İçeriğe atla

Assos

Assos
Άσσος (Grekçe)
Assos Antik Kenti
KonumTürkiye Çanakkale, Ayvacık
Koordinatlar39°29′21″K 26°20′11″D / 39.48917°K 26.33639°D / 39.48917; 26.33639
Tarihçe
KuruluşMÖ 7. yüzyıl
Devir(ler)Orta Çağ
Kültür(ler)Helenistik Dönem, Roma Dönemi
Bağlı olduğuLidya, Pers, Pergamon¸ Roma
Sit ayrıntıları
Buluntu(lar)Akropolis, tiyatro, agora, stoa, nekropolis, Athena tapınağı
Kazı tarihleriKeşif 1521 (Piri Reis)
DurumRestore
Kamusal erişimAçık
Kentte yer alan Athena Tapınağı kalıntıları.
Assos Athena Tapınağı frizi, Louvre Müzesi, Fransa

Assos (Grekçe: Άσσος), Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin yaklaşık 17 km güneyindeki Behramkale Köyü'nde yer alan bir antik kent.

Antik Çağda Troas diye adlandırılan bölgenin güney ucunda volkanik bir tepenin zirvesi ve yamaçlarında, Midilli adasının karşısında kurulmuştur. Tarih boyunca Lidya, Pers, Pergamon¸ Roma egemenliği altına giren bölge Orta Çağ'da terk edilmiş; 1880-1883 yıllarında Amerikan Arkeoloji Enstitüsü'nün yaptığı kazılar sırasında Amerikalı genç mimar Francis H. Bacon tarafından bulunmuştur.[1]

Aktif olduğu zamanlarda Assos, bulunduğu bölgedeki tek büyük limana sahip olduğu için geçen gemiler sayesinde zengin olmuştu. Assos'taki andezit taşından imal edilen lahitler, içine konan cesetlerin çabuk çürütmesi ile dünyaca ün yapmış; antik dönemde Lübnan, Suriye, Yunanistan ve Roma'ya ihraç edilmiştir.[2]

Antik Çağ'ın büyük düşünürlerinden Aristo'nun bu kentte üç yıl yaşamış ve felsefe okulu kurmuş olması nedeniyle felsefe tarihi açısınan önem taşır. Assos, Pavlus tarafından da ziyaret edilmiştir ve kent bu nedenle Hıristiyanlarca kutsal olarak kabul edilir.

MÖ 900'lerde kurulan bu kentin en gözalıcı yeri en tepesine yapılmış olan, Dorik yapılı Athena Tapınağı'dır. Kentin ayrıca büyük bir amfitiyatrosu da vardır.

Günümüzde, şehrin olduğu dağın eteklerinde ve yamaçlarındaki Behramkale kenti hâlen aktiftir.

MÖ 347'de Aristoteles'in Assos'ta felsefe okulu kurmasından hareketle, 2000 yılında, Assos'ta Felsefe adı verilen felsefe çalıştayları başlatılmıştır. Çalıştaylar, her yıl Şubat ayında sunum dili Türkçe, Temmuz ayında ise İngilizce olmak üzere yılda iki kere kesintisiz olarak düzenlenmektedir.[3]

Assos, 2017 yılından beri UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde bulunmaktadır.[4]

Tarihçe

Assos Akropolisi
Assos Antik Kenti'nin bulunduğu tepeden Behramkale'nin görünüşü

Assos kentinde ilk defa iskan edenlerin kim olduğu bilinmez ancak arkeolojik verilerden kentte Tunç Çağı'ndan beri kesintisiz iskan edildiği anlaşılmaktadır.[5] Bölge, MÖ 7. yüzyılda Lesbos Adası'ndan (Midilli) gelen Aiol kolonileri tarafından iskan edilerek gelişmiş, zenginleşmiştir. MÖ 6. yüzyılda Lidya Krallığı kıyılardaki hellen şehirleri üzerinde politik güç sağlamak istemiş ve bunun sonucunda Assos MÖ 560'ta Lidya Krallığı'nın hâkimiyetine girmiştir. MÖ 546 yılında Perslerin Lidya hakimiyetine son vermesi sonucu Pers egemenliği başladı. Bu dönemde vergi siteminde değişiklik olmadı. Vergi toplayanlar, Persler'den ziyade Hellen yöneticilerdi.

