
Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.
Pro-feminizm ya da profeminizm, herhangi bir feminist hareketin bir üyesi olmayı ima etmeksizin feminizmin hedeflerini desteklemeyi işaret etmektedir.
İslami feminizm, modern düşün hayatında yer bulmaya başlayan melez ideolojilerin bir örneği. İslami paradigma içinde dile getirilen feminist söylem ve uygulamalar bütününe verilen adlandırma. Modern İnsan Hakları bildirgelerinde tüm insanların eşit olduğu söylenirken, İslam dünyasında, gündelik yaşamda geleneksel inanışlar ve dini inanca dayalı, konjonktür ile uyuşmayan kadın-erkek ayrımı ve erkeklerin üstünlüğü söylemine karşı, kadınların eşitliği ve/veya üstünlüğünü savunan bir düşünce sistemiyle İslam düşüncesini harmanlamaya itmiştir.

Lezbiyen feminizm lezbiyenliğin feminizmin mantıksal sonucu olduğu görüşünü savunan feminist bir ideolojidir. Feminizme kara çalmak isteyen kimseler aynı iddiayı feminizmi gözden düşürmekte kullansalar da lezbiyen feministler feminizmin bu türünü lezbiyenliğin yayılmasının bir yolu olarak ortaya atmaktadırlar.
Kadıncılık (Womanism), feminist yazar Alice Walker tarafından özellikle Afrikan Amerikan feminizmi için tanımlanan ancak sonradan ırk ve sınıf ayırımlarını aşan feminizmin bir versiyonudur.
İrlanda Cumhuriyet Ordusu ya da kısaca IRA, Kuzey İrlanda'nın Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını savunan, 1969 yılında aynı adı taşıyan yapının parçalanmasıyla ortaya çıkan ayrılıkçı örgüt.

Gül Devrimi, Gürcistan’da 2003 yılında Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze’nin görevini bırakmak zorunda kalmasıyla sonuçlanan barışçıl halk hareketi.
Sosyalist feminizm, 1960'lı yılların sonu ve 1970'li yılların başında sözü edilmeye başlanan feminizm hareketidir. Barbara Ehrenreich’in 1976 yılında WIN dergisindeki makalesinde söylediği üzere sosyalist feminizm terimi, “olduğu şey olması için çok kısa bir tanımlamadır, bununla birlikte, gerçekten sosyalist, enternasyonalist, ırkçılık ve heteroseksizm karşıtı feminizm”dir. sosyalist feministlere göre aile, üretimin ve dağıtımın yapıldığı yer, yani mücadelenin merkezidir. Sosyalist feminizm, kapitalizmi kadının ezilmişliğinin temel kaynağı olarak kabul eder, tarihsel kapitalizm bağlamı içine konulmadıkça, cinsiyetçiliğin kadın hayatları üzerindeki etkinlik biçiminin anlaşılamayacağını savunur.
İç savaş veya sivil savaş, bir ülkenin insanlarının çeşitli etnik veya dini gruplar altında organize olarak birbirleriyle yaptıkları silahlı çatışmalara verilen genel isimdir. Bu çatışmalar genelde ortak yönleri olmasına rağmen her ülkenin kendine has kültürel ve siyasi yapısı nedeniyle çoğunlukla öznel bir yapıya sahiptir. İç savaş her ne kadar bir ülkenin içindeki grupların silahlı çatışması olarak tanımlansa da ülke içindeki her silahlı çatışma iç savaş değildir. Örneğin devletin ayrılıkçı bir grupla ya da rejim karşıtı hareketlerle yapacağı çatışmalar iç savaş sayılmaz. Ancak bazı ayrılıkçı hareketlerin ufak çaplı bir isyan olarak başlayıp ülkenin geneline yayılması ile çatışmanın bir iç savaşa dönüştüğü de olmuştur. Bir çatışmanın "iç savaş" olarak kabul edilebilmesi için bu çatışmanın ülkenin genelinde etkili olması, ülkedeki mevcut devletin ya politik gruplar arasında parçalanması ya da ülkenin bir kısmında hakimiyetini yitirmesi gerekmektedir. Örneğin İspanya İç Savaşı'nda İspanya Devleti, Cumhuriyetçiler ve Milliyetçiler arasında ikiye bölünmüşken Suriye İç Savaşı'nda Suriye Devleti bünyesinden bazı unsurların ayrılmasına rağmen ayakta kalmış ancak ülkenin bir kısmında da hakimiyetini kaybetmiştir. İç savaşlar hemen her zaman iç savaşa giren ülkeye diğer ülkelerle yapılan savaşlardan daha fazla zarar vermiştir. Bunun en önemli nedeni, ülkenin kendi yapısının kendi içinde giriştiği bir mücadelenin diğer ülkelerle giriştiği mücadelelere nazaran tedavisinin çok daha zor olmasıdır. Tarihte iç savaşlar çoğu zaman ya rejim değişikliğiyle ya da bölünmeyle sonuçlanmıştır.
Liberal feminizm, kadının özel alan ile sınırlı kalmasına karşı çıkarak, birey olarak kendini geliştirecek potansiyele sahip olması gerektiğini savunan ideoloji. 1970’lerde Amerika’da ortaya çıkmıştır. Liberal feminist teorinin klasik savunucusu olarak Mary Wollstonecraft kabul edilmektedir. Mary Wollstonecraft, 3 Ocak 1792’de feminist teori tarihindeki ilk önemli çalışma olan A Vindication of the Rights of Woman adlı eserini tamamlamış, bu kitap daha sonraları feminist düşünce için başat eser olmuştur. Wollstonecraft’a göre, mademki erkekler ve kadınlar aynı ahlaki ve düşünsel öze sahipler, o zaman aynı zihinsel ve tinsel eğitimi almalıdırlar. Bu noktada temel liberal feminist duruşunu ortaya koymaktadır: akıl, her insanda aynıdır. 19. yüzyıl Amerikan kadın hakları hareketinin önemli iki lideri Elisabeth Cady Stanton ve Susan B. Anthony, selefleri Wollstonecraft tarafından ifade edilen Aydınlanma teorisini geliştirmiştir. “Cinsler aynıdır” diyen Stanton, sonuç olarak bunların eşit haklar hak ettiklerini iddia etmiştir. Stanton'un temel liberal tezi, birey olan kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için bazı haklara sahip olmaları gerektiğidir. Susan B. Anthony ise bazı önermelerinde doğal haklar doktrini üzerinde ayrıntılı olarak durmuştur.
“Das Unbehagen der Geschlechter” kitabının yazarı Judith Butler’ın öncülüğünde eşitlik feminizmi üzerine kurulmuş; ancak bir adım daha da ileriye giderek “toplum cinsiyeti” ve “biyolojik cinsiyet” olmak üzere iki cinsiyetten bahsetmiştir. Cinsiyet kimliklerinin ortak kabul edilebilmesi, cinsiyetler arasındaki farklılıkların daha az güçlü olmasıyla bağlantılıdır.

