İçeriğe atla

Arz ve talep

Arz ve talep teorisi: Eğer diğer şartlar hiç değişmezse D1: her değişik fiyatta satın alıcıların talep miktarı ile S: her değişik fiyatta satıcıların arz etme miktarlarını gösterir. Talep yasası ile D eğrisi miktar arttıkca düşen ve arz yasası dolayısıyla S eğrisi miktar arttıkca yükselen eğrilerdir. İki eğrinin keşiştikleri nokta piyasa dengesidir. Eğer diğer bir değişken değişmesi suretiyle talep eğrisi D2'ye kayarsa yeni bir denge noktası ortaya çıkar.

Mikroekonomi teorisinde, arz ve talep arasındaki karşılıklı dengeye dayanan ekonomi modeli, rekabet içindeki piyasalardaki ürünlerin fiyatlarını ve satışlarını tanımlamak, açıklamak ve tahmin etmek için, Alfred Marshall ve Leon Walras tarafından geliştirilmiştir. Bu model sadece önemli görülen stilize edilmiş gerçekleri inceleyip teorinin gelişmesine yardım etmeyen gerçekleri bir kenara iterek (yani Ockham'ın Usturasını kullanarak) bilimsel hipotezlerin nasıl ortaya çıkarıldığına güzel bir örnektir. Bu nedenle belirsiz bir pazarı tanımlamak için kullanılan yaklaşımdır.

Tarihi

Tarihte, piyasadaki bir mal için gösterilen taleple o malın fiyatı arasındaki ters yönlü ilişkiye değindiği bilinen ilk kişi İbrahim ibn Edhem'dir (718-782). İbrahim ibn Edhem bir gün bir malın fiyatını sordu ve fiyatın pahalı olduğundan kendisine şikâyet edilmesi üzerine şöyle dedi; "Almamakla onu ucuzlatınız".[1] Arz ve talep yasası 1776'da Adam Smith tarafından popüler hale getirilmiş bir ekonomik teoridir.[]

Talep Yasası

Talep yasası (The Law of Demand), bir piyasada bulunan satın alıcıların davranışlarını, yani taleplerini, açıklama hedefli bir teoriye dayanır.[2] Bir mal için olan talep miktarını belirleyen en önemli unsurun o malın fiyatı olduğuna dayanır. Talep yasası o malın satın alıcıları tarafından istenen talep miktarı ile o malın mümkün piyasa fiyatları arasındaki ters yönlü kısmi ilişkiye verilen addır. Bir malın fiyatı arttıkça o mal piyasasında o maldan satın alınmak istenen miktar azalmakta, bir malın fiyatı azaldıkça o maldan alınmak istenen miktar artmaktadır. Unutulmamalıdır ki bir piyasada satın alıcıların o maldan ne kadar miktar satın alma davranışlarına, o malın kendi fiyatının yanında, (ortalama gelir, gelir dağılımı, diğer malların fiyatları, psikolojik etkenler gibi) başka değişkenler de tesir etmektedir. Bu talep miktarı ile malın kendi fiyatı arasındaki ters yönlü kısmı ilişkinin mal piyasasındaki diğer değişkenlerin değişmeden sabit kaldığının kabul edilmesinden kurulduğu devamlı olarak hatırlanmalıdır.

Bunu biraz matematiksel terimlerle açıklamak da mümkündür. i adlı malın piyasası içinde malın satın alıcılarının talep ettikleri miktar bir DMi değişkeni ile ifade edilir. Bu talep miktarını belirleyen bazı açıklayıcı etken değişkenler: Pi: i malının kendi fiyatı, Ps, Pc: diğer s ve c mallarının fiyatları, GO: ortalama gelir, GD: gelir dağılımı, U:ekenomik olmayan diğer değişkenler olsun. Bu halde satın alıcıların davranışı (D fonksiyon işareti ile gösterilen) bir talep fonksiyonu ile tanımlanır:

i malı Talep Fonksiyonu: DMi = D( Pi, Ps, Pc, GO, GD, U )

İşte bu talep fonksiyonun ne şekilde olduğunu açıklamak için talep yasası geliştirilmiştir.

