İçeriğe atla

Bahâîlik

Bahailerin en üst yönetim kurumu olan ve İsrail'in Hayfa şehrinde bulunan Yüce Adalet Evi binası

Bahâîlik (Farsçaبهائی), bütün insanlığın ruhanî birliğini vurgulayan tek tanrılı bir dindir.[1] Üç ana prensip Bahâî öğretileri ve itikadı için bir temel oluşturur: Tanrı birliği, yani tüm yaratılışın kaynağı olan tek bir tanrı vardır, din birliği, yani tüm ilahi dinler aynı ruhanî kaynağa sahiptirler, aynı Tanrı'dan gelirler ve insanlığın birliği, yani bütün insanlar eşit yaratılmıştır, çeşitlilik içinde birlik ile bir araya getirilmiştir; ırkların ve kültürlerin bu çeşitliliği takdire ve kabule değer görülmelidir.[2] Bahâî inancının öğretilerine göre insanın amacı dua, tefekkür ve insanlığa hizmet yoluyla Allah'ı tanımayı ve sevmeyi öğrenmektir.

Bahâîlik, 19. yüzyılda Bahâullah tarafından İran'da ortaya çıkmıştır. Bahâullah, Bâbîlik hareketiyle olan ilişkisi sebebiyle hapsedilmiş ve İran'dan Osmanlı İmparatorluğu'na sürgün edilmiştir. Öldüğü zaman kırk yıldan fazla bir süredir resmî olarak hâlâ ev hapsinde idi. Din, oğlu Abdülbaha'nın önderliğinde Avrupa'da ve Amerika'da ilerleme kaydetti, fakat doğduğu yerde, o zamanın İran'ında hâlen yoğun bir zulme maruzdu.[3] Abdülbaha'nın ölümünden sonra ise Bahâî toplumunun liderliği Şevki Efendi ve seçilmiş yapılar hem de atanmış kişilerden oluşan bir idarî düzene evrilerek yeni bir safhaya girdi.[4] Bugün dünyada 200'den fazla ülkede 5 milyonun üzerinde Bahai olduğu tahmin edilmektedir.[2]

Bahâî öğretisine göre din tarihi, her biri zamanın ihtiyaçlarına ve insanların kapasitesine uygun bir din kuran ilahî elçiler dizisi sayesinde ortaya çıkmış olarak görülmektedir. Kutsal Bahâî ayetleri özellikle Musa, İsa ve Muhammed gibi İbrahimî şahsiyetlerden bahseder ve ayrıca diğer Bahâî yazını Krişna, Buda ve başkaları gibi Dharma dinlerindeki şahsiyetlerden de söz eder. Bahâîler için en son gelen elçiler Bâb ve Bahâullah'tır; fakat gelecekte, geleceğin ihtiyaçlarına ve insan kapasitesine göre yeni elçiler gönderilecektir. Bahâî inancına göre art arda gelen her peygamber, sonra gelecek peygamberin haberini vermiş ve Bahâullah'ın hayatı ve öğretileri önceki kutsal kitapların kıyamet (zamanın sonu) vaatlerini yerine getirmiştir. İnsanlığın kolektif bir evrim sürecinde olduğu anlayışı vardır ve şimdiki zamanın ihtiyacı barışın, adaletin ve birliğin küresel boyutta aşama aşama kurulmasıdır.[5]

Kelime kökeni

Bahâî kelimesinin Türkçedeki kullanımı “Ehl-i-Baha yanlısı kimse Baha'nın takipçileri”[6] şeklindedir. Türk Dil Kurumu, Bahâîliği “XIX. yüzyılda Bâbilikten doğup İran'dan başka Avrupa ve Amerika'da da yayılmış olan bir din” olarak tanımlar. Bu kelime Arapçada “görkem” ve “nur” gibi anlamları bulunan Bahâ (بهاء) sözcüğünden türemiştir.

Tanım

Bahailik görece yeni bir dindir; tüm ilahi dinlerin özlerinde bir ve insanlığın tek olduğunu öğretir. Bahailik, tüm ırkları ve tüm insanları evrensel bir amaçta ve ortak bir inançta birleştirmek isteyen evrensel bir dindir.[7] Dinin, Bahailer olarak bilinen yaklaşık 5 ila 8 milyon inananı vardır ve dünyanın pek çok ülke ve bölgesine yayılmışlardır.[8][9] Bahailer kâinatta var olan her şeyi yaratan Allah'ın tekliğine inanır; Bab ve Bahaullah'ı bu çağın İlahi Mazharları olarak kabul eder; Abdülbaha'nın, Şevki Efendi'nin ve Yüce Adalet Evi'nin yetkisini tanır; itaat etmeleri gereken ilahi kaynaklı yasaların ve öğretilerin varlığını kabul edip bunları hayatlarında uygulamaya çaba gösterirler. Bahai Dininde dinî vecibeleri yerine getirme ve ruhani anlayışını geliştirme sorumluluğu, bireyin kendisine emanet edilmiş bir görev olarak görülür. İnsanların bir araya gelerek kutsal yazıları incelemesi ve fikir alışverişinde bulunması teşvik edilmekle beraber bir insana dinî konularda nasıl davranması gerektiğini empoze etme hakkı hiç kimseye verilmemiştir; yani ruhban sınıfı kaldırılmıştır. Bununla beraber toplumsal yaşama dair konularda yetki sahibi olan ve üyeleri seçim yoluyla belirlenen mahalli, milli ve uluslararası kurumları vardır. Bu kurumlarda görev yapan kişilerin toplumda herhangi özel bir konumu ya da ayrıcalığı bulunmaz. Sadece Bahailere değil, tüm insanlığa hizmet etmekle görevli olan bu kurumlar, kararlarını Bahai yazıları çerçevesinde yürütülen meşveret prensibini uygulayarak alırlar. Bahai Dininin esasını oluşturan tüm anlayış ve öğretiler bahsi geçen merkezî şahsiyetlerin ve günümüzde de Yüce Adalet Evi kurumunun yazılarına dayanmaktadır.[10]

