İçeriğe atla

Asar-ı Tevfik

Koordinatlar: 41°25′00″K 28°29′05″D / 41.41667°K 28.48472°D / 41.41667; 28.48472


Asar-ı Tevfik
Tarihçe
Osmanlı Deniz Kuvvetleri bayrağıOsmanlı İmparatorluğu
AdıAsar-ı Tevfik
Sipariş 1865
İnşa edenSociété Nouvelle des Forges et Chantiers de la Méditerranée, La Seyne
Kızağa konuluşu 1867
Denize indirilişi 1868
Satın alınışı 29 Ağustos 1868[1]
Görevlendirme 1870[1]
AkıbetYalıköy'de 11 Şubat 1913'te karaya oturdu ve kurtarılamayarak battı.[2][1]
Genel karakteristik
Deplasman 4.687 t (4.613 emperyal ton; 5.167 küçük ton)
Uzunluk 83,01 m (272 ft 4 in)
Genişlik 16 m (52 ft 6 in)
Su çekimi 6,5 m (21 ft 4 in)
Kurulu güç
İtme gücü 1 × bileşik buhar motoru
Hız 13 kn (24 km/sa; 15 mph)
Kişi kapasitesi 320
Silah donanımı

İnşa ediliş:

  • 8 × 220 mm top

1906:

  • 3 × 150 mm top
  • 7 × 120 mm top
  • 6 × 57 mm top
  • 2 × 37 mm top

Asar-ı Tevfik (Osmanlı Türkçesi: آثار توفیق, Anlamı: Allah'ın Yardımının Eseri),[3] 1860'larda inşa edilen ve sınıfının tek üyesi olan, Osmanlı donanmasının zırhlı bir savaş gemisiydi. Aslen Mısır Hidivliği tarafından İbrahimiye ismiyle sipariş edilen gemi, daha sonra Osmanlılar tarafından alındı. Kırım Savaşı'ndan sonra 1860'larda Osmanlı filosu için bir genişleme programının bir parçası olarak inşa edilen Asar-ı Tevfik, sekiz adet 220 mm toptan oluşan bir ana batarya ile donatılmış 4.600 metrik tonluk barbetli bir merkezî bataryalı zırhlıydı.

1890 ve 1892 arasında Tersane-i Amire tarafından İstanbul'da modernize edildi, 1903-1906'da Almanya'da kapsamlı şekilde yeniden inşa edildi ve üç 150 mm, yedi 120 mm seri ateşli toptan oluşan yeni ana bataryası eski silahların yerini aldı.

Asar-ı Tevfik, yirmi yılı aşkın bir süre Osmanlı donanmasında görev yaptı. Gemi, 19. yüzyılın sonlarında donanmanın amiral gemisi olarak Bahriye Nazırı Arif Hikmet Paşa tarafından komuta ediliyordu. Bu dönemde iki büyük savaşta, 93 Harbi'nde (1877-1878) ve Birinci Balkan Savaşı'nda (1913) çatışmalarda bulundu. İlk çatışma sırasında bir Rus torpido botu tarafından torpidolansa da hafif hasar gördü. Aralık 1912'de, Birinci Balkan Savaşı'ndaki İmroz Deniz Muharebesi'nde Yunan Donanması'na karşı çatışmada yer aldı. Şubat 1913'te Bulgar mevzilerine karşı harekâtta karaya oturmasının ardından Bulgar topçusu gemiyi topçu ateşine tuttu. Topçu atışları ve dalgalı denizin verdiği hasarla tahrip olan gemi, birkaç gün içerisinde battı.

Tasarım

Kırım Savaşı (1853-1856) sırasında Rusya Donanması'nın gerçekleştirdiği Sinop Baskını'nda tüm filosunu kaybetmesinin ardından Osmanlı İmparatorluğu, donanmayı yenilemek için bir gemi inşa programı başlattı. Program, kronik olarak zayıf olan Osmanlı ekonomisi sebebiyle sınırlı büyüklükteydi.[4] Bu program kapsamında inşa edilen Asar-ı Tevfik'in tasarımı, Colbert sınıfı gibi Fransız savaş gemilerine dayanıyordu; ancak boyutları kayda değer oranda daha küçüktü.[2]

Genel özellikleri

Asar-ı Tevfik 83,01 m dikmeler arası uzunlukta, 16 m genişlikte ve 6,5 m su çekimindeydi. Geminin deplasmanı normal yükte 4.687 metrik tondu. Gemide dönemin zırhlı korvetleri için alışılmış olduğu üzere kısmi çift tekne ve burun mahmuzlu, demirden inşa edilmiş bir gövde vardı. 320 subay ve denizciden oluşan bir mürettebatı vardı. 1903-1906'da gemi büyük ölçüde yeniden inşa edildi. Her iki ucu da kesilerek tek bir askeri gemi direği kuruldu ve yeni bir kumanda kulesi yapıldı.[2][5]

Gemi, bir vida pervaneyi çeviren tek bir yatay bileşik buhar motoruna sahipti. Buhar, gemi ortasında bulunan tek bir bacaya bağlı altı adet kömürle çalışan kutu kazan tarafından sağlanıyordu. Motorlar ve kazanlar La Seyne'deki Société Nouvelle des Forges et Chantiers de la Méditerranée tarafından üretilmişti. Motorlar 3.560 beygir gücündeydi (2.650 kW) ve gemileri en çok saatte 13 deniz mili (24 km/sa) hıza ulaştırabiliyordu; ancak kötü bakım sebebiyle 1895'te geminin son hızı saatte 8 deniz miliydi (15 km/sa). Buhar motorları bir barka yelken ile desteklenmekteydi. Geminin yeniden inşası sırasında yelken teçhizatı kaldırıldı ve eski kazanlar daha yeni Niclausse kazanlarla değiştirildi. Gemiye ayrıca yeni bir motor takıldı.[2][5]

Silahlar ve zırh

Asar-ı Tevfik'in orijinal haliyle çizgi çizimi. Gölgelenen alan zırhla korunan kısımları belirtir.

