
İslam tarihi, Müslüman medeniyetinin geçmişten günümüze dek siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeleri ile ilgili olan tarihsel çalışma alanıdır. Çoğu tarihçi, İslam dininin MS 7. yüzyılın başında Arap Yarımadası'ndaki Mekke ve Medine şehirlerinde ortaya çıkıp yayıldığını kabul etmektedir. Müslümanlar, İslam'a Âdem, Nuh, Musa, Davud, Süleyman, İsa gibi peygamberlerden beri var olan bir din ve Allah'ın iradesine teslimiyetle gerçekleşen bir dönüş olarak inanırlar.

Abbâsîler, Emevî Hanedanı'ndan sonra başa gelerek İslam Devleti'nin yönetimini ve halifeliği beş yüzyıldan daha uzun bir süre elinde tutan Müslüman Arap hanedanı.

Alamut Kalesi, ya da Elemût – Belde't-ûl'İkbâl ; Nizârî-İsmaili Devleti'nin ve Haşhaşîler tarikatının yönetim merkezi konumunda olan ve Hazar Denizi güneyinde, İran'ın Kazvin şehri sınırları içerisinde yer alan bir kaledir. Kelime mânâsı olarak "Kartal Yuvası" anlamına gelmektedir. Rivayete göre Cüstânîler kralı Veşudan İbn-i Cüstan tarafından inşa ettirilmiştir. Ebced hesabına göre ise "Elemût", Hicrî 483 yılına tekâbül etmektedir ki, bu sayı da kalenin tarikat kurucusu Hasan Sabbah tarafından zaptedildiği yıla karşılık gelmektedir. Alamut Kalesi, Hasan bin Sabbah tarafından fethedilene kadar Cüstânîler'in denetimi altında kalmıştır. Hasan Sabbah'ın eline geçen kale, Haşhaşiler'in karargâhı hâline gelmiştir. Kale, 1256 yılında, Bağdat İşgali'ne giden Hülâgû Han komutasındaki Moğol ordusu tarafından Haşhaşiler'i yok etmek amacıyla ele geçirilmiş ve kalede bulunan neredeyse tüm Haşhaşiler öldürülmüştür. Kale tahrip edilmiş, içinde bulunan ünlü kütüphanesi de yakılmıştır.
Babâ'îyye ya da Babâîlik, Horasan doğumlu olan Ebû'l-Bekâ Baba İlyâs bin Ali el-Horasânî ve müridi Baba İshâk Kefersudî'nin ayaklanması ile tanınan Vefâî Tarikatı çevrelerine verilen addır. Gerçek Ehl-i Beyt sevgisini ön planda tutan ve Irak'ta yaşayan Seyyid Ebu'l Vefâ'ya nisbetle anılan bu tarikât Anadolu'ya Dede Karkğın ve hâlifeleri ile yayılmış ve "Babâîlik" olarak tanınmıştır. Şiîlik ile doğrudan ilgisi yoktur. Ancak o dönemdeki benzer tasavvufî çevreler Sünnî ve Şiî yorumları içinde birleştirip meczettiği için daha sonraki yorumların farklılaşmasına zemin hazırlamış ve çoğunlukla hadiselerin çok farklı bir mahiyet arzettiği sanılmıştır. Hareketin temelinde o zamanlarda Anadolu'da fa'al olan Baba İshak gibi Şîʿa-i Bâtın’îyye dâ’îlerinin getirdiği fikirler yatmaktadır.

Mutasım veya Abbas el-Mutasım Billâh Tam Adı: Ebû İshâk "el-Muʻtasım bi’l-Lâh" 'Abbas bin Hârûn er-Reşîd, sekizinci Abbasi halifesi. Harun Reşid'in küçük oğluydu ve annesi Harun Reşid'in Türk asıllı bir cariyesi idi. 833'te kardeşi Memun'un yerine tahta geçti.

Bâbek Hûrremî Abbâsîler Hâlifeliği'ne karşı mücadele eden Hûrrem’îyye Hareketi'nin önderliğini yapan ve 22 yıl süren (816-838) Babek Ayaklanması zamanında Halife'nin ünlü komutanının önderliğindeki 6 büyük Hilafet Ordusunu mağlup eden komutan. Azerbaycanın ve Farsların millî kahramanı. Erdebil'de doğmuştur.
Afşin Abbasi Devleti hükümdarı halife Mutasım’ın baş komutanı. Asıl adı Hayder bin Kâvus olup, Afşin de denir.

