Büyü
Büyü veya sihir, insanların doğaüstü, paranormal veya mistik yöntemlerle doğal dünyayı (olayları, nesneleri, insanları) etkileyebildiğini öne süren uygulamalar ve bunların çevresinde oluşturulan kültürel sistem.
Popüler kültürde sık rastlanılan büyü yapma yöntemleri arasında; çeşitli malzemelerden karışımlar hazırlama, büyülü sözcükler söyleme veya hareketler yapma, büyülü yazılar veya semboller çizme, sihirli değnek gibi araçlar kullanma, belirli bir kişiyi sembolize eden kuklalar kullanma, kan veya hayvan yağı kullanma sayılabilir. Büyüler zengin, sağlıklı veya başarılı olmak, birine yardım etmek gibi iyi amaçlarla veya birini cezalandırmak gibi kötü amaçlarla da icra edilebilir.
Büyü ile uğraşan kişiler büyücü ya da sihirbaz olarak tanımlanır. Günümüzde "sihirbazlık" sözcüğü sıklıkla bir sahne sanatı olan "hokkabazlıkla" eşanlamlı kullanılır[1] ve bu alanda kullanımı herhangi bir doğaüstü anlam içermez. Orta Çağda din adamı, mezarcı, şifacı, demirci gibi bazı meslek sahiplerinin ve bedensel ya da ruhsal engeli olanların büyücülükle uğraştığı düşünülürdü. Günümüzde hâlen, bazı engellilerin büyü yapma veya ruh çağırma seansları esnasında doğaüstü güçler tarafından cezalandırıldığı (çarpıldığı) inancına bazı toplumlarda rastlanılır.
İnsanoğlunun büyüye olan inancı antik çağlardan günümüze gitgide azalmıştır. Günümüzde büyünün tüm çeşitleri modern bilim tarafından reddedilir ancak büyüye olan inanca bazı dinlerde ve akımlarda hâlen rastlanılır.
Etimoloji
Büyü (Büy/Büğ/Böğ) kökünden türemiştir. Etkileme, yayılma, örtme, kapatma anlamları bulunur. Büyük kelimesiyle aynı kökten gelir. Böğe (şaman) sözcüğü ile de alakalıdır. Büğü şeklindeki söylenişinin Moğolca Böge (şaman) sözcüğü ile bağlantısı vardır. Macarca büyücüye Büvesz/Büvös denir. Modern toplumda doğuştan gelen önderlik yeteneğine Batı dillerinde Karizma (Büyülenç, Büyüleyim) denmesi, insanların bu kavrama daima duyduğu ilgiyi gösterir.
Sihir (Arapça: سحر) sözcüğü, Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Kelimenin Arapçadaki kökü ise s-h-r şeklindedir.
Okültizmde büyü
Büyü okültistlere göre psişik tesirlerle yapılabilir. Örneğin manyetizma (canlısal manyetizma) yoluyla yakından ya da düşünce formları yoluyla uzaktan büyü yapılabileceğine inanılır.
Büyü türleri
Büyü, ak büyü ve kara büyü olarak ikiye ayrılır. Ak büyü, iyi niyetle bir canlının iyiliği için yapılan büyüdür. Ruhsal şifacılık veya bencilce bir amaç gütmeyen dualar vb. bu gruba girer. Kara büyü ise, kötü niyetle, nefsani amaçlarla, maddi veya manevi bir çıkar sağlamak üzere yapılan büyüdür. Bir kimseye o kimseye ait herhangi bir nesne (saç kılı vs.) aracılığıyla yapılan büyüye “araçlı büyü”, kukla gibi bir benzerini yapmak yoluyla yapılan büyüye ise “kopyalı büyü” (simulakrum) adı verilir.
Kara büyü yapanların gönderdikleri tesirlerin kendilerine dönerek bizzat kendi üzerlerinde etkili olmaları sonucunda maruz kaldıkları şok, “geri dönüş şoku” olarak adlandırılır. Kara büyü ile uğraşanların başlarına gelenler “geri dönüş şoku” olarak açıklanır. Bu yüzden büyü sanatı çok tehlikeli bir sanattır. Ezoterik ve okült kaynaklara göre, eski inisiyelerin yapabildiği gibi niyetlerini, isteklerini, düşüncelerini ve imajinasyonunu denetleyemeyen insanlar asla bu alanlarda çalışma yapmamalılardır. Çünkü insanın niyeti “iyi niyet” sınırını aşıp nefsaniyet sınırına kaydığı an, çalışma kara büyüye dönüşür ve geri dönüş şoku tehlikesi başlar. Büyücüye okült literatürde majisyen adı verilir.
