İçeriğe atla

Arhilohos

Kontrol Edilmiş
Yunan Şahir Arhilohos

Arkhilokhos, MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında (MÖ 680-645) yaşamış Antik Yunan şair. Parosludur.

Yaşamı

Şiirleri elimize geçmiş en eski lirik ozandır. İlk kez tam anlamıyla kişisel denilebilecek şiirler yazmış, lirik şiirde çığır açmış büyük bir şairdir. Hiçbir kaynakta yaşamıyla ilgili bilgi yoktur, fakat bir monodik lirik ozan olarak kendisinden oldukça bahsetmiştir. Şiirlerinde bahsettiği çağdaş olaylardan yaşadığı yıllar ortaya çıkarılabilmektedir. Paroslular MÖ 8. yüzyılın ilk yarısındsa Taşoz adasında bir yerleşme kurma girişiminde bulunmuşlardır. Arkhilokhos'un babası ya da dedesi bu yerleşmecilerin başında yer alır. Yerleşmeci grubun başında soylu bir kişinin bulunduğu düşünülürse, Arkhilokhos'un da soylu bir aileden geldiği anlaşılır. Gene şiirlerine dayanarak bir ara yoksul düştüğü ve paralı askerlik yaptığı bilinir. Ege kıyılarını baştan aşağı dolaşmış, Karadeniz'e çıkmış, Yunan Yarımadası'na da geçmiştir. Bu yerlere şiirlerinde de yer vermiştir. Yaşamının büyük bir bölümünü asker olarak geçirdiği için sert, kırıcı, öfkeli ve alaycı bir karakteri vardır. Ama bu karakterin altında içli, duygulu ve alıngan bir insan gizlidir. Bu kişilik özellikleri şiirine aynen yansımıştır. Çevresindekilere, hatta dostlarına bile son derece kırıcı olabilen bir dille seslenmiştir. Bütün bu taşkınlığına rağmen şiirleri daima bir ölçü içerir. Bu bakımdan da gerçek bir Yunandır. Arkhilokhos'un dünya görüşü de Yunanlardan pek farklı değildir. Kadere inancı vardır. İnsanların durumu her gün değişebilir, o halde insan yaşadığı sürece önüne çıkan fırsatları değerlendirmeli ve mutlu olmaya bakmalıdır. Arkhilokhos'un Naksos'un adamlarıyla Taşozlular arasında çıkan bir çatışmada öldürüldüğü söylenir. Günümüze kalan az sayıdaki şiirinde bile, inançlarını coşkuyla savunan kişiliği görülebilir. O, edebiyatta kahramanlık şiirinin yerini duygu ve düşünceye bıraktığı bireyselci yaklaşımın öncüsüdür.

Dil ve Biçem

Hiciv, kişisel eleştiri içeren, konuşma diline en yakın dille yazılmış, konusu genellikle günlük hayattan alınmış iambos türü ilk olarak Arkhilokhos ta görülür. En çok kullandığı bir diğer vezin de elegeiadır. Dili göz önüna alındığında, Arkhilokhos'un kullandığı sözcük sayısı 800-860 arasındadır. Bunlardan 680'i Homeros'un kullandığı sözcüklerdir. Anlaşıldığı üzere başka bir türün ozanı olmasına karşın Homeros'un etkisi altındadır. Geri kalan sözcüklerin bir kısmını halk dilinden almıştır, bir kısmını da kendisi uydurmuştur.

Şiirleri

Günümüzde şiirlerinden bazı parçalar bilinmektedir.

HÜVİYETİ
Ben hakanım Enyalios'a hizmet ederim,
Musa'ların sevimli vergisi şairlikte de bilgi sahibiyim.

