İçeriğe atla

Bakü Ateşgahı

Koordinatlar: 40°24′56″K 50°00′31″D / 40.41556°K 50.00861°D / 40.41556; 50.00861
Ateşgah Mabedi
Atəşgah Məbədi
Harita
Açılış1713
KonumBakü,  Azerbaycan
Koordinatlar40°24′56″K 50°00′31″D / 40.41556°K 50.00861°D / 40.41556; 50.00861

Ateşgah, (AzericeAtəşgah) dünyadaki 3 Zerdüşt tapınağından biridir. Azerbaycan topraklarında, Abşeron Yarımadası'nda, Bakü şehrinden 30 km uzakta, Surahanı ilçesindeki Surahanı köyü yakınlarında bulunan, çeşitli dönemlerde Zerdüştler, Hinduistler ve Sihler tarafından ibadetgâh olarak kullanılmış bir ateş tapınağıdır[1]. XVII–XVIII yüzyıllarda doğal gaz çıkışı olan sönmez ateşlerin bulunduğu yerde inşa edilen tapınağın adı "Ateş Evi" veya "Ateş Yeri" anlamına gelmektedir. "Ateşgah" sözcüğü ateş mabedi anlamına gelir. 16-18. yüzyılda doğal gazın çıktığı, bir zamanlar ebedi sönmez ateşlerin yandığına inanılan bir ateş mabedidir. Mabedin en erken yapısı 1713 yılına aittir. Merkezi secdegahı ise 1810 yılında tacir olan Kançanagaran tarafından yaptırılmıştır.[2]

Mimari kompleks, beşgen çıkıntılı ve büyük bir giriş yerine sahip savunma duvarları ile alanın ortasında bulunan dörtgen şeklindeki altar – ateş tapınağından oluşmaktadır. Girişin üzerinde Şirvan-Abşeron mimarlık okuluna özgü konuk odaları – balahane inşa edilmiştir.

Kompleksin inşa tarihi 1713 yılına dayandırılmaktadır. Tapınak ise daha eski dönemlerden var olmuş ve orijinal yapısını koruyarak günümüze ulaşmıştır. Ateş altarı, Azerbaycan topraklarında daha Midya döneminden itibaren yaygın olan antik altar inşa etme geleneğini yansıtmaktadır. Ateş altarının planının geleneksel görünümünde dört köşeden sütunlarla desteklenen, kubbeyle örtülmüş ve dört tarafı açık formu da buradan kaynaklanmaktadır[3].

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in kararnamesine göre kompleksin çevresinde açık hava müzesi kurulmuş ve kompleks Devlet Tarih-Mimarlık Koruma Alanı ilan edilmiştir[4]. Her yıl müzeyi ortalama 145.000 kişi ziyaret etmektedir[5]. 1998 yılında Ateşgah, Haydar Aliyev Fondu’nun çalışmaları sonucu UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne aday olarak dahil edilmiştir.

Tarih

Güney Kafkasya'da erken orta çağlarda ateşperestlik

Jean-Pierre Moynet-Ateşgah'da gebrlerin ibadeti

Bakü çevresi, erken orta çağlardan itibaren kaynaklarda sönmez ateşler diyarı olarak kaydedilmektedir. Sara Aşurbeyli, bu fenomene dair en eski bilginin Bizans tarihçisi Priskos tarafından verildiğini belirtir[6]. İskitya'dan Midya'ya kadar uzanan yolu, daha sonra "ittifak yapmak için Roma'ya gelen" Hun liderlerinin ağzından tasvir eden Priskos, Persler tarafından takip edilen Hun ordusunun ülkeyi yağmalayarak Midya'dan İskitya'ya "denizaltı kayalarından ateş yükselen (ex Petra maritim tlamma ardet)" başka bir yolla geri döndüğünü anlatır. N. Khanikov'a göre, bu bilgi "kesinlikle, sonsuz Bakü ateşlerine aittir." Bu bölgelerde yanan gaz çıkışlarına dair bilgilere ayrıca VII–X. yüzyıllarda faaliyet gösteren Fars ve Arap tarihçilerinin eserlerinde de rastlanmaktadır. Güney Kafkasya'da Zerdüştlük ibadet gelenekleri, burada ateş tapınakları inşa ettiren Sasani yönetimi döneminde yayılmaya başlamıştır. Kabe-i Zerdüşt'te mobed Kartir’in (III. yüzyıl) kitabesinden, onun Güney Kafkasya’da kutsal ateşler için tapınak inşasına emir verdiği ve bu tapınaklarda ibadet için rahipler atadığı öğrenilmektedir[7]: "tüm ülke topraklarında... Albanya ve Balasak’a kadar... olan maglar ve ateşleri düzenledim, onların rahatsız edilmesine ve talan edilmesine izin vermedim ve onlardan alınan her şeyi kendilerine geri verdim; bazılarını kendi ülkemize getirdim ve burada Mezdeki inancına döndürdüm, iyi magları mükemmel ve saygın maglar yaptım."

Moisey Kalankatlı, "Kafkas Albanya Ülkesi'nin Tarihi" adlı eserinde "Atli Bağavan" toponimini kullanır. K.P. Patkanov, S.T. Yeremyan ve S. Aşurbeyli, bu toponimin Ateşi-Bağavan adının bozulması sonucu oluştuğunu düşünmektedir. Moisey Horenatsi, Bagavan eyaletini tanımlarken "Eotnporakian bagnk" (Türkçesi: Yedikuylu tapınak) toponimini belirtir ve Bagavan'da Şah I. Erdeşir'in (227–241) emriyle bir ateş tapınağı inşa edildiğini söyler. 624 yılında Bakü bölgesine giren Bizans İmparatoru Heraklius, "Perslerin yanan gaza taptığı çok sayıda tapınağı yıkmıştır." S. Aşurbeyli'ye göre ateşperestlerin ibadethanesi ya da Abşeron'da ünlü yanan gaz çıkışları ile ilgilidir. S. Yeremyan ise burada söz konusu olanın, Zerdüştlüğün ibadet anıtından köy adına dönüşmüş bir ateşperestlik tapınağı olduğunu belirtmektedir[8].

