İçeriğe atla

BCS teorisi

BCS Teorisi 1911'de süperiletkenliğin bulunmasından beri süperiletkenliğin ilk mikroskopik teorisidir. Bu teori superiletkenliği Cooper çiftinin bozon haline yoğunlaşmasından kaynaklanan mikroskopik etki olarak tanımlamaktadır. Bu teori ayrıca nükleer fizikte, atomik çekirdekte nukleonların etkileşimini tanımlamada kullanılır. John Bardeen, Leon Cooper ve John Robert Schrieffer (“BCS”) tarafından 1957 de hazırlandı ve 1972 de Nobel fizik ödülünü aldılar.

Tarihçe

1950 lerde superiletkenliğin anlaşılması hız aldı. Fritz London tarafından “ Süperiletkenliğin Moleküler Teorisindeki bir problem “ makalesinde önerilen fenomenolojik london eşitliklerinde kuantum halinin ahenginin açıklanmasıyla başladı. 1953 te Brian Pippard penatrasyon deneyleriyle bağlılık uzunluğu denilen yeni bir ölçek parametresi önerdi. Daha sonra 1955 te John Bardeen “ Süperiletkenlerde Meissner etkisi teorisi ” makalesinde enerji boşluğunda modifikasyonların doğal olarak olabileceğini ileri sürdü. Anahtar bileşen ise Leon Neil Cooper'ın 1956 daki “ Fermi gazında bağ elektron çiftleri “ makalesindeki bağ durumdaki elektronların çekim gücü hesaplamalarıdır. 1957 de Bardeen ve Cooper, Robert Schrieffer ile birlikte bu bileşenleri ve yapıları BCS teorisinde topladılar. 1972 de bu çalışmalarından dolayı Nobel Fizik ödülünü aldılar. 1950 de yayımlanan Landau- Ginzburg süperiletkenlik teorisine BCS makalesinde hiç atıfta bulunulmadı. 1986 yılında yüksek ısı süperiletkenliği keşfedildi. BCS Teorisinin tek başına bu durumu açıklayamadığı bir takım başka etiklerinde süperiletkenlikte rol oyandığına inanıldı. Bu etkelerin hâlâ ne oldukları tam olarak anlaşılmış değildir, bazı materyallerin düşük sıcaklıklarda süperiletkenliğinin kontrolü mümkündür.

Genel bakış

Yeterince düşük sıcaklıklarda fermi yüzeyi yakınındaki elektronlar Cooper çiftinin oluşumuna karşı stabil olmayan haldedirler. Cooper bağlanmanın zayıflığının önemi olmayan çekici potansiyelin varlığında olduğunu göstermiştir. Atomik olmayan süperiletkenlerde çekim, elektron-kafes etkileşiminden kaynaklanır. Fakat BCS Teorisi çekim için sadece orijinden bağımsız olarak potansiyelin olmasını gerektirir. BCS'nin alt yapısında süperiletkenlik Cooper çiftlerinin yoğunlaşmasından kaynaklı makroskobik bir etkidir. Bunlar yeterli düşük sıcaklıkta bazı bozonik özelliklere sahiptirler ve Bose- Einstein yoğunlaşması oluşturabilirler. Süperiletkenlik aynı zamanda Nikolay Bogolyubov tarafından Bogoliubov geçişleriyle açıklanmıştır. Kabaca resim şu şekildedir:

