İçeriğe atla

Asterosismoloji

Farklı salınım modları, bir yıldızın yapısına karşı farklı hassasiyetlere sahiptir. Bu nedenle, birden fazla mod gözlemlenerek bir yıldızın iç yapısı hakkında kısmen bir çıkarım yapılabilir.

Asterosismoloji, salınımlarının (titreşim) ve frekans spektrumlarının yorumlanması yoluyla zonklayan yıldızların iç yapısını anlamaya çalışan alt bilim dalıdır. Yıldızlar birçok rezonans modu ve frekansı barındırır. Bir yıldızın içinden geçen ses dalgalarının izlediği yol, ses hızına bağlıdır. Ses hızı ise yerel sıcaklık ve kimyasal bileşime göre değişir. Elde edilen salınım modları, yıldızın farklı kısımlarına duyarlı olduğundan astronomlara yıldızın iç yapısı hakkında bilgi verir. Bunun dışındaki parlaklık ve yüzey sıcaklığı gibi genel özelliklerle doğrudan belirlenmesi mümkün olmaz.

Asterosismoloji, özellikle Güneş'teki zonklamaları (salınımları) inceleyen helyosismoloji ile yakından ilişkilidir. Her ikisi de aynı temel fizik üzerine kurulu olmasına rağmen, yüzey ayrıntılarını gözlemleyebildiğimiz için Güneş hakkında daha fazla ve niteliksel olarak farklı bilgiler mevcuttur.

Teorik arka plan

Standart bir güneş modeli için[1] salınımların nerede g-modu karakterine (mavi) veya dipol modlarının nerede p-modu karakterine (turuncu) sahip olduğunu gösteren bir yayılım diyagramı. Yaklaşık 100 ve 400 µHz arasında modlar potansiyel olarak iki salınım bölgesine sahip olacaktır ve bunlar karışık modlar olarak bilinir. Kesik kesik çizgi, daha hassas modellemeden hesaplanan ve modların yıldızda hapsolmadığı ve kabaca ifadeyle rezonansa girmediği akustik sınır frekansını gösterir.

Bir yıldızın mekanik dengesini belirleyen denklemler (yani kütle korunumu ve hidrostatik denge) küçük tedirginliklerle ve bu tedirginliklerin adiyabatik olduğu varsayılarak incelendiğinde, bir yıldızın salınım modlarının frekansını ve yapısını belirleyen dört diferansiyel denklemden oluşan bir sistem türetilebilir. Yıldızın yapısı genellikle küremsi simetrik olarak kabul edilir, bu nedenle salınımların yatay (yani radyal olmayan) bileşeni, açısal derece ve azimutal mertebe ile belirlenen küresel harmoniklerle ifade edilir. Dönmeyen yıldızlarda, aynı açısal dereceye sahip tüm modların aynı frekansa sahip olması gerekir, çünkü tercih edilen bir eksen yoktur. Açısal derece, yıldız yüzeyindeki düğüm çizgilerinin sayısını belirtir, bu nedenle büyük değerleri için karşıt sektörler kabaca birbirini götürür ve bu da ışık değişimlerini tespit etmeyi zorlaştırır. Sonuç olarak, modlar sadece yoğunluk açısından yaklaşık 3 açısal dereceye kadar ve radyal hızda gözlemlenirse yaklaşık 4 açısal dereceye kadar tespit edilebilir.

Ayrıca, kütleçekim potansiyelindeki tedirginliğin ihmal edilebilir olduğu (Cowling yaklaşımı) ve yıldızın yapısının salınım modundan daha yavaş bir şekilde yarıçapla değiştiği varsayılarak, denklemler yaklaşık olarak yer değiştirme özfonksiyonunun radyal bileşeni için ikinci dereceden bir denkleme indirgenebilir, burada yıldızdaki radyal koordinat, salınım modunun açısal frekansı, yıldızın içindeki ses hızı, Brunt-Väisälä veya batmazlık (buoyancy) frekansı ve Lamb frekansıdır. Son iki tanım şu şekildedir: ve sırasıyla. Basit harmonik salınımların davranışıyla benzerlik göstererek bu durum, frekansın hem hem de 'den büyük veya küçük olduğunda salınımlı çözümlerin var olduğu anlamına gelir. İlk durum yüksek frekanslı basınç modları (p-modları), ikinci durum ise düşük frekanslı kütleçekim modları (g-modları) olarak tanımlanır.