VIII. yüzyıl tarihçisi Gevont, eserinde sönmeyen ateşlerin yandığı "Atşi-Baguan" şehrini belirtir. Bazı araştırmacılara göre "atşi", "ateş" kelimesinin değiştirilmiş bir formu olup, "Atşi-Baguan" – "Kutsal ateşler diyarı" anlamını ifade eder ve bu adla Bakü şehri kastedilmektedir. 930 yılında İstahri, "Yollar ve Ülkeler Kitabı"nda, Bakü yakınlarında sakinleri Zerdüşt olan köyler bulunduğunu yazar. Sonrasında Arap coğrafyacısı Ebülfeda da bu bilgiyi tekrar eder. Gürcü kroniği "Kartlis Tshovreba"da XIII. yüzyıla kadar Bakü şehri Bagavan adıyla anılır[9][10].

Abşeron Yarımadası'nda Pirallahı Adası'nda, Surahanı köyünde, Bakü körfezinde, Kız Kalesi yakınlarında sahilde, Şubanı Dağı'nda yanan gazların yer yüzeyine çıkmasını orta çağ yazarları kaydetmiştir. Petrol ve yanar gaz kaynaklarıyla zengin olan Abşeron, Paytakaran bölgesine dahildi. Muhtemelen, Ateş-i Bağavan adı, eski zamanlarda Bakü civarında veya Abşeron’da mevcut olabilecek antik ateşperestlik tapınaklarıyla bağlantılıdır. Tesadüf değildir ki, Bakü halkı arasında hâlâ böyle bir efsane dolaşır: İçeri Şehir'deki Cuma Camii, eski bir ateşperest tapınağının yerine inşa edilmiştir. 1873 yılında Bakü’de Cuma Camii'ni görmüş gezginlerin tasvirine göre, caminin ortasında üstü örtülmemiş dört kemer yükseliyordu. Bu kemerler camiden daha eski olup, Müslümanların camiye çevirdikleri eski ateşperestlik tapınağının kalıntılarıydı[11].

1683 yılında Bakü'de bulunan Alman gezgini Kempfer, Surahanı köyünde yedi kutsal ateş kuyusu olduğunu kaydeder: “Antik Pers kabilesinden gelen iki kişi, ateşperest Hindular, inşa ettikleri duvarın etrafında hareketsiz oturarak ebedi tanrıya dua eder ve yerden çıkan ateşe bakarak ona secde ediyorlardı." Ardından yazar: "…daha önce buradan beş yüz metre uzakta, ateşin bir zamanlar yandığı yedi oyuk görünüyordu. O ateş söndükten sonra ateş, benim tarif ettiğim yerden ortaya çıktı."

XVII–XVIII. yüzyıllarda

Yaklaşık XV–XVI. yüzyıllardan itibaren Şirvan ve Hindistan arasında diplomatik ve ticari ilişkiler genişlemeye başladı. O dönemde Kuzey Hindistan'dan gelen kumaş ve baharat tüccarları ile Şivacılık ve Sih dininin monnas mezhebi mensuplarının katkılarıyla Surahanı Ateşgahı restore edilerek Hinduist ve Sih ibadetgâhı olarak kullanıldı. XVII. yüzyıl kaynakları, Bakü'deki ateşe tapmak için yola çıkan Hintli hacılar hakkında bilgi verir. Tapınak alanındaki en eski yapı 1713 yılına, en yeni yapı ise kitabelere göre 1810 yılında tüccar Kançanagara tarafından inşa edilen merkezi altara aittir[12].

XVIII. yüzyıl boyunca tapınağın çevresinde birbirine bitişik olarak inşa edilen ibadet salonları, hücreler ve kervansaray oluşmuştur. Hücrelerde, devanagari ve gumruki Hint alfabeleriyle yazılmış çeşitli içerikli kitabeler günümüze ulaşmıştır. XIX. yüzyılın başlarına kadar tapınak kompleksi, günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur. Yerel mimari gelenekler temelinde inşa edilen Ateşgah, aynı zamanda antik ateş altarlarının özelliklerini de barındırmaktadır. Mimari kompleks, beşgen çıkıntılı ve büyük giriş portalına sahip savunma duvarları ve alanın merkezinde yer alan dörtgen altar – ateş tapınağından oluşur. Girişin üzerinde Şirvan-Abşeron mimarlık okuluna özgü konuk odaları inşa edilmiştir[13].