Tanrı elçileri olarak adlandırılan şahsiyetlerin ortaya çıktığı ve dinlerin kurulduğu dönemleri tarif ederken, hepsinin ortak özelliklere sahip olduğu gibi her birindeki hakim sosyal düzende de birçok ortak yön bulunduğunu ifade eden Bahai yazıları[11] bunlardan bazılarını temel toplumsal kurumların parçalanması, ahlaki normların terk edilmesi, akıl ve vicdanın bir yana bırakılması, insanları zayıflatan düşüncelerin yaygınlaşması ve insanlığı pençesine alan derin umutsuzluğun giderek artması şeklinde görmektedir. Bu bağlamda dinin doğduğu tarihte dünyanın ve özellikle İran'ın koşulları bu tarife uymaktadır. Kimi yorumlamalar Bahâîliğin ortaya çıkışında İran toplumunun içinde bulunduğu sosyal ve kültürel şartların önemli bir yeri olduğu görüşündedir.[12] 19. yüzyılın başları pek çok farklı toplumda bir kurtarıcının beklendiği bir dönemdir. Bu bekleyiş özellikle İran'da önemli bir yere sahiptir ve 1844 yılında Babi inancının ortaya çıkmasıyla belirgin bir şekil almıştır; Bahaullah ise kendini doğrudan tüm dinlerin haber verdiği ve Bab'ın gelişini müjdelediği mev'ud olarak ilan etmiştir. Bu döneme eşlik eden İran'daki koşulları anlatan kayıtlar genellikle idarenin son derece baskıcı bir yönetim anlayışı içinde olduğu, kitlelerin ekonomik olarak giderek ezildiği,[12] iç ve dış karışıklıkların çözülemediği, halkın rahatsız olduğu, hükûmetin tam bir otorite kuramadığı, ulemânın halk üzerinde etkisinin arttığı yönündedir.[13] Her ne kadar bu sebepler doğrultusunda bu inancın kendisine taraftar bulmakta zorlanmadığı ve renkleri, ırkları ve dinleri ne olursa olsun bütün insanların bir olduğu iddiasıyla ortaya çıkmakla dikkatleri üzerine toplamasının normal sayılabileceği[13] şeklinde yorumlar olsa da bu inanca mensup olanlar en erken tarihlerinden itibaren idari ve dinî yönetim tarafından zulme uğratılmıştır; inananları saldırılara, halka açık infazlara ve işkencelere tabi tutulmuş, Bab'ın kendisi 1846'dan 1850'ye kadar hapsedilmiş ve ardından halka açık bir şekilde idam edilmiş ve 20.000'den fazla Babinin öldüğü kapsamlı bir kıyım yaşanmıştır.[14] Bu baskılar Bahaullah'ın hapis ve sürgünlüğünü içeren, inananlarının benzer bir kaderle karşılaştığı ve etkisini günümüze dek gösteren Bahai döneminde de devam etmiş ancak inanç kesintisiz olarak varlığını sürdürmüş ve mümin kazanmaya devam etmiştir.

Doğduğu ülkeye coğrafi yakınlığı nedeniyle Bahai öğretilerinin ulaştığı ilk yerlerin başında Osmanlı İmparatorluğu gelmektedir. Osmanlı toprakları Bahai Dininin özellikle ilk yetmiş yıllık döneminde yaşanan en önemli olaylara sahne olmuştur. Bahai Dininin Türkiye ile olan bağı günümüzde de Türkiye Bahai Toplumu ile varlığını sürdürmektedir.[10] İlahi dinlere atıfta bulunurken onları Tanrı Emri veya kısaca Emir olarak ifade etmek Türkçe Bahai literatüründe yaygın bir kullanımdır. Dinin ilk yıllarından itibaren Bahai kutsal yazıları Arapça ve Farsça asıllarından ve onaylı İngilizce tercümelerinden Türkçeye çevrilegelmiştir.

İki asra yaklaşan tarihi, zengin literatürü ve kendisine özgü birçok özelliği olan Bahai Dini tek bir Allah'ın var olduğu, O'ndan başka tapılacak hiçbir İlah olmadığı temel esası üzerine inşa edilmiştir.[15] Kâinatta var olan her şeyin yaratıcısı ve koruyucusu olan o yüceler yücesi Yaradan, Türkçe Bahai yazılarında Allah, Tanrı, Hüda gibi isimlerle anılır. Bahailer esas itibarıyla Allah'ın dininin de tek olduğuna ve ilerleyerek devam ettiğine inanırlar. Buna göre, Bahai literatüründe Tanrı Mazharı olarak ifade edilen İlahi Elçiler insanlığı eğitmek üzere çağlar boyunca birbirleri ardına Allah tarafından gönderilegelmiştir; bunlarla kastedilen Allah'ın peygamberleri olan mukaddes Şahsiyetlerdir.[10] İnsanlığın ruhani, zihinsel ve ahlaki kapasiteleri, bu Şahsiyetlerin birbirini izleyen öğretileriyle beslenmiştir. Bahai Dininin temel inançlarından biri de insanlığın birliğidir. Her birey, ırksal, kültürel, sınıfsal veya etnik farklılıklarının ötesinde ve gelenekleri, görüşleri veya mizacı ne olursa olsun harikulade çeşitliliğe sahip tek bir insanlık ailesinin üyesidir. Her eşsiz bireyin, durmadan ilerleyen maddi ve ruhani bir medeniyeti daha ileri taşımada oynayacak bir rolü bulunmaktadır.[16]

