Coğrafya; beşerî (insanî) sistemleri ve yeryüzünü araştıran, bunlar arasındaki ilişkiyi neden-sonuç ve dağılış ilkesine bağlı olarak inceleyen ve sorgulayan bir bilim dalıdır. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca “γεωγραφία” gaia (yer) ve gráphein sözcüklerinden türemiştir. Türkçesi yerçizim sözcüğüdür. Zamanımızdan 2200 yıl önce coğrafya terimini ilk kullanan kişi Eratosthenes olmuştur. Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar:
- Birincisi, bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır.
- İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır.
- Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır.
- Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve düşüncelerin iletişimini sağlamasıdır.
Doğu Anadolu Bölgesi, Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Anadolu topraklarındaki konumunda doğuda yer alması nedeniyle Birinci Coğrafya Kongresi tarafından 1941 yılında böyle isimlendirilmiştir. Ülkenin, nüfus yoğunluğu ve nüfusu en az olan bölgesidir. Bunda bölgenin yüzölçümünün büyük olması başlıca etkilerindendir.
Biyocoğrafya, bitki ve hayvan türlerinin dağılımını ve bu dağılımın nedenlerini inceleyen Fiziki coğrafyanın alt bilim dalıdır.
Türkiye'nin coğrafi bölgeleri, 6 Haziran-21 Haziran 1941 tarihleri arasında Ankara'da toplanan Birinci Coğrafya Kongresi tarafından belirlenmiştir. Kongre ilk, orta ve lise müfredat programları ile okul kitapları, coğrafya terimleri ve coğrafi isimlerin yazılması, Türkiye Coğrafyası'nın ana hatları ve yerlerin adlandırılması üzerinde çalışmalar yapmak amacıyla toplanmıştı. Bu çalışmanın sonucunda Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrilmiş olması, dağların Anadolu'nun iç kesimlerini kıyılardan ayırması, iklim, ulaşım ve bitki örtüsü gibi kriterler dikkate alınarak Türkiye'nin coğrafi bölgeleri belirlenmiştir. İdari sınırları baz alan Türkiye'nin İBBS'si ile karıştırılmamalıdır.
Fiziki coğrafya coğrafyanın büyük alanlarından biridir. Fiziki coğrafya; insan coğrafyasının alanı olan kültürel çevre aksine, atmosfer, hidrosfer, biyosfer ve jeosfer gibi doğal çevrelerin süreç ve değişimlerini inceleyen doğa bilimi dalıdır.
Buzul bilimi ya da glasiyoloji, buzulları ya da daha genel olarak buzu ve buz ile bağlantılı doğal fenomenleri inceleyen bilim dalına verilen isimdir.
Sosyal bilimler, toplumsal bilimler veya toplum bilimleri; insanın muhatabı olan her şey ile ilişkisini araştıran, olayları incelerken merkeze insanı ve insanların oluşturduğu toplumu koyan akademik disiplinler bütünüdür. İnsan ile yazı bulunduktan sonraki zamanın ilişkisini araştıran tarih, insan ile bulunduğu çevrenin ilişkisini araştıran coğrafya, insanların oluşturduğu toplumu araştıran sosyoloji gibi bilim dalları sosyal bilimlere örnek olarak gösterilebilir. Türkiye'de zaman zaman sözel bilimler olarak da anılırlar. Sosyal bilimlerin sanat ve beşeri bilimlerden temel farkı, insanlığı incelerken nitel ve nicel bilimsel yöntemlerin kullanımını içermesidir. Bu terim, 19. yüzyılda, "toplumun özgün bilimi" sosyolojiyi ifade etmek için kullanılmaktaydı. Ancak günümüzde antropoloji, arkeoloji, iktisat, ilahiyat ve din bilimleri, beşeri coğrafya, dil bilimi, işletme, müzik bilimi, siyaset bilimi, psikoloji, hemşirelik ve sosyal tarihi içeren birçok akademik branşı ifade eder.
Yer bilimleri, Dünya'nın ve atmosferinin fiziksel ve kimyasal yapısıyla uğraşan bir bilim dalı olup, Dünya gezegenine ait bütün doğa bilimi alanlarını kapsar. Yer bilimleri gezegen biliminin bir dalı olarak düşünülebilir ancak tarihi daha eskiye dayanır. Yer bilimleri, her biri kendi içinde daha özelleşmiş alanlara ayrılabilen dört ana çalışma alanından oluşur; bunlar sırasıyla litosfer, hidrosfer, atmosfer ve biyosferdir.
Türkiye coğrafyası, Türkiye'nin konumu, coğrafi bölgeleri, yeryüzü şekillleri, iklim, nüfus, din, tarım, hayvancılık ve ekonomisinin yörelere ve bölgelere göre dağılımını içerir.
Nüfus coğrafyası, nüfusla ilgilenen bir beşeri coğrafya dalıdır. Doğal çevre ile nüfus arasındaki ilgiyi araştırır. Kıta ülke, bölge, bölüm ve yöre ölçeğinde nüfusun dağılışı ile dağılışı etkileyen doğal ve beşeri faktörleri araştırır.