İletkende hareket eden bir elektron kafesteki pozitif yüklere çekilecek. Kafesin bu deformasyonu karşı spindeki diğer elekronun daha yüksek pozitif yük yoğunluğundaki bölgeye hareketine sebep olur. Bu iki elektron daha sonra korelasyona uğrar.Çünkü bir süperiletkende böyle birçok elektron çifti vardır. Bu çiftler çok güçlü bir biçimde üst üste gelir ve daha yüksek yoğunluk oluşturur. Bu “yoğunlaşmış” halde bir çiftin kırılmasıyla enerji tüm kondenste (sadece tek elektronda ya da tek bir çiftte değil) değişir. Bu nedenle tek bir çiftin kırılması için gerekli enerji, tüm çiftlerin(ya da sadece iki elektrondan fazlasının) yıkılması için gereken enerji ile bağlantılıdır.Çünkü bu çiftleşme bu enerji bariyerini artırır. iletken(yeterli düşük sıcaklıktaki küçük olan olanlar) içinde titreşen atomların itmesi tüm kondensteki ya da kondensteki tek bir yüzey çiftini yeterince etkileyemez. Böylece elektronlar çiftler halinde kalır, bütün itmelere karşı dayanıklıdırlar ve süperiletkendeki elektron akımı dayanıklı haldedir. Bu nedenle kondensin bu toplu davranışı süperiletkenlikte çok önemli bir noktadır.

Detay

BCS teorisi, Coulomb İtmesi’nin üstesinden gelebilen elektronlar arasındaki çekim varsayımından yola çıkılarak başlamıştır. Birçok materyalde (düşük sıcaklıktaki süperiletkenlerde) bu çekim elektron çiftlerinin direkt olmaksızın kristal kafese bağlanmasından oluşur.Fakat, BCS teorisinin sonuçları çekim ilişkisinin kaynağından bağımsızdır. Örneğin, Cooper çiftleri fermionların Feshbach rezonanslarına ayarlı homojen manyetik alanda ultra soğuk gazlarda gözlemlendi. BCS teorisinin orijinal sonuçları düşük sıcaklık süperiletkenleri için s-dalgası süperiletkenliği fazında tanımlanmış olup alışılmışın dışında süperiletkenler (d-dalgası yüksek sıcaklık süperiletkenleri) için geçerli olmamıştır. Yüksek sıcaklık süperiletkenliğini tam olarak tanımlamakta yetersiz olmalarına rağmen BCS teorisinin uzantıları ortaya çıkmıştır. BCS teorisi quantum mekaniğine sistemde metal içerisindeki elektronların çoklu-bütün halinde bulunduğu konusunda tahminler verebilir. Bu hal BCS hali olarak bilinir. Metalin normal halinde elektronlar bağımsız olarak hareket eder halbuki BCS halinde elektronlar çekici bir etkileşimle Cooper çiftleri halinde birbirlerine bağlıdırlar. BCS şekilciliği elektron çekim potansiyelini düşürmek üzerine kurulmuştur. Bu potansiyel içinde dalga fonksiyonu için bir ansatz varyasyonu önerilmiştir. Bu ansatz daha sonra çiftlerin yoğun limitinde gösterildi. Fermionların seyrek ve yoğun düzenler arasında çiftleri çekmesi sürekli geçişi artık ultra soğuk gazların alanında çok ilgi çeken bir açık problem hala olduğunu unutmayın .

Öncelikli Kanıt

Georgia State Üniversitesi hiperfizik web sitesi sayfasında BCS teorisinin arka planı hakkında bazı anahtar ipuçları şu şekilde özetlenmiştir.

Fermi düzeyinde bant boşluklarının kanıtı

Kritik ısının ortaya çıkması ve kritik manyetik alanlar bant boşluğu olarak ifade edilir ve ileri sürülen faz geçişleri( tekli elektronlar hariç) Pauli ayrılma ilkesine göre aynı enerji seviyesindedir. Bu site “ iletkenlikte şiddetli değişim elektron davranışındaki şiddetli değişimi gerektirir”. Buna görei elektron çiftleri, farklı yoğun kurallar ile bağlanmak yerine bozon gibi hareket eder ve herhangi bir sınırlamaya sahip değillerdir.

