İçeriğe atla

Arkeolojik sit

Monte Albán, Meksika'nın Oaxaca kentinde yer alan bir Zapotek siti

Arkeolojik sit, geçmişten bugüne (tarihöncesi ya da tarihsel dönemlere ait) izler taşıyan ve arkeolojinin ilgi alanına giren yer ya da yerlerin genel adı. Arkeolojik sit alanları, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na göre "İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yer altında, yer üstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer aldığı yerleşmeler ve alanları" olarak tanımlanır.[1] Bunun yanında; 'sitin' tanımı, çalışmaya konu olan döneme ve arkeologun kuramsal yaklaşımına bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir.

Bir sitin sınırlarının tam olarak belirlenebilmesi için genellikle arkeologun o yerleşim birimine ilişkin etkinlik sınırını çizmesi gerekmektedir. Gömüt benzeri yerler de sit olarak değerlendirilmektedir.

Sitler geleneksel olarak artifakt ve yapıt varlığına bağlı olarak sınıflandırılmaktadır. Ocak ve ev kalıntıları sık karşılaşılan yapıtlardandır. Kemik parçaları ve tezek gibi biyolojik maddeler de arkeolojik sitlerde bol miktarda bulunmaktadır. Kaya parçaları ise paleolitik ve mezolitik çağlar için kayda değer bir çalışma ortamı sunmaktadır.

Genellikle insanoğlunun eylemleri sonucu oluşan arkeolojik sitler tümüyle doğal süreçler sonucunda da meydana gelebilmektedir. Zaman içinde toprak altında kalan kültürel varlıkların korunma şansı insan etkisine açık kültürel varlıklardan daha fazladır. Tropikal ormanlar ve yoğun bitki örtüsüne sahip bölgelerde kalıntıların üzeri kısa sürede toprakla örtülebilmektedir. İnsanların bilinçli ya da bilinçsiz eylemleri de sitlerin toprak altında kalmasına neden olmaktadır. Kalıntıların üzerinde yükselen bu tür yeni yerleşimler kent arkeolojisinin ilgi alanına girmektedir.

Konuyla ilgili yayınlar

Dunnell, Robert C., William S. Dancey, 1983 The Siteless Survey: A Regional Scale Data Collection Strategy, Advances in Archaeological Method and Theory 6:267-287. M.B. Schiffer, ed.

Kaynakça

  1. ^ "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu". 23 Temmuz 1983. 11 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ocak 2024. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Arkeoloji</span> Geçmişin, insanlık tarihinin maddi kültür yoluyla incelenmesi

Arkeoloji, arkeolojik yöntemlerle ortaya çıkarılmış kültürleri, sosyoloji, coğrafya, tarih, etnoloji, antropoloji, nümizmatik, filoloji, gibi birçok bilim dalından yararlanarak araştıran ve inceleyen bilim dalıdır. Türkçeye yanlış bir şekilde "kazıbilim" olarak çevrilmiş olsa da kazı, arkeolojik araştırma yöntemlerinden sadece bir tanesidir. Arkeoloji asıl olarak insanlığın kültürel geçmişini, kültürlerin değişimini ve birbirleriyle ilişkilerini inceler.

<span class="mw-page-title-main">Fokaia</span>

Fokaia, İzmir'in Foça ilçesinin Antik Çağ'da ve Bizans Dönemi'ndeki adı. On iki İon kentinden biridir. Önceleri kentin kuruluşu MÖ 11. yüzyıl Aiol'ler tarafından gerçekleştiği, MÖ 9. yüzyılda ise kentin İon tarafına geçtiği düşünülüyordu. Fakat yapılan son araştırmalar kentin kuruluş tarihini MÖ 2000'e kadar geri götürüyor.

Yortanlı Barajı İzmir'in Bergama ilçesi merkezinin 18 km. kuzeydoğusunda Yortanlı Deresi üzerinde yer alır. Yapımı tamamlanmış olmakla birlikte, baraj su toplama alanı içinde yer alan Allianoi antik kalıntılarının kurtarılabilmesi için süren polemikler nedeniyle devreye girmemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Allianoi</span>

Allianoi İzmiri, Bergama ilçesi sınırları içinde, Bergama-İvrindi kara yolunun 18. km.'sinde, Bergama'nın kuzeydoğusunda, Yortanlı Barajı gölet alanının tam ortasında, Paşa Ilıcası Mevkii'nde yer alan bir Misya antik kenttir.

