İçeriğe atla

Antikomünizm

Antikomünist bir sembol
Śląsk Wrocław taraftarlarının Wrocław Şehir Stadyumu'nda açtığı "Kahrolsun Komünizm" yazılı pankart, 2012
Rus İç Savaşı yıllarında Lenin, Troçki ve diğer Sovyet liderlerinin, rahipleri Marx'a kurban verir gibi gösteren Beyaz Ordu propaganda posteri, 1919
Vichy Fransası'nda Milice posteri: "Komünizme Karşı! General Sekreteri Joseph Darnand"

Antikomünizm ya da komünizm karşıtlığı, kapitalist görüşlere karşı olan ve aksinin gerçekleşebileceğini öneren komünizm düşüncesine karşı olarak komünist sistem ve görüşlerin yayılımını engelleme çalışmalarıdır.[1] Bununla birlikte Marksist-Leninist politikaların 20. yüzyılda dünya üzerine söz sahibi olması üzerine, bu politikalara karşı olan görüşleri ifade eden bir terimdir.

Başlangıcı fikirsel olarak Karl Marx ve Friedrich Engels'in komünizm ile ilgili düşüncelerini açıkladığı döneme denk gelse de, somut olarak Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'nin ve yeni sistem arayışı içerisinde olan savaş yorgunu Asya devletlerin katılımıyla 1917-1922 aralığında kurulan Sovyetler Birliği dönemine dayanır.[2] II. Dünya Savaşı öncesi ve savaş sırasında Adolf Hitler ve Benito Mussolini gibi milliyetçi liderler anti-komünist politikalar izlemiş, savaş sonrasında ise Amerika Birleşik Devletleri (ABD) en belirgin karşı çıkışı yaparak NATO'nun kurulmasına ön ayak olmuş ve bütün dünya ülkelerinde antikomünizm faaliyetlerine destek vererek bu eylemlerin birer parçası olmuştur.[3][4] Bu gelişme üzerine sosyalist ülkeler bir araya gelerek Varşova Paktı adlı askerî ve siyasal birliği oluşturmuştur.[5]

Antikomünist politikalar Avrupa'da hâlen zaman zaman devam etmektedir. Örneğin Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi 25 Ocak 2006 tarihindeki kış oturumunda "totaliter komünist rejimleri kınadığını" açıklamıştır. Bununla birlikte Avrupa Parlamentosu 2008 yılında 23 Ağustos gününü "20. yüzyıl Nazi ve komünist suçlar için Avrupa çapında anma günü" yapma önerisinde bulunmuştur.[6]

Tarihi

Komünist Manifesto'nun Almanya'da yapılan ilk baskısı, 1848

Başlangıç

"Antikomünizm" ve "Antisosyalizm" kavramları terim olarak 1840'lı yıllarda ilk kez kullanılmaya başlanmıştır.[7] Dönemin mülk sahibi sınıfları ve muhafazakârları, mülkiyetin paylaşılması gerektiğini söyleyenlere karşı bu bu tanımı kullanmıştır.[8] Ardından Karl Marx ve Friedrich Engels'in 1848'de ünlü Komünist Manifesto adlı eserini yayınlaması ve 1848 Devrimleri ile birlikte toplumda yer edinen komünizm düşüncesi, bu sınıflarda korkuya yol açmış ve antikomünist söylemler daha da belirgin hale gelmiştir.[not 1]

Ardından 1871 yılında gerçekleşen Paris Komünü, bu komünist kalkışmanın ilk örneği sayılır.[9] Komün halkı 2 ay boyunca iktidarı kendi eline almış, daha sonra hükûmet güçleri tarafından bastırılmıştır. Bu olay daha sonra birçok marksist önder tarafından örnek gösterilecektir.

Bununla birlikte aynı yıllarda anarşist düşünürler ile Marx ve komünizm taraftarları arasında bir çekişme bulunmaktaydı. Anarşizmin kuramsal öncülüğünü yapan Prodon ve Bakunin, "devletin ortadan kaldırılması" konusunda, Karl Marx'ı eleştirmiş ve onu despotizm ve otoriterleşme ile suçlamışlardır.[10] Birinci Enternasyonal'in beşinci kongresi olan ünlü Lahey Kongresi'nde Bakunin ve Marx arasında sert tartışmalar geçmiş, Bakunin Marx'ın fikirlerini otoriter olarak değerlendirmiştir. Bunun üzerine anarşist ve komünist gruplar arasında yoğunlaşan tartışmalar çıkmış ve ardından anarşistler dışlanarak kongreden ayrılmak zorunda kalmışlardır. Bu kongre anarşist ve komünist grupların birlikte yer aldığı son kongre özelliği taşır.[11] Marx'ın yakın çalışma arkadaşı ve komünizmin kuramsal kurucuları arasında görülen Friedrich Engels de Otorite Üzerine adlı makalesinde proleter devrimin devlet karşısındaki tutumu konusunda anarşistlerin kongredeki tutumunu kıyasıya eleştirmiştir.[12][not 2]

I. Dünya Savaşı sonrası

Komünist fikirlere karşıtlığın başlangıcı marksizmin felsefi olarak yeni kuramsallaştığı yıllar olsa da, somut olarak Sovyetler Birliği'nin kuruluş yıllarına dayanmaktadır (1917-1922). I. Dünya Savaşı'ndan çıkmış savaş yorgunu çeşitli halklar, yeni bir sistem arayışı içerisine girmişler ve bu tarihlerde sosyalizm fikirleri işçilerde ve halklarda heyecan uyandırmaya başlamış ve hatta bir kurtuluş yolu olarak görülmüştür. Fakat marksist teorinin karşıt olduğu burjuvazi ve kilise, bu fikre baştan beri cephe almış ve bu görüşü yeryüzünden silmeye çalışmıştır. Örneğin 1920 yılında Papa XV. Benedictus, laiklik içeren bu toplum düzeninin Hristiyan medeniyetinin temellerini zayıflatacağını bildirerek Kutsal Makam aracılığıyla resmî bir açıklama yaparak komünizm akımını kınamıştır.[13] Bununla birlikte zengin toprak sahipleri, şirketler ve eski düzeni isteyen tüm kesimler bu propagandayı desteklemişler, hatta birer parçası olmuşlardır.[14][15]

İngiliz müdahalesini konu alan Bolşevik karşıtı bir propaganda posteri, 1919[not 3]

Çarlık yanlısı Beyaz Ordu birlikleri, Ekim Devrimi ardından iktidara gelen Bolşeviklerin devirmek için 1917-1922 yılları arasında Rus İç Savaşı'nı başlatmıştır. ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Polonya, Japonya gibi ülkelerden finansal destek, silah ve asker yardımı alan[16] Beyaz Ordu birlikleri, Kızıl Ordu mensuplarına ve kendilerine destek vermeyen sivil halka yönelik şiddet ve katliam hareketlerine yönelmişlerdir.[17] Örneğin sadece Arhangelsk’te 8 bin civarında Bolşevik mahkûm idam edilmiş ve yaklaşık 38 bin mahkûm işkence ve hastalıktan hayatını kaybetmiştir.[18] Pravda gazetesinin açıklamasına göre 1918 yılında Bolşevik kurbanların resmi sayısı 30 binin üzerindeydi.[19] Beyaz Terör olarak anılan bu olaylar Sovyet tarihinde "Elit soylu sınıfının destekçilerinin sömürülen yoksul kitlelere yönelik şiddet hareketi" olarak tarif edilmiştir.[20]

Almanya'daki Spartakistler Birliği karşıtı poster, 1919

Marksist-Leninist felsefenin enternasyonal komünist toplumu hedeflemesi sebebiyle, ortaya çıkışından bu yana uluslararası toplumda büyük etkilere yol açmıştır.[21] Özellikle Komintern, I. Dünya Savaşı'ndan sonra gerek uluslararası komünist dünyaya gerekse komünist partilere öncülük etmiş ve onları yönlendirmiştir. Bununla birlikte 1917'deki Ekim Devrimi sonrasında kurulan Sovyetler Birliği, dünyadaki tüm komünist ayaklanmalara destek vermiş, bununla birlikte sömürgeci ve emperyalist müdahalelere karşı mücadele etmiştir. Kurtuluş Savaşı'nda Sovyetler Birliği-Türkiye ilişkileri bu kapsamda geliştirilen bir ilişkiye örnek teşkil eder. Bu sebeple dünyadaki tüm ayaklanmaların, özellikle de komünist ayaklanmaların Sovyetler Birliği tarafından çıkarıldığı görüşü ortaya çıkmıştır. Örneğin Almanya'da Spartakistler Birliği Ekim Devrimi'nin başarısının ardından birçok ayaklanma örgütlemiştir. Fakat 1919'daki ayaklanma Freikorps tarafından kanlı olarak bastırılmış ve çok sayıda Spartakist öldürülmüştür.[22]

Bu dönemden II. Dünya Savaşı yıllarına kadar en belirgin antikomünist faaliyetler İtalya Krallığı ve Nazi Almanyası'nda gerçekleşmiştir. Kara Gömlekliler ve Schutzstaffel gibi askerî örgütler bu ülkelerdeki komünist, sendikacı, öğretim üyesi, aydın ve aktivisti öldürmüş ve komünist faaliyetlerle bağlantılı olduğunu düşündüğü birçok kişiye suikastlar düzenlemişlerdir.[23][24] Anti-marksist ideolojiler olan Faşizm ve Nazizm İtalya ve Almanya'da iktidara gelmiş, Ulusal Faşist Parti lideri Benito Mussolini ve Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi lideri Adolf Hitler, bu ülkelerdeki bütün komünist faaliyetleri yasaklamışlardır. 1936 yılında iki ülke arasında Berlin-Roma Mihveri kurularak antikomünist faaliyetlerde işbirliğine gidilmiştir.[25]

II. Dünya Savaşı sonrası

II. Dünya Savaşı'ndan galip çıkan Müttefik Devletler'in liderleri Winston Churchill, Franklin D. Roosevelt ve Josef Stalin, Avrupa'nın yeni düzeni konusunda düzenlenen Yalta Konferansı görüşmelerinde, 1945

