Amon, Hermopolitan Ogdoad'ın bir üyesi olarak görünen önemli bir eski Mısır tanrısıdır.

Babil ve Asur'da Ay tanrısı olarak tapılan Sin, Sümer mitolojisindeki Nanna'nın karşılığıdır. Kaderin tanrısı olarak da anılan Nanna, Enlil ve Ninlil'in oğludur. Nanna Sümerce "ışık" veya "aydınlatıcı" mânâsına gelir. Kutsal şehri Ur'dur. Babil ve Asur'da ise bu tanrıya Sin denmiş ve ona Suriye ve Harran'da da Sami ırk tarafından tapınılmıştır. Kanatlı bir boğayı süren Sin'in lapis lazuliden bir bıyığı vardı.

Nabu, Mezopotamya'nın okuryazarlık, yazıcı ve bilgelik tanrısıdır. Babilliler tarafından, Marduk'un oğlu ve Ea'nın torunu olarak tapılırdı. Nabu'nun eşi Taşmetum'du. Aslen, Nabu Amoritler tarafından Mezopotamya'ya getirilmiş bir batı Semitik putuydu. Nabu'ya Anbay veya Nebo ismiyle Güney Arapları da tapınmışlardır.

İbrahimî dinler, aynı zamanda İbrahimizm olarak da bilinir, İbrani din büyüğü ve atası İbrahim tarafından kurulan Yahudilik ile birlikte başlamış, monoteizm üzerine kurulu Semitik dinler grubudur. İlk İbrahimî din Yahudiliktir; sonrasında sırasıyla Hristiyanlık ve İslamiyet kurulmuştur. Yahudilik ve Hristiyanlık, kökenlerini İshak (Y'ishak) ve soyuna bağlarken İslamiyet, İsmail (Y'işmael) ve soyuna bağlar.

Truva atı, Odysseus'un Truva surlarını aşmak ve şehre gizlice girmek için yaptırdığı tahtadan at maketidir. Savaş yaklaşık 10 yıldır sürmektedir. Askerler bıkkın ve yorgundur. Zekası sayesinde Athena tarafından da sevilen Odysseus'un aklına tahtadan bir at yapma fikri gelir. Plana göre Akhalılar savaştan çekiliyor gibi gözüküp, geride çok büyük bir tahta at bırakırlar. Odysseus ve diğer seçkin komutanlar atın içine gizlenirken, diğerleri denize açılıp gemileri Bozcaada'nın arkasına, Troyalıların onları göremeyeceği bir şekilde gizlerler. Planın yürümesi için, görevi tahta atın Truvanın surlarından içeri girmesini sağlamak olan bir Akhalı askeri atın yanında bırakırlar. Akhalıların çekildiğini gören Truvalılar, şaşkınlık içinde batı kapısının önündeki dev tahta atın yanına giderler. Bu sırada ortaya çıkan Sinon ismindeki Akhalı asker, Yunanlardan nefret ettiğini, onu Akhalıların geri dönüşleri için gerekli rüzgarın çıkması adına kurban seçtiklerini ve kendisinin kaçarak kurtulduğunu söyler.

Mısır hiyeroglif yazısı, birbirinden kolaylıkla ayırt edilebilecek yüzlerce sembolden oluşur. Her işaret belli bir sesi veya nesneyi temsil eder. Bu yazı soldan sağa veya sağdan sola ya da yukarıdan aşağı yazılabilir, okumak için ölçüt sembollerdeki insan ya da hayvan figürlerinin baktıkları yöndür. Mısır hiyerogliflerinde 700'den fazla işaret bulunmaktadır. Bu yüzden de okuma yazma oranı düşüktür. Çünkü hiyeroglif bir harf yazısı değildi. Bunlar için yazıcı adlı bir meslek vardı. Bu insanlar uzun bir eğitimden geçerlerdi. Ayrıca hiyeroglif öyle zor bir yazıydı ki sanat halini almıştı.
Hitit mitolojisi, Mezopotamya kaynaklarından esinlenmiş olmakla beraber, Hatti ve Hurri etkisinde de kalmıştır. Hititler, ele geçirdikleri bölgelerde tapınılan tanrı ve tanrıçalara gösterdikleri saygıdan ve onları yerel ölçekte de olsa tanımalarından dolayı "Bin Tanrılı Halk" adını almıştır.

