İçeriğe atla

Arzava

Arzava, antik çağda Batı Anadolu’da Göller Bölgesi’nden Ege Denizi’ne uzanan kuşakta kurulmuş olan bir devlettir.[1] Adının Ormanlar Yurdu anlamına geldiği ileri sürülmüştür[2] Doğusunda Hitit Krallığı, kuzeyinde hakkında çok az bilgi bulunan Assuva federasyonu yer almaktaydı.

İzmir Nif Dağı Karabel kaya kabartmasındaki yazıtta anıtın Arzava'nın bağlı krallıklarından Mira Krallığı kralı Tarkasnawa'ya atfen oyulduğu okunmuştur.[3]

Yeri ve kuruluş tarihi

MÖ İkinci Bin yılı içerisinde (Hitit hakimiyeti dönemi) Anadolu’daki çeşitli yerleşim bölgeleri ve siyasi güçleri gösteren harita.

Devletin adı ve o dönem siyasi olayları içinde oynadığı rol bilinmekteyse de, ülkenin sınırları tam olarak bilinmemektedir. Arzava Batı Anadolu’da kurulmuştu. Başkenti Apasa veya Zippasla kentiydi. Bu kentlerden ilkinin Efes’in eski adı olduğu, ikincisinin de Manisa’nın hemen doğusundaki Selendi İlçesinde bulunan Ters Tepe Höyüğü olduğu düşünülmektedir.[] Son araştırmalar[] Ters Tepe Höyüğü'nün Arzawa krallıkları içindeki Seha Nehri Ülkesi'nin merkezi olduğunu ortaya çıkarmıştır.[] Devletin kuruluş tarihi belirsizdir. Anadolu’da yazılı belge döneminden önce çeşitli küçük şehir devletleri vardı. Arzava’nın da bu küçük devletlerden biri olduğu, fakat Hitit döneminde de varlığını sürdürdüğü düşünülebilir.

Halkı

Arzava halkı Luvi kökenliydi ve Luvi dili Arzava bölgesinin belirleyici özelliğiydi. Arzava bölgesi Hitit kaynaklarında, güney Anadolu’da bir başka bölge ve küçük devlet olan Kizuvatna (sonradan Kilikya ve Çukurova) ile birlikte Luvia olarak adlandırılmaktadır.

Tarihçe

Arzawa'nın son dönem krallarından Tarkasnawa

Arzava Hitit krallığı kurulduktan kısa süre sonra Labarna (MÖ 1680-1650) tarafından Hitit krallığına bağlanmıştı. Ama devletin tamamen ortadan kaldırılmadığı ve Hitit krallığına bağlı bir vasal devlet olarak yaşamağa devam ettiği anlaşılmaktadır.

Arzava Krallığı gücünün doruğuna M.Ö. 15. ve 14. yüzyıllarda ulaştı. Eski krallık döneminin sonuna doğru (MÖ 14. yüzyıl) Hititler’in Anadolu’daki egemenlik sahaları iyice daralmıştı. Bu dönemde Arzava’nın bağımsızlık kazandığı anlaşılmaktadır. Hititler çeşitli iç sorunlar içerisindeyken, Arzava 14. yüzyıl içinde Anadolu’nun en önemli güçlerinden biri haline geldi. Bu dönemde Tarkhundaradu adındaki Arzava kralı ile Mısır Firavunu III. Amenhotep (MÖ 1386-1349) arasındaki yazışmalardan, Mısırlılar’ın da o dönemde Arzava’yı Anadolu’nun egemen gücü olarak gördükleri anlaşılmaktadır. Nitekim Mısır’da bulunan ve Mısır’ın diplomatik ilişkilerinin anlatıldığı Amarna mektuplarının 31 ve 32 cileri Arzava’ya ilişkindir.

Bu dönemde Hititler’in vasalı olan Güney Batı Ege sahilleri Attarisiyas yönetimindeki Akalar’ın saldırılarına uğruyordu. Hitit kralı II. Tuthaliya (MÖ 1360-1344) bir ordu göndererek Aka saldırılarını püskürtüp, Siyanti nehri dolaylarını Maddutuvata adlı bir vasalına bıraktı. (Bu nehir büyük ihtimalle Büyük Menderes nehridir.) Tuthaliya verdiği bu desteğe karşılık, Maddutuvata’nın Arzava’yı denetlemesini istiyordu. Ancak Maddutuvata kendisine yardım için gönderilmiş Hitit ordusunu arkadan vurup, Arzava ile anlaştı. Arzava kralının kızı ile evlenip, Arzava’nın kralı oldu. Zayıflama dönemine girmiş olan Hititler de uzun süre bu bölge ile ilgilenemediler. Maddutuvata bir süre için Batı Anadolu’nun büyük bölümüne hakim oldu.[4]