Bahailerin inandıkları diğer prensipler arasında kadın-erkek eşitliği, bilim ve dinin uyumu, eğitimin gerekli ve zorunlu olduğu, önyargıların aşılıp gerçeğin serbestçe araştırılması gerektiği, dünya barışının bugünün acil ihtiyacı olduğu ve gerçek yaşamın ruhun yaşamı olduğu yer almaktadır.[17]

Tarihî bilgiler

Seyyid Ali Muhammed (Bâb) (Arapçaبَاب, "kapı"), kendisinin tüm Müslüman âleminin beklediği kişi olan "Kāim", "Mehdî" olduğunu 23 Mayıs 1844'te Şiraz'da ilan etti. Binlerce kişi Bâb'a inanarak "Bâbî" oldu. Bu gelişmeler ve onun eski dinî yapıya göre çok yenilikçi ve radikal fikirleri ortaya koyması, İran'da işkencelere ve baskılara yol açtı. Bâb, 1850'de Tebriz şehrinde kurşuna dizildi. Birçok Bâbî ise yine İran'da değişik feci işkence yöntemleri ile öldürüldü. Bâb'ın ölümünden sonra Bâbîlere Mirza Hüseyin Ali (Bahaullah) liderlik etti. Bahâullah ve beraberindekiler, İran Kaçar yönetiminin baskısıyla Osmanlı Devleti ile yapılan görüşmeler sonunda Bağdat'a sürgün edildi. Bahâullah, 1863'te burada, Bâb'ın gelişini müjdelediği kişinin kendisi olduğunu ve insanlık tarihinde bütün önceki dinlerin gelmesini vadettiği "Dünya'nın bir vatan gibi olacağı, insanların artık savaş yapmayı öğrenmeyecekleri" Mehdî çağının gelmiş olduğunu ilan ederek Bahâî Dini'nin yeni ilkelerini açıkladı. Öte yandan Bahâullah'a inanmayıp ona karşı da çıkan, Bahâullah'ın üvey kardeşi Mirza Yahya, “Subh-i Ezel” adlı ayrı bir inanca öncülük etmiş ve daha sonrasında Kıbrıs'a sürgün edildikten sonra günümüzde Kıbrıs'ta yaşayan Ezelîlerin de temelini atmıştır. Kardeşi Kıbrıs'ta sürgündeyken Bahâullah da hayatının 40 yılını Osmanlı Devleti'nin topraklarında geçirmiştir. Osmanlı Devleti'nin Bahâullah ve Bahâîlere sürgün dışında bir baskısı olmamış, İran'daki gibi hayatlarına yönelik şiddet görmemişlerdir. 12 Aralık 1863'te vardığı Edirne'de bu tarihten itibaren beş yıla yakın yaşadı.

Bahâî Dünya Merkezi İsrail'in Hayfa şehrindedir. 1868'den itibaren Bahâullah, ailesi ve beraberindeki inananlarının o tarihte Osmanlı toprağı olan Akka Kalesi'ne (bugün İsrail'de Akdeniz kıyısında) sürgün edilmesi ve orada ölümüne kadar yaşamaya devam etmesi sonrasında Akka'nın hemen yanındaki Hayfa şehri, Bahâî Dünya Merkezi'nin yeri oldu. Bahâîlik, Birleşmiş Milletler'de temsil edilmekte ve Dünya'daki gayrisiyasî alanlarda sosyoekonomik projelere katkıda bulunmak için çalışmaktadır.

Samoa II. Malietoa Tanumafili, Bahai inancını benimseyen ilk devlet başkanıydı.[18]

Öğretileri

Bahâîlikteki bâzı öğretiler:[19][20][21]

  • Allah birdir.
  • Tüm ilahi dinlerin temeli birdir.
  • İnsanlık âlemi birdir.
  • Din, bilim ve akıl ile uyum içinde olmalıdır.
  • Irksal, dinsel, etnik taassuplar terk edilmelidir.
  • Kadın ve erkek eşittir.
  • Genel barış için çalışılmalıdır.
  • Eğitim zorunludur ve evrensel eğitim hedeflenmelidir.
  • Serbest düşünce ile gerçek araştırılmalıdır.
  • Aşırı zenginlik ve yoksulluk kaldırılmalıdır.
  • Partizanlıktan kaçınarak devlete sadık ve itaatkâr olunmalıdır.
Avustralya, Sidney'deki Bahâî mabedi.

Kutsal yazılar ve ibadetler

İsm-i Azam olarak bilinen ve “Ey Nurlular Nurlusunun Nuru” [Ya Bahau'l-Ebha] anlamına gelen Arapça hat işlemesi. Bu, Wilmette'deki Bahai mabedinden.