Bu temel ayrım, bir yıldızda hangi tür modun nerede rezonansa gireceğinin (makul bir doğrulukla) belirlenmesine olanak sağlar. ve eğrileri çizilerek (verilen için), p-modlarının her iki eğrinin altındaki frekanslarda veya her iki eğrinin üzerindeki frekanslarda rezonansa girmesi beklenir.

Uyarım mekanizmaları

Kappa-mekanizması

Oldukça özel koşullar altında, bazı yıldızların ısıyı radyasyonla taşıyan ve opaklığın sıcaklıkla ters orantılı olarak keskin bir şekilde azaldığı bölgeleri vardır. Bu opaklık çıkıntısı, -mekanizması (veya Eddington valfi) aracılığıyla salınımlara (titreşimlere) neden olabilir. Bir salınım döngüsünün başında, yıldız zarfının büzüldüğünü varsayalım. Genişleyip hafifçe soğuyarak, opaklık çıkıntısındaki katman daha opak hale gelir, daha fazla radyasyon emer ve ısınır. Bu ısınma genişlemeye, akabinde daha fazla soğumaya ve katmanın daha da opaklaşmasına neden olur. Bu durum, malzeme opaklığı hızla artmayı durdurana kadar devam eder ve bu noktada, katman içinde hapsolmuş radyasyon kaçabilir. Yıldız büzülür ve döngü yeniden başlamaya hazırlanır. Bu bağlamda opaklık, yıldız zarfındaki ısıyı hapseden bir valf gibi davranır.

-mekanizmasıyla tetiklenen zonklamalar tutarlıdır ve görece olarak büyük genliklere sahiptir. Bu mekanizma, Sefe ve RR Lyrae değişenleri de dahil olmak üzere bilinen en uzun dönemli değişen yıldızlardaki zonklamaları yönlendirir.

Yüzey konveksiyonu

Yüzey konveksiyon bölgelerine sahip yıldızlarda, yüzeye yakın yerlerdeki şiddetli akışkan hareketleri, geniş bir frekans aralığında salınımları hem uyarır hem de sönümler.[2][3] Modlar doğası gereği kararlı olduğundan, düşük genliklere ve görece olarak kısa ömürlere sahiptirler. Bu, tüm güneş benzeri salınımcılarda itici mekanizmadır.

Konvektif engelleme

Bir yüzey konveksiyon bölgesinin tabanı belirgin ve konvektif zaman ölçekleri zonklama zaman ölçeklerinden daha yavaşsa, konvektif akımlar büyük ve tutarlı zonklamalara dönüşebilecek bozulmalara çok yavaş tepki verir. Bu mekanizmaya konvektif engelleme denir[4] ve Gama Doradus değişenlerindeki zonklamaları sağladığına inanılır.[5]

Gelgit uyarımı

Kepler uydusundan yapılan gözlemler, yakın yaklaşımlar sırasında salınımların uyarıldığı eksantrik ikili sistemleri ortaya çıkardı.[6] Bu sistemler, ışık eğrilerinin karakteristik şekli nedeniyle kalp atışı (heartbeat) yıldızları olarak bilinir.

Salınımcıların tipleri

Birçok zonklayan yıldız sınıfının bulunduğu bölgeleri vurgulayan bir Hertzsprung-Russell diyagramı.

Güneş-benzeri salınımcılar

Güneş salınımları yüzeye yakın konveksiyon tarafından oluştutulduğu için, benzer şekilde oluşan yıldız salınımları güneş-benzeri salınımlar olarak bilinir ve yıldızların kendileri de güneş-benzeri salınımcılar (solar-like oscillators) olarak adlandırılır. Bununla birlikte, Güneş'e benzemeseler bile güneş-benzeri salınımlar, konvektif zarflara sahip olan evrimleşmiş yıldızlarda da (altdevler ve kırmızı devler) görülür.

