İçeriğe atla

Avustralya Aborjinleri

Avustralya yerlileri[1] ya da Avustralya Aborjinleri, Avustralya kıtası yerlilerine verilen ad. Aborjinler, Avustralya'ya Güneydoğu Asya'dan gelmişlerdir.[] Bir göçebe hayatı sınırları boyunca hareket halinde yaşamışlardır. Avlanırken mızrak ve bumerang, balık avında ise kanolar kullanmışlar, meyve ve sebze toplamışlardır. Yazılı bir dilleri olmamasına rağmen şarkılar yoluyla ağızdan ağza birçok bilgi aktarılmıştır.

Tanım

Aborjinler ifadesi genel olarak tüm bir Avustralya, Tasmanya ve çevre adalarda yaşayan yerlileri tanımlamakta kullanılmakla birlikte bu isimlendirmenin dil ve yaşayış biçimi olarak ortak noktalarıyla birlikte farklılıklar da taşıyan geleneksel toplulukları işaret ettiği de unutulmamalıdır". İsim, Latince "ab" ve "origine" sözcüklerinin birleşiminden oluşur. "Ab" İngilizcede "from", Türkçede "-den, -dan" ekine karşılık gelir. Misyoner rahipler tarafından kabilelere verilen bu genel isim "kökenli, köklü, kökene dair" anlamlarına gelmelidir.[]

Yerli kabilelerden bazıları; New South Wales ve Viktorya'da Koori, Queensland'da Murri, Güney Avustralya'da Noongar, Merkezi Batı Avustralya'da Yamatji; Güneybatı Avustralya'da Nunga, Kuzey Avustralya'da ve Kuzey bölgelerine komşu bölgelerde Anangu; orta Kuzey bölgede Yapa, Doğu Arnhem topraklarında Yolngu ve Tazmanya'da Palawah kabileleri gibi.

En büyük gruplardan Anangu (Çölden gelen kişi anlamına gelmektedir) kabilesinin Luritja ve Antikirinya şeklinde alt toplulukları bulunmaktadır.

Nüfusu

İngilizler 18. yüzyılda Avustralya'ya yerleştiklerinde 300.000'den fazla aborjin yaşamaktaydı. Ancak birçoğu İngilizler tarafından öldürülmüş ya da topraklarından sürülmüştü. 1900'lerin ortasında Aborjin nüfusu 45.000'e düşmüştü. 1960'larda hükûmetin Aborjinlerin toprak haklarını tanımaya başlamasıyla birlikte bu rakam yükselmiş ve bugün 250.000'in üzerine çıkmıştır.

2001 yılında Avustralya İstatistik Bürosu toplam yerli nüfusunu 458,521 olarak vermiştir (bu rakam Avustralya'nın toplam nüfusunun %2.4'üdür). Bu nüfusun %90'ı Aborjin olarak, %4'ü Torres Strait Islander, geri kalan %4'ü hem Aborjin hem Torres Strait Islander olarak tanımlanmaktadır.

2001 nüfus sayımına göre Aborjin Nüfusu:

  • Yeni Güney Galler New South Wales - 134.888
  • Queensland - 125.910
  • Batı Australya Western Australia - 65.931
  • Northern Territory - 56.875
  • Victoria - 27.846
  • Güney Avustralya South Australia - 25.544
  • Tazmanya - 17.384
  • ACT - 3.909
  • Diğer bölgeler - 233

Kültür ve Din

Avustralya kıtasında Avrupalılar gelmeden önce farklı dillere sahip pek çok kabile barındığı için tek bir kültürden ziyade birbirleriyle benzerlikleri de olan farklı kültürlerden bahsedilebilir. Pek çok büyük ve birbirlerinden farklı grupların kendi kültürleri, inanç yapıları ve dilleri bulunmaktadır. Bu kültürler zaman içinde birbirleriyle az veya çok çakışmışlardır.

Bkn. Düşzamanı

Gökkuşağı yılanının bir temsili

Avustralya yerlilerinin toprağa saygı ve Düşzamanı inancı üzerine kurulu şifahi gelenekleri ve manevi erdemleri bulunmaktaydı. Rüyalar, düşler hem yaradılışın antik zamanı hem de günümüz gerçeğini ifade etmektedir.

