(siyanokobalamin için verileri)">Vitamin B12
(siyanokobalamin için verileri)
B12 vitamini veya kobalamin suda çözünen ve metabolik süreçlerde kullanılan bir vitamindir.[2] B12 vitamini bir hidrojen alıcısı olarak koenzim görevi yapar ve çeşitli metabolizma faaliyetlerini yürütür. En önemli işlevlerinden biri gen kopyalanmasında koenzim olarak görev yapmasıdır.[3] Ayrıca protein sentezi, aneminin önlenmesi, karbonhidrat ve yağ metabolizması için de gereklidir. En büyük ve kompleks yapıya sahip vitaminlerden biri olan B12 8 adet B vitamininden biridir.[4] Siyanür zehirlenmelerinde bir antidot olarak kullanılabilir.[5]
Hiçbir ökaryotik canlı bu maddeyi kendi üretemez. Bu yüzden günümüzde B12'nin endüstriyel üretimi çeşitli bakteriler kullanarak gerçekleştirilir.[6]
B12 vitamini aminolevulinic asitini porphobilinogen ve hydroxymethylbilane yoluyla uroporphyrinogen III'e dönüştüren deaminase ve cosynthetase enzimleri ile yaratılan tetrapirrolik yapısal çerçeveden elde edilir. İkincisi heme, klorofil, siroheme ve B12 için ortak olan ilk makrosiklik ara maddedir.[7][8] Daha sonraki adımlar özellikle yapısına ilave metil gruplarının dahil edilmesi 13C metil etiketli S-adenosil metiyonin kullanılarak araştırıldı. Metilasyonun tam dizisinin ve diğer aşamalarının belirlenebileceği ve böylece yoldaki tüm ara ürünlerin tam kurulabileceği vitaminin biyosentezindeki sekiz genin gen açılımı aşırı ifade edilerek genetik mühendisliği yapılmış Pseudomonas denitrificans şuşu kullanılana kadar gerçekleşmedi.[9][10]
Aşağıdaki cins ve türlerin B12 sentezlediği bilinmektedir: Propionibacterium shermanii, Pseudomonas denitrificans, Streptomyces griseus, Acetobacterium, Aerobacter, Agrobacterium, Alcaligenes, Azotobacter, Bacillus, Clostridium, Corynebacterium, Flavobacterium, Lactobacillus, Mikromonospora, Mycobacterium, Nocardia, Proteus, Rhizobium, Salmonella, Serratia, Streptococcus ve Xanthomonas.[11][12]
B12'nin endüstriyel üretimi seçilen mikroorganizmaların fermantasyonuyla yapılır.[13] Bir zamanlar mantar olduğu düşünülen Streptomyces griseus bakterisi uzun yıllar B12 vitamininin ticari kaynağıydı.[14] Pseudomonas denitrificans ve Propionibacterium freudenreichii subsp. türleri günümüzde daha yaygın olarak "shermanii" kullanılır.[13] Bunlar verimi artırmak için özel koşullar altında yetiştirilir. Rhone-Poulenc genetik mühendisliği P. denitrificans yoluyla verimi artırdı.[15] Propionibacterium diğer yaygın olarak kullanılan bakteriler ekzotoksin veya endotoksin üretmez ve genellikle güvenli kabul edilirler ki bunlara Amerika Birleşik Devletleri'nin Gıda ve İlaç Dairesi tarafından GRAS statüsü verilmiştir.[16] 2008 yılında toplam B12 vitamini dünya üretimi 35,000 kg (77.175 lb) idi.[17]
Tam laboratuvar ortamında vitamin B12 sentezi 1972'de Robert Burns Woodward ve Albert Eschenmoser[18][19] tarafından sağlandı ve organik sentezin klasik başarılarından biri olmaya devam etmekte olup ve doktora sonrası 91 arkadaşının (çoğunlukla Harvard'da) ve 19 ülkeden 12 doktora öğrencisinin (ETH Zurich ile) çabasını gerektirdi. Araştırma grupları yalnızca kimyasal dönüşümü B12 vitaminine önceden bildirilmiş olan bilinen ara kobirik asidi hazırladığından sentez resmi bir toplam sentez oluşturur. Çok entelektüel bir başarı oluştursa da Eschenmoser-Woodward B12 vitamini sentezinin uzunluğu 72 kimyasal adım atması ve %0,01'in çok altında kimyasal verimi nedeniyle pratik bir sonucu yoktur.[20] Ve 1972'den beri düzensiz sentetik çabalar olmasına rağmen[19] Eschenmoser-Woodward sentezi tek tamamlanmış (biçimsel) toplam sentez olmaya devam etmektedir.