Sefe değişenleri

Sefe değişenleri, zonklayan yıldızların en önemli sınıflarından biridir. Çekirdeğinde helyum yakan ve yaklaşık 5 güneş kütlesinden daha fazla kütleye sahip olan yıldızlardır. Esas olarak temel modlarında salınırlar ve tipik periyotları günlerden aylara kadar değişir. Zonklama periyotları aydınlatma güçleriyle yakından ilişkilidir, dolayısıyla salınım periyodunu ölçerek, aydınlatma gücünü hesaplayarak ve bunu gözlenen parlaklığıyla karşılaştırarak bir Sefe'nin mesafesini belirlemek mümkündür.

Sefe zonklamaları, helyumun ikinci iyonlaşma bölgesine etki eden kappa mekanizması tarafından uyarılır.

RR Lyrae değişenleri

RR Lyrae'ler, Sefe değişenlerine benzer fakat daha düşük metalliğe (yani Popülasyon II) ve çok daha düşük kütlelere (yaklaşık 0,6 ila 0,8 güneş kütlesi) sahiptir. Çekirdeğinde helyum yakan dev yıldızlardır ve temel modları veya ilk üst tonlarının birinde veya ikisinde salınırlar. Salınımlar ayrıca helyumun ikinci iyonlaşma bölgesine etki eden kappa mekanizması tarafından da tetiklenir. RR Lyrae'nin kendisi de dahil olmak üzere birçok RR Lyrae, Blazhko etkisi olarak bilinen uzun periyotlu genlik modülasyonları gösterir.

Delta Scuti ve Gama Doradus yıldızları

Delta Scuti değişenleri, yaklaşık olarak klasik kararsızlık kuşağının ana kol ile kesiştiği bölgede bulunurlar. Genellikle A- ila erken F-tipi cüce ve altdevlerdir. Salınım modları düşük dereceli radyal ve radyal olmayan basınç modlarıdır, periyotları 0,25 ile 8 saat arasında değişir ve büyüklük değişimleri herhangi bir değer alabilir. Sefe değişenleri gibi, salınımlar helyumun ikinci iyonlaşmasına etki eden kappa mekanizması tarafından yönlendirilir.

SX Phoenicis değişenleri, Delta Scuti değişenlerinin metal bakımından fakir akrabaları olarak kabul edilir.

Gama Doradus değişenleri, genellikle erken F-tipi olan ve Delta Scuti değişenlerinin kırmızıya yakın bölgesine benzer yıldızlarda görülür. Yıldızlar, düşük dereceli basınç modlarından çok daha yavaş olan yaklaşık 0,5 ile 3 gün arasında çoklu salınım frekansları gösterir. Gama Doradus salınımları genellikle yüksek dereceli kütleçekim modları (g-modu) olarak düşünülür, konvektif engelleme ile uyarılırlar.

Kepler'in sonuçlarına göre, birçok Delta Scuti yıldızının da Gama Doradus salınımları gösterdiği ve bu nedenle hibrit oldukları görülmektedir.[7][8]

Hızlı salınan Ap (roAp) yıldızları

Hızlı salınan Ap yıldızları, çoğunlukla A- ve F-tipi olmak üzere Delta Scuti değişenlerine benzer parametrelere sahiptir, fakat aynı zamanda güçlü manyetik ve kimyasal olarak tuhaftırlar (bu yüzden tayf p alt tipine sahiptirler). Yoğun mod spektrumları, eğik salınımcı modeli (oblique pulsator model) ile anlaşılır. Modların frekansları, yıldızın dönüşüyle aynı hizada olması gerekmeyen manyetik alan tarafından modüle edilir (Dünya'daki durum gibi). Salınım modlarının frekansları yaklaşık 1500 μHz ve genlikleri birkaç mmag civarındadır.