Düş zamanı hikâyelerinden bir parça:

Tüm dünya uykudaydı. Her şey sessiz, hareketsizdi ve hiçbir şey büyümüyordu. Hayvanlar yer altında uyumaktaydı. Bir gün gökkuşağı yılanı uyandı ve dünyanın yüzeyinde süründü. Her şeyi bir kenara itti ve bu onun tarzıydı. Tüm bir diyarı gezdi ve yorulduğunda kıvrılıp uyumaya başladı. Böylece her yere izini bıraktı. Sonra geri döndü ve kurbağalara seslendi. Onlar da su dolu kocaman mideleriyle ortaya çıktılar. Gökkuşağı yılanı onları gıdıklayıp güldürdü. Sular ağızlarından çıktı ve gökkuşağı yılanının izlerini doldurdu. Göl ve nehirler böyle yaratıldı. Daha sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye ve yeryüzünü yaşam doldurmaya başladı.

1996 nüfus sayımında Aborjinlerin %72 oranında Hıristiyanlığın çeşitli formlarını uyguladıkları %16'sının ise herhangi bir dini işaretlemediği bildirilmiştir. 2001 yılı nüfus sayımında Aborjin nüfusunun yüzde 0.03 kadarının Aborjin dini pratiklerini uyguladıkları tespit edilmiştir. Son zamanlarda İslam dinine geçişler başlamıştır.

Aborjin Sanatı

Aborjinler suyla çeşitli kaya pigmentlerini karıştırarak elde ettikleri boyalarla kayalıklara veya ağaç kabuklarına ilkel fırçalar, çubuklar ve parmaklarını kullanarak veya ağızlarına aldıkları boyayı püskürterek boyama yapmışlardır.

Aborjin sanatında temalar Aborjinlerin mitolojik Düşzamanı ile ilişkilidir, öyle ki günümüzde temasını aborjin maneviyatından almayan sanatların hakiki aborjin sanatı olmadığını söyleyenler bulunmaktadır. Aborjinlerin önde gelen sanatçılarından Wenten Rubuntja manevi anlamdan yoksun herhangi bir aborjin sanatı ile karşılaşmanın zor olduğunu söylemektedir.

Müzik ve dansın da Aborjin kültüründe önemli bir yeri vardır. Aborjinlerin hemen her durum için yazdıkları şarkıları bulunmaktadır; av şarkıları, cenaze şarkıları, atalarla ilgili şarkılar, mevsim şarkıları, hayvan ve arazi ile ilgili şarkılar ve Rüyazamanı efsaneleriyle ilgili şarkılar. Aborjin müzikleri de kıtaya özgü enstrümanlarla (örneğin didgeridoo) icra edilirler.

Hayatları

Aborjinler, geleneksel olarak; açıkta ya da dallardan ve ağaç kabuklarından yapılmış barınaklarda yaşamaktaydılar. Vücutlarının boyanmış kısımları sayılmazsa Aborjinler pek fazla örtünmezlerdi. Süsler, kemerler ve paltolar kanguru derisinden yapılmaktaydı. Bugün, az sayıda Aborjin ülkenin iç kısımlarında, atalarının yaşadığı gibi yaşamaktadır. Büyük çoğunluğu ise kasaba ya da şehirlere göç etmiş durumdadır.

Sanat ve Müzik

Aborijin kaya resimleri

Aborjin sanatı, esas olarak mağara duvarlarının ve ağaç kabuklarının boyanması, şiir ve şarkıların söylenmesi ve bu sayede dinsel inançların betimlenmesi biçimindedir. Bugün kimi Aborjin sanatçıları toprak boyalarla ve kömür kullanarak yaptıkları eserlerini satarak geçimlerini sürdürmektedirler. Aborjin müziği bir didgeridoo (uzun ve odundan yapılmış bir çeşit kaval) ve birbirine vurulan iki çubuk (aynı zamanda bu çubuklar bumerang olarak kullanılmaktadır.) ile yapılmaktadır.

Tarih

Avustralya yerlileri kendilerinin hep Avustralya kıtasında bulunduklarına inanırlar. Yerlilerin kökeni ile ilgili elde hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Güneybatı Asya'dan bu kıtaya gelmiş olmalarına rağmen hiçbir Asya halkıyla herhangi bir bağlantıları olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır.

Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Gelişi

Aborjin el aletleri
Kaptan James Cook'un 1770'te adaya gelişine karşı duran yerlilerin gösterildiği bir gravür

İlk Avrupalı yerleşimcilerin kıtaya gelişinden önce Avustralya'da 250 bin ve 1 milyon arası bir nüfusun olduğu tahmin edilmektedir. Nüfus düzeyi muhtemelen binlerce yıldır aynı kalmaya devam etmiştir. Avustralya yerlilerinin çoğunlukla çöl sakinleri olduğu şeklindeki genel kanı aslında yanlıştır çünkü en yoğun yerli nüfusun olduğu bölgeler sahil bölgeleridir. En büyük nüfus yoğunluğu kıtanın güney ve doğu bölgelerinde özellikle de Murray Gölü vadisinde yer almaktadır. Bununla birlikte Avustralya yerlileri, Tazmanya'nın soğuk ve nemli platolarından kıtanın kurak iç bölgelerine kadar tüm Avustralya'da doğa ile başarılı bir uyum sağlamışlardır. Yerlilerin kullandıkları teknikler, yiyecek türleri ve avlanma biçimleri yerel koşullara uyum sağlamıştır.

Kıtanın Avrupalı yerleşimciler tarafından sömürgeleştirilmesi sonrasında sahil bölgelerindeki yerli nüfus hızla topraklarından edildiler ve geleneksel Aborjin yaşam biçimini terk etmeye zorlandılar. Avrupalıların yerleşmekten kaçındıkları kurak bölgelerdeki yerli topluluklar ise yaşam biçimlerini daha fazla korudular. Fakat Avrupalı istilacılardan kaçarak iç bölgelere sığınan Aborjinler daha fazladır. Çünkü yeni gelenler onları çöle sürdüler. Oysa yeni gelen Avrupalılar, tanrılarının geri döndüğüne inanan Aborjinleri bir soykırım diyebileceğimiz bazı durumlara maruz bıraktılar. Kıyı şeridini terk edip çöle gitmek zorunda kaldılar. Sonun başlangıcı başlamıştı artık!

Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Etkisi

1770 yılında Kaptan James Cook, Avustralya'nın doğu sahillerini Büyük Britanya adına ele geçirdi ve burayı Yeni Güney Galler (New South Wales) olarak isimlendirdi. Avustralya'daki İngiliz sömürgeciliği 1788'de Sidney'de başladı ve kıtaya ilk gelen Batılı yerleşimciler çiçek, suçiçeği, grip, kızamık gibi rahatsızlıkları da beraberlerinde getirdiler. Bünyeleri bu hastalıkları hiç tanımayan Avustralya yerlileri bu hastalıklara yakalanarak büyük ölçüde kayıplar verdiler ve nüfusları önemli ölçüde düşüş gösterdi.

İngiliz yerleşimcilerin ikinci etkisi arazi ve su kaynaklarını kendilerine ayırmaları olmuştur. Beyaz yerleşimciler avcı-toplayıcı olan yerli halkın kendi topraklarına sahip olma gibi bir kavrama sahip olmayan ve sürülecekleri herhangi bir yerde de mutlu yaşayabilecek göçmenler olarak görmüşlerdi. Oysa geleneksel arazilerini, yiyecek ve su kaynaklarının kaybı yerliler üzerinde ölümcül etki yapmış ve hastalıklarla güçsüz düşmüşlerdi. Aynı zamanda beyaz adamlar Avustralya yerlilerinin arazileriyle derin ruhsal ve kültürel bağlara sahip oldukları gerçeğini görmemiş veya görmezlikten gelmeyi tercih etmişlerdi. Geleneksel dini pratiklerinden uzaklaştırılan bu halklarda doğum oranları hızla düşmüş alkol gibi yerlilere yabancı içkilerin kullanımı artmıştı. 1788 yılı ile 1900 yılları arasında yerliler, maruz kaldıkları hastalıklar sonucu nüfuslarının yaklaşık %90'ını kaybettiler. Tasmanya adasında Britanya sömürge döneminde 1803-1847 yıllarında işlenen Tasmanya Soykırımı sırasında Tasmanya yerlilerinin soyları tüketilmiştir.

