İçeriğe atla

Atatürk milliyetçiliği

Kontrol Edilmiş
Gazi Mustafa Kemal, Türk Tarih Kurumunun kuruluşunda (1931)

Atatürk milliyetçiliği, Atatürk'ün millet tanımından yola çıkarak Kemalizm'in milliyetçilik ilkesini oluşturur. Atatürk'e göre millet, geçmişte bir arada yaşamış, bir arada yaşayan, gelecekte de bir arada yaşama inancında ve kararında olan, aynı vatana sahip, aralarında ortak dil, kültür, ahlak ve siyasi birlik olan insanlar topluluğudur. Atatürk'ün tanımladığı milliyetçilik; din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını vatandaşlık ve üst kimlik değerlerine dayandıran sivil milliyetçi[1][2][3] bir vatanperverlik anlayışıdır.[4][5][6]

Afet İnan'ın Medeni Bilgiler isimli kitabında Atatürk kendi millet tanımını açıklamış ve bu tanımın içine ırk, etnik köken ve din gibi hususları katmamıştır.

Atatürk, milleti “Türkiye halkı, ırken[7] veya dinen veya harsen birleşik ve yekdiğerine karşı hürmet ve fedakârlık hisleriyle dolu ve mukadderat ve menfaatleri ortak olan bir toplumsal heyettir” diyerek tarif etmektedir.[8] Ayrıca Atatürk, Ziya Gökalp gibi Türkçülerin hars-medeniyet ayrımına katılmamış ve "medeniyet, harstan başka bir şey değildir" yorumunu yapmıştır.[9]

Remzi Oğuz Arık ise, “Millet, soy aslına dayanan kültür birliğini benimsemiş insan kitlesidir. Türk Milleti, Türk soyundan gelenlerle birlikte bu soyun yarattığı kültürü benimsemiş, bu kültür hayatını benimsemiş, bu kadere katılmayı benimsemiş olanlardan meydana gelir” diyerek Kemalist milliyetçiliği tanımlar.[10]

Fransız İhtilali'ni takip eden yüzyıl boyunca Avrupa'da imparatorluklar bir bir bölünmüş ya da yıkılmış yerlerine ardı sıra millî devletler kurulmuştu. Osmanlı Devleti de bundan nasibini almış, Balkan halkları isyanlar çıkararak kendi bağımsız millî devletlerini kurmuştu. Batılı devletlerin baskısıyla Osmanlı Devleti karşısında savaşta mağlup olduğu zamanlarda bile topraklarını genişleten Yunanistan, Sevr Antlaşması eğilimleri çerçevesinde bu sefer 1919 yılında Anadolu'nun işgaline başlamıştı.

Osmanlı aydınları Tanzimat'tan sonra Osmanlı milliyetçiliğini savundular, bazıları ümmetçiliğe yöneldi ancak aynı ümmetten olan Arap kavimleri de dış kışkırtmaların da etkisiyle Osmanlı Devleti'nden ve birbirlerinden bağımsız devletlere bölündüler. Dünya üzerindeki tüm Türk halklarını birleştirmeyi savunan Türkçülük fikri de İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarınca benimsenmiş milliyetçilik akımlarından biriydi. I. Dünya Savaşı sırasındaki Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Paşa, bu hayal ile Tacikistan'da çatışma sırasında öldü.

Atatürk bu akımlardan hiçbirini desteklemeyerek, daha sonra 1982 Anayasası'nda Atatürk Milliyetçiliği olarak isimlendirilen görüşü ortaya koydu.[11]

Afet İnan, öğrenim gördüğü Fransız Lisesindeki tarih kitabını Mustafa Kemal Atatürk'e gösterir. Kitapta Türklerden "ikinci dereceden sarı ırktan, istilacı barbar kavim" olarak söz edilmekteydi.