Yavaş zonklayan B yıldızları ve Beta Cephei değişenleri

Yavaş zonklayan B yıldızları (SPB), kappa mekanizması tarafından uyarılan yüksek dereceli kütleçekim modları olduğu anlaşılan ve birkaç gün süren salınım periyotlarına sahip B tipi yıldızlardır. Beta Cephei değişenleri biraz daha sıcak (ve dolayısıyla daha kütleli) olup, ayrıca kappa mekanizması ile uyarılan modlara sahiptir ve birkaç saatlik periyotlarla düşük dereceli kütleçekim modlarında da salınırlar. Her iki salınımcı sınıfı da yalnızca yavaş dönen yıldızları içerir.

Değişen B-tipi altcüce yıldızlar

B-tipi altcüce yıldızlar (sdB), aslında çekirdeğinde helyum yakan dev yıldızların çekirdekleridir. Bu yıldızlar, hidrojen zarflarının çoğunu bir şekilde kaybetmişlerdir, öyle ki hidrojen yakan bir kabuk kalmamıştır. Bu yıldızların çoklu salınım periyotları yaklaşık 1 ile 10 dakika arasında değişir ve görünür ışıkta 0,001 ile 0,3 mag arasında herhangi bir genliğe sahiplerdir. Salınımlar, demirin opaklık çıkıntısına etki eden kappa mekanizması tarafından uyarılan düşük dereceli basınç modlarıdır (p-modu).

Beyaz cüceler

Beyaz cüceler tıpkı sıradan yıldızlar gibi tayf türüne göre karakterize edilirler, fakat tayf tipi ile etkin sıcaklık arasındaki ilişki aynı şekilde uyumlu değildir. Bu nedenle beyaz cüceler DO, DA ve DB tipleriyle bilinirler. Daha soğuk tipler fiziksel olarak mümkündür, fakat Evren bunların yeterince soğuması için henüz çok gençtir. Her üç tipteki beyaz cücelerin de zonkladığı tespit edilmiştir. Zonklayanlar, GW Virginis yıldızları (DO değişenleri, bazen PG 1159 yıldızları olarak da bilinir), V777 Herculis yıldızları (DB değişenleri) ve ZZ Ceti yıldızları (DA değişenleri) olarak bilinirler. Hepsi düşük dereceli, yüksek mertebeden g-modlarında zonklama gösterirler. Salınım periyotları etkin sıcaklıkla geniş ölçüde azalır ve yaklaşık 30 dakikadan 1 dakikaya kadar değişir. GW Virginis ve ZZ Ceti yıldızlarının kappa mekanizmasıyla; V777 Herculis yıldızlarının ise konvektif engellemeyle uyarıldığı düşünülmektedir.

Uzay görevleri

Geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki birçok uzay aracı görevlerinin önemli bir bölümünü asterosismoloji çalışmaları oluşturmaktadır (kronolojik sıraya göre).

  • WIRE – 1999 yılında fırlatılan bir NASA uydusudur. Başarısız olan büyük bir kızılötesi teleskop, iki inç açıklıklı yıldız izleyici, on yıldan fazla bir süre boyunca parlak yıldız asterosismolojisi aleti olarak kullanıldı. 2011 yılında Dünya atmosferine yeniden girdi.
  • MOST – 2003'te fırlatılan bir Kanada uydusudur. Asterosismolojiye adanmış ilk uzay aracıydı.
  • CoRoT – 2006 yılında fırlatılan, Fransızların öncülüğünde ESA'nın gezegen-arayıcı ve asterosismoloji uydusudur.
  • Kepler – 2009 yılında fırlatılan, ikinci tepki tekerleğinin arızalanması teleskobun aynı alanı izlemeye devam etmesini engellediği için K2 olarak yeniden tasarlanan bir NASA gezegen-arayıcı uzay aracıdır.
  • BRITE – En parlak salınım yapan yıldızları incelemek için kullanılan bir nano-uydu takımıdır. İlk iki uydu 25 Şubat 2013'te fırlatıldı.
  • TESS – 2018 yılında fırlatılan ve gökyüzünün büyük bölümündeki parlak yıldızları inceleyen NASA gezegen-arayıcısıdır.
  • PLATO – Geçiş yapan gezegenlerin doğru kütle ve yarıçaplarını elde etmek için özellikle asterosismolojiden yararlanacak olan planlanmış bir ESA görevidir.

