İçeriğe atla

Ayrılma reaksiyonu

Alkin halojenürlerin katıldıkları bir başka tepkime çeşidiyse ayrılma tepkimeleridir. Bu tepkime esnasında molekülün yapısında bulunan XY gibi bir molekül alkil halojenürlerin yapısından ayrılır bunun sonucunda da çoklu bağlar oluşmaktadır.

Ayrılma tepkimelerini gösteren genel bir şema
Alkin halojenürün yapısından XY molekülün yapısından ayrılarak Alkenler oluşur

Dehidrohalojeleme

Bu yöntem alken sentezinde kullanılan çok yaygın bir yöntem olup tepkimeye giren organik molekülden bir HX ayrılması sonucunda gerçekleşir. Burada X ile halojenler kastedilmektedir. Bu işlemin gerçekleşebilmesi için alkil halojenürün kuvvetli bir bazla ısıtılması gerekmektedir.

Ayrılma tepkimelerinde Sn1 ve Sn2 tepkimelerinde olduğu gibi ayrılan grup olduğu ve aynı zamanda bir elektron çifti olan ve ayrılan gruba atakta bulunan baz bulunmaktadır. Kimyagerler genellikle sübstitüent taşıyan diğer bir deyişle dallanma yapmış olan karbon atomuna alfa (α) ve ona bitişik olan karbon atomuna da beta (β) Karbon atomu olarak adlandırırlar. Bunun yanı sıra β karbon atomuna bağlı olan hidrojen atomuna da β hidrojen atomu denilir. Genellikle dehidrohalojenleme de ayrılan hidrojen atomu β karbonundan ayrıldığı için çoğunlukla β- ayrılmaları diye de adlandırıldığı gibi 1,2- ayrılma tepkimeleri şeklinde de anılmaktadır.

Dehidrojenleme tepkimelerini gösteren genel bir şema
Burada β karbonundan bir hidrojen ve komşu karbondan bir halojen ayrılır ve alken oluşur. B burada bazdır.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi dehidrohalojenlemede bir güçlü basen kullanılması gerekmektedir. Bu baslar çok çeşitlilik gösterebilir bunlardan en fazla kullanılanı ise etanol içerisinde çözülen potasyum hidroksittir. Potasyumun yaında diğer en çok kullanılan güçlü baz sodyumdur.

Ayrılama tepkimeleri Sn1 ve sn2 tepkimelerine çok benzerler. Ayrılma tepkimeleri de E1 ve E2 şeklinde adlandırılır. Buradaki E2 ile adlandırılan ayrılma tepkimesi iki moleküllü bir mekanizma ve E1 ile gösterilen tepkimede tek moleküllü bir mekanizmadır.

Elektrofil ayrılma tepkimleri (E2 tepkimeleri)

1. E2 tepkimeleri aşağıdaki tabelada da görüldüğü gibi tek basamaklıdır. İlk olarak tepkime ortamda bulunan baz (Etoksil iyonu) sahip olduğu elektron çiftini kullanıp β karbonunda bulunan bir protonu çekmeye başlar. Bu arada β karbonu üzerinde bulunan elektron çifti karbon karbon çift bağındaki π bağını oluşturmak için harekete geçerler, aynı zamanda bu basamakta brom bağlı olduğu α karbonundan elektronlarıyla beraber ayrılmaya başlar. Bu işlemlerin hepsi aynı zamanda gerçekleşmektedir.

2. Burada ise bir ara form oluşmaktadır. Burada oksijenile β hidrojeni arasında bir kısmi bağ oluşmuştur ve α karbon atomu ve brom arsındaki sigma bağları ise kısmı bağlara dönüşerek zayıflamıştır. Bunların yanında iki karbon arasında ikinci bağ olan π bağını oluşturmak üzere β ve α karbonları arasında kısmi bağlar oluşmuştur. İşte burada hem bazın hem de halojenin tepkimede yer almasıyla tepkimeye E2 Tepkimeleri denilmektedir.