MÖ 5. yüzyılda Pers egemenliğine karşı Atina Devleti'nin liderliğinde kurulan Atina kent birliği'nin kuruluşu sırasında Assos, yılda 1 talent ödeme karşılığında[6] kurucu üyeler arasında kaldı.[5] Persler, uğradıkları yenilgilerden sonra Ege'nin Asya kıyılarından ayrılmaya başlamıştı. Ancak zaman içinde Persler yeniden Anadolu kıyılarına döndüler; Batı Anadolu kıyılarında yaşayanları yeniden Pers egemenliğine zorlayan Kral Barışı'nın (MÖ 387) imzalanmasından hemen sonra Eubolos adında bir tüccar kendini Assos ve Atarneus kentlerinin kralı ilan etti.[6] Onun ölümünden sonra hizmetkarlarından Hermesisas yönetimi ele geçirdi.[7] Gençliğinde Plato'nun okulunda öğrenim görmüş olan Hermesias, başta Aristo olmak üzere filozof dostlarını Assos'a davet etti. Hermesias'ın yeğeni Phtias ile evlenen Aristo, Assos'ta üç yıl yaşadı. MÖ 347'de Assos'ta bir felsefe okulu kurdu ve yaşambilimi üzerine çalışmalar yaptı. Kral Hermesias, MÖ 345 yılında bağımsızlığını yitirdi; Pers komutanı Rodoslu Memnon tarafından esir alınarak Persepolis'te çarmıha gerildi ve kentte yeniden Pers hakimiyeti başladı. MÖ 344'te Assos'tan ayrılan Aristo; Makedon Kralı II. Filip'in oğlu İskender'i yetiştirmek üzere Pella'ya gitmiştir. Bölgede Pers hakimiyeti, MÖ 334 yılında Büyük İskender'in Granikos Savaşı'nda kazandığı zafer ile son buldu.

Assos, Büyük İskender'in ölümünden sonra Galatlar tarafından işgal edildi.[6] MÖ 241 yılında Pergamon Krallığı'nın egemenliği altına girdi. MÖ 133'te Kral III. Attolos'un vasiyeti ile Bergama Krallığı Roma'ya geçince Assos kenti de Roma egemenliğine girdi.[5]

Kent, Roma yönetimi döneminde gelişti. Bu dönemde tarım arazilerinin verimliliği ile ünlü oldu.[8] Erken imparatorluk döneminde Athena Polias, Zeus Soter ve Asklepios kültleri yanında Roma imparatoru Augustus ve karısı Livia'yı tanrılaştıran Assoslular,[9] Hristiyanlığın doğuşundan sonra kenti Aziz Pavlus ve Aziz Luka'nın ziyaret etmiş olmasının da etkisi ile Hristiyanlığı kabul ettiler.[5] MS 381 - 390 yıllarında, Hristiyanlığın etkisi ve imparatorluğun emirleri doğrultusunda, birçok tapınak kapatılmış ve yıkılmış, taşları kilise ve konut inşasında kullanılmıştır; ayrıca harç yapımına gerekli kirecin sağlanması için tüm mermer malzeme agora yakınındaki kireç kuyusunda yakılmıştır. Assos Athena Tapınağı ve tapınağa ait sunak da bu zamanda tahrip edilmiştir.[10]

MS 3. yüzyılın ortalarından sonra kent önemini yitirdi.[10] MS 5. yüzyılda piskoposluk merkezi haline gelen kentte yerleşim, 7. yüzyılda sonra erdi.[9]

Latinler, Franklar, Selçuklu ve Osmanlı Türkleri akropolise birçok kez kente saldırmışlardır. Bizans Dönemi'nde piskoposluk merkezi haline gelen Assos, 1080 yılında, Selçuklu Hanedanının egemenliği altına girdi, ancak 17 yıl süren egemenlikten sonra I. Haçlı ordusu komutanlarından Keşiş Pierre, bölgeden Türkleri uzaklaştırdığı için burada 1330 yılına kadar Bizans hâkimiyeti devam etti.[6] 14. yüzyılda Karesi Beyliği'nin topraklarında olan Assos, tüm Çanakkale çevresi ile birlikte 1359 yılında Sultan I. Murat'a satılarak Osmanlı topraklarının bir parçası oldu.[6]

