İçeriğe atla

Arthur Compton

Arthur Holly Compton
Arthur Holly Compton
Doğum10 Eylül 1892(1892-09-10)
Wooster ABD
Ölüm15 Mart 1962 (69 yaşında)
Berkeley ABD
MilliyetAmerikalı
Ödüller 1927 Nobel Fizik Ödülü
Kariyeri
DalıFizik
İmza

Arthur Holly Compton (10 Eylül 1892 - 15 Mart 1962), 1927'de elektromanyetik radyasyonun parçacık doğasını gösteren Compton etkisinin keşfi ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış Amerikalı fizikçidir. Zamanında çok dikkat çeken bir buluştur. Işığın dalga doğası o zamanlarda iyi anlaşılmış olsa da ışığın hem dalga hem parçacık olabileceği fikri kolay kabul görmemiştir. Kendisi ayrıca Manhattan Projesindeki Metallurji Laboratuvarının başı ve 1945 ile 1953 seneleri arasında St. Louis Washington Üniversitesi Rektörüdür.

1919'da Compton Ulusal Araştırma Kurulu tarafından ilk defa verilen iki burstan birini alarak yurtdışında eğitim görme fırsatı kazanmıştır. Gamma ışınlarının saçınımı ve absorpsiyonu konusunda çalışacağı Cambrigde Üniversitesi'ndeki Cavendish Laboratuvarını tercih etmiştir. Daha sonraki araştırmaları sonucunda Compton etkisini bulmuştur. X-ışınlarını kullanarak ferromanyetizmi incelemi ve bu olayın elektron spinlerinin aynı hizaya gelmesi sonucu olduğu sonucuna varmıştır, ayrıca kozmik ışınlar üzerine çalışmış ve bunların prensipte pozitif yüklü parçacıklar olduğunu keşfetmiştir.

II. Dünya Savaşı sırasında ilk nükleer silahların geliştirildiği Manhattan Projesinde anahtar rollerden birini oynamıştır. Raporları projenin başlatılmasında önemli rol oynamıştır. 1942'de Metalurji Laboratuvarının lideri konumuna gelmiştir ve sorumlulukları arasında uranyumu plutonyuma çevirecek reaktörleri üretmek ve tasarlamak, uranyum ile plutonyumu birbirinden ayıracak yolları bulmak ve bombanın tasarımını yapmak vardır. Compton Enrico Fermi'nin Chicago Pile-1 tasarımını öngörmüştür ve ilk nükleer reaktör olarak tasarım ilk defa 2 Aralık 1942'de çalıştırılmıştır. Metalurji Laboratuvarı ayrıca Oak Ridge Tennessee’deki X-10 Graphite Reaktörünün tasarlanması ve işletilmesinden de sorumludur. Plutonyum üretimi Hanford alanındaki reaktörlerde 1945'te başlamıştır.

Savaşın ardından Compton St. Louis Washington Üniversitesinde rektör olarak görev almıştır. Çalıştığı sırada üniversite resmi olarak ırk ayrımını lisans bölümlerinde sonlandırmış, ilk bayan profesörünü işe almış ve savaş emeklilerinin Amerika'ya dönmesi ile rekor sayıda öğrenci almıştır.

İlk yılları

Elias ve Otelia Catherine Compton’un oğlu Arthur Compton 10 Ekim 1892 tarihinde Wooster, Ohio’da dünyaya gelmiştir. Ailesi akademik kariyer sahibi idi. Elias Arthur’un da katıldığı Wooster Üniversitesinde dekandı. Artur’un en büyük kardeşi Karl, kendisi de Wooster’a katılmıştır, fizik alanında doktorasını Princeton Üniversitesinden 1912 senesinde almış ve MIT’de 1930 ile 1948 yılları arasında başkanlık görevi almıştır. İkinci kardeşi Wilson da Wooster’a katılmış ve ekonomi alanında doktorasını Princeton’da 1916 senesinde almıştır ve Washington Eyalet Üniversitesinde 1944 ile 1951 seneleri arasında başkanlık görevi almıştır. Her üç kardeş de Alpha Tau Omega yurdunun üyesidir.