Tapınak yakınında şu anda taşlarla doldurulmuş derin dörtgen bir kuyu bulunmaktadır. Daha önce bu kuyuda ölen dindarların cesetleri kutsal ateşte yakılırdı. Tapınak alanında yaşamış olan onlarca dindar rahip, toplumdan uzak bir hayat sürerek kutsal ateş yoluyla bedenlerini ve ruhlarını arındırırlardı. Boyunlarına ağırlığı 30 kilograma kadar ulaşan zincirler takar, vücutlarının çeşitli yerleri yanana kadar kalsiyum oksit üzerinde yatarlardı. Tapınak rahipleri hiçbir işle uğraşmaz ve hacıların bağışlarıyla yaşarlardı. Onlar, ölümden sonra insan ruhunun dirildiğine ve yeniden dünyaya döndüğüne inanırlardı. Ruhun saygın bir insan ya da bir hayvan suretinde geri dönmesi, kişinin hayattayken topladığı olumlu karmaların miktarına bağlıydı. Ayrıca bazı kaynaklarda tapınağın Hinduistler ve Sihlerle birlikte Zerdüştler (Parslar ve Gebrler) tarafından da kullanıldığına dair bilgiler mevcuttur. XVII. yüzyılın 60'lı yıllarında Jean Chardin, Şamahı'dan iki günlük yol mesafesinde, yani Abşeron Yarımadası'nda bulunan sonsuz yanan ateşlere tapan Pars-Gebrler hakkında bilgi verir. 1683 yılında Surahanı'da bulunan Engelbert Kempfer, ateşe tapanlar arasında Hindistan'a göç etmiş Parsların torunlarının da olduğunu yazar[14].

1689 yılında Azerbaycan’da yaşamış Fransız Cizvit Villot, Ateşgah mabedinin Hinduistler ve antik Parsların torunları olan Gebrler tarafından ziyaret edildiğini bildirir. 1733 yılında tapınağı ziyaret eden Alman gezgini Lerch, burada "12 Gebr veya ateşi seven antik Pars"ın yaşadığını yazar. 1747 yılında Bakü’ye seyahat eden J. Hanway de Ateşgah hakkında bilgi verir ve burada hizmet eden rahipleri Hindular, Parslar ve Gebrler olarak adlandırır. 1770 yılında Ateşgah’ı ziyaret eden S. Gmelin, tapınakta Hindular ve antik Gebrlerin torunlarının yaşadığını belirtir[15].

1820 yılında Fransız konsolosu Jacques François Gamba tapınağı ziyaret etmiştir. Onun ifadesine göre tapınağa "Zartichigay" denmiş ve orada Hindularla Zerdüşt'ün takipçileri olan antik Gebrler yaşamışlardır. Tapınak esasen Hindular tarafından kullanılsa da mimarisi geleneksel Hinduizm tapınaklarının mimarisinden önemli ölçüde farklıdır: tapınağın kendisi, her biri dünyanın farklı yönlerine bakan yarım daire şeklinde "Cahartağ" formuna sahiptir. Cahartağ tarzı ateş tapınaklarının inşası, Sasani döneminin tapınak mimarisiyle bağlantılı olup, özellikle imparatorluğun batı taraflarında yayılmıştır. Bu tip ateş tapınakları Ani'de (günümüzde Türkiye'nin Kars ili), Niasar'da (İran'ın İsfahan eyaleti) ve başka bölgelerde de inşa edilmiştir. C. Rassel'e göre, Bakü Ateşgahı, mevcut tapınak inşa edilmeden önce de Güney Kafkasya'da Zerdüştlüğün merkezi olmuş olabilir[16].

XIX–XX. yüzyıllarda

Ateşgah, Avrupa Medeniyetler Müzesi
Ateşgah,Britanya Kütüphanesi

19. yüzyılda Rusya-İran savaşlarının sona ermesi ve Güney Kafkasya'nın tamamen Rusya İmparatorluğu'na katılmasından sonra Surahanı Ateşgahı, Rusya'da popülerlik kazanmaya başladı ve Avrupa ile Rusya'dan birçok gezgin mabedi ziyaret etti. 1820'de Fransız konsolosu Gamba mabedi ziyaret etti[17]. Gamba'nın sözlerine göre o dönemde mabette Hindu rahipleri ve Zerdüşt takipçisi Gebr rahipleri yaşıyordu[18].

1840'ta Derbent şehrini ziyaret eden Karayim alimi Avraam Firkoviç, burada Bakülü Zerdüştlerle dini tartışmalar yapmış ve bu bilgileri "Avney-Zikaron" adlı eserinde kaydetmiştir. Rus komutanının rakibini Brahmin olarak tanıtmasına rağmen, tartışmadan onun bir Zerdüşt olduğu anlaşılır. Firkoviç ona, "Neden ateşe tapıyorsunuz? Ateş de diğer şeyler gibi yaratılmış değil midir?" diye sorar. Bakılı Zerdüşt ise, ateşe değil, onu yaratana ibadet ettiklerini, ateşin yaratıcının bir sembolü olduğunu söyler. Yaratıcıyı ifade etmek için kullanılan "K'rt'" terimi, Pehlevi dilindeki "Kerdar" yani Yaratıcı'dır. Ayrıca dikkat çeken bir diğer nokta, tartışmanın Türkçe yapılması ve Bakülü Zerdüşt'ün Azerbaycan Türkçesini rahatça konuşabilmesidir[19].

1858'de Ateşgah'ı ziyaret eden Fransız yazar Alexandre Dumas (baba), mabette hizmet eden rahipleri Parslar, Gebrler ve Maglar olarak adlandırmıştır. 19 Eylül 1863'te mabedi İngiliz Ashcer ziyaret etmiş ve mabedi "Ateş Dja" olarak adlandırmış, İran ve Hindistan'dan hacıların burada yaşadığını belirtmiştir[20].

1872'de mabedi Alman baron Max Tillman ziyaret eder ve sonrasında anılarında şöyle yazar[21]: "Bombay'daki Pars topluluğu rahiplerini buraya göndermiştir ve onun birkaç yıl içinde değiştirilmesi bekleniyor. Onun burada bulunması çok önemlidir çünkü buraya İran sınırlarından (Yezd, Kirman) ve Hindistan'dan birçok hacı geliyor, birkaç ay ya da yıl burada yaşıyorlar."

