İçeriğe atla

Bağdatlı Davut Paşa

Davut Paşa (Arapça: داود باشا Dāvūd Başā; Gürcüce: დაუდ ფაშა; Daud Paşa) (y.1767–1851), Tiflis'te Hristiyan bir ailede dünyaya geldi, doğum ismi (Gürcüce: დავით მანველაშვილი; Davit Manvelaşvili) idi. 1816-1831 tarihlerinde Irak eyaletini yöneten Davut Paşa, Osmanlı Memlûk paşalarının sonuncusudur.[1]

Yaşamı

1774 yılında Gürcü bir ailenin oğlu olarak Tiflis'te doğdu. On, on bir yaşlarında iken esir tüccarları tarafından Bağdat'a götürüldü ve orada önce Mustafa er-Rebîî'ye, sonra da 1780-1802 yılları arasında Bağdat valiliği yapan Büyük Süleyman Paşa'ya satıldı. Onun kölemenleri arasına girerek iyi bir eğitim gördü. Arapça ve fıkıh başta olmak üzere devrinde okutulan derslerde başarı gösterdi, ayrıca Türkçe ve Farsça'yı öğrendi. Bu arada binicilik ve kılıç kullanmada da maharet kazanmıştı.

Zekâsı, kabiliyeti ve çalışkanlığı ile kısa zamanda yükseldi. Efendisi Süleyman Paşa'nın takdirini kazanarak yirmi yedi yaşında iken defterdarlığa getirildi. Bir süre sonra da Süleyman Paşa'nın küçük kızıyla evlendi. Bu evlilik ona daha yüksek mevkilerin kapısını açtı. Süleyman Paşa'nın vefatından sonra yerine geçen büyük damadı Ali Paşa'nın valiliği sırasında (1802-1807) onun idarî faaliyetlerinden hoşlanmadığı için Basra'ya çekilerek fıkıh ve edebiyatla meşgul oldu. Bu arada bazı bölgelerin idaresini ellerine geçiren mahallî idarecileri ortadan kaldırıp devletin merkeziyetçi yapısını güçlendirmek isteyen II. Mahmud, Ali Paşa'nın 1807'de öldürülmesinden sonra eniştesinin yerine vali olan Küçük Süleyman'ı görevden aldı ve yerine Abdullah Paşa'yı tayin etti (1810). Abdullah Paşa ile anlaşamayan Süleyman Paşa'nın oğlu Said, Müntefik aşiretinden topladığı kuvvetlerle Bağdat'a girerek yeniden Kölemenler'in idaresini başlattı. Osmanlı merkezî hükûmeti de bu durumu kabullenmek zorunda kaldı (1813). Bu olaylar sırasında yeniden defterdarlığa getirilen Dâvud daha sonra kethüdâ oldu (1814). Ortaya çıkan karışıklıklardan faydalanarak durumunu kuvvetlendirmeye çalıştı. Dürüstlüğü ve herkese iyi muamelesi sebebiyle halkın kendisine karşı olan güveni arttı. Bunun üzerine Said Paşa kendi yerine geçebileceği endişesiyle onu kethüdâlıktan azletti (1816). Dâvud da bir komploya kurban gitmemek için Süleymaniye ve Kerkük taraflarında kendisine bağlı aşiretlere sığındı. Buralardan topladığı kuvvetlerle Bağdat'a geri dönerek Said'i öldürttü ve valiliği eline geçirdi (Şubat 1817). Osmanlı hükûmeti de Kölemenler'in içinde en iyisi olarak gördüğü Dâvud'a vezâret rütbesiyle Bağdat valiliğini tevcih etti.

Dâvud Paşa öncelikle kendisi için tehlike oluşturan bazı Arap, Kölemen ve Kürd reislerini ortadan kaldırarak kısa sürede Bağdat ve yöresinde güvenliği sağladı (1818). Ardından Bağdat ve çevresinde imar, eğitim, ziraat ve sanayi alanlarında bazı ıslahatlara girişti. Mevcut cami ve medreseleri onarttığı gibi yenilerini de inşa ettirdi. Bağdat'ta medrese sayısını yirmi beşe çıkardı ve kendi adıyla anılan bir külliye yaptırdı. Pek çok ilim adamını, edibi ve mutasavvıfı himayesine aldı. Bağdat ve çevresinde ziraatın gelişmesine de büyük önem verdi. Kapanan su kanallarını temizletti ve yeni kanallar açtırdı, pamuklu ve yünlü dokuma fabrikaları kurdurdu. Ayrıca Avrupa'dan teknisyenler getirterek tüfek imalâthanelerini faaliyete geçirdi. Bölgedeki yabancı imtiyazlarına şiddetle karşı çıktı, hatta bir ara İngilizler'in Osmanlı Devleti'nden anlaşmalarla elde ettiği imtiyazları tanımadığını da ilân etti. Ancak İngilizler durumu Bâbıâli nezdinde protesto edip siyasî baskı yapınca geri adım atmak zorunda kaldı.

