İçeriğe atla

Bağdaşıklık

Bağdaşıklık, bir metni oluşturan unsurlar (sözcükler ve tümceler) arasındaki anlam bütünlüğü, tutarlılık ve homojenliği ifade eder.[1] Bağdaşıklık, anlamsal ilişkiler açısından tanımlanan dilsel bir birlikteliktir. Bir metin yalnızca dilbilgisi kurallarına göre düzenlenmez. Dil öğelerinin açıkladığı özellik ve durumlar arasında anlam bağıntıları da vardır. Bu anlam bağıntılarına bağdaşıklık denir.[2] Dilbilgisel bağlamda doğru görünen bir cümlede anlam ve mantık hataları bulunabilir; bağdaşık cümlelerde bu tür hatalar olmaz.

Bağdaşıklık konusu daha çok "anlatım bozukluğu" kapsamında, bağlaşıklık kavramı ile karşılaştırmalı olarak ele alınır. Bağlaşıklık, bir cümlenin yapısal olarak doğru olmasını ifade ederken; bağdaşıklık, anlam bütünlüğü ve mantıksal bağlamda doğru olması demektir. Bir cümlede bağdaşıklık veya bağlaşıklık yönünden hatalar olması, anlatım bozukluğuna neden olur.

Türkçedeki bağdaşıklık hataları başlıca şu başlıklar altında incelenir:

  • Gereksiz sözcük kullanımı
  • Bir sözcüğün yanlış anlamda kullanımı (benzer sözcüklerin karıştırılması)
  • Anlam belirsizlikleri
    • Sözcüğün yanlış yerde kullanımı
    • Zamir eksikliğinden kaynaklanan belirsizlikler
    • Karşılaştırma hataları
    • Noktalama işareti eksikliğinden kaynaklanan anlam hataları
  • Çelişen sözcüklerin bir arada kullanılması
  • Deyim ve atasözlerinin hatalı kullanımı
  • Mantık hataları

Kaynakça

  1. ^ "bağdaşıklık." 27 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. TDK Sözlük. Erişim: 27 Ekim 2014
  2. ^ Anlatımın Oluşumu 27 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Milliedebiyat.com

İlgili Araştırma Makaleleri

Teori veya kuram, bilimde bir olgunun, sürekli olarak doğrulanmış gözlem ve deneyler temel alınarak yapılan bir açıklamasıdır. Kuram, herhangi bir olayı açıklamak için kullanılan düşünce sistemidir. Genel anlamda kuram, bir düşüncenin genel, soyut ve ussal olmasıdır. Ayrıca bir kuram, açıklanabilir genel bağımsız ilkelere dayanmaktadır. Bu ilkelere bağlı kalarak doğada sonuçların nasıl örneklendirileceğini açıklamaya çalışır. Sözcüğün kökü Antik Yunan’dan gelmektedir. Ancak günümüzde birçok ayrı anlamlarda kullanılmaktadır. Kuram, varsayımla (hipotez) aynı anlama sahip değildir. İkisinin de anlamı başkadır. Kuram bir gözlem için açıklanabilir bir çerçeve sağlar ve kuramı sağlayacak olan sınanabilir varsayımlar tarafından desteklenir.

<span class="mw-page-title-main">Mantık</span> bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disiplin

Mantık ya da eseme, bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disiplindir, doğru düşüncenin aletidir. Önceleri bir felsefe dalıyken daha sonra kendi başına bir ihtisas alanı olmuştur. Matematik ve bilgisayar biliminin de parçası haline gelmiştir. Bir disiplin olarak Aristoteles tarafından kurulmuştur. Aristoteles'den etkilenen Farabi tarafından iki kısımda kategorize edilmiştir. İbn-i Sina geçicilik ve içerme arasındaki ilişkiyi geliştirmiştir. Çağdaş zamanlarda Frege, Russell ve Wittgenstein önemli katkılar yapmıştır.

Anlambilim, anlam bilimi, anlam bilgisi ya da semantik, anlamları inceleyen bilimdir. Anlam bilimi felsefî ya da mantıksal ve dilbilimsel olmak üzere iki farklı açıdan ele alınabilir. Felsefî ya da mantıksal yaklaşım, göstergeler ya da kelimeler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantıya ağırlık verir ve adlandırma, düz anlam, yan anlam, doğruluk gibi özellikleri inceler. Dilbilimsel yaklaşım ise zaman içinde anlam değişiklikleri ile dilin yapısı, düşünce ve anlam arasındaki karşılıklı bağlantı vb. konular üstünde durur.