II. Dünya Savaşı'ndan galip çıkan SSCB, Avrupa'daki yeni rejimlerin kaderinde belirleyici rol oynamıştır. Savaşın ardından Avrupa'daki pek çok ülkede "halk demokrasisi" adı verilen yönetim biçimlerinin benimsenmesi ve beraberinde sosyalist ekonomiye geçilmesi Amerika Birleşik Devletleri federal hükûmeti tarafından tepkiyle karşılanmıştır. 5 Mart 1946'da Batı'nın önde gelen siyasetçilerinden Winston Churchill, Başkan Harry S. Truman'ın yanında Sovyetler Birliği'ne karşı siyasal savaş ilan eden ve Demir Perde ifadesine yer veren ünlü konuşmasını yapmış ve sosyalist düzene karşı güçbirliği yapma çağrısında bulunmuştur.[26] Bu konuşma, uluslararası dünyada Batı Bloku için bir eylem planı olmuş, böylece bir silahlanma yarışı başlatılarak SSCB ve onun müttefik ülkeleri çerçevesinde ABD üslerinin ve askerî blokların kurulmasına yönelik Soğuk Savaş dönemi açılmıştır. Ardından Mart 1947'de ABD Başkanı Truman, SSCB'nin tehdidi altında olduğunu ileri sürdüğü ülkelere ekonomik ve askerî yardıma dayalı Truman Doktrini'ni ilan etmiştir.[27]

Ardından ABD Dışişleri Bakanı George Marshall 5 Haziran 1947 günü Harvard Üniversitesi'ndeki bir konuşmasında savaştan çıkan Avrupa ülkelerine ekonomik yardım yapacaklarını bildirmiştir. Marshall Planı olarak bilinen ve Doğu Avrupa ülkelerinin ekonomik sistemlerini değiştirmeyi hedefleyen bu ekonomik pakete göre, "Avrupa ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik işbirliğine girişmeli ve birbirlerinin eksikliklerini kendileri tamamlamalı, bu genel işbirliği sonunda bir açık ortaya çıktığında Amerika, bu açığın kapatılması için yardım etmeli ve bunun için de önce bir işbirliği programı yapmalıydılar".[28] Fakat Doğu Avrupa ülkeleri Temmuz 1947'de "Amerikan emperyalizminin bir aleti" olarak tanımladıkları Marshall Planı'nı reddettiklerini açıkladılar ve aynı yılın Ekim ayında SSCB ve sosyalist yönetime sahip ülkeler, dış siyasette paralel davranma amacıyla Kominform'u kurdular.[29]

Ülkelere göre uygulamalar

Amerika Birleşik Devletleri

1950'lerde komünistlerin basına çıkarılmamasını isteyen ABD basını

ABD'de ortaya çıkan Kızıl Tehlike propagandası 1917 yılında gerçekleşen Ekim Devrimi sonrasında sosyalizm düşüncesinin politik alanda etkinleşmesi üzerine başlatıldı. ABD'de komünizm korkusunu tetikleyen asıl olay ise 1919 yılında yaşanan işçi grevleriydi. Yüzbinlerce metal ve kömür işçisi grevlere çıktı. Ayrıca aynı dönemde Boston'da görev yapan polisler de bazı eylemler gerçekleştirdi. Dönemin ABD federal hükûmeti, bütün bu protestoların örgütleyicilerinin komünistler olduğunu açıkladı. Ardından 1920 yılında başlatılan "komünist avı" ile beraber 6,000 civarında politik aktivist, ABD federal hükûmeti Kızıl Tehlike adını verdiği antikomünist propagandaya dayanılarak hapse atıldı. Ardından 1920-1930 yılları arasında yoğun antikomünist propagandaların yapıldığı bir kültür inşa edildi.[30]

II. Dünya Savaşı sonrası oluşan Soğuk Savaş ortamında ABD komünizmi kendisine düşman akım olarak belirlemiş NATO'nun kurulmasını sağlayarak komünizm düşüncesine savaş açmıştır.

Almanya

Weimar Cumhuriyeti

I. Dünya Savaşı’ndan sonra Weimar Cumhuriyeti’nde komünistlere karşı devlet eliyle örgütlenen ve düzensiz silahlı birlikler olan Freikorps kurulmuştur. Spartakistler Birliği Ekim Devrimi'nin başarısının ardından birçok ayaklanma örgütlemiş, buna karşın en son 15 Ocak 1919'da düzenlenen ayaklanma Freikorps tarafından kanlı olarak bastırılmış ve aralarında hareketin önderlerinden Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg'un da aralarında bulunduğu yüzlerce kişi katledilmiştir. Ayrıca aynı birlikler 1919 yılında Bavyera Sovyet Cumhuriyeti'ne de son vermişlerdir.[31]

Nazi Almanyası

Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı yıllarında Rusça hazırlanan propaganda posteri: Kahrolsun Bolşevizm!

Aşırı muhafazakâr, milliyetçi ve antikomünist görüşleriyle bilinen William Hearst 1934’te Nazi Almanyası'na gitmiş ve Adolf Hitler tarafından bir misafir ve arkadaş olarak karşılanmıştır. Bu seyahatinden sonra Hearst’ün gazeteleri komünizme karşı daha da keskinleşmiş, sosyalizme, özellikle Sovyetler Birliği ve Stalin’e karşı her gün daha fazla makale yayınlamaya başlamışlardır. Bununla birlikte Hearst, Hitler’in sağ kolu Hermann Göring’in bir dizi makalesini yayınlayarak Nazi propagandasına girişmiştir. Fakat gazeteler çok sayıda okuyucunun protestosu sonucu bu makalelerinin yayınını durdurmak ve piyasadan çekilmek zorunda kalmıştır.

Hitler’i ziyaret ettikten sonra, Hearst’ün sansasyonel basını Sovyetler Birliği’nde gerçekleşen korkunç olaylar hakkında “ifşaatlarla” dolmaya başlamıştır. Bu konular cinayetler, soykırım, kölelik, yöneticilerin sefahati ve halkın sefaleti üzerine işlenmekteydi. Tüm bu olaylar büyük puntolarla manşetten verilmekteydi. Malzeme de Nazi politik polisi Gestapo tarafından sağlanıyordu. Gazetelerin ilk sayfasında sık sık Sovyetler Birliği hakkında karikatürler ve elinde bir bıçak olan haydut Stalin karikatürü gibi fotoğraflar yer alıyordu. Bu makaleler o yıllarda her gün ABD'de yaklaşık 40 milyon kişi, dünyada da daha milyonlarca kişi tarafından okunmaktaydı.

Hearst'ün Sovyetler Birliği'ne karşı ilk basın kampanyalarından biri Sovyetler Birliği tarafından suni olarak yaratılan kıtlık sebebiyle milyonlarca Ukraynalı sivilin öldürüldüğü soykırım Holodomor hakkındaydı. Bu kampanya 18 Şubat 1935'te, Chicago American gazetesinin "Sovyetler Birliğinde 6 milyon insan açlıktan öldü" manşetiyle başladı. Hearst'e bağlı gazeteler Nazi Almanyası'nın sağladığı malzemeyle Bolşevikler tarafından yaratılan ve Ukrayna'da birkaç milyon kişinin ölümüne yol açan soykırım hakkında hikâyeler yazmaya başladı.[32]

Batı Almanya

II. Dünya Savaşı sonrası kurulan Batı Almanya, totaliter ve "aşırılık" olarak tanımladığı komünizme karşı yasalar çıkarmıştır.[33]

Arjantin

Arjantin Antikomünist İttifakı'nın Kirli Savaş kapsamında düzenlediği Pasco Katliamı'ndan bir görüntü, 1975

Arjantin'de Nazi yanlısı Tacuara Milliyetçi Hareketi, 1950'li ve 60'lı yollarda birçok antikomünist faaliyette bulunmuştur.[34]

Ardından 1973 yılında genelkurmay başkanı olan Jorge Rafael Videla; Emilio Eduardo Massera, Guillermo Suárez Mason gibi isimlerle birlikte marksist eylemcilere karşı askerî harekâtlar düzenlemiş ve bu operasyonlarda yüzlerce komünist öldürülmüştür. Ardından 24 Mart 1976'da ordu ülke yönetimine el koymuş, Isabel Peron cumhurbaşkanlığından uzaklaştırılmış ve oluşan yeni askerî cunta mahkemelerin, siyasi partilerin ve sendikaların çalışmaları durdurmuştur.[35]

Bununla birlikte aynı yıllarda kurulan Arjantin Antikomünist İttifakı, 1970'li yıllarda yüzlerce kişinin ölümüne yol açan eylemler ve suikastlar gerçekleştirmiştir.[36][37] Kirli Savaş olarak bilinen bu yıllarda birçok kaçırma, işkence ve devlet terörü yaşanmış ve olaylar sırasında birçok kişi ölmüştür. Öldürülen ya da kaçırılan kişilerin aileleri çocuklarını bulmak için on yıllarca süren mücadeleler vermişlerdir.[38]

Brezilya

Brezilya'da 1960'lı yıllarda Komünist Avcılık Komutanlığı adındaki paramiliter örgüt birçok antikomünist faaliyet gerçekleştirerek birçok kişinin ölümüne neden olmuştur.[39]

Endonezya

Endonezya Komünist Partisi karşıtı propaganda broşürleri

1965 yılında Endonezya'da 30 Eylül hareketi olarak bilinen antikomünist bir katliam yaşanmıştır. Ordu birlikleri tarafından gerçekleştirilen bu katliamda 300.000 ile 500.000 arasında kişinin sistematik olarak öldürüldüğü belirtilmektedir.[40][41][42] Bazı kaynaklara göre bu sayı bir milyona yaklaşmaktadır.[43]