Ayrıca bakınız

  • Sismoloji – Depremlerin ve elastik dalgaların bir gezegen boyunca yayılmasının bilimsel olarak incelenmesi.

Kaynakça

  1. ^ Christensen-Dalsgaard, J.; Dappen, W.; Ajukov, S. V. and (1996), "The Current State of Solar Modeling", Science, 272 (5266), ss. 1286-1292, Bibcode:1996Sci...272.1286C, doi:10.1126/science.272.5266.1286, PMID 8662456 
  2. ^ Goldreich, Peter; Keeley, Douglas A. (Şubat 1977), "Solar seismology. II - The stochastic excitation of the solar p-modes by turbulent convection", The Astrophysical Journal, cilt 212, ss. 243-251, Bibcode:1977ApJ...212..243G, doi:10.1086/155043 
  3. ^ Christensen-Dalsgaard, Jørgen; Frandsen, Søren (Ocak 1983), "Stellar 5 min oscillations", Solar Physics, 82 (1–2), ss. 469-486, Bibcode:1983SoPh...82..469C, doi:10.1007/bf00145588 
  4. ^ Pesnell, W. Dean (Mart 1987), "A new driving mechanism for stellar pulsations", The Astrophysical Journal, cilt 314, ss. 598-604, Bibcode:1987ApJ...314..598P, doi:10.1086/165089 
  5. ^ Guzik, Joyce A.; Kaye, Anthony B.; Bradley, Paul A.; Cox, Arthur N.; Neuforge, Corinne (10 Ekim 2000), "Driving the Gravity-Mode Pulsations in γ Doradus Variables", The Astrophysical Journal Letters, 542 (1), ss. L57-L60, Bibcode:2000ApJ...542L..57G, doi:10.1086/312908 
  6. ^ Thompson, S. E.; Everett, M.; Mullally, F.; Barclay, T. and (2012), "A Class of Eccentric Binaries with Dynamic Tidal Distortions Discovered with Kepler", The Astrophysical Journal, 753 (1), s. 86, arXiv:1203.6115 $2, Bibcode:2012ApJ...753...86T, doi:10.1088/0004-637x/753/1/86 
  7. ^ Grigahc\`ene, A.; Antoci, V.; Balona, L.; Catanzaro, G. and (2010), "Hybrid $\gamma$ Doradus-$\delta$ Scuti Pulsators: New Insights into the Physics of the Oscillations from Kepler Observations", The Astrophysical Journal Letters, 713 (2), ss. L192-L197, arXiv:1001.0747 $2, Bibcode:2010ApJ...713L.192G, doi:10.1088/2041-8205/713/2/L192 
  8. ^ Balona, L. A. (2014), "Low frequencies in Kepler $\delta$ Scuti stars", Monthly Notices of the Royal Astronomical Society, 437 (2), ss. 1476-1484, Bibcode:2014MNRAS.437.1476B, doi:10.1093/mnras/stt1981 

Daha fazla okuma

  • Aerts, Conny; Christensen-Dalsgaard, Jørgen; Kurtz, Donald (2010). Asteroseismology. Astronomy and Astrophysics Library (İngilizce). Dordrecht, New York: Springer. ISBN 978-1-4020-5803-5. 
  • Christensen-Dalsgaard, Jørgen. "Lecture notes on stellar oscillations" (İngilizce). 21 Şubat 2003 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2015. 
  • Pijpers, Frank P. (2006). Methods in Helio- and Asteroseismology (İngilizce). Londra: Imperial College Press. ISBN 978-1-8609-4755-1. 