19. Yüzyıl Avrupa'sında geliştirilen ırkçılık ve beyaz ırkın üstünlüğü tezleri Avrupa milletlerini üstün görüyor ve kendi tarihine kaynak olarak özgün uygarlığın beşiğinin Yunanistan olduğu efsanesini ortaya atıyordu. Batılı ırkçı akımların tesirinde yazılan tarih kitaplarının Türklere yaklaşımı göçebe, istilacı barbarlar şeklindeydi. Batılı tarihçiler M.Ö. 5000 yıllarında Anadolu, Mezopotamya ve Asya'da ortaya çıkan medeniyet izlerinin keşfinden önce, Antik Yunan Medeniyetini kendi medeniyetlerinin odağına oturtuyordu.[12][13][14]

Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur...

Türk Tarihinin Ana Hatları, 1930

Çok kitap okuyan ve tarihe ilgisi olan Mustafa Kemal Atatürk, bilimsellikten uzak ve ırkçı yaklaşımla yazılmış batılı tarih kitaplarından rahatsız olmuştu. 1929 ve 1930 yıllarında iki gece hiç uyumadan üzerine notlar alarak ciltler dolusu kitap okuduğu oluyordu. Yeni çıkan yabancı kitapları veya bunların özetlerini uzmanlara çıkarttırıp okuyordu.[15] Atatürk, H. G. Wells'in "Dünya Tarihinin Ana Hatları" eserini[16] bitirince hemen Türkçeye çevrilmesini istedi.[17] Tarihteki Türk uygarlıklarının, medeniyetlerin kaynağı olduğu anlatılan liselerde 1931-1939 yıllarında ders kitabı olarak okutulan 4 ciltlik Türk Tarihinin Ana Hatları adlı eserin yazılması için Türk Tarihini Tetkik Cemiyetini görevlendirdi.

Atatürk’e göre Avrupa uluslar topluluğunun fiziki sınırlar dışında, bu sistemin üstünlüğüne karşı mücadeleler mutlaka ulusçu nitelikte olmalıydı.[18] Atatürk’ün amacı ulusal ve savunulabilir sınırlar dahilinde, bir Türk ulus-devletini kurmak için Türk milliyetçiliğini öne çıkarmaktı. Atatürk milliyetçiliği din ve ırk ayrımından uzak, ortak yurttaşlık temelindedir. Ortak mazi, lisan, ahlak, kültür ve hukuk Türk Milletini oluşturan temellerdir. Atatürk'e göre, millî hudutlar içindeki "Türk Milletini, etnik kökenlerine göre ayrıştırmak birkaç düşman aleti beyinsiz, mürteciden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir bırakmamıştır".[11][19]

Yazar Paul Dumaont'a göre Kemalistlerin anlayışına göre milliyetçilik, temelde Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü korumayı ve ülkenin birliğini tehdit edebilecek ayrılıkçı akımları engellemeyi amaçlıyordu.[20] Recep Peker 1931 yılında bu sorunu şöyle anlatıyordu:

"Bizim aramızda yaşayan, politik ve sosyal bağlarla Türk milletine ait olan tüm vatandaşlarımızı biz kendi insanlarımız olarak düşünürüz: aralarında 'Kürtçülük', 'Çerkezlik' ve hatta 'Lazlık' gibi fikirler ve duygular yerleşmiş olsa bile, onlar bize aittir. Mevcut yanlış anlayışlar ancak mutlakiyet yönetimlerinin ve uzun süren tarihsel baskıların ürünüdür ve biz en içten çabalarımızla bunları ortadan kaldırmayı görev sayıyoruz."[21]

Paul Dumont'a göre Kemalistler böylece teorik düzlemde ırk, din ve etnik köken konularını vurgulamaktan çok, dil ve kültür üzerinde durarak bir ulus tanımı yapmaya çalıştılar ve o zamana kadar Türk ulusu içinde asimile olmamış etnik grupların böylesi bir Türkleştirme politikası ile kaynaşacaklarını umdular. Ulus tanımı yapılırken dil birliği üzerine bu vurgu, daha önceleri Ali Suavi, Şinasi, İsmail Gaspıralı, sonraları Ziya Gökalp, Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Akçura, Fuad Köprülü ve Mehmet Emin Yurdakul tarafından ön plana çıkartılmıştı. Bu anlamda tümüyle özgün değildi. Atatürk, çevresinde ateşli Türkçülük taraftarı bilim adamları olmasına rağmen millet tanımını ırk temeline dayandırmadı. Afet İnan'ın 1930 senesinde hazırladığı Medeni Bilgiler kitabında yer alan ırkçı ulus tanımını bizzat kendisi[22] Dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların siyasal ve toplumsal kuruluşu şeklinde düzeltmişti.