30 Eylül 1965 tarihinde bir grup subay, bazı Endonezya Komünist Partisi üyeleriyle birlikte iktidardaki Endonezya ordusunu devirmek için bir girişimde bulunmuş ve olaylar sırasında altı general öldürülmüştür. Fakat bu müdahale başarısız olmuş ve hayatta kalan ordu liderleri birkaç gün içerisinde ayaklanmayı bastırmıştır. Ardından misilleme yapmaya karar veren generaller askerî ağırlıklı bir rejim kurarak yüz binlerce komünisti, bütün aileleriyle birlikte katletmiştir.[44][not 4]

İtalya

Benito Mussolini, faşist Kara Gömlekliler ile Roma Yürüyüşü'nde, 1922

1922 yılında iktidara gelen Benito Mussolini önderliğindeki Ulusal Faşist Parti, ülkedeki katı antikomünist politikaların uygulayıcısı olmuştur. Parti, ateşli anti-komünizm propagandaları ile birlikte milliyetçi politikaları hayata geçirmiş, tüm eski sendikal faaliyetleri kanun dışı ilan ederek faşist politikaları destekler hale getirmiş ve üniversitedeki öğretim görevlileri dahil kurulan tüm kurumsal çalışanların faşist rejimi savunacaklarına dair yemin etmelerini zorunlu hale getirmiştir.[45] Bu dönemde bizzat Mussolini'nin örgütlemiş olduğu Kara Gömlekliler, komünist gruplarla çatışmakta ve kendilerine karşı gelenleri sindirmiştir.[46] Zira Mussolini'nin bu yeni politikaları eleştiren İtalyan Sosyalist Partisi lideri Giacomo Matteotti, parlamentodaki konuşmasından birkaç gün sonra faşist Kara Gömlekliler tarafından kaçırılıp öldürülmüştür.[47]

Mussolini, iktidara geldikten sonra kitap ve gazetelere derhal sansür getirmiş, eğitim sistemini faşist ilkelere göre dizayn edilmesini sağlamış ve seçim sisteminde yapılan düzenlemeler ile Faşist Parti dışındaki diğer partilerin kapanmasını sağlamıştır.

Japonya

Japon İmparatorluğu'nda Tokkō adı verilen antikomünist "düşünce polisi" birlikleri, 1938

Japon İmparatorluğu'nda 1925 yılında Barış Koruma Kanunu adında, sosyalizm, komünizm ve anarşizm düşüncelere karşı bir kanun çıkarılmıştır. Ardından 1928 yılında 15 Mart Olayı olarak bilinen olay gerçekleşmiş, Japon Komünist Partisi üyesi ve onlarla bağlantılı emek hareketi üyeleri yaklaşık 1,600 kişi tutuklanmış ve yürürlükteki Barış Koruma Kanunu gereğince komünist olduğundan şüphelenilen birçok kişi gözaltına alınmıştır.[48] Tutuklananlar arasında marksist ekonomist Hacime Kavakami de bulunmaktaydı. Gerçekleşen bu komünist avında Tokkō adı verilen "düşünce polisi" birlikleri görev almıştır.[49] Birçok işkence, faili meçhul cinayet ve terör eylemlerinden sorumlu tutulan bu örgütün kimi kaynaklarda Nazilerin kurduğu Gestapo adlı gizli polis örgütüne kıyasla daha az merhametli olduğu belirtilmektedir.[50] Bu polis gücüne bağlı casuslar ünlü sosyalist gerçekçi yazar Takiji Kobayashi'nin 1933'teki ölümünden de sorumludur. Aynı yıl (1928) general Tanaka Giichi'nin liderliğindeki hükûmet, mevcut yasadaki ceza süresini 10 yıldan ölüm cezasına kadar genişletmiştir.[51]

Japonya Berlin Büyükelçisi Kintomo Mushanokōji ve Almanya Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop Anti-Komintern Paktı'nı imzalarken

25 Kasım 1936 tarihinde, Japon İmparatorluğu, Nazi Almanyası ile Komintern'e karşı kurulan Anti-Komintern Paktı'nı imzalamıştır. 6 Kasım 1937 tarihinde ve İtalya Krallığı da bu pakta katılmıştır.[52][53]

Şubat 1941'de 1925 yılında yazılan kanun yeniden yazılmıştır. Yeni yasa da "Komünist şüphesi" ifadesi yerine "Komünizm sempatizanı" ifadesi çok daha sıkça kullanılmış ve Tokkō tarafından denetlemeye tabi tutulmuştur. Bununla birlikte, temyiz mahkemeleri, bu yeni düşünce suçları kapsamından çıkarılmış ve Adalet Bakanlığı'na düşünce suçu olaylarına avukat atama yetkisi veriştir. Dolayısıyla tüm komünistlerin avukatlığını rejim yanlısı kişilerin yapması sağlanmış ve derhal cezalandırılmaları hızlandırılmıştır. Tüm bu yeni hükümler 15 Mayıs 1941 yürürlüğe girmiştir.[54]

II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Japonya'da antikomünist faaliyetler devam etmiş, CIA destekli politikacılar komünizm düşüncesine karşı durmaya devam etmişlerdir.[55][56] 1948-1951 yılları arasında Japonya'da "Kızıl tasfiye" olarak bilinen dönem yaşanmış, komünist oldukları iddiasıyla yaklaşık 20.000 kişi işten çıkartılmıştır.[57]

Kore

Bodo League Katliamı'nda idam öncesi yere yatırılan mahkûmlar

1950 yazında Kore Savaşı sırasında komünistlere ve komünizm sempatizanı olduğu düşünülen şüphelilere karşı Bodo League Katliamı olarak bilinen bir katliam gerçekleştirilmiştir. Güney Kore başkanı Syngman Rhee; Güney Kore İşçi Partisi ve Bodo League üyelerinin idam edilmesi emrini vermiştir.[58][59] Ardından yaşanan olaylarda, Güney Kore Barış ve Uzlaşma Komisyonu komiseri Kim Dang-Çun'a göre, en az 100.000 kişi idam edilmiştir. Diğer bazı kaynaklara ise ölü sayısını en az 200.000 olarak vermektedir.[60] Bazı Amerikalı tanıklara göre, 12-13 yaşlarında kız çocukları dahi idam edilmiştir.[61] Bununla birlikte hapishanelerde yeterli yer olmadığı için öldürülen kişi sayısının çok daha arttığı belirtilmiş, Güney Koreli Emekli Amiral Nam Sang-hui, sadece kendisinin denize 200 siyasi mahkûmun cesedini attığını itiraf etmiştir.[61]

Bununla birlikte yine Kore Yarımadası'nda gerçekleştirilen Namyangju Katliamı, Goyang Geumjeong Mağarası Katliamı ve Jeju Ayaklanması'nda birçok kişi komünist olduğu iddiasıyla öldürülmüştür.[62][63][64]

Macaristan

Macaristan'da komünistler asılıyor, 1919

Macaristan'da Szeged faşizmi adı verilen düşünce akımı I. Dünya Savaşı'nın bitmesini izleyen yıllarda ortaya çıkmıştır. Macar Ulusal Savunma Birliği'nin ortaya attığı antikomünist fikirlere sahip bu düşünceye 1919 yılından itibaren nasyonal sosyalizm ve faşizm fikirleri de eklenmiştir. Adını Szeged şehrinden alan bu düşünce, savaş yıllarında komünistlerin ülkelerine ihanet ettiği ve bu sebeple savaşı kaybettiği doktrini üzerine kuruludur.[65]

Ayrıca Macaristan tarihinde önemli bir yere sahip olan Miklós Horthy, Macar Komünist Partisi'ni yasaklamış ve birçok antikomünist faaliyetlerde bulunmuştur. Horthy, daha sonraki yıllarda Adolf Hitler ile ittifak içerisine girecektir.[66]

Meksika

Meksika'da 1930'lu yıllarda İtalyan faşizminden etkilenen bazı gruplar, İtalyan Kara Gömleklilerden esinlenerek, Altın Gömlekliler adında faşist bir yapı kurmuşlardır. Altın Gömlekliler, ülkedeki Meksika Komünist Partisi üyeleri ve Kızıl Gömlekliler ile birçok çatışmaya girmişlerdir.[67]

Türkiye

"Türkiye'yi tehdit eden komünizme karşı çok uyanık olalım!.." posteri.

Türkiye'de gerek milliyetçi ve ülkücü kesim, gerek muhafazakâr kesim (Komünizmle Mücadele Derneği gibi), gerekse zaman zaman ordu nezdinde antikomünist propagandalar yapılmıştır.[68][69]

II. Dünya Savaşı öncesi ve savaş yılları

Anadolu'da antikomünist faaliyetler 20. yüzyılın başlarından itibaren gelişmiş, 1920'li yıllarda kapsamlı bir hal almıştır. Bu kapsamda Komintern delegesi ve Türkiye Komünist Partisi kurucusu Mustafa Suphi, 28 Ocak 1921 tarihinde 14 yoldaşı ile birlikte öldürülmüştür.[70] Bu gelişmeyi izleyen yıllarda Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılarak bütün partiler baskı altına alınmış[71] ve ardından 1927 Tevkifatı olarak bilinen tutuklama süreci başlatılarak Türkiye Komünist Partisi üyelerine karşı yaygın tutuklama politikası devreye konmuştur.[72][73] Hikmet Kıvılcımlı, Nâzım Hikmet, Şefik Hüsnü gibi isimler yargılanarak hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Daha sonra 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk başkanlığındaki heyet, Hikmet Kıvılcımlı'nın yazılarını zararlı ilan ederek sansürleme kararı almıştır.[74] Kararda "Hikmet Kıvılcımlı tarafından yazılarak İstanbul'da Gütenberg matbaasında basılan "Demokrasi, Türkiye, Ekonomi Politikası" adlı broşürün zararlı yazıları taşıdığı anlaşıldığından, Matbuat kanununun 51. Maddesi mucibince satışının yasak edilmesi; Dahiliye vekilliğinin 18.11.937 tarih ve 7478/33, 7969/3 sayılı tezkereleri ile yapılan teklifleri üzerine İcra Vekilleri Heyeti'nce 15.12.937 tarihinde onanmıştır" ifadeleri geçmektedir.[75]

1930'lu yıllarda Sovyetler Birliği ile Türkiye arasında diplomatik yakınlaşma meydana gelmiştir. Bu bağlamda İsmet İnönü 25 Nisan - 10 Mayıs 1932 tarihleri arasındaki Sovyetler Birliği'ne gitmiş ve birtakım görüşmeler yapmıştır. İnönü Moskova'ya gitme amacını şu şekilde izah etmektedir:[76]

Rusya’dan komünist değil, fakat daha şuurlu olarak geliyorum. Türkiye’nin iktisat ve inşa planını yapmak, inkılap fırkasını komünist ve faşist, yani eski nizamdan yeni nizama geçen memleketlerin fırkalarından örnek alarak kurmak, bürokrasi yerine ihtilalci metodlar almak, hiç durmaksızın büyük yığının terbiyesine geçmek.

