Uygur Kağanlığı, 8.ve 9. yüzyılların ortaları arasında yaklaşık bir yüzyıl boyunca var olan bir Türk imparatorluğuydu. Çinliler tarafından Jiu Xing, dokuz Oğuz veya Dokuz Tuğluk olarak adlandırılan bir kabile konfederasyonuydu.
Orhun Yazıtları, Göktürk Yazıtları ya da Köktürk Yazıtları, Eski Türkçe (𐰆𐰺𐰴𐰣∶𐰖𐰔𐱃𐰞𐰺𐰃) olan, Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile II. Köktürk Kağanlığı döneminde Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Birçok kişi ilk Türkçe yapıt olarak bilse de ilk Türkçe yapıt Çoyr Yazıtıdır. Orhun yazıtları Türkçenin tarihsel süreçteki gramer yapısı ve bu yapının değişimiyle ilgili bilgiler verdiği gibi Türklerin devlet anlayışı ile yönetimi, kültürel ögeleri, komşuları ile soydaşlarıyla olan ilişkileri ve sosyal yaşantısıyla ilgili önemli bilgiler içermektedir.
Göktürk Kağanlığı, asıl ismiyle Türk Kağanlığı Göktürkler tarafından kurulmuş ve 552-744 yılları arasında Orta ve İç Asya'da hükümdarlık sürdürmüş bir Türk imparatorluğudur ve bozkırların ilk model devletidir. Asya Hun İmparatorluğu'ndan sonra 2. Büyük Devlet lakabını almıştır.
Elegeş Yazıtları ya da Elegest Yazıtı, MS 650'li yıllarda dikilmiş ve Elegest Irmağı vadisinde bulunmuş olan bir Göktürk yazıtıdır. Orhun Yazıtları’ndan yaklaşık 100-150 yıl önce yazılmışlardır.
Orhun, Göktürk ya da Köktürk alfabesi, Göktürkler ve diğer erken dönem Türk kağanlıkları tarafından kullanılmış, Türk dillerinin yazılması için kullanılmış ilk yazı sistemlerinden biridir. Alfabe, 4'ü ünlü olmak üzere 38 damga (harf) içermektedir.
Tengricilik veya Tengrizm, Avrasya stepleri'nde ortaya çıkan, şamanizm ve animizme dayanan dinî bir inançtır. Türk ve Moğol toplumlarının inandığı dinlerden biridir. Tengri'ye tapınmanın yanında Animizm ve Totemlik bu inancın ana kısımlarını oluşturmaktadır.
Eski Türkçe, Türk yazı dilinin ilk dönemidir. Dönem Orhun Türkçesi ve Eski Uygur Türkçesi olmak üzere iki altdönemde incelenir. Orhun Türkçesinin kesin tarihlere dayandırılabilir ilk belgesi olan ve VIII. yüzyılın ortalarına tarihlenen Orhun Yazıtlarından Uygur Türkçesinin tarihe karıştığı XIII. yüzyıla değin sürer. Doğu Asya'dan Doğu Avrupa'ya dek önemli bir coğrafyada konuşulduğu anlaşılmaktadır. İlk dönemlerinde yabancı etkilerden epey uzak ve dönemin diğer dillerine göre oldukça yalın olduğu, Uygur çağında git gide zenginleştiği ve yabancı dillerden etkilendiği anlaşılmaktadır. Dil XIII. yüzyılda ölse de türlü Türk toplulukları tarafından yazı dili olarak kullanıldığı XVII. yüzyıla tarihlenen Altun Yaruk nüshasından anlaşılmaktadır.
Orhun Vadisi Moğolistan’ın göbeğinde, başkent Ulan Batur’dan 370 km uzaklıkta Orhun Nehrinin etrafında bulunmaktadır. Orhun Vadisi 2004 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınmıştır. Orhun Vadisinin tarih açısından büyük önemi vardır. Uygur Kağanlığı ve bir zamanlar dünyanın en büyük imparatorluğu olan Moğol İmparatorluğu'nun başkentleri Orhun Vadisi’ndedir. Bu yüzden Orhun Vadisi Hun İmparatorluğu, Göktürk Kağanlığı, Uygur Kağanlığı ve Moğol İmparatorluğu’na ait arkeolojik kalıntılar, eski kent ve yerleşim merkezlerinin enkazları, yazılı ve dikil taşlar, mezarlar ve Budist tapınaklarının bulunduğu, çok sayıda tarihi bilgi içeren kültürel bir miras olarak kabul edilmektedir.
GökTürkçe, Göktürk Türkçesi, Köktürk Türkçesi veya KökTürkçe, Türkçenin bilinen ve yazılı metinleri ele geçirilebilen en eski dönemine verilen isimdir. Eski Türkçe adlı dönemin ilk kısmını oluşturur. Devamında Eski Uygur dönemi yaşanmıştır.