Bakteriler ve arkeler bu vitamini üretirler. İnsanların bağırsak florasında bulunan bazı bakteriler de bunu gerçekleştirir, ancak bu işlem kalın bağırsakta, bu vitaminin emildiği ince bağırsaktan uzak bir bölgede yapılır. Bu yüzden insanlar bu vitamini dışarıdan almak zorundadır. İnek gibi gevişgetiren hayvanlar ile diğer hayvanlarda ise emilim gerçekleştirilebilir.
Hayvanlar B12'yi kas ve karaciğer dokularında depolarlar ve bazıları bu vitamini yumurtalarına ve sütlerine de geçirir.[21][22] Bu yüzden et, sakatat, yumurta ve süt genellikle insanlar ve diğer hayvanlar için en temel B12 kaynaklarından biri olarak görülür.[23] Böcek tüketimi de B12 ihtiyacını karşılayabilir.[24] Karaciğer, midye, dana, kuzu, tavuk ve hindi eti, balık ve yengeçler, en yüksek oranda B12 ihtiva eden besin kaynaklarıdır.[21]
Bitkiler ve algler de B12 içerebilir. Tempeh gibi fermente bitkisel ürünlerin[25] ve nori gibi deniz yosunlarınin B12 içerdiği bulunmuştur.[26] Buna rağmen tıp literatürünce B12 takviyesi olarak pazarlanan Spirulina gibi ürünlerin ve bazı bitkilerin insanlarda bu vitamin ihtiyacını karşılamak için kullanılamayacağı düşünülmektedir. Bunun en büyük nedeni bu maddelerin ya B12 vitaminin aktif olmayan bir formunu içermesi,[27][28] ya da işleme sürecinde vitaminin kaybolmasıdır.[29] Chlorella vulgaris insanlar tarafından kullanılabilen metilkobalamin içeren sayılı bitkisel kaynaktan biridir.[30]
Bu vitamini kendi üretebilen tek kaynak bakteriler olduğu için tüm bitkisel kaynaklar aslında bakteri ve bitkinin simbiyotik bir ilişkisi sonucu veya fermantasyon yolu ile B12'ye sahiptir.[31]
Günümüzde pek çok ürün çeşitli formlarda B12 takviyesi olarak pazarlanır. Multivitamin hapları ve bazı özel durumlarda B12 enjeksiyonları buna bir örnektir.[2] Ayrıca enerji içecekleri, kahvaltılık gevrekler, maya takviyeleri ve soya ürünleri genellikle bu vitamin ile zenginleştirilir.[32] Yüksek oranda B12 alımının, özellikle sigara içen erkek bireylerde akciğer kanseri riskini arttırdığı bulunmuştur ancak bunun yüksek alım yerine kanserin B12 metobolizması üzerindeki etkileri sonucu oluştuğu düşünülmektedir.[33]
Diyet, bu vitaminin eksikliğine neden olan başlıca nedenlerden biridir.[4] Gelişmiş ülkelerde yaşayan hepçil bireylerde B12 eksikliği sık görülmeyen bir durumdur. Buna rağmen B12 takviyesi kullanmayan vejetaryenlerin %40 ila %80'inde B12 eksikliği yaşadığı bulunmuştur.[34] Bu yüzden çoğunlukla bitkisel kaynaklarla beslenen vegan veya vejetaryen kişilerin B12 vitamini içeren takviyeler kullanmaları gerekebilir ve önerilir.[35]
B12 eksikliğinde mide parietal hücrelerinin "intrinsik faktör" adı verilen glikoproteini sentezleyememesi de önemli bir neden olabilir. İntrensek faktör, B12 vitaminine bağlanarak bağırsaktan emilimini sağlar.[4]
B12 vitamini megaloblastik anemiyi önlemek için gereklidir, alyuvar üretiminde folik asitin (B9) düzenlenmesine yardım eder ve demir kullanımına yardımcı olur.[36] B12 vitamini sinir tahribatını önler, doğurganlığı sağlar, hücre oluşumunu ve uzun yaşamasını sağlar, sinir uçlarının normal gelişimini kolaylaştırır, hafızanın güçlenmesine ve öğrenmeye yardım eder.
