İçeriğe atla

Ayrılıkçı feminizm

Ayrılıkçı feminizm kadın ve erkek arasındaki cinsel farklılıkların giderilemeyeceği inancına bağlı olarak heteroseksüel ilişkileri desteklemeyen bir feminizm türüdür. Ayrılıkçı feministler, genellikle, erkeklerin feminist harekete katkı yapamayacağına ve iyi niyetli erkeklerin dahi ataerkilliğin dinamiklerini birebir kopya ettiklerine inanırlar.[1] Ayrılıkçı feministler, enerjilerini kullanmayı ve diğer kadınlarla olan bağlarını kuvvetlendirmeyi ataerkil çerçevenin dışından dolaşarak gerçekleştirmeye çalışırlar. Bu durum, çok tipik olarak politik ve sosyal hedefleri elde etmek için yalnızca kadınlarla çalışmayı, sadece kadınları içeren yaşam alanları ve aileler oluşturmayı, çalışma yaşamında ise erkekler için/erkeklerle birlikte çalışmamayı ve erkek çalışan tutulmamasını içerir.

Yazar Marilyn Frye ayrılıkçı feminizmi "çeşitli tarz ve yöntemlerin erkeklerden ve erkekler tarafından tanımlanmış veya erkekler tarafından kontrol edilen veya erkeklerin çıkarına hizmet eden veya erkek ayrıcalıklarını koruyan kurum, kuruluş, ilişki, rol ve faaliyetlerden kopartılması" olarak tanımlamış bu ayrılığın kadınların kararlılığı tarafından başlatılarak sürdürülebileceğini savunmuştur.[2]

Feminist hareket içerisindeki ayrılıkçılık popülaritesinin doruğuna 1970'lerde ulaşmıştır. Buna karşın ayrılıkçı feminizm, feminist hareketin hem içinde hem de dışında "tartışmalı" olarak kabul edilmektedir. Feminist hareketin içerisinde yer alan kadınların yalnızca küçük bir bölümü ayrılıkçı feminizmin savunuculuğunu yapmıştır. Bu az sayıda kadın ise genellikle, ataerkil olarak gördükleri toplumun sınırlamalarından kurtulabilmek için, bekar yaşamayı ya da lezbiyen ilişkileri tercih etmişlerdir (bknz. lezbiyen feminizm). Bekarlık ya da lezbiyen ilişkiler kimi zaman kalıcı olmuş kimi zaman ise kişisel gelişimin ilk aşaması olarak kabul edilmiştir.

Lezbiyen ayrılıkçılığı

Lezbiyen ayrılıkçığı ayrılıkçı feminizmin eşcinsel ulusalcılığı ve siyasi lezbiyenlik ile bağdaştırılabilecek bir türüdür.

Lezbiyen ayrılıkçılığı üreme teknolojilerinde ilerlemiş, dolayısıyla insan üremesi için erkeklere ihtiyaç duyulmayan tamamiyle kadınlardan oluşan toplumların ele alındığı lezbiyen bilimkurgusuna esin kaynağı olmuştur. Lezbiyen ayrılıkçılığının yükselişinden önce, on yıllar boyunca, bilimkurguda bu tarz toplumlar genellikle olumsuz şekilde tasvir edilmiştir.

Lezbiyen ayrılıkçığı Dianik paganizm ile de ilişkilendirilir.[3][4]

İhtilâflar

Feminist hareket içerisinde dahi ayrılıkçı feminizm oldukça tartışmalıdır ve sıklıkla anlaşmazlık konusu olmaktadır. bell hooks gibi eleştirmenler ayrılıkçı feministlerin inançlarının feminizmin orijinal hedeflerine ters geldiğini ve ayrılıkçı feminizmin eşitlik yaratmayı öngörmek yerine erkeklere boyun eğdirme ve insan düşmanlığı yaratma ana görüşü çerçevesinde kadın merkezli ve kadın hakimiyetinde bir toplum yaratma çabasında olduğunu savunmaktadırlar.[5] "Ayrılıkçı" terimine yönelik eleştiriler Sonia Johnson gibi feminist elştirmenlerden de gelmektedir. Oldukça ayrılıkçı bir politikanın savunuculuğunu yapan Johnson, feminist ayrılıkçılığın kendisini nelerden ayırdığını (örneğin erkekler) tanımlama riski taşıdığına işaret eder.[6]