Compton ilk başlarda astronomi alanı ile ilgilenmiştir ve Halley kuyrukluyıldızının 1910 yılında fotoğrafını çekmiştir. 1913 yılı civarında yaptığı, dairesel bir tüpün içindeki suyun hareketini inceleyerek dünyanın dönüş hareketini gösterdiği bir deney yaptığından bahsetmiştir. O sene Wooster’dan lisans derecesi ile mezun olduktan sonra Princeton'a girdi ve orada 1914 senesinde beşeri bilimler yüksek lisansını tamamlamıştır. Compton bundan sonra fizik alanında doktorasını Hereward L. Cooke denetiminde “X-ray yansıma yoğunluğu ve atom içinde elektronların dağılımı” konusunda tezini yazmıştır.

Arthur Compton doktorasını 1916 senesinde doktorasını aldıktan sonra Karl ve Wilson ile beraber ilk defa 3 kardeş olarak Princeton'dan mezun olan kişiler oldular. Ablaları Mary, misyoner C. Herbert Rice ile evlenip Lahore'dakki Forman Christi an College'da müdür oldu. Haziran 1916'da Wooster'dan sınıf arkadaşı Compton Betty Charity McColaskey ile evlendi. Arthur Alan ve John Joseph Compton adında iki çocukları oldu

Compton Minnesota üniversitesinde 1916-1917 yılları arasında fizik eğitmenliği yaptı. Ardından 2 sene sodyum buhar lambasını geliştirdiği Westinghouse Lamba Şirketi'nde araştırma mühendisliği görevi aldı. I. Dünya Savaşı sırasında Haberleşme Bölüğü için uçak enstrümanları geliştirdi.

1919'da Compton Ulusal Araştırma Kurulu tarafından ilk defa verilen iki burstan birini alarak yurtdışında eğitim görme fırsatı kazanmıştır. Gamma ışınlarının saçınımı ve absorpsiyonu konusunda çalışacağı Cambrigde Üniversitesi’ndeki Cavendish Laboratuvarını tercih etmiştir. Daha sonraki araştırmaları sonucunda Compton etkisini bulmuştur. X-ışınlarını kullanarak ferromanyetizmi incelemi ve bu olayın elektron spinlerinin aynı hizaya gelmesi sonucu olduğu sonucuna varmıştır, ayrıca kozmik ışınlar üzerine çalışmış ve bunların prensipte pozitif yüklü parçacıklar olduğunu keşfetmiştir.

Bir süre Compton Vaftiz Kilisesinde papaz yardımcılığı yaptı. “Bilim insanların Tanrı’nın çocuğu olduğu postulasını ortaya atan din ile tartışamaz” demiştir.

Fizik Profesörlüğü

Compton Etkisi

Compton 1920'de Amerika'ya dönünce Wayman Crow tarafından Fizik profesörü ve St. Louis Washington Üniversitesinde Fizik bölüm başkanlığına getirildi. 1922'de serbest elektronlar tarafından saçılan daha uzun dalga boylu X-ray miktarını ve Plank ilişkisine dayanarak olarak gelen X-ışınlarından daha az enerjili olduklarını, aradaki enerji farkını elektronlara aktardıklarını buldu. Bu buluş “Compton Etkisi” veya “Compton Saçınımı” olarak bilinir ve elektromanyetik radyasyonun parçacık konseptini gösterir.

Compton 1923 yılında fotonları partikül gibi momentumlarından kaynaklanan X-ışını kaymasını, Einstein'ın 1905'te Nobel kazandığı foto-elektrik etkiyi açıklayan makalesini Physical Review'da yayınladı. Bu çalışmalar ilk olarak Max Plank tarafından 1900 senesinde, ışığın elementlerinin sadece ışığın frekansına bağlı olarak belli miktarda enerji taşıyabileceği şekilde kuantize edilmesi şeklinde kavramsallaştırılmıştır. Makalesinde Compton, dalga boyundaki kayma ile x-ışını saçınım açısı arasındaki matematiksel ilişkileri her x-ışını fotonunun bir elektron ile etkileşime girdiği kabulü ile türetmiştir. Makalesini deneysel verilerin aşağıda türetilmiş ilişki ile onaylandığını söyleyerek sonlandırmıştır.
Yukarıdaki formülde, λ ilk dalga boyu, λ' yansıma sonrası dalga boyu, h Plank sabiti, Me Elektron serbest kütlesi, c Işık hızı, α Saçınım açısı hMec büyüklüğü elektronun Compton dalgaboyu olarak bilinir ve 2.43×10−12 m'e eşittir. Dalgaboyu kayması sıfır (θ = 0° için) ve iki elektron için Compton Dalgaboyu (θ = 180°) arasındadır.