Asar-ı Tevfik'in ana bataryası Armstrong Whitworth tarafından üretilen sekiz adet 220 mm namludan dolma toptan oluşuyordu. Topların altısı geminin ortasındaki merkezi bataryada her bordada üçer tane olarak, ikisi ise açık barbetlerin doğrudan üzerine monte edilmişti. 1891'de iki barbet topu 210 mm Krupp kamadan dolma topla değiştirildi, iki 87 mm ve iki 63,5 mm Krupp top ve iki 25,4 mm Nordenfelt top ilave edildi.[1]

Geminin silahlandırılması 1903-1906 yeniden inşası sırasında tamamen değiştirildi. Tüm eski silahlar çıkarıldı ve Krupp tarafından üretilen orta kalibreli hızlı ateş eden (QF) silahlar takıldı. Üç 150 milimetre (5,9 in) SK L/40 top, biri baş kasara ikisi kumanda kulenin yanlarında olmak üzere tekli zırhlı kundaklar üzerine monte edildi. Merkezi batarya topları altı adet 120 mm SK L/40 top ile değiştirildi; yedinci bir 120 mm top kıç tarafına eklendi. Altı 57 mm ve iki 37 mm seri ateşli top da ilave edildi.[1]

İlk inşa edildiği halinde gemi 200 mm kalınlığında bir demir zırhlı kemerle korunuyordu. Kemerin her iki ucunu birbirine bağlayan enine bölmeler 75 mm kalınlığındaydı. Merkezi batarya 150 mm kalınlığında daha ince demir zırha sahipti, barbet silahları 130 mm zırh ile korunmaktaydı. Yeniden inşada 75 mm kalınlığında zırhlı güverte eklendi, yeni komuta kulesi 150 mm kalınlığında zırh kaplamaya sahipti.[2]

Hizmet geçmişi

Zırhlının görünümü (1910'lar)

Asar-ı Tevfik, 1865 yılında Mısır hükümeti tarafından İbrahimiye adıyla sipariş edildi ve iki yıl sonra La Seyne'deki Société Nouvelle des Forges et Chantiers de la Méditerranée tersanesinde geminin inşasına başlandı. 1868'de denize indirildi, 1869'da deniz denemeleri tamamlandı. Bu arada Mısır, Osmanlı hükûmeti tarafından doğrudan yönetimden, özerk Mısır Hidivliği'ne dönüştü; siyasi sebeplerle Hidivlik gemiyi 29 Ağustos 1868'de Osmanlı donanmasına devretti. Gemi 1870 yılında Asar-ı Tevfik adıyla donanmaya katıldı.[6] Tamamlanmasının ardından Asar-ı Tevfik ile daha sonra İngiltere ve Fransa'da inşa edilen diğer zırhlı korvetler, 1866-1869 Girit İsyanı'nın ardından adaya istikrar kazandırmak üzere Girit'a gönderildi. Bu dönemde Hobart Paşa yönetimindeki Osmanlı filosu, İngiliz talimat kılavuzları çevirileri okumakla sınırlı eğitimler nedeni ile büyük ölçüde etkisiz kalmıştır.[7]

93 Harbi

Gemi 1877-1888 Rus-Türk Savaşı sırasında (93 Harbi) çatışmalarda yer aldı. Savaşı Karadeniz filosunda geçirdi.[8] Hobart Paşa tarafından yönetilen Osmanlı filosu, Rus Karadeniz Filosu'ndan çok daha üstündü; Rusların bölgedeki iki zırhlısı Vitse-admiral Popov ve Novgorod başarısız tasarımlar olan dairesel gemilerdi.[9] Osmanlı filosunun üstünlüğü, Rusları iki kolorduyu kıyı savunma için yedekte tutmak zorunda bıraktı, ama Osmanlı genelkurmayı bu üstünlüğü Balkanlarda Rus ilerleyişini engellemek için etkili bir şekilde kullanamadı.[10] Hobart Paşa filoyu Doğu Karadeniz'e götürdü ve Kafkasya cephesinde Ruslarla mücadele eden Osmanlı kuvvetlerini desteklemek için filodan daha agresif şekilde faydalanmaya çalıştı. Filo Poti'yi bombardımana tuttu ve Batum savunmasına destek verdi.[11]

Haziran ayında, Rus Baltık Filosu, çekili ve spar torpidolarla donatılmış torpido botları kullanarak Osmanlı zırhlılarını etkisiz hale getirmek için bir operasyon başlattı.[12] 23-24 Ağustos 1877 gecesi Rus torpido botları Miner, Navarin ve Sinop gemiyi Sohum'da demirliyken spar torpido ile batırmaya teşebbüs etti. Osmanlı gemilerinden ve kıyıdaki birliklerden açılan ateş Rus saldırısını zorlaştırdı. Sinop torpidolarını Asar-ı Tevfik'i koruyan bir tekneye isabet ettirdi. Ruslar ilk başta zırhlı korveti batırdıklarını düşündüler; ancak gerçekte gemide sadece küçük hasara neden olmuşlardı. Gemi kendi gücüyle Batum'a giderek tamire alındı. Saldırganlara, sahilde yanan bir ateşin limandaki Osmanlı gemilerini aydınlatması yardım etmişti.[13][14][15] Osmanlı filosu, savaşın sonuna kadar Batum'daki Osmanlı garnizonunu sürekli Rus saldırılarına karşı desteklemeye devam etti.[16] Savaşın sona ermesinden sonra gemi, diğer Osmanlı zırhlıları gibi 1878'de Konstantinopolis'te yedeğe alındı.[1]

