Haçlı Seferleri veya Haçlı Akınları, Orta Çağ döneminde Hristiyan Latin Kilisesi tarafından başlatılan, desteklenen ve bazen de yönetilen bir dizi dini savaştı. Bu askeri seferlerin en iyi bilinenleri, 1095 ile 1291 yılları arasında Kudüs ve çevresini Müslüman yönetiminden geri almayı amaçlayan Kutsal Topraklara yapılan seferlerdir. 1099'da Kudüs'ün ele geçirilmesiyle sonuçlanan Birinci Haçlı Seferi'nden başlayarak düzinelerce askeri sefer düzenlendi ve yüzyıllar boyunca Avrupa tarihinin odak noktasını oluşturdu.
Niğbolu Muharebesi, 25 Eylül 1396'da Sultan Yıldırım Bayezid liderliğindeki Osmanlı ordusunun Burgonya Dukalığı veliahtı ve asilzadelerinin liderliğini üstlendiği, ayrıca Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu, Fransa, Eflak, Lehistan, Britanya Krallığı, Macaristan, İskoçya Krallığı, Venedik Cumhuriyeti, Ceneviz Cumhuriyeti, St. Jean Şövalyeleri askerlerinden oluşan bir Haçlı ordusuyla, Tuna Nehri üzerinde bulunan Niğbolu Kalesi yakınlarında gerçekleşen ve Osmanlı kuvvetlerinin kesin zaferiyle sonuçlanmış bir muharebedir. Bu muharebe aynı zamanda Avrupa tarihçiliğinde, Niğbolu Haçlı Seferi diye de anılır ve Orta Çağ'ın son büyük haçlı seferi olarak nitelendirilmektedir. Bazı kaynaklarda savaşın tarihi 28 Eylül olarak verilmiştir.
İkinci Haçlı seferi, 1147-1149 yılları arasında gerçekleşen Haçlı Seferleridir.
I. Friedrich veya Friedrich Barbarossa, 12. yüzyılda yaşamış Alman kralı ve Kutsal Roma Cermen İmparatoru. Almanya Kralı olarak 4 Mart 1152 tarihinde Frankfurt'ta seçildi ve 9 Mart 1152 tarihinde Aachen'da taç giydi. Pavia'da 24 Nisan 1155'te İtalya Kralı ve 18 Haziran 1155'te Roma'da Papa IV. Adrian tarafından imparator olarak taçlandırıldı. İki yıl sonra, Latince: sacrum ("kutsal") terimi ilk kez onun imparatorluğuyla bağlantılı bir belgede yer aldı. Daha sonra 30 Haziran 1178'de Arles'de Burgonya Kralı olarak resmen taç giydi. Yönetmeye çalıştığı kuzey İtalya şehirleri tarafından Barbarossa olarak adlandırıldı: Barbarossa İtalyancada "kızıl sakal" anlamına gelir; Almanca: Kaiser Rotbart olarak bilinirdi ve bu da İngilizcede "İmparator Kızıl Sakal" anlamına gelir. Daha sonraki Almanca kullanımda bile İtalyanca lakabın yaygınlığı, İtalya seferlerinin onun kariyeri için önemini yansıtmaktadır.
Dorileon Muharebesi, 1 Temmuz 1097 tarihinde Birinci Haçlı Seferi'nin başlangıcında gerçekleşti. Eskişehir yakınında yapılan bu savaşta Haçlılar, I. Kılıçarslan'ın Anadolu Selçuklu ordusunu yenerek Anadolu'da ilerlemelerine devam ettiler.
Dorileon Muharebesi, 25 Ekim 1147 tarihinde İkinci Haçlı seferi'nin başlangıcında gerçekleşti. Eskişehir yakınında yapılan bu savaşta Selçuklu Sultanı I. Mesud komutasındaki Anadolu Selçuklu ordusu İkinci Haçlı Seferi'inde iki koldan Anadolu'da ilerlemekte olan ordularından bir kolu olan Alman Kralı III. Konrad komutasındaki çoğunluğu Almanlardan oluşan bir orduyu neredeyse tamamıyla imha etmiştir.