<span class="mw-page-title-main">Göbeklitepe</span> Dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu

Göbeklitepe veya Göbekli Tepe, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Şanlıurfa ilinin 18 km kuzeydoğusunda, Haliliye ilçesine bağlı Örencik köyü yakınlarında yer alan Neolitik bir arkeolojik sit alanıdır. MÖ 9600–9500 civarına tarihlenen Göbeklitepe, dünyanın şu ana kadar bilinen en eski tarihî yapısıdır. Bazı popüler kaynaklarda "tarihin sıfır noktası" nitelendirmesiyle de anılmaktadır. Yapıt, dünyanın bilinen en eski megalitleri olan taş sütunlarla, bir dizi büyük dairesel yapıdan oluşmaktadır. Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'a ait olduğu düşünülen bu yapıda T biçimindeki 10-12 dikilitaş yuvarlak planda dizilmiş, araları ise taş duvarlarla örülmüştür. Yapının merkezinde daha yüksek boyda olan iki dikilitaş, karşılıklı olarak yerleştirilmiştir. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, eller ve kollar, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir. Bölgede yapılan kazılarda çıkartılan bazı heykel ve taşlar, günümüzde Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Karain Mağarası</span> Döşemealtıda bir mağara

Karain Mağarası, Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından biridir. Denizden yüksekliği 430-450 metredir. Antalya'nın 30 km kuzeybatısında eski Antalya-Burdur kara yoluna 5–6 km uzaklıkta bulunan Yağca mahallesi sınırları içinde bulunur. Antalya-Burdur kara yolunun 13. km'sinde Karain işaret levhasından sola dönülerek Karain Mağarası yoluna girilir. Antalya'ya uzaklığı 27 km'dir.

<span class="mw-page-title-main">Millî park</span>

Millî Park veya Ulusal Park, doğa koruma amaçlı kullanılan park. Genellikle, egemen bir devletin sahibi olduğu doğal, yarı-doğal veya gelişmiş bir arazi üzerine kurulur. Her devlet kendi millî parklarını farklı şekilde belirlese de, ortak fikir "vahşi doğanın" gelecek nesil için korunması ve ulusal gururu sembolü olarak betimlenmesidir. Millî Park kavramı ve uygulaması dünyada ilk kez, 1872 yılında ABD'nde 899100 hektar büyüklüğündeki Yellowstone Millî Parkı ilanını sağlayan özel bir kanunla başlatılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Azıh Mağarası</span>

Azıh mağarası ,Azerbaycan'ın güneybatısındaki Küçük Kafkas Dağları'nın güneydoğu yamacında, Karabağ'ın Kuruçay vadisinde, Tuğ çöküntüsünde, Kuruçay nehrinin sol kıyısında, nehirden 3 km uzaklıkta, Kuruçay'ın modern yatağından 100-120 metre yukarıda yer almaktadır. Karabağ'ın Hocavend ilçesinde Azıh ve Salaketin köyleri arasında, Füzuli şehrinden 14 km kuzeybatıda, deniz seviyesinden 900 metre yükseklikte bulunan bir mağara kompleksidir. Azıh mağarasının alanı 800 km²'dir. Burada uzunluğu 600 metreye kadar uzanan 8 koridor bulunmaktadır. Koridorların bazıları 20-25 metre yüksekliğe kadar ulaşmaktadır.

Kültürel miras veya kültür mirası daha önceki kuşaklar tarafından oluşturulmuş ve evrensel değerlere sahip olduğuna inanılan eserlere verilen genel bir isimdir. Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi kültür mirasını üç sınıfta gruplandırmaktadır:

<span class="mw-page-title-main">Arkeolojik kazı</span>

Arkeolojik kazı ya da kısaca kazı, asırlarca toprak ya da su altında kalan ya da başka kültür kalıntılarınca örtülen her türlü arkeolojik yapı, belge ve diğer kalıntıları arkeolojik sit alanında arkeoloji bilimine uygun biçimde günyüzüne çıkarmak için yapılan kazma işlemidir. Arkeolojik kazılar alan arkeolojisi adı verilen özel bir çalışma alanına girer.

Richard A. Knecht ya da Rick Knecht, Amerikalı arkeolog ve öğretim üyesi. Araştırma alanları iklim değişikliği, Alaska kıyılarının tarihöncesi dönemleri, gelenek turizmi, müze ve kültür merkezi geliştirme ile kültürel korumadır.

Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü, 1978 yılında Tokyo’nun Mitaka şehrinde Japon Prensi Takahito Mikasa tarafından kurulan Japon Ortadoğu Kültür Merkezi'ne bağlı bir enstitü olarak 1998 yılında Kırşehir’in Kaman ilçesinde Çağırkan köyünde kurulmuştur. Enstitü, Ortadoğu’da önemli arkeolojik çalışmalar yürütmektedir.

Kayseri ilindeki taşınmaz kültür varlıkları, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında Kayseri ili sınırlar içinde taşınmaz kültür varlıkları olarak belirlenen yerlerdir. İlgili kanuna göre kültür varlığı, "tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklardır".

<span class="mw-page-title-main">Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı</span> Tabiat parkı

Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı, İstanbul'un Sarıyer ilçesinde yer alan bir tabiat parkıdır. 2011 yılında kurulmuş olup, Belgrad Ormanı içindeki dokuz doğa parkından biridir. Korunan alana, gazeteci, yazar ve siyasetçi Falih Rıfkı Atay'ın ismi verilmiştir. Tabiat parkı, yürüyüş, bisiklet ve piknik gibi açık hava etkinliklerine imkân sunmaktadır.