Bazı X-ışınlarının büyük saçınım açıları ile saçınsalar dahi dalgaboylarında kayma gösterdiklerini fark etmiştir. Bu olayın gerçekleştiği her durumda foton elektron koparmayı başaramamıştır. Bu yüzden kaymanın büyüklüğü elektronun Compton Dalgaboyu ile ilişkili değil tüm atomun Compton Dalgaboyu ile ilişkilidir ki bu 10 000 kat küçük olabilir.

Compton daha sonra “Sonuçlarımı American Physical Society’e 1923’te sunduğumda hemen en ateşli şekilde tartışılan bilimsel fikir ayrılığı olmuştu ki bu benim gördüğüm en büyüğüydü” demiştir. Işığın dalga doğası iyi bir şekilde gösterilmiştir ve ikili doğası kolayca kabul görmemiştir. Söylemektedir ki krital kafes içerisinde kırınım ışığın dalga doğası ile açıklanabilmekteydi. Compton 1927'de Nobel Fizik Ödülünü kazanmıştır. Compton ve Alfred W. Simon aynı anda hem saçınan X-ışını fotonunu hem de geri tepen elektronu gözlemleyebilecek bir metot geliştirmişlerdir. Almanya'da Walther Bothe ve Hans Geiger bağımsız olarak benzer metotlar geliştirmişlerdir.

X-ışınları

1923 senesinde Compton Chicago Üniversitesine  önündeki 22 yılını geçireceği fizik profesörü pozisyonunda taşınmıştır. 1925'te J.J.Thomson'un ön gördüğü şekilde 130 000 volt X-ışınının periyodik cetveldeki ilk 16 elementin polarize hallerinden saçınımını göstermiştir. Harvard Üniversitesinden William Duane'in öncülüğünde Compton'un Compton etkisi üzerine yaptığı yorum yanlış olduğunu kanıtlamak için çalışmalar yapılmıştır. Duane bir seri deney yaparak Compton'un fikrini çürütmek istemiştir fakat Compton'ın haklı olduğuna dair sonuçlar elde etmiştir. 1924'te Duane durum Compton'ın dediği gibi olduğu sonucuna varmıştır.

Compton X ışınlarının tuz içerisindeki sodyum ve klorin çekirdekleri üzerindeki etkisini incelemiştir. X ışınlarını ferromanyetizmi incelemek için kullanmış ve bu etkinin elektron spinlerinin aynı hizaya gelmesi sonucu olduğunu bulmuştur. 1926'da General Electric Lamba Departmanına danışmanlık hizmeti vermeye başlamıştır. 1934'te İngiltere'ye dönmüş ve Oxford Üniversitesinde misafir profesörlük yapmıştır. Bu sırada Wembley'de bulunan General Electric Company'nin araştırma laboratuvarındaki aktiviteler ile ilgili rapor vermesini istemiştir. Orada yapılan flüoresan lambalar konusunda araştırmaların olanakları Compton'ın merakını çekmiştir. Hazırladığı rapor Amerika'da bu lambayı geliştiren araştırma programını başlatmış.

Compton'un ilk kitabı X-ışınları ve Elektronlar 1926'da basıldı. Kitabında X-ışını kırınım desenlerinden nasıl kırınım yoğunluğunun hesaplanacağını göstermiştir. Samuel K. Allison'ın yardımı ile kitabını revize etmiş ve Teoride ve Pratikte X-Işınları olarak 1935'te yayınlamıştır. Bu çalışması sonraki 30 yıl daha standart referans olarak yerini korumuştur.