Yapılar

Tiyatro

6x13 dor düzenli sütün ile çevrili Athena Tapınağı, Akropolün en önemli yapısıdır. Ön oda ve kutsal oda bölümlerinden oluşan tapınağın etrafı sütunlardan oluşmakta olduğunu tapınağın kutsal odasında bulunan tanrıça heykeli ise 1800 yıllarda yapılan kazı çalışmaları sonucunda ABD'ye götürüldüğünü Tekin Gün (Assos Athena Tapınağı) adlı araştırma notlarından anlaşılmaktadır. MÖ 530 yılına ait tapınak 14x30 m. ölçüsündedir.[11] Tapınağın bazı sütunları yerine dikilmiştir. Athena Tapınağı frizlerinden bir kısmı İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndedir. 1838 yıllında yapılan kazı çalışmasında çıkan mimari bloklar, frizler ise; Boston müzesi, Fransa'daki Louvre müzesi arkeoloji müzesine götürülmüştür.[11] İkinci bir surla takviye edilen akropoldeki iç surlar Orta Çağ'da, Osmanlı döneminde ve günümüzde de restore edilmiştir.

Assos Nekropolü, Helenistik ve Roma dönemlerinden kalmadır. Mezarlar, Helenistik çağdan Arkaik çağa kadar kesintisiz devam eder. Akropolün güney eteklerindeki teraslar üzerinde Agora inşa edilmiştir. Agoranın doğusunda meclis binası (bouleuterion), kuzey ve güneyde stoalar (revaklar) bulunur.

Agora ile Batı kapısı arasındaki gymnasium Helenistik dönemde yapılmıştır. Batı kapıdan aşağı inen taş yol hamamlara ve tiyatroya ulaşır. 5 bin kişilik tiyatro, doğal bir kaya oyuğuna MÖ 3. yüzyılda inşa edilmiştir.

Araştırmalar, Kazılar

Assos kalıntılarını ilk belirten, Piri Reis'tir (1521).[10] 1672'de John Covel, 1785'te Choiseul-Gouffier kenti gezen ilk seyyahlardır; 19. yüzyılda başka seyyahlar onları takip etmiştir. Charles Texier, 1835 yılında kentin kapsamlı planı ile birlikte tapınak frizlerinin çizimlerini yapmış; bu araştırma üzerine, 1838 yılında Sultan II. Mahmut, yüzeydeki heykeltıraşlık eserlerinin büyük bölümünü Fransa Kralına armağan etmiştir.[11] Assos'ta ilk sistemli kazı çalışmaları 1881'de Amerikan Arkeoloji Enstitüsü tarafından başlatıldı. Amerikan Arkeoloji Enstitüsü adına mimar J.T.Clarke ve F.H.Bacon başkanlığında ilk kazılar bağlanmıştır ve yaklaşık[11] Amerikalı ekip, 3 yıllık çalışma sonunda kentin önemli mimari yapılarını açığa çıkardı. Çalışmalarda çıkarılan eserlerin bir kısmı Osmanlı Devleti'nin izni ile paylaşılarak Amerika Birleşik Devletleri'ne götürülmüş ve Boston Güzel Sanatlar Müzesi'nde sergilenmişti. Assos'taki kazı çalışmaları 1981 yılında Ümit Serdaroğlu tarafından yeniden başlatıldı ve 2005'te ölümüne kadar sürdürüldü. Serdaroğlu; batı nekropolisi, agora, tiyatro ve akropoliste çalışmalar yaptı. 2005 yılından itibaren kazı başkanlığını ÇOMÜ adına Prof.Dr.Nurettin Arslan sürdürmektedir.[11]