Kutsal kitaplar

Temel yasaları ve dinin şer'î hükümlerini içeren kutsal kitap olan Kitab-ı Akdes (En Kutsal Kitap, Akdes Kitabı), Kitab-ı İkan (İkan Kitabı: Tevrat, İncil ve Kur'an'daki bâzı ayetlerin açıklamasını ve bâzı ilahiyat konularını içeren bir kitap. İkan, Arapçada kesin bilgi demektir [ikan, yakin, yakinen v.s.]), Bahaullah'ın Levihleri, Saklı Sözler (Kelimât-ı Meknûne), Yedi Vadi ve Dört Vadi, Kurdun Oğlu Risalesi, Ordular Rabbinin Çağrısı, İlahi Sırların Cevherleri gibi kitaplardır. Bahâîler, tüm dinlerin kutsal kitaplarının (Tevrat, Zebur, İncil, Kur'an) tek bir sistemin parçaları ve insanlığın ortak dinsel mirası olduğuna, kutsallıklarını yitirmediğine inanırlar.

İbadet

Hindistan-Yeni Delhi'deki Bahâî mabedi

Bahâîlikte dua, namaz ve oruç gibi yasalar vardır. Namaz, bireysel yapılan bir tapınmadır ve toplu namaz yoktur. 2-21 Mart tarihleri arasında Kutsal Sayı 19'dan oluşan bir Bahâî ayı süresince oruç tutulur. Dua, namaz, oruç bireyin kendi sorumluğundadır; temel amacı yaşamı konusunda onu meditasyona yöneltmek, karakterini düzeltmesinde yol göstermektir.

Bahâî takvimi

Dünya'nın Güneş etrafındaki bir tam dönüşünün bir yıl kabul edildiği Bahâîlikte takvim, her biri 19 gün olan 19 aya bölünmüştür. Artık kalan dört gün ise Gregoryen Takvimi'ne göre şubata denk gelen ay olan "mülk ayı" 'na ilave edilmiştir.[22][23][24]

Bahâî takviminde ilk ay Baha Ayı olup yılbaşı kabul edilen 21 Mart Nevruz Bayramı olarak kutlanır. Takvimin son ayı olan Âlâ ayında ise 19 gün boyunca oruç tutulur ve Güneş'in Koç Burcu'na girmesiyle oruç terk edilerek Nevruz Bayramı kutlanır.[25]

Bahâî takvimi[22][24]
Ay Adları Başlangıcı
1. Baha21 Mart
2. Celâl9 Nisan
3. Cemâl28 Nisan
4. Azamet17 Mayıs
5. Nur5 Haziran
6. Rahmet24 Haziran
7. Kelimât13 Temmuz
8. Kemâl1 Ağustos
9. Esmâ20 Ağustos
10. İzzet8 Eylül
11. Meşiyet27 Eylül
12. İlim16 Ekim
13. Kudret4 Kasım
14. Kavl23 Kasım
15. Mesail12 Aralık
16. Şeref31 Aralık
17. Sultan19 Ocak
18. Mülk7 Şubat
Artık Günler 26 Şubat -
1 Mart (dâhil)[22]
19. Alâ2 Mart

Bahâî dîninde Dünya barışı, Dünya görüşleri

Bahâîliğe göre Dünya barışı sadece mümkün olmakla kalmayıp aynı zamanda kaçınılmazdır. Barışa, insanların eski davranış kalıplarına inatla sarılmasının sebep olacağı akla hayale sığmaz dehşetteki olaylardan sonra mı ulaşılacak, yoksa şimdi müşaverelerle belirecek iradenin tasarrufu ile mi kucak açılacak; bu, tüm Dünya sakinlerinin önündeki bir seçimdir.

Dünya'nın tek bir ülke olması, insanlığın vatanı olarak yeniden örgütlenmesi ve yönetimi için ilk temel şart, insanlığın birliğini kabul etmektir. Dünya barışını kurma çabalarının başarısı için bu ruhanî prensibin evrensel ölçüde kabulü gereklidir. Bunun için evrensel olarak beyan edilmeli, okullarda öğretilmeli ve sosyal yapıda içerdiği organik değişikliğe hazırlık olarak her millete devamlı olarak ifade edilmelidir.

En zararlı ve inatçı kötülüklerden biri olan ırkçılık, barışın en büyük engellerinden biridir. Irkçılık uygulaması, bahanesi ne olursa olsun insanlık onurunun en çirkin bir şekilde ihlâlini teşkil eder.

Zengin ve yoksul arasında ölçüsüz farklılık, şiddetli bir ıstırap kaynağı olarak Dünya'yı hemen hemen savaşın eşiğine getiren bir istikrarsızlık hâlinde tutmaktadır.

Makul ve meşru bir vatanseverlik dışında dizginlenmemiş bir milliyetçiliğin yerini daha geniş temelli bir bağlılığın, tüm insanlık sevgisinin alması gerekir. Bahaullah şöyle demektedir: Dünya tek bir ülke ve insanlar onun vatandaşlarıdır. Dünya vatandaşlığı kavramı, bilimin ilerlemesi sebebiyle Dünya'nın tek bir mahalleymiş gibi daralmasının ve milletlerin tartışmasız şekilde birbirine bağımlı olmasının doğrudan bir sonucudur. Dünya milletlerinin hepsini sevmek, insanın kendi memleketini sevmesini dışlamaz.

Dinsel çatışmalar, tarih boyunca sayısız savaşlara ve çarpışmalara neden olmuş, ilerlemeye büyük bir engel teşkil etmiş, her dinden veya dinsiz insanlar için gitgide menfur hâle gelmiştir. Bütün dinlerin mensupları, bu çatışmanın ortaya çıkardığı temel sorunlara bakmaya ve açık seçik cevaplar aramaya razı olmalıdırlar.