3. Bu aşamada ise karbon atomları arasında ikili bağ tamamen oluşmuş, baz molekülden ve brom ise molekülden tamamen kopmuşlardır. Sonuç olarak bir alken, bazın yapısına hidrojen katması sonucunda alkol (burada etanol) ve bromunda molekülden kopmasıyla da bromür iyonu oluşmuştur.

E2 tepkimelerini gösteren bir mekanizma
1' de kırmızı oklarla gösterilen işlemlerin hepsi aynı zamanda gerçekleşmektedir. 2 ise ara ürün olup halojen ve baz daha tam olarak ayrılmamıştır.
3'te ise ürünler (alkol, alken, halojen iyonu) oluşmaktadır.

Elektrofil ayrılma tepkimleri (E1 tepkimeleri)

E1 tepkimelerini gösteren bir mekanizma
1. Basamak: Ortamda bulunan polar çözücünün yardımla Klor bir elektron çifti alarak molekülden ayrılır ve bir karbokatyon oluşur.
1. Basamak: Su karbokatyondan bir hidrojen koparması sonucunda ürün olan alken oluşmuş olur.

Genel itibarıyla E1 tepkimeleri iki ayrı basamaktan oluşmaktadırlar.

1. Basamak: Bu basamakta ortamda bulunan polar çözücünün etkisiyle klor atomu bir çift elektronla beraber alkandan ayrılır. Bunun sonucunda üçüncül bir karbokatyon ve klorür iyonu oluşur.Geenel itibarıyla bu basamak ikinci basamaktan daha yavaş gerçekleşen bir basamak olup tepkimenin hızını belirleyen basamaktır.

2. Basamak: Bu basakta su bir önceki basamakta oluşmuş olan karbokatyonun β-karbonunda bulunan bir proton koparır bu arada hidrojen atomundan bir çift elektron β- ve α- karbonları arasında çift bağ oluştururlar. Sonuç olarak ürün olan alken ve hidronyum iyonu oluşmuş olur.

SN2 ve E2 tepkimelerin karşılaştırılması

E2 ve SN2 tepkimelerini karşılaştıran bir şema
Burada kırmızı oklarla gösterilen işlemler aynı zamanda gerçekleşmektedir.
Burada kırmızı oklarla gösterilen işlemler aynı anda gerçekleşmektedir.

Yandaki tabelede E2 ve SN2 tepkimelerini karşılaştırmalı bir şekilde görebilmekteyiz.Bu tür tepkimelerin E2 ya da SN2 olacağı birkaç faktor tarafında belirlenir.

Eğer nükleofil (baz) β-hidrojenine atakda bulunursa ayrılma (E2) tepkimesi meydana gelirken nükleofilin üzerinde ayrılan grubu barındıran karbona atak yapması durumunda ise yer değiştirme yani SN2 tepkimesi oluşur.

Burada halojenürün birincil, ikincil ya da üçüncül bir halojen olması tepkimesin seyrini değiştirmektedir. Birincil halojenürün olması durumunda tepkime SN2 tepkimesi ikin halojenürün üçüncül olması durumunda ise tepkime E2 olarak gerçekleşir. Şayet ikincil bir halojenür varsa burada tepkime yüzde yüz E2 olmamakla birlikte yüzde otuz civarlarında SN2 tepimeside oluşur.

Diğer bir faktor ise tepkimenin uygulandığı sıcaklıktır. Deneyin uygulama sıcaklığının artması E2 tepkimelerinin oluşma olasılığını artırır.Çünkü E2 tepkimeleri aktivleşmek için daha fazla enerjiye gerek duyarlar bu enerjüde artırılan sıcaklıkla sağlanmış olur.

Bunaların dışında E2 tepkimelerin oluşmasını tetikleyen diğer bir faktor ise sterik engelli güçlü bir bazın kullanılmasıdır. Yani CH3O yerine C4H9O gibi büyük hacimli bazların kullanılması E2 tepkimelerin oluşmasına öncülük eder.

Kaynakça

T.W Graham Solamons(Yazar), Craig B. Fryhle (Yazar),Güral Okay (Çeviri Editörü), Yılmaz Yıldırır (Çeviri Editörü) Organik Kimya, (Organik Chemsty), 7. Basımdan Çeviri, Literatür Yayıncılık 2002, ISBN 975-8431-87-0. Sayfa 265-271

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hidrokarbon</span> tamamen hidrojen ve karbondan oluşan organik bileşik

Hidrokarbon, sadece karbon ve hidrojen atomlarından oluşan kimyasal bileşiklerin genel adı.