Restorasyon çalışmalar

Assos'ta ilk olarak 2009 yılında sistematik yüzey araştırmasına başlanmıştır.[12] 2010 yılında Batı Kapısı'nın doğusundaki alanda araştırmalar yapılmıştır. Sistematik olarak toplanan arkeolojik bulguların yanında, yüzeyde görülen tüm kalıntılar harita üzerine işlenmiştir. Yüzey araştırmasının bitirilmesinden sonra Assos kentinin çağlara göre nasıl bir gelişim gösterdiği daha iyi anlaşılabilecektir. Yüzey araştırması kapsamında Batı Kapısı'nın 20 m doğusunda ve gymnasionun güneyinde olmak üzere iki noktada sondaj yapılmıştır.[12] Batı Kapısı doğusundaki sondajın üst seviyelerinde açma Bizans Çağı'na ait apsisli bir yapıya rastlanması nedeni ile buradaki çalışma sonlandırılmıştır. Daha sonra gymnasionun güneyinden geçip agoraya ulaşan caddenin bulunduğu alanda açma çalışmalara başlanmıştır. Bu alandaki kazılarda gynmasionun porticusuna ait üç adet sütünün ana cadde üzerine düştüğü görülmüştür. Genişliği 6,5 m olan ana caddenin zemini düzgün dörtgen andezit taş bloklar ile kaplanmıştır. Cadde üzerindeki dolgu içerisindeki bulgular Geç Roma ve Erken Bizans Çağlarına tarihlenmektedir. Caddenin kuzey ve güney kenarlarında yağmur sularını sarnıçlara ulaştıran kanallar yapılmıştır. Caddenin güney kenarında döşeme taşlarının eksik olduğu kısımda ana kayaya kadar inilmiştir. Taş blokların altında bulunan, küçük taşlardan oluşan 0,70 m kalınlığa sahip dolgu içerisindeki seramikler Hellenistik Çağ'a aittir. Stratigrafi, taş dolgunun altındaki Arkaik Çağ tabakasının ardından ana kayanın üzerindeki 0,15 - 0,20 m kalınlığındaki Bronz Çağı tabakası ile son bulmaktadır. Kent içerisindeki bu ilk sondaj Assos'taki iskân tarihinin aydınlatılması bakımından önemlidir. Önümüzdeki yıllarda yapılacak yüzey araştırması ve bununla bağlantılı küçük sondajlarla konu hakkındaki bilgilerin daha da zenginleşeceği beklenmektedir.[12]

Athena Tapınağı

2009 yılında sürdürülen Athena Tapınağı'nın restorasyon çalışmaları başlatılmış, sütun gövdelerindeki beton parçaların sökülmesi işlemlerinde, ilk restorasyonda demirin kullanılmış olması yüzünden sıkıntılar yaşanmıştır. Ancak her şeye rağmen bu aşama başarılı bir şekilde sonlandırılmıştır. Daha sonra andezitten yapılmış sütun tamburları yivleri işlenmeden orijinal yerlerine konulmuştur. Bütün tamburların ve sütun başlıklarının yerlerine konulmasının ardından sütunların yivlerinin açılmasına başlanmıştır. Sütunlar yanında tapınağın güney ve doğu yönlerindeki eksik olan stylobat blokları da yine özgün malzemeden hazırlanarak yerlerine konmuştur. Böylece yılda yüz binlerce kişinin ayak bastığı bu blokların aşınması önlendiği gibi, tapınağın daha iyi algılanması mümkün olmuştur. Gelecek yıl imkânlar ölçüsünde doğu yöndeki friz, metop ve alınlığın, stylobat duvarı üzerinde ayağa kaldırılması hedeflenmektedir. Akropolisin kullanım evrelerini belirlemek üzere çalışmalara başlanmıştır. Bu kapsamda Athena Tapınağı'nın güney cephesindeki kazılarda Bizans Çağı'na ait duvar kalıntıları ortaya çıkartılmıştır.[12]

Assos Athena Tapınağı Frizleri

Assos Athena Tapınağı Frizleri kısa kenarlarında 5, uzun kenarlarında 12 olmak üzere toplam 34 friz bloğundan 15'i iyi korunmuştur. Friz betimlemeleri, doğu kültürü özelliği de olan, farklı konularda ve karışıktır. Frizlerde Lydia, Lycia, Atina, Corinth kültürleri bulunur. Frizlerinde İon düzeninden alıntılarda vardır. Alınlık kısmı ise boş bırakılmıştır.[11]

Agora

Agoranın güneyindeki terasta tespit edilen kireç ocağının (Açma 20) temizliği yapılmıştır. Kireç ocağı yaklaşık 2 m genişliğinde kalın bir duvara sahiptir. Ocağın işlevini yitirmesinden sonra içi doldurularak üzerine taş bloklar döşenmiştir. Kireç ocağının güneydoğu ve kuzeybatı yönlerinde iki kapısı bulunmaktadır. Kireç ocağı içerisinde tam olarak yanmamış mermer parçaları dikkati çekmektedir. Ocağın zemini altında ise doğu batı yönlerde uzanan Hellenistik Çağ'a ait bir temel ortaya çıkartılmıştır.[12]

Sur

Kentin savunma duvarlarının ayrıntı araştırılmasına devam edilmiştir. 2010 yılında kentin doğusundaki kapılar ve kulelerin temizliği ve çizimleri yapılmıştır. Doğudaki kulelerin temizliğinde, sur duvarının bazı kesimlerine güçlendirmek amacı ile ilave duvarların yapıldığı görülmüştür. Surların ne zaman inşa edildiği, ilavelerin ne zaman yapıldığı ve hangi amaçla güçlendirildiği gibi sorulara araştırmanın bitirilmesinin ardından cevap verilebileceği beklenmektedir.[12]