Theofilos, 2 Ekim 829-20 Ocak 842 arasında Bizans imparatoru olmuştur. Frigya Hanedanı imparatorlarından ikincisi idi.

Mehdi veya Muhammed el-Mehdî bin Abdullâh Mansûr üçüncü Abbasiler halifesidir. Babası Mansur öldüğünde, 775'te, Abbasi Halifesi olmuş ve 775-785 döneminde on yıl halifelik yapmıştır.
Manuil, yaklaşık 810'dan 838'deki ölümüne kadar görev yapmış önemli bir Ermeni asıllı Bizans generalidir. En yüksek askeri rütbeye eriştikten sonra sarayda aleyhine düzenlenen bir komplo sonucu 829 yılında Abbasilere sığınmak zorunda kaldı. Ertesi sene Bizans hizmetine geri döndü, yeğeni Theodora ile evlenen İmparator Theofilos onu Domestikos ton sholon görevine getirdi. Theofilos'un hükümdarlığında bu görevde kaldı, 838 yılında Dazimon Muharebesi'nde imparatorun hayatını kurtardığı rivayet edilir. Bu anlatıma göre, 27 Temmuz 838 günü muharebede aldığı yaralar yüzünden ölmüştür fakat başka kaynaklar ise bu muharebeden sağ kurtulduğunu, Theofilos'un ölümünden sonra imparatorluğu yöneten naip heyetinde önemli bir rol oynadığını ve 860 civarında öldüğünü kaydederler.

Râşidîn Halifeliği, İslâm peygamberi Muhammed'in halefi olan ilk halifeliktir. Muhammed'in MS 632'deki vefatından sonra ilk dört ardışık halifesi (halef) tarafından yönetildi. Bu halifeler, Sünni İslam'da topluca Râşidîn ya da "Doğru Yolda olan" halifeler olarak bilinirler. Bu terim Şîa'da kullanılmaz, çünkü Şii Müslümanlar ilk üç halifenin yönetimini meşru görmez.
Safevî-Kızılbaş tarihi; Safevîler adlarını bir Sünnî olan Sultân’ûl-Halvetî Zahid Gilani’nin kızı “Bibi Fâtıma” ile evlenen ve böylece Gilani’nin vefâtından sonra da kendi adıyla anılan Safevî Tarikâtı kuran Safiyüddin Erdebilî’den almaktadır. Şeyh Cüneyd devrinde Şiîliğin “İmâmiye-i İsnâ‘aşer’îyye/Onikicilik” mezhebini resmen benimseyen Safevî’îyye Tarikâtı, Cüneyd’in torunu İsmâ‘il zamanında kurulan Safevî Devleti’nin de altyapısını oluşturdu.
El-Dâî'Kebîr Hâlife Hasan bin Zeyyid Tam adı: El-Ḥasan ibn Zeyyîd ibn Muḥammed ibn Ismā‘il ibn el-Ḥasan ibn Zeyyîd bin Hasan el-Mûctebâ bin Ali el-Mûrtezâ, el-Da‘î el-Kebîr, Ali el-Mûrtezâ'nın neslinden olup Taberistan'daki Alavîler Zeydî Hânedanlığı'nın kurucusu olmuştur. Deylem-Taberistan-Gürgan bölgesi ve Türkistan'da "El-Dâî’Kebîr Hâlife – İmâm Bil’Hâkk" nâmıyla ün salmıştır.

Dazimon Muharebesi, 22 Temmuz 838 tarihinde Dazimon yakınlarında Bizans İmparatorluğu ile Abbâsîler arasında gerçekleşen çarpışma. Theofilos'in kumandanlığındaki 25 bin ila 40 bin kişi arasında olduğu düşünülen Bizans ordusu ile Afşin kumandasındaki 20 bin-30 bin kişilik Abbâsî ordusu Dazimon'da çarpışmış, zafer kazanan Abbâsîler Amorium'a yürüyerek şehri yağmalamıştır.