Kısa çizgi veya tire, sözcükleri birleştirmek ve tek bir sözcüğün hecelerini ayırmak için kullanılan bir noktalama işaretidir. Tire kullanımına tireleme denir. Tirelenmemiş, tirelenmiş bir sözcük örneğidir. Kısa çizgi, daha uzun ve farklı kullanımlara sahip kısa çizgilerle veya eksi işareti ile karıştırılmamalıdır.

Cümlenin ögeleri, cümlede yüklem ile görev ve anlam yönünden yükleme eşlik eden diğer parçalardan her biri. Cümlenin ögeleri tek bir sözcükten veya sözcük grubundan oluşabilir. Ögeler anlamlı ve doğru cümleler kurulabilmesini sağlar. Türkçede cümlenin ögeleri şunlardır:

  1. Yüklemler
  2. Yapım ekleri
  3. Çekim ekleri
  4. Nesneler
  5. Bağlaçlar
  6. Dolaylı tümleçler
  7. Zarf tümleçleri
  8. Edat tümleçleri
  9. Özneler
  10. Noktalama işaretleri

Devrik cümleler, öğeleri bir dilin yaygın kullanım kurallarına göre sıralanmamış cümlelerdir. Türkçede devrik cümleler, yüklemi cümle sonunda olmayan cümlelerdir. Devrik cümleler edebî sanat yapmak için, yüklemi vurgulamak için veya pratik amaçlarla kullanılırlar. Hatalı veya bozuk cümleler değillerdir. Devrik olmayan cümlelere kurallı cümle denir. Aşağıdaki devrik cümle örneklerinde yüklemlerin altı çizilidir:

Bulanıklık, belirsizlik veya müphemlik; bir cümlenin, ifadenin veya çözümün açıkça tanımlanmadığı ve birkaç yorumu makul kıldığı bir anlam türüdür. Bir işaretin, sembolün, resmin ya da deyimin birden fazla anlama, mânâya gelebileceği durumları tarif eden bir terimdir. Bu nedenle, amaçlanan anlamı sınırlı sayıda adımla bir kurala veya sürece göre kesin olarak çözülemeyen herhangi bir fikrin veya ifadenin bir niteliğidir. Belirsizlik kavramı genellikle felsefe ile bağdaştırılır. Bulanıklıkta, farklı yorumlara izin verilir, belirsiz olan bilgilerle, istenen özgüllük seviyesinde herhangi bir yorum oluşturmak zordur. Eğer olabilecek sadece iki anlam varsa, bu durumda çiftanlamlılık söz konusudur. Edebiyatta ve konuşma dilinde kullanılan kinaye ve alegori de bulanıklık kavramı içinde incelenebilir. Bulanıklık, özellikle dil ile ilgili işaretler, yani harfler, semboller gibi işaretlerin bir özelliğidir.

Ayraç ya da parantez, bir noktalama işareti. Yay, köşeli ve çengelli parantez olmak üzere başlıca 3 çeşidi vardır. Bunun haricinde yatık V şeklinde parantezlere de rastlanır. Türkçede parantez sözcüğüyle çoğunlukla yay parantez kastedilir.

Zamir veya adıl, cümlede varlıkların adları yerine kullanılabilen ve adların yerine getirdiği bütün işlevleri yerine getirebilen ad soylu sözcük. Ben, sen, o, biz, siz, onlar; kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri; bu, şu, o; kim, ne ve biri gibi kelimeler, sıklıkla zamir olarak kullanılır. Türkçede herhangi bir sözcüğü zamir olarak adlandırmak yanlış olur çünkü pek çok ad soylu sözcük gibi zamirler de cümlede ayrı görevlerde kullanılabilir:

Cümle veya tümce; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı sözcükler dizisi. Çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.

Metin, çeşitli amaçlarla dilin belli kurallarına göre bir araya getirilen cümleler topluluğu, dil bütüncesidir. Metindeki cümleler belli bir mantık sırasına ve dilbilgisi kurallarına göre dizilerek, bir ana düşünce veya tema etrafında şekillenir.