<span class="mw-page-title-main">Alken</span>

Alkenler yapılarında en az bir tane karbon-karbon (C=C) çift bağı içeren organik bileşiklerdir. Alkenlerin yapısında karbon-karbon çift bağı bulunduğundan ve bu karbonların yapabileceği en fazla hidrojenle bağ yapmamış olduğundan alkenler doymamış bileşikler kategorisine girerler. Alkenlerin yapısında sadece bir karbon-karbon çift bağının bulunması durumunda homolog seriler oluşturur. Bu homolog serilerin genel formülü CnH2n şeklindedir. Burada n-in en az 2 olma şartı vardır. Aşağıda en basit alken olan eten, yaygın ismiyle etilenin, çeşitli modellemelerle çizilmiş şekillerinin yanı sıra alkenlerin çeşitli şekillerdeki yazılış şekilleri de bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Benzen</span>

Benzen, aren veya aromatik hidrokarbonlar olarak adlandırılan organik bileşikler sınıfının en basit üyesidir. Renksiz, yanıcı, kaynama noktası 80,1 °C, erime noktası 5,5 °C olan bir sıvıdır. Moleküler formülü C6H6'dır. Benzen, endüstriyel bakımdan değerli olduğu gibi yapısı bakımından da kimya çalışmalarında önemlidir. Kan hücrelerini öldürme etkisi olduğundan kanser yapıcı bileşikler arasına girer.

<span class="mw-page-title-main">Molekül</span> birbirine bağlı gruplar halindeki atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısı

Molekül, birbirine bağlı gruplar halindeki atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısına verilen addır. Diğer bir ifadeyle bir molekül bir bileşiği oluşturan atomların eşit oranlarda bulunduğu en küçük birimdir. Moleküller yapılarında birden fazla atom içerirler. Bir molekül aynı iki atomun bağlanması sonucu ya da farklı sayılarda farklı atomların bağlanması sonucunda oluşabilirler. Bir su molekülü 3 atomdan oluşur; iki hidrojen ve bir oksijen. Bir hidrojen peroksit molekülü iki hidrojen ve 2 oksijen atomundan oluşur. Diğer taraftan bir kan proteini olan gamma globulin 1996 sayıda atomdan oluşmakla birlikte sadece 4 çeşit farklı atom içerir; hidrojen, karbon, oksijen ve nitrojen. Molekülleri oluşturan kimyasal bağlara Moleküler bağlar denir. Bunlar kovalent, iyonik ve metalik bağlardır.

<span class="mw-page-title-main">Kimyasal bağ</span> atomları birbirine bağlanmasını ve bir arada kalmasını sağlayan kuvvet

Kimyasal bağ, atomların veya iyonların molekülleri, kristalleri ve diğer yapıları oluşturmak üzere birleşmesidir. Bağ, iyonik bağlar'da olduğu gibi zıt yüklü iyonlar arasındaki elektrostatik kuvvetten veya kovalent bağ'larda olduğu gibi elektronların paylaşılmasından veya bu etkilerin bazı kombinasyonlarından kaynaklanabilir. Açıklanan kimyasal bağların farklı mukavemetleri vardır: kovalent, iyonik ve metalik bağlar gibi "güçlü bağlar" veya "birincil bağlar" ve dipol-dipol etkileşimleri, London dağılım kuvveti ve hidrojen bağı gibi "zayıf bağlar" veya "ikincil bağlar" vardır.

Esterleşme, esterler genel olarak karbon asitlerinden elde edilmektedirler. Burada karbon asitlerinde bulunan –OH grubu (alkol) bir –OR grubuyla yer değiştirmesi sonucunda oluşmaktadır. Esterleşme tepkimelerin gerçekleşmesi için ısının yanı sıra katalizör olarak da genellikle Sülfürik asit ve hidroklorik asit kullanılmaktadır. Aşağıdaki tabloda asit katalizörle tepkimesini gösteren bir şema görebiliriz.