Uygur edebiyatı, Uygurların tarih içinde olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı, yazındır. Burkancılık (Budizm) ve Manihaizmin yanında Nasturilige ait eserlere de pek az olarak rastlanır. Çeviriler önce, Sanskritçe, Toharca, Tibetçe ve Soğdakca'dan yapılmıştır. Bu arada yazı da değişmiş, bengü taşlarında kullanılan Köktürk yazısının yerini Soğdak yazısından geliştirilmiş bulunan Uygur yazısı almıştır. Uygur yazısı yanında az da olsa Köktürk, Brahmi, Tibet, Soğdak ve Mani yazıları da kullanılmıştır.
Türk yazı sistemleri Türk dilinin bütün tarihî ve çağdaş dönemlerinde kullanılmış olan alfabeleridir. Türklerin en geniş ölçüde kullandığı yazı sistemleri Göktürk, Uygur, Arap, Kiril ve Latin alfabesidir. Türk dilinin tarihi sürecinde ticari, kültürel, dinî vb. sebeplerle bu dilin yazımında Göktürk, Mani, Soğut (Sogd), Uygur, Brahmi, Tibet, Süryani, İbrani, Grek, Arap, Kiril, Latin asıllı alfabeler Türk diline çeşitli düzeyde uyarlanmış varyantlarıyla kullanılmıştır.
Bugut Yazıtı, Arhangay Aymag'daki Bayn Tsagaan Gol civarında yer alan Bugut Dağı'nın 10 km doğusunda, Birinci Türk Kağanlığı zamanından kalma bir anıt mezar külliyesinde bulunan iki dilli bir yazıt.
Taryat Yazıtları ya da Terhin Yazıtları, Moğolistan'ın Arhangay ilinin Doloon Mod bölgesindeki Terhin Irmağı'nın yakınlarında bulunan Orhun alfabesi ile yazılan Uygur yazıtlarıdır. Bu yazıt Uygur kağanı Bayan Çor Kağan tarafından sekizinci yüzyılın ortalarında taşa işletilmiştir.
Az veya Azlar; antik dönem Orta Asya halkı. 8. yüzyıl Göktürk kaynaklarındaki Azlarla ilgili bilgiler ışığında onların günümüz Tuva’nın ve Moğolistan’ının batısı ile Tannu-ola Dağlarının kuzeyi-batısını kapsayan Ötüken’in kuzey batı bölgelerinde yaşadığı bilinmektedir.
Altun Tamgan Tarkan Yazıtı, İhe Ashete Yazıtı ya da Höl Asgat Yazıtı, 1891 yılının ağustos ayında Rus bilim insanı N. P. Levin tarafından bulunmuştur. Yazıt Nikolay Yadrintsev, Vasili Radlof, Hüseyin Namık Orkun vb. birçok bilim insanı tarafından incelenmiş ve estampajları çıkarılmıştır. Altun Tamgan Tarkan Yazıtı, Moğolistan'n Bulgan aymagının Mogod sumunda, Tülee Uul Dağı'nın batısında kalan Asgatan Höndiy bölgesindeki Asgat Vadisi'nde bulunmaktadır. Altun Tamgan Tarkan Yazıtı, Koşo Saydam Gölü'nde bulunan Orhun Yazıtları'nn yaklaşık olarak 53 km kuzeydoğusunda bulunmaktadır.
Yorçı Yazıtı ya da Çagan Obuga Yazıtı, 1998 yılında, Çin sınırları içerisinde bulunan İç Moğolistan Özerk Bölgesi'nde Baotou Şehri'ne bağlı Darhan Moominggan yerleşim alanı Çagan Obuga Köyü, Holbugatu Hosigu mevkiinde bir çoban tarafından bulunmuş bir Göktürk yazıtıdır. Yazıtın bulunduğu bölgede yapılan araştırma ve incelemeler, buranın İkinci Göktürk Kağanlığı'nın önemli idari merkezlerinden biri olduğunu göstermektedir. İkinci Göktürk Kağanlığı dönemine ait kağanlık sarayı kalıntıları, kurganlar, anıt mezarlar, heykeller ve Yorçı Yazıtı'nın üzerindeki damga ve tasvirler de bu görüşü desteklemektedir. Yazıt üzerinde ilk incelemeler 2004 yılında Baotou'daki yerel tarih araştırmacıları tarafından yapılmıştır.
