Arap Ayaklanması
Arap Ayaklanması | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı cepheleri | |||||||
Arap askerleri | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı İmparatorluğu Almanya Cebel Şammar Emirliği | Hicaz Britanya İmparatorluğu Fransa | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Cemal Paşa Fahreddin Paşa Muhiddin Paşa Otto Liman von Sanders | Hüseyin bin Ali Faysal Abdullah Edmund Allenby T. E. Lawrence | ||||||
Güçler | |||||||
6,500-7,000 (1916)[1] 23,000 (toplam)[2] | 30,000 (Haziran 1916)[2] |
Arap Ayaklanması (Arapça: الثورة العربية Al-Thawra al-'Arabiyya, İngilizce: Arab Revolt), Arap İsyanı veya Arap İhaneti, I. Dünya Savaşı sırasında Haziran 1916 tarihinde Yemen'de Aden, Suriye'de Halep'i kapsayan bağımsız ve birleşik bir Arap devleti kurmak amacıyla Şerif Hüseyin bin Ali tarafından başlatılan silahlı isyandır.
Şerif Hüseyin, Haziran 1916 tarihinde Osmanlı Hükümeti'nin Müslümanlığın kutsal değerlerini çiğnediği ve "Arapların haklarının çiğnendiği" iddialarını sebep göstererek isyan etti.[3] Aksine Türkler, Müslüman topraklarını hakimiyeti altına almaya çalışan güçlere karşı savaşı sırasında Müslüman hilafeti için savaştığını iddia eden kabilelerin isyan ederek İslam'a ihanet ettiğini savundu.[4]
İsyan, Birleşik Krallık Yüksek Komiseri Henry McMahon ile Şerif Hüseyin arasında gerçekleşen ve Araplara bağımsız devlet sözü verilen Hüseyin-McMahon Yazışmaları'nın ardından 10 Haziran 1916 sabahı Mekke'de resmi olarak başlatıldı. Daha öncesine de Şerif Hüseyin'in oğulları Ali ve Faysal 5 Haziran'dan beri Medine'de isyan faaliyetlerine başlamıştı. Arap isyancılar 10 Haziran sabahı Mekke'deki hükûmet konağına ve kışlalara saldırdı. Mekke'nin müdafaası ancak 1 ay kadar sürebildi ve 9 Temmuz 1916'da şehir isyancıların eline geçti.[5] İsyancıların öncelikli hedefi, İngiliz hükûmetinin de tanıma sözü verdiği, Halep'ten Aden'e kadar uzanan bağımsız ve birleşik bir Arap devleti kurmaktı.[6]
İsyan sonucunda, Şerif Hüseyin tarafından liderlik edilen ve Birleşik Krallık Mısır Sefer Kuvveti tarafından da desteklenen Haşimi ordusu Hicaz ve Ürdün'ün büyük bir kısmını eline geçirdi. 1918'e gelindiğinde isyancılar Şam'ı ele geçirdiler ve Hüseyin'in oğlu I. Faysal tarafından yönetilen Suriye Arap Krallığı'nı ilan ettiler. Daha sonrasında ise İngilizler tek bir Arap devleti projesinden vazgeçerek Üçüncü Fransız Cumhuriyeti ile gizlice Sykes-Picot Anlaşması'nı imzaladı ve Osmanlı toprakları İngilizler ve Fransızlar tarafından ortaklaşa kontrol edilen bir dizi Milletler Cemiyeti mandasına bölündü.[7]
Arka plan
Osmanlı İmparatorluğu'nda milliyetçiliğin yükselişi Arapları da etkilemişti ve Arap Yarımadası'nda daha 1865 yılında milliyetçi Arap örgütleri kurulmuştu. Birinci Dünya Savaşı öncesine kadar Arap milliyetçilerinin genel olarak ılımlı görüşlere sahip olduğu kabul edilse de en azından özerklik talepleri bulunmaktaydı. 1913 yılında Arap aydınları, Osmanlı İmparatorluğu altında yaşayan Arapların hakları ve özerklik meselesini görüşmek üzere Paris'te gerçekleşen bir kongrede bir araya gelmiştir.[8] Bu kongrede; Arap vilayetlerinde Arapçanın resmi dil olması, Arap askerlerinin sadece Arap topraklarında hizmet vermesi, Arapların Osmanlı merkezi yönetiminde daha etkin rol oynaması gibi reformist taleplerin yanında Arap vilayetlerinin hepsinde özerk bir Arap yönetimi kurulmasına yönelik talepler de karara bağlanmıştı. Ayrıca Ermenilerin reformist taleplerine destek verileceği kararı da alınmıştır. Kongrede alınan bu talepler hem Fransa Dışişleri Bakanlığına hem de Osmanlı Hükûmetine iletildi.[9][10][11]