Sudan'ın güneyinde yaşayan Azandeler büyüyü cadılık ve kâhinlik birlikte doğanın ve toplumun olağan bir parçası olarak görürler. Böylece farklı olgular, her parçası ötekini destekleyen kapalı bir mantık sistemi oluşturur ve hem doğal ve toplumsal düzen için, hem de düzensizlik ve rastlantı için akılcı bir nedensellik sistemi ortaya çıkar.
Ritüel ve doğal büyüler
Tarihçiler ve antropologlar büyüyü yüksek ve alçak büyü olarak ikiye ayırmışlardır.[2] Yüksek büyü ya da diğer adıyla ritüel büyüsü[3] veya seremoni büyüsü, daha karmaşık, uzun, detaylı ve sofistike büyülerdir.[2] Alçak büyü ya da diğer adıyla doğal büyü ise daha çok köylülerle bağdaştırılır ve folklorda görülür. Doğal büyüler[3] konuşmak gibi daha basit ve kısa ritüellere sahiptirler. Alçak büyüler daha çok cadıcılıkla bağdaştırılır.[4] antropolog Susan Greenwood "Rönesanstan beri yüksek büyünün cennetten enerji ve kuvvetler indirmekle alakalı olduğu düşünülmüştür" der.[5] Yüksek büyü genelde kapalı alanlarda yapılırken alçak büyü genelde açık alanlarda yapılır.[5]
Dinlerde büyü
Hristiyanlıkta büyü
Resmi olarak Musevilik ve Hristiyanlıkta büyü yasaklanmış bir uygulamadır. İsa'nın doğumu sırasında gökteki belirtileri yorumlayan üç kâhin hikâyesindeki kişilerin ise Zerdüşti astrologlar veya büyücüler olduğuna inanılmaktadır.
Büyücülük Hristiyan mistisizmiyle birlikte ve aynı nedenlerle gelişti. Kara ve beyaz büyüye olan inanç, kuşkusuz peri, cin, ruh ve gulyabanilere inanılan Hristiyanlık öncesi pagan kırsal kesiminin animizminin mirasıydı.Fakat sistematik büyücülüğün Orta Çağ sonlarının ürünü olduğu görülür. Dahası, büyücülükle açık savaşa giren Kilise, sözde büyücü ve kahinlerin arttığı bir histeri ortamı yarattı."Summis Desiderantes" adlı can alıcı önemdeki fetva Kilise'nin resmi karşı saldırısını ifade ediyordu ve 1484 gibi geç bir tarihte VIII. Innocentius tarafından verilmişti. Büyücü avcılarının standart kitabı "Malleus Maleficarum" 1486'da Dominikenler tarafından yayınlandı.Eğer daha önceleri büyücülükle ilgili bir suskunluk varsa, bu artık olamadı. Bundan sonra bütün Hristiyanlık Şeytanın lejyonlarını kötü kadınlara yönelttiğini ve onların da vaftiz edilmemiş çocuk etiyle yağlandıklarını, keçi ve geyiklerin veya süpürgelerin üstünde çıplak uçtuklarını, büyülerini gerçekleştirmek ve cinlerle çiftleşmek için gece sabbatlarına katıldıklarını biliyordu. Kadınlar zayıf, aşağı varlıklar olarak sınıflandırılmışlardı, baştan çıkartmaya direnemezlerdi.Kilise bu tür şeyleri açıkça kabul ettiğinde, büyücülük potansiyeli fazlasıyla arttı. Komşunun ürününü mahvetmek veya düşmanının karısının düşük yapmasını sağlamak için insanlardan büyük paralar alınıyordu. Olgu ile hayal, şarlatanlıkla halüsinasyon arasındaki sınırlar umutsuz bir şekilde kalkmıştı.