Yazılım

Variable Star package (R dilinde), değişen yıldızların salınım modları üzerindeki desenleri analiz etmek için ana işlevleri sağlar. Sentetik verilerle deney yapmak için bir kullanıcı arayüzü de sağlanmıştır.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sefe değişeni</span> Bir değişen yıldız türü

Sefe değişeni veya Sefe (Cepheid), saltık aydınlatma gücü ile değişim süreleri arasında yüksek ilinti bulunan, özel bir değişken yıldızlar sınıfının üyelerine verilen addır. Türlerinin örneği olan Delta Sefe 1784 yılında John Goodricke tarafından gözlemlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Titreşim</span>

Titreşim bir denge noktası etrafındaki mekanik salınımdır. Bu salınımlar bir sarkaçın hareketi gibi periyodik olabileceği gibi çakıllı bir yolda tekerleğin hareketi gibi rastgele de olabilir.

Salınım, merkezi bir değere ilişkin veya iki veya daha fazla farklı durum arasındaki bazı ölçümlerin genellikle zamanla tekrarlayan veya periyodik değişimidir. Sarkaç ve alternatif akım bilinen salınım örnekleridir. Salınımlar fizikte atomlar arasındakiler gibi karmaşık etkileşimlere yaklaşmak için kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Ara frekans</span>

Ara frekans telekomünikasyonda verici ve alıcı cihazlarında kullanılan bir sinyaldir. Bu sinyalin kullanıldığı cihazlar teknolojide süperheterodin (superheterodyne) olarak tanımlanırlar.

Periyodik fonksiyon, matematikte belli zaman aralığıyla kendini tekrar eden olguları ifade eden fonksiyonlara verilen isimdir. Tekrar etme süresi "periyot" olarak bilinir. Trigonometrik fonksiyonlar en tipik periyodik fonksiyonlardır. Bununla birlikte, diğer periyodik fonksiyonlar da trigonometrik fonksiyonların toplamı olarak ifade edilebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Delta Scuti değişeni</span>

Delta Scuti değişenleri, dönemleri 0,3 günden kısa, A veya F tayf türünden, birkaç 0,001 kadirden 0,8 kadire kadar görsel bölge genliklerine sahip zonklayan değişenlerdir. H-R diyagramındaki kararsızlık kuşağı içinde yer alırlar. δ Scuti'lerin H-R diyagramındaki konumları üstten klasik sefeler, alttan ise zonklayan beyaz cücelerle sınırlı geniş bir alandır. Bu derece geniş bir alanda yıldız çeşitliliği oldukça fazladır ve en genç disk popülasyonlarından yaşlı halo yıldızlarına kadar farklı yıldızlar δ Scuti türü değişenler grubuna girebilmektedir. Bu nedenle bir kısmı veya tüm grubu tarif eden çok farklı isimlerle de anılırlar; bunlardan bazıları cüce sefeler, RRs değişenleri, AI Velorum yıldızları, SX Phe yıldızları ve çok-kısa dönemli sefeler dir.

<span class="mw-page-title-main">Parlak mavi değişenler</span>

Parlak mavi değişenler, tayfları ve parlaklıklarında öngörülemeyen ve kimi zaman dramatik değişiklikler gösteren büyük kütleli evrimleşmiş yıldızlardır. Bu özel değişkenlik türünü ilk kez gösteren ve Büyük Macellan Bulutu'nun en parlak yıldızlarından biri olan S Doradus'un ardından, S Doradus değişenleri olarak da belirtilmiştir. Olağanüstü derecede nadirdirler, Değişen Yıldızların Genel Kataloğu'nda (GCVS) SDor olarak listelenen sadece 20 cisim vardır ve bunların bir kısmı artık LBV olarak kabul edilmemektedir.

Beta Cephei değişenleri kısa dönemli ışık ve dikine hız değişimi gösteren, erken B türü dev ve altdevlerden oluşma bir gruptur. 2-7 saat arasında değerlere sahip dönemleri, dönme ve/veya çift sistem hareketleri ile açıklanamayacak derecede kısadır ve tek geçerli açıklama zonklama olmaktadır.