<span class="mw-page-title-main">Ester</span>

Kimyada esterler, bir hidroksil grubundaki hidrojen atomunun bir organik grup (bu metinde R' olarak gösterilecektir) ile yer değiştirmiş olduğu organik bileşiklerdir. Hidrojenin bir H+ iyonu olarak ayrışabileceği -OH grubu olan bu tür asitlere oksijen asidi denir.

<span class="mw-page-title-main">Amid</span>

Kimyada amid sözcüğü iki anlama sahiptir: - Birinci anlamıyla amid, bir azot atomuna (N) bağlı bir karbonil grubu bulunduran bir organik fonksiyonel grup veya bu gruba sahip bir bileşiktir. - İkinci anlamıyla amid, bir azot anyonudur.

<span class="mw-page-title-main">Amin (kimya)</span>

Aminler, amonyaktaki bir veya daha fazla hidrojen atomunun organik radikaller ile değiştirilmesi yöntemiyle türetilmiş organik bileşikler ve fonksiyonel gruplardır. Yapısal olarak aminler amonyağa benzerler, ama bir veya daha fazla hidrojen atomu, alkil veya aril gibi organik sübstitüentlerle yer değiştirmiştir. Bu kuralın önemli bir istisnası RC(O)NR2 tipi bileşiklerdir (C(O) karbonil grubuna karşılık gelir), bunlara amin yerine amid denir. Amidler ve aminlerin yapıları ve özellikleri farklı olduğu için bu ayrım kimyasal olarak önemlidir. Adlandırma açısında biraz akıl karıştırıcı olan bir nokta, bir aminin N-H grubunun N-M (M= metal) ile değişmesi hâlinde buna da amid denmesidir. Örneğin (CH3)2NLi, lityum dimetilamid'dir.

<span class="mw-page-title-main">Eter</span> Organik bir fonksiyonel grup

Eterler, iki organik kısmın bir oksijen atomu üzerinden birbirine bağ yapmış organik moleküllerdir. Eterlerin genel formülü R-O-R' şeklindedir. Buradaki R ve R' aynı olabileceği gibi farklı organik kısımlar da olabilirler.

Esterlerin su alarak alkol ve asitlere ayrışması reaksiyonudur. Sabunlaşma esterleşmenin tersi olan bir reaksiyondur.Sabunlaşma denilince esterlerin Hidrolizi akla gelmektedir. Bu tepkimenin gerçekleşmesi için hidroksitlerin sulu çözeltisi daha doğru Natriıum hidroksit ya da esterleri parçalaya bilen özel enzimler gerekmektedir. Bitkisel ya da hayvansal yağların sabunlaşması sonucu üç değerli bir alkol olan Gliserin ile yağ asidi oluşur. Sabunlaşma sodyum hidroksit ya da potasyum hidroksit ile yapılırsa yağ asidi yerine bunun sodyum tuzu ya da potasyum tuzu elde edilir. Sabunlaşma temelde bir çeşit Hidroliz reaksiyonudur.

<span class="mw-page-title-main">Radikal (kimya)</span>

Kimyada radikaller eşleşmemiş elektronu olan atom, molekül veya iyonlardır. Bu eşleşmemiş elektronlar genelde son derece reaktiftir. Radikaller, yanma, atmosfer kimyası, polimerleşme, plazma kimyası, biyokimya ve pek çok başka kimyasal süreçte önemli rol oynar. Örneğin, insan fizyolojisinde, süperoksit ve azot oksit, damar tonusu gibi pek çok biyolojik süreci düzenler. Radikal ve serbest radikal terimleri genelde eşanlamlı kullanılmakla beraber, bir radikal bir çözelti kafesi içinde hapsolmuş veya başka bir moleküle bağlanmış durumda olabilir. 1900'de Michigan Üniversitesi'nde Moses Gomberg tarafından betimlenen trifenilmetil radikali, ilk tespit edilmiş organik serbest radikal olmuştur.