Malın kendi fiyatından başka diğer değişkenler (yani Ps, Pc, GO, GD, U) sabit tutulmuş olduğu kabul edilsin. O zaman talep miktarı DMi ile Pi arasındaki kismî ilişkiye talep yasası adı verilir. Bu kısmi ilişki birbirine ters yönlüdür; yani fiyat artarsa talep edilen miktar azalır ve fiyat azalınca talep edilen miktar çoğalır.[3]

Tek bir mal piyasası içinde talep fonksiyonu olduğunu kabul etmek, piyasaların gözümlenmesinden sonra ortaya atılan pratik bir hipoteze dayandırılabilir. Fakat iktisatçılara bu hipotezi daha derin ayrıntılı tüketici (satın alıcı) davranışları teorisinden de çıkartmıslardır. Bunlardan birisi ikame etkisi (substitution effect) olur. Yine diğer her şey aynı kaldığı ve piyasada bulunan bir satın alıcı için piyasadaki malın fiyatının arttığı düşünülsün; bu halde rasyonel bir satın alıcı o malı istediği miktarda almayıp benzer malları daha fazla alacaktır, yani fiyatı artan maldan daha az alacak ve onu başka mallarla ikame edecektir. Talep edilen mallarla ikamesi olan mallara tercihinden kazanç fırsat maliyeti adı verilir.

Arz yasası

Arz Yasası (Law of Supply), malın fiyatı ile o malın arzı arasındaki pozitif ilişkiye arz yasası denir. Bir malın fiyatı yükseldikçe üretici firma o malı daha yüksek fiyatlardan satmak ister. Malın fiyatı düştükçe o malı daha düşük fiyatlardan satma eğilimi gösterir. Arz eğrisinin pozitif eğimli olması aslında artan marjinal maliyetler veya artan ortalama maliyetlerle açıklanır ki bu da üretim ve prodüktivite şartlarına bağlıdır.

Piyasa dengesi

Ekonomi ve MBA derslerinin ortak konularından biri olup serbest piyasadaki ürünlerin istek ve sunulan ürün miktarına göre düzenlenmiş ve (denge noktası Equilibrium Point) yani arz ve talep eğrilerinin kesiştiği nokta olan denge fiyatının oluşmasını sağlayan teori olarak bilinir.

Piyasa dengesini açıklamak için dinamik inceleme gerekmektedir ve belirli bir dinamik şartın konulması gerekir. İktisatın gelişmesinde genel olarak iki türlü dinamik şart incelenmiştir:

Marshall dinamik şartı

Belirli bir piyasa fiyatında piyasada bulunan talep fazlalığına bakar ve fiyatın bu talep fazlalığına göre değişeceğini önerir.

  1. Belli bir piyasa fiyatında eğer talep miktar fazlalığı pozitif ise - yani talep miktarı arz miktarından fazla ise - o zaman (satıcıların tatmin edilmemiş talebi görüp daha fazla fiyat koyup kârlarını artırmak isteği dolayısıyla ve satın alıcıların tatmin edilmemiş talepleri olunca daha fazla fiyata razı olacakları için) malın fiyatı artar.
  2. Eğer talep miktar fazlalığı negatif ise - yani talep miktarı arz miktarından azsa - o zaman (satıcıların ellerindeki malı elden çıkartmak için fiyat indirecekleri ve piyasada arzın istekten çok yüksek olması nedeniyle alıcıların daha düşük fiyatlar teklif etmek isteyecekleri için) fiyat düşer.
  3. Hem satıcıların arz miktarı hem de alıcıların talep miktarı aynı zamanda tatmin edilmesi için belirli bir fiyatta talep fazlalığının sıfır olması - yani arz miktarı ile talep miktarının aynı olması - gerekmektedir.

Böylece Marshall dinamik şartına göre talep miktar fazlalığı "gösterge değişken" ve fiyat da "uyum sağlama değişkeni" olmakta ve piyasa bir denge noktasına gelmektedir.