Fakat Hititler toparlandılar ve imparatorluk çağında I. Şuppiluliuma (MÖ 1344-1322) Arzava’nın gücünü kırdı. Şuppiluliuma’nın ölümü ve Hitit ülkesindeki veba salgını sayesinde Arzava bir süre daha bağımsızlığını koruyabildiyse de, yeni Hitit imparatoru II. Murşili (MÖ 1321-1295) 1320 yılında Arzava’yı yeniden Hititler’e bağladı.[5] Hitit belgelerinde savaş sonunda Hititlerin 62 000 esir aldıkları kayda geçmiştir.[6]

Arzava, Mira Krallığı, Hapalla (çeşitli kaynaklarda farklı transkripsiyonlar yer almaktadır), "Seha Nehri ülkesi" (muhtemelen günümüzdeki Gediz Nehri veya Bakırçay veya her ikisi) ve Vilusa (sonradan, Truva merkezli İlion veya Troad) gibi yarı özerk yerel krallıklara bölündü. Bu krallıkların Arzava Krallığı'nın varlığı süresi boyunca da Arzava çatısı altında mevcudiyet göstermiş olmaları mümkündür.[7]

Arzava'nın yıkılışı

Deniz Kavimlerinin saldırıları Hitit ve Truva gibi Arzava’nın da sonu oldu. Kentler harabeye döndü. İnsanlar iç bölgelere kaçtılar. Kimi tarihçiler Hitit imparatorluğunun yıkılışından beş yüz yıl kadar sonra ortaya çıkan Lidya’nın da Arzava’nın devamı olduğu görüşündedirler.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Pınar Bülbül, “Neolitik Devirden MÖ. D2. Binyıl Sonuna Kadar Afyonkarahisar ve Çevresi” 14 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. sh. 6
  2. ^ "Anadolu Uygarlıkları sayfası". 29 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2020. 
  3. ^ David Hawkins (1998). Tarkasnawa, King of Mira (İngilizce). Anatolian Studies, Vol. 48. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 2 Şubat 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2009. 
  5. ^ Seton LLoyd: Türkiye'nin Tarihi (çeviren Ender Verinlioğlu) Tubitak yayınları, sf 35-40
  6. ^ Ekrem Akurgal : Anadolu Kültür Tarihi, Tubitak yayınları, 1998, sf 85
  7. ^ Trevor Bryce (2005). The Kingdom of the Hittites ISBN 978-0-19-928132-9 ISBN10 0199281327 (İngilizce). Oxford University Press. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tlos</span>

Tlos bugün Muğla'nın Seydikemer ilçesi yakınlarında yer alan kadim bir Likya kentiydi. Likya'nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Tlos Antik Kenti, Fethiye İlçesi’nin yaklaşık 42 km doğusundaki Yaka Köyü sınırları içerisinde kalmaktadır. Bölgenin en yüksek dağları olan Akdağlar'ın (Kragos) sarp batı yamaçlarında başlayan antik yerleşim, Eşen Nehri'nin getirdiği alüvyonlarla oluşmuş vadi düzlüğüne kadar ulaşır. Ayrıca güneydeki Saklıkent Kanyonu ile kuzey yönde bulunan Kemer Beldesi antik kentin egemenlik sınırlarını çizer.

<span class="mw-page-title-main">I. Şuppiluliuma</span>

I. Şuppiluliuma, adı Hititçe olan ilk Hitit kralı. Şuppi Hititçe saf, luli ise kaynak anlamındayken; Şuppiluliuma, saf kaynaklı anlamı taşır. Yaklaşık 35 yıl boyunca Yakın Doğu tarihine damgasını vuran Hitit kralı, Hitit Krallığı'nı imparatorluğa dönüştüren hükümdar olarak kabul edilir. Hükümdarlığı döneminde Büyük Hitit İmparatorluğu en parlak dönemini yaşamış ve eski başkent Hattuşaş'ın savunması da güçlendirilmiştir. Ülkenin dört bir yandan saldırıya uğramasıyla küçülen devleti yeniden toparlamış, yakın doğunun en büyük devleti durumuna getirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kizzuvatna</span>