Kozmik ışınlar

1930'ların başında Compton kozmik ışınlar ile ilgilenmeye başladı. O zamanda varlıkları bilinmekte fakat kaynakları ve doğaları çok spekülatif kalmaktaydı. Varlıkları hava veya argon gazı ile dolu küresel “bomba” kapta gazın iletkenliğinin ölçülmesi ile belirlenebilmekteydi. Avrupa Hindistan, Meksika, Peru ve Avustralya'ya yaptığı geziler Compton'a farklı yükseklik ve enlemlerde kozmik ışınları ölçme fırsatı sunmuştur. Dünyanın diğer yerlerinde de ölçüm yapan gruplarla birlikte fark edilmiştir ki kozmik ışınlar kutuplarda ekvatora göre %15 daha yoğundur. Compton bunun sebebinin kozmik ışınların, Robert Milikan'ın önerdiği fotonlardan oluşmanın aksine, kısmi olarak yüklü parçacıklardan oluştuğu sonucuna varmıştır. Enlem etkisini Dünya'nın elektromanyetik alanından dolayı olduğunu düşünmüştür.

Manhattan Projesi

Nisan 1941'de Vannevar Bush, Ulusal Savunma Araştırma Komitesi (NDRC) başkanı, Compton tarafından yönetilen özel bir komite oluşturup NDRC uranyum programı ile ilgili rapor vermelerini istemiştir. Mayıs 1941'de gönderilen Compton'un raporu uranyum-235 veya daha yeni keşfedilen plutonyum ile radyolojik silahlar, nükleer itme güçlü gemiler ve nükleer silahlar üretmenin mümkün olabileceğini öngörmüştür. Ekimde atom bombasının uygulanabilirliği ile ilgili bir rapor sunmuştur. Bu rapor için Enrico Fermi uranyum-235 için kritik kütle ile hesaplamalar için çalışmış ve bunun 20 kg ile 2 ton arasında olduğunu tahmin etmişlerdir. Ayrıca uranyum zenginleştirmenin başarı şansını Harold Urey ile tartışmış, nükleer reaktör içerisinde plutonyum üretiminin olabileceği ile alakalı Eugene Urey ile konuşmuş ve Robert Serber ile reaktör içerisinde üretilen plutonyumun uranyumdan ayrıştırılabileceğini tartışmıştır. Raporu kasım ayında gönderilmiştir ve raporda atom bombasının yapılabilir olduğunu fakat bombanın yıkıcı gücü konusunda Mark Oliphant ve İngiliz meslektaşlarından daha tutucu olduğunu belirtmiştir.

Compton'ın kasım ayında hazırladığı raporun son halinde plutonyumun kullanılması ile ilgili bir kısım bulunmamaktadır fakat Ernest Lawrance'ın son araştırmalarından sonra Compton plutonyum bombasının da yapılabilir olacağı konusunda ikna olmuştur. Aralık ayında Compton plutonyum projesinin başına getirilmiştir. Haziran 1943'e kadar kontrollü zincirleme reaksiyonu gerçekleştirmeyi ve haziran 1945'e kadar da bombayı üretmiş olmayı ummuştur. Problemi aşmak için plutonyum ve nükleer reaktör tasarımları üzerine Metalurji Laboratuvarında beraber çalışacak Columbia, Princeton, California, Berkeley gibi üniversitelerden gelen farklı araştırma gruplarına sahipti. Amaçları uranyumu plutonyuma çevirecek reaktörler üretmek ve plutonyumu uranyumdan kimyasal olarak ayrıştırmanın yollarını bulmak ve ayrıca tasarlayıp atom bombasını yapmaktı.

Haziran 1942'de ABD Ordu Mühendisleri Bölümü nükleer silah programını kontrolü altına almaya başladı ve Compton'un Metallurji Laboratuvarıyla Manhattan Projesinin bir parçası oldu. O ay Compton Robert Oppenheimer'a bombanın tasarlanması sorumluluğunu verdi. Metalurji Laboratuvarlarında çalışanların geliştirdiği farklı reaktör tasarımlarından birini seçip onun doğrultusunda devam etme görevi daha önce başarılı bir reaktör yapılmamış olsa da Compton'a düştü.

İşçi anlaşmazlıklarından dolayı Red Gate Woods'daki yeni evindeki Metalurji Laboratuvarlarının inşası ertelendiğinde, Compton Chicago Pile-1, ilk nükleer reaktörü Stagg Fields'da kurmaya karar verdi. Fermi'nin direktörlüğünde 2 Aralık 1942'de ilk defa çalıştırıldı. Compton Mallinckrodt'un urantum madenini saflaştırma işini üstlenmesini ve DuPont'un Oak Ridge, Tennessee'de plutonyum yarısını inşa etmesini ayarladı.