Modernizasyon

Asar-ı Tevfik Kiel'de (1900)

1890-1892 arasında Haliç'teki Tersane-i Amire'de geminin kazanları yenilendi. Osmanlı filosunun ciddi sorunlarını ortaya çıkaran 1897'deki Osmanlı-Yunan Savaşı'nın ardından hükûmet, bir donanma modernizasyon programı başlatmaya karar verdi. İlk aşama Asar-ı Tevfik de dahil olmak üzere eski zırhlı savaş gemilerini yeniden inşa etmekti. Teklif talepleri yabancı tersanelere gönderildi. Ekim 1898'de Cenova'daki Gio. Ansaldo & C. tersanesi, Asar-ı Tevfik ve Mesudiye'yi inceleme izni istedi. Her iki gemi de Ocak 1899'da Cenova'ya gönderildi ve 28 Ocak'ta şehre ulaştı. Orada kısa süreliğine kızağa alındı. Daha sonra Asar-ı Tevfik 29 Mayıs 1900'de İzmir nakliye gemisiyle beraber kapsamlı bir yeniden inşa için Almanya'nın Kiel şehrindeki Germaniawerft tersanesine transfer edildi.[17]

Kiel'e demirledikten sonra Asar-ı Tevfik mürettebatı İzmir'e transfer edildi; ancak kömür almak için fonları olmayan mürettebat Almanya'da mahsur kaldı. Germaniawerft öncelikle Asar-ı Tevfik'in ekipmanlarını söktü, ama ardından ilk Osmanlı ödemesini beklemek üzere çalışmaları durdurdu. 1901'in ortalarına gelindiğinde, mürettebatın önemli miktarda borcu birikmişti, Osmanlı hükûmeti ise mürettebatı geri getirmek ya da modernizasyon programının taksitlerini ödemek için hiçbir çaba sarf etmemişti. Kayzer II. Wilhelm bile, Osmanlı hükûmetine denizcilerin maruz kaldığı borçları çözmek üzere baskı yapma girişiminde bulundu. Bunun yerine Osmanlılar, Germaniawerft tersanesinin sahibi Krupp'ın 6.000 lira avans ödeme yapmasını ve İzmir gemisinin İstanbul'a yolculuk için hazırlanmasını talep etti. Osmanlılar o zamanlar Krupp ile ordu için büyük bir silahlanma anlaşması yapmak üzere görüşüyorlardı ve bunu kaldıraç olarak kullandılar; 1901'in sonlarına doğru Krupp bir kazançlı sözleşmeyi riske atmak yerine bu talebi kabul etti. Kiel'deki borçlar ödendi ve İzmir nihayet ülkeye döndü.[18]

Sonraki iki yıl boyunca gemide herhangi bir iş yapılmadı. 18 Ocak 1904'te Osmanlı müzakerecileri, Krupp ile yeni bir müzakere turu başlattı ve modernizasyon maliyetinin 282.000 liradan 65.000 liraya düşürülmesini talep etti; bu miktar yeniden inşa bir yana, başlangıçta yürütülen hazırlık çalışmalarını bile karşılamıyordu. Bunun karşılığında Osmanlı hükûmeti Germaniawerft'ten bir çift Peyk-i Şevket sınıfı torpido kruvazörü sipariş edecekti. Krupp yeni gemilerin satış sözleşmesi halen müzakere aşamasında olduğu için yeniden yapılanma anlaşmasını önemli mali zarara rağmen kabul etmek zorunda kaldı. Nisan ayına kadar yeni gemi satış sözleşmesi imzalandı ve böylece Asar-ı Tevfik üzerinde çalışma yavaşça başladı. Çalışmalar 1906 yılı sonlarında tamamlandı. Yeniden inşa edilen gemi 19 Kasım'da Kiel'den ayrıldı ve 4 Ocak 1907'de İstanbul'a geldi.[19]

1909'da Osmanlı Donanması tarafından yirmi yıl sonra yapılan ilk filo manevrasına katıldı.[20] Trablusgarp Savaşı (1911-1912) sırasında Mesudiye ve torpido kruvazörü Berk-i Satvet ile birlikte ihtiyat filosuna atandı. Osmanlı donanması savaşı limanda geçirdiğinden herhangi bir çatışmaya girmedi.[21] Bu durum kısmen daha sonra Balkan Savaşları'nı başlatan Balkanlardaki artan gerilimlerden kaynaklanıyordu; Osmanlılar filolarını limanda tuttu, böylece kaçınılmaz çatışmaya hazırlıklı oldular.[22]

