İçeriğe atla

Araba Sevdası

Araba Sevdası
Anonim Yayıncılık baskısının kapağı
YazarRecaizade Mahmud Ekrem
Ülke Türkiye
DilTürkçe
TürlerRealist roman
Yayım1897

Araba Sevdası, Recaizade Mahmud Ekrem'in 1896 yılında Servet-i Fünûn mecmuasında (nr. 258-291, Şubat 1311 - Eylül 1312) resimli olarak tefrika edildikten sonra 1897'de kitap halinde yayımlanan romanıdır.[1] Eser Türk edebiyatında ilk realist roman örneği olarak kabul edilmektedir.

Romanın konusu

Bir paşa oğlu olan Bihruz Bey yarım yamalak bir öğrenim görmüş, 23-24 yaşlarında bir gençtir. Babası ölünce, annesiyle kendisine 28.000 liralık bir servet kalır. Yazları Çamlıca'da, kışları Süleymaniye'de oturur. Çalışmakta olduğu işyerine ara sıra uğrar. Bütün merakı pek zarif arabasıyla gezinti yerlerinde dolaşıp kendini göstermek, herkesten daha şık giyinmek, Türkçe cümleler arasında Fransızca sözcükler kullanmaktır. Berber, garson, terzi ve kunduracılarla Fransızca konuşur.

Bihruz Bey bir gün eğlenmek, lüks kıyafetleri, lüks asaları ve gayet pahalı olan at arabasıyla caka satmak için bir açık hava eğlence yerine (park diyebiliriz fakat giriş ücretli bahçeli havuzlu bir mekân) gitmişken yine kendisi gibi gayet lüks bir araçtan (lando) inen iki kadın görür ve birden bu kadınların birine aşık olur. Bihruz Bey aslında kadına aşık olmaktan ziyade kendi kafasındaki kadın modeline âşık olmuştur.Onu çok yüksek bir aileden zanneder, türlü türlü hülyalara kapılır. Bihruz Bey, Periveş Hanım'a önce çiçek verir, ertesi hafta da arabasına bir mektup atar. Fakat o günden sonra da kızı bir daha görmez.

Bihruz Bey'in aynı dairede birlikte çalıştığı Keşfi Bey adında bir arkadaşı vardır. Keşfi Bey yalancılığıyla ünlü bir adamdır. Bir gün, kızdan haber alamadığı için üzülen Bihruz Bey'e Periveş'in öldüğünü söyler. Delikanlı kendini büyük bir acıya kaptırır, ne yazık ki sevgilisinin mezarının nerede olduğunu bile bilmemektedir. Bu arada Bihruz Bey'in serveti de tükenmektedir.

Bir ramazan akşamı çarşıda dolaşırken Periveş'e rastlar ama onu ölen kadının kız kardeşi zanneder. Sonunda, karşılaştığı kadının Periveş'in kendisi olduğunu anlar. Ayrıca kadının, zannettiği gibi yüksek bir aileden gelmediğini fark eder. Periveş'le yanındaki Çengi Hanım'ın küçümseyici sözleri ve gülüşmeleri arasında hızla yanlarından uzaklaşır.

Karakterler

Bihruz Bey: Tam da dönemin burjuva gençliğinin olması gerektiği gibi Fransız kültürüne hayran züppe bir gençtir. Ona göre Türkçe kaba ve yetersiz bir dildir. Türkler kaba ve medeniyetten yoksun insanlardır. Türkçe gerekmediği sürece konuşulmamalıdır. Ama o dönem yüksek memur ve tüccar çocuklarının genelinde olduğu gibi Fransızcaya da hakim değildir ve Türkçe Fransızca karışımı bir dil ile konuşur. Öyle ki doğru dürüst Fransızca şiir çevirisi bile yapamaz. Ayrıca Bihruz Bey mirasyedi bir gençtir ve hayatı lüks alafranga kıyafetler ısmarlamak, kır kahvelerinde ve mesire yerlerinde lüks arabasıyla gezmekten ibarettir. Yine Bihruz Bey'in diğer bir karakteristik özelliği ise istediği her şeye sahip olması ve bunun verdiği şımarıklığın pençesinde olmasıdır ki hikâyenin ana kısmı da biraz da bu konu üzerinden gelişir.

Periveş Hanım: Romanda Bihruz Bey'in âşık olduğu kadın. Bihruz Bey'in zannettiğinin aksine, ortalama bir aileden gelen, hem kendini göstermek hem de gezme amaçlı olarak sürekli mesire alanlarına gelen birisidir.[2]

Keşfi Bey: Bihruz Bey'in Bab-ı Ali'de onunla aynı kalemde çalışan bir arkadaşı. Romanda düzenbaz ve yalancı bir kişilik olarak karşımıza çıkar.

Mösyö Pierre: Bihruz Bey'in evine gelen ve ona Fransızca öğreten paragöz eğitmen.

