İçeriğe atla

Bön

Tibet'te bön dini simgeli bir kapı

Bon ya da Bön (Tibet alfabesi: བོན་, Wylie: bon, ZYPY: Pön, Tibetçe: [pʰø̃̀]) ya da bilinen adıyla Yungdrung Bon (Tibetan: གཡུང་དྲུང་བོན་, Wylie: g.yung drung bon, ZYPY: Yungchung Pön, Şablon:Literally 'Ölümsüz Bon'),, kendini Tibet Budizmi'nden aynı genel öğretileri ve terminolojiyi paylaşmasına rağmen ayrı olarak tanımlayan bir Tibet dinidir. 11. yüzyılda ortaya çıkmış olup[1] kitaplarını ağırlıklı olarak termalardan ve görüşlerini Loden Nyingpo gibi tertönlerden almıştır.[2] Bon terması, Budizm'in Tibet'e gelmesinden önceki mevcut Bön'ün efsanelerini içermesine rağmen "gerçekte eski din yeni bir din idi".[2] Tibet'te, özellikle doğuda ve çevredeki Himalaya bölgelerinde, önemli bir azınlık dinidir.

Kaynakça

  1. ^ Sam van Schaik describes "In fact, the Bonpo religion only started to take shape alongside the revival of Buddhism in the eleventh century." - Tibet: A History. Yale University Press 2011, p. 99.
  2. ^ a b Van Schaik, Sam. Tibet: A History. Yale University Press 2011, pages 99-100.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Engizisyon</span> Katolik Kilisesine bağlı mahkeme sistemi

Engizisyon, Katolik Kilisesi'ne bağlı bir mahkeme sistemi idi. Gerek kararları, gerek siyasi ve dini görüşleri nedeniyle dört büyük engizisyon adından çok söz ettirdi.

<span class="mw-page-title-main">İslamofobi</span> Müslümanlara karşı hoşnutsuzluk, korku, düşmanlık veya ön yargı

İslamofobi, kelime anlamı olarak "İslam korkusu" demektir. İslam dinine ya da Müslümanlara karşı duyulan nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve kin besleme anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Tibet</span> Asyada bir yayla bölgesi

Tibet Orta Asya'da Tibet halkının anavatanı olan bölge. Ortalama 4.900 metrelik yükseltisiyle "Dünyanın Çatısı" diye tanınır. Kuzeyinde Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve Qinghai, doğusunda Sichuan, güneyinde Hindistan, Nepal ve Bhutan vardır. Başkenti Lhasa'dır.

<span class="mw-page-title-main">Tibet Özerk Bölgesi</span> Çinde özerk bir bölge

Tibet Özerk Bölgesi ya da Çince ismiyle Xizang Özerk Bölgesi, kısaca Tibet veya Xizang, Güneybatı Çin'de, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)'ne bağlı eyalet düzeyinde bir özerk bölgedir. Toprakları, geleneksel Tibet bölgesine ait Ü-Tsang ile Kham bölgeleriyle örtüşür.

Bardo Thödol, insan ruhunun ölüm olayından tekrar doğmasına dek içinde bulunacağı koşulları ve geçireceği bilinç hallerini ayrıntılı bir biçimde açıklayan ve ruha ölüm sonrasında geçirebileceği haller konusunda rehberlik yapan bir Tibet kitabıdır. Batı'da bu kitaba Tibet Ölüler Kitabı denmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Padmasambhava</span>

Padmasambhava Tibet kralı Thrisong Detsen zamanındaki Tibet Budizmi'nin kurucusu olarak kabul edilir.