Theofobos ya da Theofobus, başlangıçta Nasır, Nasr ya da Nusayr, Theofilos döneminde Hürremiyyelikten Hristiyanlığa dönen ve Bizans hizmetine giren İranlı bir komutandır. Yüksek rütbeye yükselen ve imparatorluk ailesiyle evlenen Theofobos, Hürremiyye arkadaşlarının komutası verildi ve 837-838'de Abbasi Halifeliği'ne karşı yaptığı savaşlarda Theofilos'un emrinde hizmet etti. Bizanslıların Dazimon Muharebesi'ndeki yenilgisinden sonra kendi adamları tarafından imparator ilan edildi, ancak bu iddianın peşinden gitmedi. Bunun yerine, ertesi yıl barışçıl bir şekilde Theofilos'a teslim oldu ve görünüşe göre, III. Mihail'in tahta çıkmasına meydan okumasının önüne geçmek için 842'de ölmek üzere olan imparator tarafından idam edilene kadar affedildi.

Mercirahit Muharebesi İkinci Fitne'nin ilk çatışmalarından biridir. 18 Ağustos 684'te, Halife Mervan I komutasındaki Emevileri destekleyen Yaman aşiret konfederasyonunun Kelb ağırlıklı orduları ile kendisini Halife ilan eden Mekke merkezli Abdullah ibn al- Zübeyr arasında gerçekleşmiştir. Kelb zaferi, Emevilerin Bilad al-Sham üzerindeki konumunu sağlamlaştırdı ve İbnü'l-Zübeyr'e karşı savaşta nihai zaferlerinin yolunu açtı. Bununla birlikte, aynı zamanda, Emevi Halifeliğinin geri kalanı için sürekli bir çekişme ve istikrarsızlık kaynağı olacak olan Kays ve Yaman arasında acı bir bölünme ve rekabet mirası da bıraktı.
Ebu Cafer Eşnâs, Abbasi Halifesi Mutasım'ın generaliydi. Mutasım'in Türk muhafızlarının en eski ve en önde gelen üyelerinden biridir. Amorium seferinde komutan olarak hizmet vermiştir. Mutasım altında imparatorluğun önde gelen isimlerinden biri haline gelmiştir. Ardından gelen eski Abbasi seçkinlerinin tasfiyesinde başrol oynamıştır. Aynı zamanda 834'ten itibaren Mısır'ın ve 838'den itibaren Levant ve Yukarı Mezopotamya'nın valisiydi, ancak pratikte onun yerine yönetmesi için vekiller atadı. Mutasım'ın halefi Vâsik altında, yetkileri halifeliğin tüm batı vilayetleri üzerinde fiilen bir genel valiliğe kadar genişletildi.

Dördüncü Fitne veya Büyük Abbâsî İç Savaşı Emîn ve Memûn kardeşler arasında Abbâsî Halifeliği'nin tahtına geçiş konusunda yaşanan çatışmadan kaynaklandı. Babaları Halife Harun Reşid, Emîn'i ilk halef olarak ancak aynı zamanda Memûn'u da ikinci olarak gösterip Horasan'ı da ona miras olarak verilmişti. Daha sonra üçüncü oğlu Kâsım üçüncü halef olarak atanmıştır. Harun 809'da öldükten sonra Bağdat'ta Emîn onun yerine geçti. Bağdat sarayının cesaretlendirdiği Emîn, Horasan'ın özerk statüsünü bozmaya çalışmaya başladı ve Kasım hızla kenara itildi. Buna cevaben Memûn, Horasan'ın eyalet elitlerinin desteğini aramış ve kendi özerkliğini savunmak için hamleler yapmıştır. İki kardeş ve kampları arasındaki uçurum genişledikçe Emîn, kendi oğlu Musa'yı vârisi ilan etmiş ve büyük bir ordu toplamıştır. 811'de Emîn'in birlikleri Horasan'a doğru yürümüş, ancak Memûn'un generali Tâhir bin Hüseyin onları Rey Muharebesi'nde mağlup etmiş ve ardından Irak'ı işgal edip ve Bağdat'ı kuşatmıştır. Bir yıl sonra şehir düşmüş, Emîn idam edilmiş ve Memûn halife olmuştur.

Rey Muharebesi, 1 Mayıs 811'de iki üvey kardeş Emîn ve Memûn arasındaki Abbâsî iç savaşının bir parçası olarak yapılmıştır.

Abdullah bin Tâhir askeri lider ve 828'den ölümüne kadar Horasan'ın Tâhirî valisidir. Tahirîlerin belki de en ünlüsüdür. Kariyeri, Memûn, Mutasım ve Vâsik adlı üç halifenin yönetimi altında yirmi beş yılı kapsamaktadır. Askeri açıdan, Cezire'de güçlü isyancılar Nasr ibn Şabat'ı ve Mısır'da Ubeydallah ibn el-Sari'yi yenmesiyle tanınır.