Plutonyum programında büyük kriz Temmuz 1943'te Emilio Segre'nin grubu X-10 Grafit Reaktöründe üretilen plutonyumun yüksek miktarda plutonyum-240 içerdiğini doğruladığı zaman ortaya çıktı. Bu malzemenin kendiliğinden fisyonu plutonyumun tabanca-tipi nükleer silah olarak kullanılması olasılığını ortadan kaldırıyordu. Oppenheimer'in Los Alamos Laboratuvarı bu sorunu içine patlayan tipte nükleer silah tasarımı ile aştı. Campton Eylül 1944'te ilk reaktörün çalıştırılması esnasında Hanford alanındaydı. İlk grup uranyum çubuğu Reaktör B'ye  kasım 1944'te beslendi ve Los Alamos'a plutonyum gönderilmesi Şubat 1945'te başladı. Savaş boyunca Compton bilimsel danışman ve yönetici olmaya devam etti. 1945'te Lawrance, Oppenheimer ve Fermi ile birlikte Bilimsel Panel'de Japonya'ya karşı askeri olarak nükleer silah kullanımını önerdi. Manhattan Projesindeki hizmetlerinden ötürü Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi.

Washington Üniversitesi'ne dönüş

Savaşın ardından Compton Chicago Üniversitesindeki Charles H. Swift Seçkin Hizmet Fizik Profesörlüğü makamından istifa etmiş ve St.Louis Washington Üniversitesine geri dönüp üniversitenin 9. rektörü olarak göreve başlamıştır. Compton'ın rektörlüğü süresince üniversite resmi olarak lisans bölümlerinde ırk ayrımını sonlandırmış, ilk bayan profesörünü işe almış ve asker emeklilerinin savaştan dönmesi ile rekor sayıda öğrenci kabul etmiştir. Ünü ve ulusal bilimsel çevrelerdeki bağlantıları sayesinde üniversiteye birçok ulusal anlamda ünlenmiş bilimsel araştırmacı kazandırmıştır. Başarılarına rağmen Compton, tarihçiler tarafından ırksal ayrımı sonlandırma konusunda, Washington Üniversitesi'nin yüksek son büyük öğrenim kuruluşunun kapılarını Afrikalı Amerikalılara açmada yavaş davranmak ile suçlamışlardır.

Compton rektör olarak 1954'te emekli olmuş ve 1961'de tam zamanlı olarak emekli olana kadar Doğa Felsefesi Seçkin Hizmet Profesörlüğüne devam etmiştir. Emekliliğinde Atomic Quest adlı Manhattan Projesindeki rolünü anlatan kişisel notlarını 1956'da basmıştır.

Felsefe

Compton iki aşamalı özgür irade modelini öneren sayılı bilim insanları ve felsefecilerden biridir. Diğerleri William James, Henri Poincaré, Karl Popper, Henry Margenau ve Daniel Dennett'tir. 1931'de Compton insan özgürlüğünü kaynağı olarak kuantum belirsizliği yola çıkarak mikroskobik kuantum olaylarının makroskobik dünyaya olasılık getirdiği fikrini ortaysa atmıştır. Kendisinin, bir amfiye bağlı dinamit çubuklarının Schrödinger'in kedisi paradoksunun sonucuna bağlı olan garip mekanizmasının bulunduğu yazısı 1935'te basılmıştır.

İnsanların hareketlerinin direkt sebebinin şans olduğu fikrine karşı oluşan tepkilerden ötürü Compton iki aşamalı doğasına Atlantic Monthly'deki makalesiyle 1955'te açıklık getirmiştir.

Önce rastgele olası olay bulunur, ardından kişi seçme işlemi için belirleme faktörünü ekler.

Ölümü ve Mirası

Compton Berkeley Californiya'da 15 Mart 1962'de beyin kanaması sonucu ölmüştür. Wooster Ohio'daki Wooster Mezarlığına eşi ve çocukları hayattayken defnedilmiştir.