1876'da İngiliz gezgin James Bruce mabedi ziyaret eder ve Bombay Parslarının bağışlarının mabetteki rahiplerin geçimi için kullanıldığını belirtir[22]. Aynı dönemde Ateşgah'ta bulunan Pierre Ponafidin, mabette Bombay'dan iki Pars Mobedi'nin hizmet verdiğini yazmıştır. Bruce'dan sonra mabedi ziyaret eden Ernest Orsol, 1864'te Pars Mobed'in ölümünden sonra Bombay Parslarının buraya yeni rahipler göndermeye çalıştığını, ancak zamanla hacıların mabede ilgisinin azaldığını ve 1880'de mabette kimsenin kalmadığını yazmıştır. Buna rağmen, 1879'da Ateşgah'ta bulunan O'Donovan, burada Gebrlerin dini ibadetlerine tanık olduğunu anlatır.

1898'de "Men and Women of India" dergisinde yayınlanan "Bakü'deki Eski Zerdüşt Mabedi" başlıklı makalede yazar, Ateşgah'ı "Pars mabedi" olarak adlandırmış ve son Zerdüşt rahibinin 30 yıl önce (1860'larda) mabede gönderildiğini belirtmiştir. 1905'te C. Henry, kitabında yaklaşık yirmi beş yıl önce (1880'lerde) Surahanı'daki son Pars rahibinin öldüğünü yazmıştır[23].

Petrol ve doğalgaz sanayisinin gelişmeye başladığı dönemde, 1855'te Ateşgah yakınlarında bir fabrika inşa edilir ve mabedin doğal ateşleri yavaş yavaş sönmeye başlar. 1887'de alevleri zayıflamış olan mabedi Rus İmparatoru III. Aleksandr ziyaret eder. 6 Ocak 1902'de Bakü Ateşgahı'nın son doğal ateşi de söner.

20. yüzyılın başlarında araştırmacı M. S. Sayapin, Surahanı'dan 11 km uzaklıktaki Hövsan sakinlerinden aldığı bilgiyi kaydederek, 19. yüzyılın ikinci yarısında mabedin etrafında hala ateşe tapan yaşlıların yaşadığını, ancak çocuklarının Müslüman olduğunu belirtmiştir[24]. 1925'te "Azerbaycan'ın İncelemesi ve Araştırılması Derneği"nin daveti üzerine Bakü'ye gelen Pars profesörü C.C. Modi, o dönemin ülke lideri Samad ağa Ağamalıoğlu ile bir araya gelir. Görüş sırasında bilim insanı, Pars geleneğinin her zaman Azerbaycan'ı "ebedi ateşler ülkesi" olarak kaydettiğini ve bu ziyaretini Vourukaş denizi ve ebedi ateş mabedine bir hac olarak kabul ettiğini belirtir. Ayrıca Pars elyazmalarında "Hazar denizinin batı kıyısındaki ateş mabetleri" hakkında bilgiler bulunduğunu söyler. Modi, Hazar kıyısında bir ayin gerçekleştirir, ardından Kız Kalesi'ni ziyaret eder ve son olarak o zamanlar terkedilmiş olan Surahanı Ateşgahı'nı ziyaret eder. Bilim insanı, burada bulunan çok sayıda Hindu yazıtı nedeniyle mabedi bir Hindu hac merkezi olarak kabul eder[25].

1925'ten sonra elli yıl boyunca mabed terk edilmiş durumda kalmıştır. 1975'te kapsamlı restorasyon çalışmalarının ardından Ateşgah yeniden ziyarete açılmıştır. 2007'de mabette yeniden restorasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

21 Mart Nevruz günü ziyaretçi akınına uğrayan Ateşgah'ta Zerdüşt dinine inananlar, geçmiş dönemde çilehane olarak kullanılan şimdi müzeye çevrilmiş odaları ziyaret ederler.[26] Her odanın giriş kapısının üzerinde de Sanskritçe yazılı kitabeler asılmıştır. Bu kitabeler Azerbaycan Türkçesine çevrilmemiş, sadece bir kitabenin altına Farsça tercümesi yazılmıştır.[27]

Ateşgah kitabeleri

Bazı hücrelerin giriş kapıları üzerinde taş üzerine yazılmış ithaf kitabeleri vardır. Mabedin çevresinde günümüze kadar 14 Hinduizm, 2 Sih ve 1 Zerdüşt kitabesi ulaşmıştır. 20. yüzyılın başlarında mabedi ziyaret eden Jackson, 18 kitabe saydığını yazmıştır[28]. Kitabelerden en eskisi Samvat 1770 yılına (Miladi 1713) aittir.

Mabedin kitabelerinden 14'ü "B. A. Dorn'un Kafkasya ve Hazar'ın güney sahillerine seyahat atlası"na dahil edilmiştir. 1950 yılında C. M. Unvala bu kitabelerden 16'sını yayımlamıştır. Devanagari yazısıyla yazılmış kitabelerin tercümesini vermeyen bilim insanı, hiçbir ünlü Sanskritologun onları tam olarak çözemediğini belirtmiştir.

Bazı kitabelerin sonunda yazılma tarihi belirtilmiş ve bu doğrultuda kitabelerin 18. ve 19. yüzyıllara ait olduğu anlaşılmıştır. Bazı Hinduizm kitabeleri ciddi şekilde hasar gördüğünden okunamamıştır[29].

