İçeriğe atla

Babesiosis

İnsanda Babesia etkenleri

Babesiosis, Babesioz ya da Piroplazmoz, Babesia cinsine ait türlerin neden olduğu, malaria benzeri bir hastalıktır.[1] Trypanosomos'dan sonra en çok görülen memelilerin önemli kan parazitidir.[2] İnsanlarda da Babesia bovis, Babesia divergens türleri görülmesinden dolayı, Babesiosis zoonoz özellikte bir hastalıktır. Vektör kenenin ise genelde Ixodes keneleri olduğu bildirilmiştir.

Yayılışları; Türkiye'yi de kapsayan, subtropik ve tropik bölgelerde yayılım gösterir. Yayılım alanı geniştir.Babesiosis başta sığırlar olmak üzere koyun ve keçilerde yaygındır.[3] Hastalık ilk defa 1899 yılında saptanmış, ancak ilk etken identifikasyonu yani tanımlanması 30 yıl sonra yapılabilmiştir.[4]

Yaşam çemberi ve patogenez

Babesia yaşam döngüsü

Parazitin taşınımında en önemli rol Ixodidae familyasından kenelerdir. Vektör kene, kan emerken hastalıklı hayvandan etkenleri (eritrositler içerisindeki merozoitler) alır. Kenenin bağırsağına gelen eritrositler sindirimin etkisi ile parçalanır ve etkenler açığa çıkar. Etkenler, gametogoni ve syngami geçirirler. Bunun sonucunda makrogamet ve mikrogamet'ler oluşur. Mikrogamet, makrogamet'i döller ve zigot oluşur. Zigot hareket etme özelliğindedir ve kenenin bağırsak epitel hücrelerine girer. Burada geliştikten sonra şizogoni geçirir ve sporokinetleri oluşturur. Sporokinet'ler zigot'u parçalayarak bağırsak boşluğuna geçerler. Buradan sonra iki yol vardır; ya tekrar bağırsak epitel hücrelerine girip çoğalmayı devam ettirir. Ya da Malpighi tüpleri, kas dokusu, hemolenf hücreleri ve dişi kene ise ovaryumlara ve yumurta içerisine yerleşir (transovarial nakil). Hemolenf yoluyla bir kısım sporokinet tükürük bezi asini hücrelerine yerleşerek endopoligoni denilen mekanizma ile çoğalarak sporoblastları ve sonrasında sporozoitleri oluşturur. İşte bu aşamadan itibare, vektör kene bir hayvandan kan emerse bu sporozoit'leri kan yolu ile son konağa verir ve enfeksiyonu başlatır. Sporozoit'leri alan konak hayvanın kanında etkenler eritrosit'ler içine yerleşirler.Fakat bu giriş çok farklıdır. Çünkü etken eritrosit içine girerken, eritrosit'in bir kısmı ile yani bir çeşit vakuol ile girer. Bu sayde hücre içinde yabancı cisim etkisi göstermeden adeta bir casus gibi eritrosit'e girmiş olur. Eritrosit içerisinde sırasıyla yuvarlak form, amoboid forma ve armut formlarını alır. Bu aşamadan sonra ikiye bölünerek (binary fussion) ya da çoğa bölünerek (şizogoni) yaşamını sürdürür. Bu bölünmelerin sonucunda konak eritrositler patlar. Serbest kalan etkenler diğer eritrosit'lere yerleşir.

Sığırlarda babesiosis

Sığırlarda piroplazmoz etkenleri; Babesia bigemina, Babesia bovis, Babesia divergens, Babesia major, Babesia ovata ve Babesia occultanstır. B. bovis ve B. divergens küçük piroplazm'lar olarak da bilinir.

Dünyanın özellikle ılıman iklim kuşağında ve Türkiye’de yaygın olarak görülür.[5] Hastalığın nakli keneler aracılığıyla olmaktadır ve kenenin mevsimsel etkinliği ile de paralel olarak, olgular sıcaklığın arttığı bahar-yaz aylarında artar. Nakilde rol alan keneler Ixodidae ailesine (sert kene-mera kenesi) ait olduğundan, hastalık genelde merayla beslenen sığırlarda görülmektedir.[6] Genellikle genç hayvanlarda pek şiddetli seyretmez, ancak bir yaşından büyük hayvanlarda şiddetlidir. Hastalığın klinik bulguları da yine eritrositlerin yıkımı ile ilişkilidir. Ateş, anemi, ikterus ve ölüm olası bulgular bunlardır.[7]

Koyun ve keçilerde babesiosis

Koyun ve keçilerde piroplazmoz etkenleri; Babesia motasi, Babesia ovis, Babesia crassa dır.B. motasi büyük, B. ovis ise küçük piroplazma olarak bilinir.