Aborjin Soykırımları

Avrupalı sömürge güçleri Avustralya yerlilerini farklı zamanlarda soykırım uygulamalarına tabi tutmuşlardır. Ancak soykırımlarla ilgili bilgi çoğunlukla hükûmetin tuttuğu kayıtlardan edinildiği için sayılarının belirtilenden çok daha fazla olabileceği düşünülebilir. Tasmanya Soykırımı en iyi bilinen örneğidir.

Northern Territory Legislative Assembly'nin üyesi olan John Ah Kit 9 Ekim 2003 tarihli bir tartışmada şunları söylemektedir:

1920'lerin sonlarının büyük bir kuraklık zamanı olduğu ve bu yüzden de bu ortamda Avustralya'da siyah/beyaz ilişkilerinin öncülerinin aralarından pek çok şey geçtiği unutulmamalıdır. Doğal kaynaklar üzerinde yoğun bir mücadele yaşanmaktaydı. Bir arazi ve onun halkı arasında; sığırlar ve beraberlerinde silahlar ve hastalıklar getirenler arasındaki bir çatışmaydı bu. Genellikle yanlış anlaşılan şey şu ki Coniston Katliamının tek bir olay değil polis gruplarının ayrım gözetmeden haftalarca öldürdüğü bir seri cezalandırıcı baskınlardan biri olduğudur." [1]

Aşağıda bunlardan birkaçı yer almaktadır:

  • Fremantle, Batı Avustralya (1830): Batı Avustralya'daki Avustralya yerli halkına yönelik ilk resmi 'cezalandırma baskını' (punishment raid) bu girişim Yüzbaşı Irwin tarafından 1830 Mayısında gerçekleştirilmiştir. Fremantle'ın kuzeyindeki Aborjin kampına Irwin'in yönlendirdiği askerler tarafından pek çok Aborjin öldürülmüş ve yaralanmıştı.
  • Convincing Ground katliamı (1833-34) : Portland yakınlarındaki Victoria'da Victoria'daki kayıtlı en büyük katliamlardan biri yapılmıştı. Balina avcıları ve yerel Kilcarer Gunditjmara halkı balina teknelerini sahile çekme hakları için mücadele etmekteydiler.
  • Waterloo Creek katliamı (1838) : Waterloo Creek denilen yerdeki yerli kampına düzenlenen baskında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 100-300 arasında Avustralya yerlisinin öldürüldüğü iddia edilmektedir.
  • Coniston katliamı (1928) : Avrupalıların Aborjinlere uyguladığı bilinen son katliamdır. Coniston'da bazı Aborjin aileleri Avrupalılar tarafından vurulmuştur. Katliam dingo avcısı Frederick Brooks'un 1928 Ağustosunda Yukurru denilen yerde bazı Aborjinliler tarafından vurulmasının intikamı adına işlenmiştir. Resmi kayıtlar 32 Aborjinin öldürüldüğünü ifade ederken tarihçiler en az altmış Aborjin erkek, kadın ve çocuğunun katliamda öldürüldüğünü iddia etmektedirler. Brooks'un öldürülmesi üzerine yerel polis memuru William Murray intikam amacıyla birkaç hafta süreyle Aborjin kamplarına baskın düzenlemişti. Soruşturma kurulu Constable Murray'in eylemenin haklı olduğu hükmünü vererek beraat ettirmiştir.

1910 ve 1970 yılları arasında uygulanan devlet politikasıyla, yerli çocukların 3'te 1'i ila 10'da 1'i ailelerinden zorla alındı.[2] 1997 yılında Avustralya İnsan Hakları Komisyonu tarafından yürütülen ulusal bir soruşturma kapsamında, yerli çocukların ailelerinden zorla ayrılıp asimile edilerek, ayrı bir ırk olan Aborjinleri yok etmenin amaçlandığı ve soykırım uygulandığı sonucuna varıldı.[3]

Günümüzde Aborjinler

1999'da Avustralya Anayasası'nın değiştirilmesi kabul edildi. Bu anayasanın giriş bölümünde Avustralya'da İngiliz yerleşiminden önce yerli Avustralyalıların kıtada yaşadığı kabul edilmekteydi.