Kırkgeçit Muharebesi ya da bazı kaynaklarda geçtiği şekliyle Drakon Muharebesi, Birinci Haçlı seferinden ilk safhasında Keşiş Pierre tarafından örgütlenmiş olan Halkın Haçlı Seferine katılan Fransızlar ile bir Anadolu Selçuklu ordusu arasında gerçekleşen muharebe. Bu sefere katılan Haçlıların tümüyle imhâ edilmesiyle neticelenmiştir.
Montgisard Muharebesi, Eyyubiler ile Kudüs Krallığı arasında 25 Kasım 1177 tarihinde yapılan savaşın adıdır. Cüzzam hastası olan 16 yaşındaki Kudüs kralı IV. Baudouin sayıca daha az olan Hristiyan Ordusu ile Selahattin Eyyubi'yi yenmiştir. Ağır bir yenilgi alan Müslüman ordusundan sadece çok az sayıda asker hayatta kalacaktır.
Hadrianapolis Muharebesi, 14 Nisan 1205 tarihinde Bulgar çarı Kaloyan ile Latin İmparatoru I. Baudouin komutasındaki Haçlılar arasında yaşanmış savaştır. Kumanlar ve Bizanslıların desteği ile başarılı bir pusu kuran Bulgarlar tarafından savaş kazanılmıştır. Aralarında Blois Kontu I. Louis'in de bulunduğu yaklaşık 300 şövalye öldürülmüştür. Latin İmparatoru I. Baodouin'in esir edilmiş, sonra kör edilmiştir, esareti sırasında da ölmüştür. Bulgarlar Trakya ve Makedonya'ya ilerlemişlerdir. Baodouin'in yerine en genç kardeşi Henri 20 Ağustos 1206 tarihinde tac giymiştir. Bu savaşla ilgili ana kaynak Geoffroy de Villehardouin'in kronikleridir. Bu savaşa Haçlılar tarafında katılmasına rağmen, Dördüncü Haçlı seferi'ne bakışı genellikle Haçlılar aleyhine ön yargılıdır.
Honaz Dağı Muharebesi, İkinci Haçlı Seferi sırasında 8 Ocak 1148'de Selçuklu Ordusu ile Fransız Haçlı Ordusu arasında, Honaz Dağı yakınlarında yapılan muharebe.
Konya Muharebesi Üçüncü Haçlı Seferi sırasında Kutsal Topraklara doğru giden Frederick Barbarossa'nın kuvvetleriyle Türk ordusu arasında 18 Mayıs 1190'da gerçekleşti. Sonuç olarak Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti imparatorluk güçleri tarafından ele geçirildi.
Şam Kuşatması, İkinci Haçlı Seferi sırasında 24 ile 29 Temmuz günleri arasında gerçekleşmiştir. Mutlak haçlı yenilgisiyle sona erdi ve haçlı seferinin parçalanmasına yol açtı. Papa III. Eugenius ve Bernard de Clairvaux'ın İkinci Haçlı Seferi çağrısına yanıt olarak Kutsal Topraklar'a yürüyen iki ana Hristiyan güce, Fransa kralı VII. Louis ve Almanya kralı III. Konrad komuta etti. Her ikisi de takip eden aylarda Anadolu boyunca yürüyüşleri sırasında felaket ile karşılaştılar ve ordularının çoğu yok edildi. Haçlı seferinin asıl odağı Urfa idi, fakat Kral III. Baldwin ve Tapınak Şövalyeleri'nin tercihi Şam'dı. Akka Konsili'nde Fransa, Almanya ve Kudüs Krallığı'nın önde gelenleri Haçlıların Şam'a yönelmesine karar verdiler.