Kizzuvatna Krallığı, MÖ 2. binyılda Çukurova bölgesinde hüküm sürmüş dinsel bir krallık. Hurriler tarafından kurulduğu ve Mittaniler, Gordegene, Karduya ismi ile anılan bu halkın aynı kökenden olduğu söylenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Luviler</span>

Luviler, Anadolu'da yaklaşık olarak M.Ö. 2300'e doğru ortaya çıkmış bir halktır. Benzersiz bir yerli hiyeroglif yazısı ve Mezopotamya'dan ithal edilmiş çivi yazısı ile yazılmış olan Anadolu dillerine mensup Luvice dilini konuştukları da bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Geç Hititler</span> Vikimedya liste maddesi

Geç Hititler veya Geç Hitit Devletleri, Anadolu'nun Demir Çağı'ndaki Luvice, Aramice ve Fenikece konuşan siyasi varlıklarıdır. MÖ 1200'lerde batıdan gelen Ege Göçleri'nin saldırılarından kurtulabilen Hititler güney ve güney - doğu Toroslar'ın dağlık bölgelerine çekilerek yaşamışlar ve her biri bağımsız beylikler kurmuşlardır. Geç Hitit Devletleri MÖ 11. yüzyıldan itibaren hem siyasal hem de kültürel anlamda Arami etkisi altına girdiler ve zamanla Aramileştiler. Geç Hitit Devletleri Urartu ve Asurlular'a bağımlı olarak yaşadılar. MÖ 7. yüzyılda ise Asurlular bu devletlerin siyasal varlığına son verdi. Bu tarihten sonra bu devletlerin her biri Asur eyaleti oldu. Karkamış, Pattin(Unqi), Sam'al, Gurgum, Kummuhu, Milid, Keveh, Hilakku ve Tabal devletleri; Geç Hitit Devletleridir.

<span class="mw-page-title-main">Mira Krallığı</span> Anadoluda kurulmuş eski bir yerel krallık.

Mira Krallığı Batı Anadolu'da Arzava Kralığının Hitit İmparatorluğu tarafından yıkılması ile ortaya çıkan yarı özerk yerel krallıklardan biri.

II. Arnuvanda, yaklaşık MÖ 1322-1321 yıllarında, kısa bir süre hüküm sürmüş Hitit kralıdır.

III. Arnuvanda, MÖ 13. yüzyıl sonlarında, kısa bir süre hüküm sürmüş Hitit kralıdır.

I. Tuthaliya MÖ 14. yüzyıl başlarında hüküm sürmüş Hitit kralıdır. MÖ 15. yüzyıl boyunca bir gerileme dönemi geçiren Hitit devletini yeniden çıkışa geçiren kral olarak kabul edilir.

II. Şuppiluliuma, IV. Tuthaliya'nın oğlu, MÖ 1207-1178 yıllarında hüküm sürdüğü düşünülen Hitit İmparatorluğu'nun Yeni (Büyük) Krallık Dönemi'nin bilinen son kralı ve Asur kralı I. Tukulti-Ninurta'nın çağdaşıdır. Komutası altındaki bir donanma Kıbrıslıları yenilgiye uğratmıştır, bu olay aynı zamanda tarihte kaydedilmiş ilk deniz muharebesidir.

II. Tuthaliya, MÖ 14. yüzyılın ortalarında hüküm sürmüş Hitit kralıdır. Kral I. Arnuvanda’nın oğlu, I. Şuppiluliuma’nın babasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Tarhuntaşşa</span>

Tarhuntaşşa henüz yeri tam olarak keşfedilmemiş olan, kısa bir dönem için Hitit devletine başkentlik yapmış bir Hitit şehri ve bu şehrin merkezini oluşturduğu Orta Toroslar'da bulunan bölgeye verilen addır. Şehir Luvi dilinde "Fırtına Tanrısı'nın (Tarhunta) şehri" manasına gelmektedir. Teke yarımadasında yer alan Lukka (Likya) diyarıyla Çukurova bölgesinde yer alan Kizzuvatna diyarı arasında kalan Tarhuntaşşa bölgesi, büyük ölçüde antik çağdaki Pamfilya bölgesine denk düşmektedir. Büyük Hitit Kralı IV. Tuthaliya ve vasalı olan Tarhuntaşşa Kralı arasında yapılan bir antlaşmaya göre Tarhuntaşşa bölgesinin batı sınırını Kaştariya nehri oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Seha Irmağı Ülkesi</span>