Zerdüşt kitabeleri

Ateşgah'da bulunan Zerdüşt kitabesi

Kitabe dört satırlık bir şiir şeklinde yazılmıştır:

  1. Bir sıra ateş yanıyor
  2. Bavan'dan İsfahanlı Badaka geldi
  3. 'Gelen yeni yıl kutlu olsun’- o dedi.
  4. Ev, Sombole ayında 1158 yılında kuruldu.

Zerdüşt kitabeleri[30]

Birinci satırda yazar, mabet çevresindeki hücrelerde yanan ateş sıralarından veya dairelerinden bahsetmektedir.

İkinci satırda yazar, aslen İsfahanlı ve Bavan'dan olduğunu, Badak'ta büyüdüğünü belirtmektedir. Bavan, İsfahan'ın güneyinde küçük bir köydür. 17. yüzyılda İsfahan ve çevresinde Zerdüşt topluluğu yaşıyordu. Şah Sultan Hüseyin'in yönetimi döneminde (1694–1722) tüm İsfahan Zerdüştlerine zorla İslam kabul ettirilmiş, çok az kişi hayatta kalmıştır. Bugün Yezd çevresinde bu kaçakların soyundan gelen aileler yaşamaktadır. "Badak" kelimesi, şiirin kafiyesini korumak için Bakü kelimesinin yerine kullanılmıştır. Bakü adı, 16. ve 18. yüzyıl kaynaklarında Badku ve Bad-e Kube olarak da yazılmıştır.

Üçüncü satırda Yeni Yıl'ın gelişinden bahsedilir, son satırda ise 22 Ağustos- 22 Eylül arasında gerçekleşen Sombole burcu (Başak) hatırlatılır. Ayın adının yazılmasında h yerine yanlışlıkla i kullanılmıştır.

Son satırda ise 1158 yılı belirtilmiştir ki, bu tarih 1745 yılına denk gelmektedir ve yakındaki bir Hinduizm kitabesi ile aynı zamana denk düşmektedir. İran Zerdüştleri kendi takvimlerini kullanmakta ve bu takvime göre Yeni Yıl'ı (Nevruz) kutlamaktadırlar.

Hinduizm kitabeleri

Ateşgah'da bulunan Hinduizm kitabesi

Hinduizm kitabeleri, Hint dilinin Marvari lehçesiyle, Devanagari yazısı ve sesli harflerin belirtilmediği Mahacani yazısı ile yazılmıştır ki bu da kitabelerin okunmasını zorlaştırmaktadır. Neredeyse tüm Hinduizm kitabeleri "Šri Ganešāya namah" (Bilgelik tanrısı Ganeş'e övgü) ithaf ifadesi ile başlamaktadır. Bazı kitabelerde Sanskritçe yazılmış şiirler ve ek ifadeler de bulunmaktadır.

En dikkat çekici olanı ise merkezi sunakta yer alan Nagari yazısıyla yazılmış kitabedir:

  1. Om, Ganeş'e övgü olsun
  2. 3, 4 Mutluluk! Saygıdeğer hükümdar Vikramaditya'nın döneminde saygıdeğer ateş için bir kapı inşa edilmiştir. Gezgin asket Kançangir
  3. Mahadev, Koteşvar, Ramadat'ın sakinleri
  4. 1866 yılı Asodcun ayının karanlık yarısının sekizinci günü.

Hinduizm kitabeleri[31]

Ganeş veya Ganeşa bilgelik tanrısıdır. Vikramaditya dönemi MÖ 58 yılından başlar. Kitabenin sonunda tarih bu hesaba göre verilmiştir. Mahadev, Şiva'nın sıfatıdır. Bu sıfatın kitabe üzerinde yer alması, kitabe yazarının (Kançangir) Şivait olduğunu gösterir. Asodca, Hint takviminin yedinci ayıdır. Bu ay, Gregoryen takvimine göre eylül sonu ve ekim başına denk gelmektedir. Vikramaditya takvimi ile 1886 yılı, miladi takvimde 1810 yılına denk gelir. Kitabenin dili ise yalnızca giriş ifadesi tamamen Sanskritçe, geri kalanı Hint diliyle yazılmıştır.

Sih kitabeleri

Ateşgah'da bulunan Sihizm kitabesi

Her iki kitabe, Pencap dilinde Gurmukhi yazısıyla yazılmış yedi satırdan oluşmaktadır. Cümleler yatay çizgilerle birbirinden ayrılmıştır. Giriş metni, Sihlerin günlük duası olan Capudci-Sahib'dir[32].

I. Kitabe

  1. "Ek Oang Kar. Guru yücedir, gerçektir, korkusuz insan yaratandır, nefretsiz, ölümsüz, biçimsiz, kaynağı olmayan ve kendi kendine doğandır.
  2. Merhametli Guru yardım etsin!
  3. Bamga sakininin öğrencisi Melarama'nın öğrencisi Karatarama Udasi
  4. Cavaladci adlı bu kutsal yer inşa edilmiştir…"

Sih kitabeleri[32]

II. Kitabe

  1. Om. Adı gerçek olan, insanı yaratan, korkusuz ve nefretsiz, ölümsüz, biçimsiz, kaynağı olmayan ve kendi kendine doğan Guru'nun merhametiyle.
  2. Ey Nanak! Gerçek olan ve her zaman gerçek olacak olan ebedi sonsuz gerçeklik üzerine düşün!
  3. Merhametli Guru yardım etsin!
  4. Bava Cadusaha'nın öğrencisi bava Bamkesaha'nın öğrencisi …rasaha bu kutsal yeri inşa etti.