— İsmet İnönü, 1932

II. Dünya Savaşı yıllarında, Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler, dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye 1 Mart 1941 tarihinde mektup yazmıştır. Hitler mektubunda "Savaşın sona ermesinden sonra Avrupa'nın yaralarını sarma yolunda başlayacak ekonomik gelişme, Almanya’yı ve Türkiye’yi zaruri olarak, tekrar yakın münasebetler içine sokacaktır" ifadelerini kullanmış ve iki ülke arasındaki ilişkilerin iyi yönde artmasını talep etmiştir.[77]

Savaş devam ettiği dönemde Nazi Almanyası büyükelçisi Franz von Papen aracılığıyla diplomatik ilişkiler geliştiren Türkiye, Nazi Almanyası ile 18 Haziran 1941'de Türk-Alman Dostluk Paktı'nı imzaladı[78][79] ve Nazilere 90.000 ton krom madeninin satımı başladı. Bunun karşılığında ise Türkiye'nin silah ve araç ihtiyacı Naziler tarafından karşılanacaktı.[80] İmzalanan antlaşmadan dört gün sonra Barbarossa Harekâtı başladı. Bu harekâtın ardından Nazi Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop, büyükelçi aracılığıyla Nazi kuvvetlerinin Türkiye üzerinden Kafkaslara ve Irak'a sevkiyatı için Türkiye'ye baskı yapmaya başladı, bu isteğin yerine getirilmesi hâlinde Türkiye'ye Balkanlarda bazı toprakların ve Ege'de bir adanın teslim edileceği taahhüt edildi.[81] Ancak Türkiye temkinli davranarak açıkça savaşa girmekten kaçındı.

Nazi Almanyası'nın Haziran 1941'de Barbarossa Harekâtı kapsamında Sovyetler Birliği'ne saldırmasından sonra, Türkiye bu savaşa dair tarafsızlığını ilan etmiştir. Sovyet kaynakları bu tarafsızlığın daha çok Hitler Almanyası'na yaradığını belirtmiş ve bu zaman zarfında dönemim Türkiye gazetelerinin, Nazilerin kısa zamanda zaferi kazanacağını yazdığını ifade etmiştir. Bununla birlikte Nazilerin saldırısından 5 gün sonra Sovyetler, Adolf Hitler'in "SSCB'nin İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerindeki talepleri ve SSCB'nin Bulgaristan'ı işgal etme niyeti" konulu deklarasyonuna manşetlerine taşıyan Türkiye gazetelerinin iddialarını da yalanlayıcı açıklama yapmıştır. Ardından 10 Ağustos 1941 tarihli notasıyla Sovyet Dışişleri Halk Komiserliği, SSCB'nin Türkiye'ye karşı hiçbir toprak talebi olmadığını ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin hükümlerini sıkı sıkıya izlemeye hazır olduğunu belirtmiştir.[82]

Dönemin Türkiye Berlin Büyükelçisi Numan Menemencioğlu'nun Berlin'de yaptığı konuşmada "Türkiye gerek önceden, gerekse şimdi Bolşevik Rusya'nın mümkün olduğu kadar tam bir yenilgiye uğratılmasından kesinlikle kazançlı çıkacaktır." ifadelerini kullandığı belirtilmiştir.[82] Dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu da "Bir Türk olarak 'Rusya'nın ortadan kaldırılmasını hararetle istediğini" ifade etmiştir.[82]

Türkiye ve Nazi Almanyası arasında Türk-Alman Dostluk Paktı imzalanırken, 18 Haziran 1941

Türkiye hükûmeti 1941 yılında Anti-Komintern Paktı'na gözlemci olarak katılmış ve Türk-Alman Dostluk Paktı kapsamında Nazi Almanyası ile dostluk ilişkilerini geliştirmiştir.[53]

1942 yılında Sovyet-Alman Cephesindeki durum özellikle Kızıl Ordu için elverişsizken Türkiye Hükûmeti SSCB sınırına 25'ten fazla tümen yığmıştır. Bu nedenle Sovyet Komutanlığı Büyük Vatanseverlik Savaşı'nın en çetin döneminde çok sayıdaki silahlı kuvvetini SSCB-Türkiye sınırında, Kafkasya'da tutmak zorunda kalmıştır.[82]

Sovyet kaynaklarına göre; Friedrich Paulus komutasındaki 33 Alman tümeninin Stalingrad Muharebesi kapsamında Volga'da bozguna uğratılması, Türkiye'de de yankı bulmuş, dönemin yöneticileri kendi prestijlerini kurtarmak için yaşlı Mareşal Fevzi Çakmak'ı suçlamışlardır.[82] Daha sonra 1946 Temmuzunda Paris gazetesi L'Ordre bu konuda şunları yazmıştır:[82]

"1942 yılında Müttefikler Rusların Stalingrad'ta tutunamamaları halinde Türkiye'nin Ruslara saldırmak niyetinde olduğunu biliyorlardı. Ama Paulus silahını bıraktığı zaman İsmet İnönü, bir 'şamar oğlanı' buldu. Fevzi Çakmak bu girişimi hükûmete danışmadan yapmakla suçlandı. 70 yaşını doldurduğu için emekliye sevk edildi."

Adolf Hitler tarafından savaş gözlemcisi olarak davet edilen Cemil Cahit Toydemir liderliğindeki Türkiye askerî heyeti, 26 Haziran 1943 ve 7 Temmuz 1943 tarihleri arasında Hitler'in Doğu Prusya'daki karargâhı Wolfsschanze'yi ziyaret etmiştir. Ziyarete Walter Schellenberg de eşlik etmiştir.

Müttefik Devletler'in savaştaki üstünlüğü Türkiye-Nazi Almanyası ilişkilerini de etkiledi ve 20 Nisan 1944'te Nazilere yapılan krom sevkiyatı durduruldu.[83] Nazilerin buna tepkisi büyükelçi aracılığıyla nota vermek oldu.[84] Ağustos 1944'te Bulgaristan Krallığı, savaştan çekildi ve ülkeye Kızıl Ordu birlikleri girdi. Bu gelişmelere paralel olarak Türkiye, Nazi Almanyası ve onun müttefiki Japon İmparatorluğu ile bütün ilişkilerini kestiğini duyurdu.[85]

II. Dünya Savaşı öncesi ve savaş sırasında Nazi Almanyası ile ilişkilere sahip olan[86][87][not 5] Türkiye'de, açık açık söylenmemesine rağmen komünizm ve Sovyetler Birliği karşıtlığı bulunmaktaydı.

1950'li ve 1960'lı yıllar

1952 yılında "Komünizm tehdidi ile mücadele amacıyla" kurulan NATO'ya 18 Şubat 1952'de giren Türkiye'de, bu ittifak kapsamında birçok yasa çıkarılmış, çok sayıda para ve askerî malzeme alınmıştır. Bu gelen yardımlar kapsamında ABD'nin 6. Filo'su da Türkiye'ye gelmiştir. Bu gelişme üzerine 6. Filo'yu protesto etmek için Altıncı Filo'yu Protesto Olayları olarak anılan birçok gösteri düzenlenmiştir. 16 Şubat 1969 tarihinde 6. Filo Eylemleri kapsamında düzenlenen Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü öncesinde, milliyetçi görüşleri ile bilinen bazı gazeteler "Kızılları Boğmanın Vakti Geldi", "Ya Tam Susturacağız Ya Kan Kusturacağız" manşetlerini atmıştır.[88]

Türkiye'nin Kalbi Ankara adlı Sovyetler Birliği yapımı belgeselden alınmış görüntüler

1933 yılında Sovyet yönetmen Sergey Yutkeviç tarafından çekilen Türkiye'nin Kalbi Ankara adlı belgesel 1934 yılındaki ilk gösteriminden sonra oluşan antikomünist politikalar gereği, 1969 yılına kadar gösterimine izin verilmemiştir. Ardından 10 Kasım 1969 tarihinde belgesel, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 31. yılı sebebiyle TRT Program Daire Başkanı Mahmut Tali Öngören'in girişimleriyle arşivden çıkartılması sağlanarak yayına verilmiş, fakat belgesel televizyonda gösterildiği sırada dönemin TRT Genel Müdürü Adnan Öztrak kanala gece baskını yapmış ve "Bu film ancak Moskova'da seyrettirilebilir, komünizm propagandası yapılıyor." diyerek belgeselin hızlıca yayından kaldırılmasını sağlamıştır. Ayrıca Mahmut Tali Öngören de daire başkanlığı görevinden uzaklaştırılmıştır.[89] Belgesel, bu olaydan sonra ekranlarda bütün olarak hiçbir zaman yayımlanmamış, Sovyetler Birliği ile ilgili kısımları kırpılarak bazı parçaları kanallarda gösterilmiştir. Belgeselin başında geçen İsmet İnönü'nün Sovyetler Birliği ile dostluğunu konu alan konuşması hâlâ piyasadaki ve internetteki versiyonlarında mevcut değildir.

