
Efes, Anadolu'nun batı kıyısında, bugünkü İzmir ilinin Selçuk ilçesinin üç kilometre güneybatısında yer alan antik bir Luvi şehriydi. Şehir Anadolu'da Yunan sömürgeciliğinin başlamasıyla birlikte İyonya ve daha sonra Roma dönemlerinde de önemini korumuştur. Kuruluşu Cilalı Taş Devri'ne yani MÖ 6000 yıllarına dayanır. MÖ 10. yüzyılda eski Arzava başkentinin yerine Attik ve İyonyalı Yunan kolonistleri tarafından inşa edilmiştir.

Konstantinopolis veya Kostantiniyye, Roma İmparatorluğu (330–395), Bizans İmparatorluğu, Latin İmparatorluğu (1204–1261) ve Osmanlı İmparatorluğu'na (1453–1922) başkentlik yapmış tarihî bir şehir. Günümüzde şehir, Atatürk'ün inkılaplarından biri olarak 1928'de Latin harflerine geçilmesi sonrası, kentin Türkçe adının Latin harfleriyle yazılmış hali olan İstanbul olarak adlandırılmaktadır.

Habib-i Neccar Camii, Antakya'da bulunan tarihî cami. Kurtuluş Caddesi üzerinde bulunan cami, Antakya şehrinin Müslüman Araplar tarafından fethedildiği 7. yüzyılda inşa edilmiş eski bir caminin yerinde 11. yüzyılda Memlüklüler döneminde inşa edilmiş; 19. yüzyılda Osmanlı mimarisi tarzında yenilenmiştir. Hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar tarafından da ziyaret edilen, ortak dinsel mekandır. Camii, 2023 Kahramanmaraş depremlerinde ağır hasar almıştır.

Afşin, Kahramanmaraş ilinin bir ilçesidir. 1572 tarihinde Osmanlı Devleti egemenliğine giren Efsus, 02.08.1944 gün ve 4642 sayılı kanunla 1944 yılında ilçe merkezi olmuş ve Afşin adını almıştır. Merkez, belde ve köyleriyle birlikte ilçenin nüfusu 2020 TÜİK verilerine göre 80.980'dir. Türkiye'nin en büyük termik santral kompleksi olan Afşin-Elbistan Termik Santrali Afşin'in Çoğulhan kasabasındadır. Bu santral Afşin ilçe sınırları içindedir. Fakat santralde işletilen kömürlerin bulunduğu havzalar Elbistan ilçesi sınırlarındadır.

Çekirge, Bursa'nın Osmangazi ilçesine bağlı bir mahalledir.

Ashâb-ı Kehf veya Yedi Uyurlar, Hristiyanlık ve İslamiyet başta olmak üzere dünyanın değişik kültürlerinde anlatılan, halkını terk ederek Efes şehrinin dışındaki bir mağarada saklanan bir grup Romalı gencin hikâyesidir. Anlatıların ortak yanı ise, kendi halkına yüz çeviren ve onları terk eden bir grup olmalarıdır. Hikâyenin M.S. 250 civarında, Roma İmparatorluğu'nun Hristiyanlara yönelik zulümlerde bulunduğu dönemde yaşandığına inanılmaktadır. Hikâyenin başka bir versiyonu İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın Kehf Suresi'nde de geçmektedir (18:9-26).

Kubbetü's-Sahre, geçmişte Ömer camii olarak bilinen yapı, Kudüs'ün Eski Şehrindeki Tapınak Dağı'nda bulunan bir ibadethanedir. İlk olarak 691-692'de Emevî Halifesi Abdülmelik'in emriyle, MS 70'te Roma'nın Kudüs Kuşatması sırasında yıkılan İkinci Yahudi Tapınağı'nın bulunduğu yerde İkinci Fitne sırasında yapıldı. Orijinal kubbe 1015'te yıkılmış ve 1022-23'te yeniden inşa edilmiştir. Kubbetü's-Sahre, kubbe iç süslemelerinde İslam inancını yansıtan ilk tarihî eser ve İslam mimarisinin günümüze ulaşmış en eski eserlerinden biri kabul edilir.
Aşağıda camiye dönüştürülmüş kiliselerin bir bölümü bulunmaktadır. Eğik olarak yazılan isimler günümüzde artık cami olarak kullanılmamaktadır.

I. Theodosius, Büyük Theodosius olarak da bilinir. MS 379'dan 395'e kadar Roma imparatoruydu. İmparatorluğun doğu ve batı kısımlarını birleştiren Theodosius, Doğu ve Batı Roma'nın ikisini birden yönetmiş son imparatordur. Ölümünden sonra imparatorluk ebediyen ikiye ayrılmıştır. Aynı zamanda Hristiyanlık'ı Roma İmparatorluğu'nun resmî dini yapmış olmasıyla da bilinir.