Bu vitaminin eksikliğinde yürüme bozukluğu, kronik yorgunluk, depresyon, sindirim bozuklukları, bayılmalar, mide bulantısı, kusma, fazla gaz çıkarma, baş dönmesi, uyku hali, karaciğer büyümesi, göz bozuklukları, halüsinasyonlar, baş ağrıları, dil enfeksiyonu, huzursuzluk, zor nefes alma, hafıza kaybı, sinirsel bozulmalar, kalp çarpıntısı, kansızlık, kulaklarda çınlama, omurilik yıpranması gibi rahatsızlıklar görülebilir.[37] B12 vitamini eksikliği çoğu kez kalın sinir liflerinin miyelin kaybına neden olur. Bunun bir sonucu olarak birçok insanda dış duyu kaybı fazladır ve şiddetli vakalarda felç olması bile olasıdır.
B12 vitamini eksikliği için altın standart bir test olmadığından, şüphelenilen tanıyı doğrulamak için birkaç farklı laboratuvar testi yapılır.
B12 vitamini serum değeri oldukça uygun değildir çünkü geç değişir ve ayrıca nispeten duyarsız ve spesifik değildir.[38]
İdrar veya kan plazmasındaki metilmalonik asit, B12 vitamini depoları tükendiğinde artan fonksiyonel bir B12 vitamini belirteci olarak kabul edilir.[38] Bununla birlikte, yüksek metilmalonik asit seviyeleri, sıklıkla gözden kaçan[39] metabolik bozukluk olan kombine malonik ve metilmalonik asidüriyi (CMAMMA) de gösterebilir.[40]
B12 vitamini eksikliğinin en erken belirteci, B12 vitamini ve taşıma proteininden oluşan bir kompleks olan holotranskobalamin (holoTC) seviyelerinin düşük olmasıdır.[38]
"Most of the edible blue-green algae (cyanobacteria) used for human supplements predominantly contain pseudovitamin B(12), which is inactive in humans. The edible cyanobacteria are not suitable for use as vitamin B(12) sources, especially in vegans". Anlamı: Yenilebilir cyanobakteriler özellikle veganlar için B12 kaynağı olarak kullanılamaz.
"The results presented here strongly suggest that spirulina tablet algal health food is not suitable for use as a B12 source, especially in vegetarians". Anlamı: spirulina tabletleri özellikle vejetaryanlar için B12 kaynağı olarak uygun değillerdir.
C vitamini veya askorbik asit, suda çözünebilen ve birçok görevi olan vitamin. Çoğu Hayvanlar ve bitkiler, kendi C vitaminlerini glukozdan üretebilirler. İnsanlar, bazı meyve yarasaları, hint domuzu ve insan benzeri primatlar C vitamini üretemediklerinden bunu besinlerden almak zorundadırlar.