Hüis Tolgoy Yazıtı, 1975 yılında D. Navaan tarafından Moğolistan'ın Bulgan bölgesinde bulunan tek dilli ve iki taş parçadan oluşan bir yazıttır. Yazıtın keşfi Türkiye'de Nejat Diyarbekirli tarafından yazıtın içeriği ve dili hakkında bilgi vermeden iki fotoğrafla duyurulmuştur. N. Bazilhan 2005 yılındaki çalışmasında yazıt hakkında bilgi vermiştir. Yazıt üzerinde Moğol-Japon araştırma ekibinin yaptığı çalışmalar 2009'da Ōsawa Takashi, Suzuki Kōsetsu ve R. Munkhtulga tarafından yayımlanmıştır. Türk Kağanlığı zamanından kalma yazıt, ön-Moğol diliyle yazılmış olup Bugut Yazıtı'nın Brahmi yüzündeki Moğolca kısımla birlikte şu anda Moğol diliyle yazıldığı bilinen en eski metinlerdir. Moğol dilinin en eski belgesi olarak bilinen Yisünge Anıtı'ndan 650 yıl kadar daha eskidir. Yazıttaki 11 satırlık metin Brahmi alfabesinin bir çeşidi olan Türkistan Brahmi harfleriyle dikey olarak yazılmış olup kelimeleri ayıran yatay işaretlerle sağdan sola devam etmektedir. Yazıtın dili; Alexander Vovin, Étienne de la Vaissière, Dieter Maue ve Mehmet Ölmez'den oluşan ekibin, yazıtın 3D teknoloji kullanılarak taranması, fotoğraflanması amacıyla 18 Ağustos 2014'ten 28 Ağustos 2014'e kadar düzenledikleri ortak sefere kadar bilinmiyordu. Yazıt dilinin belirli morfolojik özellikleri sebebiyle Hint-Avrupa veya Türk dilinden ziyade ön-Moğol dili olduğu varsayılıyordu. Sanskrit ve Brahmi dillerinde uzman olan Dieter Maue Brahmi harfli yazıtı deşifre ederek yazıttaki dilin Ruanruanların dili olduğunu ortaya çıkarmıştır. Birinci taşa göre daha harap durumda olan ikinci taştaki yazılar ise henüz çözülememiştir. Sonradan yazıtı analiz eden Alexander Vovin Hüis Tolgoy yazıtının dilinin Güney Kitan dilinden ziyade arkaik Moğolcaya benzediğini belirtmiştir. Mehmet Ölmez ortak seferin ayrıntıları üzerinde duran bir makale yayınlarken Étienne de la Vaissière ise yazıta tarihçi perspektifinden yaklaşmış ve yazıtın 7. yüzyılın ortalarında Tiele (Tegreg) topluluklarını idare eden Uygur lideri Pusa adına yazıldığını öne sürmüştür. Yazıt deşifre edilinceye kadar Moğolistan Arkeoloji Enstitüsü'nün deposunda tutulurken dilinin ön-Moğol dili olduğunun anlaşılması üzerine Moğolistan'ın bağımsızlık günü kutlamaları arifesinde Moğolistan devlet adamlarının, milletvekillerinin ve bilim insanlarının katılımının eşliğinde yazıtın anıt eser olarak açılışı gerçekleştirilmiştir.
Eski Türk Yazıtları, Turan Yazıtları - Tarih boyunca Türklerin yaşadığı yerlerde bulunmuş olan yazıtlardır. Yoğunluk olarak Moğolistan, Sibirya ve Orta Asya bölge ve ülkelerde bugüne kadar bulunmuş olan çok sayıda Türkçe yazıt kurgan (mezar) ve kaya taşlarından oluşmaktadır. Yazıtlar Turan Alfabesi, Orhun Alfabesi veya Runik alfabe diye bildiğimiz Türk diline has damgalar ile yazılmıştır.
Kuray Kurganları, Güney Altay ve Batı Tuva arasında bulunan Tiele-Türk kurgan kültürü Kurganlarda; yaylı toka (Kurgan-I/II), üzengiler (K-II), ıslık topları ve bilemek için bir eğe (K-II), balta (K-II), metal plaka (K-II), iki deri kemer, demir saplı bıçaklar (K-II), iğne kasası (K-III), altın plaka (K-III), eyer (K-III), gümüş/altın küpe (K-IV/VI), savaş baltası (K-IV), demir ataş (K-IV), çakmaktaşı (K-IV), kayış ucu (K-IV) tahta tarak (K-VI) ve değirmen taşları bulunmuştur.
Kutlug Kağan Yazıtı, İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı'nın kurucusu İlteriş Kağan’a ait olduğu düşünülen yazıttır. 2019'da Arhangay'daki Nomgon Ovası'nda çalışmalarına başlayan Türk Akademisi ile Moğolistan Arkeoloji Enstitüsünden bilim insanları, Temmuz 2022'de başlayan çalışmalarında m.s. 700. yıla ait yaklaşık 250 metrekarelik bir kurganda yapılan kazıda keşfettikleri külliyede ağustos ayında iki yüzü Göktürkçe ve bir yüzü Soğdca yazılmış bir taş bulmuştur. Yazıtın İkinci Göktürk Kağanlığı'nı yeniden canlandıran Kül Tigin ve Bilge Kağan'ın babası İlteriş Kağan adına dikildiği sonucuna varılmıştır. İlk araştırmalarda yazıtın üzerinde "Tanrı", "Türk", "Kutlug", "tümen" gibi bir dizi kelime tespit edilmiştir. "Türk" adının ilk kez geçtiği Göktürk döneminin en eski yazılı anıtı olarak kabul edilmektedir.