I. Balkan Savaşı

Yunan filosunu İmroz Deniz Muharebesi esnasında gösteren bir tablo

Birinci Balkan Savaşı'nın (1912-1913) başlangıcında, 9 Kasım'a kadar süren onarımları gerektiren kazan sorunları çekiyordu. Daha sonra Çatalca Hattı'nı Bulgar birliklerine karşı savunan Osmanlı birliklerini desteklemek üzere gönderildi. Topçu desteği sağlamak için Tekirdağ'da pozisyon aldı. Bulgarlar şehri işgal ettikten sonra düşman mevzilerini bombaladı; ancak saldırının etkisi azdı. Gemi daha sonra Büyükçekmece'ye giderek filonun geri kalanına katıldı. Bu dönemde Bulgar güçleriyle temasa girmedi.[23]

16 Aralık 1912'de Rus-Türk Savaşı'ndan bu yana büyük savaş gemilerini içeren ilk Osmanlı deniz muharebesi olan İmroz Deniz Muharebesi'nde yer aldı. Asar-ı Tevfik, ön dretnot savaş gemileri Barbaros Hayreddin, Turgut Reis, Mesudiye ve birkaç küçük savaş gemisinden oluşan filoya dahildi.[24] Osmanlı donanması Çanakkale Boğazı'ndan saat 9.30'da ayrıldı; küçük gemiler boğazda kalırken, zırhlılar kuzeye doğru yola çıktı ve kıyıya yakın ilerledi. Limni'den gelen zırhlı kruvazör Georgios Averof ve üç Hydra sınıfı zırhlı içeren Yunan filosu, Osmanlı savaş gemilerinin ilerlemesini engellemek için kuzeydoğuya doğru yön değiştirdi.[25]

Osmanlı gemileri 09.40'ta 14.000 metre mesafeden Yunanlara ateş açtı. Beş dakika sonra, Georgios Averof Osmanlı filosunun diğer tarafına geçti ve Osmanlıları her iki taraftan da ateş altında kaldıkları elverişsiz bir pozisyona düşürdü. Yunan filosunun yoğun baskısı altında, Saat 09.50'de Osmanlı gemileri rotalarını tersine çeviren 16 noktalık bir dönüşü tamamladı ve Çanakkale Boğazı'nın güvenli bölgesine yöneldi. Dönüş başarısız bir şekilde gerçekleştirildi ve gemiler formasyondan düşerek birbirlerinin ateş alanlarını engelledi. 10.17 itibarıyla her iki taraf da ateş etmeyi bıraktı, Osmanlı donanması Çanakkale Boğazı'na çekildi. Boğaza yaklaştıklarında, Asar-ı Tevfik ve Mesudiye, hasar gören ön dretnotların geri çekilmesini koruyacak şekilde pozisyon aldı. Gemiler saat 13.00'te limana ulaştı ve kayıplarını hastane gemisi Reşit Paşa'ya nakletti. Asar-ı Tevfik isabet almamıştı.[26] Osmanlı filosunun abluka altında kalmasından dolayı muharebeyi Yunan tarafı kazandı.[27]

10 Ocak 1913'te Asar-ı Tevfik, filo tarafından başka bir sortiye daha destek verdi. Asar-ı Tevfik Çanakkale Boğazı'nı devriye ederken, filonun geri kalanı Gökçeada'ya baskın düzenledi. Gemi filonun kanadını korurken Yunan muhripleriyle karşılaştı ve birkaç atış yaptıktan sonra onları geri çekilmeye zorladı. Her iki taraf da çatışmada herhangi bir isabet almadı.[28]

Batışı

7 Şubat'ta gemiye, ordu tarafından yapılacak bir baskını desteklemek üzere Podima'ya geçmesi emredildi. Asar-ı Tevfik, Bulgar güçlerine karşı cephenin Karadeniz'e uzanan kısmında görev yapmak üzere saat 18.00'de İstanbul Boğazı'ndan çıktı. Ateş destek görevlerini cephede bulunan komutanlardan alacaktı. Geceyi Karaburun ile Boğaz arasında devriyede geçirdi. Gemi ertesi sabah Karaburun'da demirledi, karadaki muharebe istasyonundan cephe kanadının komutanı ile temas sağlandı ve ardından gemi demir alarak Darboğaz mevkiine ilerledi. Burada kanat komutanı el çizim krokiler ile Osmanlı birliklerinin mevzilerini gösterdi ve bu piyadelere gemiden topçu desteği sağlanmasını istedi. Daha sonra saldırı başlatıldı; ancak krokiler ile arazi uyuşmadığı için geminin attığı ilk mermiler Osmanlı piyadeleri üzerine düştü. Kıyıdan verilen sinyallerle ateş kesildi; bir süre sonra Osmanlı birlikleri üzerine ateş eden bir Bulgar topçu pozisyonunu keşfeden gemi, topçu atışıyla Bulgar bataryasını susturdu. Akşam olduğunda Bulgar torpidobotları riskine karşı gemi yeniden denize açıldı.[29][30]

8 Şubat sabahı kanat komutanı bizzat Asar-ı Tevfik'e geldi. Kıyı incelemesi yapmak amacıyla gemi komutanından kıyıya mümkün olduğunda yakın seyretmesini istedi. İskandil seyri yapan gemi, kıyılara çok yakından geçiyordu. Podima'ya varıldığında önceki gün burada ölen Osmanlı askerlerinin intikamını almak için Bulgarlara karşı bir atış harekâtı yapılması emredildi. Bu harekât yapılamadan önce gemi 12.45'te karaya oturdu. Gemi komutanı önce geminin daha önce keşfedilmemiş bir kum tepesine oturduğunu düşünse de, aslında bir kaya parçasına oturmuş ve bu kaya gemiye saplanmıştı. Gemi komutanı durumu Bahriye Nezareti'ne bildirdi ve kurtartma desteği istedi. Bu esnada gemi iskele yanına yatmaya başlamıştı. Bulgarlar bu esnada zırhlıya tüfek ateşi açmaya başladı, gemi de 120 mm ve 57 mm'lik toplarıyla karşılık verdi; ancak geminin yatmaya başlaması nişan almayı zorlaştırıyordu. Gemi geceyi Bulgar torpidobotlarının saldırısını bekleyerek geçirdi; ancak Bulgarlar saldırmadı.[31][32]