Sih kitabeleri[32]

Bamga, Pencap'taki Jalandhar bölgesinde yer alan ünlü bir şehirdir. Kitabelerde bahsedilen isimlerin sonu "Singh" ile bitmemektedir. Bu, bu kişilerin katı birer Sih olmadığını, sadece Sih inancına bağlı münzeviler olup, Sihizmin dışsal ritüellerini uygulamadıklarını gösterir[32]. Birinci kitabede Sih inancına ait olmayan Hinduizm tanrıçası Cavaladci'nin adı geçmektedir.

7. yüzyıla kadar Mecusilerin (Zerdüştlerin) tapınağı olarak kullanılan Ateşgah, o dönemlerde buradan geçen kervanların konaklama yeri idi. Mecusilere göre çok mukaddes olan Ateşgah 7 asırda Azerbaycanlıların İslam’ı kabul etmesiyle önemini yitirdi ancak 19. Yüzyıla kadar bir kahin burada hizmet etmeye devam etti[32].

Kültürel etkileri

Ateşgahlar mabedinde dua eden İranlı zerdüştler

Azerbaycan'ın adını bu ateşlerden aldığı söylenir. Buna göre Azerbaycan "odlar yurdu" anlamına gelmektedir. Azerbaycan, İslamiyeti kabul edince Zerdüştler buradan Hindistana göçmüş, bir kısmı da başka ülkelere dağılmıştır. Bugün bile Hindistan'dan mabede ziyarete gelenler olur. Ateş hala Azerbaycan'da önem taşımaktadır.[26]

Mimari Özellikler

Anıtı incelemiş olan çoğu araştırmacı, genel mimari özellikleri bakımından yapının Azerbaycan'daki şehir kervansaraylarını andırdığını belirtmiştir. Beşgen şeklindeki avlunun ortasında bir rotunda – köşk yer almaktadır. Bu rotunda, kompleksin ana ateş mabedidir ve bütün kurbanlar bu mabedde yanan kutsal ateşe getirilirdi. Ateş sunaklarını çevreleyen anıtın etrafında, dindarların yaşaması için hücreler inşa edilmiştir. Giriş portalının üstünde, Abşeron'da geleneksel olan misafir odası — "balahana" bulunur. Yeni mimari geleneklerle inşa edilmiş Ateşgah mabedi, eski ateş tapınaklarının unsurlarını da korumuştur.

Ateşgah olarak adlandırılan diğer mabetler

Azerbaycan'da, başka bir eski Ateşgah mabedi, Kınalık köyünden 5 km batıda, doğal gaz çıkışının üzerinde inşa edilmiştir. Güney Kafkasya'daki diğer bir Ateşgah, Ani şehri civarında yer alır. Başka bir Ateşgah ise Güney Azerbaycan'daki Gazak şehrinde bulunur. Azarguşnasp mabedi olarak adlandırılan bu mabedin kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Bir başka Ateşgah ise İran'ın İsfahan şehrinde yer almaktadır. Günümüzde bu mabed de restore edilmiş ve müzeye dönüştürülmüştür[33].

Kaynakça

  1. ^ К. М. Мамедзаде (1983). Строительное искусство Азербайджана (с древнейших времен до XIX в.) (Rusça). 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mart 2012. 
  3. ^ "Zarathustra: Myth - Message - History". Erişim tarihi: 12 Eylül 2024. 
  4. ^ "Azerbaycan Cumhurbaşkanı Kararnamesi". 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Eylül 2024. 
  5. ^ ""ATƏŞGAH MƏBƏDİ" DÖVLƏT TARİX-MEMARLIQ QORUĞU". 6 Eylül 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Eylül 2024. 
  6. ^ S. Aşurbəyli. Şirvanşahlar dövləti (Azerice). s. 38. 
  7. ^ "Voyage dans la Russie méridionale et particulièrement dans les ..., Том 2". Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  8. ^ "Impressions de voyage / En Russie". Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  9. ^ "ГЕВОНД ИСТОРИЯ ХАЛИФОВ". 7 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  10. ^ "Bibliotheca Geographorum Arabicorum 1927". Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  11. ^ "LIFE IN THE MOSLEM EAST". Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  12. ^ Həsənov Habil (2022). "Azərbaycan tarixi: XVIII əsrin son rübü-XIX əsrin əvvəlləri". ADPU nəşriyyatı. 29 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  13. ^ Məmmədzadə Mirzə Bala (2022). "Azərbaycan tarixində türk Albaniya". Maarif. Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  14. ^ Nuriyeva İradə Tofiq qızı (2022). "Azərbaycan tarixi: ən qədim dövrlərdən zəmanəmizədək". Elm və təhsil. Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  15. ^ Dadaşov Vüqar Piri oğlu (2021). "Bizim tarix". Red N Line MMC. 30 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  16. ^ Bəkirova Ellada Abubəkir qızı (2022). "Albaniyanın qərb torpaqları: antik dövr". İdeal-Print. 22 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2024. 
  17. ^ "Voyage dans la Russie méridionale et particulièrement dans les ..., Том 2". Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 
  18. ^ "Voyage dans la Russie méridionale et particulièrement dans les provinces situées au delà du Caucase fait depuis 1820 jusqu'en 1824 / par le chevalier Gamba,... Gamba, Jacques-François (1763-1833). Auteur du texte". 18 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 
  19. ^ "Voyage d'un missionnaire de la compagnie de Jésus en Turquie, en Perse, en ..." Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 
  20. ^ "Impressions de voyage". Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 
  21. ^ Thielmann. Journey in the Caucasus, Persia, and Turkey in Asia. 
  22. ^ "Transcaucasia and Ararat". Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 
  23. ^ Men and Women of India (Eng.). 
  24. ^ Саяпин М. С (1930). Бакинские древности (Взгляды обывателя) (Rusça). 
  25. ^ "Baku, an Eventful History". Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 
  26. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mart 2012. 
  27. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 3 Eylül 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mart 2012. 
  28. ^ Jackson, Abraham Valentine Williams. From Constantinople to the home of Omar Khayyam. 
  29. ^ Ussher. A Journey from London to Persepolis. 
  30. ^ "Zerdüşt ensiklopedisi". Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 
  31. ^ "Hindistan'ın geleneksel dini". 16 Eylül 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 
  32. ^ a b c d e "Sihizm". Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 
  33. ^ "Medler'e ait 2 bin 600 yıllık ateşgah bulundu". 14 Eylül 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Eylül 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Zerdüştçülük</span> Tek Tanrılı bir Antik İran dini