Julie McCrossin "ölü adamlar tecavüz edemez" ve "onları kümeslerinde öldürün" cümlelerinin aşırı lezbiyen ayrılıkçılığının sloganları olduğunu söyler.[7] Valerie Solanas'ın SCUM Manifesto'su "erkek cinsini yok etme"nin dişilerin görevi olduğunu gündeme getirse de Solanas daha sonra manifestosunun "yalnızca edebi bir araç" olduğunu söylemiştir. Bazı aşırı ayrılıkçı feministler erkeklerin evrim, cinayet veya kürtaj yoluyla zayi edilmesinin savunuculuğunu yaparlar. Bu söylemlerin bir kısmı şiddete yönelik edebi çağrılardan ziyade iktidar fantezileri olsa da bir erkek hakları aktivisti erkeklere yönelik ayrılıkçı tutumları ve nefret konuşmalarını Nazilerin Yahudilere yönelik tavrıyla kıyaslamıştır.[8]

Erkek hakları grupları, yalnızca kadınları içeren etkinlik ve kuruluşları "ayrılıkçı" olarak nitelendirir. Örneğin "UK Men and Father's Rights" isimli web sitesi yalnızca kadınlara ait kütüphane listelerini "erkekleri dışlamaya yönelik apartheid uygulamaları" olarak nitelendirir.[9] Yine de, kadınlarla sınırlı örgütlenmeler herkese açık olmasa da bu örgütlenmelerin mutlaka ayrılıkçı feminizmin teorileri ve politik duruşu ile ilgili olduğu söylenemez.

Anarşist feminizm

Anarşizm ve feminizm arasında tarih boyunca çok az keşfedilmiş bulgu vardır. Anarşizm ve feminizmin ortak kökenlerine 19.yy' da Barbet Virginie ve Andre Leo gibi isimlerle rastlanır.

1936 yılında İspanyol İç Savaşı olarak da bilinen anarşist-feminist tabanlı bir kadın örgütü olan Mujeres Libres'in (özgür kadınlar) çıkardığı olaylar anarşist feminizmi en çok iz bırakan olayıdır.

Bazı feminist ayrılıkçılar

Ayrılıkçı feminizm ile bağlantılı bazı örgütler şunlardır:

  • Chicago Lesbian Liberation
  • Collective Lesbian International Terrors
  • The Killer Dyke
  • The Furies Collective (Washington)
  • The Gorgons (Kaliforniya)
  • The Lesbian Separatist Group (Seattle, Washington)
  • The Lesbian-Feminist Center (Chicago)
  • Radicalesbians Revolutionary Lesbians (Ann Arbor, Michigan)
  • Tribad (New York)
  • Aristasia

Ayrılıkçı feminizm ile bağlantılı bireyler şu şekilde sıralanabilir:

Kaynakça

  1. ^ Sarah Hoagland, "Lesbian Ethics"
  2. ^ Marilyn Frye, "Some Reflections on Separatism and Power." In Feminist Social Thought: A Reader, Diana Tietjens Meyers (ed.) (1997) New York: Routledge, sf. 406-414
  3. ^ Empowering the Goddess Within 12 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Jessica Alton
  4. ^ Goddesses and Witches: Liberation and Countercultural Feminism 26 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Rosemary Ruether
  5. ^ bell hooks (2000), Feminism is for Everybody: Pasionate Politics. Cited in Austin, Hannah (2004) "Separatism: Are We Limiting Ourselves?" 9 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., EM 4:2
  6. ^ Johnson, Sonia (1989). Wildfire: Igniting the She/Volution.
  7. ^ Women, wimmin, womyn, womin, whippets - On Lesbian Separatism 2 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., by Julie McCrossin,
  8. ^ Carey, Roberts (2003) "Feminism's Thousand Year Reich" 3 Şubat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Men's News Daily
  9. ^ UK Men and Father's Rights Homepage, Discrimination Against Men 13 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Lezbiyen</span> homoseksüel kız veya kadın

Lezbiyen, başka bir kadına fiziksel ve/veya duygusal çekim hisseden kadındır. Lezbiyen, eşcinsel kadın anlamına gelmektedir. Hem kadınlara hem de erkeklere çekim hisseden kadınlar ise biseksüeldirler. Kişinin kendini tanımlaması veya kendine biçtiği cinsel kimlik, davranışlarıyla örtüşmüyor olabilir.