10 Şubat'ta fırtınalı havaya rağmen gemiyi kurtarmak için çalışmalar başladı. Dalhavuz kurtarma gemisi ve yedeğindeki iki mavna kurtarma çalışmasına başlarken, Taşoz ve Basra muhripleri ve Berkefşan torpidobotu karakol görevine geçtiler. Bütün tulumbaların işletilmesine rağmen gemideki su artmaya devam ediyordu. Kurtarma uzmanları makine dairesine sızmaya başlayan suya rağmen ağır ekipmanların sökülmesi ve geminin kuvvetle çekilmesi durumunda geminin kurtarılabileceğini düşünüyorlardı. 11 Şubat'ta Bahriye Nezareti kurtarma için iki gemi daha yolladı. 12 Şubat'ta tüm silahlar ve kömür gemiden çıkartılmıştı; ancak gemi hâlâ karaya oturmuş durumdaydı ve fırtına şiddetlenmişti. Öğleden sonra ana buhar borusu patlayınca tulumbalar da çalışamaz duruma geldi. Geminin kurtarılamayacağı anlaşılınca orta ve küçük çaplı top namluları, büyük topların kamaları, cephane, kömür ve tüm mürettebat Giresun ve Nicolas gemilerine aktarıldı. Sancak indirme zamanı gemide son bir tören yapıldı ve Asar-ı Tevfik kendi haline terk edildi. 13 Şubat 1913 günü güneş doğduğunda gemi batmış, sadece direkleri ile bacası suyun üzerinde kalmıştı. Daha sonra gemi devrildi ve suya gömüldü.[33][2][34][35]

Kaynakça

Özel
Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<i>Mesudiye</i> (zırhlı)

Mesudiye, Osmanlı donanması için 1871-1875 yılları arasında İngiltere'deki Thames Ironworks'te inşa edilmiş merkezî bataryalı zırhlı korvettir. İnşa edilmiş en büyük iki merkezî bataryalı zırhlı korvetten biriydi. Mesudiye'nin Hamidiye adında bir kardeş gemisi olması planlanmıştı; ancak bu gemi Kraliyet Donanması tarafından satın alındı ve HMS Superb adıyla görevlendirildi. Ana silahları merkezî zırhlı bir bataryada yer alan on iki 250 mm toptu.

<i>Muin-i Zafer</i>

Muin-i Zafer, 1860'ların sonlarında Osmanlı donanması için inşa edilen iki Avnillah sınıfı zırhlı korvetin ikincisiydi. Geminin inşasına 1868'de başlandı, 1869'da denize indirildi ve ertesi yıl filoya katıldı. Merkezî bataryalı olan gemi, ana silah olarak kazamatlara monte edilmiş dört adet 230 mm top taşıyordu ve saatte 12 deniz mili (22 km/sa) hıza ulaşabiliyordu.

<i>Peyk-i Şevket</i> sınıfı torpido kruvazörü

Peyk-i Şevket sınıfı, Osmanlı donanması için Almanya'daki Germaniawerft tersanesinde 1906-1907 yıllarında inşa edilen bir çift torpido kruvazörüdür. Peyk-i Şevket ve Berk-i Satvet adlarında iki gemiden oluşuyordu. 20. yüzyılın başında Osmanlı donanmasını modernize etme programının bir parçası olarak sipariş edildiler. 775 metrik ton deplasmanındaki gemiler, görece küçük boyutlarına göre ağır silahlıydılar ve üç torpido tüpü, bir çift 105 milimetre (4,1 in) top ve birçok küçük silah taşıyorlardı.

<i>Feth-i Bülend</i>

Feth-i Bülend 1860'ların sonlarında sınıfının öncü gemisi olan demir zırhlı korvet savaş gemisidir. Osmanlı Donanması için İngiliz Thames Iron Works'ten sipariş edildi ve 1868'de inşasına başlandı, 1869'da denize indirildi ve 1870'te hizmete girdi. Dört 229 mm topu vardı, tek pervaneyi çeviren bileşik buhar motoru ile 13 deniz mili (24 km/sa) hıza ulaşabilmekteydi.

<i>Mukaddeme-i Hayr</i>

Mukaddeme-i Hayr, Osmanlı donanması için 1860'larda inşa edilen Feth-i Bülend sınıfı demir zırhlı korvetlerin ikincisidir. Gemi, İstanbul'daki Tersane-i Amire'den sipariş edildi. Omurgası 1870'te kızağa konan gemi, 1872'de denize indirildi ve 1874'te de hizmete girdi. Ana silah olarak dört adet 229 mm çapında topu vardı. Tek pervaneyi çeviren bileşik buhar motoru ile 12 deniz mili (22 km/sa) hıza ulaşabiliyordu. Gemi, 1877-1878 Rus-Türk Savaşı sırasında görev aldı, ardından 1878'den 1897'ye kadar Haliç'te yattı. 1897'de Osmanlı-Yunan Savaşı'nın başlangıcında, Osmanlı donanması Mukaddeme-i Hayr'ı ve geri kalan zırhlı filoyu seferber etti ancak neredeyse tüm gemilerin kullanılamaz durumda olduğunu gördü. Mukaddeme-i Hayr ertesi yıl silahsızlandırıldı ve 1911'de sabit bir eğitim gemisine dönüştürüldü. 1914'te I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden sonra kışla gemisi haline getirildi ve 1923'te sökülmesine kadar bu sıfatla hizmet etti.