Kadınların özgürlüğü, iki cins arasında tam eşitliğin sağlanması, barışın sağlanmasından daha az kabul edilmekle beraber en önemli ön şartlarından biridir. Ancak kadınlar, insan girişiminin her alanında tam ortaklığa kabul edilirse uluslararası barışın boy vereceği ahlâkî ve psikolojik ortam oluşabilir.

Tüm din ve ırklar birdir: “Hiç şüphesiz hangi milletten, hangi ırk veya dinden olursa olsun, tüm insanlık ilhamını bir İlahî Kaynak'tan almaktadır ve tek Tanrı'nın kuludur.”

Diğer dinlere göre Bahâîlik

Birçok kaynağa göre Bahâî dini, yeni dinî akımlar arasında sayılmaktadır. Bâzı görüşlere göre 19. yüzyılda doğmuş, başlıca büyük dinler ve diğer inançları sentezlemeye çalışan hümanist ve barışçıl bir dinsel harekettir; bâzılarına göre bir din sayılmamaktadır. Bahâîliği bir din olarak kabul edenler arasında tarihsel kökeni nedeniyle onu İbrahimî dinler arasında sayanlar da vardır.

Başta İslâm, Hristiyanlık ve Musevîlik, inananlarının Bahâîlik ile çatıştığı ve karşı olarak öne sürdüğü noktaların başında "son din, son peygamber inanışı" sayılabilir; çünkü bu üç dinin mensuplarında da doğru yolda olma ve bir daha başka peygamber gelmeyeceği inancı görülebilir. Örneğin Müslümanlıktaki son din kavramı gibi Hristiyanlıkta Yeni Ahit'te geçen "Alfa benim, Omega da benim" (yani ilk de, son da benim) sözlerinden kaynaklanan sonluk inanışı, Musevîlikte de temelini kutsal kitap Tanah'tan alan, Tanrı'nın seçilmiş tek dini olma inancı vardır. Bahâîliğe göre ise bu ifadelerin kastettiği şey, bu dinlerin peygamberlerinin aslında aynı dini ve aynı öğretileri diriltmekte olduğu; dolayısıyla dinlerin bu noktada birbiriyle çelişik olmadığıdır.

Bahâîlik, Dünya'nın birçok ülkesinde resmî din olarak tanınmakla birlikte bâzı yerlerde bu söz konusu değildir. Özellikle doğduğu ülke olan İran'da başlangıcından itibaren meydana gelen baskılar ve ölümler sonrasında Dünya'nın birçok kıtasına Bahâîlerin göçü yaşandı. Doğuşundan itibaren geçen 150 yıllık sürede bu göçler, yüz binlerle sayılabilecek kadardır. İran'daki Bahâîler, hâlen kamu hizmeti ve üniversite öğrenimi haklarından yoksun durumdadırlar.[26][27][28]

Bahâî mabetleri

Chicago, Wilmette'deki Bahâî mabedi

Bahâî mabetleri (Arapçada "Maşriku'l Ezkâr" olarak bilinir), her dinden kimsenin sessiz olmak koşuluyla bildikleri şekilde ibadet edebilecekleri mekânlardır. Şimdiye dek her kıtada bir tane olacak şekilde yedi tapınak inşa edilmiştir. Bu tapınakların ortak özelliği, bir kubbelerinin ve dokuz girişlerinin olmasıdır. Bu dokuz giriş Dünya'da dokuz dinin varolduğuna ilişkin Bahâî inancını yansıtır.

İlki Aşkabat'ta 1908'de hastane, okul, hotel gibi başka birçok birimi içeren bir kompleks olarak inşa edilmişti. 1938'e kadar hizmet veren bu tapınak, Sovyet rejimi tarafından ibadete kapatıldı; 1962'de bir depremle yıkıldı.

1953 yılında ABD'nin İllinois eyaletinde Chicago'nun kuzeyinde bir Bahâî mabedi tamamlandı (Bakınız: resim).

Daha sonra inşa edilen mabetler sırasıyla şu ülkelerdedir: Uganda(Kampala), Avustralya (Sidney yakınında), Almanya (Frankfurt'un dışında), Panama (Panama City yakınında), Batı Samoa (Apia), Hindistan (Yeni Delhi), Şili (Santiago).

Hindistan, Yeni Delhi'deki Bahâî mabedi 1986'da tamamlandı ve pek çok mimarî ödül aldı. Şili, Santiago'daki Bahâî mabedi ise Ekim 2016'da tamamlandı[29] ve 19 Ekim 2016'da kapılarını açtı.[30]

Bab'ın Hayfa'daki Makamı.
Işık Mabedi, Şili'nin Santiago şehrinde inşa edilen dokuzuncu ve son kıtasal Bahai mabedi, Güney Amerika kıtası