Özellikle koyunlarda çok fazla patojenik olan Babesia ovis, ateş anemi, sarılık ve hemoglobinüri gibi piroplamoz semptomlarıla seyreden bir enfeksiyon şeklindedir.[8] Babesiosis’li koyunlarda, total protein ve albümin düzeylerinde azalma görülür. Bu azalma karaciğer ve böbrek dokularındaki çeşitli derecelerdeki yıkım ile sonuçlanır.[9] Bunlarla birlikte hayvanlardaki Folik asit sentezi ve miktarı da düşer.Bu da şöyle sonuçlanır; Folik asit noksanlığı, azalan plazma antioksidan kapasitesi yüzünden, karaciğer ve kalpte lipit peroksidasyonun artmasına ve oksidatif strese neden olur.[10]

Atlarda babesiosis

Atlarda piroplazmoz etkenleri; Babesia caballi ve Babesia equi olmak üzere 2 tür bilinmektedir. B. caballi büyük, B. equi küçük piroplazmalardır. Atlarda Babesia bigemina’ya benzeyen intraeritrositik parazitler ilk olarak 1899’da Guglielmi tarafından gözlenmiştir.[11] Dünyada tropik ve subtropik bölgelerde yaygın olarak görülen tektırnaklı piroplasmozisi; özellikle Ixodidae ailesine bağlı kenelerle transovarial ve transstadial olarak nakledilir.[12] At, eşek, katır ve zebralarda perakut, akut, subakut ve kronik seyir gösteren bu hastalıkta ateş, anemi, sarılık, hepato-splenomegali, intravaskuler hemoliz, hemoglobinüri, mukozalarda hiperemi gibi semptomlar özellikle dikkat çeker. Özellikle sarılık ve hemoglobinüri Babesia equi enfeksiyonlarında daha sık ve belirgin olarak görülmektedir.[13] Genellikle atlarda piroplazmozis teşhisinde klinik bulgular, mevsim ve vektör kenelerin varlığı hastalıktan şüphe ettirir ancak, kesin teşhis perifer kan frotilerinin (PKF) Giemsa veya Acridin Orange gibi boyama yöntemleri kullanılarak etkenlerin görülmesi esasına dayanır. Yine de düşük paraziteminin görüldüğü portör hayvanların teşhisinde ve tür ayrımında PKF’leri yeterli olmamaktadır.Böyle durumlarda immunohistokimyasal metotlar kesin teşhisi sağlar.[14]

Köpeklerde babesiosis

Köpeklerde piroplazmoz etkenleri; Babesia canis canis, Babesia canis vogeli, Babesia canis rossi dir. Köpek babesios'inde bilinen kene vektörleri Dermacentor reticulatus, Dermacentor venistus, Rhipicephalus sanguineus, Hyalomma marginatum, Ixodes ricinus gibi kene türleridir.

Babesiosis'te gelişen hemolitik anemi, şiddetli seyrettiğinde tedavide kısa vadede sonuç almak zorlaşır. Anemi tablosu hipoksi ile sonuçlanabilir. Hastalıkta görülen hemolitik anemi dışında çoklu organ harabiyeti ile hipotansif şok hastalığın en çok görülen iki semptomudur.Hastalığa ilişkin spesifik laboratuvar bulguları olmamakla birlikte en çok; bilirubinemi, bilirubinüri, hemoglobinüri ve rejeneratif anemi görülür.

Teşhis ve tedavi

Babesioz belirgin klinik semptomlarla seyreder.Bunlar; ateş, hemoglobinüri ve anemidir.

Kesin teşhis için ise yüzeyel kandan alınan frotiler Giemsa ile boyanarak etkenler teşhis edilir.[15] Ancak enfeksiyon latent yani subklinik seyrediyorsa frotilerde etkenler görülmeyebilir.Bu durumda IFAT, ELISA gibi immunohistokimyasal metotlar teşhiste oldukça etkindir. Son zamanlarda ise PCR tekniğinden faydalanılmaktadır.

Babesioz tedavisinde en çok kullanılan 3 etken madde; Imidocarp dipropionat, Quinorium sulphate ve Diminazen aceturate'dır. Günümüzde en etkin tedavi Imidocarp dipropionat ile yapılmaktadır.