Trakyalılar'a karşı savaştığı sırada kendi birliği bozguna uğrayınca kalkanını atıp kaçmasından bahseder. Homeros'un kahramanlarına ters düşen bu tutumunu şiirine konu etmiştir:

KAYBOLAN KALKAN
Sai'lerden biri kalkanımı aldı diye övünür şimdi,
o kusursuz silahı fundalıklarda istemeyerek bıraktım.
Ben ölümden kurtuldum ya! O kalkandan bana ne,
öyle bir tanesini edinirim ki, ondan hiç aşağı kalmaz.
GERÇEK YİĞİT
Sevmem geniş adımlar atan iri yarı askeri.
Saçlarıyla övünür, keser sakalını.
Çelimsiz, çarpık bacaklı olsun da bastığı yere güvensin,
ben yiğit, gerçek bir asker görmek isterim.
HAİN DOSTA LANET
Dalgalarla sürüklensin ve Salmydessos'ta gece karanlığında
onu kabarık saçlı Thrak'lar
çırılçıplak yakalasınlar. Çile dolduracak orada
köle ekmeği yiyerek.
Dalgaların darbesiyle donan vücudunu
yosunlar kaplasın baştan aşağı,
çıtırdatsın dişlerini, köpek gibi yüzüstü
bitkin yatarak dalgaların çarptığı kıyıda
Görmek isterdim bunları,zira aldattı o beni
topuğiyle yeminleri çiğneyerek...
Eskiden arkadaşımken!
KÖTÜLÜĞE KÖTÜLÜK
Bildiğim bir tek şey vardır, ama büyük bir şey:
Bana edilen kötülüğün yaman olur karşılığı.

Arkhilokhos gerçek aşkı da tatmıştır. Fakat bu aşkın sonu iyi bitmemiş, Neobule'nin babası kızı Arkhilokhos'a vermemiştir. Bunun üzerine yazdığı bir dizi şiir Arkhilokhos'un düş kırıklığını ve acısını anlatır:

SEVDA
Zavallı ben, sevda beni sardı,
cansız yatıyorum. Tanrıların buyruğu en ağır dertler
ta kemiklerime işledi.
....
Yüreğime gizlice öyle bir sevda girdi ki,
gözlerimi kalın bir sis kapladı,
göğsümden aklımı çaldı.
ÖLÇÜ
Ey benim gönlüm, devasız kaygılarla çırpınan gönlüm!
Diril, kahırlara göğüs ger,
dayan düşmanların yanında dimdik,
şaşırma. Yedin mi göze batarcasına coşma,
*yenilince de yeisle evine kapanıp inleme.
Sevince sevin, felakete üzül,
pek fazla da olmasın.
Öğren insan hayatı hangi sınırlar ,içinde akar.
DENİZDE ÖLEN YURTTAŞLAR
İnleyen acımızı,ey Perikles, ne yurttaşlardan biri
hor görüp ziyafet sofralarında eğlenebilir, ne de şehir.
Uğuldayan denizin dalgalarında ne erlerimiz boğuldu gitti!
Sızı bir ur gibi yapıştı ciğerlerimize.
Ama, ey benim dostum, tanrılar bize sabrı, metaneti şifa bulmamız,
acılara derman olsun diye verdiler. Felaket bir ona gider, bir buna.
Bugün bize döndü, yaranız kanıyor da inliyoruz.
Yarın sıra başkalarındadır.
Katlanın, bırakın kadınlar gibi ağlaşmayı.
TANRILARIN KUDRETİ
Her şeyini tanrılara ısmarla. Bir bakarsın
kara toprak üzerinde bitkin yatan adamı doğrultur,
bir bakarsın dimdik duranı devirir,
baş aşağı ederler, yığın yığın felaket üşüşür başına
ekmeği elinden gider, aklını oynatıp sürünür.