Dört ciltlik Türk Tarihinin Ana Hatları'ndaki ulus tarifinde ırkçılık dışlanır ve ulusların ırkların bir karışımı olduğu, önemli olanın akıl ve ülkü birliğinin olduğunu vurgulanır: Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur.[23] Atatürk'e göre Türk milletini etnik unsurlara ayrıştırma çabaları, milletin toplumsal düzenini bozmaya yönelik, bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emellerdir.[24] Atatürk'e göre, Türkler bir ırk ve etnik grup olmaktan ziyade siyasi ve içtimai bir camiadır. Daha önceki devirlerden kalma Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri gibi propagandalar milletin bütünlüğünü bozan kasıtlı yanlış adlandırmalardır ve birkaç düşman aleti mürteci, beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır[25]

İslam'ı imparatorluğu bir arada tutmanın bir aracı olarak gören Jön Türkler'den farklı olarak Kemalistler laiktir. Ancak yine de uygulamada dine belirli oranda önem veriyorlardı. Türkleştirilmiş bir İslam üzerinde durarak, bunun millî Türkiye fikrinin oluşmasında pekiştirici bir etkisi olacağını düşünüyorlardı.[26]

Yine Jön Türkler'in tersine Kemalistler hem Enver Paşa'nın temsil ettiği Turancılığın askeri-siyasi sonuçlarını görmüş olduklarından, hem de SSCB ile ilişkilerini bozmak istemediklerinden ırk kavramını kendi ulus tanımlamasında ön plana çıkartmıyorlardı. Ancak dönemin yayın organları gibi ders kitapları da ırk düşüncesi üzerinde duruyordu. Ayrıca Turancılık 1944 yılına kadar yasaklanmamıştı.

Atatürk'e göre Mîsâk-ı Millî sınırlarındaki etnik ayrılığı öne çıkarmak birkaç düşman aleti beyinsiz, mürteciden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir bırakmamıştır ve bunlar geçmişteki baskı devirlerinin kalıntısı yanlış adlandırmalardır. Ortak mazi, tarih, ahlak ve hukuk Türk milletini bir araya getiren değerlerdir.[19]

Atatürk milliyetçiliği bir etnik şoven milliyetçilik değildir. Osmanlı aydınlarının ümmetçilik fikirlerini öne çıkarması ve milliyetçiliği dışlaması Türk ulusunun zararına sonuçlar vermişti. Atatürk millî benliği bulunmayan milletlerin diğer milletlerin avı olduğunu belirtmiştir.

Avrupa menşeli "üstün ırk, aşağı ırk" nazariyeleri 19. yüzyıl Avrupa'sında yaygındı. Atatürkçü görüşe göre Türk milleti 1924 anayasasında tanımlıdır. Bu tanımda ırk ve din reddedilir. Bu tanımda "Türkiye ahalisine, din ve ırk farkı gözetilmeksizin vatandaşlık itibarıyla Türk denilir" denmektedir.

1931 ve 1941 yılları arasında liselerde okutulan dört ciltlik Türk Tarih Tezi kitabında Türk toplumunun ırkçı, dinci, etnik ayrımcı ve benzeri farklılıkların öne çıkarılarak tanımlanmasına karşı çıkar. Onun yerine Ne mutlu Türküm diyene anlayışını ortaya koyar.[27]

Sömürgeci devletlerin etkisi altındaki Asya ve Afrika ülkelerindeki milliyetçilik özellikle batı ve değerlerine karşı bir tepki olarak kendini ifade etmişti. Atatürk milliyetçiliğinde batı kökenli çağdaş ilkeler, milliyetçilikten ayrı olarak yararlanılması gereken değerlerdir. Sadri Maksudi Arsal, toplumların geçmişte yaşadığı felaketlere ve sevinçlere olan bağlılıklarının milleti oluşturan en önemli değerlerden biri olarak görür. Turhan Feyzioğlu çağdaşlaşmak, ışığa, aydınlığa, uygarlığa doğru ilerlemek millî benliğimizden uzaklaşmak değildir. şeklinde bu görüşü ifade etmiştir.