Tesniyeci kaynak ya da kısaca D, Belgesel hipotez (BH)'e göre Tora'yı oluşturan dört kaynaktan biridir. Bu kaynak, Tora'da Tesniye kitabıyla sınırlıdır fakat benzer tema ve dil Tanah'ın Yeşu, Hakimler, Samuel ve Krallar kitaplarında da kullanılmaktadır. Bu adı geçen kitaplar dizisi din bilimadamlarınca Tesniyesel tarih olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Çin'de insan hakları</span>

Çin'de insan hakları, Çin hükûmeti, diğer ülkeler, uluslararası sivil toplum kuruluşları ve iç muhalifler arasındaki bir tartışma konusudur. ABD Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kuruluşlar Çin hükûmetini vatandaşlarının ifade, hareket ve din özgürlüklerini kısıtlamayla suçlamaktadır. Çin hükûmetiyse ülkenin "ulusal kültürü" ve gelişmişlik düzeyi bağlamında siyasi hakların yanı sıra ekonomik ve sosyal hakları da içeren "daha geniş" bir insan hakları tanımını savunmakta ve buna dayanarak ülkede insan hakları alanında gelişme olduğunu iddia etmektedir. Çin bunların yanı sıra anayasasında sadece vatandaşlık haklarını değil, "Dört Ana İlke"nin de yer aldığını; yasal açıdan Dört Ana İlke'nin vatandaşlık haklarından üstün olduğunu, bu nedenle de kendilerine göre bu ilkeler için tehdit oluşturan kişilerin tutuklanmasının yasal zemini olduğunu belirtmiştir. Çin hükûmetine göre bu ilkelere uyan herkes tüm Çin vatandaşlık haklarından yararlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Saluen</span>

Saluen Nehri, Çin'de Nu Nehri olarak bilinir, Myanmar'daki en uzun nehirdir.

<span class="mw-page-title-main">Çin'de din</span> Çin içerisindeki birçok din

Çin, dünyanın en eski ve sürekli öğreti ve felsefi geleneklerinin beşiği olmuştur. Çin'de batıdaki anlamıyla bire bir örtüşen bir din anlayışı hiç olmamıştır. Milattan önce 6. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan düşünce okulları kendi içinde özgün olarak sürekli gelişmiştir. Bu yüzden Çin'de inanç sistemleri olarak Çin kültürünü tarihi boyunca şekillendiren Konfüçyüsçülük, Taoizm ve çok sonradan gelen Budizm düşünce okulları sıralanır. Bu iç içe geçmiş düşünce okulları kendi aralarında kökten farklı bir evren anlayışı taşımazlar ancak klasik anlamıyla batıda ortaya çıkan Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık dinlerinden kökten ayrıdırlar. Bu düşünce okulları öncesinde de Çin'in hem toplayıcı ve avcı şamanik toplumlarında hem de yerleşik tarım toplumları döneminde kainatın doğuşuyla ilgili anlatılan masal ve efsanelerde evrenin; klasik dinlerde olduğu gibi bir yaratıcı tarafından yaratılmasından çok her şeye hamile olan ve hiçbir şeyin henüz bir biçimi olmadığı karanlık bulamaç bir şeyden doğduğu inançları yer bulmaktadır. Bu bulamaç, karanlık hiçbir nesnenin henüz şekil almadığı ama her şeye hamile olunan bu hale masallarda Hundun, düşünce okullarında Dao denmektedir. Dao'dan Gök ve Yer yani somut ve soyut olan her şey doğar, yin ve yang değişim ilkeleriyle her şey biçim alır ve dönüşür. Günümüzde Kuantum Kuramı'nın kozmogoni görüşleri Çin'de ortaya çıkan bu evren anlayışına daha yakın durmaktadır. Gök uzayı, yer ise yıldızlar, gezegenler gibi yoğun her şeyi temsil etmektedir. Dao düşünce okulunda Gök ve Yerin ham doğası yani kendiliğindenlik hali olan Zìrán (自然)'a uyması çabasız çabayı uygulaması en uygun yönetim olarak anlatılırken, Konfüçyüsçü okullara göre ise Gök ve Yer ilişkisi hiyerarşik ele alınır, erdem ve görevlere önem verilir, dolayısıyla devletin yönetimi ve halk ile ilişkisi buna uymalıdır anlayışı hakim olmuştur. Çin imparatorları, özellikle Konfüçyüs okuluna göre Gök gibi olmalıydılar ve bu yüzden "Göğün Vekaleti"ni (Tianming) talep edip Çin efsanevi ve geleneksel pratiklerine katılırlardı. Yaygın inanç sistemi bu şekilde kendini gösterirken sonraki yüz yıllarda Batıda ortaya çıkan dinler Çin'de yayılmak istemiş olsa da halk arasında bu inanç sistemleri çok rağbet görmemiştir. Ancak günümüzde sayıları fazla olmasa da Çin'de Hristiyanlık ve müslümanlık da yaşamaktadır. 1949 Mao Zedong devriminden beri Çin, bir ateist ve Marksist kurum olan Çin Komünist Partisi tarafından yönetilmektedir. Bu dönemde bilimsel bir zemini olmayan hiçbir görüşe izin verilmedi. Dini hareketler ve kurumlar önce hükûmet kontrolü altına alındı, sonra Kültür Devrimi (1966-1976) sırasında baskıya uğradı. Devrimin yumuşama döneminde geleneksel öğretiler ve sonradan gelen dini örgütlere haklar verilmeye başlanmıştır. Hükûmet henüz beş tane öğreti ve dini resmen tanımaktadır: Budizm, Taoizm, İslam, Protestanlık ve Katoliklik. 21. yüzyılın başında kurumsal idarelerde Konfüçyüsçülük ve Çin halk gelenekleri giderek daha fazla tanınma kazanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Manasarovar Gölü</span>