<i>Feth-i Bülend</i> sınıfı zırhlı korvet

Feth-i Bülend sınıfı, 1860'larda ve 1870'lerde Osmanlı donanması için inşa edilmiş iki zırhlı savaş gemisini içeren bir gemi sınıfıdır. Sınıftaki ilk gemi Feth-i Bülend, Birleşik Krallık'ta inşa edildi ve Haliç'teki Tersane-i Amire'de inşa edilen ikinci gemi Mukaddeme-i Hayr için temel görevi gördü. Gemilerin tasarımı daha önce yine Birleşik Krallık'ta inşa edilen Avnillah sınıfına dayanıyordu. Ortadan bataryalı zırhlı korvetler Feth-i Bülend ve Mukaddeme-i Hayır ana silah olarak kazamatlarda yer alan namludan dolma dört 222 mm Armstrong top taşımaktaydı.

<i>Avnillah</i> sınıfı zırhlı korvet Osmanlı Donanmasının zırhlı savaş gemisi sınıfı

Avnillah sınıfı, Osmanlı donanması için 1860'larda inşa edilen iki zırhlı korvet savaş gemisinden oluşan bir gemi sınıfıdır. Sınıfta yer alan gemiler Avnillah ve Muin-i Zafer'dir. İki gemi İngiltere'de 1868 ve 1870 arasında inşa edildi. Gemi ortasındaki kazamatlara monte edilmiş dört adet 230 mm çapında top taşıyorlardı.

<i>İclaliye</i>

İclaliye, 1860'ların sonunda ve 1870'lerin başında Osmanlı donanması için inşa edilmiş, sınıfının tek örneği olan zırhlı savaş gemisidir. Avusturya-Macaristan tersanesi Stabilimento Tecnico Triestino'dan sipariş edildi, Mayıs 1868'de omurgası serildi ve inşası Şubat 1871'de tamamlandı. İclaliye'nin tasarımı, daha önceki Asar-ı Şevket sınıfına dayanıyordu. İki adet 228 mm ve üç adet 178 mm Armstrong top taşıyan İclaliye, 93 Harbi sırasında Kafkasya'da savaşan Osmanlı güçlerini destekledi. Kariyerinin geri kalanının çoğunu, Osmanlı donanmasına çok az bütçe ayrılan bir dönemde hizmet dışında geçirdi. 1912'de donanma, İstanbul'u savunan güçlere topçu desteği sağlamak için İclaliye'yi yeniden hizmete aldı. Birinci Balkan Savaşı sonrasında eğitim gemisi ve kışla gemisi gibi yan görevlerde bulundu. 1928'de hizmetten çıkartıldı ve hurda olarak söküldü.

<i>Avnillah</i> Osmanlı savaş gemisi

Avnillah 1860'ların sonlarında Osmanlı donanması için inşa edilmiş bir zırhlı savaş gemisidir. Avnillah sınıfının öncü gemisi olarak Thames Iron Works tarafından Birleşik Krallık'ta inşa edilmiştir. Omurgası 1868'de serilen gemi, 1869'da denize indirildi ve ertesi yıl filoya katıldı. Merkezî bataryalı gemi olan Avnillah, merkezî bir kazamatta yer alan dört adet 230 mm top ile silahlandırıldı ve en çok saatte 12 deniz mili (22 km/sa) hıza ulaşabiliyordu.

<i>Necm-i Şevket</i>

Necm-i Şevket, 1860'larda Osmanlı donanması için inşa edilen iki Asar-ı Şevket sınıfı merkezî bataryalı gemi tipindeki zırhlı korvetlerin ikincisidir. Başlangıçta Mısır Hidivliği tarafından Muzaffer adıyla sipariş edildi ancak yapım aşamasındayken Osmanlı İmparatorluğu tarafından el konuldu. Gemi inşasına Fransız Forges et Chantiers de la Gironde tersanesinde 1867'de başlandı, 1868'de denize indirildi ve Mart 1870'te Osmanlı donanmasında hizmete girdi. Asar-ı Şevket sınıfı zırhlılar, merkezî bir kazamat içinde dört adet 178 mm ve döner tablalı barbette yer alan bir adet 229 mm Armstrong top ile silahlandırılmıştı.

<i>Asar-ı Şevket</i> sınıfı zırhlı korvet

Asar-ı Şevket sınıfı, 1860'larda başta Mısır, ardından Osmanlı donanması için inşa edilen Asar-ı Şevket ve Necm-i Şevket olmak üzere iki gemiden oluşan zırhlı korvet sınıfıdır. Fransa'da inşa edilen gemiler, tasarımları daha önceki zırhlı korvet sınıfı Asar-ı Tevfik'in tasarımına dayanıyordu. Merkezî bataryalı olarak inşa edilen iki gemi, merkezî bir kazamat içinde dört adet 178 mm Armstrong top ve kazamatın üstünde döner bir barbette bir adet 229 mm Armstrong top taşıyordu.