Babesioz'da esas olan tedavi değil korunmadır. Mümkün olduğunca endemik bölgelerden, ari bölgelere hayvan getirilmemelidir. Böyle durumlarda fazla sayıda akut ölümler meydana gelebilir. Bu da yetiştiricilik adına ciddi bir kayıptır.

Dipnotlar

  1. ^ Berger SA, Marr JS. Human Parasitic Diseases Sourcebook. Jones and Bartlett Publishers: Sudbury, Massachusetts, 2006.
  2. ^ Hunfeld KP, Hildebrandt A, Gray JS (2008). "Babesiosis: Recent insights into an ancient disease". Int J Parasitol 38 (11): 1219–37. doi:10.1016/j.ijpara.2008.03.001. PMID 18440005.
  3. ^ Mimioğlu ve ark, 1973; Sayın ve ark, 1997.
  4. ^ Gören ve Yetkin, 1935
  5. ^ Hoffmann G, Horchner F, Schein E, Gerber HCh, 1971. Saisoneles auftreten von Zecken und Piroplasmen bei Haustieren in den asiatischen Provinzen der Türkei. Berl. Münch. Tierärztl. Wschr, 94 (8): 152-156.
  6. ^ Friedhoff KT, 1988. Transmission of Babesia. In Babesiosis of Domestic Animals and Man. Ed. M. Ristic. CRC Press, Boca Raton, p. 23-52.
  7. ^ Tenter AM, 2006. Protozoeninfektionen der Wiederkaeuer. In: Veterinaermedizinische Parasitologie. Ed. T. Schnieder. 6. Auflage, Stuttgart: Parey Verlag. p: 119-165.
  8. ^ Homer MJ, Aguilar-Delfin A, Telford III SR, Krause PJ, Persing
  9. ^ Yeruham I, Hadani A, Galker F, Avidar Y, Bogin E (1998):
  10. ^ Chanson A, Rock E, Martin JF, Liotard A, Brachet P (2007):
  11. ^ De Waal DT, 1992. Equine Babesiosis: A Review. Br Vet J, 148 (6): 6-14.
  12. ^ Brüning A: Equine piroplasmosis an update on diagnosis, treatment and prevention. Br Vet J, 152, 139-151, 1996.
  13. ^ Rommel M, Eckert J, Kutzer E, Körting W, Schneider T: Veterinärmedizinische Parasitologie. Parey Buchverlag, Berlin, pp. XXV+915, 2000.
  14. ^ De Waal DT: Equine babesiosis: A review. Br Vet J, 148 (6): 6-14, 1992.
  15. ^ Wormser GP, Dattwyler RJ, Shapiro ED, et al. (November 2006). "The clinical assessment, treatment, and prevention of lyme disease, human granulocytic anaplasmosis, and babesiosis: clinical practice guidelines by the Infectious Diseases Society of America". Clin. Infect. Dis. 43 (9): 1089–134. doi:10.1086/508667. PMID 17029130.

Kaynakça

  1. Veteriner Protozooloji. Prof. Dr. B. Ali YUKARI
  2. Veterinary Clinical Parasitology. Anne M. ZAJAC, Gary A. Conboy
  3. TÜZER E, E TOPARLAK, 1999. Veteriner Protozooloji. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi, İstanbul.
  4. BURGU A, Z KARAER (Editörler), 2005. Parazit Hastalıklarında Tedavi. Türkiye Parazitoloji Derneği Yayın No:19, İzmir.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS</span> HIV virüsünün sebep olduğu bulaşıcı ölümcül hastalık

AIDS, ilk kez 1980'lerin başında Orta ve Güney Afrika'da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.

<span class="mw-page-title-main">Köpek</span> evcil, etçil ve memeli bir hayvan

Köpek ; köpekgiller (Canidae) familyasına ait, görünüş ve büyüklükleri farklı 400'den fazla ırkı olan, etçil bir memelidir. Bozkurt'un alt türlerinden biri olan köpek, tilki ve çakallarla da yakın akrabalardır. Kedilerle birlikte dünyanın en geniş coğrafyaya yayılan ve en çok beslenen iki evcil hayvanından biridir. 2001 yılı tahminlerine göre dünyada 400 milyondan fazla köpek vardır.