Arkhilokhos sonraki çağlarda da sözü edilen bir ozandır. Bir Hellenistik çağ eleştirmeni olan Peri Hypsos'un yazarı ondan övgüyle söz eder. Romalı Quintilianus da Arkhilokhos'a olan hayranlığı dile getirir. Felsefe öğretisi gereğince ozanları ideal devletinden kovan Platon bile Arkhilokhos için "bilgeler bilgesi" sıfatını kullanmıştır. Hellenistik çağın bir ürünü olan filoloji biliminin en çok incelediği ozan Arkhilokhos'tur. Romalı ozanlar arasında Horatius'a örnek olmuştur. Arkhilokhos'un eserlerinden günümüze kalan birkaç faragment vardır. Oysa Hellenistik dönemde birkaç kitaplık şiiri olduğu bilinir. Roma döneminde ise ancak antolojilerde görülür. Ahlakçı düşünürler ve Hristiyanlık onu bir kenara itmiştir.

Kaynakça

  • Davenport, Guy "Arkhilochos,Sappho,Alkman: Three Lyric Poets Of The Late Greek Bronze Age"
  • Aristotle, "Politics"
  • Ana Britannica
  • Büyük Larousse
  • Tercüme Dergisi, sayı 27, 19 Eylül 1944, cilt 5
  • Dç. Dr. Tansu AÇIK, ders notları

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Şeytan</span> birçok din ve mitolojide yer alan ruhani varlık

Şeytan, Tanrı'ya veya dünyaya karşı duran kötü bir varlıktır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'da dünyadaki kötülüklerin baş faili olarak kabul edilir. Diğer dinlerde ve kültürlerde, Şeytan mutlak kötülük fikrini taşıyan bir varlık olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Helios</span> Güneşin Antik Yunan kişileştirmesi

Helios, eski Yunan dininde ve mitolojisinde Güneş Tanrısı ve Güneş'in kişileştirilmiş varlığıdır. Işık saçan bir taçla ve gökyüzünde dört atlı bir arabayla betimlenir. Yeminlerin bekçisi ve görme yetisinin de tanrısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Fuzûlî</span> 15. ve 16. yüzyılda yaşamış Türk şair

Fuzûlî, Azerbaycan Türkçesi, Arapça ve Farsça eser veren Osmanlı dönemi Türk divan şâiridir. Asıl adı Mehmed bin Süleyman'dır. Oğuzlar'ın Bayat boyuna mensuptur. Arapça ve Farsça eserleri de bulunmakla birlikte Azerbaycanca'nın en önemli lirik şairi olarak kabul görmüştür. Mehmed Fuzûlî Alevî Müslümanların Yedi Ulu Ozanlarından birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Koşma (edebiyat)</span>

Koşma, coşturucu duyguların dile getirildiği, İslamiyet öncesinde yazılan koşuk türünün bir devamı olan ladinî (dinî olmayan) Türk halk edebiyatı nazım biçimi. Koşmalar genellikle 11'li hece ölçüsü ile söylenir, en az 3 en çok 12 dörtlükten oluşur. Türk halk edebiyatının en çok kullanılan nazım şekli olan koşma, halk ozanları tarafından geliştirilmiş bir nazım şeklidir. Bu nazım biçimi Türk Dil Kurumu tarafından:

<i>İlahi Komedya</i> Dante tarafından yazılan İtalyanca uzun anlatı şiiri

İlahi Komedya, Dante tarafından 1308 civarında yazılmaya başlanan ve 1321 civarında, yazarın ölümünden kısa bir süre önce tamamlanan epik şiir. İtalyan edebiyatının en önemli örneği ve dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. İlahi Komedya'da Dante, ölüm sonrası sırasıyla Cehennem, Araf ve Cennet'te geçen seyahati, hikâyenin kahramanı da olan kendisinin ağzından anlatır. Orta Çağ'da "komedya", "tragedya"nın aksine, sonu iyi biten hikâye anlamına gelirdi. Burada eserin adındaki "komedya" kelimesi, öyküsünün güldürü unsurları taşıdığı anlamına gelmez.