Valide Hanım: Bihruz Bey'in annesi.

Çengi Hanım: Periveş Hanım'ın yakın arkadaşı.

Temalar

Roman, dönemin İstanbul'unda görülen kimi cahilce davranış kalıplarını, eğlence ve zevk yaşamını anlatmaktadır. Osmanlı yenileşme hareketleri çerçevesinde Tanzimat'la birlikte Batı'ya açılan Osmanlı Devleti'nde yaşanan batılılaşma sürecinin yanlış özelliklerinin vurgulandığı yapıtta, Bihruz Bey ve onun romantik aşkı konu edilmiştir. Romanda Bihruz Bey karakterinden hareketle batılılaşmayı anlamayan tip eleştirilir. Bihruz Bey, az buçuk Fransızcasıyla berberler, kunduracılar, terziler ve garsonlarla konuşmayı, araba kullanmayı ve şık giyinip kendine bakmayı marifet bilmekte ve komik durumlara düşmektedir. Roman kahramanı Bihruz Bey, birçok yönden Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Bey'le Rakım Efendi adlı romanındaki Felatun Bey karakteriyle benzerlikler gösterir.

Kitap bir aşk hikâyesini anlatmakla beraber, dönemin toplumsal ve sosyal yapısını incelemekte, İstanbul'un entelektüel çevresini oluşturan Jön Türklerin ve üst tabakanın yaşantısını eleştirmektedir.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Araba Sevdası için “Muayyen iktisadi şartlar etrafında teşekkül etmiş köksüz bir kalabalığın romanıdır” yorumunu yapmıştır.[3]

Uyarlamalar

Roman, tiyatro yazarı Betül Odabaşı Törk tarafından 2015 yılında tiyatroya uyarlanmıştır. Ayrıca TRT tarafından hazırlanan radyo tiyatrosu bulunmaktadır.[4]

Kaynakça

  1. ^ Zeynep Kerman. "ARABA SEVDASI". İslam Ansiklopedisi. 16 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ Onur Torun (21 Ocak 2022). "Araba Sevdası – Recaizade Mahmut Ekrem". Mahal Edebiyat. 18 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ Nuray Sancar. "Araba Sevdası". Evrensel. 6 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  4. ^ "Araba Sevdası". TRT Radyo. 26 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Türk kültürü kökeni Orta Asya'nın kültürel birikimine dayanan bir kültürdür. Selçuklu döneminden itibaren Doğu Akdeniz ve İslam kültürleri ile etkileşim halinde olup Modern Türkiye'ye kadar gelişti.

Türk edebiyatında roman, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir yazım türüdür. Roman, Tanzimat'la başlayan batılılaşma sürecinin bir parçası olarak Türk edebiyatına girmiş olup, Fransız edebiyatından eserler başta olmak üzere ilk Türkçe örnekleri çeviri eserlerde gözlemlenmiştir. Şemseddin Sâmi’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri sıklıkla "ilk Türkçe roman" olarak adlandırılsa da daha önce yazılmış başka romanlar da mevcuttur. Fransız romantizm akımından etkilenmiş ve ağırlıklı olarak aşk ve "yanlış batılılaşma" konularını ele almış ilk Osmanlı romanları genellikle oldukça zayıf olup, karakterler yüzeysel işlenmiş ve karikatüre benzeyen tipler ortaya çıkarmıştır. Servet-i Fünûn edebiyatı döneminde romanlar gelişmeye başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Şükûfe Nihal</span> Türk şair

Şükûfe Nihal Başar, Türk şair, öğretmen, eylemci ve aktivisttir.

<span class="mw-page-title-main">Halit Fahri Ozansoy</span> Türk şair, gazeteci, oyun yazarı ve öğretmen (1891-1971)

Halit Fahri Ozansoy, Türk şair, gazeteci, oyun yazarı ve öğretmendir.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet İhsan Tokgöz</span> Türk bürokrat, siyasetçi, yazar, çevirmen ve spor yöneticisi

Ahmet İhsan Tokgöz, Türk gazeteci, tercüman, matbaacı, yayımcı, siyasetçi ve spor yöneticisi.

<span class="mw-page-title-main">Halid Ziya Uşaklıgil</span> Türk romancı ve yazar (1866–1945)

Halid Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünûn ve cumhuriyet dönemi Türk romancı ve yazar. Bâzı edebî yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halid Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Oktay Rifat</span> Türk şair, romancı ve oyun yazarı

Ali Oktay Rifat, Türk şair, oyun yazarı ve roman yazarı. Türk şiirinin en büyük isimlerinden birisi kabul edilir. Orhan Veli ve Melih Cevdet'le birlikte Garip Akımı'nın kurucularındandır. 1955 yılından itibaren İkinci Yeni adlı şiir akımına yönlenmiştir. Şiir dışında roman ve oyun türlerinde de eserler vermiştir. Şair Nazım Hikmet'in kuzenidir.