Birinci Dünya Savaşının patlak vermesiyle birlikte kongre kararlarının kalıcı bir etkisi olmadı ve bir kısım Arap özerklikten ziyade bağımsız bir devlet talebinde bulunmaya başladı. Bu dönemde İngilizler de Arapları kendi tarafına çekmek ve Osmanlı'yı parçalayarak güçsüzleştirmek konusunda yoğun çaba sarf ettiler. Daha savaş başlamadan önce İstanbul'daki İngiliz elçisi olası savaş halinde Türkiye'ye karşı bir Arap harekâtının desteklenmesi gerektiğini bildirmişti.[4][12]
İsyanın lideri olan Hicaz Emiri Şerif Hüseyin, II. Abdülhamid'in iktidarı sırasında sakıncalı görülerek İstanbul'da tutulmuş ve Şura-yı Devlet üyesi olmuştu. İttihat ve Terakki ise yönetime geldikten sonra onu Mekke Emiri yaptı. Şerif Hüseyin en başından beri bağımsız bir Arap devleti kurma arzusunda idi. Daha 1912 yılında İngiltere'nin Araplara silah vermesi, Arapların da Osmanlı'ya başkaldırıp, gelecekte İngiltere'nin müttefiki olmaları hususunda İngilizlerle anlaşma yapmaya çalıştı.[4][13] Şerif Hüseyin ve bölgenin Osmanlı Valisi Vehip Paşa arasında anlaşmazlık da yaşanmaktaydı.[4] Zamanla Osmanlı yönetimi ve Şerif Hüseyin arasındaki ilişkiler gittikçe gerilmiş ve iki taraf da birbirini ortadan kaldırmayı düşünmeye başlamıştı.[14] Şerif Hüseyin 1915 senesi başlarında isyana kesin olarak karar vermişti.[15] Şerif Hüseyin'in oğlu Emir Faysal'ın başkanlığında ve İmam Yahya ve İbn Suud'un da üye olduğu, Şerif Hüseyin'in Osmanlı Devleti'ne karşı savaşa girmesini ve İtilaf Devletleri'nin yardımıyla bir Arap Hükûmeti tesisini amaçlayan bir cemiyet kuruldu.[4] İngiltere'nin Mısır Valisi Henry McMahon ile Şerif Hüseyin arasında bağımsız bir Arap devletinin kurulmasına yönelik gizli görüşmeler yapılmıştır.
Savaşın öncesinde de İngiltere ile görüşen Şerif Hüseyin, savaşın başlamasıyla birlikte İngilizlerle anlaştı ve Cihad çağrılarına uymayarak İngiliz desteği ile isyana başladı.
İsyan
14 Temmuz 1915'ten 10 Mart 1916'ya kadar Sir Henry McMahon ve Şerif Hüseyin arasında toplam on mektup alışverişi yapıldı. Hüseyin 18 Şubat 1916 tarihli mektubu ile McMahon'dan 50.000 £ altın, silah, mühimmat ve yiyecek talebinde bulundu. McMahon, 10 Mart 1916 tarihli yanıtı ile İngilizlerin taleplere onay verdiğini doğruladı ve yazışmayı sonlandırdı. O zamana kadar resmi olarak Osmanlı tarafında gözüken Hüseyin, artık Üçlü İtilaf 'a yaptığı yardımın, büyük bir Arap imparatorluğu ile ödüllendirileceğine tam olarak ikna olmuştu. Osmanlı yönetiminin onu Mekke Şerifliği görevinden alacağına ve yerine Ali Haydar Paşa'nın atanacağına dair söylentilerin çıkmasıyla birlikte hayatından endişe etmeye başlayan Hüseyin, acele bir şekilde İtilaf Devletleri askeri kampına katılmaya karar verdi.[16]
Hüseyin'in yaklaşık 50.000 adamı vardı, ancak 10.000'den azının tüfeği vardı.[17] 5 Haziran 1916'da Hüseyin'in iki oğlu emir Ali ve Faysal, Medine'de bulunan Osmanlı garnizonuna saldırdılar. Ancak Fahri Paşa liderliğindeki Türk savunması tarafından mağlup edildiler.[16] İsyan, 10 Haziran 1916'da Hüseyin'in destekçilerine Mekke'deki Osmanlı garnizonuna saldırma emri vermesiyle birlikte resmi olarak başladı. Mekke Müdafaası, 1 ay kadar sürdü ve kanlı sokak çatışmaları yaşandı. Başarılı Türk müdafaası sonucu savaş Arap isyancılar açısından çıkmaza girdi. Bu sırada İngilizler tarafından isyancılara asker ve topçu yardımı yapıldı. Sonuç olarak isyancılar 9 Temmuz 1916'da Mekke'yi ele geçirdi. 10 Haziran'da Hüseyin'in oğullarından biri olan Emir Abdullah, Ta'if'e saldırdı ve Ta'if kuşatma altına alındı. İsyancılar 22 Eylül 1916'da Taif'i ele geçirdi.