2004 yılında Avustralya Hükûmeti Avustralya'nın en büyük yerli organizasyonu olan ATSIC'i (The Aboriginal and Torres Strait Islander Commission) kamu fonlarının ATSIC'in başkanı tarafından kötüye kullanıldığı gerekçesiyle feshetti ve yerlilerle ilgili programlar başka hükûmet bölümlerine aktarıldı ve hükûmetle beraber çalışan "Department of Immigration and Multicultural and Indigenous Affairs" altındaki "The Office of Indigenous Policy Coordination" kuruldu.

Avustralya Aborjin nüfusunun büyük bir kesimi şehirleşmiş ancak küçük bir kesimi eskiden kilise misyonu olan bölgelerdeki iskânlarda yaşamaktadır. Aborjin gençleri genel nüfusa oranla 11 kat daha fazla hapse giriyor ve polis gözetimi altında işlenen intihar oranları oldukça yüksek. İşsizlik, sağlık ve yoksulluk problemleri aynı şekilde genel nüfusa oranla oldukça yüksek, okul bırakma ve üniversiteye giriş oranları ise düşük seyretmektedir.

Eski hükûmetler beyazların Aborjin topluluklarına yaptıklarından dolayı kendilerinden özür dilemeyi sürekli reddetmişlerdir. Ayrıca ATSIC gibi Aborjinlerin en büyük teşkilatlarından birini yolsuzluk gerekçesiyle kapatmışlardır. Fakat başbakan Kevin Rudd'un tüm Avustralyalılar adına Aborjinlerden özür dilemesini öngören önerge oy birliğiyle kabul edilmiştir. Rudd'un parlamentoda okuduğu bu önergede “Avustralya’da birbiri ardına gelen hükûmetlerin, derin üzüntü, acı ve kayıplara neden olan yasaları ve politikaları nedeniyle bu Avustralyalı vatandaşlarımızdan özür diliyoruz” ifadeleri yer almış, özür kelimesinin sıkça kullanıldığı bu konuşmada Kevin Rudd ayrıca "çalınmış nesil"den de özür dilemiştir. Yaklaşık 20 dakika süren konuşma oturumu izleyen Aborjinler tarafından ayakta alkışlanmıştır.

Suç Oranı

Avustralya yerlilerinin hapishaneye girme oranı yerli olmayan kesimden 11 kat daha fazla olduğu belirtilmektedir. Yerlilerin küçük suçlardan dolayı yerli olmayan kesimlerden daha fazla suçlandıkları da iddialar arasındadır. Yerlilerin suça itilme sebepleri arasında şunlar gösterilmektedir:

  • Yoksulluk
  • İşsizlik : 2001 nüfus sayımında bir yerlinin (%20) yerli olmayandan (%7.6) 3 kat daha fazla işsiz kalabildiği ortaya çıkmıştır.
  • Yetersiz eğitim : 2001 nüfus sayımında yerlilerin sadece %39'unun 12 yıllık eğitimi tamamladığı görülmektedir
  • Adaletsizlik ve ırkçılığa tepki
  • Kültürel yozlaşma : Kıtanın beyaz yöneticilerinin yerlileri kendi kültürel kökenlerinden uzaklaştırmak adına yaptıkları pek çok uygulama olduğu bilinmektedir. Yerli çocuklarının ailelerinden koparılıp beyazlar gibi giyinip konuşmaya zorlandıkları okullarda okutulmaya çalışılması bunlardan sadece biridir..[]

Dil ve Edebiyat

Avrupalıların gelişinden önce, Aborjinler yalnızca sözlü edebiyat ürünleri vermekteydi ve yazma sistemleri yoktu. Avustralya Aborijin dillerinin transkripsiyonundan sonra kısıtlı da olsa bir yazılı kültür oluştu.

Kaynakça

  1. ^ AnaBritannica (1987, 3. cilt, sayfa: 46-47 Avustralya Yerlileri)
  2. ^ International Review of Indigenous issues in 2000: Australia -- 6. Indigenous children as victims of racism 13 Şubat 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Avustralya İnsan Hakları Komisyonu. 27 Nisan 2013 tarihinde erişildi.
  3. ^ Bringing them Home - Chapter 13 4 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Avustralya İnsan Hakları Komisyonu. 27 Nisan 2013 tarihinde erişildi.

