Türk alfabesi, Türkçenin yazımında kullanılan Latin alfabesi temelli alfabedir. 1 Kasım 1928 tarihli ve 1353 sayılı yasayla tespit ve kabul edilmiştir.
Arap harfleri, 7. yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren Emevi ve Abbasi imparatorlukları aracılığıyla Orta Doğu merkezli geniş bir alana yayılma olanağı bulmuş İslam dininin benimsendiği coğrafyalarda kabul gören, kökeni Arap alfabesine dayalı, ünsüz alfabesi türünde bir yazı sistemidir. Dünyada Latin alfabesinden sonra en çok kullanılan yazı sistemidir.
Moğolca, Moğolistan ve civardaki bazı özerk bölgelerde resmî dil olan Asya dilidir.
Şa, Kiril alfabesi harfidir. Ötümsüz artdişyuvasıl sürtünmeli ünsüz (dinle) ve ötümsüz üstdamaksıl sürtünmeli ünsüz (dinle) seslerini göstermek için kullanılır.
Ç, Latin alfabesini temel alan sistemlerde kullanılan bir harftir. Arnavutça, Azerice, Kurmançça, Tatarca, Türkçe, Türkmence ve Zazaca gibi dillerin alfabelerinde yer alır. Bunun dışında Fransızca, Katalanca ve Portekizce gibi dillerde C harfinin değişkesi olarak da kullanılır.
Ayırıcı im, fonetik işaret veya diyakritik; telaffuz, ton ve diğer ayırıcı unsurları belirtmek için gliflere eklenen imdir. Örneğin Latin harflerine geçiş döneminde Türkçedeki ötümsüz artdişyuvasıl sürtünmeli ünsüz sesini karşılamak için yeni arayışlara gidilmiş ve mevcut S harfine sedil eklenerek Ş harfi elde edilmiştir. O > Ö veya A > Â ya da Y > Ý gibi harflerde ayırıcı imlere örnekler görülebilir.
Karaçay-Balkarca, Karaçay-Malkarca ya da Davluca, Kuzey Kafkasya'da yaşayan Karaçaylar ve Balkarların konuştukları dil. İki halkın dilleri birbirine çok yakın olduğu için ortak bir adla adlandırılmaktadır.
Ses bilimi (fonoloji, fonetik dil), belirli dil seslerini (fonemler) inceleyen bir bilim dalıdır. Ses bilimi dil içindeki seslerin işlevlerini inceler. Konuşma seslerinin eklemlenmesi (articulatory), nakli (transport), alınması (receival) ile ilgili bir bilim dalıdır. Fonetiğin bu üç çalışma alanına karşılık gelen üç branşı vardır: boğumlama (articulatory), akustik ve işitim fonetiği. Fonolojiye zıt olarak, fonetik konuşma seslerinin fiziki yönüyle ilgilenir. Konuşma seslerinin tam bir transkripsiyonunu vermek için, birkaç özel alfabe vardır. Bu alfabelerden en çok kullanılanı bu metinde bulacağınız alfabe olan IPA’dır.
Latinizasyon (Romanizasyon) tabiri genel olarak Latin alfabesi dışındaki ses sistemlerinin Latin alfabesine çevrilmesini ifade eder. Arapçanın Latin alfabesine çevirisi yapılırken bu uygulamaların hiçbirinde (fonetik alfabeler hariç) ortak bir uygulama geliştirilememiştir. Çünkü her ülke kendi harflerini esas alan bir çeviri sistemi benimsemiştir. Fakat yine de ana hatlarıyla genel kabul görmüş bazı sesler ve simgeler tercih edilmeye başlanmıştır. Ortak Türkçe alfabesi esas alınarak yapılan bir işaret sistemi büyük oranda geliştirilmiş durumdadır. Fakat yine de çeşitli ülkelerin, sesleri simgelerken kullandıkları harflerin değişik olması nedeniyle farklılıklar ortaya çıkmaktadır.
Çengel işareti, dil biliminde ve çoğu dilde kullanılan bir diyakritik işarettir. Türkçede yalnız sessiz harflerde kullanılan ve harflerin ses değerlerini değiştiren bir göstergedir.
Haçek, karon veya ters şapka işareti (ˇ), Latin alfabesi kullanan bazı dillerde bulunan bir ayırıcı imdir. Üzerine eklendiği harfin okunuşunu değiştirmek amacıyla kullanılır.
Ana Çerkesçe, Ön Çerkesçe veya Proto-Çerkesçe, Çerkesçe’nin Batı Çerkesçesi ve Doğu Çerkesçesi genel dialektlerinin kalıntılarından faydalanarak yeniden oluşturulmuş bir dil atasıdır.
Fonetik transkripsiyon, semboller kullanılarak konuşma seslerinin her birinin bir karakterle gösterilmesidir. Fonetik transkripsiyonun en yaygın hali, bir fonetik alfabe kullanılarak yapılan çeşididir, bunun en bilineni Uluslararası Fonetik Alfabe’dir (IPA).