Paul Dumont Kemalist milliyetçiliği şöyle özetlemektedir:

"Kemalizm dil ve kültür birliği kartlarını oynamaya karar vermişti; henüz toplumla kaynaşmamış azınlıkların sorunlarını çözmek için dil ve kültürleri fethetme ilkesine dayanıyordu. Ancak bu arada, gerekli olduğu zaman kullanabilmek amacıyla bazı belirsiz kartları da koz olarak saklamaktaydılar."

Kemal Atatürk, Türk devriminin amacını anlatırken devrimin temelini oluşturan Türkçülüğün ne anlama geldiğini şu ifadelerle açıklamaktadır:

"Bizim devrimimiz, bir ihtilal olmaktan öte, bir milli yenilenmedir. Türk devriminin amacı, bir taraftan Türk ırkının hayat ve bekasını tehlikeye atan sebepleri ve Türk'ün refah ve mutluluğuna engel olan unsurları ortadan kaldırmak; diğer taraftan, eskimiş, yaşam gücü sönmüş temellere dayanan Doğu milletleri sınıfından çıkarak, hayatını çağdaş esaslar üzerine kuran, medeni bir Batı milleti olmanın gereklerini yerine getirmektir. Eski hukukumuzun kaynağı Arap İslam hukuku idi. Dini bakış açısı bu hukukun ölçüsü idi. Dini görüş sadece medeni hukukta değil, anayasalarda bile hükmünü yürütüyordu. Yeni hukukumuzun esin kaynağı, bir taraftan Türkçülük, diğer taraftan Batıcılıktır."[28]