Ayazma kilisesi

Assos'un batısındaki Ayazma Kilisesi'nin açma içerisinde ve apsisin doğusundaki iki şapelde kazılar yapılmıştır. Kilise içerisinde, bemanın önünde kilisenin yapımı hakkında bilgi elde etmek üzere çok küçük bir alanda temizlik yapılmıştır. Çalışmalar sonrasında kilisenin tabanını kaplayan andezit taş plakaların altında kiremit levhalardan yapılmış bir başka döşemeye rastlanmıştır. Kilise Erken Roma Çağı'na ait bir anıt mezarın podyumu üzerine inşa edilmiştir. Söz konusu kiremit döşemenin bu mezar yapısı ile ilişkili olduğu tahmin edilmektedir. Kiremit zemin üzerinde ele geçen iyi korunmuş bir sikke MS geç 9. yüzyıl'a tarihlenmektedir.[12] Kilisenin dışında apsisin doğu kesimindeki kazılarda dikdörtgen mekânların doğu yönleri apsidal olarak son bulmaktadır. Bu nedenle şapel olarak tanımlanan bu mekânların içerisinde önceki yıllarda gerçekleştirilen çalışmalardan da tanıdığımız çocuk mezarlarına rastlanmıştır. Çocuk iskeletleri küçük taşlar veya taş levhalar ile oluşturulmuş sandık tipi mezarlar içerisine bırakılmışlardır. Güneydeki şapelde mezarlar dışında apsisin hemen önünde vaftiz teknesi de gün yüzüne çıkartılmıştır. Duvarı devşirme mermer plakalar ile kaplanmış olan vaftiz havuzunun ortasında bir su boşaltma deliği göze çarpmaktadır. Mermer blokların bazıları üzerinde bulunan yazıtlar dikkat çekmektedir. Öyle anlaşılıyor ki kilisenin kullanımına son verilmesinin ardından, kilisenin iç kısmı gibi bu alanda mezarlık olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu iki şapelde dikkati çeken, çocukların bir ila üç yaş arasında olmalarıdır. Bunlar arasında doğumdan hemen sonra ölen bir iskelet de vardır.[12]

Stoa

Agoranın kuzeyindeki stoa kazılarına bu yıl da devam edilmiştir. Stoanın zemini altında tespit edilen daha erken safhaya ait temelin daha ayrıntılı incelenmesi amacı ile bu alanda çalışılmıştır. Çalışmalar sonucunda erken evreye ait yapının (muhtemelen erken bir stoa) kuzeydoğu - güneybatı aksında uzanarak stoanın batı duvarı altından batıya doğru devam ettiği ve bouleuterion ile aynı aksa sahip olduğu anlaşılmıştır. Erken evreye ait temel duvar taşlarının stoanın alt katındaki duvarın taşları ile aynı özellikte olması erken yapının duvarlarının sökülerek yeni yapıda kullanıldığını göstermektedir. Elde edilen bulgular yardımı ile temel kalıntıları Helenistik Çağ'a tarihlenmektedir. Stoanın ana zemini üzerindeki dolgu tabakasında ele geçen iyi korunmuş çok sayıdaki sikke ve seramik örnekleri, stoanın Roma Çağı'ndaki kullanım evrelerinin belirlenmesine imkân vermiştir.[12]

Bouleuterion

Asson antik şehir meclis binası olarak hizmet veren kare planlı Bouleuterion, 20.60x20.60 metre ölçülerindedir. Dor düzenindeki yapının batı yönü hariç, üç tarafı 0.60 metre kalınlığında taç duvarlarla çevrelidir. Meclis toplantılarına katılan üyelerin oturma yerlerinin ahşaptan olduğu tahmin edilmektedir. Bouleuterion, yapı kitabesine göre M.Ö.4.yüzyıla tarihlenmektedir. Roma Çağı'nda da siyasi yapısını koruyan Assoslular, Bouleuterion'u toplantı için kullandıkları ve kuzey duvarı önüne heykeller diktikleri belirlenmiştir.[13]