Maskülizm esas olarak erkeklerin deneyimleri üzerine kurulmuş toplumsal teori ve politik bir hareket tarzıdır. Maskülizmin çoğu sözcüsü bir yandan toplumsal ilişkilerin eleştirisini yaparken bir yandan da toplumsal cinsiyet (gender) eşitsizlik ve erkeklerin hakları ve sorunları gibi konular üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Maskülizmi savunan kişiye "maskülist" denir. Tarihte bu adlandırmaya uygun görüşleri (maskülizmi) ilk kez ortaya koyan kişi sosyalist bir teorisyen olan Ernest Belfort Bax idi. Bununla birlikte zaman içinde maskülist çevrelere muhafazakâr kesimler de dahil olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

Pro-feminizm ya da profeminizm, herhangi bir feminist hareketin bir üyesi olmayı ima etmeksizin feminizmin hedeflerini desteklemeyi işaret etmektedir.

İslami feminizm, modern düşün hayatında yer bulmaya başlayan melez ideolojilerin bir örneği. İslami paradigma içinde dile getirilen feminist söylem ve uygulamalar bütününe verilen adlandırma. Modern İnsan Hakları bildirgelerinde tüm insanların eşit olduğu söylenirken, İslam dünyasında, gündelik yaşamda geleneksel inanışlar ve dini inanca dayalı, konjonktür ile uyuşmayan kadın-erkek ayrımı ve erkeklerin üstünlüğü söylemine karşı, kadınların eşitliği ve/veya üstünlüğünü savunan bir düşünce sistemiyle İslam düşüncesini harmanlamaya itmiştir.

Erkek düşmanlığı erkeklerden nefret etme, aşağılama ve her türlü önyargıyı içeren bir cinsiyet ayrımcılığıdır. Sosyal dışlama, cinsiyetçilik, kin, kadın merkezcilik (gynocentrism), alay, erkeklerin aşağılanması, erkeklere şiddet uygulanması ve erkeklerin cinselleştirilmesi gibi çeşitli yollarla gerçekleştirilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Lezbiyen feminizm</span>

Lezbiyen feminizm lezbiyenliğin feminizmin mantıksal sonucu olduğu görüşünü savunan feminist bir ideolojidir. Feminizme kara çalmak isteyen kimseler aynı iddiayı feminizmi gözden düşürmekte kullansalar da lezbiyen feministler feminizmin bu türünü lezbiyenliğin yayılmasının bir yolu olarak ortaya atmaktadırlar.

Kadıncılık (Womanism), feminist yazar Alice Walker tarafından özellikle Afrikan Amerikan feminizmi için tanımlanan ancak sonradan ırk ve sınıf ayırımlarını aşan feminizmin bir versiyonudur.

<span class="mw-page-title-main">Anarko-feminizm</span>

19. yüzyılda ilk kez ortaya çıkan ve isimlendirilen Anarko-feminizm veya Anarka-feminizm, anarşizm ile feminizmi bir araya getirir ve ataerkilliği hiyerarşinin ve dolayısıyla da toplumun temel problemlerinden biri olarak değerlendirir. Anarko-feministler ataerkillik ve maşizm ile savaşın sınıf çatışmalarının ve devlete yönelik anarşist mücadelenin bütünleyici bir parçası olduğuna inanırlar. Özünde, bu felsefe anarşist mücadeleyi feminist mücadelenin gerekli bir bileşeni olarak görür. Feminizmi de anarşist felsefenin gerekli bir bileşeni olarak görür. L. Susan Brown, "Anarşizm, tüm güç ilişkilerine karşı çıkan bir siyaset felsefesi olduğundan, doğası gereği feministtir" iddiasında bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Gloria Jean Watkins</span> Amerikalı yazar (1952 – 2021)

Gloria Jean Watkins ya da bilinen takma adıyla bell hooks, Amerikalı yazar ve kadın hakları savunucusudur.

Sheila Jeffreys, Birleşik Krallık'ta cinsellik tarihi ve politikası incelemeleriyle tanınan lezbiyen feminist, akademisyen ve etkincidir.