Tanzimat edebiyatı, Tanzimat döneminin kültürel ve siyasi hareketlerinin sonucu olarak ortaya çıkmış edebiyat akımı. 3 Kasım 1839'da Mustafa Reşid Paşa tarafından ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak, gerek siyasi alanda gerek edebî ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Şinasi ile Agah Efendi'nin birlikte çıkarmış olduğu Tercüman-ı Ahval bu edebiyatın başlangıcı olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Yakup Kadri Karaosmanoğlu</span> Türk yazar, diplomat

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Türk yazar ve diplomattır. Türk Dil Kurumunun kurucularındandır.

<i>Ağır Roman</i> 1997 yapımı Türk filmi

Ağır Roman, 1997 yapımı bir Mustafa Altıoklar filmidir. Filmin senaryosu Metin Kaçan ve Mustafa Altıoklar'a aittir. Başrollerde Müjde Ar, Okan Bayülgen, Mustafa Uğurlu, Burak Sergen, Savaş Dinçel ve Küçük İskender oynamıştır. Film Metin Kaçan'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır ve Türk sinemasının en ses getiren filmlerinden biridir. Eser adını ağır bir Roman oyun havasından alır.

<span class="mw-page-title-main">Suriye Türkmenleri</span> Etnik grup

Suriye Türkmenleri ya da Suriye Türkleri, Suriye'de yaşayan Türk azınlıktır.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Samipaşazade Sezai</span> Türk gerçekçi öykücü, romancı, siyasetçi

Sami Paşazade Sezai, Türk gerçekçi öykücü, romancı. Türk edebiyatının ilk gerçekçi romanlarından birisi olma özelliğiyle edebiyat tarihinde büyük önem taşıyan Sergüzeşt adlı romanın yazarıdır. 1892'de yazdığı Küçük Şeyler ile Türk edebiyatında modern öykücülüğün kurucularındandır.

<i>Aşk-ı Memnu</i> Halid Ziya Uşaklıgilin eseri

Aşk-ı Memnu, Halid Ziya Uşaklıgil'in realist-naturalist bir romanıdır. İlk olarak 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1901'de kitap olarak yayımlanmıştır.

<i>Brahmsı Sever misiniz?</i> (film)

Brahms'ı Sever misiniz?, 1961 Fransa - ABD ortak yapımı romantik dramatik filmdir. Özgün adı Goodbye Again olan film sıklıkla Aimez-vous Brahms? olan Fransızca adıyla da anılmaktadır. Film tekrar elveda anlamına gelen İngilizce adını ise filmde gece kulübündeki şarkıcı Diahann Carroll'ın seslendirdiği caz parçasından almıştır.

<i>Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat</i> Şemsettin Saminin romanı

Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat Tanzimat Edebiyatı'nın birçok türünde eserler vermiş yazarlarından Şemsettin Sami tarafından kaleme alınmış bir romandır. Kasım 1872'den 1873 yazına değin Hadîka gazetesinde yayınlanmış, ilk 1875'te kitap hâlinde basılmıştır. Acıklı bir aşk hikâyesini anlatan bu eser, Batı edebiyatı tarzında yazılmış ilk Türkçe romanlardan biri ve Osmanlıca harflerle basılmış ilk romandır..

<i>Tütün Zamanı</i> Necati Cumalının 1959 yılında yayımlanan romanı

Tütün Zamanı, Necati Cumalı'nın 1959 yılında yayımlanan romanı. Roman gene aynı yıl içerisinde Orhon M. Arıburnu'nun yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılmıştır. Eser 1971 yılında "Zeliş" adıyla tekrar basılmıştır.

Süleyman Tevfik Özzorluoğlu, Türk mütercim, gazeteci ve sözlükbilimci.

<i>Çengi</i> (roman) Türk Romanı

Çengi, 1877'de yayımlanan Ahmed Midhat Efendi romanı. İlkin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilmiş, ardından kitap olarak yayımlanmıştır. Eser her birine "kitap" adı verilen dört bölümden oluşur; her bir bölümünün başlı başına bir hikâye olduğu romanın ilk bölümü yedi yıl sonra 1884'te, olaylar Ahmet Mithat Efendi tarafından müzikli bir sahne eseri haline getirilmiş ve Çengi yahud, Daniş Çelebi adıyla kitap halinde basılmıştır. İspanyol yazar Miguel de Cervantes Saavedra'nın romanı Don Kişot'a öykünerek yazılmıştır. Cervantes'in Don Kişot'una mukabil Ahmet Mithat da romanının karakteri olan Danış Çelebi'yi bir "Türk Don Kişot"u olarak takdim etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Piknik</span>

Piknik, bir günübirlik gezi sırasında, açık havada uygun bir ortamda - genellikle park, göl kenarı veya ilginç bir manzaraya sahip herhangi bir doğal ortamda- gerçekleşen yeme ve eğlenme amaçlı etkinlik.