10 Haziran 1916'da İngiliz savaş gemileri ve deniz uçaklarının bombardıman yardımıyla birlikte 3500 Arap Cidde limanına saldırı gerçekleştirdi. Osmanlı garnizonu 16 Haziran'da teslim oldu. Eylül 1916'nın sonuna gelindiğinde Şerif Ordusu, Kraliyet Donanması'nın da yardımıyla Rabigh, Yanbu ve Kunfudha gibi kıyı şehirlerini ele geçirmişti ve 6.000 Osmanlı askerini esir almıştı.
Hicaz'da iyi silahlanmış 15.000 Osmanlı askeri kalmıştı. Ekim ayında isyancıların Medine'ye yaptığı saldırı, kanlı bir şekilde geri püskürtülmeleri ile sonuçlandı. Bu yenilgiden sonra isyancılar, bir daha cephe savaşına girişmediler. Ayrıca Medine'de askeri bir kuşatma da kuramadılar. Ancak Medine'nin merkezle olan bağlantısının tamamen kopması ve isyancıların sabotaj faaliyetleri ve vurkaç tipi gerilla saldırıları sebebiyle Medine'deki Osmanlı garnizonu yerinden kıpırdayamadı, fiili bir kuşatma ile yüz yüze kaldı ve Medine Müdafaası başladı. Medine hiçbir zaman Haşimi güçleri tarafından ele geçirilmedi ve Osmanlı komutanı Fahri Paşa, Medine'yi ancak 9 Ocak 1919'da Türk hükûmetinin emri üzerine teslim etti.
Haziran 1916'da İngilizler, T. E. Lawrence'ın aralarında bulunduğu birkaç yetkiliyi Hicaz'daki isyana yardım etmek için gönderdi. Lawrence'ın isyana en büyük katkısı Arap liderlerini İngiliz yararına koordine etmekti. Lawrence, Faysal'la yakın bir ilişki geliştirdi. Buna karşılık Lawrence'ın Abdullah'la ilişkileri iyi değildi, dolayısıyla Abdullah'ın Arap Ordusu çok daha az İngiliz yardımı aldı. Lawrence Arapları birçok defa Hicaz demiryoluna saldırmaya ikna etti. Bu sayede daha fazla Osmanlı kuvveti demiryolunu korumak ve hasarı onarmak zorunda kaldı.[18]
1 Aralık 1916'da Fahri Paşa, Yanbu limanını ele geçirmek amacıyla üç tugayla birlikte Medine'den bir taarruz başlattı. Ancak Kraliyet Donanması'nın Kızıldeniz'den gelen ateş ve hava desteği sonucu taarruz başarısızlıkla sonuçlandı. Fahri Paşa, daha sonra Rabegh'i almak için güçlerini güneye çevirdi, ancak Kraliyet hava üssünden yapılan hava saldırıları nedeniyle 18 Ocak 1917'de Medine'ye geri dönmek zorunda kaldı.
3 Ocak 1917'de Faysal, 5.100 deve süvarisi, 5.300 piyade ve on makineli tüfek ile birlikte Kızıldeniz kıyısı boyunca kuzeye doğru ilerlemeye başladı. Kraliyet Donanması, harekât sırasında Faysal'a denizden ikmalde bulundu. 800 kişilik Osmanlı garnizonu güneyden gelecek bir saldırıya hazırlanırken 400 Arap ve 200 Kraliyet Donanması askeri 23 Ocak 1917'de kuzeyden Wejh'e saldırdı. Wejh 36 saat içinde teslim oldu. Arap kuvvetlerinin sayısı 70.000 adama ulaşmıştı.