Kramer Kramer'e Karşı 1980 yılında en iyi film dalında Akademi ödülü (Oscar) alan, yönetmenliğini Robert Benton'ın yaptığı, Avery Corman'ın aynı adlı eserinden uyarlanan film.
Ayrılıkçı feminizm kadın ve erkek arasındaki cinsel farklılıkların giderilemeyeceği inancına bağlı olarak heteroseksüel ilişkileri desteklemeyen bir feminizm türüdür. Ayrılıkçı feministler, genellikle, erkeklerin feminist harekete katkı yapamayacağına ve iyi niyetli erkeklerin dahi ataerkilliğin dinamiklerini birebir kopya ettiklerine inanırlar. Ayrılıkçı feministler, enerjilerini kullanmayı ve diğer kadınlarla olan bağlarını kuvvetlendirmeyi ataerkil çerçevenin dışından dolaşarak gerçekleştirmeye çalışırlar. Bu durum, çok tipik olarak politik ve sosyal hedefleri elde etmek için yalnızca kadınlarla çalışmayı, sadece kadınları içeren yaşam alanları ve aileler oluşturmayı, çalışma yaşamında ise erkekler için/erkeklerle birlikte çalışmamayı ve erkek çalışan tutulmamasını içerir.

Türkiye İşçi Partisi eski genel başkanı Mehmet Ali Aybar'ın 1971 yılında Türkiye İşçi Partisi'nden ayrılmasından sonra Aybar ve etrafında toplanan demokratik sosyalizmi savunan aydınlar tarafından 1975 yılında tarafından kurulmuştur. Sosyalist Devrim Partisi Türkiye İşçi Partisi'nin 1965 ve 1969 yılların düzenlenen genel seçimlerde yakaladığı başarıyı yakalayamamış fakat Aybar'ın partiden ayrılmasına yol açan Behice Boran yönetimindeki Türkiye İşçi Partisi de 12 Mart Muhtırası'ndan sonra başarı yaşayamamış aksine daha da oy kaybetmiştir.

Ayrılıkçılık veya separasyonizm veya sesesyonizm ; herhangi bir kültürel, etnik, aşiretsel, dinî, ırksal grubun genel ülkeden sınırlarından ayrı bir otonom ya da özerklik talebini içeren terim. Günümüzde bazı devletlerin anayasaları bu ayrımların devletin ve toplumun temel esaslarını sarstığını iddia ederek ülkenin ulusal güvenliğine ciddi tehlike kaynağı kabul etmektedirler.
Nasyonal anarşizm, ulusal anarşizm veya milliyetçi anarşizm, ırk ayrılıkçılığı, ırksal milliyetçiliği, etnik milliyetçiliği ve ırksal saflığı savunan sağcı bir milliyetçi ideolojidir. Ulusal anarşistler, anarşist sosyal felsefeyi reddederken, esas olarak devletsiz bir toplumu destekledikleri için yeni kabile etnik milliyetçiliğini felsefi anarşizmle bağdaştırdıklarını iddia ederler. Ulusal anarşizmin ana ideolojik inovasyonu, onun devlet karşıtı palingenetik aşırı milliyetçiliğidir. Ulusal anarşistler, ulus devlet yerine homojen toplulukları savunurlar. Ulusal anarşistler, farklı etnik veya ırksal gruplardan olanların, politik olarak meritokratik olmaya, ekonomik olarak kapitalist olmayan, ekolojik olarak sürdürülebilir ve sosyal ve kültürel olarak çabalarken kendi kabile komünlerinde ayrı ayrı gelişmek için özgür olacaklarını iddia ederler.

19.yy ilk dalga feminizmi ile başlayan Polonya içindeki feminizim geleneksel olarak yedi sürece ayrılmıştır.
Feminist antropoloji, feminist teorinin içgörülerini kullanarak araştırma bulgularını, antropolojik uygulamalarını ve bilimsel bilgi üretimini dönüştürmeyi amaçlayan antropolojidir.

Flaman Hareketi, Flandre bölgesindeki çeşitli ayrılıkçı siyasi grupları kapsayan bir genel terimdir. Terim, ideolojik olarak Flamanların kültürel haklarını savunan grupların yanı sıra Flaman Bölgesi için özerklik ve bağımsızlık isteyen ya da bölgenin Hollanda ile birleşmesini isteyen grupları da kapsar.