Atatürk, bu konuşmasında Türkçülüğü, Türk milliyetçiliği ile eş anlamlı kullanmış ve "Türk'ün refah ve mutluluğuna engel olan unsurları ortadan kaldırmak" olarak açıklamıştır.[28]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Özel
  1. ^ Medeni Bilgiler. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. 1930. s. 48. 
  2. ^ Kısa Türkiye Tarihi. Sina Akşin. s. 117. 
  3. ^ Gazi Mustafa Kemal. İlber Ortaylı. s. 295. 
  4. ^ "Cemal Avcı, Atatürk'ün Milliyetçilik Anlayışı, Çukurova Üniversitesi, Türkoloji Araştırmaları Merkezi" (PDF). 22 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Aralık 2016. 
  5. ^ "Atatürkçü Düşünce Sisteminde Milliyetçilik" (PDF). Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları. 11 Kasım 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2021. 
  6. ^ "Atatürk İlkeleri". Türk Tarih Kurumu. 22 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ Irk kelimesi cumhuriyetin ilk yıllarında "ulus" ile aynı anlamda kullanılmıştır. (Zafer Toprak, Cumhuriyet ve Antropoloji, 2021, sf. 276)
  8. ^ "Milliyetçilik". Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı. 20 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Aralık 2022. 
  9. ^ M. Kemal Atatürk'ten yazdıklarım. Afet İnan. s. 43. 
  10. ^ Türk inkılâbı ve Milliyetçiliğimiz, Ankara, 1958, s. 29
  11. ^ a b Dr. Serab Sezer, Türk Devrim Tarihi-"çöküşten dirilişe", 2006
  12. ^ Çığ, Muazzez İlmiye (2002). Ortadoğu Uygarlık Mirası-1. İstanbul, Türkiye: Kaynak. ISBN 978-975-343-352-5. Osmanlı devleti zamanında eski Türk tarihi ve dilleri ile ilgili ülkemizde hiçbir araştırma yoktu. Batı'da yazılmış tarih kitaplarında Türkleri küçük düşürücü sözler vardı. Bir taraftan bunları çürütmek, diğer taraftan da Türk gençliğine atalarının ve bugün üstünde yaşadıkları toprağın tarihini ve kültürünü öğreterek, araştırtarak Türk ruhunu canlandırmak istedi. Fakat bu çalışmalar için kaynak gerekti. Bunlardan en eskisi olan Sümer ve Hitit dillerine ait belgeler müzelerimizde ve arşivlerimizde vardı. Fakat asıl kaynaklar Türklerle ilişkileri olan Çin, Hint, Arap, Rus, Macar, Latin, Yunan dillerinde yazılmış kitaplar ve belgelerdi. Onlardan yaralanmak için o dilleri ve kültürleri bilen uzmanlar yetiştirilmeliydi. Ayrıca bu araştırmalara arkeoloji, antropoloji, tarih ve coğrafya da yardımcı olacaktı 
  13. ^ An Essay on the Inequality of the Human Races (1855), Arthur de Gobineau
  14. ^ Bernal, Martin. Kara Atena Eski Yunanistan Uydurmacası Nasıl İmal Edildi? 1785-1985. Kaynak. ISBN 975-343-228-3. Tarihçi Martin Bernal, 1987 yılında yazdığı Kara Athena isimli kitabında, Yunan Uygarlığının dünya medeniyetlerinin başlangıcı olarak anlatıldığı batılı tarih tezini eleştirdi ve medeniyetin başlangıcına yerleştirilen Yunan medeniyetinin, 17. asır ırkçı Avrupalı tarihçilerin bir uydurmacası olduğunu yazar
  15. ^ Aydoğan, Metin (2006). Türk Uygarlığı. Umay. ISBN 975-8913-17-4. 
  16. ^ "Dünya tarihinin Ana Hatları, H. G. Welles". 28 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Eylül 2015. 
  17. ^ Lord Kinross, Atatürk, ISBN 978-975-405-035-6
  18. ^ Oral Sander, ‘’Siyasi Tarih’’, İmge Yayınevi, Nisan 2002, s:416
  19. ^ a b "İsmet Giritli, Atatürk Araştırma dergisi, Sayı 38, Cilt: XIII, Temmuz 1997". 10 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2009. 
  20. ^ Paul Dumont (1999). Kemalist İdeolojinin Kökenleri. Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999). Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi, İstanbul: Sarmal, ISBN 975-8304-18-6 (s. 49-72) içinde. s.55.
  21. ^ Paul Dumont, a.g.e., s. 55.
  22. ^ Avcıoğlu, Doğan (1978). Türklerin tarihi, birinci cilt. Ankara: Tekin. 
  23. ^ Türk Tarihinin Ana Hatları, 1931, Tıpkıbasım 2008, ISBN 975-343-310-7
  24. ^ Kemal Solak, Gazi Ünv. 4 Şubat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
    "Türk Milleti, kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu alçak, vatansız, milliyetsiz, beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara müsamaha edecek bir heyet değildir. Türk Milletinin sosyal düzenini bozmaya yönelen didinmeler boğulmaya mahkûmdur" (1929)
  25. ^ İsmet Giritli tarafından 10 Ekim 1996 günü Antalya’da, Akdeniz Koleji Konferans
  26. ^ Paul Dumont, a.g.e., s. 57.
  27. ^ Atatürk Düşüncesi, Reşat Kaynar, Necdet Sakaoğlu, Millî Eğitim, 1996, İstanbul, ISBN 975-11-0977-9
  28. ^ a b Atatürk'ün Not Defterleri. Cilt: 12. Genelkurmay ATASE Yayınları. ss. 17-18. 
Genel
  • Tanıl Bora, Türk Sağının Üç hali Mİlliyetçilik, Muhafazakarlık, Birikim, İstanbul, 1999
  • Tanıl Bora, Kemal Can, Devlet ve Kuzgun 1990'lardan 2000'lere MHP, İletişim
  • Suavi Aydın, Modernleşme ve Milliyetçilik, Gündoğan Yayınları
  • Masami Arai, Modernleşme ve Milliyetçilik, İletişim, İstanbul
  • Günay Göksu Özdoğan, "Turan"dan "Bozkurt"a Tek Parti Döneminde Türkçülük (1931-1946), İletişim, İstanbul
  • G. Gürkan Öztan,“Milliyetçilik”, Resmi İdeoloji Sözlüğü, Özgür Üniversite Kitaplığı, 2007
  • G. Gürkan Öztan, “Türk Milliyetçiliğinde Taşra Fetişizmi ve Toplumsal Cinsiyet”, Doğu-Batı, no: 38, 2006
  • G. Gürkan Öztan, “Türk Milliyetçiliğinde Vazgeçilmez Bir Atıf Noktası: Japon Öykünmesi” Türkiye’de Neoliberalizm, Demokrasi ve Ulus Devlet, Yordam Kitap, İstanbul, 2009
  • Mustafa Keskin, Atatürk'ün Millet ve Milliyetçilik Anlayışı, Atatürk Araştırma Merkezi Ankara
  • Jean Leca, Uluslar ve Milliyetçilikleri, Metis, İstanbul
  • Umut Özkırımlı, Milliyetçilik Kuramları, Doğu-Batı, Ankara
  • Hugh Poulton, Silindir Şapka, Bozkurt ve Hilal, Sarmal Yayınları
  • Ahmet Yıldız, Ne Mutlu Türküm Diyebilenene, İletişim, İstanbul
  • Hikmet Tanyu, Atatürk ve Türk Milliyetçiliği, Elips İstanbul