Ayrıca bakınız

  • Aborjin mitolojisi
  • Avustralya katliamları

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Avustralya</span> Güney Yarımkürede yer alan kıta ülkesi

Avustralya, resmî adıyla Avustralya Milletler Topluluğu, Güney Yarımkürede yer alan bir kıta ülkesidir. Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus arasında uzanır. Okyanusya kıtasında bulunur ve kıtanın çok büyük bir bölümünü kaplar. Komşuları Endonezya, Doğu Timor, Papua Yeni Gine, Solomon Adaları, Vanuatu, Yeni Kaledonya ve Yeni Zelanda'dır. Başkenti Canberra, en büyük şehri ise Sidney'dir.

<span class="mw-page-title-main">Amerika Birleşik Devletleri Kızılderilileri</span>

Kızılderililer ya da Amerika Yerlileri veya kısaca Yerliler, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan Kızılderililer için kullanılan ortak birleştirici ad. Dilce birbiriyle akraba olmayan en az iki ayrı grupta toplanırlar: Sibirya kökenli olan Na-Dene dilleri ile Na-Dene dilleri dışındaki bütün Kızılderili dillerini içeren Amerind dilleri.

<span class="mw-page-title-main">Tayvan aborjinleri</span>

Tayvan aborjinleri, Tayvan'da nüfusları 444.000'i bulan etnik grup.

<span class="mw-page-title-main">Tazmanya</span> Avustralyanın güneydoğusunda bulunan bir ada ve eyalet

Tasmanya ya da Tazmanya, Avustralya'nın güneydoğusunda bulunan bir ada. Avustralya'nın bir eyaleti olup, başkenti Hobart, en büyük ikinci şehri ise Launceston'dur.

<span class="mw-page-title-main">Melbourne</span> Avustralyanın başkenti Victoria

Melbourne, Avustralya'nın Victoria eyaletinin başkenti ve en kalabalık şehri, ayrıca ülkenin en kalabalık ikinci şehri. Melbourne, bir milyon nüfusu aşmış şehirler arasında dünyanın en güneyinde bulunanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Uluru</span>

Uluru Ayers Rock olarak da bilinir, Avustralya çöl bölgesinde kumtaşından oluşan bir kaya formasyonu. Uluru-Kata Tjuta Milli Parkı'nın içinde bulunur. Alice Springs'in yaklaşık 340 km güneybatısında Northern Territory'dedir.

Herero ve Namaka Soykırımı ya da Namibya Soykırımı, Afrika Talanı sırasında Alman Güneybatı Afrikası'nda 1904-1907 yıllarında Alman İmparatorluğu tarafından yerli Bantu halklarından Hererolara ve Hotanto halklarından Namalara karşı yapılan soykırım.

<span class="mw-page-title-main">Misket tüfeği</span>

Misket tüfeği, ağızdan doldurmalı, yivsiz, tek namlusu olan uzun bir ateşli silahtır. Omuz hizasından doğrultularak kullanmak üzere tasarlanmıştır. İlk olarak ne zaman kullanıldığına ilişkin kesin bilgiler yoktur. Çin kaynaklı askerî kitaplarda yazılanlara bakıldığında geçmişi 14. yüzyıla dek gitmektedir. Piyade erler için kullanmak üzere üretilmişlerdir. Osmanlı Devleti'nde de bu tüfekleri Yeniçeriler kullanmıştır. Türkler sayesinde Avrupalılar tüfek ile tanışmışlardır. Bundan önce Avrupalılar elden ateşlenen küçük toplar kullanıyordu fakat bu tip tüfekleri Avrupa'ya Türkler sokmuştur. 1870 yılına dek tüm dünyada en çok kullanılan silah olarak kalmışlardır. Özel olarak misket piyade terimi de yaygınlaştı. Misket tüfeklerinin kalibreleri 12 mm ile 20 mm değişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Hobart</span> Avustralyanın Tazmanya eyaletinin başkenti ve en büyük yerleşkesi

Hobart, Avustralya'nın Tazmanya eyaletinin başkenti ve en büyük yerleşkesidir. 1803 yılında kurulmuştur. Hobart, eyaletin güneydoğusunda Derwent Nehri'nin halicinde ve Wellington Dağı (1270 m) yakınlarında kurulmuştur.