Turizm coğrafyası, turizmin mekana yayılışı, mekana etkileri, oluşan turistik alanın tespiti ve sınıflandırılması, arazinin kapasitesinin tespiti ile ilgilenen Beşeri coğrafya dalıdır. Turistin, turizmin tanımı, sınıflandırılması, turizm faaliyetleri neden yapılır, katılan turist sayısı, ülke ve dünya ekonomisine etkileri, turizm çeşitleri inceleme alanlarıdır.
Siyasi coğrafya, siyasi otorite ve organizasyonlar tarafından alınan kararlar üzerinde coğrafi etmenlerin etkisini, siyasi kararların uygulanmasının coğrafi çevreye etkisi ve bunun sonucunda oluşan coğrafi olayları inceleyen beşeri coğrafya alt disiplinidir. Siyasi coğrafya, devletle yer arasındaki ilişkileri coğrafyanın temel çalışma prensiplerine göre inceler. Alman bilim insanı Friedrich Ratzel (1844-1904) insanın dünyaya dağılışının doğal şartların etkisiyle oluştuğunu iddia ettiği Politik Coğrafya kitabıyla Siyasi coğrafyanın kurucusu sayılır.
Kültürel coğrafya, kültürü coğrafi bakış açısıyla inceleyen beşeri coğrafya disiplinidir. Coğrafyada çevrenin kültürler tarafından farklı algılanması önemlidir. Kültür coğrafyası fiziki çevreden çok kültürel ortamla ilgilenir. Bir kültüre ait insanların çevreyi anlama şekillerini inceler.
Beşeri coğrafya, coğrafi çevrenin insan yaşamına etkisi ve insanın mekanda yaptığı değişiklikleri inceleyen bir coğrafya anabilim dalıdır. Beşeri coğrafya, yeryüzünde insanın değiştirdiği ve hâlen değiştirmekte olduğu görünümünü analiz eder. Beşeri coğrafya bireyle ilgilenmez, insan denildiğinde, insan topluluğu anlaşılır. İnsan ve insan faaliyetlerini konuları incelenir.
Davranışsal coğrafya, çevreyi nasıl algıladığımızı, düşüncelerimiz ile algılarımızın davranışlarımızı nasıl etkilediğini inceleyen beşeri coğrafya bilim dalıdır.
Şehir coğrafyası, kentleri ve kent alanlarını inceleyen beşeri coğrafyanın alt dalıdır. Kentler bina ve altyapı yoğunluğunun bulunduğu alanlardır. Kentlerde ekonomik faaliyetlerden tarım dışı sektörler gelişmiştir.
Ord. Prof. Ali Tevfik Tanoğlu, Cumhuriyet döneminin ilk büyük coğrafyacılarından biridir.
Cumhuriyet Dönemi, Türkiye için sosyal, ekonomik, bilimsel ve teknik alanlarda bir atılım dönemi olmuş ve bu alanlarda övünmeye değer başarılara ulaşılmıştır. Bunlardan özellikle bilim alanında yüzyıllarca süren uyku bitmiş ve ileri hamleler yapılarak, uluslararası düzeye ulaşma çabaları başlamıştır. Türkiye'nin Yükseköğretim kurumlarında coğrafya eğitim ve öğretimi 19. Yüzyılının ikinci yarısından beri yapılmaktadır. Ancak, cumhuriyete kadar geçen yıllarda coğrafya öğretimi yer adları saymak ve istatistiki bilgiler vermekten öteye geçememiştir. Türkiye'de modern coğrafyanın kuruluşu ve öğretimi cumhuriyet döneminde, özellikle 1933'ü izleyen yıllarda başlamıştır. Asıl ve dönemin en önemli gelişmesi, 1941 yılında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde yapılan Birinci Coğrafya Kongresi kararları ile kendini göstermiştir. Bu tarihten 1981 yılına kadar geçen sürede coğrafya konularında özgün eserler verilmiş, çok sayıda dergi ve ders kitabı yayınlanmıştır. Söz konusu bu dönemde coğrafya öğretimi öncelikle İstanbul Darülfünun'da, ardından Atatürk'ün isteğiyle Ankara'da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde ve de dönemin sonlarına doğru 1974 yılında Atatürk Üniversitesi'nde ve 1980 yılında Ege Üniversitesi'nde coğrafya bölümlerinde yapılmıştır. Yani 1981 YÖK Yasası öncesi Türkiye'de sadece dört tane coğrafya bölümü bulunmaktaydı.
Coğrafya genel olarak beşeri ve fiziki coğrafya olmak üzere ikiye ayrılır.Bir ülkenin coğrafyası bu şekilde anlatılabilir.Irak ve Suudi Arabistan ile komşudur.Bir Ortadoğu ülkesidir.Kuveyt'in doğuda Basra körfezine kıyısı vardır.Yüzey şekilleri sadedir.Ülkede çöl iklimi yaygındır.Çöl iklimi olduğundan dolayı sıcaktır ve yağışı azdır.Yağış daha çok kış ayında düşer. Ülke kum ve çakıllarla örtülüdür.
Bölgeler coğrafyası, toprak parçasını inceleyen beşeri coğrafyanın dalıdır. Bölge coğrafyasının üzerine 19. yüzyılda çalışmaya başlanmıştır, başlarda kıtaları belirleyen dal günümüze kadar hep değişkenlik içerisindedir ve gelecekte değişmeye devam edecektir. Şehir fonksiyonları ve coğrafi özellikler değiştikçe bölgesel coğrafya değişmeye devam edecektir.