Manasarova Gölü veya Mapham Yumtso, Çin'in Tibet Özerk Bölgesi'nde bulunan bir göldür. Gölün batısında Rakshastal Gölü ile kuzeyinde Kailaş Dağı yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kailaş Dağı</span> Tibetin güneybatısında Transhimalayanın bir kısmını oluşturan dağdır

Kailaş Dağı, Tibet'in güneybatısında Transhimalaya'nın bir kısmını oluşturan dağdır. Dağ, Manasarovar ve Rakshastal göllerinin kuzeyinde İndus, Sutlej, Brahmaputra ve Karnali olmak üzere Asya'daki en uzun nehirlerin kaynağına yakın bir konumda yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Yarlung Tsangpo Nehri</span>

Yarlung Tsangpo (bazen Yarlung Zangbo ya da Yarlung Zangbo Jiang ya da Yalu Zangbu Nehri, Tibet Özerk Bölgesi'nin en uzun nehridir. Tibet Platosu'ndan ayrılırken, nehir dünyanın en büyük ve en derin kanyonu olan Yarlung Tsangpo Büyük Kanyonu'nu oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Wylie transliterasyonu</span>

Wylie harf çevirisi, yalnızca tipik bir İngilizce daktiloda bulunan harfleri kullanarak Tibet alfabesinin harf çevirisini yapmak için kullanılan bir yöntemdir. Sistem adını, sistemi oluşturan ve Harvard Journal of Asiatic Studies'de yayınlanan 1959 tarihli bir makalede tanımlayan Amerikalı bilim insanı Turrell V. Wylie'den almıştır. Çeviri sistemi, daha sonra Tibet çalışmalarında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde standart bir harf çevirisi şeması hâline geldi.

<span class="mw-page-title-main">Gompa</span>

Gompalar veya Gönpalar, ling olarak da bilinir, Çin, Hindistan, Nepal, Ladakh ve Bhutan'ın bölümleri de dahil olmak üzere tarihi Tibet bölgelerinde yaygın olan Tibet Budizmi ile ilişkili öğreti, nesil ve sādhanānın birleşimi olarak algılanabilecek bir tahkimat, bir vihara ve üniversitedir. Bhutan Dzong mimarisi, geleneksel gompa tasarımının bir alt kümesidir. Bir gompa, uygulayıcıların meditasyon yaptığı ve öğretileri dinlediği bir meditasyon odasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Yak tereyağı</span>