<span class="mw-page-title-main">Argüman</span> ikna etmeye çalışmak ya da sabitleştirmek veya gerçek bir sonuca varmak

Mantık ve felsefede argüman; sonuç ve onun doğruluk derecesini belirlemeye yönelik verilen öncüllerden kurulmuş bir dizi ifadedir. Bir argüman ifadelerden oluşur. Bunlardan biri sonuç, diğerleri sonucun doğruluğuna dayanak olarak verilen öncüllerdir. Herhangi bir düşünceyle karşılaştığımızda, o düşüncenin içerdiği esas iddiayı ileten ifade argümanın sonucu; onu destekleyen diğer tüm ifadeler argümanın öncülleridir. Bir argümanın doğal dildeki mantıksal formu, sembolik biçimsel dilde temsil edilebilir ve doğal dilden bağımsız şekilde, matematik ve bilgisayar bilimlerinde biçimsel olarak tanımlanmış argümanlar yapılabilir.

Bildirme eki veya bildirme koşacı, Türkçede yükleme kesinlik, belirsizlik, ihtimal gibi anlamlar katan -dir eki. Türkçedeki dört ek-fiilden biridir. Eklendiği kelimedeki ses kurallarına uyarak -dır, -dur, -dür, -tir, -tır, -tur ve -tür hâllerine dönüşebilir:

Bağlaşıklık bir cümledeki dilbilgisel unsurların tam, doğru ve birbirleri ile uyumlu şekilde kullanılması ilkesidir. Bu unsurlara örnek olarak cümlenin öğeleri, ekler, yardımcı fiiller, ek-fiiller vs. verilebilir. Bağlaşıklık bir dil bağıntısıdır.

Anlatım veya ifade; duygu, düşünce ve olguların yazılı veya sözlü olarak karşı tarafa bildirilmesi. Anlatım, sözcüklerin belirli dilbilgisi kurallarına uyarak, anlamlı şekilde bir araya getirilmesidir.

Anlatım bozuklukları, yazılı veya sözlü anlatımda karşılaşılan hatalardır. Bu hatalar yapısal (dilbilgisel) veya anlam ve mantık bakımından olabilir. Öge eksikliği, ek eksikliği gibi yapısal bozukluklara "bağlaşıklık hataları"; gereksiz sözcük kullanımı, yanlış sözcük kullanımı gibi anlamsal bozukluklara ise "bağdaşıklık hataları" denir.

Bağlam veya kontekst; kelime ve cümle gibi anlatım unsurlarının, kullanıldıkları yere ve zamana göre, kendinden önce ve sonra gelen unsurlar nedeniyle kazandığı farklı anlam ve değerler bütünü.

Kaziye veya hüküm, klasik mantıkta, iki veya daha fazla terimle yapılmış, doğru ya da yanlış olma ihtimali taşıyan bir hüküm bildiren, akıl yürütmelerde başlı başına birer görev îfâ eden önerme cümlesi.

<i>Sizi gömeceğiz</i>

Sizi gömeceğiz!, Sovyet Genel Sekreteri Nikita Kruşçev'in 18 Kasım 1956'da Moskova'daki Polonya büyükelçiliğinde düzenlenen resepsiyonda Batılı büyükelçilerle görüşürken kullandığı bir cümledir. Bu ifade ilk olarak Kruşçev'in şahsi tercümanı Viktor Suhodrev tarafından İngilizceye çevrilmiştir.

Redaksiyon, yazılı bir içeriğin yayımından önce okunabilirliğinin artırılması, dil bilgisi hatalarının ve olgusal hataların giderilmesi işlemidir. Bu işi yapan uzmana redaktör denir. Günümüzde bazı redaksiyon işlemleri bilgisayar yazılımları tarafından yapılmaktadır. Fakat bilgisayar yazılımları tarafından yapılan redaksiyon çok sınırlı olmaktadır. Yazılımlar tarafından yazım yanlışlarının büyük çoğunluğunun bulunabilmesine rağmen noktalama hatalarının tümünün bulunarak düzeltilebilmesi ancak bir redaktör tarafından gerçekleştirilebilir. Ayrıca metindeki anlatım bozukluklarının düzeltilebilmesi için de metnin uzman bir redaktör tarafından okunması gerekmektedir.