Gymnasion

Assos antik şehrin Batı Kapısı'nı agoraya bağlayan yolun kuzeyinde, bir eğitim kurumu olan Gymnasion bulunmaktadır. 52x52 metre kare planlı avlunun etrafı, sundurma çatıyı taşıyan Dor stilindeki sütunlu bir galeri ile çevrilmiştir. Avlunun etrafını saran bu revaklı bölüm, öğrencileri yağmur ve güneşten korumaktaydı.[13] Troas bölgesinde ilk Gymnasion'lar, Sestos ve Abydos kentlerinde kurulmuştur. Assos Gymnasion'u, M.Ö.2. yy.da inşa edilmiştir. Gymnasion'un arşitravı üzerindeki yazıta göre yapı Roma Çağı'nda da kullanılmıştır. Yazıtta Quintus Lollius Philetaerus adlı bir kişinin Gymnasion'a Stoa yaptırdığı yazılıdır. Bizans Çağı'na gelindiğinde yapının bir bölümü kiliseye dönüştürülmüştür.[13]

Assos'taki Athena Tapınağı'ndan oyma arşitrav (Louvre Müzesi, Paris)

Kaynakça

  1. ^ Congdon, Lenore O. Keene. "The Assos Journals of Francis H. Bacon". archive.archaeology.org. Archeology.org arşivi, Aralık 2006. 11 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2016. 
  2. ^ Bayer, Mehmet. "Assos'un Et Yiyen Lahitleri". www.hurriyet.com.tr/. Hürriyet gazetesi 29 Haziran 2014. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2016. 
  3. ^ "Philosophy in Assos". www.philosophyinassos.org. 24 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Temmuz 2024. 
  4. ^ "Archaeological Site of Assos". UNESCO World Heritage Centre (İngilizce). 28 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2023. 
  5. ^ a b c d Bakar, Esra. "Assos Araştırma Tarihi ve Yapıları". İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Esntitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ocak 2014. 22 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2016. 
  6. ^ a b c d e Kahraman, Emrah. "Assos Agorası". tez.yok.gov.tr. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2010. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2016. 
  7. ^ "Assos'un Tarihi". www.dergibursa.com.tr. Dergi Bursa, Nisan 2013. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2016. 
  8. ^ Sezgin, Kudret. "Assos Kuzey Stoasının inşası ve kullanım evreleri". tez.yok.gov.tr/. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2010. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2016. 
  9. ^ a b Ayaz, Mehmet. "Assos Kuzey Stoası Kırmızı astarlı Roma seramiği". tez.yok.gov.tr/. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2014. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2016. 
  10. ^ a b c Çapalov, Osman. "Assos kenti Yunan ve Roma Dönemi zeytinyağı, şarap ve un üretim aletler". tez.yok.gov.tr/. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi ,2010. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2016. 
  11. ^ a b c d e f DEMİR, Devrim (2020). Assos’un Araştırma ve Kazı Tarihçesi…Assos’un Lokalizasyonu. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü. ss. 5,6,7,8,9,10,11. 17 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Eylül 2021. 
  12. ^ a b c d e f g h i BAKAN, Caner (2011). Assos Kazı ve Restorasyon Çalışmaları,Sayı31. Türk Esi Çağ Bilimleri Enstitüsü. ss. 20,21. 17 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Eylül 2021. 
  13. ^ a b c DEMİR, Devrim (2020). Assos Antik Kenti Mimari Unsurları. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü. ss. 9,10,11. 1 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2021. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Troya</span> Anadolunun kuzeybatısında Homeros döneminden kalma antik kent

Truva, Kaz Dağı (İda) eteklerinde tarihî bir kenttir. Çanakkale il sınırları içinde, günümüzde Hisarlık olarak adlandırılan arkeolojik bölgede yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Atina</span> Yunanistanın başkenti

Atina, Yunanistan'ın başkenti ve yaklaşık 4 milyon kişilik nüfusuyla en büyük, Avrupa Birliği'nin yedinci büyük şehri. Attika'ya hakim bir konumda olan Atina, aynı zamanda bu idari birimin yönetim merkezidir. 3.400 yıllık yazılı tarihi ve MÖ 7. ile 11. arasındaki binyıllara uzanan insan varlığıyla dünyanın en eski şehirlerinden biridir. Şehir adını Antik Yunan bilgelik tanrıçasından almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Pergamon</span> Günümüzdeki İzmir, Bergama ilçe merkezinin yerinde kurulmuş, UNESCO dünya mirası listesinde yer alan antik kent. (Pergamon)