Açısal frekans periyodik harekette birim zaman içinde kaç radyan olduğunun ölçüsüdür.

SX Phoenicis değişeni, değişen yıldızların bir türüdür. Bu yıldızlar, 0.03–0.08 gün zaman ölçeğinde değişen kısa süreli bir atım sergilerler. Tayfsal sınıfları A2-F5 aralığında ve büyüklükleri 0.7'ye kadar değişir. Güneş ile karşılaştırıldığında daha düşük metallik seviyesine sahiplerdir. Ayrıca, hidrojen ve helyum dışındaki elementler de düşük bolluktadır. Nispeten yüksek uzay hızları vardır ve yıldız sınıflandırmasında parlaklıkları düşüktür. Bu özellikler, SX Phoenicis değişenlerini kuzenleri Delta Scuti değişenlerinden ayırır.

Fizikte doğrusal olmayan rezonans doğrusal olmayan bir sistemde rezonansın meydana gelmesidir. Bu rezonansta sistem davranışı- rezonans frekans ve modları- salınımın genliğine bağlıdır, fakat doğrusal sistemlerde bu genlikten bağımsızdır.

<span class="mw-page-title-main">Gama Doradus değişeni</span>

Gama Doradus değişenleri, yüzeylerinde radyal olmayan zonklamalarla aydınlatma gücü farklılaşan değişen yıldızlardır. Bu yıldızlar, genellikle genç erken F veya geç A tipi ana kol yıldızlarıdır. Parlaklık dalgalanmaları, 0,4-3 gün süresinde 0,1 kadirdir. Prototipi Gama Doradus, 1963 yılında bir sebep olmadan değişen yıldız olarak tanımlanmıştır. İlk olarak 1990'ların ikinci yarısında karakterize edilen bu tip değişen yıldızların altında yatan fiziksel nedenler ise hâlen araştırılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kütleçekimsel dalga</span>

Kütleçekimsel dalga veya kütleçekim dalgası (KÇD), fizikte uzayzaman eğriliğinde oluşan kırışıklık olup kaynağından dışarıya doğru bir dalga olarak yayılır. Albert Einstein tarafından 1915'te varlığı öngörülen bu dalgalar, Genel Relativite Teorisi'ne dayanarak kütleçekimsel ışıma şeklinde enerji naklederler. Tespit edilebilir kütleçekimsel dalga kaynakları, beyaz cüce, nötron yıldızı veya kara delik içeren çift yıldız sistemleri olabilir. Kütleçekimsel dalgaların varlığı, kendisiyle fiziksel etkileşimlerin yayılma hızını sınırlama kavramını getiren ve genel relativite ile ilgili Lorentz değişmezliğinin muhtemel bir sonucudur. Bu dalgaların, etkileşim hızını sonsuz olarak kabul eden Newton'un Çekim Teorisi'nde varlığı mümkün değildir.

<span class="mw-page-title-main">Küresel harmonikler</span>

Matematikte, küresel harmonikler Laplace denkleminin çözüm kümesinin açısal kısmıdır. Küresel koordinatların bir sistemi içinde küre yüzeyinde tanımlanır, Fourier serisi ise çember üzerinde tanımlanır. Laplace'ın küresel harmonikleri Pierre Simon de Laplace tarafından ilk 1782 yılında tanıtılan bir ortogonal sistemin küresel harmonik formlarının özel bir kümesidir. Küresel harmoniklerden birkaçının kökleri sağda gösterimlenmiştir. Küresel harmonikler pek çok yerde teorik önem taşımaktadır ve özellikle atomik yörünge elektron konfigürasyonları, yerçekimi alanları, geoitleri ve gezegen ve yıldızların manyetik alanlarının temsili ve kozmik mikrodalga arka plan radyasyonu karakterizasyonu hesaplanmasında kullanılan pratik uygulamaları vardır. Küresel harmonikler 3D Bilgisayar grafiklerinde, dolaylı aydınlatma ve 3D şekillerin tanınması gibi konularda geniş bir yelpazede özel bir rol oynamaktadır.

