İçeriğe atla

Bağlaç

Bağlaçlar veya rabıt (bağlama) edatları; kelimeleri, kelime gruplarını veya cümleleri biçim veya anlam yönüyle birbirine bağlayan kelimeler: ve, veya, ile, ama, de (da),[1] ancak, çünkü, eğer, hâlbuki, hem … hem …, hiç değilse, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, ne … ne …, öyle, öyle ki, sanki, şu var ki, üstelik, yahut, yalnız, yani, yoksa, zira vs. Bağlaçlar, ifadeleri ilgi ve önem sırasına koyarak düzenlememize yardımcı olur.

Bağlaçların kendi başlarına anlamları yoktur. Yer aldıkları cümlenin çeşitli bölümleri arasında anlam ve biçim bakımından bağlantı kurarlar. Cümlelerde sıralama bağlaçlar sayesinde yapılır. Cümleler arasında konu ve anlatım bütünlüğü sağlamak için kullanılırlar.

Yapılarına göre bağlaçlar

Yalın bağlaçlar

Yalın bağlaçlar, herhangi bir ek almamış ya da bir kelimeyle birleşmemiş basit kelimelerdir. Kök halindeki ve, ama, ile, eğer, de, hem, yani gibi kelimeler bu tür bağlaçlardır.

Bileşik bağlaçlar

Bileşik bağlaçlar öyleyse, yoksa, nitekim, sanki, oysa, kim bilir gibi kelimelerdir ve bunlar iki ayrı kelimenin birleşmesinden oluşur. Bileşik bağlaçları oluşturan kelimelerin her zaman bağlaç türünden olmaları gerekmez. Mesela kim bilir bağlacındaki "kim" zamir, "bilir" ise bir çekimli fiildir. Sanki bağlacı ise "san" (san-mak) fiil kökü ile "ki" bağlacının birleşmesinden oluşmuştur.

Öbekleşmiş bağlaçlar

Öbekleşmiş bağlaçlar ayrı ayrı kelimelerin bir arada kullanılmasıyla ortaya çıkar. Bazen ya da, hem de gibi iki bağlacın yan yana kullanılmasıyla da öbekleşmiş bağlaç oluşabilir. Bazen ki bağlacıyla birlikte bir bağlaç öbeği oluştuğu da olur; nerede kaldı ki, değil mi ki böyle oluşmuş bağlaçlardır. Başka bir deyişle, sözün kısası, bir bakıma gibi tamlamalar bağlaç fonksiyonu de görürler. Gel gelelim, ne bileyim, zorla değil ya gibi bazı kısa cümleler de kalıplaşarak bağlaç niteliği kazanabilir. Öbekleşmiş bağlaçlardan yinelemeli bağlaçlar da çok yaygın olarak kullanılır. Bunlara ya … ya …, hem … hem …, ister … ister …, gerek … gerek(se) …, ne … ne …, ama … ama … gibi bağlaçlar örnek gösterilebilir. Mesela:

"ister gel ister gelme", "ne sevdiğin belli ne sevmediğin", "ya bugün gel ya yarın".

Türemiş bağlaçlar

Türemiş bağlaçlar, isim ya da fiil soylu kelimelerden türetilmişlerdir: anlaşılan, gerçekten, kısacası, mesela, örneğin, üstelik gibi.

Kullanılışlarına göre bağlaçlar

Denkleştirme (eş değerlik) bağlaçları

İki kelime, kelime grubu veya cümlenin arasına girerek birbirinin yerini tutabilecek iki unsuru birbiriyle denkleştirme, karşılaştırma ilgisiyle bağlayan veya, veyahut, ya, yahut edatlarıdır: kavun veya karpuz, masa veya sıra, seni böyle gören ya deli diyecek ya gülüp geçecek, vs.

Karşılaştırma bağlaçları

Karşılaştırılan grupları veya unsurları, mukayese ilgisiyle bağlayan ama … ama, da(de) … da(de), gerek … gerek, ha … ha, hem … hem, ister … ister, ne … ne, ya … ya gibi bağlaçlardır.

Ama haklı ama haksız herkese itiraz eder. Eyere de yakışır semere de. Gerek fakir gerek zengin olsun. Ha Kel Hasan ha Hasan kel. Hem suçlu hem güçlü. İster öldür ister güldür. Ne şair yaş döker ne âşık ağlar. *(F.Nafiz) Ya o zaman yalan söyledi ya şimdi.

Bu bağlaçlar, karşılaştırılan unsurlardan biri, hepsi veya hiçbiri ifadesiyle üç türlü fonksiyonu yerine getirirler:

Ya akıl ver ya para. Ya paranı ya canını. (birini)

Hem kel hem fodul. (hepsi)

Ne kızı veriyor ne dünürü küstürüyor. (hiçbiri)

Sıralama bağlaçları

İki kelimenin arasına girerek arka arkaya gelen unsurları bağlamaya yarayan dahî, ile, ilâ ve edatlarıdır: Karagöz ile Hacivat, Suç ve Ceza vs.