Feminist hareket kadınlara oy hakkı, eğitim olanaklarının geliştirilmesi, erkek-kadın arasındaki gelir adaletsizliğinin indirgenmesi, boşanmada erkeklerin çıkarına olan prosedürlerin nötrlenmesi, kadınların gebelik ve kürtaj gibi konularda kendi başlarına karar alabilmesi ve gelir edinme gibi konularda batı toplumlarına köklü değişiklikler getirmiştir. Harvard Psikoloji Profesörü Steven Pinker'a göre feminizm ev içi şiddeti ve hatta eşleri tarafından öldürülen erkek sayısını altıda bir oranında azaltan bir faktör olmuştur.

Marilyn Frye Amerikan felsefeci ve radikal feminist kuramcıdır. Marilyn Frye; cinsiyetçilik, ırkçılık, boyundurluk ve cinsellik teoriyle bilinir. Eserleri beyaz ırkın üstünlüğü, erkek dokunulmazlığı, gey ve lezbiyenlerin marjinalliği gibi feminist konuların tartışmalarını ortaya çıkarmıştır. Frye açıkça lezbiyendir. Eserlerinin çoğunda özellikle ırk ve cinsiyeti konu alan sosyal kategorileri inceler. Marilyn Frye, adalet perspektifinden konuları ele almasıyla birlikte metafizik, epistemoloji ve sosyal kategorilerin ahlak psikolojisiyle de son derece ilgilendi.

<span class="mw-page-title-main">Monique Wittig</span> Fransız yazar (1935 – 2003)

Monique Wittig, ‘heteroseksüel sözleşmesi’ tabirini deyim haline getiren ve sosyal zorunlu cinsiyet rolleri üzerine yazan bir Fransız yazar ve feminist kuramcıdır. 1964'te ilk romanı ‘L’Opoponax’ı yayımladı. İkinci romanı Les Guérillères (1969) lezbiyen feminizmi için önemli bir eserdir.

Feminist etik, geleneksel etik teorilerinin, çoğunlukla erkek egemenliğinde olduğu için, kadının ahlaki deneyimine az değer verildiği inancına dayanan bir etik yaklaşımdır ve bu nedenle etiği dönüştürmek için bütüncül bir feminist yaklaşımla yeniden şekillendirmeyi seçer.

Mizrahi feminizmi, İsrail feminizmi içinde Mizrahi kadınlarını Mizrahi-Aşkenaz Yahudileri ve erkek-kadın ikili kategorilerinden çıkarmaya çalışan bir harekettir.

Feminizm tarihi, kadınlara eşit hakların sağlanmasını amaçlayan hareketlerin ve ideolojilerin kronolojik veya tematik anlatılarını içerir. Dünyanın dört bir yanındaki feministlerin sebepleri, hedefleri ve niyetleri ; zamana, kültüre ve ülkeye bağlı olarak değişmiş olsa da çoğu Batılı feminist tarihçi, kadın haklarını elde etmek için çalışan tüm hareketlerin, feminizm terimini kendilerine uygulamamış olsalar bile feminist hareket olarak değerlendirilmeleri gerektiğini iddia ediyorlar. Diğer bazı tarihçiler "feminist" terimini modern feminist hareket ve onun devamıyla sınırlandırır ve daha önceki hareketleri tanımlamak için "protofeminist" etiketini kullanır.

<span class="mw-page-title-main">Feminist hareketler ve ideolojiler</span>

Yıllar boyunca çeşitli feminist ideoloji hareketleri gelişti. Hedefler, stratejiler ve bağlılıklar bakımından farklılık gösterirler. Sıklıkla örtüşürler ve bazı feministler kendilerini feminist düşüncenin çeşitli dallarıyla özdeşleştirirler.

Bireyci feminizm, aynı zamanda ifeminizm olarak da bilinir, bireyciliği, kişisel özerkliği, devletin kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılıktan özgürlüğü ve toplumsal cinsiyet eşitliğini vurgulayan liberteryen bir feminist harekettir.

Ruj feminizmi geleneksel feminist fikirlerle birlikte, kadınların cinsel cazibesi de dahil olmak üzere geleneksel kadınlık kavramlarını benimsemeyi amaçlayan bir feminizm çeşididir. Konsept Üçüncü dalga feminizm, Üçüncü dalga feminizmde, kadınların hem kadınsı hem de feminist olamayacaklarını hissettikleri önceki hareketlerin yarattığı ideallere karşı yanıt olarak ortaya çıkmıştır.