Kafes etkileşimi düşündüren kritik sıcaklıklara izotop etkisi

Kafes iyonlarının kütlesinin karesinin tersi, fotonların Debye frekansı ile orantılıdır. Bu aslında cıvanın süperiletkenlik geçiş sıcaklıkları doğal cıvanın farklı izotoları ile ikama edilmesiyle aynı bağlılıklara sahiptir.Kritik sıcaklık yakınlarında süperiletkenler için ısı kapasitesindeki eksponansiyel artış- Isı kapasitesindeki eksponansiyel bir artış süperiletken materyaller için bir enerji bant boşluğu olduğu fikrini uyandırır. Süper iletkenlik vanadyumu kritik sıcaklığa doğru ısındıkça süperiletkenin ısı kapasiteside düşük derecede artış gösterir. Bu enerji termal enerji ile bağlı bir enerji boşluğu olduğunu akla getirir.

Kritik sıcaklığa doğru ölçülen enerji boşluğunun düşüşü

Bu kritik sıcaklığa yaklaştıkça kademeli olarak zayıflayan bir çeşit bağlanma enerjisi durumu olduğunu ileri sürer. Bir bağlanma enerjisi süperiletken halinde birlikte bağlı bulunan iki ya da daha fazla partikülün ya da diğer özlerin olduğunu ileri sürer. Bu bağlı partiküller(özellikle elektronlar) fikrini destekledi ve hep birlikte yukarıda anlatıldığı gibi elektron çiftlerinin ve kafes etkileşimlerinin genel bir tablosunu çizmeye yardım etti.

BCS Teorisinin Başarıları

BCS etkileşimin detaylarından bağımsız olarak birçok önemli teorik tahminleri doğurdu, bahsedildiği gibi çok düşük sıcaklıklardaki süperiletkenlerdeki elektronlar arasında yeterli zayıf çekim olmadığından dolayı . Bu durum sayısız deneyle doğrulandı:

. Cooper çiftine bağlandırılmış elektronlar ve Cooper çifti,Pauli dışlanma ilkesinden dolayı bir korelasyona sahiptir. Böylece, bir çifti kırmak için bir tanesi tüm diğer çiftlerin enerjilerini değiştirir. Bu metallerdekinin aksine, bir tek bir partikülü uyarmak için enerji boşluğu olduğu anlamına gelir. Bu enerji boşluğu düşük sıcaklıklarda en yüksek noktadadır. Fakat süperiletkenliğin ortaya çıktığı ısı geçişlerinde ortadan kaybolabilir. BCS Teorisi bu enerji boşluğununun çekici etkileşimde nasıl büyüdüğünü ve tek partikülün fermi seviyesinde faz yoğunluğunu göstermektedir. Dahası, süperiletkenliğe geçişlerde fazların yoğunluğunun nasıl değiştiğinide tanımlamaktadır. Bu enerji boşluğu tunneling deneyleriyle ve mikrodalgaların süperiletkenlerden yansımaları ile gözlemlenebilir.

. BCS Teorisi kritik sıcaklıkta (TK ), T sıcaklığında, Δ enerji boşluğununun bağımlılığını tahmin eder. Sıfır derecedeki ve süperiletkenlik geçiş sıcaklıklarındaki enerji boşluğunun değerlerinin oranı evrensel bir değer alır:

''Δ (T = 0) = 1.764 KB TK',

materyalden bağımsız olarak. Kritik sıcaklığın yakınlarında bu ilişki

'Δ(T→ TK)~ 3.07 KB TK 1-(T/TK)'