1916'nın sonlarında Müttefikler, Düzenli Arap Ordusu'nu (Şerif Ordusu olarak da bilinir) kurmaya başladı.
1917 yılında Emir Abdullah, Eşref Bey liderliğindeki bir Osmanlı konvoyunu çölde pusuya düşürdü. 1917'nin başlarından itibaren Haşimi gerillaları Hicaz demiryoluna saldırmaya başladı. Şubat 1917'de ilk kez hareket halindeki bir lokomotif mayınla havaya uçuruldu. Mart 1917'de Lawrence, Hicaz demiryoluna ilk saldırısını gerçekleştirdi. Ağustos 1917'de Yüzbaşı Raho, bir Bedevi kuvvetine komuta ederek Hicaz demiryolunun 5 kilometresini ve dört köprüyü yok etti.
Mart 1917'de İbn Reşid liderliğindeki aşiretlerin de katıldığı bir Osmanlı kuvveti, Hicaz'da Haşimi güçlerine büyük zarar veren bir saldırı gerçekleştirdi. Ancak Osmanlı'nın Aralık 1916'da Yanbu'yu alamaması, Haşimi kuvvetlerinin giderek güçlenmesine yol açtı ve Osmanlı kuvvetlerinin savunma pozisyonuna geçmesine sebep oldu. Lawrence daha sonra Yanbu'ya yapılan saldırının başarısızlıkla sonuçlanmasının, isyan için bir dönüm noktası olduğunu iddia etti.
Lawrence, 1917'de Arap düzensiz birlikleri ve Auda Abu Tayi komutasındaki güçlerle birlikte Akabe'ye karşı bir saldırı gerçekleştirdi. Akabe, o sırada Kızıldeniz'de kalan tek Osmanlı limanıydı. Akabe'nin ele geçirilmesi, İngiliz malzemelerinin Arap isyanına aktarılmasına yardımcı olacaktı. 6 Temmuz'da karadan yapılan bir saldırının ardından Akabe, yalnızca birkaç kayıpla Arap güçlerinin eline geçti. Haşimi orduları bazen yerel halkın şiddetli muhalefetiyle karşılaşıyorlardı. Temmuz 1917'de Karak kasabası sakinleri Haşimi güçlerine karşı savaşarak onları geri püskürttüler. Yılın ilerleyen zamanlarına ait İngiliz istihbarat raporları, Ürdün Nehri'nin doğusundaki aşiretlerin çoğunun "kesinlikle Osmanlı safında" olduğunu öne sürdü.[19] Aşiretler, baskılardan ve sadakatleri nedeniyle Osmanlılardan aldıkları parayı kaybetmekten korkuyorlardı.[20]
Yılın ilerleyen zamanlarında Haşimi güçleri Osmanlı mevzilerine bir dizi küçük baskın düzenledi ve bu da Birüssebi Muharebesi'ne yol açtı. Birüssebi, 31 Ekim 1917 akşamı İngiliz kuvvetleri tarafından ele geçirildi. Böylelikle Osmanlı cephesi tehlikeli bir duruma girmişti. Bunun için 5 Kasım'da Gazze boşaltıldı ve 7 Kasım'da İngilizler Gazze'yi ele geçirdiler. Bundan sonra ise Osmanlı kuvvetleri çekilmeye, İngiliz kuvvetleri de ilerlemeye başlamıştı.
Akabe ele geçirilmesinin ardından pek çok subay Faysal'ın isyanına katıldı. Yarbay Stewart F. Newcombe ve Cyril E. Wilson liderliğindeki çok sayıda İngiliz subay ve danışman, Araplara tüfek, patlayıcı, havan topu ve makineli tüfek sağlamak için bölgeye geldi. Brémond komutasındaki 1.100 subaydan oluşan Fransız askeri misyonu, Hüseyin'le ve özellikle de oğulları Emir Ali ve Abdullah ile iyi ilişkiler kurdu.
Ocak 1918'de yaşanan Tafilah Muharebesi ile Lawrence'ın da aralarında olduğu isyan güçleri büyük bir zafer elde etti. Nisan 1918'de Cafer el-Askari ve Nuri es-Said önderliğindeki Arap Düzenli Ordusu, Ma'an'daki Osmanlı tren istasyonuna saldırı düzenledi. Cafer el-Askeri, İngilizler'den Ma'an'da bulunan Osmanlı garnizonuna karşı hardal gazı kullanılmasını talep etti ancak bu talebi reddedildi.