Vitamin, bir canlının metabolizmasının düzgün çalışması için küçük miktarlarda ihtiyaç duyduğu temel bir mikro besin olan organik bir moleküldür. Esansiyel besinler canlıda ya hiç sentezlenemez ya da yeterli miktarlarda sentezlenemez ve bu nedenle beslenme yoluyla alınması gerekir. C vitamini bazı türler tarafından sentezlenebilirken diğerleri tarafından sentezlenemez; ilk etapta bir vitamin değildir, ikinci sıradadır. Vitamin terimi diğer üç temel besin grubunu içermez: mineraller, esansiyel yağ asitleri ve esansiyel amino asitler. Çoğu vitamin tek bir molekül değil, vitaminler adı verilen ilgili molekül gruplarıdır. Örneğin, sekiz E vitamini vardır: dört tokoferol ve dört tokotrienol. Bazı kaynaklar kolin de dahil olmak üzere on dört vitamini listeler, ancak büyük sağlık kuruluşları on üç vitamini listeler: A vitamini, B1 vitamini (tiamin), B2 vitamini (riboflavin), B3 vitamini (niasin), B5 vitamini, B6 vitamini (piridoksin), B7 vitamini (biyotin), B9 vitamini, B12 vitamini (kobalaminler), C vitamini, D vitamini (kalsiferoller), E vitamini ve K vitamini.
E vitamini, kimyasal yapı itibarı ile bir tokol olup antisterilite vitamin olarak da bilinir. E vitamini yağda çözünen önemli bir antioksidandır ve özellikle hücre zarları ve lipoproteinlerde önemli antioksidan işlevler görmektedir. Epidemiyolojik ve sınırlı ara çalışmalar, E vitamininin kardiyovasküler hastalıkların, bazı kanserlerin ve öteki kronik hastalıkların riskini azalttığını belirlemektedir. Bazı büyük klinik deneylerle E vitamininin sağlığa yararları daha derinlemesine değerlendirilmektedir. Tokollerin farklı bileşikleri E vitamini aktivitesi gösterir. En aktifi alfa-tokoferoldür. Geçmişte asıl olarak α-tokoferol üzerinde yoğunlaşılmışken, bugün öteki tokoferoller ve tokotrienoller daha fazla ilgi çekmektedir. İlk sonuçlara göre bunlar, α-tokoferolden farklı antioksidan ve diğer fonksiyonlara sahiptir.
Uskumru bir deniz balığı. Aynı zamanda Uskumrugiller familyasına adını vermiş olan, bu familyanın örnek balığıdır.
Anemi, yani halk arasında bilinen adıyla "kansızlık", toplam kırmızı kan hücresi/alyuvar/Eritrosit sayısının azalması veya eritrositlerin içindeki hemoglobin miktarının azalması veya her ikisinin birlikte olması sonucu oluşan bir hastalıktır. Anemi ismi Grekçe: ἀναιμία Grekçe: anaimia, ἀν- an-, "-sız" + αἷμα haima, "kan" kelimelerinden türetilmiştir. Eritrositlerin içinde bulunan hemoglobinin, oksijeni akciğerlerden kapiller arterlere taşıması nedeniyle anemi hücre, doku ve organlarda hipoksiye neden olabilir. Oksijenin hücre canlılığı için elzem olması nedeniyle eksikliği pek çok klinik sonuca neden olur.
Sardalya veya sardalye,, Clupeidae familyasından ticarî değeri yüksek bir balık türüdür.
K Vitamini lipofilik ve hidrofobik bir vitaminler grubuna verilen addır. K vitamini 1920'lerin sonlarında Danimarkalı bilim insanı Henrik Dam'ın kolesterol hakkındaki çeşitli araştırmaları sonucu keşfedilmiş, kan pıhtılaşması ile ilişkili olduğu saptandığı için de önceleri koagülasyon vitamini olarak adlandırılmıştır. K harfini almasının sebebi vitamine dair ilk keşiflerin Almanca bir dergide yayımlanması ve bu yazınlarda vitaminin Koagulationsvitamin şeklinde yer almasından gelir.