Compton 1927'de Nobel Fizik Ödülü, 1933'te Matteucci Altın Madalyası ve 1940'ta Franklin Enstitüsü'nün Benjamin Franklin Madalyası gibi hayatı boyunca birçok ödül almıştır. Adı birçok farklı biçimde anılmıştır. Aydaki Compton krateri kardeşi Karl ve kendisinin adını taşır.

St Louis Washington Üniversitesinin fizik araştırma binası onun adını taşır. Compton daha uzun, nazik ve kademeli bir hız tümseği bulmuş ve bunun adını “Holly hump” koymuştur. Bu tümsek Washington Üniversitesi kampüsünde birçok yerde kullanılmıştır.

Makaleleri

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Radyoaktivite</span> Atom çekirdeğinin kendiliğinden parçalanması

Radyoaktivite, radyoaktiflik, ışınetkinlik veya nükleer bozunma; atom çekirdeğinin, daha küçük çekirdekler veya elektromanyetik ışımalar yayarak kendiliğinden parçalanmasıdır. Çekirdek tepkimesi sırasında veya çekirdeğin bozunması ile ortaya çıkar. En yaygın ışımalar alfa(α), beta(β) ve gamma(γ) ışımalarıdır. Bir maddenin radyoaktivitesi bekerel veya curie ile ölçülür.

<span class="mw-page-title-main">Enrico Fermi</span> İtalyan-Amerikalı fizikçi (1901 – 1954)

Enrico Fermi, dünyanın ilk nükleer reaktörü olan Chicago Pile-1'i inşa eden ve Manhattan Projesi'nin bir üyesi olarak tanınan, İtalyan ve daha sonra Amerikan vatandaşlığına kabul edilen bir fizikçiydi. Kendisine "atom çağının mimarı" ve "atom bombasının mimarı" adı verilmiştir. Hem teorik fizikte hem de deneysel fizikte üstün olan çok az fizikçiden biriydi. Fermi, nötron bombardımanı yoluyla indüklenmiş radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalar ve uranyum ötesi elementlerin keşfi nedeniyle 1938 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü. Fermi, meslektaşlarıyla birlikte nükleer enerjinin kullanımına ilişkin, tamamı ABD hükûmeti tarafından devralınan birçok patent başvurusunda bulundu. İstatistik mekaniğinin, kuantum teorisinin, nükleer ve parçacık fiziğinin gelişimine önemli katkılarda bulundu. Parlak bir öğrenciydi, henüz 21 yaşındayken Pisa Üniversitesi'nden fizik doktoru unvanını aldı.

<span class="mw-page-title-main">Charles Wilson (fizikçi)</span> Şotland fizik, fizika üzrə Nobel mükafatı laureatı.

Charles Thomson Rees Wilson, yılları arasında yaşamış, X-ışınları, radyoaktivite ve kozmik ışın çalışmalarında kullanılmış “sis odası” buluşuyla 1927 yılında Nobel Fizik Ödülü kazanmış İskoç fizikçi ve meteorologtur.

<span class="mw-page-title-main">Plütonyum</span> atom numarası 94 olan, neptünyumdan elde edilen radyoaktif bir element (simgesi Pu)

Plütonyum, 1940 yılında Glenn T. Seaborg, Edwin M. McMillan, J. W. Kennedy ve A. C. Wahlby tarafından 152 cm'lik siklotron içerisindeki uranyumun döteryum ile bombardımanı sonucunda elde edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">X ışını</span> Elektromanyetik radyasyon

X ışınları veya Röntgen ışınları, 0,125 ile 125 keV enerji aralığında veya buna karşılık, dalgaboyu 10 ile 0,01 nm aralığında olan elektromanyetik dalgalar veya foton demetidir. 30 ile 30.000 PHz (1015 hertz) aralığındaki titreşim sayısı aralığına eşdeğerdir. X ışınları özellikle tıpta tanısal amaçlarla kullanılmaktadırlar. İyonlaştırıcı radyasyon sınıfına dahil olduklarından zararlı olabilirler. X ışınları 1895'te Wilhelm Conrad Röntgen tarafından Crookes tüpü (Hittorf veya Lenard tüpleri ile de) ile yaptığı deneyler sonucunda keşfedilmiştir. Klasik fizik sınırları içinde, X-ışınları aynı görünür ışık gibi bir elektromanyetik dalga olup, görünür ışıktan farkı düşük dalga boyu, dolayısıyla yüksek frekansları ve enerjileridir. Morötesi'nin ötesidir. X Işınlarının ötesi ise Gama ışınları'dır.