Walras dinamik şartı

Walras belirli bir piyasa miktarındaki durumu inceler ve miktarda satıcıların istedigi arz fiyatı ile alıcıların teklif ettikleri talep fiyatı arasindaki talep fiyat fazlalığına bakar.

Bu talep fiyat fazlalığı pozitif ise, piyasada miktar artar ve negatif ise piyasada miktar azalır.

Bu Walras dinamik şartına göre talep fiyat fazlalığı "gösterge değişken" ve miktar" da "uyum sağlama değişkeni" olmaktadır. Piyasa denge noktasında talep fiyat fazlalığı sıfır olmakta yani arz fiyati ile talep fiyatı ayni olmakta ve hem satıcılar hem de alıcılar miktar değiştirmek istemektedirler.

Kaynakça

  1. ^ İmâm-ı Gazâlî; Kimyâ-yı Saâdet; "Açlığın Faydaları ve Tokluğun Zararları"; s. 403; terc. A. Fâruk Meyân; Bedir Yayınevi; İstanbul: 1981
  2. ^ "Talep Kanunu Nedir? Talep Kanunun Özellikleri Ve İstisnaları Nelerdir?". Milliyet. 9 Haziran 2021. 18 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2021. 
  3. ^ Bu biraz daha ileri matematikte DMi nin Piye göre kısmi türevidir; yani diğer etken değişkenler sabit ise fiyatta olan ufak bir değişmenin talep miktarinda ne yönde ufak bir değişmeye neden olacağını açıklar. Talep yasasına göre talep miktarı TMinin, malın kendi fiyati Piya göre, kısmi türevi negatif işaretlidir; yani biri artınca diğeri azalır.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Adam Smith</span> İskoç filozof ve ekonomist (1723–1790)

Adam Smith FRSA, "Ekonominin Babası" ve "Kapitalizmin Babası" olarak anılan İskoç ekonomist, ahlak filozofu, politik ekonominin öncüsü ve İskoç Aydınlanması sırasındaki önemli bir figürdü.

Esneklik (Elastikiyet), genel olarak ekonomide iki değişkenli bir model içindeki değişkenlerden birinde meydana gelen oransal değişimin, diğer değişken üzerindeki oransal değişime etkisine verilen isimdir. Matematiksel olarak oransal kısmî türev olarak ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Talep</span>

Talep piyasalarda, belirli bir mal ve hizmete yönelen, belirli bir satın alma gücüyle desteklenmiş, satın alma isteğidir. Kuşkusuz pek çok mal ve hizmet, pek çok kullanıcı tarafından talep edilmektedir. Ancak bu isteğin piyasada talep haline dönüşebilmesi için yeterli satın alma gücüyle desteklenmesi gerekir, aksi takdirde sadece kişisel bir niyet olarak kalır, ekonomi üzerinde herhangi bir etkisi olmaz.

<span class="mw-page-title-main">Döviz kuru</span> bir birim ülke parasının diğer bir ülke parası cinsinden fiyatına, değerine denir

Döviz yabancı ülkeler tarafından kullanılan para birimidir. Döviz kuru ise bir birim ülke parasının diğer bir ülke parası cinsinden fiyatına, değerine denir. Bu kavram iki taraflı bir ilişkiyi içerir, bu yüzden iki taraflı (nominal) döviz kuru olarak da adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Opsiyon (finans)</span>

Finansta, opsiyonlar belirli bir malı, kıymeti veya finansal göstergeyi önceden anlaşılmış belli bir vade ve fiyattan alma-satma hakkı veren kontratlardır. Opsiyonu satın alan taraf opsiyon sözleşmesine karşılık, sözleşme tarihinde veya sözleşmede belirlene bir tarihte belli bir prim karşılığı ödemek zorundadır. Opsiyon sahibi opsiyon sözleşmesini yine sözleşmede belirlenen süre içinde veya sonunda kullanma hakkına sahip olmaktadır ancak vadeli işlemler sözleşmesinden farklı olarak herhangi alma veya satma yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple, opsiyon hakkını alan tarafın kaybı en fazla ödediği primdir. Opsiyon hakkını satan taraf ise bu prim kazancını elde etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Parasalcılık</span>

Parasalcılık veya monetarizm, 1976 Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanan Amerikalı iktisatçı Milton Friedman tarafından geliştirilmiş bir teoridir.

