Başörtüsü
- İslam'da örtünme üzerine daha fazla bilgi için "tesettür" maddesine bakınız.
Başörtüsü, başı özellikle saçları yıpratıcı dış etkenlerden korumak, örtünmeyi sağlamak, tanınmamak için kullanılan, başın üst kısmının çoğunu ya da tamamını kaplayan bir çeşit örtü ve giysi.
Kimi toplumlarda erkekler tarafından kefiye, puşi gibi adları olan başörtü çeşitleri kullanılsa da başörtüsü genellikle kadın giyiminin bir parçası olarak kabul edilir. Batıdan Doğuya, Hristiyanlıktan Budizm'e kadar farklı dini ve coğrafi çevrelerde evrensel bir yaygınlığa sahiptir.[1]
Başörtüsü, bir giysi olarak örttüğü başı sıcaktan ve soğuktan koruma şeklindeki ana işlevinin ötesinde bazı toplumlarda dini ya da geleneksel işlevler ve anlamlar kazanmıştır.[1] Bölge ve kültür şartlarına göre başörtüsü şekilleri büyük bir çeşitlilik gösterdiği gibi üstlendiği anlamlar da farklılaşır. Bir toplumda sosyal statünün, asaletin göstergesi olarak kullanılırken bir başkasında erkeğin kadın üzerindeki hâkimiyetinin işareti olarak kabul edilebilmektedir.[2][3]
Dinlerde başörtüsü
Antik toplumlarda başörtüsü
Baş ve yüz örtme âdetinin Mezopotamya toplumlarında milâttan önce 4000'lere kadar gittiği kaydedilmektedir.[4]Sumer'deki İnanna mâbedlerinde rahibeler başlarını örtmek mecburiyetindeydi. Bu tapınaklarda rahibelerin kutsal fahişelik görevi yaptıkları ve bundan dolayı diğer kadınlardan ayrılmak için başlarını örttükleri belirtilmektedir[2]
M.Ö. 1500 yıllarında bir Asur Kralı'nın çıkardığı kanunun 40. maddesi, evli ve dul kadınlarla tapınak fahişelerinin başlarını örtmelerini buyurmuş;[5] bekâr kızların, cariyelerin ve fahişelerin başını örtmesi ise yasaklanmıştır.[2][6] Bu uygulama Persler'de devam etmiş, oradan Araplar'a geçmiştir.[4]
Anadolu'da yaşayan eski topluluklardan Hititler, Frigyalılar ve İyonyalılar'da kadınların saçlarını örttükleri bilinmektedir.
Hindu topluluklarında eski dönemlerde soylu erkek ve kadınlar gösterişli başlık ve baş örtüleri kullanmışlardır.
Eski Yunan toplumlarında kadınlar, M.Ö 6. yüzyıldan itibaren başlarını diplaks/himation, şal, eşarp, bone (sakkos) gibi değişik örtülerle kapatmıştır.[4] Roma devletinde dindarlık ve hayâ kavramları genellikle başı örtülü kadın veya tanrıça biçiminde sembolize edilmiştir.[4]
Yahudilik’te başörtüsü
Yahudilikte erkekler Tanrı'nın üstünlüğünü kabul etmenin bir sembolü olarak başlarını kippa veya şapka ile örterlerken kadınlar başlarını başörtüsü ile ve erkeklerden farklı sebeplerle örteler. Yahudilikte kadının başörtüsü kimilerine göre iffetli oluşun sembolüdür; bazılarına göre kadının evli oluşunun, kocasına ait olduğunun göstergesidir; kimine göre ise başörtüsü Yahudi kadınların saygınlık, soyluluk sembolüdür.[2]
Yahudi kadınların kullandığı başörtülerinin şekli tarih içinde değişiklik göstermiştir. Başlangıçta geniş, büyük başörtüleri ve şallar kullanılırken zamanla bu örtülerin boyutları ve kapattıkları alanlar daralmıştır. Önceleri yüz dışında bütün baş bölgesi kapalı iken zamanla boyun, saçların bir kısmı açıkta kalır hale gelmiştir. 19. yüzyıldan sonra başörtülerin yerini giderek önce şapkalar daha sonra da peruk almaya başlamıştır. Günümüzde Yahudilerin çoğunluğu tarafından başın örtülmesi sadece sinagogla sınırlandırılmış ve bunun dışında başın açılması yaygınlaşmıştır. Bununla birlikte dünya üzerinde örtü, şapka veya peruk takmaya devam eden Yahudi kadınlar da bulunmaktadır.[2]
Hristiyanlıkta başörtüsü
Hristiyan Kutsal Kitabında örtünme konusunda başka bir ifade olmadığı için, bu konuda Pavlus'un Mektupları'ndaki sözler esas alınmıştır. Pavlus, Yahudilerdeki kadınların örtünmesi adetinin sürdürülmesini putperest kültüre muhalefet etmek için istemiş; yüzlerce yıl sıkı bir şekilde uygulanan örtünme, zamanla sadece rahibelere has bir uygulamaya dönüşmüştür.