Başa gelen bağlaçlar

Cümleler arasında türlü anlam ilgileri kurarak onları birbirine bağlayan edatlardır: âdeta, ama, ancak, bari, belki, binaenaleyh, çünkü, eğer, fakat, gerçi, güya, hakeza, hâlbuki, hatta, hazır, hele, illâ, illâ ki, kaldı ki, keşke, keza, lâkin, madem, mademki, mamafih, meğerki, nasıl ki, nitekim, oysaki, öyle ki, sanki, şayet, şöyle ki, tâ ki, üstelik, yalnız, yani, yeter ki, yoksa, zaten, zati gibi.

Örnekler
O zamanlar çok okuyordum. Daha sekiz yaşındayken roman okumaya başlamıştım. / Turgut'un kaza yaptığını biliyorum. Fakat bunu sana kim söyledi? / Düğününe beni davet etmedi. Hâlbuki ben hediyesini bile almıştım. / Bugünlerde dürüst davranmıyor. Mamafih bu sözler aramızda kal­sın. / Üç gündür yataktan çıkamıyor. Zaten son zamanlarda hiç ayağa kalkamı­yordu.

Cümle başı edatlarının kullanıldığı yere göre cümleleri hangi ilgiyle bağladığına dikkat edilmelidir.

Sona gelen bağlaçlar

bile, da (de), dahî, değil, ise, ki, ya gibi edatlardır. Bunlardan bile, da (de), dahî, ise, ya edatları kelimesi önceki unsurlara; değil ki edatları getirildiği kelimesi sonraki unsurlara bağlar. Bu edatların pek çoğunda kuvvetlendirme ifadesi de vardır: Baksan a! Ben de özledim. Sağır Sultan bile duydu. Bu da geçer yahu! Hele bir nefes alayım da. Adam sen de. Sorsam mı ki*. Böyle de yatılmaz ki. Onlar şehirliydi biz ise köylüydük. (İse edatı, şart kipi ekiyle karıştırılmamalıdır.) Yorgun değilsin ya. Ev kira değil ya varsın küçük olsun, vs.

Bağlaç olan da/de’nin yazılışı

Bağlaç olan "da", "de" (dahî anlamında) ayrı yazılır. Kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar ve bunun dışında hiçbir ses olayından etkilenmez.

Cümle içinde kullanılışlarına örnekler

Bağlaçlar, cümle içerisinde eş görevli, eş değerli ya da birbiriyle ilgili öğeleri birbirine bağlarlar. "Kerim ve Sinan aynı işi yapıyorlardı ama Kerim’in geliri Sinan'ınkinden yüksekti." cümlesindeki ve bağlacı, ilk cümleciğin ortak yüklemli özneleri olan eş değerli iki kelimesi birbirine bağlamakta, ama bağlacı da iki cümleciği birbiriyle ilişkilendirmektedir. Her iki cümlecik de aslında, özne ve yüklemleri bulunan bağımsız birer cümledir. Bu iki cümle arasındaki anlam ilişkisinin varlığı, ama bağlacıyla ortaya çıkmaktadır.

Öznesi, yüklemi ya da tümleci ortak olan cümlelerde, eş görevli öğeleri bağlamak için yinelemeli bağlaçlar da kullanılabilir:

  • İstanbul'un kışını da yazını da sevmem.
  • Semih hem yiyor hem söyleniyordu

Ne ve ne bağlaçları cümleye olumsuz anlam yüklediğinden, yüklem olumlu durumda kullanılır:

  • İsmet ne armut ne de elma toplayabildi.

Bağlaçlar, aralarında anlam ilişkisi bulunan cümle öğelerini bağlama fonksiyonu de görür:

  • Bu filmin Türkiye'de gösterilmediğini sanıyordum, oysa yanılmışım.

Bu tür cümlelerdeki cümleciklerin özneleri ayrı da olabilir:

  • Kiracı evin balkonunun olmadığını söylüyordu, nitekim bunu ev sahibi de doğruladı.

Bağlaçlar cümle öğelerinin önünde ya da arkasında yer alırlar. Bazı bağlaçlar cümlede sıfat ya da zarf olarak da kullanılabilir.

"Bir kedi ancak bu kadar kıvrak olabilir" cümlesindeki ancak, özneyi nitelediği için sıfat fonksiyonu yüklenmiştir.