yaklaşır. Bu form önceki yıl[1] tarafından ileri sürüldü Süperiletkenliğin ikinci düzene geçişi üzerinde temellendirilmişti. Bu süperiletkenlik fazı büyük bir boşluğa sahipti ve bir önceki sene Blevins, Gordy ve Fairbank'in deneyleri süperiletken tekenelerdeki milimetrik dalgaların absorbsiyonu üzerineydi. . Enerji boşluğundan dolayı süperiletkenlerdeki spesifik ısı, düşük sıcaklıklarda güçlü biçimde bastırılmış. Fakat, geçiş sıcaklığına ulaşmadan önce süperiletkenin spesifik ısısı normal iletkenden daha yüksek hale gelir ve bu iki değerin oranı evrensel olarak 2.5 dolaylarındadır. BCS Teorisi Meissner etkisini doğru biçimde tahmin etmektedir, örneğin süperiletkenden manyetik alanın çıkışı ve ısı ile penatrasyon derinliğindeki varyasyonlar. Bu daha önce Walther Meissner ve Robet Ochsenfeld tarafından 1933 yılında deneysel olarak gösterildi. . O ayrıca kritik manyetik alanların varyasyonlarını da ısı ile tanımlar. BCS Teorisi sıfır derecedeki kritik alanın değeri ve Fermi düzeyindeki fazların yoğunluğu ile de ilgilidir. . Onun en basit formu, süperiletkenlik geçiş sıcaklığını elektron-foton ilişkisi açısından verir.

'KBTK = 1.13 ED e-1/N(0) V'

N(0) Fermi düzeyinde elektonik yoğunluk, detaylar için bkz.Cooper çifti. . BCS Teorisi süperiletken metaller veren denesel gözlemlerde olan izotop etkisini yeniden üretti. Kritik sıcaklık, materyallerde kullanılan izotopun kütlesi ile ters orantılıdır. Bu izotop etkisi 24 mart 1950 de birbirinden bağımsız olarak farklı cıva izotopları ile çalışan iki grup tarafından açıklandı. Yayından birkaç gün önce Atlantadaki ONR conferansında birilerinin sonuçlarını öğrenmelerine rağmen. Bu iki grup Emanuel Maxwell, Cıvada süperiletkenliğin izotop etkisi ve C.A Reynolds, B. Serin, W.H. Wright ve L.B. Nesbitt Cıvanın izotoplarının süperiletkenliği üzerine on sayfalık makale yayınladılar. İzotop düzeni maddenin elektriksel özellikleri üzerinde küçük etkiye sahiptir.

Kaynakça

  1. ^ M.J. Buckingham

İlgili Araştırma Makaleleri

Yarı iletken üzerine yapılan mekanik işin etkisiyle iletken özelliği kazanabilen, normal şartlar altında yalıtkan olan maddelerdir.

Bant teorisi, bir katıdaki elektronların davranışını tanımlar. Bu teoriye göre katıda elektronlar tarafından doldurulacak sürekli enerji bantları ve elektronların bulunamayacağı enerji aralıkları bulunur. Teori elektriksel direnç ve optik absorpsiyon gibi birçok olayı açıklamada büyük yarar sağlar.

Süperiletkenlik, süperiletken adı verilen maddelerin karakteristik bir kritik sıcaklığın (Tc) altında derecelere soğutulmasıyla ortaya çıkan, maddenin elektriksel direncinin sıfır olması ve manyetik değişim alanlarının ortadan kalkması şeklinde görülen bir fenomendir. 8 Nisan 1911 tarihinde Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes tarafından keşfedilmiştir. Ferromanyetizma ve atomik spektrumlar gibi, süperiletkenlik kuantum mekaniğine girer. Karakteristik özelliklerini Meissner efektinden alır; süperiletken, süperiletkenlik durumuna geçerken bütün manyetik alan çizgilerini içeriden dışarıya atar. Meissner efektinin görülmesi de süperiletkenliğin klasik fizik tarafından mükemmel iletkenlik olarak tasvir edilmesini olanaksız hale getirir.