1965 yılında Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde ABD'nin gizli servisi CIA ve NATO işbirliği ile Özel Harp Dairesi adında bir legal örgüt kurulmuştur. Bu örgüt kurulduğu dönemde komünistlerin iktidara gelmesini önlemek için kurulan Gladio adlı kontrgerilla örgütünün Türkiye'deki uzantısıdır.[90]

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cemal Tural 11 Haziran 1966 günü yaptığı konuşmasında komünizmin bir tehlike olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir:[91]

"Komünizm, devletin müesses iktisadi, sosyal, siyasi veya hukuki temel nizamlarını bozmayı hedef tutmaktadır. Bunun gibi davranışlar Türk milletini ilkel çağa götürür. Milletimizi bunun gibi aşırı sol cereyanlara kaptırmamak için devamlı olarak çalışmak, gerçek aydınların başlıca görevidir."

1970'li yıllar

1970'li yıllarda 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası öncesinde, Yeniden Millî Mücadele Hareketi dergisi etrafında örgütlenen ve aralarında Cemil Çiçek, Melih Gökçek, Taha Akyol, Hüseyin Gülerce gibi isimlerin de bulunduğu çeşitli gruplar antikomünizm propagandaları yapmışlardır. 16 Şubat 1971'de derginin kapağında, dönemin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ın fotoğrafı yer alarak "Komünistlere karşı ordu-millet el ele" başlığı atılmıştır.[92]

Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 1973 tarihinde basılan kitap

12 Mart 1971 Askeri Muhtırası sonrası cunta yönetimi sosyalist görüşlere sahip kurum ve kişilere karşı hem orduda hem de halk nezdinde temizlik başlatmış; birçok asker, sosyalist aydın, sendikacı ve öğrenci tutuklanmış ve işkence görmüştür. Türkiye İşçi Partisi (TİP) yöneticileri Behice Boran ve Sadun Aren tutuklanmış, Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Belli ve Doğan Avcıoğlu gibi isimler yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştır. 1972 yılında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edilmiştir.[93][94][95]

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Şubat 1973'te Komünistler İşçilerimizi Nasıl Aldatıyorlar adlı kitapçık bastırmıştır. Bu Kitapçık "Genelkurmay Başkanlığı, 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı, Selimiye - İstanbul" üst başlıklı, 32 sayfalık bir broşür olup, içeriğinde çeşitli antikomünist ifadeler yer almaktadır.[96]

1974 yılında 37. Türkiye Hükûmetinde başbakan olarak göreve başlayan Bülent Ecevit, çeşitli yöntemlerle komünizm karşıtı politikaların hayata geçirilmesinin şart olduğunu ifade etmiştir. Ecevit, konu hakkındaki görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir:[97]

"...ve demokrasiye inananlar için, komünizmle özgürlükçü demokrasinin bir arada yürüyemeyeceğini, bizim gibi düşünenler için, bu komünizm tehlikesini önlemek gereklidir. Ama nasıl komünizm, beynelmilel komünizm tek değilse, komünizmi önlemenin yolları da tek değildir. Bunun bir yolunu Demirel idaresi 12 Marttan önce denedi, başarılı olamadı. Simdi biz başka bir yol deneyeceğiz arkadaşlar."

Bununla birlikte Ecevit, "Türkiye 1965-75" isimli kitabında "Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'nin en güçlü partisidir. Komünizmi, o önleyecektir, o güçlü oldukça, Türkiye'de komünizm olamayacaktır." ifadelerine yer vererek komünizm ile mücadele politikalarını sürdüreceklerini ifade etmiştir.[98]

1980'li yıllar

1980 yılında gerçekleşen 12 Eylül Darbesi, anti-komünist fikirlerin Türkiye devleti nezdinde yayılmasının doruk noktasını oluşturmaktadır. Nitekim darbenin mimarı Kenan Evren "Biz gelmesek komünistler gelecekti" diyerek başladığı konuşmasına "Müdahaleye karar vermek çok zor bir olaydı... Düşününüz biz sonra ortaya atıldık, 'Ya herru ya merru' dedik. Başarılı olmasaydık biz gidecektik, yerimize onlar gelecekti. İktidarda komünistler olacaktı." şeklinde devam ederek komünizm karşıtlığını deklare etmiştir.[99]

Romanya

1927 yılından II. Dünya Savaşı'nın erken dönemlerine kadar Romanya'daki milliyetçi, aşırı sağcı, köktendinci, anti-semitist ve faşist bir oluşum olan Demir Muhafızlar hareketi, etkin olduğu dönemlerde sıkça antikomünist faaliyetler içerisinde bulunmuştur. Onlara göre marksist felsefe Rumen toplumunun altını oyuyordu ve bütün bunlar Hristiyan Rumen milletini zehirlemeye çalışan hahamların işiydi.[100]

1936 Craiova Duruşması bilinen kovuşturmalarda Romanya Komünist Partisi üyeleri askerî mahkeme tarafından yargılanmış, parti liderlerine hapis cezaları verilmiştir.[101][102]

Şili

Augusto Pinochet'in darbesinin ardından askerler Şili'deki marksist literatürleri yakarken, 1973

Şili'de serbest seçimle iktidara gelen ilk Marksist devlet başkanı olan Salvador Allende, göreve başladıktan üç yıl sonra Augusto Pinochet liderliğindeki ordu birlikleri tarafından iktidardan indirilmiştir. CIA destekli bu darbe sosyalist yönetimi ortadan kaldırmış ve Başkanlık Sarayı'na yapılan saldırılar sırasında Allende'ye teslim olması çağrısı yapılmıştır. Fakat o askerlere teslim olmayı reddetmiş ve silahıyla intihar etmiştir.[103]

Yunanistan

İoannis Metaksas önderliğindeki grup 1936-1941 yılları arasında Yunanistan'da yönetimi ele geçirerek bir dikta rejim kurmuştur. Bu yıllarda Yunanistan Komünist Partisi yasadışı ilan edilmiş ve birçok sendikacı, aktivist ve sosyalist/komünist parti üyelerine karşı yaygın tutuklama ve sürgün etme politikaları uygulanmıştır.[104]

Eski sovyet cumhuriyetlerinde antikomünizm

Ukrayna

18 Aralık 2014'te Ukrayna'da "Komünist ideolojinin propagandasının yasaklanması" yasası çıkarılmıştır. Komünizmi temsil eden orak ve çekiç, kızıl yıldız gibi semboller ve uluslararası komünist hareketin tanınmış simalarının portrelerini üzerinde taşıyan nesneleri bulunduranlara hapis cezaları, mal varlığına el koyma cezaları istemiyle davalar açılması kararı alınmıştır.[105] Ardından Ukrayna Parlamentosu 9 Nisan 2015 tarihinde komünizm ve nasyonal sosyalizmi eş tutarak sembollerini ve propagandalarını tamamen yasaklamıştır. Bununla birlikte II. Dünya Savaşı yıllarında Naziler ile işbirliği yapan kişileri "Özgürlük Savaşçıları" olarak tanımlamıştır.[106]

Ülkede Nisan 2015 tarihinde "Komünizmden Arındırma Yasası" adında bir yasa kabul edilmiş ve bu yasa kapsamında SSCB sembolleri içeren yapılar ortadan kaldırılmış, sokak ve meydan isimleri değiştirilmiş ve ülkede yer alan Lenin heykelleri kaldırılmıştır.[107]

Litvanya

Litvanya Parlamentosu 2008 yılında Nazi ve Sovyet sembollerin kullanımını yasaklayan bir yasa tasarısını kabul etti. Yasa kapsamında orak ve çekiç, kızıl yıldız gibi sovyet amblemlerinin yanı sıra Sovyetler Birliği Marşı, Sovyetler Birliği bayrağı ve Litvanya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti amblemleri de bulunmaktaydı.[108]

Letonya

Letonya, 2013 yılında Sovyetler Birliği dönemindeki resmî tatillerin, eğlencelerin ve etkinliklerin sembollerini kullanmayı yasaklayan yasa tasarısını onaylamıştır. Bu tasarıya göre kamudaki eğlence ve şenliklerde kullanılacak bayrak, amblem ve marşların Letonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti dönemine ait olmayacaktır.[109]

Galeri

Ayrıca bakınız

Dipnotlar

  1. ^ Komünist Manifesto'da mülkiyetin kaldırılması hakkında şu cümle geçer: "Özel mülkiyeti ortadan kaldırmak istiyoruz diye dehşete düşüyorsunuz. Oysa sizin mevcut toplumunuzda nüfusun onda dokuzunun özel mülkiyeti ortadan kaldırılmış durumda; özel mülkiyetiniz ancak onda dokuzun buna sahip olmaması sayesinde ayakta duruyor. Demek ki bizi suçlamanızın nedeni, toplumun ezici çoğunluğunun mülksüz olmasını zorunlu koşul koyan bir mülkiyeti ortadan kaldırmak istememiz."
  2. ^ Engels, Otorite Üzerine adlı eserinde şöyle yazmıştır: "Anti-otoriterciler, otoriter siyasal devletin, bir çırpıda, hatta onu yaratmış bulunan toplumsal koşullar yokolmazdan önce, ortadan kaldırılmasını istiyorlar. Bunlar, toplumsal devrimin ilk işinin otoritenin ortadan kaldırılması olmasını istiyorlar. Bu baylar hiçbir devrim görmüşler midir? Devrim, elbette ki, en otoriter olan şeydir; bu, nüfusun bir bölümünün kendi iradesini, nüfusun öteki bölümüne tüfeklerle, süngülerle ve toplarla —akla gelebilecek bütün otoriter araçlarla— dayattığı bir eylemdir; ve eğer muzaffer olan taraf yok yere yenik düşmek istemiyorsa, bu egemenliğini, silahlarının gericiler üzerinde yarattığı terör ile sürdürmelidir. Paris Komünü, silahlı halkın otoritesini burjuvaziye karşı kullanmamış olsaydı, bir gün olsun dayanabilir miydi? Tersine, Paris Komününü bundan yeterince serbest bir biçimde yararlanmamış olmakla suçlamamız gerekmiyor mu? O halde, şu iki şeyden birisi: anti-otoriterciler ya neden sözettiklerini bilmiyorlar, ki bu durumda kafa karışıklığından başka bir şey yaratmış olmuyorlar; ya da bunu biliyorlar, ki bu durumda da proletaryanın hareketine ihanet ediyorlar. Her iki durumda da gericiliğe hizmet etmiş oluyorlar"
  3. ^ Posterde şöyle yazmaktadır: "Benim Rus arkadaşım! Ben, bir İngilizim, müttefiklik davasına adına, biraz daha zaman için her zaman olduğun gibi tahammüllü ve cesur olmanı istiyorum. İhtiyacın olan her şeyi derhal teslim edeceğim, dahası o kana susamış iğrenç Kızıl canavarları yok etmen için silahlar da vereceğim."
  4. ^ Endonezya Komünist Partisi, 1965 yılında üyeleri fiziksel olarak ortadan kaldırılmadan önce dünyanın iktidarda olmayan en kalabalık komünist partisiydi. Endonezya'da yaşanan bu olay, II. Dünya Savaşı yılları dışında, komünizm fikri ile fikirsel mücadeleden öte tüm komünist fikirlere sahip olanların bu kadar çok sayıda topluca katledildiği nadir olaylardan biridir.
  5. ^ SSCB; II. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sırasında, Türkiye bakanlıklarında giderek daha fazla "Nazi Almanyası" yanlısı danışman ve uzman bulunduğunu ve bu kişilerin Nazi yanlısı politikalar ürettiğini belirtmiştir. Buna göre savaşın sonuna doğru Türkiye'de 800 Nazi subayı ve 18 bin Nazi askeri vardı.