"Şimdi evde olması gerekirken ancak gidebildi" cümlesinde aynı kelime zarf olarak kullanılmıştır. Burada ancak kelimesi cümlenin yüklemini zaman bildirerek nitelemektedir.
"Ev çok genişti ancak Demet kısa sürede boyadı" cümlesinde ise ancak bir bağlaç olarak kullanılmıştır.

Bazı bağlaçlar özel biçimlerde kullanılır. Mesela ki, de, ise bağlaçları, bazen yalnızca özneyi pekiştirir:

"Sen ki ödevin olduğunu biliyorsun, nasıl olur da bunu yapmazsın?", "O da bu işleri iyi bilir, değil mi?" "Ev ise yeşillikler içindeydi". Son örnektekine benzer cümlelerde ise bağlacı özneyle bitişik de yazılabilir ("ev ise" yerine "evse"). de ve da bağlaçları her zaman ayrı yazılır ve te veya ta şeklinde yazılamazlar.

Ki bağlacının bir fonksiyonu da birleşik cümlelerde yan cümleciği ana cümleciğe bağlamaktır:

  • Eve geldiğimde gördüm ki musluk açık kalmış...

Ayrıca bakınız

Dipnotlar

  1. ^ Bağlaç olan "de" ve "da", ismin hallerinden farklı olarak, ayrı yazılır.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Doğal dil işleme</span> bilgisayar bilimi ve dil bilimi alanı

Doğal Dil İşleme, yaygın olarak NLP olarak bilinen yapay zekâ ve dilbilim alt kategorisidir. Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca gibi doğal dillerin işlenmesi ve kullanılması amacı ile araştırma yapan bilim dalıdır.

Edat veya ilgeç; farklı tür ve görevdeki kelimeler ve kavramlar arasında anlam ilgisi kurmaya yarayan yardımcı kelime. İlgeçlerin tek başına anlamı yoktur; diğer kelimelerle birlikte, cümle içinde görev kazanır.

Cümlenin ögeleri, cümlede yüklem ile görev ve anlam yönünden yükleme eşlik eden diğer parçalardan her biri. Cümlenin ögeleri tek bir sözcükten veya sözcük grubundan oluşabilir. Ögeler anlamlı ve doğru cümleler kurulabilmesini sağlar. Türkçede cümlenin ögeleri şunlardır:

  1. Yüklemler
  2. Yapım ekleri
  3. Çekim ekleri
  4. Nesneler
  5. Bağlaçlar
  6. Dolaylı tümleçler
  7. Zarf tümleçleri
  8. Edat tümleçleri
  9. Özneler
  10. Noktalama işaretleri

Noktalı virgül (;), bir noktalama işareti. Çoğunlukla kendi içinde virgülle ayrılmış grupları birbirinden ayırmak ve sıra cümleleri birbirinden ayırmak için; virgülden kuvvetli, noktadan zayıf bir duraksama işareti olarak kullanılır.

Kelime veya sözcük, tek başına anlamlı, bir ya da birbirine bağlı birden fazla biçimbirimden (morfem) oluşan, ses değeri taşıyan dil birimidir.

Zamir veya adıl, cümlede varlıkların adları yerine kullanılabilen ve adların yerine getirdiği bütün işlevleri yerine getirebilen ad soylu sözcük. Ben, sen, o, biz, siz, onlar; kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri; bu, şu, o; kim, ne ve biri gibi kelimeler, sıklıkla zamir olarak kullanılır. Türkçede herhangi bir sözcüğü zamir olarak adlandırmak yanlış olur çünkü pek çok ad soylu sözcük gibi zamirler de cümlede ayrı görevlerde kullanılabilir:

Cümle veya tümce; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı sözcükler dizisi. Çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.

Sıfat ya da ön ad; isimlerin ya da diğer sıfatların önüne gelerek onları miktar, sıra, konum, renk, biçim, bıraktığı izlenim gibi çeşitli yönlerden tanımlayan, tarif eden kelime türüdür. Sıfat ile nitelediği veya belirttiği ismin oluşturduğu kelime grubuna "Sıfat Tamlaması" denir. Her sıfat, bir Sıfat Tamlaması kurar. Sıfatın olduğu heryerde aynı zamanda Sıfat Tamlaması'ndan da sözedilir. Sıfat Tamlaması'nın çeşitleri yoktur.