<span class="mw-page-title-main">Kimyasal bağ</span> atomları birbirine bağlanmasını ve bir arada kalmasını sağlayan kuvvet

Kimyasal bağ, atomların veya iyonların molekülleri, kristalleri ve diğer yapıları oluşturmak üzere birleşmesidir. Bağ, iyonik bağlar'da olduğu gibi zıt yüklü iyonlar arasındaki elektrostatik kuvvetten veya kovalent bağ'larda olduğu gibi elektronların paylaşılmasından veya bu etkilerin bazı kombinasyonlarından kaynaklanabilir. Açıklanan kimyasal bağların farklı mukavemetleri vardır: kovalent, iyonik ve metalik bağlar gibi "güçlü bağlar" veya "birincil bağlar" ve dipol-dipol etkileşimleri, London dağılım kuvveti ve hidrojen bağı gibi "zayıf bağlar" veya "ikincil bağlar" vardır.

<span class="mw-page-title-main">John Bardeen</span>

John Bardeen, Amerikalı bir fizikçi. Nobel Fizik Ödülü'nü iki kez alan tek kişidir: ilk olarak 1956'da transistörün icadı için William Shockley ve Walter Brattain ile; ve yine 1972'de Leon Lenon N.Cooper ve John Robert Schrieffer ile BCS teorisi olarak bilinen geleneksel süperiletkenliğin temel teorisi için çalışmalar yürütmüştür.

Yoğun madde fiziği, maddenin yoğun hallerinin fiziksel özellikleriyle ilgilenen bir fizik dalıdır. Yoğun madde fizikçileri bu hallerin davranışını fizik kurallarını kullanarak anlamaya çalışır. Bunlar özellikle kuantum mekaniği kuralları, elektromanyetizma ve istatistiksel mekaniği içerir. En bilinen yoğun fazlar katı ve sıvılardır, harici yoğun fazlar ise düşük sıcaklıktaki bazı materyaller tarafından gösterilen üstünileten faz, atom kafeslerindeki dönüşlerin ferromanyetik ve antiferromanyetik fazları ve soğuk atom sistemlerinde bulunan Bose-Einstein yoğunlaşması. Araştırma için uygun sistemlerin ve fenomenlerin çeşitliliği yoğun madde fiziğini modern fiziğinin en aktif alanı yapıyor. Her 3 Amerikan fizikçiden biri kendini yoğun madde fizikçisi olarak tanımlıyor ve Yoğun Madde Fiziği Bölümü Amerikan Fizik Topluluğu’ndaki en geniş bölümdür. Bu alan kimya, malzeme bilimi ve nano teknoloji ile örtüşür ve atom fiziği ve biyofizikle de yakından ilgilidir. Teorik yoğun madde fiziği teorik parçacık ve nükleer fizikle önemli kavramlar paylaşır.

<span class="mw-page-title-main">Fonon</span>

Fonon, bir kristal örgüsünde bulunan atomların ortak titreşimlerinin nicesidir. Fiziksel olarak bir parçacık olmadığı için genellikle parçacığımsı olarak adlandırılır. Optik ve akustik fonon olmak üzere iki çeşidi bulunur. Optik fononların enerjileri daha yüksektir ve fotonla çiftleşmeleri daha kolay olur. Akustik fononlar ise daha düşük enerjilidir.

Perdeleme, hareketli yük taşıyıcılarının varlığından ortaya çıkan elektrik alanının sönümünü ifade eder. Metaller ve yarıiletkenlerdeki iletim elektronları ve iyonize olmuş gazlar(klasik plazma) gibi yük taşıyıcı akışkanlarda gözlemlenir. Elektriksel olarak yüklenmiş parçacıklardan oluşan bir akışkanda, her çift parçacık Coulomb kuvveti ile etkileşir,

.
<span class="mw-page-title-main">Aleksey Abrikosov</span> Rus-Amerikalı teorik fizikçi (1928 – 2017)

Aleksey Alekseyeviç Abrikosov, Moskova doğumlu Rus Teorik fizikçidir. 2003 yılında Nobel Fizik Ödülünü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Philip Anderson</span> Amerikalı fizikçi (1923 – 2020)