1918 baharında Hicaz demiryolunu yok etmeye yönelik olan Kirpi Harekâtı başlatıldı. Mayıs 1918'de Hicaz demiryolunun 25 köprüsü yok edildi.
27 Eylül 1918'de Tefes köyü yakınlarında gerçekleşen savaş ile isyan güçleri önemli bir zafer elde etti. Burada isyan güçleri, yakalanan Osmanlı askerlerini ve onlarla birlikte olan yaklaşık 250 Alman ve Avusturyalı askerini Lawrence'ın emri ile makineli tüfeklerle vurarak kısa sürede idam etti ve Tefes Katliamı'nı gerçekleştirdi. Lawrence daha sonra Seven Pillars of Wisdom'da şunları yazdı: "Tafas'ın dehşetinden doğan çılgınlıkla öldürdük ve öldürdük, hatta ölenlerin ve hayvanların kellelerini uçurduk; sanki onların ölümü ve akan kan acımızı dindirebilirmiş gibi."
19 Eylül - 21 Eylül 1918 arasında yaşanan Megiddo Muharebesi ile Osmanlı İmparatorluğu tüm Suriye'yi kaybetti. Eylül sonu ve Ekim 1918'e gelindiğinde morali giderek bozulan Osmanlı Ordusu geri çekilmeye ve mümkün olduğunca İngiliz birliklerine teslim olmaya başladı. Yarbay T. E. Lawrence'ın eşlik ettiği Şerif Ordusu 27 Eylül 1918'de Deraa'yı ele geçirdi.[21]
30 Eylül 1918'de Şam'a ulaşan Arap güçleri Şerif Nasır'ın deve süvarileri ve Nuri Şa'lan liderliğindeki Ruwallah kabilesinin süvarileriydi. Bu birliklerin büyük bir kısmı Şerif Faysal'ın gelişini beklemek amacıyla şehrin dışında kaldı. Şehrin içine giren küçük bir birlik, şehir halkı tarafından şehrin duvarlarına asılmış Arap İsyanı bayrağını buldular. O günün ilerleyen saatlerinde Avustralya Hafif Süvari birlikleri Şam'a yürüdü. T. E. Lawrence ve Arap birlikleri ertesi gün, 1 Ekim'de Şam'a girdi. Savaşın sonunda Mısır Seferi Kuvvetleri Filistin'i, Ürdün'ü, Lübnan'ı, Arap yarımadasının büyük bölümünü ve Suriye'nin güneyini ele geçirmişti. Fahreddin Paşa liderliğinde direnişe devam eden Medine ise Ocak 1919'a kadar teslim olmadı.
Sonuç
Birleşik Krallık, isyan öncesinde Araplara ve Şerif Hüseyin'e bağımsız bir devlet sözü vermiş olmasına rağmen isyanın ardından anlaşmadan vazgeçtiler ve bölgeyi 1916 yılında Fransa ile imzalanan Sykes-Picot Anlaşması ile kendi aralarında paylaştılar. Ayrıca 1917 yılında imzalanan Balfour Deklarasyonu ile Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması sözünü de vermişlerdi. Bu olaylar dizisi genellikle İngilizlerin Araplara ihaneti olarak yorumlanır.[22][23][24]
Batı Arabistan'daki Hicaz bölgesinde Hüseyin'in kontrolü altında kısa süre devam eden ve diğer ülkeler tarafından tanınmayan bir yönetim kuruldu. Bu yönetim 1925'te İbn Suud tarafından fethedildi.
Günümüzdeki Arap devletlerinin pek çoğu Arap İsyanı'nın bir yansıması ve devamında yaşanan olaylar sonucu ortaya çıkmıştır. Osmanlı iktidarının kalkmasının bu yana bölgede siyasi karışıklıklar yaşanmış ve düzen oturtulamamıştır. Bir süre devam eden manda yönetiminin ardından bölgede çeşitli Arap devletleri kurulmuş, Yahudilere vadedilen bağımsız devlet sonucu bu devletler İsrail ile 2 büyük savaş yaşamıştır ve günümüzde de çatışmalar devam etmektedir.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ Military Intelligence and the Arab Revolt: The first modern intelligence war, Polly a. Mohs, ISBN 1-134-19254-1, Routledge, page 41.