Kanada Kızılderilileri, Kanada'da Eskimo İnuitler ile melez Métisler dışında kalan bütün Kanada yerlileri için kullanılan niteleme olup Kanada'da resmi olarak İlk Milletler adı kullanılır. Kanada'da Kızılderili (Indian) adı hâlâ yasal bir terim olsa da resmî olarak kullanımı günümüzde oldukça azalmıştır. Kanada Kızılderililerinin sayısı 2006 sayımına göre 698.025 kişidir. Şu an için Kanada tarafından kabul edilen 630 kabile hükûmeti yasal olarak tanınmaktadır ve bunların kabaca yarısı Ontario ile Britanya Kolumbiyası eyaletlerinde bulunmaktadır. Kanada'da yasal olarak yaşamak zorunda oldukları kısıtlayıcı yerlere Kızılderili rezervi adı verilir. Günümüzde Kanada Kızılderililerine karşı sistemik ırkçılık hâlâ uygulanmaktadır. eğitim ve öğretimleri yirminci yüzyılın ortalarına kadar ırkçı asimilasyon politikaları gereği oluşturulan Kanada Kızılderili yatılı okullarında yapılıyordu. Kızılderili Kütüğüne kayıtlı olanların hakları kayıtsız olanlara göre fazladır. Kızılderili işlerinden Kanada Kızılderili ajanı sorumludur.

<span class="mw-page-title-main">Kızılderili soykırımları</span> Kuzey Amerika, Orta Amerika, Güney Amerika ve Karayiplerdeki Kızılderili halklarının soykırımı

Kızılderili soykırımları, Kristof Kolomb'un 1492'de Amerika Kıtası'na ulaşmasından sonraki beş asır boyunca Avrupalılar tarafından kıtanın yerlileri olan Kızılderililere karşı yapılan soykırımlardır.

<span class="mw-page-title-main">Yuki Soykırımı</span>

Yuki Soykırımı, Kuzeybatı Kaliforniya'da Round Valley vadisinde yaşayan Kaliforniya Kızılderililerinden avcı ve toplayıcı Yukilere karşı 1851–1910 yıllarında valilerin direktifleri doğrultusunda Beyaz Amerikalılar tarafından uygulanan Kızılderili soykırımı. 19. yüzyılın ikinci yarısında Kaliforniya'daki Avrupalı-Amerikalılar tarafından kendi özel çıkarlarını korumak ve geliştirmek için demokratik süreçleri ve mekanizmaları kullanarak yerli Kaliforniya Kızılderililerine karşı cinayet, tecavüz ve binlerce yerli Kızılderilinin köleleştirilmesi gibi araçlar kullanılarak kitlesel soykırım uygulamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Tasmanya Soykırımı</span>

Tasmanya Soykırımı, Avustralya kıtasının güneyinde eyalet olarak ona bağlı Tasmanya adasında yaşamış olan ve 48 kabileden oluşan avcı ve toplayıcı Tasmanya yerlilerine karşı 1803-1847 yıllarında Britanyalı yerleşimciler tarafından uygulanan soykırım. 1828-1832 yılları arasında yapılan Kara Savaş, kaydedilen ilk modern soykırım örneğidir. Kara Savaş çatışmaları safkan Tasmanyalıları yok etmeye yönelik bir soykırımdır. Tasmanya olayı Avustralya'daki soykırımın bilinen tek örneğidir. Tasmanya olayları çağdaş Avustralyalılar için «soykırım» (genocide) yerine ondan daha ciddi olan «imha» (') biçiminde görülür. Türkçe kaynaklarda Tasmanya adasındakiler ile Avustralya adasındakiler Aborjin Soykırımı adı altında da ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Avustralya tarihi</span>

Avustralya tarihi, Avustralya yüzölçümünün ve insanlarının, önceki yerli ve sömürge toplumlarının tarihini ifade eder. Avustralya Aborjinlerinin ilk olarak 40.000 ila 60.000 yıl önce Malay Takımadalarından tekneyle Avustralya anakarasına geldiklerine inanılıyor. Kurdukları sanatsal, müziksel ve spiritüel gelenekleri, insanlık tarihinin en uzun süre yaşatılan gelenekleri arasındadır.