Birleşik cümle veya bileşik cümle, bir ana (temel) cümle ile onun anlamını tamamlayan bir veya daha fazla yardımcı cümleden meydana gelen cümledir. Birleşik cümlelerde ana yüklemin haricinde yargı veya eylem bildiren başka sözcükler de bulunur. Aşağıdaki örneklerde yardımcı cümleler eğik çizgi (/) ile ayrılmıştır ve bazı noktalama işaretleri anlatım kolaylığı açısından kullanılmamıştır:

Ek-fiil, ek-eylem veya cevher fiil, Türkçede isimlerin sonuna eklenerek onları yüklem haline getiren bir ektir. Bu ek Eski Türkçe "ér- : olgunlaşmak, yetişmek, tamam olmak" fiilinden evrilip zaman içinde "i-mek" haline gelmiş ve zamanla kökünün de erimesiyle bugün sadece “şu veya bu durumda bulunmak” manalarını cümleye katan (i)-di, (i)-miş, (i)-se ve (i)-dir halleri kalmıştır. Diğer dillerden muadil olarak İngilizce "to be",Latince "esse" fiilleri örnek verilebilir.

Biçimbilim, yapıbilim, biçim bilgisi, şekil bilgisi, morfoloji veya yapı bilgisi dilbilimde sözcüklerin içyapısını inceleyen alt dalıdır. Temel inceleme nesnesi, dilin anlam taşıyan en küçük parçaları olan biçimbirimlerdir. Biçimbilim, sözcükleri, nasıl oluşturulduklarını ve diğer sözcüklerle ilişkilerini inceler ve sözcüklerin kök, gövde ve ek gibi bileşenlerinin yapısını çözümler.

İlgi zamirleri, Türkçede aitlik eki -ki ile oluşturulan zamirlerdir. Bu nedenle zaman zaman aitlik eki ve ilgi zamiri kavramları eş anlamlı olarak kullanılır. İlgi zamiri belirtili isim tamlamalarında ikinci kısmın (tamlananın) yerine geçer.

Bağlaşıklık bir cümledeki dilbilgisel unsurların tam, doğru ve birbirleri ile uyumlu şekilde kullanılması ilkesidir. Bu unsurlara örnek olarak cümlenin öğeleri, ekler, yardımcı fiiller, ek-fiiller vs. verilebilir. Bağlaşıklık bir dil bağıntısıdır.

Anlatım bozuklukları, yazılı veya sözlü anlatımda karşılaşılan hatalardır. Bu hatalar yapısal (dilbilgisel) veya anlam ve mantık bakımından olabilir. Öge eksikliği, ek eksikliği gibi yapısal bozukluklara "bağlaşıklık hataları"; gereksiz sözcük kullanımı, yanlış sözcük kullanımı gibi anlamsal bozukluklara ise "bağdaşıklık hataları" denir.

Ge'ez (ግዕዝ), Eritre ve Kuzey Etiyopya'da konuşulmuş eski bir Sami dilidir. Dil Etiyopya Ortodoks Tevhîdî Kilisesi'nin ayin dili olup Ge'ez alfabesi ile yazılmaktadır.

Sorani dilbilgisi, Irak ve İran'da konuşulan bir Kürtçe lehçesi olan Soranicenin dilbilgisidir.

<span class="mw-page-title-main">Arapça dilbilgisi</span> Arapça dil kuralları

Arapça dilbilgisi Arap dilinin yapısını inceler. Arapça bir Sami dili olmakla birlikte diğer Sami dillerin dilbilgisi kurallarıyla benzerlik göstermektedir.

Dilbilimde quirky subject, belirli fiillerin, öznelerinin yalın durumda olmadığını belirttiği bir görüngüdür. Yalın durumda olmayan özneler, öznesellik testlerini başarıyla geçen belirleyici öbeklerdir. Öznesellik testlerine örnek olarak özne yöneltimli artgönderim bağlantıları testi, zamirsel belirleyici öbek kontrolü, daraltılmış ilgi cümlecikleri testi, bağlaç daralması testi, özneden özneye yükseltme ve özneden nesneye yükseltme testleri verilebilir.

Agent, dilbilimde; cümledeki bir olayın nedenini veya başlatıcısını ifade eden dilbilimsel yapıcı/kılıcı terimdir. Kişi zamiri ile tümleçten biraz farklı olarak "agent", cümlede eylemin gerçekleşmesindeki sebep veya başlatıcısı/gerçekleştiricisi olan kişi veya nesneyi ifade eder. Bu sebep ya da başlatıcı kişi veya nesne, cümlede farklı bir rol alarak özne veya nesne olarak da adlandırılabilir. Ancak "agent" terimi sadece eylemi gerçekleştiren kişi veya nesneyi ifade eder ve cümlenin diğer bileşenleriyle birlikte kullanıldığında cümlenin anlamını tamamlar.

Elefen'in dilbilgisi, Roman dilleri Katalanca, Fransızca, İtalyanca, Portekizce ve İspanyolcanın ortak dilbilgisinden basitleştirilmiştir. Bu haliyle, Haiti Kreolü, Yeşil Burun Adaları Kreolü, Papiamento ve Chabacano gibi Romanik Kreollerin gramerlerine benzer.