Bahâîlikte kadın

Bahâîler, kadını toplum hayatının tüm aşamalarında yer alması için teşvik eder. Ancak bu teşvik, Umumî Adalet Evi Kanunları mucibince erkekler tarafından sınırlandırılır.[31] Kadınlar, Mahallî ve Millî Adalet Evi'ne üyelik hakkına tam olarak sahiptirler. Mahallî ve Merkezî Ruhânî Mahfillerin her ikisine de üye olabilmeleri idarî işlerde tam bir hakka sahip olmaları anlamı gelir. Bahâîler, Abdülbahâ'nın bu görüşünü kabul ederler. Bu görüşün arkasında ilahî bir yol göstericilik olduğunu ve bir hikmet bulunduğunu ifade ederler. Kadınların Yüce Adalet Evi üyeliğinden muaf tutulmaları, kadın ile erkeğin işlevlerinde eşitlik olmaması gerçeği, taraftarlardan herhangi birisinin diğerinden yaratılışça daha üstün veya daha aşağı olduğu veya haklara sahip olmadıkları anlamına gelmemektedir.[32] Bahâî dininde kadın, yeryüzünde erkekle eşit haklara sahip, dinde ve toplumda önemli yeri olan bir varlıktır. Kadın erkek herkesin ödevi, emri tebliğ etmek ve öğretmektir. Kadının kendisi için mümkün olan en yüce mertebeden men edildiği sürece erkeğin de mukadder mertebesine yükselebilmesi mümkün görülmez. Bahâî dininde beşerî faziletlerin kadın ve erkeğe eşit derecede ait olması sebebiyle Tanrı huzurundaki saygınlık cinsiyete değil, yüreğin temiz ve aydın olmasına bağlıdır.[33]

Bahâîler, kadının ilerleme ve becerilerindeki eksikliğini onun fırsat ve eğitimindeki eşitlik ihtiyacına bağlı olduğunu belirtirken bu eşitlik ona verilmiş olsaydı kadının da kabiliyet ve kapasitede erkeğin muadili olacağını savunmuşlardır. Yine Bahâîler, insanların mutluluğunun ve esenliğinin kadın ve erkeğin eşit derecede gelişmesine bağlı olarak gerçekleşeceğini, zîrâ onların her ikisinin de birbirlerinin yardımcısı ve tamamlayıcısı olduğunu savunurlar.[34] Bahâullah, tüm hanımların eğitilmesini emrederek kadın-erkek herkesin eşit haklara sahip olduğunu ve her iki cinsiyetin eğitimlerinde farklılık olmaması gerektiğini bildirmiştir. Tanrı katında cinsiyetin bir özelliği yoktur. Düşüncesi temiz, eğitimi üstün, ilmî başarıları büyük, hayırseverliği fazla olanlar ister kadın, ister erkek olsun, ister siyah, ister beyaz olsun, tüm meziyetleriyle mümtaz olurlar ve bundan başka bir fark da yoktur.[35] Kadınla erkeğin eşitliği Bahâî öğretileri tarafından garanti edilse de toplumsal rollerinin kadına yüklediği bâzı kaçınılmaz sorumlulukları vardır. İstedikleri mesleği seçme hakkına sahip olsalar da kendi doğurdukları çocukların ilk öğretmeni olmak durumundadırlar.[36]

Bahâîler, kadınların iştirak etmesinin uygun olmadığı bâzı meselelerin varolduğunu söylerler. Örneğin bir düşman hücumu karşısında toplumun hararetli bir savunma içinde bulunduğu zamanlarda hanımlar, askerî hizmetlerden muaf tutulmuşlardır.[37]