VIII. Innocentius "son zamanlarda kulağımıza geliyor ki" diyordu"... iki cinsten de birçok insan kendilerini şeytanlara "incubi et succubi" terk etmişler ve büyü, sihir, el çabukluğu ve öteki lanetli bağlamalar yoluyla...annelerin rahminden bebekleri kesip alıyorlar...toprağın ürününü, asmanın üzümünü, ağaçların meyvesini lanetliyorlar...Bu kötü büyücüler, ayrıca vaftiz oldukları için kendilerinki de olan inanca küfredip inkâr ediyorlar ve... ruhlarını en pis ölümcül tehlikelere düşürecek... İnsanlığın Düşmanı'nı teşvif etmekten geri kalmıyorlar."[]
Bundan sonra, üç yüz yıl daha, Avrupa'nın çoğu yerinde büyücülük ve büyücü avcılığı salgın haline geldi.
İslam'da büyü
İslam'da büyü yapmak, tıpkı fal bakmak gibi açıkça haram kabul edilir. Bazı Hanefi alimleri büyüye karşı önlem almak gibi sebeplerle ve uygulamamak kaydı ile, tahsilini helal görmüşlerdir.
İslam dünyasında büyü bazen İlm-el Havass adı altında okutulmuş, bazen de salt kişisel menfaatler amacıyla ve insanların aleyhine kullanılan ve adına sihir ve büyü denilen ve kınanan şekliyle kullanılmıştır. Buna göre tanımlar ve lehte ve aleyte sözler de çeşitlilik göstermiştir.
Ahmed b. Mustafa Taşköprüzade'nin Miftâh es-Seâde ve Misbâh es-Siyâde adlı eserinde büyü şu şekilde tanımlanır: "Büyü, evrensel münasebetleri, yıldızların pozisyonlarını ve bunun dünyevi olaylarla alakasını, yani tabiat alemini hususi bir bakış açısı ile inceleyen ve bu terkibin neticesi, nadir tesirler ve harika sırlar ile bunların kaynağı olan nedenleri araştıran ve ortaya çıkaran bir ilimdir."
Taşköprüzade büyüyü dört çeşide ayırır; Hintlerin ruhların temizlenmesi yöntemi, çeşitli güçlüklere maruz kalınan Nabatilerin yöntemi, "kainatın ve kevkeplerin ruhanilerinin teshir edilmesi ile ilgili" Yunan yöntemi ve müphem isimlerin, formüllerin, cinler üzerinde etkisi olan meleklerin kullanıldığı İbrani, Kıpti ve Arapların metodu. Kayda değer diğer bir nokta ise kullanılan ve önerilen tılsım sembol ve reçetelerin yüzlerce yıllık geçmişi olması, çoğunun kasti veya kasıtsız aktarım hatalarından ötürü etkisini yitirmesidir.
İslam literatüründe sihir, tılsım, gözbağcılık, rukye, nazar, cifr, ifha, simya, nücum, kehanet, falcılık, düğümcülük kavramları hakkında bilgi verilmektedir. Kur'an'da sihir küfür sayılır (Bakara:102), büyü yapanlar yerilir (Taha: 69, Yunus:77). Bakara suresinde (102) Harut ve Marut kıssası anlatılır. Bunlar iki melek veya insan olup, büyü bilgisi verilmiş, onlar bilgileri insanlara öğretmiş, şeytan ve cinler bu bilgileri alarak kullanınca başlarına azap indirilmiştir. İslam peygamberine düşmanları tarafından büyü yapıldığına ve büyüye karşı Felak ve Nas surelerinin indiğine inanılır.[]
Bazı Müslüman toplumlarda büyüden korunmanın en etkili yolunun Felak ve Nas surelerini okumak olduğuna inanılır.[] Dini bütün kimselerin büyüden korunduğu da genel bir kabuldür.[]
Musevilikte büyü
Halaha kehanet ve herhangi bir falcılığı yasaklar ve Talmud birçok yasaklanmış büyücülüğü listeler. Pratik kabala musevilik tarihinde büyücülükle uğraşan mistik bir yahudi geleneğidir. Kullanıcıları tarafından kabul edilebilir ak büyü olarak görülmekteydi.
Diğer dinlerde büyü
Şamanizmde büyü dinle özdeşleşmiştir. Şamanlara göre doğanın ruhu vardır. Bu ruhlar ile insanlar arasındaki ilişki felaketleri veya mucizeleri tetiklemektedir. Şamanların çoğu ak büyü olarak tabir edilen iyi büyülerle insanların güvenliğini ve doğayla uyumunu sağlamakla ilgilenmektedir. Çeşitli ritüellerle hastaları iyileştirir ve olası felaketleri önlemeye çalışırlar. Kuraklık olduğunda yağmur yağması için, sel olduğunda ise suların durulması için uğraşırlar. Şamanlar kimi zaman kötü büyülere başvurmak zorunda kalabilmektedirler. Fakat bu büyüler herhangi bir insanın çıkarları doğrultusunda yapılmamaktadır. Şamanlar genellikle toplumlarının kötü varlıkların etkisi altında olduğunu düşündüklerinde onlara savaş açmak için kara büyüye başvurmaktadırlar.