Atargatis, Klasik antik dönemde kuzey Suriye'nin baş tanrıçasıydı. Yunan tarihçi Ktesias ayrıca onun için Derketo adını kullandı ve Romalılar ona Dea Suriye veya tek kelimeyle Deasura adını verdiler. Öncelikle bir bereket tanrıçasıydı, ancak şehrinin ve halkının baalatı ("Hanım") olarak, onların korunmasından ve esenliğinden de sorumluydu. Baş mabedi, Suriye'nin Halep kentinin kuzeydoğusundaki modern Menbiç'teki Hierapolis'teydi.
Yunan mitolojisinde Europa Argos Yunan kökenli bir Fenike prensesi ve Girit Kralı Minos'un annesiydi. Avrupa kıtasına onun adı verilmiştir. Zeus tarafından boğa şeklinde kaçırılmasının hikâyesi bir Girit hikâyesiydi; Klasikçi Károly Kerényi'nin belirttiği gibi, "Zeus ile ilgili aşk hikayelerinin çoğu, onun tanrıçalarla evliliklerini anlatan daha eski hikayelerden kaynaklanmaktadır. Bu özellikle Europa'nın hikayesi için söylenebilir."

Joaş (İbranice: יוֹאָשׁ veya יהואש, "Tanrı vergisi"; Yunanca: Ιωας; Latince: Joas), Ahaziah'ın soyundan hayatta olan tek kişiydi ve Yehuda'nın kralıydı.

İnanna ; aşk, güzellik, seks, savaş, adalet ve siyasi güçle ilişkilendirilen antik Mezopotamya tanrıçasıdır. Sümerlerde kendisine "İnanna" adıyla ibadet edilirken daha sonraki dönemlerde Akad, Babil ve Asurlular tarafından İştar olarak tanımlanmış ve "Cennetin Kraliçesi" olarak anılmıştır. Ana tapınma merkezi Uruk'taki Eanna Tapınağı'dır ve buranın koruyucu tanrıçası kabul edilmiştir. Venüs gezegeniyle ilişkilendirilmiş ve aslan ile sekiz köşeli yıldız, en belirgin sembolü olmuştur. İştar'ın kocası, daha sonraki dönemlerde Tammuz olarak anılacak olan Tanrı Dumuzid iken yardımcısı (sukkal) ise sonraki dönemlerde erkek tanrılar İlabrat ve Papsukkal ile bir tutulacak olan Ninşubur'dur.
Korban veya Yahudilikte kurban, Tanah'ta anlatıldığı üzere Antik İsrail'de gerek hayvan gerekse diğer nesnelerin sunumuyla ilgili ibadetlere denir. Sunular, zevah denen hayvan sunuları, barış sunuları ve olah denen yakımlık sunular olmak üzere kategorilere ayrılır. İbranicede korban ismi, Tanah'ta tanımlanan ve emredilen çeşitli kurban usullerine verilen genel isimdir.

Emesa Hanedanı ya da Emesa Kraliyet Ailesi (bazen Sampsiceramidler olarak da geçer). Roma İmparatorluğu'na bağlı, papaz ve krallardan oluşan yönetici bir aile.

İkinci Tapınak, Kudüs'teki Tapınak Tepesi'nde bulunan Yahudi kutsal tapınağıydı. MÖ 516 ve y. MS 70 arasında ayakta kaldı. İkinci Tapınak dönemine adını vermiştir.

Antakya, Asi Nehri kıyısına kurulmuş bir antik kent. Kalıntıları günümüz Antakya şehrinde bulunur ve modern şehre ismini verir.
Enaree ya da Enarei, kadınsı veya androginos olarak tanımlanan bir İskit şamanıydı. İskit şamanizmi, entojen kullanımı yoluyla dini coşku içeriyordu; tapınakları yoktu ve doğanın güçlerine tapıyorlardı.

Antik Roma dininde Di Penates ya da Penates Ev içi tanrılardan biridir. Genius, Lares ve Vesta ile aynı mitolojik grupta yer alır. Aile yemek yerken Penates için ocaktaki ateşe bazı nesneler atardı.

Kenan dini, antik Levant'ta yaşayan Kenanlılar tarafından en azından Erken Tunç Çağı'ndan Ortak Çağ'ın ilk yüzyıllarına kadar uygulanan eski Semitik dinler grubunu ifade eder.
İhtiyofobi veya balık korkusu, balık yeme korkusu, çiğ balığa dokunma korkusu veya ölü balık korkusu gibi kültürel fenomenlerden irrasyonel korkuya kadar değişir. Selakofobi veya galeofobi ise, köpekbalıklarına özel gelişen korkudur.
Azizos veya Aziz Arap mitolojisinde, Palmira Araplarının sabah yıldızı tanrısıdır. İkiz kardeşi deveci Arsu ile birlikte deveye binmiş olarak resmedilmiştir. Suriye'de sabah yıldızı Phosphoros'un tanrısı olarak astral tanrı Monimos Hesperos ile birlikte ayrı ayrı saygı gördüler.