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kemalizm</span> Türkiye Cumhuriyetinin kurucu ideolojisi

Kemalizm, 1935'ten 1937'ye kadar Kamâlizm veya Atatürk'ün ölümü sonrası yaygınlaşan bir diğer adıyla Atatürkçülük; Türkiye Cumhuriyeti'nin, Atatürk İlkeleri'ni esas alan kurucu ideolojisidir. Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk tarafından uygulandığı şekliyle laikliğe ve Batı demokrasisine dayanan ulusal ve üniter bir cumhuriyet rejiminin kurulması, ekonomik kalkınma ve sanayileşme, yüksek öğrenime ve bilimsel faaliyetlere devlet desteği, spora ve sanata teşvik, ücretsiz ve zorunlu eğitim gibi kapsamlı siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî reformları içermektedir. Reformların amacı Atatürk'ün ifadesiyle "muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak", çağdaş bir hayat tarzını benimsemektir.

<span class="mw-page-title-main">Ziya Gökalp</span> Türk yazar ve toplum bilimci

Ziya Gökalp, Türk yazar, toplum bilimci, şair ve siyasetçidir. Meclis-i Mebûsanda ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilliği yapmıştır. "Türk milliyetçiliğinin babası" olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlıcılık</span> Tanzimat döneminin sonlarına doğru ortaya çıkan düşünce akımı

Osmanlıcılık veya Osmanlı milliyetçiliği, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu içindeki bütün ulusları ve unsurları Osmanlılık ruhu içinde birleştirmeyi amaçlamış bir ideolojiydi. Tanzimat, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1839 yılında Gülhane Hatt-ı Şerifi'nin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme döneminin adıdır. Sözcük anlamı "düzenlemeler, reformlar" demektir. Diğer dillerde genellikle "Osmanlı Reformu" deyimi kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türk Tarih Tezi</span> sözdebilimsel çalışma

Türk Tarih Tezi, 1930'lu yıllarda, Mustafa Kemal Atatürk'ün teşvikiyle oluşturulan tarih yorumu. 1930 yılında yüz adet basılan Türk Tarihinin Ana Hatları isimli eser Türk Tarih Tezi'nin bildirgesi sayılır. Bu eser doğrultusunda hazırlanan ve 1931-1941 yılları arasında liselerde okutulan dört ciltlik ders kitabı da Türk Tarih Tezi'nin temel metinlerindendir. İslam ve Hristiyan çatışmasına dayalı Osmanlı tarihi tezine ve Türkler aleyhinde yazılan Batılı tarih tezlerine tepki olarak ortaya konmuştur. Bilimsel çevrelerde Türk Tarih Tezi, siyasi gayeler taşıdığı, hayalci veya romantik milliyetçi yönlerinin olduğu savlarıyla eleştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk Devrimleri</span> Türk ulus devletini yaratan köklü reformlar