Ayrıca bakınız

Notlar

Dipnotlar

Alıntılar

  1. ^ Dictionary 15 Temmuz 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  2. ^ a b Hutter, 2005. pp 737–740
  3. ^ Affolter, 2005. pp 75–114
  4. ^ Smith, 2008. pp 56
  5. ^ Smith, 2008. pp. 107–9.
  6. ^ "TDK". 24 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2017. 
  7. ^ Dr. Ömer Uluçay. Hangi Din?. s. 301. 
  8. ^ "Bahá'í World News Service/Media Information/Statistics". 16 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ Smith 2022, p. 509 (Smith, Peter (2022). "Ch. 41: The History of the Bábí and Bahá'í Faiths". In Stockman, Robert H. (ed.). The World of the Bahá'í Faith. Oxfordshire, UK: Routledge. pp. 501–512. ISBN 978-1-138-36772-2.)
  10. ^ a b c Bahai Dini (PDF). Bahai Eserleri Basım Dağıtım A.Ş. Şubat 2020. ss. 7-11. ISBN 978-605-84382-4-8. 
  11. ^ Hz. Bahaullah. Kitab-ı İkan (PDF). 3 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 5 Şubat 2023. 
  12. ^ a b Süleyman Özkaya, “Osmanlı Devleti’nde Marjinal Bir Hareket: Bahâîlik”, Türkler Ansiklopedisi, XII, 111
  13. ^ a b Muhammed Ebu Zehra, İslam’da Siyasi ve İtikadi Mezhepler Tarihi, çev. E. R. Fığlalı-Osman Eskicioğlu, Yağmur Yayınevi, İstanbul 1970, s. 267
  14. ^ Affolter, Friedrich W. (2005). "The Specter of Ideological Genocide: The Baháʼís of Iran" (PDF). War Crimes, Genocide and Crimes Against Humanity. 1 (1): 75–114.
  15. ^ Prof. Dr. Mustafa Tekin, (Ed.) (Nisan 2022). Bir Dünya Tanrı. Rağbet Yayınları. ISBN 978-605-7699-88-6. 
  16. ^ "Bahailer (The Bahá'ís)". Bahá’í International Community. 2017. 5 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2023. 
  17. ^ "Temel Prensipler". 5 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  18. ^ "Funeral and memorial service planned for Samoan head of state | BWNS". Bahá’í World News Service (İngilizce). 14 Mayıs 2007. 31 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mart 2022. 
  19. ^ Bahais believe, 4 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 18 Ağustos 2013 
  20. ^ Social principles, 17 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 18 Ağustos 2013 
  21. ^ "Temel Prensipler - Türkiye Bahai Toplumu". 15 Ekim 2020. 5 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2022. 
  22. ^ a b c Bahai Calendar/bahai.org http://reference.bahai.org/en/t/je/BNE/bne-145.html 7 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  23. ^ Bahâî takvimi (İngilizce)http://www.bahai.us/bahai-calendar 28 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  24. ^ a b Bahâî takvimi ve Bayramları / bahaiturk.com http://www.bahaiturk.com/ana.asp?id=89[]
  25. ^ Bahâî İnancındaki Dini Hükümler / Türk Bahâî Toplumu İnternet Sitesi http://www.tr.bahai.org/yayinlar/serihukum.htm 18 Eylül 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  26. ^ Iranian Baha'is face continuing discrimination in higher education- http://news.bahai.org/story/507 23 Mayıs 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  27. ^ Since the Baha'i Faith's birth it has faced resistance and persecution from Iran. Many Baha'is have become martyrs and many are imprisoned, Although in Iran Christians and Jews are permitted to freely practice their religion, Baha'is are denied that right. (Ostling, 1984:73) http://religiousmovements.lib.virginia.edu/nrms/bahi.html 25 Mayıs 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  28. ^ A Faith Denied-Report on persecution of Bahais in Iran, http://www.leithjb.net/blog/2007/01/25/a-faith-denied-report-on-persecution-of-bahais-in-iran/ 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  29. ^ Watkins, Katie."In Progress: Bahá’í Temple of South America / Hariri Pontarini Architects" 25 Şubat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. archdaily.com. Arch Daily. Retrieved 2 February 2016.
  30. ^  "Bahá’í House of Worship for South America" 14 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. http://templo.bahai.cl/ 26 Temmuz 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Retrieved 13 October 2016.
  31. ^ Abdu’l-Baha, Selections from the Writings of Abdu’l-Baha, Baha’i Publishing Trust, y.y., 1978, s. 79-80
  32. ^ Abdu’l-Baha, Selections from the Writings of Abdu’l-Baha, s. 86
  33. ^ Abdu’l-Baha, Paris Talks: Addresses Given by 'Abdu'l-Baha in 1911, Baha'i Publishing, 2006, s. 162.
  34. ^ Abdu’l-Baha, The Promulgation, s. 182
  35. ^ Abdu’l-Baha, The Promulgation, s. 166
  36. ^ Moojan Momen, A Short Introduction To The Baha’i Faith, One World, Finland, 1997, s. 40
  37. ^ Moojan Momen, A Short Introduction To The Baha’i Faith, One World, Finland, 1997, s. 55

Bibliyografya

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Peygamber veya yalvaç, Tanrı aracılığıyla bir dini veya dinî öğretiyi yaymakla görevlendirildiğine inanılan kişidir. Peygamberler ayrıca dinî terminolojide âyet, işaret veya mûcize denilen doğaüstü güç veya olayların kendilerine atfedildiği mitolojik veya yarı mitolojik insanlardır. İbrahimî dinlerin inananları, peygamberlerin Tanrı'dan aldıkları “vahiy” adlı mesajları diğer insanlara ulaştırdıklarına inanırlar.

19, 18'den sonra ve 20'den önce gelen sayı. Aynı zamanda bir asal sayı. Bazı kült, inanç veya dinlerde önemli sayılarak üzerine çalışmalar yapılmış, takvim veya sistem oluşturulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ali Muhammed Şirazi</span> Bâbîliğin kurucu peygamberi (1819–1850)

Ali Muhammed Şirazi ya da bilinen adıyla Bab, Babi inancının kurucusudur. Lakabı olan Bab, Arapçada kapı demektir.

İlahi aşk — Dini ya da spirtüalist yönelişlerle kişinin, maddesel dünyaya ait varlıklara olan sevgisinin kaynağına dönerek ilahi olana dair hissettiği yüce bağlılık; İslam dünyasında Aşk-ı ilahi olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">Bahaullah</span> Bahailiğin kurucu peygamberi (1817–1892)

Baháʼu'lláh veya doğum adıyla Mirza Hüseyin Ali, Bahailik dininin kurucusu.

Şeyhî, Caferiliğin müctehidi Şeyh Ahmed'in teolojisine bağlı ekol.

<span class="mw-page-title-main">Şevki Efendi</span> 1921den 1957de ölümüne kadar Bahai inancının lideri

Şevki Efendi, Abdülbaha’nın torunu ve halefiydi. 1921 yılında Bahai Dini’nin Velisi olarak tayin edildi ve 1957 yılında vefat edene kadar bu görevi sürdürdü. Bahai Dini’nin birçok yeni ülkeye yayılması için tebliğ planları serisi oluşturdu ve Bahai Dini’nin merkezî şahsiyetlerinin birtakım yazılarını İngilizceye tercüme etti. Vefatının ardından dünya Bahai toplumuna 1963’te Yüce Adalet Evi seçilene kadar Emrin Elleri önderlik etti.