<span class="mw-page-title-main">Zehirlenme</span> Kimyasal bir maddenin canlı üzerindeki patolojik etkisidir

Zehirlenme, kimyasal bir maddenin canlı organizma üzerindeki patolojik etkisidir. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme yol açar. Adli tıp uzmanları, zehirlenme olgularını 3 orijine ayırarak inceler:

  1. Kaza
  2. İntihar
  3. Cinayet
<span class="mw-page-title-main">Sarılık</span> İnsan hastalığı

Sarılık (ikter; icterus), bir hastalık değil, çoğu karaciğerle ilgili olan bazı hastalıkların belirtisidir. İkter tablosunda gözakı (sklera), deri, mukozalar ve organlar sarıya boyanır. En önemli nedeni kandaki bilirubin düzeyinin artmasıdır. Normalde periferik kanın 100 ml’sinde 1 mg kadar bilirubin bulunur. Kandaki bilirubin düzeyinin 2.5 mg’ın üzerine çıkmasına “hiperbilirubinemi”, bunun neden olduğu klinik tabloya "sarılık; ikter (icterus)” adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Enfeksiyon</span> hastalığa neden olan patojenlerin veya organizmaların bir konağı istila etmesi ve çoğalması ve konak dokuların tepkisi

Enfeksiyon, patojenlerin dokuları istila etmesi, çoğalması ve konak dokuların enfeksiyöz ajana ve ürettikleri toksinlere tepki vermesidir. Bulaşıcı hastalık olarak da bilinen enfeksiyon hastalığı, bir enfeksiyondan kaynaklanan bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Parkinson hastalığı</span> beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığıdır

Parkinson hastalığı (PH) veya kısaca Parkinson, başlıca merkezî sinir sisteminin etkilendiği, uzun süreli bir nörodejeneratif hastalıktır ve hem motor hem de motor olmayan sistemleri etkiler. Semptomlar genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve hastalık ilerledikçe motor olmayan semptomlar daha yaygın hale gelir.

<span class="mw-page-title-main">İnflamasyon</span> iltihaplanma

İnflamasyon, canlı dokunun her türlü canlı, cansız yabancı etkene veya içsel/dışsal doku hasarına verdiği sellüler (hücresel), humoral (sıvısal) ve vasküler (damarsal) bir seri vital yanıttır. İnflamasyon normalde patolojik bir durum olmasına karşın, inflamatuar reaksiyon fizyolojik olarak vücudun gösterdiği bir tepkidir. Halk arasında iltihap tabiri yangı için kullanılmasına rağmen sık sık apseler için de iltihap denmesinden dolayı inflamasyon (inflammare) terimini kullanmak daha yerinde olacaktır. Hücre dejenerasyonu ile birlikte inflamasyon konusu, hastalıkların patolojik temelini oluşturmaktadır.

Paraziter hastalık, parazitlerin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Parazitler, konukçudan beslenirken ona zarar veren organizmalardır. Parazitleri ve paraziter hastalıkları inceleyen bilim dalı parazitolojidir. Tıbbi parazitoloji üç ana parazit grubuyla ilgilenir: Parazitik protozoa, helmintler ve parazitik eklembacaklılar.

<span class="mw-page-title-main">Sığın</span> Bir geyik cinsi

Sığın, sığın geyiği, taçboynuzlu geyik ya da mus, geyikgiller (Cervidae) familyasının ve karacagiller (Capreolinae) alt familyasının monotipik Alces cinsinden, Kuzey Avrasya ile Kuzey Amerika'da yaşayan, kürek boynuzlu ve boynu sakallı, yarı sucul iri bir geyik türü. Yaşayan geyik türleri içinde en iri olanıdır. Diğer geyik türlerinin aksine yalnızcıl bir hayvandır ve sürü oluşturmazlar. Hantal ve yavaş olsa da ürktüğünde ya da kızdırıldığında şaşırtıcı biçimde hızlı ve saldırgan olabilmeleriyle ünlüdür. Sonbaharda, Eylül ve Ekim aylarındaki çiftleşme döneminde erkekler arasında sık sık kavga çıkar. Gündüzleri beslenen sığınların ana düşmanları kurt, ayı ve insandır.

<i>Leishmania</i>

Leishmania Kinetoplastida takımından Trypanosomatina alttakımı ve Trypanosomatidae ailesindendir.