Irak için sürekli tehlike arzeden İran'a karşı bölgedeki aşiretleri teşkilâtlandırarak mücadele eden ve ayrıca Vehhâbîler'e karşı Kavalalı İbrahim Paşa ile iş birliği yapan Dâvud Paşa'nın devlete yıllık vergisini vermekle birlikte giderek daha bağımsız davranması, II. Mahmud'un merkeziyetçi siyasetiyle uyuşmuyordu. Osmanlı-Rus savaşının (1828-1829) başladığı sıralarda istenen vergiyi göndermekte gecikmesi üzerine II. Mahmud azledildiğini bildiren bir fermanla Sâdık Efendi'yi Bağdat'a gönderdi. Dâvud Paşa bu emre uymadığı gibi çevresindekilerin de teşvikiyle Sâdık Efendi'yi öldürttü. Bu durum devlete karşı bir isyan olarak değerlendirilerek Halep Valisi Ali Rızâ Paşa Dâvud Paşa'nın tenkiliyle görevlendirildi. Ali Rızâ Paşa kuvvetleri Eylül 1831'de Bağdat'a girerek Dâvud Paşa'yı teslim aldı.

Ali Rızâ Paşa'dan iyi muamele gören Dâvud Paşa ailesiyle birlikte İstanbul'a gönderildi. Burada da iyi karşılandı ve 1833 yılında Bosna'ya vali olarak tayin edildi. İki yıl sonra Dâr-ı Şûrâ-yı Bâbıâli reisliğine getirildi. 1839 yılında Ankara valisi oldu, 1840'ta azledildi. Yaşı hayli ilerlediği için şeyhülharemliğe tayin isteği kabul edildi. Bu görevde iken Medine'de vefat etti (Temmuz 1851).[2]

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">II. Mahmud</span> 30. Osmanlı padişahı (1808–1839)

II. Mahmud, 30. Osmanlı padişahı ve 109. İslam halifesidir. Osman Gazi ve Sultan İbrahim'den sonra Osmanlı Hanedanı'nın üçüncü ve son soy atasıdır. Son altı Osmanlı padişahından ikisi onun oğlu dördü ise torunudur.

Hekimoğlu Ali Paşa, I. Mahmud'un ve III. Osman'ın saltanat dönemlerinde, 12 Mart 1732-12 Ağustos 1735, 21 Nisan 1742-23 Eylül 1743 ve 15 Şubat 1755-18 Mayıs 1755 tarihleri arasında üç kez toplam beş yıl dört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

Muhsinzade Abdullah Paşa I. Mahmud saltanatında, 6 Ağustos 1737 - 19 Aralık 1737 tarihleri arasında dört ay on dört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

Seyyit Hasan Paşa, bazen Karahisarî Hasan Paşa, I. Mahmud saltanatında, 23 Ağustos 1743 - 9 Ağustos 1746 tarihleri arasında iki yıl on ay on altı gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamı.

<span class="mw-page-title-main">Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa</span> 136. Osmanlı sadrazamı

Yirmisekizzade Mehmet Said Paşa veya diğer tanınan adıyla Mehmed Said Efendi, III. Osman saltanatında 25 Ekim 1755 - 1 Nisan 1756 tarihleri arasında beş ay yedi gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

İbrahim Hilmi Paşa veya Keçiboynuzu İbrahim Hilmi Paşa, III. Selim saltanatında 14 Kasım 1806 - 18 Haziran 1807 tarihleri arasında yedi ay dört gün sadrazamlık ve çeşitli eyalet valiliği ve bu arada Girit valiliği yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