Pergamon, günümüzde İzmir iline bağlı Bergama ilçesinin merkezinin yerinde kurulu antik kentin adıdır. Pergamon, eski çağlarda Misya bölgesinin önemli merkezlerinden biriydi. MÖ 282-133 arasında da Pergamon Krallığı'nın başkentiydi. Pergamon adı, bir söylence kahramanı olan Pergamos'tan gelir. Pergamos'un, Teuthrania kralını öldürdükten sonra kenti ele geçirdiği ve kendi adını verdiği sanılır. Başka bir söylenceye göre de Teuthrania Kralı Grynos savaşta Pergamos'tan yardım istemiş, zaferden sonra iki kent kurdurarak birine onun onuruna Pergamon, ötekine de Gryneion adını vermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Efes</span> Anadoluda bir antik kent

Efes, Anadolu'nun batı kıyısında, bugünkü İzmir ilinin Selçuk ilçesinin üç kilometre güneybatısında yer alan antik bir Luvi şehriydi. Şehir Anadolu'da Yunan sömürgeciliğinin başlamasıyla birlikte İyonya ve daha sonra Roma dönemlerinde de önemini korumuştur. Kuruluşu Cilalı Taş Devri'ne yani MÖ 6000 yıllarına dayanır. MÖ 10. yüzyılda eski Arzava başkentinin yerine Attik ve İyonyalı Yunan kolonistleri tarafından inşa edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Agora</span> Antik şehir devleti yerleşimlerindeki halka açık merkezi alan

Agora, antik Yunan kentlerinde, şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı halka ait geniş açık alan olup, Helenistik dönemde şekillenip Roma İmparatorluğu’nda ortaya çıkan forumların öncülüdür.

<span class="mw-page-title-main">Knidos</span> Muğlanın Datça ilçesinde bulunan, Karya dönemine ait antik yerleşim

Knidos, Muğla'nın Datça ilçesinde bulunan, Karya dönemine ait antik yerleşimdir.

<span class="mw-page-title-main">Fokaia</span>

Fokaia, İzmir'in Foça ilçesinin Antik Çağ'da ve Bizans Dönemi'ndeki adı. On iki İon kentinden biridir. Önceleri kentin kuruluşu MÖ 11. yüzyıl Aiol'ler tarafından gerçekleştiği, MÖ 9. yüzyılda ise kentin İon tarafına geçtiği düşünülüyordu. Fakat yapılan son araştırmalar kentin kuruluş tarihini MÖ 2000'e kadar geri götürüyor.

<span class="mw-page-title-main">Priene</span>

Priene, Aydın Söke'de Selçuk-Efes'e yaklaşık 100 km uzaklıkta kurulmuş bir İyon şehridir. Şehir Menderes nehrinin 10 km kuzeyindedir. Şehir kurulduğunda deniz kıyısındaydı. Menderesin alüvyonu nedeniyle şehir şimdi kilometrelerce kara içerisindedir.

<span class="mw-page-title-main">Stratonikeia (Muğla)</span>

Stratonikeia, Muğla'nın Yatağan ilçesinde bulunan, Karya ve Roma dönemine ait antik yerleşimdir.

<span class="mw-page-title-main">Aigai</span>

Aigai, Manisa ilinin Yunusemre ilçesinde Köseler Köyü'nün 2 km güneyindeki Yunt Dağlarının tepelerinden birisi olan Gün Dağı'nın zirvesinde kurulmuş olan, kısmen ayaktaki harabelerden ibaret bir antik kenttir. Nemrut Kale adıyla da bilinir. Tüm Aiolis bölgesinin en sağlam kalmış kentidir. Denizden 365 metre yüksekliktedir ve çevresi, yüksekliği 1500 metreyi bulan surlarla çevrilidir.

Eskihisar, Yatağan ilçesine bağlı bir mahalledir. Sınırları içindeki 5 asırlık Şaban Ağa Camii, restore edilerek turizme kazandırılmıştır. Stratonikeia antik kenti içinde bulunan cami, Cumhuriyet dönemi öncesinde kilise olarak kullanılmıştı.