Kaynakça

  1. ^ Göhler, Gerhard; Roth, Klaus, Kommunismus. In: Dieter Nohlen (Hrsg.): Wörterbuch Staat und Politik, (Almanca) Lizenzausgabe für die Bundeszentrale für politische Bildung Bonn, 1993, s. 291, ISBN 3-89331-102-5.
  2. ^ Kenez, Peter, The Ideology of the White Movement, (İngilizce) Soviet Studies, 1980, cilt 32
  3. ^ Isby, David C.; Kamps Jr., Charles, Armies of NATO's Central Front, (İngilizce) Jane's Information Group, 1985, s. 13 ISBN 0-7106-0341-X.
  4. ^ Gülstorff, T. Warming Up a Cooling War: An Introductory Guide on the CIAS and Other Globally Operating Anti-communist Networks at the Beginning of the Cold War Decade of Détente 8 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) CWIHP Working Paper #75, 20 Şubat 2015, Erişim tarihi: 27 Kasım 2015.
  5. ^ Büyük Ansiklopedi, Milliyet, 1990. cilt 15. sayfa 5699-5700.
  6. ^ Ochman, Ewa, Post-Communist Poland – Contested Pasts and Future Identities 19 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) ISBN 978-0415658744, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  7. ^ Le Petit Robert de la langue française, (Fransızca) édition 2016, Dictionnaires Le Robert, 2015, ISBN 978-2-32100-648-0
  8. ^ Courtois, Stéphane, Dictionnaire du communisme (Fransızca), Paris, Larousse, 2007 ISBN 978-2035837820.
  9. ^ Rougerie, Jacques, Paris insurgé, (Fransızca) La Commune de., 1871
  10. ^ Bakunin, Mikhail, Uluslararası İşçi Derneği ve Karl Marx Üzerine 26 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) 1872, Erişim tarihi: 17 Kasım 2015.
  11. ^ Leier, Mark, Bakunin: The Creative Passion, (İngilizce) Seven Stories Press, 2006 s. 298. ISBN 978-1-58322-894-4.
  12. ^ Marx, Karl; Engels, Friedrich. Seçme Yapıtlar - 2, Otorite Üzerine, Sol Yayınları, 1977
  13. ^ Libreria Editrice Vaticana, Divini Redemptoris 9 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.: (İngilizce) This all too imminent danger, Venerable Brethren, as you have already surmised, is bolshevistic and atheistic Communism, which aims at upsetting the social order and at undermining the very foundations of Christian civilization, Erişim tarihi: 17 Kasım 2015.
  14. ^ Bellamy, Richard, The Cambridge History of Twentieth-Century Political Thought, (İngilizce) Cambridge University Press, 2003 ISBN 0-521-56354-2.
  15. ^ Hayek, Friedrich, The Road to Serfdom, (İngilizce) University Of Chicago Press, 1944, ISBN 0-226-32061-8.
  16. ^ Graves, W. S. America's Siberian Adventure, 1918-1920, (İngilizce) Arno Press, 1971, s. 108
  17. ^ G. F. Krivosheev, Soviet Casualties and Combat Losses in the Twentieth Century, (İngilizce) s. 7-38.
  18. ^ Литвин А. Красный и белый террор в России 1918—1922 гг, (Rusça) М.: Эксмо, 2004, s. 448, ISBN 5-87849-164-8.
  19. ^ И. С. Ратьковский, Красный террор и деятельность ВЧК в 1918 году, (Rusça) СПб.: Изд-во С.-Петерб, ун-та, 2006, s. 111
  20. ^ Tarihimiz 19 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (Rusça) Rusya Federasyonu Sverdlovsk Oblastı İçişleri Bakanlığı, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  21. ^ Albert, Michael; Hahnel, Robin. Socialism today and tomorrow, (İngilizce) Boston, Massachusetts, USA: South End Press, 1981, s. 24–25
  22. ^ Jurado, Carlos; Caballero, B. R. The German Freikorps 1918–23: 1918–23, (İngilizce) Osprey Publishing, 2001, ISBN 1-84176-184-2.
  23. ^ Rummel, Rudolph. Democide: Nazi Genocide and Mass Murder, (İngilizce) Transaction Publishers, 1992, s. 12, ISBN 1-56000-004-X.
  24. ^ Çelikçi, A. S.; Kakışım, C. (2013). İtalyan Faşizmi ve Tarihsel Gelişimi 20 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2013, cilt 1, sayı 2. Erişim tarihi: 19 Kasım 2015.
  25. ^ Sullivan, Barry, More than meets the eye: the Ethiopian War and the Origins of the Second World War, (İngilizce) London, Routledge, s. 178-203
  26. ^ Schmitz, David F. Cold War (1945–91), (İngilizce) in John Whiteclay Chambers, The Oxford Companion to American Military History, Oxford University Press, 1999, ISBN 0-19-507198-0.
  27. ^ Foner, Eric. Give Me Liberty! An American History, (İngilizce) s. 892, ISBN 978-0393911909.
  28. ^ Ertem, Barış, Türkiye-ABD İlişkilerinde Truman Doktrini ve Marshall Planı 23 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt 12, sayı 21, Haziran 2009, s. 377-397, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  29. ^ Chautard, Sophie, Les éléments clés de la Guerre froide (Fransızca), Studyrama, 2001
  30. ^ Karakaş, Kubilay C, Kızıl Tehlike: ABD’nin Komünizm korkusu 5 Temmuz 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Temmuz 2015, Erişim tarihi: 27 Ağustos 2015.
  31. ^ Stadtler, Eduard, Als Antibolschewist 1918–1919, (Almanca) Neuer Zeitverlag, Düsseldorf, 1935, s. 49-52.
  32. ^ Sousa, Mario Sovyetler Birliği tarihine ilişkin yalanlar 4 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) 15 Haziran 1998, Erişim tarihi: 27 Ağustos 2015.
  33. ^ Schiller, Theo, Konservatismus, (Almanca), In: Dieter Nohlen (Hrsg.), Lexikon der Politik, Politische Theorien, Berlin 2004, s. 666.
  34. ^ Gutman, Daniel Tacuara: Historia de la Primera Guerrilla Urbana Argentina, (İspanyolca) Sudamericana, 2012.
  35. ^ Mikaberidze, Alexander. Atrocities, Massacres, and War Crimes: An Encyclopedia, (İngilizce) ABC-CLIO, 2013, s. 28, ISBN 1598849255.
  36. ^ Eski Arjantin Devlet Başkanı Peron'a yeniden tutuklama kararı 20 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Hürriyet gazetesi, 16 Ocak 2007, Erişim tarihi: 20 Kasım 2015.
  37. ^ Rights: Argentina: Hunting Down the Triple A Death Squad 20 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce), IPSNews, 23 Şubat 2007, Erişim tarihi: 20 Kasım 2015.
  38. ^ Chomsky, Noam Chomsky ile barış yolculuğu, Duvar dergisi, Mart-Nisan 2013, s. 4.
  39. ^ Clarissa Brasil, As ações do Comando de Caça aos Comunistas (1968-1969) 23 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (Portekizce) IX Encontro Estadual de História, ANPUH-RS, 2008, Erişim tarihi: 20 Kasım 2015.
  40. ^ Kahin, George McT; Kahin, Audrey R Subversion as Foreign Policy: The Secret Eisenhower and Dulles Debacle in Indonesia., (İngilizce) New York: The New Press, 1995
  41. ^ Kohn, G. C. Dictionary of Wars, (İngilizce) Third edition, 2006, ISBN 978-0-8160-6577-6.
  42. ^ Ricklefs, M. C. A History of Modern Indonesia, (İngilizce) Second Edition, MacMillan Publishers, s. 288 ISBN 0-333-57689-6.
  43. ^ Sundhaussen, Ulf The Road to Power: Indonesian Military Politics 1945–1967, (İngilizce) Oxford University Press, 1982, s. 218, ISBN 0-19-582521-7.
  44. ^ Jong, Alex de, Unutulmayan Katliamlar 19 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Jacobin, 6 Şubat 2015, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  45. ^ Vincent, Andrew Modern Political Ideologies, (İngilizce) Third edition. ISBN 978-1-4051-5495-6 2010.
  46. ^ Bosworth, R. J. B, Mussolini's Italy: Life Under the Fascist Dictatorship, 1915–1945, (İngilizce) Penguin Books, 2005, s. 117
  47. ^ See F. Andriola, Mussolini, prassi politica e rivoluzione sociale, (İtalyanca), Rome, 1981.
  48. ^ Bowman J. S. Columbian Chronologies of Asian History and Culture, (İngilizce) s. 152
  49. ^ Beasley W. G.The Rise of Modern Japan, (İngilizce) s. 184, ISBN 0-312-04077-6.
  50. ^ Hoyt, P. E. Japan's War, (İngilizce) s. 113, ISBN 0-07-030612-5
  51. ^ McClain, J. L. Japan: A Modern History, (İngilizce) s. 390 ISBN 0-393-04156-5
  52. ^ Spector, R. M. World Without Civilization: Mass Murder and the Holocaust, History, and Analysis, (İngilizce) Lanham: University Press of America, 2005, s. 257. ISBN 0761829636.
  53. ^ a b Weinberg, Gerhard. The Foreign Policy of Hitler's Germany Diplomatic Revolution in Europe 1933–36, (İngilizce) Chicago: University of Chicago Press, 1970, s. 342–346. ISBN 0226885097.
  54. ^ Mitchell, R. Thought Control in Prewar Japan, (İngilizce) Cornell University Press, 1976
  55. ^ C.I.A. Spent Millions to Support Japanese Right in 50's and 60's 8 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) New York Times, 9 Ekim 1994, Erişim tarihi: 25 Kasım 2015.
