide tamamı dişi olan işçi arılara kıyasla az sayıda erkek arı bulunur. Erkek arıların iğnesi bulunmaz.

Agave şurubu ya da Maguey şurubu ve genellikle yanlış bir şekilde agave nektarı olarak bilinir. Agave tequilana ve Agave salmiana dahil olmak üzere çeşitli agave bitkisi türlerinden ticari olarak üretilen bir tatlandırıcıdır. Mavi agave şurubu, tatlandırıcı özellik sağlayan şeker olarak% 56 fruktoz içerir.

Zimas, şekerin etanol ve karbondioksite fermantasyonunu katalize eden bir enzim bileşiğidir. Mayalarda doğal olarak oluşur. Zimas aktivitesi, maya suşları arasında değişir.

İnvertaz, sükrozun, fruktoz ve glukoza hidrolizini (parçalanmasını) katalizleyen bir enzimdir. İnvertaz enziminin sistematik ismi: beta fruktofuranosidaz, EC Numarası: EC 3.2.1.26 ve alternatif isimleri: sakraz, glukosukraz, beta-h-fruktosidaz, beta-fruktosidaz, invertin, sukraz, maxinvert L 1000, fruktosilinvertaz, alkalin invertaz, asit invertaz'dır. Katalizlediği reaksiyon sonucu elde edilen fruktoz ve glukoz karışımına invert şeker şurubu denir. İnvertazlarla sükrazların işlevi ortaktır, yani sukrozu hidrolize ederek aynı glukoz ve fruktoz karışımının oluşmasını sağlarlar. İnvertazlar O-C (fruktoz) bağını keserlerken, sükrazlar O-C (glikoz) bağını keserler.

<span class="mw-page-title-main">Şaraptaki şekerler</span>

Şaraptaki şekerler şarap yapımını mümkün kılan doğa olayının merkezindedir. Fermantasyon işleminde, şarap üzümlerinden gelen şekerler parçalanır ve maya tarafından alkole (etanol) ve karbon dioksite dönüştürülür. Üzümler, yapraklardan fotosentez ile üretilen sakaroz moleküllerinin yer değiştirmesi yoluyla asmada büyürken şeker biriktirir. Olgunlaşmada sakaroz molekülleri invertaz enzimi tarafından hidrolize (ayrılır) edilip glukoz ve fruktoz'a dönüşür. Hasat zamanına kadar, üzümün %15 ila %25'i basit şekerlerden oluşur. Hem glikoz hem de fruktoz, altı-karbonlu şekerdir ancak üzümde üç, dört, beş ve yedi karbonlu şekerler de bulunur. Beş karbonlu arabinoz, ramnoz ve ksiloz gibi şekerler fermantasyondan sonra hala şarapta mevcut olduğundan, tüm şekerler mayalanabilir değildir. Çok yüksek şeker içeriği, belirli bir (yüksek) alkol içeriğine ulaşıldığında mayayı öldürür. Bu nedenle hiçbir şarap tamamen "sek" tamamen mayalanmaz. Şarabın alkol içeriğini belirlemede şekerin rolü, şarap yapımında yalnızca alkol içeriğini artırmak için şaptalizasyon olarak bilinen süreçte bazen şarap üreticilerini şeker eklemeye teşvik eder.