Oligopol piyasası, genelde 2, 3 veya 4 oyuncunun hakimiyetinde şekillenen piyasa.

<span class="mw-page-title-main">Pazar (ekonomi)</span> ekonomide taraflar arası alışverişi mümkün kılan sistemler ya da tesisler

Pazar ya da piyasa, ekonomide her türlü mal ve hizmetin alınıp satıldığı veya takas yoluyla el değiştirdiği yer olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, semt pazarları, borsalar, fuar, sergi ve panayırlar, farklı ülkeler ile kişi veya kuruluşlar arasındaki değiş-tokuş faaliyetine konu olan alanlar pazarı oluşturur. Satıcıların serbest bir şekilde karşılaştıkları, kâr amaçlı ya da kâr amaçsız her türlü mal ve hizmetin alıcı ve satıcılar arasında değiştirildiği, değişim fiyatının oluştuğu yer veya koşullar dizisi, şeklinde tanımlanmaktadır.

Serbest piyasa, ürün fiyatının alıcı ve satıcının karşılıklı anlaşmasıyla belirlendiği, arz ve talebe hükûmet tarafından müdahale edilmeyen piyasadır. Ekonomik faaliyet tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılır, ekonomik sorunların çözümünde müdahale değil, fiyat mekanizmasının kullanımı esastır. Fakat, her ne kadar serbest piyasa, hükûmetin arz, talep veya fiyatlar üzerine herhangi bir müdahale yapmamasını gerektirse de, tüccarların birbirlerini zorlamamasını ya da aldatmamasını da gerektirir. Bu yüzden tüm alım ve satımlar gönüllü olarak yapılır.

Dengeli aşağıdaki anlamlara gelebilir:

<span class="mw-page-title-main">Say kanunu</span>

Say kanunu, Mahreçler (piyasa) kanunu olarak da bilinir. Jean Baptiste Say tarafından ileri sürülmüştür. "Her arz kendi talebini yaratır" biçiminde açıklanabilir. Yani piyasaya çıkan bir mal, kendi üretim değerine eşit bir talebi vardır. Bu kanunun gerçekleşmesi için: fiyatlar maliyetlere eşit olmalı, maliyetler gelirlere eşit olmalı ve bütün gelirler harcanmalı. Bu varsayımlar altında üretilen malın maliyeti, faktör gelirlerine eşit olacak ve bütün gelirler harcanacağı için üretilen her mal satılacaktır.

Türkiye'de rekabet hukuku, serbest piyasa ekonomisindeki rekabet sisteminin dengeli ve yeknesak bir biçimde uygulanmasını sağlayıcı düzenlemelerin, Türkiye için sağlanması amacıyla oluşturulan hukuk kurallarıdır.

İki yanlı tekel, bir malın piyasada tek alıcısı ve tek satıcısı olduğu durum. Denge fiyatı ve denge miktarı tarafların pazarlık gücüne bağlıdır. Fakat bir anlaşma bölgesi vardır. Bu bölgenin sınırı ise alıcının ödeyebileceği yüksek fiyat ile satıcının kabul edeceği düşük fiyat belirler. Örneğin silah üretiminin tek firma tarafından yapılıp, sadece devlet tarafından satın alınması, iki yanlı tekel durumu oluşturur.

İktisadi kıtlık ya da ekonomik kıtlık kâr amaçlı ekonomik sistem tarafından kar elde etmek amacıyla kasıtlı olarak yaratılan ve bir toplumun sahip olduğu üretim kaynaklarının, mevcut teknolojik gelişmişlik düzeyiyle işletilmesi ile ulaşılan üretim düzeyinin, sonsuz insan ihtiyaçları ve isteklerini karşılamakta yetersiz olduğunu ifade eden iktisadi bir terimdir. Gündelik hayatta kullanılan kıtlık kavramı somut bir yokluğu veya yetersizliği ifade ederken iktisadi anlamıyla kıtlık, mevcut kâr bazlı ekonomik sistem ve üretim teknolojisiyle ulaşılan üretim düzeyi ile ilgili bir yetersizliği ifade eder. Her adım başı üretilmiş envai çeşit ürünlerle dolup taşan çeşitli dükkân ve marketlerin boy gösterdiği günümüzde, ekonomi biliminin temeli olan kıtlığın anlamı üzerine derin düşünmek gereklidir.