Rahibelerin başörtüsü giyme törenleri rahibeliğin önemli bir aşamasıdır. Rahibeler İsa ile evliliğin sembolü olarak başlarını örterler.[2]
Bugün dünyanın birçok bölgesinde başlarını geleneksel biçimde örten Hristiyan kadınlar da bulunmaktadır.[2]
İslam'da başörtüsü
İslam’daki örtünme anlayışı, toplumların örfüne göre ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Kur’an’da giyim kuşam konusunda belli biçimler önerilmez, sadece birtakım ölçüler vermekle yetinilir. Örtünme konusuna birkaç ayette değinilmiştir.
Toplumların bu ayetleri kendi kültür ve anlayışlarına göre yorumlaması ile örtünme ve baş örtüsüne ilişkin farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.
Kadınların örtünmesi konusunda İslam’da esas alınan âyetlerden birisi Nur Suresi, 31'nci ayeti; diğeri Ahzab Suresi, 59'ncu ayetidir. Örtünme konusundaki farklı görüşler, bu ayetlerde geçen “füruc”, “zinet”, “hımar” “cilbab” kelimelerine verilen anlam ile ilgili bulunmaktadır. Nur suresindeki Hımar (çoğul şekliyle humur), "başörtüsü" olarak tercüme edilmiş; hımarı yakaların üstüne salmak ise, “baş örtüsünü indirerek yakaları ya da yakalardaki takıları örtmek” olarak yorumlanmıştır. Ayrıca tefsirlerde yine Nur suresinde geçen ‘kendiliğinden görünen kısımlar’ ifadesinin farklı şekillerde açıklanması başörtüsü konusuna çok farklı bakış açıları getirilmesine imkân sağlamış; toplumun örfüne göre örtünme biçimleri geliştirilmiştir. Erkek-kadın herkesin başını örttüğü bir dönemde saçın örtülmesi, örtünmenin sınırları içinde yer alırken, toplumun genel kabulleri bunun dışına çıktığında açılabilmesi de söz konusu olabilmiştir.[2]
Gerek ayetlerdeki kelimelere verilen anlamlardan doğan yorum farklılıkları, gerekse kültürel ve bölgesel farklılıklar etkisiyle değişik uygulamalar söz konusu olsa da örtünme ile ilgili ayetlerin gelmesinden sonra Müslüman aile ve toplumlarda yüzyıllar boyunca örtünme uygulanmış; kadınların örtünmesi Müslüman toplumların en belirgin özelliklerinden kabul edilmiştir.[2]
Türkiye'de başörtüsü
Türkiye'de başörtüsü gerek İslam dinine, gerekse diğer dinlere mensup kadınlar tarafından gelenekler ve dini inançlar nedeniyle farklı şekillerde kullanılmaktadır.[2]
Baş örtüsünün daha çok bir süs eşyası olarak değerlendirildiği eski Türk kültüründe kadınlar "bürünmek" kelimesinden türetilerek “bürüncük” denen ve “yaşurmak” (gizlemek, örtmek) kelimesinden türetilerek “yaşmak” diye adlandırılan çeşitli örtüler kullanmışlardır. Türkler İslamiyet'i kabul ettikten sonra da devam eden bu adet, Anadolu'ya yerleşen Türkler tarafından da sürdürülmüş; Osmanlılar döneminde Osmanlı kadın kıyafetinin önemli bir unsuru olmuştur.
Günümüzde Türkiye'de Müslüman kadınların başını örtmesi çok yaygın bir uygulamadır. Yahudi kadınlar genellikle sadece sinagogda başını örtmekte; sayıları hayli azalmış olan Hristiyan rahibeler günlük yaşamlarında başlarını örtmektedir.
Osmanlı döneminde başlarını örtmesi yolunda kendilerine müdahale edilen kadınlara cumhuriyet döneminde başörtüsü kullanmamaları yönünde müdahaleler yaşanmıştır. Başörtüsünün başta üniversiteler olmak üzere kamu ve bazı özel kurumlarda yasaklanması başörtüsü sorunu olarak adlandırılan büyük bir sorun haline gelmiştir.
Yöresel farklılıklar
Türkiye'de kullanılan, kadın başörtüleri bağlama şekli, desen, kumaş bakımından bölgelere göre farklı özellikler gösterir. Yöresel başörtüleri yaşmak, ferace, kadın fesi, felek tabancası, hotoz, maşlak, tandırbaş, yemeni, kundak yemeni, salma yemeni, terlik, başbezi gibi farklı isimle alır.
Galeri
- Omo Vadisi, Güney Etiyopya
- Slovenya
- Ukrayna
- Çingene kadını
- Bandanalı bir kadın
- Myanmar
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ a b Saran, Ulvi (27 Temmuz 2013). "Başörtüsü: simge mi kıyafet mi?". 23 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2015.
- ^ a b c d e f g h i j Ünal, Asife. "Türkiye'de Örtünme Anlayışı Üzerine Bir Araştırma (Dinler Tarihi Açısından Bir Yaklaşım)" (PDF). 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2015.
- ^ Görmez, Mehmet. "İlahi Dinlere Göre Başörtüsü" (PDF). Mehmetgormez.com sitesi. 23 Aralık 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2015.
- ^ a b c d Gürkan, Salime Leyla. "Tesettür (Diğer Dinlerde)". 23 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2015.
- ^ Selçuk, Sami. "Suçun Unsurları". 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2015.
- ^ Kılıç, Yusuf; Mutlul, Suzan Akkuş. "Çivi Yazılı Hukukta Kölelere Verilen Cezalar" (PDF). 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2015.