Tartaros ya da Latinleşmiş hâliyle Tartarus, Yunan mitolojisi'nde, hem bir tanrı hem de yeraltında bir yer adıdır. Ünlü şair Hesiodos'a göre tunç bir örsün cennetten dünyaya düşmesi dokuz gün almaktadır. Şaire göre örs, bir dokuz gün daha sonra Tartaros'a ulaşır. Ilyada'da Zeus'un söylemiyle Tartaros'un Hades'e olan uzaklığı dünyanın cennete uzaklığı kadardır.

<span class="mw-page-title-main">Muhlis Akarsu</span> Türk halk müziği sanatçısı

Muhlis Akarsu, Türk halk ozanı. 1965 yılında İdareli Kullan / Çıkarım Dağlara Ederim Seyran adını verdiği ilk 45'liğini yayınladı. 1970'li yılların başında İstanbul'a yerleşti. İstanbul'a yerleşene kadar on beşe yakın 45'lik çıkardı. 1974 yılında Muhlis Akarsu adını verdiği ilk albümünü yayınladı. Daha sonra aynı yıl içinde Muhlis Akarsu 1, Muhlis Akarsu 2 ve Muhlis Akarsu 3 adındaki albümleri yayınladı. Bir seri haline getirdiği bu albümlerin sonuncusu Muhlis Akarsu 8 (1978) adlı albümdü. Bu seri albümleri yayınlarken bir yandan 45'lik ve farklı albümler yayınlamaya devam ediyordu. 1974-1978 yılları arasında yirmi beşe yakın 45'lik yayınladı. 1970'li yıllarda yayınladığı albümlerin yanı sıra katıldığı radyo ve televizyon programlarıyla tanınmaya başlandı. Dönemin hızlı siyasi gündeminde protest yanı şekillenmeye başladı.

<i>Mantıkut-Tayr</i> Gülşehri nin eseri

Mantıku't-Tayr İranlı sufi şair Ferîdüddîn-i Attâr tarafından kaleme alınmış bir manzum eserdir. Eserde Gazali'nin XII. yüzyılda yazdığı Risaletü't-tayr adlı eserden yararlanılmıştır. Ali Şîr Nevaî, Attar'ın eserine nazire olarak Lisânü't-Tayr eserini kaleme almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Zerdüştçülük</span> Tek Tanrılı bir Antik İran dini

Zerdüştçülük, Zerdüştîlik ya da Mecûsîlik, günümüzden 3.500 yıl önce Zerdüşt tarafından İran'da kurulan, yaklaşık M.Ö. 6. yüzyıldan M.S. 7. yüzyıla kadar Pers, Med ve Sasani İmparatorluğu’nun dini olan, içerisinde düalist ve eskatolojik inanışın ilk örneklerini barındıran, dünyanın en eski tek tanrıcı vahiy dini. Bu dine inananlar Zerdüştçü, Mazdaist ve Zerdüştî olarak adlandırılıyor olup bedenen öldükten sonra dirilip Ahura Mazda'nın huzuruna çıkacaklarına ve orada sorgulanacaklarına inanırlar. Zamanla Zerdüştlüğün Zurvanizm gibi alt dalları ortaya çıkmıştır. Zurvanizm inancı, Zurvan olarak bilinen zaman ve kader tanrısını baş tanrı konumuna yükseltmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Odisseia</span>

Odysseia ya da Odesa Homeros'un derlediği ünlü destanlarından biridir. Diğeri de İlyada'dır. Modern Batı kültürünü oluşturan temellerden biridir ve İlyada destanından sonra günümüze ulaşan ikinci en eski Batı edebiyatı örneğidir. Bilim adamları MÖ 8. yüzyılın sonlarında, Anadolu'nun bir kıyı kenti olan İyonya'da oluşturulduğunu tahmin etmektedir.