<span class="mw-page-title-main">Yüce Adalet Evi</span>

Yüce Adalet Evi Bahai Dini'ndeki idari düzenin dokuz üyeli en yüksek yönetim merciidir. Kurulması Bahai yasa ve hükümlerini içeren Kitab-ı Akdes'te açıkça belirtilen Yüce Adalet Evi, Bahai Dininin uluslararası idari kurumu olmakla beraber Bahaullah'ın Ahit ve Misak'ının bugünkü merkezidir. Bahaullah, bu kurumu Bahai kutsal yazılarında ayrıntıları bulunmayan veya yer almayan konularda yasa koyma yetkisi ile donatmış ve kararlarında Tanrı'dan ilham alacağına dair güvence vermiştir. Dinler tarihinde daha önce benzeri görülmemiş bu kurum ilk olarak 1963'te kurulmuştur ve o tarihten beri her beş yılda bir, dünya çapındaki Bahai Milli Ruhani Mahfillerinin üyelerinden oluşan delegeler tarafından seçilmektedir.

Bahâî takvimi veya Bahai takvimi, Bahâîlikte kullanılan bir takvimdir. Takvim 21 Mart 1844'te kabul edilmiştir.

Ruhani Mahfil, Abdülbaha tarafından Bahai Dinini yöneten seçilmiş heyetlere atfen belirlenmiş bir terimdir. Bahailikte herhangi bir ruhban sınıfı olmadığı için toplumun işlerini yürütenler bu mahfillerdir. Yerel seviyede olanlara ilaveten milli Ruhani Mahfiller de vardır.

<span class="mw-page-title-main">Bahá'í World Centre binaları</span>

Bahá'í World Centre binaları, İsrail'deki Bahá'í Dünya Merkezi'nin bir parçası olan binalardır. Bahâ'î Dünya Merkezi binaları, hac için kullanılan Bahá'í kutsal mekanları ile Bahá'í Faith'in uluslararası idari organlarını içerir; bunlar 20'den fazla idari ofis, hac binaları, kütüphaneler, arşivler, tarihî eserler ve tapınaklardan oluşmaktadır. Bu yapıların tamamı 30'dan fazla sayıda bahçenin veya terasın ortasında yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Bahaullah'ın Makamı</span>

Bahaullah'ın Makamı, Bahailer için en kutsal yer ve namazlarında yöneldikleri kıbledir; konumu İsrail'de Akka yakınlarında bulunan Behci'dir. Bahaullah'ın naaşının bulunduğu Makam'ın hemen yanında öldüğü yer olan Behci Köşkü bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bahai Dünya Merkezi</span>

Bahai Dünya Merkezi, Bahai Dininin ruhani ve idari merkezine verilen isimdir. Dünya Merkezinin kapsadığı alanlar Bahaullah'ın Akka yakınlarındaki Makamı, Bab'ın Hayfa'da Kermil Dağı üzerinde yer alan Makamı ile oradaki bahçeler ve İdari Binaların da içinde bulunduğu çeşitli diğer binalardır.

Edib Tahirzade,, 1988 ila 2000 yılları arasında Bahai Dini'nin en yüksek idari kurumu olan Yüce Adalet Evi'nin bir üyesi olarak hizmet etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bab'ın Makamı</span>

Bab'ın Makamı, Babi Dininin kurucusu ve Bahai Dininde Bahaullah'ın müjdecisi olan Bab'ın naaşının bulunduğu bir yapıdır; İsrail, Hayfa'daki bu Makam, Bahailer için Bahaullah'ın Akka'daki Makamından sonra dünya üzerindeki en kutsal ikinci noktadır. Kermil Dağındaki tam konumu 1891 yılında bizzat Bahaullah tarafından en büyük oğlu Abdülbaha'ya belirtilmiştir. Planlarını Abdülbaha'nın yaptığı bu yapı birkaç yılın ardından torunu Şevki Efendi tarafından tasarlanıp tamamlanmıştır.

İran dinleri, Antik İran'da ortaya çıkan dinlerdir.

Bahai dini, "tüm dinlerin temel değerini" ve "tüm insanların birliğini" öğreten dindir.

Bahâî inancında Tanrı figürü, öbür İbrahimî inançlarda olduğu gibi tek, yaratıcı ve mutlak bir güce haiz olduğuna inanılan bir figür olarak geçer.

Bahai öğretileri önemli sayıda teolojik, etik, toplumsal ve ruhani fikirleri temsil eder ki bunlar, Bahai Dini'nin kurucusu Bahaullah tarafından tesis edilmiş ve Bahai toplumunun birbirini izleyen liderleri Abdülbaha ve Şevki Efendi tarafından açıklığa kavuşturulmuştur. Öğretiler çeşitli Bahai yazılarında yazılmıştır. Zerdüştlük, Hinduizm, Yahudilik, Budizm, Hıristiyanlık ve İslam gibi geçmiş bazı dinlerin sahih öğretileriyle birleşen Bahai öğretileri, Bahailerce Allah tarafından vahyedilmiş olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bahai İnancında Ahit ve Misak</span>

Bahai Dininde iki çeşit Ahit ve Misak vardır. İlki Tanrısal vahyin yani dinin aşamalı olarak zuhur etmesi ile ilgili bir antlaşmaya atıftır, öyle ki Allah belirli her dönemde bir peygamber gönderir ve insanlığa düşen vazife onu tanımak ve öğretilerine göre yaşamaktır. Böylece Allah insanları asla yalnız ve kılavuzsuz bırakmaz; insanlar da kendi zamanlarındaki peygamberi ve dini kabul ederek hem kendi gelişimleri için gerekli ruhani bilgi ve güçleri edinirler hem de Tanrı'nın istek ve iradesini öğrenip O'na itaat etmiş olurlar. İkincisi ise dinin kurucusu olan Bahaullah ile O'nun takipçileri arasındaki antlaşmadır ve bu, Kendisinden sonraki yasal halefleri ve birliğin muhafaza edilmesi ile ilgilidir.