Mehmet Sait Galip Paşa, Osmanlı diplomatı, yerel idarecisi ve II. Mahmud saltanatında 13 Aralık 1823 - 14 Eylül 1824 tarihleri arasında dokuz ay iki gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

<span class="mw-page-title-main">Koca Hüsrev Mehmed Paşa</span> 179. Osmanlı sadrazamı

Koca Hüsrev Mehmed Paşa, Abdülmecid saltanatında 2 Temmuz 1839-29 Mayıs 1840 tarihleri arasında on bir ay yedi gün sadrazamlik yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Koca Hüsrev Mehmed Paşa 1811-1818 arasında ve 1823-1827 dönemlerinde kaptan-ı derya olarak iki dönem görev yapmıştır. Yeni kurulan Asakiri Mansuriye'nin kurucu seraskerliğini yapmıştır. Ayrıca birçok eyalet valiliğinde de bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Mahmud Nedim Paşa</span> 189. Osmanlı sadrazamı

Mahmud Nedim Paşa, Abdülaziz saltanatında 2 değişik dönemde toplam bir yıl yedi ay on bir gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bâb-ı Âli</span> Osmanlı Devletinde sadrazam sarayı

Bâb-ı Âlî ya da basitleştirilmiş şekli ile Bâbıâlî, Osmanlı Devleti döneminde sadrâzam sarayına verilen isimdir. Onsekizinci yüzyıl sonlarına yakın bir zamana kadar Paşa sarayı, Paşa kapısı, Bâb-ı Âsafî gibi adlarla da anılan sadrazam sarayına I. Abdülhamid zamanından itibaren Bâb-ı Âlî denilmeye başlanmıştır. Günümüzde İstanbul Valiliği valilik konağı olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İran-Osmanlı savaşları</span> 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar İran ve Osmanlı arasında süren bir dizi savaş

İran-Osmanlı Savaşları, 16 ilâ 19. yüzyıl arasında Osmanlı İmparatorluğu ile İran'da otoriteyi elinde bulunduran birbirinin devamı niteliğindeki çeşitli hanedanlar arasında gerçekleşmiştir. Osmanlılar ile İran arasındaki ilk savaş 1514 Çaldıran Muharebesi'dir. Son savaş ise 1821-1823 Osmanlı-İran Savaşı'dır.

<span class="mw-page-title-main">Kavalalı İbrahim Paşa</span> Mısırlı general ve Mısır ve Sudan valisi (1789-1848)

Kavalalı İbrahim Paşa, kazandığı askeri başarılarla Mısır'da Kavalalı yönetiminin yerleşmesinde önemli rol oynayan Mısır valisi.

Milli aşireti, Türkiye'nin büyük Kürt aşiretlerinden birisidir. Milli aşiretinin daha yaygın olarak kullanılan adları Milan, Millayi, Milanlu, Milanli gibi isimlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Halet Efendi</span>

Mehmet Sait Halet Efendi, ulema sınıfından Osmanlı devlet adamı. II. Mahmud zamanında rikâb-ı hümâyun kethüdası unvanını alarak önemli bir konum elde etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mustafa Nuri Paşa (devlet adamı)</span> Seraskerliğe kadar yükselmiş Osmanlı devlet adamı

Sırkatibi Mustafa Nuri Paşa, serasker makamına kadar yükselmiş Osmanlı devlet adamı.

<span class="mw-page-title-main">Memlûk Hanedanı (Irak)</span>

Irak Memlûk Hanedanı, 18. ve 19. yüzyıllarda yüzyıllarda günümüz Irak'ta varlığını sürdüren bir hanedandı.

Ali Rıza Paşa veya yaygın olarak bilinen adıyla Laz Ali Rıza Paşa, Osmanlı divan şairi. Yazılarında Rızâ mahlasını kullanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Akif Halil Paşa</span>

Hacı Halil Akif Paşa, Osmanlı devlet adamı.

<span class="mw-page-title-main">1774-1779 Osmanlı-İran Savaşı</span> Osmanlı İmparatorluğu ile İran arasında 1775-1779 yılları arasında yapılmış savaş

1774-1779 Osmanlı-İran Savaşı, İran'da 1750 yılında yönetimi ele geçiren Zend Hanedanı'nın Osmanlı İmparatorluğu'yla Irak cephesinde karşı karşıya geldiği askerî mücadele.

Büyük Süleyman Paşa, Osmanlı devlet adamı.