Philip Warren Anderson Nobel ödüllü Amerikalı fizikçi. Anderson lokalizasyonu, Antiferromıknatıslık, Simetri kırılması, Yüksek sıcaklık süper iletkenlik teorileri üzerine yazıları aracılığıyla bilim felsefesine belirmeleri olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Süperakışkanlık</span>

Süperakışkanlık maddenin sıfır akmazlığa sahip bir akışkan gibi davrandığı hâlidir. Bu fenomen ilk olarak sıvı helyum ile keşfedildiyse de yalnızca sıvı helyum teorisinde değil aynı zamanda astrofizik, yüksek enerji fiziği ve kuantum kütleçekimi teorilerinde de uygulama alanına girmiştir. Bu fenomen Bose-Einstein yoğunlaşması ile bağıntılıdır ancak özdeş değildir: Bütün Bose-Einstein yoğuşukları süperakışkan olmadığı gibi bütün süperakışkanlar da Bose-Einstein yoğuşuğu değildir.

Fermi enerjisi, elektronların toplam kimyasal potansiyeli ya da elektrokimyasal potansiyeli olarak tanımlanır ve µ veya şeklinde gösterilir. Bir cismin Fermi seviyesi, bir termodinamik miktardır ve termodinamik iş, cisme bir elektron eklemeye ihtiyaç duyduğundan ötürü, Fermi seviyesi önemlidir. Fermi seviyesinin açık bir şekilde anlaşılması-elektronik özelliklerin belirlenmesinde Fermi seviyesinin elektronik bağ yapısı ile olan ilişkisi ve bir elektronik devrede Fermi seviyesinin voltaj ve yük akışı ile olan ilişkisi- katı hal fiziğinin anlaşılması için gereklidir.

<span class="mw-page-title-main">Cooper çifti</span>

Yoğun madde fiziğinde, Cooper iletken çifti veya bina kontrol sistemi (BCS) iletken çiftinin belli koşullarda düşük sıcaklıkla sınırlanmasının elektron iletkeni olduğu ilk kez 1956 yılında Amerikalı fizikçi Leon Cooper tarafından tanımlanmıştır. Metal bir kapta elektronlar arasında rastgele küçük bir etkileşimin Fermi enerjiden daha düşük bir enerji imkânı sağlayan ikili elektronların durumuna sebep olduğunu ve bu ikililik durumunun sınırlı olduğunu gösterdi. Konvensiyonel süper iletkenlerde, bu etkileşim elektro-fonondan kaynaklı olmasıdır. Cooper çifti için süper iletkenlik, 1979 yılında Nobel ödülü alan John Bardeen, Leon Cooper ve John Schrieffer tarafından ilerletilmiş BCS teorisinde tanımlanmıştır.

Kovalent süperiletkenler atomların kovalent bağlarla bağlandığı süperiletkenlerdir. Bu özellikte üretilen ilk materyal yüksek sıcaklık ve yüksek basınçta üretilen sentetik elmastır. Bu üretim pratikte çok öneme sahip değildi. Fakat elmas ve silikon gibi maddeleri de içeren kovalent yarı iletkenlerde daha önce süperiletkenlik görülmediği için bilim adamları bu duruma şaşırmışlardır.

Fizikte efektif alan teorisi; istatistiksel mekanik model teorisi ya da kuantum alan kuramı gibi, altta yatan fiziksel kurama bir yaklaşma/yaklaştırma modeli. Efektif alan teorisinde, seçilen bir enerji ya da uzunluk ölçeğinde meydana gelen fiziksel olayları açıklamak için; kısa mesafelerde serbestlik derecelerini ve altyapıyı göz ardı ederek, serbestlik derecelerinin uygunluğunu içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Elektronik bant yapısı</span>