Taşıyıcı ya da vektör epidemiyolojide: bir mikroorganizmayı veya parazit bir canlıyı vücudunda barındıran ve başka canlılara ulaşmasına aracılık eden canlılara denir. Taşıyıcılar enfeksiyon nedeni olan bakteri, kene, bit vb. canlıları üzerlerinde taşıyabilen eklem bacaklı, omurgalı veya omurgasız gibi gelişmiş canlılar olabildiği kadar, yapısında değiştirilmiş gen bölgelerini konağa aktarabilen basit yapılı bakteriler gibi canlılar da olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Theileriosis</span>

Theileriosis, özellikle sığırlarda konaklanan olan bir kan protozoon'u olan Theileria spp. türlerinin neden olduğu hastalık.Theileria annulata'nın neden olduğu tropikal theileriosis kan ve lenf dokularının enfeksiyöz bir hastalığır. Hyalomma soyuna bağlı kenelerin ara konaklık yaptığı Theileria annulata, sığırlarda ciddi ekonomik kayıplara neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Cryptosporidiosis</span> Parazitik hastalık

Cryptosporidiosis, kısaca Crypto olarak da bilinir. İnsan ve hayvan sindirim kanalında çoğalan protozoonların neden olduğu ve şiddetli ishalle karakterize bir hastalıktır. Hastalık ilk olarak 1907'lerde farelerde belirlenmiş fakat, yaklaşık son 30 yıldır insanlarda da hastalığa neden olduğu belirlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kedi sağlığı</span>

Evcil kedilerin sağlığı, veteriner tıpta iyi çalışılmış bir alandır.
Konular arasında bulaşıcı hastalıkları, genetik hastalıkları ve bu hastalıkların önlenmesini; diyeti, beslenmeyi ve kısırlaştırma gibi cerrahi işlemleri içerir.

<span class="mw-page-title-main">Kardiyomiyopati</span> kalp hastalığı ve kalp kasının işlevinin bozulmasıyla  nitelenen miyopati

Kardiyomiyopati kalp kasının birincil hastalıkları grubudur. Başlangıçta birkaç belirti olabilir veya hiç olmayabilir. Hastalık kötüleştikçe, kalp yetmezliği başlangıcına bağlı olarak nefes darlığı, yorgunluk hissi ve bacaklarda şişme, düzensiz kalp atışı ve bayılma görülebilir. Etkilenen kişilerde ani kalp ölümü riski vardır.

Köpekler bazı bulaşıcı ve ölümcül hastalıklara karşı aşılanması ve bağışıklık sistemi kuvvetlendirilmesi gereken canlılardır. Türkiye'de ve dünyada yaygın olarak görülen bazı hastalıklara karşı yavru ve yetişkin köpeklerin düzenli olarak aşılanarak korunması gerekmektedir. Bu hastalıkların bazıları köpekler arasında bulaşıcı ve hatta öldürücü karakterde, bazılarıysa insan sağlığını da tehdit edebilecek niteliktedir. Aşılama ile korunma ve bağışıklık sağlama öncesinde köpeklerin barsak ve dış parazitlerden arınmış olması önceliklidir. Ayrıca aşı uygulamalarından önce köpeğin vücudunun başka bir hastalık ya da enfeksiyonla mücadele ediyor olmaması gerekmektedir. Aksi takdirde yapılan aşılar yeterli bağışıklığı oluşturamayacaktır.

<i>Kedi immün yetmezlik virüsü</i>

Kedi immün yetmezlik virüsü (FIV) dünya'da kedileri etkileyen bir Lentivirüs 'tür ve kedigillerin %2,5 ila %4,4'üne bulaşır. FIV, diğer iki kedi retrovirüsünden, kedi lösemi virüsünden (FeLV) ve kedi köpüklü virüsten (FFV) taksonomik olarak farklıdır ve insan bağışıklık yetmezlik virüsü (HIV) ile daha yakından ilişkilidir. FIV içinde, viral zarf (env) veya polimeraz (pol) için kodlama yapan nükleotid dizi farklılıklarına dayalı olarak beş alt tip tanımlanmıştır. FIV, AIDS benzeri bir sendroma neden olan tek primat olmayan lentivirüstür, ancak FIV, hastalığın taşıyıcıları ve aktarıcıları olarak uzun yıllar nispeten sağlıklı yaşayabildikleri için kediler için genellikle ölümcül değildir. Etkinliği belirsizliğini korusa da bir aşısı vardır. Kediler aşılamadan sonra FIV antikorları için pozitif test yapacaktır.

Eperythrozonsis, riketsiyal mikoplazma Eperythrozoon coccoides'i neden olduğu, dünya çapında ruminantlarda görülen, nadir, sporadik, kan yoluyla bulaşan bir hastalıktır.