Yak tereyağı yerli yak sütünden yapılan tereyağıdır. Çin, Hindistan, Moğolistan, Nepal ve Tibet'teki birçok çoban topluluğu, tereyağı da dahil olmak üzere yak sütünden yapılan süt ürünlerini üretir ve tüketir. Bütün yak sütü, bütün inek sütünün yaklaşık iki katı yağ içeriğine sahiptir ve peynire daha yakın bir dokuya sahip bir tereyağı üretir. Güney Orta Asya ve Tibet Platosu'ndaki çoban toplulukları için temel bir gıda ürünü ve ticaret maddesidir.

<span class="mw-page-title-main">Ming-Tibet İlişkileri</span>

Tibet ile Çin'in Ming hanedanı (1368-1644) arasındaki ilişkilerin kesin doğası belirsizdir. İlişkinin analizi, modern siyasi çatışmalar ve Westphalia egemenliğinin kavramın var olmadığı bir zamanda uygulanmasıyla daha da karmaşıklaşıyor. Çin Halk Cumhuriyeti tarafından yayınlanan bir kitap olan “Çin'in Tibet'inin Tarihsel Durumu” Ming sarayının Tibet liderlerine çeşitli unvanlar vermesine ki bu unvanların haleflerine Ming başkentine seyahat etme olanağı sağlıyordu, Tibetlilerin unvanları tam olarak kabul etmesine ve Ming hanedanının Tibet üzerinde tartışmasız bir egemenliğe sahip olduğunu iddia ediyor. Çin'deki bilim adamları da Tibet'in 13.yy'dan beri Çin'in ayrılmaz bir parçası olduğunu ve dolayısıyla Ming İmparatorluğu'nun bir parçası olduğunu savunuyorlar. Bununla birlikte, Turrell V. Wylie, Melvin C. Goldstein ve Helmut Hoffman gibi Çin dışındaki çoğu bilgin, ilişkinin bir hükümdarlık olduğunu, Ming unvanlarının yalnızca nominal olduğunu ifade etti. Tibet'in Ming kontrolü dışında bağımsız bir bölge olarak kaldığını ve basitçe Tibet ile ilişkileri kesen İmparator Jiajing’e(1521-1566) kadar haraç ödediğini söylerler.

<span class="mw-page-title-main">Nyingma</span> Tibet Budizminin büyük okullarından bir tanesi

Nyingma Tibet Budizmi'nin dört büyük okulundan biridir ve kelime olarak Tibetçe'de "eski okul" anlamına gelir. Ngangyur, yani "antik çeviri cemiyeti" olarak da bilinir. Nyingma okulu, sekizinci yüzyılda, Kral Trisong Detsen'in (710-755) hükümdarlığı sırasında, Budist kutsal metinlerinin ilk defa Sanskritçe'den Tibetçe'ye çevrilmesi ile kurulmuştur.

Kagyu okulu, aynı zamanda "oral silsile" veya "fısıltılı iletim" anlamlarına gelen Kagyü veya Kagyud olarak da bilinir ve Tibet Budizminin dört ana ekolünden biridir. Kagyucular silsilelerinin 11. yüzyılda yaşamış Hint Mahasiddaları olan Naropa, Maitripa ve yogini Niguma'ya dayandırırlar. Bu isimlerin öğrencisi olan Marpa Lotsawa (1012-1097) onların öğretilerini Tibet'e taşımıştır. Marpa'nın öğrencilerinden Milarepa da önemli bir şair ve öğretmendir.

<span class="mw-page-title-main">Drogön Chögyal Phagpa</span>

Drogön Chogyal Phagpa Tibet Budizminin Sakya okulunun beşinci lideriydi. Aynı zamanda Budist ve Tibet İşleri Bürosu'nun ilk başkanı ve Yuan Hanedanı'nın ilk İmparatorluk Eğitmeni idi. Kubilay Han döneminde görev almıştır.