Kayıkçı Kul Mustafa, Türk halk edebiyatının Bektaşî koluna bağlı halk ozanı. Şairin doğum ve ölümüyle ilgili net bilgiler bulunmamakla beraber; 17. yüzyıl ozanı olduğu belirlenebilmiştir. Kimi kaynaklarca 1658'de öldüğü rivayet edilmektedir. Ancak bu iddianın tersi olarak 1659'dan sonra öldüğünü savunan araştırmalar da vardır. Edebiyatçı Ahmet Kabaklı ise Kayıkçı Kul Mustafa'nın ölümünün 1646'dan sonra gerçekleştiğini söylemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Truva Savaşı</span> Yunan mitolojisinde efsanevi savaş

Truva Savaşı, Yunan mitolojisinde M.Ö. 12. veya 13. yüzyıl civarında meydana gelen efsanevi bir çatışmadır. Savaş, Truvalı Paris'in Helen'i Sparta kralı kocası Menelaos'tan almasının ardından Akalar (Yunanlar) tarafından Truva şehrine karşı yürütülmüştür. Savaş Yunan mitolojisindeki en önemli olaylardan biridir ve başta Homeros'un İlyada'sı olmak üzere Yunan edebiyatının birçok eserinde anlatılmaktadır. İlyada'nın özü on yıl süren Truva kuşatmasının onuncu yılında dört gün iki gecelik bir dönemi anlatır; Odisseia ise savaşın kahramanlarından biri olan Odisseia'un eve dönüş yolculuğunu anlatır. Savaşın diğer bölümleri, fragmanlar halinde günümüze ulaşan epik şiirler döngüsünde anlatılır. Savaştan bölümler, Yunan tragedyası ve Yunan edebiyatının diğer eserleri ile Virgil ve Ovid gibi Romalı şairler için malzeme sağladı.

Lirik şiir, duyguların coşkun bir dille anlatıldığı edebiyat eserlerinin genel adıdır. Latince lyricus, Yunanca lyricos, Fransızca lyrique kelimelerinden türemiştir. Sözlük anlamı ise; coşkun, ilhamla dolu demektir. Antik Yunan'da kullanılan lirik sözcüğü bugünkü anlamında kullanılmıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan müziği</span>

Azerbaycan müziği, Kafkas, Orta Asya ve İran ağırlıklı etkileri görülür. Tar, kemençe, ut, bağlama, balaban, zurna, kaval, nağara, garmon, tütek, tef ve davul kullanılan başlıca müzik aletleridir.

Mimnermos MÖ 7. yüzyılın sonunda yaşamış olan Yunan elegeia şairidir. Kolophon'da doğmuştur.

Antik Yunanca, Koine'nin Yunanlaşma döneminin batı dili olarak gelişmesinden önce Antik dönemde birçok lehçeye ayrılmıştır. Tıpkı Çağdaş Yunancanın Koine'den türeyen birçok lehçeye ayrılması gibi.

Senem Akkaş Türk halk ozanı.

<span class="mw-page-title-main">Asım Tanış</span> Türk dilci ve yazar

Asım Tanış, Türk dilci ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">Pharsalia</span>

Pharsalia ya da bir diğer adıyla Bellum Civile, Romalı şair Marcus Annaeus Lucanus'un başyapıtı olarak kabul edilen şiir. Bellum Civile adı eski çağdaki biyografilerden ve el yazmalarından elde edilmişken Lucanus ise yapıtından dokuzuncu kitabın 985. dizesinde Pharsalia diye söz etmektedir.

Sihizmde tanrının tüm yaratılış ve ötesine nüfuz eden "birlik" olduğuna inanılır. Yaratılışın her parçasının içinde yer alır ve İk Onkar sembolüyle gösterilir. Tanrı, egoizmden vazgeçen ve bu "birlik" üzerine meditasyon yapan herkes için tarif edilemez ancak bilinebilir ve algılanabilirdir. Sih guruları, Sihizmin kutsal kitabı Guru Granth Sahib'de bulunan ilahilerinde tanrıyı çeşitli şekillerde tanımlamıştır ancak tanrının birliği sürekli olarak vurgulanmaktadır.