Zerdüştçülük, Zerdüştîlik ya da Mecûsîlik, günümüzden 3.500 yıl önce Zerdüşt tarafından İran'da kurulan, yaklaşık M.Ö. 6. yüzyıldan M.S. 7. yüzyıla kadar Pers, Med ve Sasani İmparatorluğu’nun dini olan, içerisinde düalist ve eskatolojik inanışın ilk örneklerini barındıran, dünyanın en eski tek tanrıcı vahiy dini. Bu dine inananlar Zerdüştçü, Mazdaist ve Zerdüştî olarak adlandırılıyor olup bedenen öldükten sonra dirilip Ahura Mazda'nın huzuruna çıkacaklarına ve orada sorgulanacaklarına inanırlar. Zamanla Zerdüştlüğün Zurvanizm gibi alt dalları ortaya çıkmıştır. Zurvanizm inancı, Zurvan olarak bilinen zaman ve kader tanrısını baş tanrı konumuna yükseltmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Rumelikavağı</span> Sarıyer, İstanbul, Türkiyede mahalle

Rumelikavağı, İstanbul Boğazı'nın en kuzeyinde, Sarıyer ilçesine bağlı, balığı, midyesi ve inciri ile meşhur bir semttir. Sahilde, Rumelifeneri ile Sarıyer arasında kalır. 4.000-4.500 arası nüfusu vardır. Nüfusun büyük çoğunluğunu Doğu Karadeniz göçmenleri oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Belh (il)</span>

Belh Vilayeti Afganistan'ın 34 vilayetinden birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Mitraizm</span> Roma İmparatorluğunda gizem dini

Mitraizm, Mitra tarikatı ya da Mitras Gizemleri, Antik Pers dünyasının, Eleusis ve İsis Sırları olarak bilinen diğer gizli kültlerde, yani ezoterik olarak nitelendirilebilecek geleneklerde olduğu gibi sadece bu tarîkata kabul edilenlere açıklanan sırlar etrafında gelişmiş bir mistik iran kültüdür. M.S. 1. yüzyıl ile 4. yüzyıl arası Roma İmparatorluğu lejyon askerleri arasında yaygınlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Manna Krallığı</span> Mannalar

Manna devleti, , Minni veya Manas — MÖ IX yüzyıldan MÖ VI yüzyıla kadar tarihi Azerbaycan topraklarında, günümüz Güney Azerbaycan'ın kuzeybatısında Urmiye Gölü'nün kıyısında kurulmuş eski bir devlettir. Manna, yazılı kaynaklarda bahsedilen ilk merkezi devlet olarak kabul edilir. Başkenti İzirtu şehridir. Manna devleti, eski geleneklere sahip bir bölgede, eski tarihin çok geniş bir döneminde ekonomik ve kültürel açıdan önde gelen bir bölgede ortaya çıkmıştı. Manna, MÖ III-II binyıllarda bu bölgede var olmuş Kuti, Lullubi, Turukki kabilelerinin ve diğer kabilelerin doğrudan mirasçısıydı. Manna devleti MÖ. 615-613 yılları arasında Medya devletine katılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kudüs Tapınağı</span>

Kudüs Tapınağı ya da Kutsal Tapınak, Kudüs'ün Eski Şehrindeki Moria Tepesi'nde bulunan ve Yahudilerce kutsal sayılan tapınak. Birinci Tapınak, Kral Süleyman tarafından M.Ö. 960 dolaylarında kurulmuş ve Nabukadnesar yönetimindeki Babilliler tarafından M.Ö. 586'da yıkılmıştır. İkinci Tapınak ise, M.Ö. 520 dolaylarında açılmış ve Titus tarafından yönetilen Romalılar tarafından 70'te yıkılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Muğam</span>

Muğam,, esas Azerbaycan müziğidir. Tasnif ve âşık ile tezat oluşturur. Muğam sözü, Arapçadaki makam sözünden türemiştir. Tahminen 14. yüzyıla kadar yakın doğu ülkelerinin ortak müziği olmuş ama daha sonra ortaya çıkan siyasi-iktisadi değişikliklerden dolayı parçalara ayrılmıştır. Klasik doğu muğamı aslen 12 tür ve 6 koldan oluşmaktadır. Asli muğamlar: Uşşak, Neva, Buselik, Rast, Irak, İsfahan, Zirefkand, Büzürk, Zengüle, Rehavi, Hüseyni ve Hicaz; kolları ise, Şahnaz, Selmek, Maya, Nevruz, Kerdaniye ve Güvaşt'tan oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Şirvanşahlar Devleti</span>

Şirvanşahlar Devleti ,(Arapça/Farsça: شروانشاه) — 861-1538 yılları arasında Güneydoğu Kafkasya'da, ağırlıklı olarak günümüz Azerbaycan Cumhuriyeti'de ve kısmen de günümüz Dağıstan topraklarında var olmuş ve sonradan Azerbaycanlılaşmış bir devlettir. Devletin sınırları doğuda Derbent'ten, Kür Nehri'nin Hazar Denizi'ne döküldüğü noktaya kadar uzanarak, Şirvan tarihi bölgesi ile bazen batıda Gence şehrine kadar ulaşmış, ayrıca farklı dönemlerde Şeki, Karabağ ve Beylegan'ı da kapsamıştır. Başkenti Şamahı ve Bakü olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Yezd (şehir)</span>

Yezd, İran'ın orta kısmında, Yezd Eyaleti'nin yönetim merkezi olan şehir.