<span class="mw-page-title-main">Ernest Lawrence</span>

Ernest Orlando Lawrence,, 1939 yılında icadı siklotron ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış olan, Amerikalı nükleer fizikçi. Manhattan Projesi için yaptığı uranyum izotop ayırma üzerindeki çalışması, Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı ve Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı kuruluşundaki katkıları ile tanınmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Robert A. Millikan</span> Amerikalı fizikçi (1868 – 1953)

Robert Andrews Millikan , temel elektrik yükü ve fotoelektrik etki üzerine çalışmaları ile 1923 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan Amerikalı deneysel fizikçidir.

<span class="mw-page-title-main">Walther Bothe</span> Alman nükleer fizikçi, Nobel Ödülünü Max Born ile paylaştı

Walther Wilhelm Georg Bothe, 1954'te Max Born ile Nobel Fizik Ödülü'nü paylaşan bir Alman nükleer fizikçiydi.

<span class="mw-page-title-main">Nötrino</span> atom altı ya da temel parçacıklardan biri

Nötrino, ışık hızına yakın hıza sahip olan, elektriksel yükü sıfır olan ve maddelerin içinden neredeyse hiç etkileşmeden geçebilen temel parçacıklardandır. Bu özellikleri nötrinoların algılanmasını oldukça zorlaştırmaktadır. Nötrinoların çok küçük, ancak sıfır olmayan durgun kütleleri vardır. Yunan alfabesindeki ν (nü) ile gösterilir.

<span class="mw-page-title-main">Luis Alvarez</span> Amerikalı fizikçi

Luis Walter Alvarez Amerikalı deneysel fizikçi, mucit ve 1968 yılında Nobel Fizik Ödülü kazanmış profesördür. Amerikan Fizik Dergisi “Luis Alvarez yirminci yüzyılın en başarılı ve üretici deneysel fizikçilerinden biriydi” yorumunu yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Manhattan Projesi</span> ilk atom bombasının üretilmesini içeren bir araştırma ve geliştirme projesi

Manhattan Projesi, II. Dünya Savaşı sırasında ilk nükleer silahların üretimini gerçekleştirmek için yürütülmüş bir araştırma ve geliştirme projesiydi. Proje, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Birleşik Krallık ve Kanada ile iş birliği içinde gerçekleştirildi. 1942'den 1946'ya kadar ABD Ordusu Mühendisler Birliği'nden Tümgeneral Leslie Groves'un projenin yöneticiliğini yaptı. Nükleer fizikçi Robert Oppenheimer da bombaları tasarlayan Los Alamos Laboratuvarı'nın yöneticisiydi. Projenin ismi, ilk karargah Manhattan'da olduğu için Manhattan Bölgesi olarak belirlendi; bu ad yavaş yavaş projenin resmi kod adı olan "Development of Substitute Materials"ın yerini aldı. Proje daha sonra İngilizlerin nükleer silah geliştirme projesi olan Tube Alloys'u da bünyesine kattı ve programı Office of Scientific Research and Development'den devraldı. Manhattan Projesi, en yoğun döneminde yaklaşık 130.000 kişiye istihdam sağladı ve yaklaşık 2 milyar ABD dolarına mal oldu. Bunun yüzde 80'inden fazlası fisil malzemeyi üreten tesisleri inşa etmek ve işletmek içindi. Araştırmalar ve bombanın üretimi, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Kanada'daki otuzdan fazla tesiste gerçekleştirildi.

<span class="mw-page-title-main">Eugene Wigner</span>

Eugene Paul "E. P." Wigner, Macar-Amerikalı teorik fizikçi ve matematikçiydi.

<span class="mw-page-title-main">Compton saçılması</span>

Compton olayı, yüksek enerjili X ışınlarının fotonu ile karbon atomunun serbest elektronunun çarpıştırılması sonucu elektronun ve fotonun şekildeki gibi saçılması olayıdır.