  56. ^ Japanese Party Denies Report of CIA Payments 14 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. The Washington Post, 12 Ekim 1994, Erişim tarihi: 25 Kasım 2015.
  57. ^ Tetsuo, H.; Dower, J. W., Japan's Red Purge: Lessons from a Saga of Suppression of Free Speech and Thought], (İngilizce) The Asia Pacific Journal: Japan Focus, 28 Temmuz 2007, no. 616.
  58. ^ 보도연맹 학살은 이승만 특명에 의한 것 3 Mayıs 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (Korece) Ohmynews, 7 Temmuz 2004, Erişim tarihi: 27 Kasım 2015.
  59. ^ In, Lim, 60년 만에 만나는 한국의 신들러들 27 Nisan 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (Korece) 24 Haziran 2010, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  60. ^ Ji-sook, Bae, Hükûmet Savaş Esnasında 3,400 Sivili Öldürdü 7 Nisan 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) 2 Mart 2009, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  61. ^ a b New evidence of Korean war killings 2 Ağustos 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) BBC News, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  62. ^ Hanley, C. J.; Chang Jae-Soon, 1950'deki Güney Kore Cinayetlerinde Çocuklar İdam Edildi 16 Ekim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) San Diego Union-Tribune, Associated Press, 6 Aralık 2008, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  63. ^ Jung Hee, Song, Adalılar Hala 3 Nisan Katliamı'nın Yasını Tutuyorlar 4 Ekim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (İngilizce) Jeju weekly, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  64. ^ Chun-hwa, Hwang. 고양 금정굴 민간인 학살…법원 "유족에 국가배상을 19 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (Korece) Hankyoreh, 29 Kasım 2011, Erişim tarihi: 18 Kasım 2015.
  65. ^ Ozsváth, Zsuzsanna In the Footsteps of Orpheus: The Life and Times of Miklós Radnóti, (İngilizce) Indiana University Press, 2000, s. 8, ISBN 978-0-253-33801-3.
  66. ^ Szabo, Agnes; Pamlenyi, Ervin A hatarban a halal kaszal: Fejezetek Prónay Pal feljegyzeseibol, (Macarca) Kossuth Konyvkiado, Budapest, 1963, s. 131 ve 160
  67. ^ Payne S. G. A History of Fascism 1914-1945, (İngilizce) London, Roultedge, 2001, s. 342
  68. ^ Darendelioğlu, İlhan Türkiye’de Milliyetçilik Hareketleri, Toker Yayınları, 1975, s. 243-45, 311-315 ve 386-393
  69. ^ Hakkı, Öznur Ülkücü Hareket, Cilt 2, Teşkilatlar ve Mücadeleler, Alternatif Yayınları, 2. baskı, Ankara, s. 97-106.
  70. ^ Kılıç, Ecevit TKP'nin liderleri denizde öldürüldü 6 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Sabah gazetesi, 14 Eylül 2008, Erişim tarihi: 19 Kasım 2015.
  71. ^ TBMM Zabıt Ceridesi, cilt 30, 19. İçtima, 2 Mart 1927 Çarşamba.
  72. ^ Demirci, Fatih Kadro Hareketi ve Kadrocular, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2006, sayı 15.
  73. ^ Ergüder, J. 1927 Komünist Tevkifatı, "İstanbul Ağır Ceza Mahkemesindeki Duruşma", Birikim Yayınları, İstanbul, 1978
  74. ^ Başvekalet Kararlar Dairesi Müdürlüğü 15 Aralık 1937 tarih, 7829 nolu kararname., Erişim tarihi: 7 Haziran 2016.
  75. ^ Demokrasi, Türkiye, Ekonomi Politikası 24 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (orijinal başlık Demokrasi, Türkiye Ekonumi Polkitikası), Erişim tarihi: 7 Haziran 2016.
  76. ^ İsmet İnönü Moskova'ya niçin ısrarla davet edilmişti? 31 Ağustos 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 20 Şubat 2013, Erişim tarihi: 23 Ekim 2016.
  77. ^ Altan Öymen, Hitler ile İnönü'nün 1941 Mart'ındaki mektuplaşması 1 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Radikal, 8 Mayıs 2010, Erişim tarihi: 12 Eylül. 2016.
  78. ^ Özçelik, M. İkinci Dünya Savaşı'nda Türk Dış Politikası 10 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 19, s. 259, Erişim tarihi: 12 Eylül 2016.
  79. ^ Çelik, A. İkinci Dünya Savaşı Sürecinde (1939-1945) Muhalif Basın 1 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, s. 55, Erişim tarihi: 12 Eylül 2016.
  80. ^ Uğur Mumcu, Kırkların Cadı Kazanı, 1994, s. 43. ISBN 975-478-059-5
  81. ^ Mumcu, s. 51-52.
  82. ^ a b c d e f SSCB Bilimler Akademisi - Asya Halkları Enstitüsü, Ekim Devrimi Sonrası Türkiye Tarihi, İkinci Dünya Savaşı Döneminde Türk-Sovyet İlişkileri, Bilim Yayınları, Cilt-I, s. 280-283,
  83. ^ Çelik, s. 84.
  84. ^ Çelik, s. 85.
  85. ^ Çelik, s. 86.
  86. ^ Büyük Sovyet Ansiklopedisi, Türkiye maddesi http://slovar.cc/enc/bse/2050746.html 15 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Rusça), Erişim tarihi: 27 Ağustos 2015.
  87. ^ Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü, Ekim Devrimi Sonrası Türkiye Tarihi - Cilt 1, Bilim Yayınları, s. 20-21
  88. ^ Söylemez, Ayça Kanlı Pazar'la Yüzleşemedik 17 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 18 Şubat 2012, Erişim tarihi: 27 Ağustos 2015.
  89. ^ Sansürlü belgesel Köşk'te 4 Ekim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 25 Ağustos 2008, Erişim tarihi: 27 Ağustos 2015.
  90. ^ Birand M. A. 12 Eylül Saat 04:00, Karacan Yayınları, 12. Baskı, Temmuz 1985 s. 89
  91. ^ "Tural Ordunun Dikkatini Çekti", Milliyet, 12 Haziran 1966.
  92. ^ Melih Gökçek, Cemil Çiçek ve Hüseyin Gülerce darbeci çıktı 2 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Cumhuriyet, 1 Eylül 2016, Erişim tarihi: 2 Eylül 2016.
  93. ^ Ersan, Vehbi 1970'lerde Türkiye Solu, İletişim Yayıncılık, 2013. ISBN 9789750512414
  94. ^ Aydınoğlu, Ergun. Türkiye Solu (1960-1980) Bir Amneziğin Anıları, Versus Kitap Yayınları, 2011.
  95. ^ Dersimiz Statüko 5 Ekim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., soLhaber, 15 Temmuz 2010, Erişim tarihi: 27 Ağustos 2015.
  96. ^ Basın Toplantısı 27 Şubat 1973: T. C. Genelkurmay Başkanlığı 1 nci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Selimiye - İstanbul, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınevi, 1973. ISBN 187442
  97. ^ TBMM - Hükumetler - Programları ve Genel Kurul Görüşmeleri, Cilt-5, s. 4184, 1. Ecevit Hükumeti - Hükumet Programının Görüşülmesi - Başbakan Ecevit'in Konuşması, TBMM Basımevi
  98. ^ Ecevit, Bülent. Türkiye 1965-75, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010, ISBN 9789944887892
  99. ^ Evren: Darbeyi Demirel'e iki kez haber verdim 6 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Milliyet gazetesi, 8 Şubat 2000, Erişim tarihi: 27 Ağustos 2015.
  100. ^ Volovici, L. Nationalist ideology and antisemitism: The case of Romanian intellectuals in the 1930s, (İngilizce) Butterworth-Heinemann, no. 13 s. 98
  101. ^ Rodion Iutis (23 Mayıs 2005). "Procesul de la Craiova". Jurnalul Național. 2 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mart 2018. 
  102. ^ Tismaneanu, Vladimir. Stalinism for All Seasons: A Political History of Romanian Communism. Univercity of California Press. 14 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Nisan 2018. 
  103. ^ "Otopsinin sonucu: Allende intihar etti". NTV Tarih (Basılı yayım). Ağustos 2011. s. 18. ISSN 1308-7878. 
  104. ^ Kallis, A. A. Fascism and Religion: The Metaxas Regime in Greece and the ‘Third Hellenic Civilisation’. Some Theoretical Observations on ‘Fascism’, ‘Political Religion’ and ‘Clerical Fascism", (İngilizce) Totalitarian Movements and Political Religions, 2007, cilt 8, sayı 2, s. 229-246
  105. ^ Ukrayna’da Che tişörtüne 5 yıl hapis 17 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., soLhaber, 20 Aralık 2014, Erişim tarihi: 27 Ağustos 2015
  106. ^ Ukrayna'da Nazilerle birlikte katliam yapan örgüt, artık "özgürlük savaşçısı" 17 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Sputniknews, 9 Nisan 2015, Erişim tarihi 27 Ağustos 2015.
  107. ^ Ukrayna'da 'komünizmden arınma' için yeni hamle 23 Şubat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 22 Şubat 2016, Erişim tarihi: 22 Şubat 2016.
  108. ^ Litvanya Cumhurbaşkanı Sovyet sembolleri yasaklayan bir yasayı imzaladı 17 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (Rusça) 1 Temmuz 2008, Erişim tarihi: 17 Kasım 2015.
  109. ^ Letonya resmen "Orak ve çekiç" kullanımı yasaklandı 18 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Ukraynaca), 20 Haziran 2013, Erişim tarihi: 17 Kasım 2015.