Theodosius Forumu veya Teodosyüs forumu bugün kısmen Beyazıt Meydanı'nın olduğu alana tekabül eden Doğu Roma İmparatorluğu meydanıdır. Bu bölgeye bir forum yapılması ilk olarak bu alanın I. Konstantin zamanında şehrin sınırları içine katılmasıyla beraber kararlaştırılmıştır. I. Theodosius döneminde Roma’daki Trajan Forumu’ndan ilham alınarak yoğun bir şekilde yapılaştırılmış ve bu dönem sonrası Theodosius Forumu olarak isimlendirilmiştir. Forumun büyüklüğü tam belli olmasa da şehrin en büyük forumu olduğu tahmin edilmektedir.

Alahan Manastırı, Mersin ili Mut ilçesi civarında büyük bir kilise örenidir.

Halki Kapısı, Bizans döneminde Konstantinopolis şehrinde, Büyük Saray'ın ana törensel girişi. "Bronz kapı" anlamına gelen bu adın, bronz kapı kanatları ya da çatısında bulunan yaldızlı bronz döşemeler yüzünden verildiği düşünülmektedir. İç tarafı mermer ve mozaiklerle süslenmiş; dış yüzüneyse birçok heykel yerleştirilmiştir. Bunların en baskını, Bizans İkonoklazmı sırasında ana sembol olmuş İsa ikonudur. 10. yüzyılda kapının hemen yanına inşa edilmiş bir şapel vardır. Kapı, 13. yüzyılda yıkılmıştır. Şapel ise 19. yüzyıl sonuna kadar ayakta kalmıştır.

Emevi Camii, Şam Ulu Cami olarak da bilinen yapı, Şam'ın eski şehir kısmında yer alır ve dünyanın en büyük ve en eski camilerinden birdir.

Hoca Ahmed Fakih Camii, Konya'nın Meram ilçesinde 13. yüzyıl Selçuklu dönemi cami ve külliyesi.

Azerbaycan'da çok sayıda doğal mağara bulunmaktadır. Bu mağaraların çoğu karstik mağaralardan ve kalanı ise volkanik mağaralardan oluşmaktadır. Bu mağaralar ayrıca da ilkel insanların ilk sığınak yerleri-evleri olmuştur.

Zeynel Abidin Camii ve Külliyesi, Mardin ilinin Nusaybin ilçesinde yer almaktadır. Külliye, cami, Zeynel Abidin ve kız kardeşi Sitti Zeynep türbeleri, şadırvan, medrese, mezarlık ve abdesthane yapılarından oluşmaktadır. Cami, yanında bulunan türbelerin üzerindeki kitabeye göre 1159 yılında Zengiler döneminde inşa edilmiştir. Türbelerin ithaf edildiği Zeynel Abidin ve Sitti Zeynep, Muhammed'in 13. kuşaktan torunudur.

Aziz Yuhanna Manastırı, Yunanistan'a ait On İki Ada arasında en kuzeyde yer alan Batnaz (Patmos) adasındaki tarihî merkez olan Hora köyünde 1088 yılında inşa edilen Yunan Ortodoks manastırıdır. UNESCO manastırı 1999 yılında Dünya Mirası listesine dahil etmiştir. Listeye alındıktan sonra Patmos'lu Aziz Yuhanna olarak da anılmaya başladı.

Doğuş Kilisesi, Filistin'de Batı Şeria'daki Beytüllahim'de bulunan bir bazilikadır.

Berat Kalesi, Berat Kalesi ve Kale Mahallesi olarak da anılır, Arnavutluk'un Berat şehrine bakan bir kaledir. Esas olarak 13. yüzyıldan kalmıştır ve bölgedeki birçok Bizans kilisesine ve Osmanlı camisine ev sahipliği yapar. Osum nehrinin sol yakasındaki kayalık bir tepe üzerine inşa edilmiştir ve sadece güneyden ulaşılabilmektedir. 214 metre (702 ft) yükseklikte yer almaktadır.
Çeşitli ülkelerde Ashâb-ı Kehf anlatısının yaşandığı iddia edilen mağara, kilise, mescid gibi mekanlar mevcuttur. Bu sayfada Ashab-ı Kehf mekanları ile ilgili maddeler listelenir.
- Afşin Ashâb-ı Kehf Külliyesi
- Tarsus Ashâb-ı Kehf Camii
- Lice Ashâb-ı Kehf Camii
- Selçuk Yedi Uyurlar Mezar Anıtı
- Ürdün Yedi Uyurlar Türbesi