Atatürk Devrimleri ya da Atatürk İnkılâpları, I. Dünya Savaşı'ndan sonra çokuluslu Osmanlı Devleti'nin Türk laik ulus devletine dönüşmesiyle sonuçlanan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün kişiliği, önerileri, girişimleri ile gerçekleştirilmiş toplumsal, kültürel, yasal ve iktisadi bir dizi düzenlemenin genel adıdır.

Ülkücülük, Türk-İslam Ülküsü veya Türkeşçilik, Milliyetçi Hareket Partisinin Türkçülük ve İslamcılık üzerine temellenmiş kurucu ideolojisidir.

Ulusalcılık, Kemalist ve milliyetçi bir ideolojidir. Ulusalcılık sözcüğü aynı zamanda Atatürk milliyetçiliğinin bir diğer ismi olarak da kullanılmıştır. Günümüz siyasetinde ortak bir tanımı olmayıp, çoğunlukla sol pozisyonda yer alan milliyetçi görüşe sahip Kemalistleri tanımlamakta kullanılmıştır. Türk Dil Kurumu tarafından ise "ulusalcılık" ve "milliyetçilik" sözcükleri eş anlamlı olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk İlkeleri</span> Atatürkün politikalarını belirleyen altı ilke

Atatürk İlkeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün yürürlüğe koyduğu, döneminin pragmatik politikalarını belirlemiş altı ilkedir. "Altı Ok" denilen altı ilkeye ilk olarak 1931'de "Kemalizm" adı verildi ve Atatürk'ün Dil Devrimi sürecinde, 1935'te Arapça Kemal adını 1937'ye dek kullanacağı Eski Türkçe Kamâl adıyla değiştirmesini takiben 13 Mayıs 1935'te "Kamâlizm" adıyla ülkenin kurucu ve tek partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin program ilkeleri olarak benimsendi. Daha sonra, 1937'de çıkarılan bir kanunla 1924 Anayasası'na eklenen ilkeler, anayasal olarak Türkiye'nin ulusal ideolojisi hâline geldi.

<span class="mw-page-title-main">Yusuf Akçura</span> Türk tarihçi ve milletvekili

Yusuf Akçura veya Kazanlı Yusuf Akçura, , Türk yazar ve siyasetçi. Türkçülük akımının önde gelen temsilcilerindendir. Tatar Türkü'dür.

Ulus ya da Millet çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluk. Milleti etnik gruptan ayıran şey, daha politik olmasıdır. Etnik milliyetçiler milleti etnisite ile aynı anlamda kullanırlarken, sivil milliyetçiler ise milleti anayasal bir şekilde kullanırlar, kültürel milliyetçiler ise milletin tanımını gelenek ve görenekle belirlerler.

İsmâil Hâmî Dânişmend, Türk tarihçi ve Türk Dili araştırmacısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Altı Ok</span> Cumhuriyet Halk Partisinin ve Kemalizmin simgesi

Altı Ok, Cumhuriyet Halk Partisi'nin temel ilkelerini temsil eden simgedir. Aynı zamanda kırmızı zemin üzerine beyaz Altı Ok simgesi partinin bayrağı olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türk milliyetçiliği</span> Türk halkını ulusal veya etnik tanımlarla yücelten ve teşvik eden bir siyasi ideoloji

Türk milliyetçiliği, ulusal veya etnik tanımlarla Türk milletinin ilerlemesini, gelişmesini amaçlayan siyasi bir görüştür. Türkçülük ile aynı olmayıp, içinde Türkçülük dahil olmak üzere çeşitli Türk milliyetçisi ideolojileri barındırır.

Halkçılık, narodnik ve popülizmden etkilenmiş, popülizm şeklinde değil demokrasilerin yoluyla Türkiye'den dünyaya çıkan düşüncedir. Halkçılık Beyannamesi ve Atatürk'ün Halkçılık ilkesi de bu görüşlerden etkilenmiştir.