Katı hal fiziğinde, bir katının elektron kuşak yapısı ; katıdaki bir elektronun sahip olabileceği enerji aralıkları ya da sahip olamayacağı enerji aralıkları olarak tanımlanır. Enerji bant teorisi bu bant ve bant boşluklarını atom veya moleküllerin büyük periyodik kafeslerindeki bir elektron için, izinli kuantum mekaniksel dalga fonksiyonlarını inceleyerek çıkarır. Bant teorisi katıların birçok fiziksel özelliklerini; örneğin elektriksel direnç ve optik soğurum gibi, açıklamak için başarılı bir biçimde kullanılmaktadır ve katı hal cihazları anlamanın temelini oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yüksek sıcaklık süperiletkenliği</span> alışılmadık derecede yüksek sıcaklıklarda süper iletkenler gibi davranan malzeme

Yüksek sıcaklık süperiletkenleri, normalin üzerinde sıcaklıklarda süperiletken olarak davranan materyallerdir. İlk yüksek sıcaklık süperiletkeni, 1986’da IBM araştırmacıları Georg Bednorz ve K. Alex Müller tarafından keşfedilmiştir ve 1987’de seramik materyalindeki yüksek iletkenlik keşfinde önemli atılımlarından dolayı Nobel Fizik Ödülü ile ödüllendirilmişlerdir. Sıradan ya da metalik süperiletkenler genellikle 30 Kelvin (-243,15 °C) altında geçiş sıcaklıklarına sahipken yüksek sıcaklık süperiletkenleri 138 K (-135,15 °C) kadar iletkenlik sıcaklıklarıyla gözlemlenir. 2008’e kadar sadece belirli bakır ve oksijen bileşiklerinin (kupratlar) yüksek sıcaklık süperiletkenlik özelliklerine sahip olduğuna inanılıyordu ve yüksek sıcaklık süperiletkenlik terimi bizmut, stronsiyum, kalsiyum, itriyum, baryum gibi bileşikler için bakır oksijen süperiletkenleri yerine kullanılıyordu; fakat şu an birçok demir bileşiğinin yüksek sıcaklıklarda süperiletkenliği biliniyor.

Süperiletkenlik bazı maddelerin elektrik direncinin belli bir sıcaklığın altında sıfır olması ve manyetik akıyı dışarı itmeleri olgusudur. Süperiletkenliğin tarihi Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes’in 1911’de cıvada süperiletkenliği keşfetmesiyle başlamıştır. O zamandan günümüze diğer birçok süperiletken madde keşfedilerek süperiletkenlik teorisi geliştirilmiştir. Bu konular yoğun madde fiziği alanında aktif çalışma alanları olmaya devam etmektedirler.

<span class="mw-page-title-main">Elektriksel özdirenç ve iletkenlik</span> Wikimedia anlam ayrımı sayfası

Elektriksel öz direnç, belirli bir malzemenin elektrik akımının akışına karşı nicelleştiren bir özelliktir. Düşük bir direnç kolaylıkla elektrik akımının akışını sağlayan bir malzeme anlamına gelir. Karşıt değeri, elektrik akımının geçiş kolaylığını ölçen elektriksel iletkenliktir. Elektriksel direnç, mekanik sürtünme ile kavramsal paralelliklere sahiptir. Elektriksel direncin SI birimi ohm, elektriksel iletkenliğin birimi ise siemens (birim) (S)'dir.

<span class="mw-page-title-main">Jan Zaanen</span>

Jan Zaanen, Hollandalı teorik fizikçidir. Leiden Üniversitesi'nde teorik fizik profesörü olarak görev yapmaktadır. Daha çok, güçlü korelasyonlu malzemede elektronlarla kuantum fiziğinin anlaşılmasına ve yüksek sıcaklık süperiletkenliği konularına yaptığı katkılarla tanınır. Zaanen'in çalışma alanları, elektronlar, spinler ve atomlar gibi sıradan bileşenlerden oluşan sistemlerde gerçekleşen kolektif kuantum fenomenlerinin yeni biçimlerinin araştırılmasıdır.