Robert de Craon ya da Robert Burgundio Haziran 1136'dan ölümüne kadar Tapınak Şövalyeleri büyük üstadı. Craon Ailesinin üyesidir, Craon lordu I. Renaud ile Ennoguen de Vitré'nin oğludur.
Eudes de Deuil ya da Odo, Odon(1110 - 18 Nisan 1162), Fransız Benediktin bir keşiş, tarihçi ve İkinci Haçlı Seferi (1147-1149) katılımcısı.
Konstantinopolis Muharebesi, 1147'de Konstantinopolis'in eteklerinde İkinci Haçlı Seferi'nin III. Konrad komutasındaki Alman haçlılar ile Bizans İmparatorluğu kuvvetleri arasında gerçekleşen büyük ölçekli çatışmadır. Bizans imparatoru I. Manuil, başkentinin hemen yakınında büyük ve asi bir ordunun varlığından ve liderlerinin düşmanca tavrından derinden endişeliydi. Benzer büyüklükte bir Fransız haçlı ordusu da Konstantinopolis'e yaklaşıyordu ve iki ordunun şehirde birleşmesi ihtimali Manuil tarafından büyük bir dikkatle izleniyordu. Haçlılarla daha önceki silahlı çatışmaların ardından ve Konrad'ın söylemlerini hakaret algılayan Manuil, güçlerinden bazılarını Konstantinopolis Surları'nın dışına dizdi. Alman ordusunun bir kısmı daha sonra saldırdı ve ağır bir şekilde mağlup edildi. Bu yenilginin ardından haçlılar hızlı bir şekilde İstanbul Boğazı üzerinden Küçük Asya'ya geçmeyi kabul ettiler.
Efes Muharebesi, 24 Aralık 1147 günü İkinci Haçlı Seferi sırasında gerçekleşmiştir. VII. Louis komutasındaki Fransız haçlı ordusu, Efes kentinin hemen dışında Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yapılan pusuyu başarılı bir şekilde savuşturmuştur.
Ağustos 1150'de Antep Savaşı'nda, Kudüs Kralı III. Baldwin tarafından komuta edilen bir Haçlı kuvveti, Halepli Nûreddin Mahmud Zengî'nin saldırılarını püskürttü ve Edessa ilçesinin Latin Hristiyan sakinlerini tahliye etti. Bu hem taktiksel bir zafer hem de Haçlılar için stratejik bir yenilgiydi.
Hab Muharebesi , 14 Ağustos 1119'da Kudüs Kralı II. Baudouin'in komutasındaki bir Haçlı ordusu, Mardin'den İlgazi Bey liderliğindeki bir Müslüman ordusuna karşı tartışmalı bir zafer kazandı, çünkü Müslüman ordusu da bunu bir zafer olarak kabul etmiştir. Çatışma, sadece haftalar önce feci bir yenilgiye uğrayan Antakya Prensliği'ni istikrara kavuşturdu. II. Baudouin, İlgazi Bey tarafından fethedilen tüm kaleleri geri almayı başardı ve Antakya üzerine yürümesini engelledi.
Évrard des Barres, 1147'den 1152'ye kadar Tapınak Şövalyeleri'nin üçüncü Büyük Üstadıdır.
Hula Gölü Muharebesi, Haziran 1157'de Kudüs Kralı III. Baudouin liderliğindeki bir Haçlı ordusu, Halep ve Şam emiri Nûreddin Mahmud Zengî tarafından pusuya düşürülüp ve ağır bir yenilgiye uğratılmasıdır. Kral ve bazı savaşçılar yakındaki bir kaleye kaçarken, çok sayıda kişi öldürülmüş veya esir alınmıştır. Latin Kudüs Krallığı, rakipleri hastalanıp zaferini sürdüremeyince daha büyük bir hasardan kurtulmuştur. Hula Vadisi, günümüzde İsrail'in kuzeydoğu kesiminde yer almaktadır. Savaş sırasında bölge Kudüs Krallığı'na aitti.