Seha Irmağı Ülkesi, MÖ 2. binyılda Hititler'den kalma çivi yazılı tabletlerden varlığı anlaşılan, Batı Anadolu'da, Gediz ve Bakırçay ırmakları arasında kalan tarihsel bir ülkedir. Seha Irmağı, Gediz ya da Bakırçay'dan ikisinden biri olmalıdır. 2014 yılında Prof Dr. Engin AKDENİZ tarafından keşfedilen ve Manisa ve Batı Anadolunun en büyük höyüğü olan ve gediz nehrinin en büyük kolu olan Selendi Çayı kenarına kurulmuş olan Manisa'nın Selendi İlçesi'ndeki Ters Tepe Höyüğünün Seha Nehri Ülkesi'nin merkezi olduğunu göstermektedir. Hitit çivi yazılarında batı anadolu olduğu anlaşılan ve arzawa federasyonuna dahil krallıklardan biri olan bu krallık Hitit devletine karşı iki yüzlü politika uygulamıştır.

II. Murşili, Yeni Krallık Dönemi'nde Hitit hükümdarı (MÖ.1321–1295).

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'deki Antik Bölgeler</span>

Türkiye'deki Antik Bölgeler, Türkiye antik bölge yerleşimleri olarak çok zengin bir coğrafya barındırmaktadır. Yapılan bilimsel incelemer neticesinde başlangıç zaman ortasından Buzul Çağı sonrasına kadar gelen süre içerisinde insan toplulukları yerleşimi iklim kuşaklarına göre daha çok yaşam alanı ve çeşitliliği belirgin bölgelere yerleşmeye başladığı arkeolojik alanlardaki yapılan bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıkmaktadır. Türkiye, Anadolu coğrafyası ile daha fazla yerleşke olarak antik iskan alanı geliştirmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'deki tarih öncesi kitlelere bakıldığında antik bölgelerdeki yerleşimlerin üzerinde evcilleştirilmiş hayvanlar yetiştiren yerleşik toplumlar ve bitkilerin tarımını yapan avcı toplayıcı hatta çiftçilik bağlarını güçlendirmiş, hayvancılığın çoğalmasında önemli rol oynadığını görmekteyiz.

Haballa olarak da yazılan Hapalla, M.Ö. 14. yüzyılın ortalarında Orta-Batı Anadolu'da hüküm sürmüş bir krallıktı. Nüfusunun Luvi dili konuştuğu Hapalla, Arzava devletleri arasında en doğuda olanlardan biriydi. Hapalla krallığı en azından M.Ö. 13. yüzyılın sonuna kadar varlığını sürdürdü. Hüküm sürdüğü dönemin çoğunluğu boyunca bir Hitit vasalı olarak kaldı. Bölge, M.Ö. 1180'de Deniz Halkları tarafından ele geçirildi.

Uhha-Ziti, Batı Anadolu'daki bir Tunç Çağı krallığı olan Arzava'nın son bağımsız kralıdır.

Kupanta-Kurunta, Arzava'nın kayıt altına alınmış ilk kralıdır. M.Ö. 15. yüzyılın sonlarında yaşamış olan Kupanta-Kurunta, Hitit kralları I. Tuthaliya I ve I. Arnuvanda tarafından savaşta yenilgiye uğratılmıştır. Ardından Zippaşla'da Arnuvanda'nın vasalı olan Madduvatta'ya saldırmıştır. Madduvatta ile evli olan bir kızı bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Milawata Mektubu</span>

Milawata mektubu, Hattuşa'daki bir Hitit kralının MÖ 1240 civarında batı Anadolu'daki bir müstemlek kral ile yaptığı diplomatik yazışmalardan biridir. Homeros'un İlyada eserinin tarihselliği ile ilgili tartışmalarda önemli bir kanıt oluşturmaktadır.

Manapa-Tarhunta mektubu, MÖ 13. yüzyıldan kalma Hitit dilinde yazılmış parça bir metindir. Mektup, Seha Nehri Ülkesi'nin vasal kralı Manapa-Tarhunta tarafından Hitit kralına gönderilmiştir. Mektupta Manapa-Tarhunta, Hititlerin kuzeybatı Anadolu üzerinde yeniden kontrol kurma girişimlerini tartışmaktadır. Mektup özellikle, genellikle Troya ile özdeşleştirilen Wilusa'dan bahsetmesi açısından dikkate değerdir.