<span class="mw-page-title-main">Sardis</span> Türkiyede bir antik kent

Sardis, Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Sart kasabası yakınlarında bulunan ve Lidya (Lydia) devletine başkentlik yapmış antik kent. MÖ 1300'de kurulup MS 1200'de yıkılmıştır. Salihli merkezine 9 km, İzmir'e 82 km uzaklıkta olup, İzmir-Ankara karayolunun iki yanına yayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İzmir tarihi</span>

Eski İzmir (Smyrna) kenti, körfezin kuzeydoğusunda yer alan ve yüzölçümü yaklaşık yüz dönüm olan bir yarım adacık üzerinde kurulmuştu. Sonraki yüzyıllar boyunca Meles Çayı'nın ve bugünkü Yamanlar Dağı'ndan gelen sellerin getirdikleri mil ile bugünkü Bornova ovası oluştu ve yarım adacık, bir tepe hâline dönüştü. İzmir'deki ilk yerleşim yeri olarak tespit edilen Bayraklı/Tepekule Höyüğü'nün çevresi 1955 yılından beri yoğun bir gecekondu bölgesidir. Buradaki ilk kazılarda Türk Tarih Kurumu ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün (o zamanki adıyla Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü) büyük katkıları olmuştur. Günümüzde bu höyüğün üzerinde TEKEL Genel Müdürlüğü'nün İzmir Şarap ve Bira Fabrikası'na ait numune bağı bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Milet</span> Anadoluda bir antik kent

Milet Anadolu'nun batısında, Ege bölgesinde Büyük Menderes Nehrinin hemen ağzına yakın deniz kıyısında bir antik liman şehridir. Şimdi Aydın'ın Didim ilçesinde Akkoy'un 5 km kuzeyinde ve Balat köyü yakınında bir harabe halinde olup limanı Büyük Menderes tarafından doldurulduğu için yaklaşık 10 km denizden içeride bir mevkidedir.

<span class="mw-page-title-main">Antioheia (Pisidya)</span>

Antakya, Pisidya, Türkiye'nin Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerinin kesiştiği noktadaki Göller Yöresi'nde, tarihi Pisidya ve Frigya'nın sınırında bulunan antik kenttir. Pisidya Antakyası olarak da bilinir. Isparta ilinin modern ilçesi Yalvaç'ın kuzey şeridinde 1 km'lik bir alanı kapsar. Kent, kuzeyindeki 1236 metrelik en yüksek noktası ile bir vadi görünümündedir.

<span class="mw-page-title-main">Smirni</span> İzmirde bulunan antik şehir

Smirni, İzmir sınırları içinde iki farklı konumda yer alan tarihî kentler. Körfezin kuzeydoğusunda yer alan ve yüzölçümü yaklaşık yüz dönüm olan bir adacık üzerinde kurulmuştu.

<span class="mw-page-title-main">Metropolis (antik kent)</span>

Metropolis, kuruluşu günümüzden yaklaşık 5000 yıl öncesine dayanan, İzmir'in Torbalı ilçesinin 5 km güneybatısında bulunan bir antik kenttir.

<span class="mw-page-title-main">Teos</span> Antik kent

Teos veya Teo, Eski İyonya'da batısından yer alan bir antik şehirdir.

<span class="mw-page-title-main">Tralleis</span>

Tralleis antik kenti Aydın ilinin kuzeyinde, Kestane Dağı'nın (Mesogis) güney yamacındaki geniş ve yüksek plato üzerinde konumlanır. Antik metinlerde Menderes Nehri veya Mesogis Dağı'nın sınır kabul edilmesi kentin bazen Karia, bazen de Lidya Bölgesi içinde gösterilmesine neden olmuştur. Strabon, Magnesia'dan gelerek Tralleis'e ulaşan antik yolun solunda Mesogis Dağı'nın, sağında ise Maiandros Irmağı Ovası'nın bulunduğunu ve kentin etrafı korunmuş yaşayan halkın Anadolu'daki diğer kentler kadar zengin bir halk tarafından iskan edildiğini ve kentte yaşayan bazı kişilerin başka eyaletlerde önemli mevkilere geldiğini söyler.

<span class="mw-page-title-main">Iasos</span> Antik Karya şehri

Iasos Antik Kenti, Muğla ili, Milas ilçesi, Kıyıkışlacık Mahallesi sınırları içinde, Milas ilçesinin yaklaşık 26 km batısında Ege Denizi'ne kıyısı olan Güllük Körfezi'ndeki küçük bir koyun bitiminde yer almaktadır. Antik yerleşim Iasos birçok Yunan şehri gibi kökenleriyle övünmüştür. Şehrin sakinleri iasos’un Peloponnesos’taki Argos’tan deniz yoluyla gelenler tarafından kurulduğuna inanıyordu.