Bayıl Kalesi, Bakü'nün Bayıl Burnu yakınında, Karvansaray adasında bulunan ve şu anda deniz sularının altında kalmış tarihi bir mimari eserdir. Şirvan-Abşeron mimarlık ekolünün en güzel eserlerinden biri olan ve 13. yüzyılda inşa edilen Bayıl Kalesi, Hazar Denizi'nin suyunun yükselip alçalmasıyla zamanla bazen denizin yüzeyine çıkar, bazen de sular altında görünmez hale gelir.

<span class="mw-page-title-main">Neriman Nerimanov</span> Nariman Narimanov

Neriman Nerimanov, Azerbaycanlı Bolşevik devrimci, yazar, yayıncı, politikacı ve devlet adamıydı. Kızıl Ordu'nun Azerbaycan'ı işgalinden sonra, Mayıs 1920'de kurulan Sovyet Azerbaycanı hükûmetinin başına geçti ve bu görevini yaklaşık bir yıl sürdürdü. Daha sonra Transkafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti yürütme konseyi başkanlığına seçildi. Ayrıca 30 Aralık 1922'den öldüğü güne kadar Sovyetler Birliği Merkez Yürütme Kurulunun parti başkanı olarak görev yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İçerişehir</span> Bakünün tarihî çekirdeği

İçerişehir ya da Eskişehir, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün tarihî çekirdeği olarak bilinmektedir. Haydar Aliyev Vakfı'nın çalışmaları sonucunda UNESCO'nun Dünya Miras Komitesi'nin 2000 yılında Avustralya'nın Cairns kentinde yaptığı 24. oturumda Şirvanşahlar Sarayı ve Kız Kulesi ile birlikte Dünya Mirası olarak kabul edilen İçerişehir, Azerbaycan'dan listeye dahil olan ilk yapıdır. Bakü'nün en eski kısmı olan İçerişehir, iyi korunmuş kale duvarları ile çevrilidir. 221.000 m² alana sahip olan koruma alanında 1300'den fazla aile yaşamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kız Kulesi (Bakü)</span>

Kız Kulesi, Bakü'de bulunan tarihi bir kale. Kale eski kale duvarlarının güneydoğu bölümünde, sahil parkın (bulvar) yakınında bulunan tarihi anıttır. kule şekilli bu yapıtın açılmamış tarihi-mimari sorunları çoktur.

<span class="mw-page-title-main">Şinbutsu-şuugō</span>

Şinbutsu-şūgō, Japonya'nın yerel Şinto'suyla ile Budizmin karıştırılıp tek bir inanç sistemi şeklinde yeniden inşasıdır. Bu olguya Şinbutsu-konkō da denir.

Azerbaycan'da din, Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasasına göre Azerbaycan laik devlettir. Azerbaycan Cumhuriyeti'nde din devletten ayrıdır.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan'da Zerdüştlük</span>

Azerbaycan'da Zerdüştlük, MÖ 1000'a kadar uzanır. Antik İran'da Zerdüştlük yaygın din olsa da, Antik İran'da baskın din sonradan İslâm oldu. Azerbaycan ismi Farsçada Zerdüştlükle ilgisi olan Ateş ülkesi (Azer-payegan) anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Bakü Ulu Camii</span>

Bakü Ulu Camii ya da Cuma Camii, Bakü, Azerbaycan'da yer alan bir camidir. Katedral Camii, 12. yüzyılda bir Zerdüşt tapınağının yerine inşa edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yanar Dağ</span> Azerbaycanda sürekli yanan yer

Yanar Dağ, Azerbaycan'ın başkenti Bakü yakınlarındaki Hazar Denizi'ndeki Abşeron Yarımadası'ndaki bir yamaçta sürekli olarak yanan bir doğal gaz ateşidir. Alevler, ince gözenekli bir kumtaşı tabakasından 3 metre (9.8 ft) havaya fırlar. Yanar Dağ idari olarak Azerbaycan'ın Abşeron Rayonu'na bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan'da petrol endüstrisi</span>

Azerbaycan'daki petrol endüstrisi yaklaşık 873.260 varil (138.837 m3) günlük petrol ve 2013 itibarıyla yılda 29 milyar metreküp gaz üretmektedir. Azerbaycan, petrol endüstrisinin doğum yerlerinden biridir. Tarihi petrol servetiyle bağlantılıdır. Dünyadaki en önemli petrol ve gaz üreticisi olmaya adaydır.

<span class="mw-page-title-main">Ramana Kalesi</span>

Ramana Kalesi, Bakü şehrinin Sabuncu ilçesi Ramana kasabasında bulunan tarihi-mimari bir anıttır. Kale, Azerbaycan Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından dünya çapında öneme sahip bir anıt olarak tescil edilmiştir. 2001 yılında Ramana kalesi, Hazar kıyısındaki diğer savunma yapılarıyla birlikte UNESCO Rezerv listesine dahil edildi.