<i>Türkçülüğün Esasları</i> Ziya Gökalpin kitabı

Türkçülüğün Esasları, Ziya Gökalp'in 1923 yılında yayımladığı, Türkçülüğün tüm fikir ve tekliflerini bir sistem bütünlüğü içinde ortaya koyan, yazarın değişik zamanlarda yazmış olduğu denemelerden derlediği sosyolojik kitap. Türkçülerin temel eserlerinden birisi sayılır, Türk milliyetçisi olan Mustafa Kemal Atatürk'ün de bir ölçüde etkilendiği, yaptığı devrimler ve kurduğu modern Türkiye'nin perde arkasındaki fikirsel güçlerden birisidir. Değişik zamanlarda resmî ve özel kurumlar tarafından yayımlanmıştır. Bunların içinde eseri kısmen sadeleştirenler olduğu gibi, eserin dil ve üslûbunu tamamen değiştirmiş olanlar da vardır.

<i>Ne mutlu Türküm diyene</i>

"Ne mutlu Türk'üm diyene", Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1933 yılındaki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında verdiği Onuncu Yıl Nutku'nun son cümlesidir.

Kemalizm ve Marksizm veya Atatürkçülük ve Marksizm, Marksizm ve Kemalizm akımlarının karşılıklı ilişkileri, koşutlukları ve karşıtlıkları ile ilgilenir.

<span class="mw-page-title-main">Mustafa Celâleddin Paşa</span> Leh asıllı Osmanlı paşası (1826-1876)

Mustafa Celâleddin Paşa ya da doğum adıyla Konstanty Borzęcki, Leh asıllı Osmanlı paşasıdır. Nâzım Hikmet'in anne tarafından büyük dedesidir. 1848 Devrimlerinden sonra Osmanlı'ya sığınmış ve 20 yıl subay olarak görev yapmıştır. 1869 yılında Eski ve Modern Türkler adlı eserini Fransızca olarak yayınlamıştır. Türk tarihinde hanedan tarihçiliğinden ulus tarihçiliğine geçişte etkisi olan isimlerdendir. Türkçülük konusunda öne çıkan ve çokça bilinen isimlerden daha önce Türkçülük fikrini ve Arap alfabesine karşı da Latin alfabesinin kullanımını savunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kemalist tarihyazımı</span> Atatürkün kişilik kültünden etkilenen tarih anlatısı

Kemalist tarihyazımı, Türk siyasi ideolojisi Kemalizm tarafından desteklenen ve Atatürk'ün kişilik kültünden etkilenen tarih anlatısıdır. Kemalist tarihyazımı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan açık bir kopuşu temsil ettiğini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin İttihat ve Terakki'nin halefi olmadığını ileri sürer. Bu iddialara Taner Akçam, Erik-Jan Zürcher, Uğur Ümit Üngör ve Hans-Lukas Kieser gibi akademisyenler tarafından karşı çıkıldı.

Azerbaycan milliyetçiliği veya Azerbaycancılık, Azerbaycanlıların Bu bir ulus olma şartı ve Azerbaycanlıların kültürel birliğini teşvik etme fikridir. Azerbaycan'da milliyetçiliğin oluşum süreci 19. yüzyıl ikinci yarıdan başladı. Azerbaycan görüşleri çoğunlukla Yirminci yüzyıl başlangıçta Azerbaycan'ın ideologlarını, kurucularını ve bu fikirlerin sonucu olarak Azerbaycan halklarıyla birlikte Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. Azerbaycan'da milliyetçilik içeriği ve önemi bakımından liberal bir milliyetçilikti. Bu, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin dış ve iç politikalarında açıkça görülebilir. Ayrıca içsel kimlik politikası özgürlük, eşitlik, Dayanışma ilkelerine dayanıyordu. Bütün Azerbaycan Esasen Azerbaycanlıların yaşadığı toprakların birleştirilmesini tarihsel olarak öngören modern Azerbaycan milliyetçiliğinin örneklerinden biridir.