<i>Asar-ı Şevket</i>

Asar-ı Şevket 1860'larda Osmanlı donanması için inşa edilmiş merkezî bataryalı bir zırhlı korvettir. Başlangıçta Mısır Eyaleti tarafından sipariş edilen ancak yapım aşamasındayken Osmanlı İmparatorluğu tarafından el konulan geminin ilk adı Kahire'ydi. Geminin yapımına Fransız Forges et Chantiers de la Gironde tersanesinde 1867'de başlandı, 1868'de denize indirildi ve Mart 1870'te Osmanlı filosunda hizmete girdi. Asar-i Şevket, dört adet 178 mm Armstrong topundan oluşan kazamat içinde bir merkezi batarya ve kazamatın üzerinde yer alan bir döner barbete monte edilmiş bir adet 229 mm Armstrong top ile silahlandırılmıştı.

<i>Hıfzur-Rahman</i>

Hıfzu'r-Rahman, Osmanlı Donanması için 1860'ların sonlarında inşa edilen Lütf-i Celil sınıfı zırhlı korvetlerin ikincisi olan demir zırhlı savaş gemisidir. Başlangıçta Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı özerk vasal devlet olan Mısır Hidivliği tarafından sipariş edilen gemi, Osmanlı hükûmetinin Mısır'ı zorlaması ile henüz Fransa'daki Forges et Chantiers de la Gironde tersanesinde yapım aşamasındayken Osmanlı donanmasına devredildi. Taretli gemi türündeydi ve ön taretinde iki 229 mm Armstrong top, arka taretinde ise iki 178 mm Armstrong top taşıyordu.

<i>Lütf-i Celil</i> sınıfı zırhlı korvet

Lütf-i Celil sınıfı, 1860'ların sonlarında Osmanlı donanması için Fransa'da inşa edilmiş bir çift zırhlı korvet tipi savaş gemisidir. Sınıf, Lütf-i Celil ve Hıfzu'r-Rahman gemilerinden oluşmaktaydı. İki gemi de başlangıçta Mısır Eyaleti tarafından sipariş edilmiş; ancak yapım aşamasında iken Osmanlı İmparatorluğu'na devredilmiştir. İki gemi de döner taretli gemi türündeydi ve ön taretinde iki 229 mm Armstrong top, arka taretinde ise iki 178 mm Armstrong top taşıyordu.

<i>Hamidiye</i> (zırhlı) Osmanlı zırhlı gemisi

Hamidiye, 1885'te tamamlanan, Osmanlı donanması için inşa edilmiş sınıfının tek örneği zırhlı savaş gemisidir. Silahlarının çoğu merkezi bir kazamata monte edilmiş merkezi bataryalı bir gemiydi. Tersane-i Amire tarafından inşa edilen geminin tamamlanması yaklaşık yirmi yıl sürdü. Aralık 1874'te kızağa kondu, 1885'te denize indirildi ve 1894'te inşası tamamlandı. İnşasının görece uzun sürmesi nedeniyle hizmete girdiğinde modası geçmişti. Kötü dinamik karakteristikleri ve düşük kaliteli zırhı, neredeyse tamamını sabit bir eğitim gemisi olarak geçirdiği görece kısa bir kariyere yol açtı. 1897'deki Osmanlı-Yunan Savaşı sırasında bir süre kullanılsa da, eski Osmanlı filosunun geri kalanı gibi hizmete gireli sadece üç yıl olmasına rağmen kötü durumdaydı. Osmanlılar, savaşta donanmanın başarısızlığının ardından bir yeniden yapılanma programına başladı; ancak Hamidiye, 1903 yılında çok kötü bir durumdaydı; yeniden inşası mantıklı olmadığı için o yıl hizmetten çıkarıldı, 1909'da satışa çıktı ve 1913'te sökülmek üzere satıldı.

<i>Osmaniye</i> (zırhlı fırkateyn)

Osmaniye, Robert Napier and Sons tarafından Osmanlı donanması için 1860'lı yıllarda Birleşik Krallık'ta inşa edilen Osmaniye sınıfı zırhlı fırkateynlerin öncü gemisi olan bir zırhlı savaş gemisiydi. Adını Padişah I. Osman'dan alan gemi, bordalara dizili on dört 203 mm ve on 36 libre Armstrong topa ek olarak, burunda bir adet 229 mm Armstrong top taşıyordu.

<i>Aziziye</i> (zırhlı fırkateyn)

Aziziye, Osmanlı donanması için 1860'lı yıllarda Robert Napier and Sons tarafından Birleşik Krallık'ta inşa edilen, Osmaniye sınıfı dört zırhlı fırkateynin ikincisi olan zırhlı savaş gemisiydi. İnşasına 1863'te başladı, Ocak 1865'te denize indirildi ve aynı yılın Ağustos ayında hizmete girdi. Adını Padişah Abdülaziz'den alan gemi, bordalara dizili on dört 203 mm ve on 36 libre Armstrong topa ek olarak, burunda bir adet 229 mm Armstrong top taşıyordu. Kariyeri boyunca sınırlı aktif hizmet gördü. 1877-78'deki 93 Harbi esnasında "riske atmak için çok değerli olması" sebebiyle donanma komutanlığı tarafından yedekte tutuldu. 1880'li yılları hizmet dışında geçirdi. 1890'lı yılların başında kapsamlı şekilde yeniden inşa edildi ve daha modern bir barbet gemiye dönüştürüldü. Bununla birlikte, 1897'de Osmanlı-Yunan Savaşı'nın başında bakımsız durumdaydı ve bu savaşta hiçbir çatışmada yer almadı, savaştan sonra ise silahsızlandırıldı. 1904'ten 1909'a kadar kısa bir süre kışla gemisi olarak kullanılmasından başka aktif hizmet görmedi. 1923 yılında hurda olarak gemi sökücülere satıldı ve parçalandı.