Şamanlar ritüelleri sırasında manyak adı verilen özel bir kostüm giyerler. Palto, maske, madensel takılar ve demir levhalardan oluşan bu kostümün ruhsal dünyayla bağlantı kurmaları açısından yardımcı olacağına inanmaktadırlar. Şamanlar yardımcı ruhlarının ve tüm ruhların kostümlerinde yaşadığını düşünmektedirler. Bu ruhların çıktıkları ruhani yolculukta kostümleri aracılığıyla onları koruduğuna inanırlar. Bu nedenle kostümlerini özenle korurlar. Şamanlar ritüeller sırasında genellikle tütsü, halüsinojen bitkiler, sopalar, davul, küçük heykeller ve ayna kullanmaktadırlar.[6] Bazı inanışlarda yılanın bıraktığı kabuk, karanfil otu, sirke gibi maddeler büyüden korunmada kullanılır.[]
Türk mitolojisinde büyü
Türk mitolojisinde büyü, büyücüler, büyülü nesneler efsanelerin ve masalların ayrılmaz parçalarıdır. Söylence ve masallarda yer alan başlıca büyülü nesneler şu şekilde sıralanabilir, elbette ki sayı çok daha fazla artırılıp, daha ayrıntılı açıklamalar yapılabilir fakat en önemli olanları kısaca belirtmek yeterli olacaktır:
- Büyülü Arca (Sihirli Sandık): İçerisinden kahramanın ihtiyaç duyduğu tüm her şey çıkar. Bazen başka bir aleme açılan bir kapıdır.
- Büyülü Beşik: Kendiliğinde sallanır, bazen bir at gibi algılanır. Çocuğu kurtarmak için hareket eder. Bazen uçar.
- Büyülü Çukal (Sihirli Zırh): Düşmanların silahlarından etkilenmez, her tür darbeye dayanır. Özel madenlerden veya içerisine büyülü unsurlar katılarak yapılmıştır.
- Büyülü Değnek (Sihirli Çubuk): Nesneleri farklı biçimlerde etkileme gücüne sahiptir. Yöneltildiği veya dokundurulduğu nesneyi başka bir biçime sokabilir veya görünmez yapabilir. Dış etkilerle Türk kültürüne girmiştir.
- Büyülü Dirgi (Sihirli Sofra): Sofra her kurulduğunda kendiliğinden yemek verir. Üzerinden yenilen yemekler hiç bitmez.
- Büyülü Edik (Sihirli Papuç): İnsanı çok hızlı yürütebilir, hatta uçurabilir. Göz açıp kapayana kadar, varılmak istenen yere ulaştırır, gitmek istenilen yeri düşünmek yeterlidir. Dış tesirlerle masalarımızda görülmüştür.
- Büyülü Eyer: Üzerine koyulduğu atı çok güçlü kılar veya onu görünmez yapar ya da uçabilmesini sağlar.
- Büyülü Giysi (Sihirli Elbise): Giyen kişiyi görünmez yapar veya başka bir canlının (hayvan veya insanın) kılığına sokar. Bazen yalnızca bir gömlektir. Türk kültürüne özgü görünmektedir.
- Büyülü Gözge (Sihirli Ayna): Konuşabilir, uzak diyarları gösterebilir. Sorulan soruları cevaplayabilir. İçine girilebilir. Geçmişten ve gelecekten haber verebilir. Bırakıldığında bir denize dönüşür. Denize dönüşme özgün bir olgudur.
- Büyülü Halı: Uçabilir, üzerinde insanları taşıyabilir. Kendiliğinden sahibinin yardımına koşar. Yabancı kültürlerden gelmedir.
- Büyülü Iştın (Sihirli Lamba): İçinden cin çıkar, insan da içine hapsedebilir. Çıkan cini tekrar kandırıp içine sokmak gerekir, aksi takdirde o insanı kendine köle yapar. Dış tesirlerle Türk kültürüne girmiştir. Görünümü çok eskidir.