Folik asit (Folat-polisin, C19H19N7O6) B grubundan bir vitamindir (B9). Yeşil yapraklarda yaygın olarak bulunduğundan bu ad verilmiştir. Çünkü Latincede folium yaprak manasındadır. Herschel K. Mitchell ve arkadaşları bu vitamini, 1941 yılında ıspanak yapraklarında keşfettiler.
Vejetaryenlik ya da etyemezlik, çeşitli nedenlerle et, balık, deniz ürünleri, kümes hayvanları, çift toynaklılar tüketmemeye denir. Ayrıca, hayvan kesiminin tüm yan ürünlerini yemekten kaçınmayı da içerebilir. Et tüketmemenin yanında ayrıca hayvanların ürettiği yumurta, süt, bal vb. ürünleri de yemeyenlere ise veganlar denir. Vejetaryenlik ve veganlığın farkı; vejetaryenlikte bal ve kimine göre süt ile yumurta tüketilirken; veganlar, hiçbir hayvansal ürünü kullanmamaktadırlar. Bunlara istisnâ olarak süt ve süt ürünlerini kullanan lakto-ovo vejetaryenler, ilâveten yumurta yiyip süt ürünlerini tüketmeyen ovo vejetaryenler, diyet süt ürünlerini tüketen, ancak yumurtaları tüketmeyen lakto vejetaryenler vardır.
Veganlık veya veganizm, bazı nedenlerle hayvan kökenli gıdaları ve diğer hayvansal ürünleri kullanmayı reddetmektir. Vegan kişiler, vejetaryen'lerden farklı, hayvan kullanımı yoluyla elde edilen gıdaları, giyecekleri ve yumurta, süt, bal, yün gibi diğer tüm yan ürünleri kullanmayı reddeder.
Robert Burns Woodward Amerikalı organik kimyager. Birçok kişi tarafından yirminci yüzyılın önde gelen organik kimyageri olarak kabul edilir. Özellikle karmaşık doğal ürünlerin sentezi ve moleküler yapılarının belirlenmesinde çok önemli katkılarda bulunmuştur. Sentezlediği organik bileşiklerin arasında kolesterol ve kortizon (1951), striknin (1954) ve B12 vitamini'de (1971) bulunur. Aynı zamanda kimyasal reaksiyonların teorik çalışmaları üzerine Roald Hoffmann ile yakın çalışmıştır. Woodward 1965 yılında "organik sentez ile ilgili başarıları için" Nobel Kimya Ödülü'ne layık görüldü.
Abetalipoproteinemi, yağ ve yağda eriyen vitaminlerin emilimlerinin bozulduğu, nadir, otozomal resesif bir hastalıktır. Mikrozomal trigliserit transfer proteinindeki bir bozukluk nedeniyle sırasıyla şilomikron ve VLDL sentez ve eksportunda kullanılan apolipoprotein B48 ve B100'de eksikliğe neden olur. Ailesel disbetalipoproteinemi ile karıştırılmamalıdır.
Retinal, retinaldehit olarak da bilinir. Başlangıçta retinen olarak adlandırılmıştı ve A vitamini aldehiti olduğu keşfedildikten sonra yeniden adlandırıldı. Retinal, A vitamininin birçok vitamerinden biridir. Retinal, opsin olarak adlandırılan proteinlere bağlanan ve hayvanlarda görme olayının kimyasal temeli olan bir polien kromoforudur. Retinal bazı mikroorganizmalarda ışığın metabolik enerjiye dönüşmesini sağlar.
Nöritis sinirlerde veya çevresel sinir sisteminin tamamında görülen bir enflamasyondur. Semptomlar, ilgili sinire bağlı olarak değişim gösterebilir, ancak ağrı, parestezi, parezi (zayıflık), uyuşma, anestezi, felç, aşırı zayıflama ve reflekslerde yok olma genel semptomlardır.
Nootropikler veya nootropik ilaçlar, sağlıklı bireylerde dikkat, hafıza, yaratıcılık ve motivasyon gibi zihinsel fonksiyonları artırmaya yönelik kullanılan çeşitli ilaç ve gıda takviyelerine verilen ortak ad. 2018 yılı itibarıyla bu gruba giren pek çok madde hala araştırma aşamasında olup etkileri tam olarak belirlenmemiştir.