<span class="mw-page-title-main">John Wheeler</span> Amerikalı fizikçi (1911 – 2008)

John Archibald Wheeler, Amerikalı bir teorik fizikçidir. II. Dünya savaşından sonra genel görelilik kuramıyla ilgili birçok araştırması vardır. Wheeler ayrıca Niels Bohr ile Nükleer fisyon tepkimelerinin arkasındaki temel kuralları açıklamak için çalıştı. Gregory Breit ile birlikte Wheeler Breit-Wheeler süreci kavramını geliştirdi. Ayrıca popüler bir terim olan "kara delik" kavramını ortaya sürdü. Bunun yanı sıra "nötron moderatörü", "kuantum köpüğü", "solucandeliği", "it from bit" ve "bir elektron evreni" varsayımına katkıda bulundu.

<span class="mw-page-title-main">Mark Oliphant</span> Avustralyalı fizikçi ve siyasetçi (1901 – 2000)

Sör Marcus ‘’Mark’’ Laurence Elwin Oliphant Avustralyalı fizikçi ve hümanist. Nükleer füzyonun ilk deneysel gösterimlerinde ve nükleer silahların geliştirilmesinde büyük rol oynamıştır. Güney Avustralya'da Adelaide’de doğmuştur. Oliphant 1922 yılında Adelaide Üniversitesi’nden mezun olmuştur. 1927 yılında 1851 Sergileme Ödülü’nü, cıva üzerinde yaptığı dayanım deneyleri sayesinde kazandı ve İngiltere Cambridge Üniversitesi Cavedish Laboratuvarı'nda Sör Ernest Rutheford’un öğrencisi olarak çalışmaya gitti. Cavendish Laboratuvarı'nda parçacık hızlandırıcısını kullanarak, ağır hidrojen çekirdeğini çeşitli hedeflere ateşlemiştir. Helyum-3 ve trityum çekirdeğini keşfetmiştir. Ayrıca bu iki çekirdeğin reaksiyonu sonucunda, parçacıkların başlangıç enerjilerinden daha fazla enerji açığa çıkardığını keşfetmiştir. Enerji çekirdeğin içinden ayrı değerlendirilmiştir ve Oliphant bunun nükleer füzyonun bir sonucu olduğunu anlamıştır.

Sait Akpınar, Türk fizikçi.

Philip Hauge Abelson uranyum-238'den uranyum-235'i ayırabilmek için gaz yayınım yöntemini geliştiren ve ABD'li fizikçi Edwin McMillan ile birlikte neptünyum elementini bulan fiziksel kimyacı.

<span class="mw-page-title-main">Arthur Jeffrey Dempster</span>

Arthur Jeffrey Dempster en çok kütle spektrometrisi alanındaki çalışmaları ve 1935'te uranyum izotop 235 U keşfi ile tanınan Kanadalı-Amerikalı bir fizikçiydi.

<span class="mw-page-title-main">Jane Hamilton Hall</span> Amerikalı fizikçi

Jane Hamilton Hall, Amerikalı fizikçidir. II. Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi'nde çalıştı. Savaştan sonra Los Alamos Ulusal Laboratuvarı'nda çalışmaya devam etti ve Clementine nükleer reaktörünün yapımını ve işletmeye sokulmasını denetledi. 1958'de laboratuvarın müdür yardımcısı oldu. 1956'dan 1959'a kadar Atom Enerjisi Komisyonu Genel Danışma Komitesi sekreterliği yaptı ve 1966'dan 1972'ye kadar komite üyeliği yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Project Y</span>

Project Y olarak da bilinen Los Alamos Laboratuvarı, Manhattan Projesi tarafından oluşturulan ve II. Dünya Savaşı sırasında Kaliforniya Üniversitesi tarafından işletilen gizli bir laboratuvardı. Laboratuvar kuruluş amacı, ilk atom bombalarını tasarlamak ve inşa etmekti. Robert Oppenheimer, 1943'te Norris Bradbury'nin yerine geçtiği Aralık 1945'e kadar görev yapan ilk yöneticiydi. Bilim insanlarının güvenliğini korurken çalışmalarını özgürce tartışabilmelerini sağlamak için laboratuvar New Mexico'nun ücra bir yerine yerleştirilmişti. Savaş zamanındaki laboratuvar, bir zamanlar Los Alamos Ranch School'un bir parçası olan binaları işgal ediyordu.