Klasik Nahuatl dili, 16. yüzyılda İspanyolların Aztek İmparatorluğunu ele geçirdiği sırada Meksika Vadisinde ve orta Meksika'da geçer dil olarak konuşulan Nahuatl dilinin bir türevidir. Sonraki yüzyıllarda, yerini büyük ölçüde İspanyolcaya bırakmıştır ve bugün kullanılan çağdaş Nahua dillerinden bazılarına evrilmiştir. Soyu tükenmiş bir dil olarak sınıflandırılmasına karşın, Klasik Nahuatl dili, Latin alfabesinde Nahua halkları ve İspanyolları tarafından kopyalanan çok sayıda yazılı kaynakla yaşamını sürdürebilmiştir.
Yukarı Sorbca (hornjoserbšćina) bugün Saksonya'nın bir parçası olan tarihi Lusatia eyaletinde Sorblar tarafından Almanya'da konuşulan bir azınlık dilidir. Batı Slav dili altında Aşağı Sorbca, Çekçe, Lehçe, Slovakça ve Kaşupça ile birlikte gruplandırılmıştır.
Dudaksıl ünsüzler veya labial ünsüzler, bir veya iki dudağın aktif artikülatör olduğu ünsüzlerdir. İki ortak labiyal eklem, hem dudaklar hem de alt dudakla üst dişlere karşı eklemlenmiş labiodentaller kullanılarak eklemlenen iki dudaklılardır. Üçüncü bir labial artikülasyon dentolabialdir, üst dudakla alt dişlere karşı eklemlenir, normalde sadece patolojik konuşmada bulunur. Genel olarak, dilin ucunun üst dudağın arka tarafına temas ettiği ve onları koronal yaptıkları linguolabialdir, ancak bazen labial ünsüzler gibi davranırlar.
Dişsil ünsüz, dilin üst dişlere değdirilmesiyle eklemlenen bir ünsüzdür. Bu ünsüzlerin bazı dillerdeki örnekleri /d/, /n/, /t/ ve /l/'dir, fakat bunlar, dilin dış yuvası sırtıyla temas yaptığı dişyuvasıl ünsüzlerle karıştırılmamalıdır. Bazı dillerde dişyuvasıl ünsüzler, belirli fonetik ortamlarda dişsilleşme geçirir; bu süreci geçirmiş sesler Uluslararası Fonetik Alfabe (IPA)'de simgesiyle işaretlenir. Kimi dillerde dişsilleşmiş ünsüzler, dişyuvasıl ünsüz sesbirimlerin altsesbirimlerinden birini teşkil eder; ör. İngilizce "in theory" lafındaki < n > harfinin hemen sonrasında < th > yer aldığı için /n/ sesbirimi kendisi de dişsilleşme geçirir ve şeklinde eklemlenir. Kimi dillerde ise bu tür dişsilleşmiş ünsüzler kendileri fonemiktir ve bu ünsüzlere dayalı olarak diğer sesbirimlerle yalın çift oluşturmak mümkündür; ör. Mapuçecede /n/ sesbirimini içeren sözcüğü "çok" anlamına gelirken, /n̪/ sesbirimini içeren sözcüğü "anne tarafı kuzen" anlamına gelir.
Sürtünmeli ünsüzler, birbirine çok yakın konulmuş iki farklı eklemleyicinin arasındaki dar aralıktan havanın geçmesiyle üretilen ünsüz sesleridir. Eklemleyicilerin arasındaki darlık, aralıktan geçen hava akımının çalkıntılı olmasına ve bir sürtünme etkisinin oluşmasına neden olur.
Ünsüz değişmesi, sessiz harflerin ek almaksızın sözcüğün söylenişine ya da yazımına daha uygun ünsüzlerle değişmesi sonucu oluşan Türkçedeki ses olaylarından biridir. Ünsüz benzeşmesi ve sertleşmesi olayları, sözcük ek alırken gerçekleşir. Ünsüz değişmesi ise kelimenin kökeni ile ilgilidir. Genellikle alıntı sözcüklerin Türkçenin ses yapısına uyarlanması ile gerçekleşen bir olaydır. Altı adet ünsüz değişmesi vardır.
Mordvin dilleri, Ural dillerinin bir koludur. Birbiriyle yakın bağları olan ve ikisi de Mordovya bölgesinde konuşulan Erzyan ile Mokşan dillerinden oluşur. Bu grubun eskiden tek bir "Mordvin dili"ni teşkil ettiği düşünülürdü, ancak mevcut durumda küçük bir dil grubu olarak görülür. Sesbilim, sözcük ve dilbilgisi farklılıkları nedeniyle Erzyanca ile Mokşanca birbiriyle karşılıklı anlaşılabilirlik göstermemektedir; hatta gruplar arası temaslarda sık sık Rus dili kullanılır.