Katılma tepkimeleri, bir organik molekülün yapısına dışarıdan başka bir molekülün katılmasıdır. Organik kimyada yapısında karbon-karbon çift bağı (Alken) ya da karbon-karbon üçlü bağı (Alkin) bulunduran molekülerlerin yapısına dışarıdan en az iki elementin girmesiyle gerçekleşen tepkimelerdir. İşte bu tepkimeler sonucu yapısında çoklu bağ bulunduran moleküldeki çoklu bağlar kırılarak yerlerine tekli bağlar oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Markovnikov kuralı</span> organik kimyada asimetrik alkenlere hidrojen halojenürlerin karbon-karbon çift bağlarına katılmasını öngören kanun

Markovnikov kuralı, organik kimyada asimetrik alkenlere hidrojen halojenürlerin karbon-karbon çift bağlarına katılmasını öngörür. Bu kurala göre, asimetrik alkenlere hidrojen halojenürler katıldığında, hidrojen atomu her zaman en fazla hidrojen atomuna sahip olan karbon atomuna bağlanır. Bu da açıkta kalan halojen atomunun fazla dallanma yapan ya da hidrojen bakımından fakir olan karbon atomuna bağlanması anlamına gelir. Bu etki suyun alkenlere katılması esnasında da gözlenir. Burada su molekülündeki H- atomu en az dallanmış karbon atomuna bağlanırken, OH-grubu ise en fazla dallanma yapmış karbon atomuna bağlanır. Rus kimyager Vladimir Markovnikov tarafından 1870'te önerilmiştir.

Halojenleme veya halojenasyon, bir bileşiğe bir veya daha fazla halojenin katılmasını gerektiren kimyasal bir reaksiyondur. Alkenler, klor ve brom gibi halojenlerle, nükleofillik özelliği göstermeyen çözücüler içerisinde hızla tepkimeye girerler ve dihalojenleri oluştururlar. Bromun katılması daha kolay takip edilebilmektedir. Çünkü kırmızı-kahve rengi olan Brom çözeltisinin rengi ortadan kalkar. Bu yöntem özellikle çift bağların varlığını kanıtlamada kullanılır. Burada alken doymamış bir molekül olduğu için bromla tepkimeye girerken, alkanlar ise ortamda radikal bir çözelti olmadığı sürece tepkime vermez. Genel itibarıyla bu tepkimeler ya oda sıcaklığında ya da soğuk bir ortamda inert halojen çözücülerinin (CCl4) varlığında uygulanır.

HCl veya HBr gibi halohidrik asitlerin alkenlere katılımıyla haloalkanlar meydana gelir. Alkenlerde hidrojen ve Halojenlerin katılmalarında iki farklı durum ortaya çıkar. Eğer katılmaya giren alken eten gibi sadece birincil karbonlardan oluşan bir alken ise tepkime yandaki gibi sonuçlanır.

Nükleofil ismi, atomun artı kısmı manasına gelen nucleo ve Yunancada seven manasına gelen philos kelimelerinden oluşmaktadır. İsimden de anlaşılacağı gibi nükleofiller artı parçacıkları seven artı merkez arayışı içinde olan moleküllerdir. Bu tür tepkimelerde nükleofiller yani bir çift ortaklaşmamış elektrona sahip molekül, bir alkil halojenürün halojen kısmıyla yer değiştrir işte bu şekilde gerçekleşen yer değişikliklerine Nükleofil yer değiştirme tepkimeleri denir. Elektronegatif halojen elektronları kendine doğru çektiğinden dolayı Karbon otomu üzerinde kısmi bir pozitif yük oluşmuş oluyor. Bu tepkimede de görüldüğü gibi bir yer değiştirme işlemi vardır.

Kimyada kimyasal enerji, pil, ampul ve hücre gibi bir kimyasal maddenin tepkime esnasındaki değişiminin potansiyelidir. Kimyasal bağ kurma veya koparma sonucu enerji açığa çıkar. Bu enerji bir kimyasal sistem tarafından ya emilir ya da yayılır.

Tersiyer Latincedeki "tertiarius" kelimesinden gelmektedir. Kimyada üçüncül manasında kullanılmaktadır.

Organik reaksiyonlar, organik maddelerin tepkimelerine verilen genel addır.