<i>Büyüklükler ve Uzaklıklar Üzerine</i>

(Güneş ve Ay'ın) Büyüklükleri ve Uzaklıkları Üzerine, MÖ. 280-240 yaşamış Sisamlı Aristarkus'ın günümüze kadar ulaşmış kitabıdır. Kitapta Güneş ve Ay'ın büyüklüklerini gösterir çizimler ve hesaplamalar yer alırken, Dünya'nın yarıçapı biriminde uzaklıkları da verilmiştir.

Periyot fizik ve matematikte kendini tekrar eden (periodik) fonksiyonun bir dalgasının süresidir. Birimi saniye ve ast katlarıdır. Matematik işlemlerde T harfiyle gösterilir.

<span class="mw-page-title-main">Yüzey plazmonu</span>

Yüzey plazmonları, yalıtkanlık sabitinin işaret değiştirdiği iki yüzey arasında uyarılabilen delokalize elektron salınımlarıdır; bunlara örnek olarak görünür ışıkta dielektrik ve metaller arası yüzeyler verilebilir. Plazmonlar plazma salınımlarının kuantasıdır; bu elektromanyetik dalgaların kuantizasyonunun fotonlar olmasıyla benzer durumdur. Yüzey plazmonları toplu plazmon salınımlarından daha az güce sahiptir; yüzey plazmonlarının aksine bu tip salınımlar Fermi gazlarında boylamasına gerçekleşir.

<span class="mw-page-title-main">Smith abağı</span> Grafik türü

Smith abağı veya Smith diyagramı, radyo ve mikrodalga frekanslarındaki iletim hatlarının tasarımı ve empedans eşlemesinde kullanılan bir grafiktir. Elektrik-elektronik ve haberleşme mühendisleri tarafından kullanılan bu abak Phillip H. Smith (1905–1987) tarafından icat edilmiştir. Smith abağı aynı anda empedans, admitans, yansıma ile saçılma katsayıları, kazanç konturu ve stabilite gibi çok sayıda parametreyi aynı anda gösterebilmektedir; bu yüksek frekans devreleri dışında mekanik titreşim analizinde de kullanılmasını sağlamıştır. Smith abağı genelde birim yarıçap içinde kullanılır; buna karşın abağın geri kalanı da elektronik osilatör ve stabilite analizinde kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Duran dalga</span>

Fizikte duran dalgalar, zamana göre salınım yapmasına rağmen belli bir bölgede sabit duran dalgalardır. Bu dalgaların uzayda herhangi bir noktadaki maksimum genliği zamana göre sabittir ve salınımları eş fazdadır. Bir duran dalgada genliğin minimum kaldığı noktalar düğüm (node), maksimum olduğu noktalar ise anti-düğüm (anti-node) olarak bilinir.

Douglas Gough tarafından türetilen bir terim olan Helyosismoloji, Güneş'in yapısını ve dinamiklerini salınımları yoluyla inceleyen bilimdir. Bunlar esas olarak Güneş yüzeyine yakın konveksiyonla sürekli olarak yönlendirilen ve sönümlenen ses dalgalarından kaynaklanır. Sırasıyla Dünya'nın veya yıldızların salınımları yoluyla incelenmesi olan jeosismoloji veya asterosismolojiye benzer. Güneş'in salınımları ilk kez 1960'ların başında tespit edilmiş olsa da, salınımların Güneş boyunca yayıldığı ve bilim adamlarının Güneş'in derin iç kısımlarını incelemesine olanak sağlayabileceği ancak 1970'lerin ortalarında fark edildi. Modern alan, Güneş'in rezonans modlarını doğrudan inceleyen küresel helyosismoloji ve bileşen dalgalarının Güneş'in yüzeyine yakın yayılmasını inceleyen yerel helyosismoloji olarak ikiye ayrılmıştır.