<span class="mw-page-title-main">Yeni Hebridler</span> Büyük Britanya ile Fransa tarafından ortak yönetilen bölge (1906-1980)

Yeni Hebridler veya resmî tam adıyla Yeni Hebridler Kondominyumu, Büyük Okyanus'ta Avustralya'nın kuzeydoğu açıklarında yer alan Yeni Hebridler, Banks Adaları ve Torres Adaları'nın 1906 ile 1980 yılları arasında Büyük Britanya ve Fransa tarafından ortaklaşa yönetildiği (kondominyum) bölgeye verilen isimdir. Söz konusu bölgeler 1980 yılında Vanuatu ismi ile bağımsızlığını elde etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Pama-Nyungan dilleri</span>

Pama-Nyungan dilleri, 300 dili içeren en büyük Avustralya Aborjin dilleri ailesidir. "Pama-Nyungan" ismi kuzeydoğudaki Pama dillerinin ve güneybatıdaki Nyungan dillerinin isimlerinden türetilmiştir. Pama ve nyunga kelimeleri kendi dillerinde "insan" anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Carpentaria Körfezi</span>

Carpentaria Körfezi, Avustralya'nın kuzeyinde yer alan, kuzeyinde Arafura Denizi'nin doğrusu ile sınırlanmış körfezdir. Kuzey sınırı genellikle kuzeydoğuda Queensland, Slade Point'ten batıdaki Kuzey Bölgesi Cape Arnhem'e doğru bir çizgi olarak tanımlanır.

Avrupalılar, Avustralya'yı keşfetmeden önce bu adada Aborjinler yaşamaktaydı. Avustralya’yı ilk keşfeden Avrupalı, Hollandalı Willem Janszoon olmuştur. Şubat 1606'da ise Cape York Yarımadası'na iniş yaptı. Aynı yılın Ekim ayında İspanyol bir kâşif olan Luis Vaz de Torres, Torres Straits Adaları'na gemi yolculuğu yapmıştı. 17. yüzyılda 29 farklı Hollandalı navigatör, adanın batı ve güney tarafını keşfetmiş ve buldukları bu kıtaya “New Holland” ismini vermişlerdi. Diğer Avrupalı kâşifler, 1770’e kadar keşif yapmaya çalışmışlar, ta ki James Cook’a kadar. James Cook, Avustralya’nın doğu kısmını keşfetmiş ve o bölgeyi Büyük Britanya’nın kolonisi haline getirmekte önemli bir rol oynamıştır. Günümüzde Sydney olarak bilinen Botany Bay, koloniyi başlattığı yerdir. İlk İngiliz gemileri 1778 yılının Ocak ayında Botany Bay (Sydney)'e gelmiştir. Bu da Avustralya’nın üzerindeki ilk koloni bölgesidir. Bu yüzyılda Büyük Britanya, bölgede başka koloniler kurmak istiyordu ve diğer Avrupalılar da bu konuda hevesliydi. Karşılarında olan Avustralya yerlileri yani Aborjinler, kolonicilere karşı çok güçsüzlerdi ve kolayca yenilgiye uğruyorlardı. Avrupalıların, Avustralya'yı keşfi sonrasında asıl adayı ekolojik ve coğrafi açıdan keşfettiler. Çoğu hayvanı ve ormanı yok ettiler. Bu durumdan en çok yerli olan Aborjinler zarar gördü. Ormanlar yok edildiğinde onların barınağı ve yemek kaynakları da yok oldu. Adada 1778 yılından 1920 yılına kadar küçük çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda en az 20.000 Aborjin ve 2.000-2.500 arası Avrupalı öldü.

<span class="mw-page-title-main">Bass Boğazı</span> Avustralya ana karasını, Tasmanya Adasından ayıran boğaz

Bass Boğazı, Avustralya'nın Victoria eyaletini, güneydeki Tasmanya Adası'ndan ayıran boğaz.

Yerli halkların soykırımı veya yerleşimci soykırımı, yerleşimci sömürgeciliği sürecinde yerli halk topluluklarının yok edilmesidir. Patrick Wolfe'a göre yerli nüfusun soykırımı özellikle yerleşimci sömürgecilik vakalarında muhtemeldir, bazı akademisyenler yerleşimci sömürgeciliğin doğası gereği soykırımcı olduğunu savunurken diğerleri soykırım teriminin geçerli olmadığını savunmaktadır.