Aygır-Cal 2, Kırgızistan'daki Orta Asya Üniversitesi (UCA) topraklarındaki Narın şehrinde yer alan tarihi bir bölgedir. Daha büyük ve daha karmaşık bir yer olan Aygır-Cal'ın bir parçasıdır. Mezolitik dönem ile Orta Çağ arasına tarihlenmektedir. Aygır-Cal, Tanrı Dağları'nda Mezolitik dönemden Türk dönemine kadar insan yerleşimine dair kanıt bulunan tek bölgedir. İlk olarak 1953 yılında Akhmat Kibirov tarafından keşfedildi. Ancak, Sovyet döneminde sit alanı kısmen tahrip edilmişti, bu nedenle sit alanını araştırmak uzun bir süre boyunca mümkün olmadı. 2012'de ilk olarak Kubat Tabaldiev'in liderliğindeki bir arkeoloji ekibi tarafından araştırıldı. Aygır-Cal 2'nin uzunluğu 300 metre, genişliği 100 metredir ve sit alanı deniz seviyesinden 2.026 metre yüksekte yer almaktadır. 2002'den beri tüm Aygır-Cal kompleksi Kırgızistan'ın Ulusal Önemli Varlıkları listesinde yer almaktadır.

Liphofung Sit Alanı, Lesotho tarihinde önemli bir yer tutan bir mağara alanıdır. Lesotho Highlands Development Authority (LHDA) koruma alanlarının en küçüğüdür, yaklaşık 4,5 hektardır, ancak yoğun bir şekilde geliştirilmiştir. Mağara, Lesotho ovalarının tipik bir özelliği olan Clarens kumtaşı üzerinde yer alan büyük bir çıkıntıdır. Başlangıçta San halkı ve diğer Neolitik insanlar tarafından kullanılan kayalık alanlar, önemli kaya sanatı içerir ve zeminin altında Taş Devri araçlarının zengin bir arkeolojik birikintisi bulunur. Daha sonra, Kral Büyük Moshoeshoe, krallığın o bölümünü ziyaret ederken mağarayı bir dinlenme yeri olarak kullandı.

Aççana Höyük - Alalah, Hatay ili Reyhanlı ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Höyük yerleşiminin tapınaklar bölgesinde bulunması imar tarihini 4000-3000 yıl öncesine uzandığı sanılmaktadır. Arkeolojik bilimsel yüzey ve kazı araştırma heyeti Kazılardan elde edilen buluntular, bölgenin inanç, kültür, yaşam biçimi ve ticaret trafiğine yön veren yerleşim yeri olduğu kanaatini güçlendirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hadži-Prodan Mağarası</span>

Hadži -Prodan Mağarası, orta batı Sırbistan'daki İvaniçe'den 7 kilometre (4,3 mi) uzaklıktaki Raščići köyünde bulunan, Paleolitik döneme tarihlenen arkeolojik sit alanı ve ulusal bir tabiat anıtıdır. Deniz seviyesinden 630 m yüksekliğe sahip oldukça dar ve yüksek ağzı, Rašćanska nehri vadi yatağının yaklaşık 40 m üzerinde yer alır ve güneye doğru bakmaktadır. 345 metre (1.132 ft) uzunluğundaki mağara Geç Kretase'de "kalın tabakalı masif" Senoniyen kalkerinde oluşmuştur. Tarih öncesi çanak çömlek parçaları ve Pleistosen fauna fosilleri İvaniçe'den Zoran Vučićević tarafından ortaya çıkarıldı. Mağara girişinde ve ana mağarada, özellikle Mağara ayısı ve Demir Çağı eser keşiflerinin yapıldığı bildirildi. Mağaranın adı, 19. yüzyıldan kalma bir Sırp devrimci olan Hadži-Prodan'ın onuruna verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Risovača Mağarası</span>

Risovača Mağarası, Sırbistan'ın merkezindeki Aranđelovac kasabasının tam girişinde, Kubršnica nehri vadisinin 17 metre (56 ft) yukarısında yer alan bir mağaradır. Kragujevac yakınlarındaki Gradac Mağarası'nın yanı sıra Sırbistan'daki Paleolitik döneme tarihlenen en önemli arkeolojik alanlarından biridir. Keşfi, Sava - Tuna hattının güneyindeki Paleolitik kültürün varlığını doğruladı ve Avrupa'daki tarih öncesi insanların yaşamı hakkında yeni bilgiler sağladı.

<span class="mw-page-title-main">Arkeolojik alanların korunması ve restorasyonu</span>

Arkeolojik alanların korunması ve restorasyonu, arkeologlar, konservatörler ve ziyaretçiler arasında bir arkeolojik siti korumak ve uygun görüldüğü takdirde eski haline getirmek için yapılan ortak çalışmadır. Koruma yöntemlerine veya restorasyon ihtiyaçlarına karar vermeden önce estetik, tarihi, bilimsel, dini, sembolik, eğitsel, ekonomik ve ekolojik değerlerle ilgili hususların değerlendirilmesi gerekir. Arkeoloji süreci esasen yıkıcıdır, çünkü kazılar sitin ve ilgili bilgilerin doğasını ve bağlamını kalıcı olarak değiştirir. Bu nedenle, arkeologlar ve konservatörler, riske attıkları alanların bakımı ve korunması konusunda etik ve kültürel bir sorumluluğa sahiptir.