Albert Eschenmoser (5 Ağustos 1925, Erstfeld - 14 Temmuz 2023), karmaşık heterosikilik doğal bileşiklerin, en önemlisi B12 vitamininin, sentezi üstüne çalışmaları ile tanınan İsviçreli organik kimyager. Organik sentez alanına yaptığı önemli katkıların yanı sıra, Eschenmoser'in yapay nükleik asitlerin sentetik yolları üstüne çalışmalarıyla Hayatın Kaynağı üstüne öncü çalışmaları vardır. 2009'da emekli olmadan önce ETH Zürih ve La Jolla, Kaliforniya'daki Scripps Araştırma Enstitüsü'ne bağlı Skaggs Kimyasal Biyoloji Enstitüsü'nde profesörlükleri vardı. Ayrıca Chicago Üniversitesi, Cambridge Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi'nde misafir profesör olarak çalıştı.
Deoksiadenozin trifosfat (dATP), DNA polimerazın bir substratı olarak DNA replikasyonu için hücrelerde kullanılan bir nükleotittir. Bir adenin ve üç Fosfat grubuna bağlı bir deoksiriboz şeker molekülünden oluşan kimyasal yapısı ile bir pürin nükleozit trifosfat olarak sınıflandırılır. Enerji aktaran bir molekül olan ATP'den tek bir hidroksil grubu ile farklılık gösterir, bu da bir riboz yerine bir deoksiriboz oluşumu ile sonuçlanır. İki fosfat grubu, daha sonra DNA'yı sentezlemek için kullanılabilen deoksiadenozin monofosfat verecek şekilde hidrolize edilebilir.
Kalsitriol, normalde böbrekte yapılan D vitamininin aktif formudur. 1,25-dihidroksikolekalsiferol olarak da bilinir. Hücre çekirdeğindeki D vitamini reseptörüne bağlanan ve aktive eden ve daha sonra birçok genin ekspresyonunu artıran bir hormondur. Kalsitriol, esas olarak bağırsaklardan kalsiyum alımını artırarak kan kalsiyumunu artırır.
Kobalamin eksikliği olarak da bilinen B12 vitamini eksikliği, B12 vitamininin kan ve doku düzeylerinin düşük olduğu bir durumdur. Hafif eksiklikte kişi kendini hâlsiz hissedebilir ve anemi olabilir. Orta derecede eksiklikte, Glossit dilde ağrı şeklinde bulgu verebilir ve karıncalanma hissi gibi uyuşukluk hissi de dahil olmak üzere nörolojik semptomların başlangıcı olabilir. Şiddetli eksiklik, azalmış kalp fonksiyonu semptomlarının yanı sıra reflekslerdeki değişiklikler, zayıf kas fonksiyonu, hafıza sorunları, tat almada azalma, stupor ve psikoz dahil olmak üzere daha ciddi nörolojik semptomları içerebilir. İnfertilite meydana gelebilir. Küçük çocuklarda semptomlar büyümeve gelişme geriliği ve hareket güçlüğünü içerir. Erken tedavi olmadan bazı değişiklikler kalıcı olabilir.
E vitamini eksikliği, insanlarda E vitamini açısından düşük bir diyetten ziyade diyetteki yağ emilimi veya metabolizmasındaki anormalliklerin bir sonucu olarak ortaya çıkan çok nadir bir durumdur. Toplu olarak E vitamini ve diğerlerine yönelik EAR'lar, RDA'lar, AI'ler ve UL'ler temel besinlere Diyet Referans Alımları (DRI'ler) adı verilir. E vitamini eksikliği, sinir zarı yapısı ve işlevindeki değişikliklere bağlı olarak sinirler boyunca elektriksel uyarıların zayıf iletimi nedeniyle sinir sorunlarına neden olabilmektedir.