- Büyülü Kalpak (Sihirli Şapka): Giyen kişiyi görünmez veya çok güçlü yapar. Bu kalpak bulunup çıkarıldığında o gücünü yitirir. Bazen Kavuk, Sarık, Papak, Börk gibi farklı başlık türleri masallarda yer alır.
- Büyülü Kaval (Sihirli Flüt): Çalındığında kuşlar susar, üç gündür tuz yiyen koyunlar ırmaklardan su içmeden geçer. İnsanları büyüleyip peşine takar.
- Büyülü Kese: Sürekli para verir, içindeki para hiç tükenmez. Kötü niyetli kişilerin eline geçtiğinde veya ihtiyaç dışı kullanıldığında bu özelliğini yitirir.
- Büyülü Kılıç: Boyu kulaçlarca uzayarak düşmanları öldürür. Dış tesirlerden etkilenmiş olma ihtimali vardır.
- Büyülü Sopa: Sahibinin emriyle başkalarını aralıksız döver. Kötü insanla iyi insanı ayırt eder ve bir toplulukta yalnızca zalimleri tespit ederek döver.
- Büyülü Urgan (Sihirli Halat): İstenildiği kadar uzar, bu uzunluğu kendisi ayarlar. Göğe doğru uzanabilir. Hint kültüründe müzikle uzar.
- Büyülü Ülek (Sihirli Testi): Hiç durmadan su akıtır. Çöllerde susuz kalan ordular bu testi ile susuzluktan kurtulur. Türk ve İslam kültürüne özgüdür.
- Büyülü Tarak: Bırakıldığında bir ormana dönüşerek sahibini korur. Tamamen Türk kültürüne özgü bir motiftir.
- Büyülü Yay: Her attığını vurur. Atıcı gözünü kapatsa bile sihirli ok hedefini şaşırmadan gider kendisi bulur. Yerli bir motiftir.
- Büyülü Yuvar (Sihirli Küre): Geçmişten ve gelecekten haber verebilir. Falcılar tarafından kullanılır. Daha çok Çingene Falcı motifiyle özdeşleşmiştir. Yabancı bir motiftir.
- Büyülü Yüzük: Parmağa takıldığında görünmezlik, hızlılık, yenilmezlik gibi özellikler kazandırır. Çoğu zaman üzerinde tılsımlı bir taş bulunur.
- Sihirli Dolap: Sihirli elbise dolabı
Büyü Türk halk inancında amacına göre ikiye ayrılır:
- Akça Büyü: Zararsız, ölümcül sonuçları olmayan büyüdür.
- Kara Büyü: Zararlı, ölümcül sonuçları olan büyüdür.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Metapsişik Terimler Sözlüğü, Ergün Arıkdal
- İnanç Sözlüğü, Orhan Hançerlioğlu
- Yusuf Özbek-Manfred Ullman, İslam Açısından Sihir ve İslam Kültür Tarihinde Maji, İz Yayıncılık
- Norman Davies, Avrupa Tarihi
- Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011 (OTRS: CC BY-SA 3.0)27 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Dipnotlar
- ^ hokkabaz 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Dil Derneği. Erişim 11 Kasım 2011.
- ^ a b Bailey, Michael David (2018). Magic : the basics. Abingdon, Oxon. ISBN 978-1-317-61066-3. OCLC 997430416.
- ^ a b Goos, Gunivortus (2019). Germanic Magic Runes: Their History, Mythology and Use in Modern Magical Practice. Norderstedt. ISBN 978-3-7494-9794-2. OCLC 1197178752.
- ^ Russell, Jeffrey Burton (1972). Witchcraft in the Middle Ages. Ithaca, N.Y.,: Cornell University Press. ISBN 0-8014-0697-8. OCLC 246888.
- ^ a b Greenwood, Susan (2000). Magic, witchcraft and the otherworld : an anthropology. Oxford: Berg. ISBN 0-585-43600-2. OCLC 51299819.
- ^ Yeşim Paktin (2013). Şamanlık ve Büyücülük (PDF). Şaman Yorumlamaları ve Büyüsellik. ss. 15-18.
Cadı |
Afrika'da cadılık - Asya'da cadılık - Avrupa'da cadılık - Orta Doğu'da cadılık - Kuzey Amerika'da cadılık - Güney Amerika'da cadılık |