<i>Orhaniye</i> (zırhlı fırkateyn)

Orhaniye, Osmaniye sınıfı zırhlı fırkateyn sınıfının üçüncüsü gemisidir. 1860'larda Robert Napier and Sons tarafından Osmanlı donanması için Birleşik Krallık'ta inşa edilen bir zırhlı savaş gemisidir. Omurgası 1863 yılında serilen gemi, Haziran 1865'te denize indirildi. Orhaniye, ilk tasarlandığı haliyle burunda tek bir 229 mm Armstrong top ile bordalara dizili on dört 203 mm ve on 36 librelik top Armstrong top taşımaktaydı. Osmaniye sınıfı gemiler, 1877-1878 yıllarında gerçekleşen 93 Harbi sırasında gemiyi Akdeniz'de güvenli bir şekilde tutuldu Gemi, 1880'leri Haliç'te geçirdi. 1890'ların başında kapsamlı şekilde yeniden inşa edilerek daha modern bir barbetli gemiye dönüştürüldü. Buna rağmen 1897'de Osmanlı-Yunan Savaşı başladığında bakımsızlık ve mürettebatın eğitim eksikliği nedeniyle Yunan gemileriyle çatışmaya girmeye uygun durumda değildi. Sonuç olarak hiçbir çatışmada yer almadı ve savaştan sonra silahları söküldü. 1909'da aktif hizmetten çıkarıldıktan sonra kışla gemisi olarak kullanıldı. 1913'te hurda olarak satıldı ve parçalandı.

<i>Mahmudiye</i> (zırhlı fırkateyn)

Mahmudiye, Osmanlı donanması için 1860'lı yıllarda Birleşik Krallık'ta inşa edilen, Osmaniye sınıfı dört zırhlı fırkateynin sonuncusu olan zırhlı savaş gemisiydi. Geminin inşaatı 1863'te başladı, Aralık 1864'te denize indirildi. Osmaniye sınıfında Thames Ironworks and Shipbuilding Company'de inşa edilen tek gemi olan Mahmudiye, adını Sultan II. Mahmud'dan alıyordu. Gemi bordalara dizili on dört 203 mm ve on 36-libre Armstrong topa ek olarak, burunda bir adet 229 mm Armstrong top taşıyordu. Gemi kariyeri boyunca sınırlı aktif hizmet gördü. 1877-78'deki 93 Harbi esnasında riske atmak için çok değerli olması sebebiyle donanma komutanlığı tarafından yedekte tutuldu. Gemi 1880'li yılları hizmet dışında geçirdi. 1890'lı yılların başında yeniden inşa edildi ve daha modern bir barbetli gemiye dönüştürüldü; ancak yeniden inşasının hemen ardından başlayan 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nın başında bakımsız durumdaydı. Bu savaşta hiçbir çatışmada yer almadı ve savaştan sonra silahsızlandırıldı. 1909'dan 1913'e kadar kısa bir süre kışla gemisi olarak kullanılmasından başka aktif hizmet görmedi. 1913 yılında hurda olarak gemi sökücülere satıldı ve parçalandı.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nun zırhlı korvetleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

1860'larda ve 1870'lerde Osmanlı donanması, neredeyse tamamen yabancı tersanelerde inşa edilen bir dizi zırhlı korvet savaş gemisi sipariş etti ve satın aldı. Sipariş edilen ilk sınıf olan Osmaniye sınıfı, dört adet zırhlı fırkateynden oluşuyordu. Osmaniye sınıfı 1860'ların başında Birleşik Krallık'taki tersanelerinden sipariş edildi. 1864'te beşinci gemi Fatih sipariş edilse de bu gemi, 1867'de Prusya donanması tarafından satın alındı. Aynı yıl Osmanlılar, Feth-i Bülend ile iki gemiden oluşan Avnillah sınıfını yine Birleşik Krallık'tan sipariş etti. Osmanlı İmparatorluğu'nun bir eyaleti olan Mısır da o dönem, merkezî otoriteden bağımsız olarak Fransa'daki tersanelerden; Asar-ı Tevfik, Asar-ı Şevket ve Lütf-i Celil zırhlı korvet sınıflarına ait gemi siparişleri vermiş, bir Avusturya-Macaristan firmasıyla ise İclaliye için sözleşme imzalamışlardı. Mısır'ın bağımsızlığını savunmaya yönelik çabaları, Mısır'dan 1868'de yaptığı sipariş ettiği tüm zırhlı korvetleri teslim etmesini isteyen Padişah Abdülaziz'i kızdırdı. Bu esnada ikinci bir Feth-i Bülend sınıfı zırhlı olan Mukaddeme-i Hayr sipariş edilmiş ve Osmanlı Tersane-i Amire'sinde inşa edilen ilk zırhlı olmuştu. 1871'de Osmanlılar, iki Mesudiye sınıfını sipariş etti. İlk gemi teslim alınırken ikinci gemi Birleşik Krallık'ın 1878'de Rusya ile savaşa girmesi korkusunun ortasında Kraliyet Donanması tarafından satın alındı ve yerini Tersane-i Amire'de inşa edilecek üçüncü bir gemi olan Hamidiye'ye bıraktı. Son iki gemi, Peyk-i Şeref sınıfı, 1874 yılında Birleşik Krallık'tan sipariş edildi fakat Kraliyet Donanması 1878'de savaş beklentileri sırasında her ikisini de satın aldı.