Serbest ticaret, mal ve hizmetlerin devlet kısıtlamaları olmaksızın ülkeler arasında veya ülkeler içinde transfer edildiği bir iş modelidir. Bu kısıtlamalar vergileri ve tarifeleri içerir. Serbest ticaret ile diğer ticaret yöntemleri arasındaki fark, ticaret yapan ülkeler arasında malların dağılımının gerçek arz ve talebi yansıtabilecek yapay fiyatlara dayanmasıdır. Serbest ticaret anlaşması, serbest ticaret bölgelerinin temel unsurlarından biridir. Serbest piyasa, alıcı ve satıcıların fiyat ve miktar açısından herhangi bir koşul olmaksızın birbirleriyle ticaret yaptıkları, alım satımda herhangi bir zorlamanın olmadığı serbest bir ekonomidir.

<span class="mw-page-title-main">Ekonomik değer</span> bir mal veya hizmetin ekonomik bir temsilciye sağladığı faydanın ölçüsü

Ekonomide ekonomik değer, bir mal veya hizmetin ekonomik aktöre sağladığı faydanın bir ölçüsüdür ve paranın değeri, bu tür bir faydayı güvence altına almak için finansal veya diğer kaynakların etkili bir şekilde kullanılıp kullanılmadığının değerlendirmesini temsil eder. Ekonomik değer genellikle para birimleriyle ölçülür ve bu nedenle yorum şu şekildedir: "Bir kişinin bir mal veya hizmet için ödemeye razı olduğu ve ödeyebileceği maksimum para miktarı nedir?" Paranın karşılığı genellikle "daha iyi" veya "paranın karşılığının en iyi değeri" gibi karşılaştırmalı terimlerle ifade edilir, ancak aynı zamanda bir anlaşmanın paranın karşılığını verip vermediği gibi mutlak terimlerle de ifade edilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Emtia</span> ekonomik bir mal

Ekonomi'de emtia ekonomik bir mal, genellikle tam veya önemli değiştirebilirlik içeren bir kaynaktır: yani piyasa malın örneklerini kimin ürettiği dikkate almadan eşdeğer veya buna yakın olarak ele alır.

Cournot rekabeti, şirketlerin üretecekleri çıktı miktarı üzerinde rekabet ettikleri, birbirlerinden bağımsız olarak ve aynı anda karar verdikleri bir endüstri yapısını tanımlamak için kullanılan ekonomik bir modeldir. Adını, bir kaynak suyu ikilisindeki rekabeti gözlemlemekten ilham alan Antoine Augustin Cournot'tan (1801-1877) almıştır. Aşağıdaki özelliklere sahiptir:

Neoklasik iktisat, mal ve hizmetlerin üretim, tüketim ve değerlemesinin (fiyatlandırma) arz ve talep modeli tarafından yönlendirildiğinin gözlemlendiği bir ekonomi yaklaşımıdır. Bu düşünceye göre, bir mal veya hizmetin değeri, geliri kısıtlı bireyler tarafından faydanın ve üretim maliyetleriyle karşı karşıya olan ve mevcut bilgi ve üretim faktörlerini kullanan firmalar tarafından kârın varsayımsal maksimizasyonu yoluyla belirlenir. Bu yaklaşım genellikle rasyonel seçim teorisine başvurularak gerekçelendirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Arz yönlü ekonomi</span> makroekonomi teorisi

Arz yönlü ekonomi, bir ekonomik sistemin arzın belirleyici bir faktör olduğu bir perspektifi ifade eder. Bu yaklaşım, bir ürün/hizmetin üretim maliyeti, üretim teknolojisi ve kaynakların kullanımı gibi arz faktörlerinin, fiyatlar ve üretim miktarları üzerinde önemli bir etkisi olduğunu savunur.