- ^ a b David Murphy, (Illustrated by Peter Dennis), The Arab Revolt 1916–18: Lawrence Sets Arabia Ablaze, Osprey Publishing, 2008, p. 26.
- ^ Sean McMeekin, The Berlin-Baghdad Express, p.288,297
- ^ a b c d e "Mustafa Bostancı, "Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin Hicaz'da Hâkimiyet Mücadelesi"". 16 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2015.
- ^ Barlak, Hasan (31 Ağustos 2016). "FAHREDDİN PAŞA'NIN HİCAZ CEPHESİNDE BAYRAK MÜCADELESİ (Haziran 1916 - Ocak 1919)". Studies of The Ottoman Domain (Osmanlı Hakimiyet Sahası Çalışmaları). 6 (11): 20-47. ISSN 2147-5210. 1 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2024.
- ^ "McMahon, Henry; bin Ali, Hussein (1939), Cmd.5957; Correspondence between Sir Henry McMahon, G.C.M.G., His Majesty's High Commissioner at. Cairo and the Sherif Hussein of Mecca, July, 1915–March, 1916 (with map)" (PDF). 2 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Mart 2024.
- ^ Sykes-Picot Memorandum. 17 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2024.
- ^ Ṭībī, Bassām; Ṭībī, Bassām (1981). Arab nationalism: a critical enquiry. New York, NY: St. Martin's Press. ISBN 978-0-312-04716-0.
- ^ Khalidi, Rashid (1980). British Policy Towards Syria & Palestine 1906-1914. Ithaca Press London
- ^ "Corrections". Journal of Applied Probability. 1 (02): 397. Aralık 1964. doi:10.1017/s0021900200108502. ISSN 0021-9002.
- ^ Zayn, Zayn Nūr al-Dīn (1976). The Emergence of Arab nationalism: with a background study of Arab-Turkish relations in the Near East. 3rd ed. Delmar (N.Y.): Caravan books. ISBN 978-0-88206-000-2.
- ^ İbrahim Muhammed Hasan, El-Bahrü’l Ahmer Fi El-Harb El-Alemiyye El Ula, 1. Baskı, Mısır, 1998, s.101.
- ^ Emir Şekip Arslan, Bir Arap Aydınının Gözüyle Osmanlı Tarihi ve I. Dünya Savaşı Anıları, Çev. Selda Meydan, Ahmet Meydan, İstanbul, 2005, s.408
- ^ EL-HAMİD Abdüllatif b. Muhammed, El Bahri’l Ahmer vel Ceziretül Arabiyye fi Es-Sıra’a El-Osmani El-Britani Hilal El-Harb El-Alemiyye El-Ula, Riyad, 1. Baskı, 1415/1994.
- ^ Cemal Paşa, Hatıralar “İttihat-Terakki ve Birinci Dünya Harbi”, Tamamlayan ve Tertipleyen:Behçet Cemal, Selek Yayınları, 1959, s.248.
- ^ a b Murphy, David; Dennis, Peter, (Ed.) (2008). The Arab Revolt 1916-18: Lawrence sets Arabia ablaze. Campaign. Oxford: Osprey. ISBN 978-1-84603-339-1.
- ^ Parnell, Charles L. (August 1979) CDR USN "Lawrence of Arabia's Debt to Seapower" United States Naval Institute Proceedings.
- ^ Lawrence, T.E. (1935). Seven Pillars of Wisdom. Garden City: Doubleday, Doran & Company, Inc. pp. 216
- ^ Rogan, Eugene (2011). The Arabs: A History. Penguin. syf. 152.
- ^ Rogan, Eugene L. (2002). Frontiers of the state in the late Ottoman Empire: Transjordan, 1850-1921. First paperback edition. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-89223-0.
- ^ Falls, Cyril (1930) Official History of the Great War Based on Official Documents by Direction of the Historical Section of the Committee of Imperial Defence; Military Operations Egypt & Palestine from June 1917 to the End of the War Vol. 2. London: H. M. Stationery Office
- ^ "The Irish Times. Retrieved 8 Kasım 2023". 4 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2024.
- ^ Sole, Kent M. (1985). "The Arabs, a People Betrayed". Journal of Third World Studies. 2 (2): 59-62. ISSN 8755-3449. 3 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2024.
- ^ Barnett, David (2022-10-30). "Revealed: TE Lawrence felt 'bitter shame' over UK's false promises of Arab self rule". The Observer. ISSN 0029-7712. Retrieved 2023-11-08.