Dış bağlantılar


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Josef Stalin</span> Sovyetler Birliği lideri (1924–1953)

Josef Stalin, Gürcü asıllı Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri (1922-1953). Sovyetler Birliği'ni 1924'ten ölümüne kadar diktatörlük rejimi ile yönetti. Stalin; Sovyetler Birliği'ni endüstriyel ve askerî bir süper güce dönüştürdü, fakat bunu gerçekleştirirken totaliter politikalar uyguladı ve milyonlarca Sovyet vatandaşı diktatörlüğü sırasında hayatını kaybetti. Stalin döneminde; 3 ila 20 milyon arasında insan çalışma kampları, zorunlu kolektivizasyon, kıtlık ve yargısız infazlardan dolayı ölmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Komünizm</span> Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum sistemini hedefleyen ideoloji

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Soğuk Savaş</span> 1947–1991 yılları arasında Batı Bloku ve Doğu Bloku arasında geçen jeopolitik gerginlik süreci

Soğuk Savaş, iki Süper güç olan ABD önderliğinde Batı Bloku ile Sovyetler Birliği'nin önderliğinde Doğu Bloku ülkeleri arasında Truman Doktrini'nin ilanından (1947) SSCB'nin dağılmasına (1991) kadar devam ettiği kabul edilen uluslararası siyasi ve askeri gerginlik. Soğuk Savaş dönemi, Amerika liderliğinde batı dünyası ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin önderliğindeki komünist blok arasındaki dünya üzerinde geniş bir nüfusu etki etmesine verilen isimdir. Soğuk Savaş döneminde NATO, "Batı İttifakı" olarak da biliniyordu. Batı Bloku, NATO üyesi ülkeler ile NATO üyesi olmayan ancak ABD ile müttefik olan kapitalist ve antikomünist ülkelerden, Doğu Bloku ise Varşova Paktı'na üye olan komünist ve bu pakta üye olmayan diğer komünist ülkelerden oluşuyordu. Bu iki karşıt blokun yanı sıra hiçbir bloku desteklemeyen Bağlantısızlar Hareketi isimli üçüncü bir blok daha vardı. Çin ve Yugoslavya hem Doğu Bloku ülkeleri, hem de Bağlantısızlar Hareketi ülkeleriydi. Bu iki komünist ülkenin her iki blokta da olmasının nedeni Sovyetler Birliği ile olan görüş farklılıklarıydı.

<span class="mw-page-title-main">Komintern</span> uluslararası kuruluş

Komintern 1919 Martında, savaş komünizmi döneminin (1918-1921) ortasında Vladimir Lenin ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi tarafından kurulan, "silahlı kuvvetler de dahil tüm mümkün araçlarla uluslararası burjuvaziyi yıkmak ve devletin tamamen yok oluşu için bir geçiş aşaması demek olan Uluslararası Sovyet Cumhuriyetini yaratmak için" mücadele etme amacı güden uluslararası bir komünist örgüt.

<span class="mw-page-title-main">Destalinizasyon</span> Stalinin ölümünün ardından yeni genel sekreter seçilen Nikita Kruşçev ile başlayan bir dizi siyasî reform

Destalinizasyon, Sovyetler Birliği'nde Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin'in ölümünün ardından yeni genel sekreter seçilen Nikita Kruşçev ile başlayan süreci ifade eden terim. Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 20. Kongresi, Stalin'in ölümünden 3 yıl sonra 14 Şubat-25 Şubat 1956'da yapıldı ve bu tarihten itibaren Stalin dönemine ait uygulamalar, "kişinin putlaştırılması" olarak değerlendirildi ve destalinizasyon süreci başlatılmış oldu. Stalin'e ait görüşlerin etki ve gücünün çözülmesi, buna bağlı hiyerarşik yapı ve ideolojik hâkimiyetin geriletilmesi girişimi; destalinizasyon olarak ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Stalinizm</span> Marksist-Leninist ideolojinin teori ve pratiği

Stalinizm veya Stalincilik, Marksist-Leninist ideolojinin 1928-1953 yılları arasında Sovyetler Birliği’ni yöneten Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin’in uyguladığı siyasi sistemde kullanılan teori ve pratiğine verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Rus İç Savaşı</span> 1917den 1922ye kadar süren bir iç savaş

Rus İç Savaşı, 1917 Ekim Devrimi'nden sonra 1918-1922 yılları arasında Bolşeviklerle muhalifleri arasında yaşanan savaştır. Savaş Beyaz Ordu birliklerinin 1918 baharında Beyaz Terör saldırılarıyla başladı. Ana muharebe Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı Bolşevik Kızıl Ordusuyla komünizm karşıtlarının Beyaz Ordusu arasında geçti. Ancak savaşa Beyaz Ordu'ya finansal destek ile silah ve asker yardımında bulunan ABD, İngiltere, Fransa, Polonya ve Japonya da müdahil oldu. 1921 yılında Bolşevikler Beyaz Terör'ü ve destekçilerini yenerek tüm ülkeye hâkim oldular. 1922 yılında da Sovyetler Birliği kuruldu.

Çin-Sovyet Ayrılığı, dönemin iki büyük komünist devleti olan Çin ve Sovyetler Birliği (SSCB) arasında 1960-1989 yılları arasında Marksizm-Leninizm'e dair teorik ve ideolojik tartışmalardan kaynaklanan ciddi bir diplomatik ayrılıktır. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin'in 1953 yılındaki ölümünden sonra Nikita Kruşçev tarafından başlatılan destalinizasyon ve barış içinde bir arada yaşama politikaları sonucunda doktriner ayrılıklar kısmen başlamış, 1969'da zirveye ulaşmış ve farklı yollarla 1980'lerin sonuna kadar sürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Almanya-Türkiye ilişkileri</span>

Almanya-Türkiye ilişkileri, Türkiye'nin Almanya Federal Cumhuriyeti'yle süregelen uluslararası politikalarını içerir. Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkiler üst düzey ziyaretler aracılığıyla yoğun olarak gerçekleşmektedir.

II. Dünya Savaşı'nda Sovyet propagandası, Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında Sovyetler Birliği'nin Nazi Almanyası'na karşı oluşturduğu antifaşist propagandadır.

<span class="mw-page-title-main">Kolektivizasyon</span>

Kolektivizasyon, çiftçilerin paylarını birleştirerek büyük bir çiftlik oluşturması ve burada bir arada çalışarak meydana gelen kârdan pay alması üzerine kurulu tarım politikasına verilen tanımlama. Özel kolektif çiftliklerde veya bazı devlet çiftliklerinde toprak ile emeğin verimini artırmak amacıyla uygulanır.

<span class="mw-page-title-main">Almanya Komünist Partisi</span>

Almanya Komünist Partisi, 1918-1933 yılları arasında önde gelen Alman siyasi parti. KPD, 1918'in sonunda Spartakusbund'un daha küçük radikal sol gruplarla birleşmesinden ortaya çıktı. Bu birleşmenin amacı, Almanya'da komünizmin hakim rejim hâline getirilmesiydi. 30 Aralık 1918'den 1 Ocak 1919'a kadar aşırı solcuların hakim olduğu kurucu parti kongresi, partinin Alman Ulusal Meclisi seçimlerine katılmasını reddetti. 1919'daki ocak ayaklanmasının ardından rejim güçleri, önce KPD liderleri Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg'u, kısa bir süre sonra da kurucu üye Leo Jogiches'i öldürdü. Aralık 1920'de KPD, Almanya Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi' nin sol çoğunluğuyla birleşti ve geçici olarak Birleşik KPD adını aldı. KPD, kuruluşundan itibaren SPD'nin devrimci alternatifi olarak görüldü. Weimar Cumhuriyeti döneminde sosyalist üretim koşulları ve Sovyetler Birliği'ni model alan bir proletarya diktatörlüğünü savundu. Parlamentarizm ve demokrasi hakkındaki görüşleri, “burjuva demokrasisini” parti liderliğinde bir sosyalist konsey cumhuriyeti ile değiştirmek istedikleri için bölünmüştü, ancak yine de seçimlere katıldılar. 1919'dan itibaren Lenin'in ve daha sonra Stalin'in egemen olduğu Komünist Enternasyonal'in bir üyesiydi. KPD, işçi hareketinde sosyal demokrasiye karşı mücadele etmek için, 1928'den itibaren SPD'yi sosyal faşist ve baş düşman ilan ederek Nasyonal Sosyalizm'e karşı ortak bir mücadeleyi engelledi. 1929'dan itibaren KPD, otoriterleşti. Parti, Stalin ve Ernst Thälmann etrafında giderek bir şahıs kültü hâline geldi.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm-Leninizm</span> İdeoloji

Marksizm-Leninizm, adını Karl Marx ve Vladimir Lenin'den alan, 1920'li yıllarda komünist partiler arasında popülerlik kazanan ideolojik akım. Marksizm-Leninizm; Marx, Engels ve Lenin'in ortaya koyduğu temel öğretilere bağlı kalarak, değişen koşullara ve çağın gereklerine uygun bir biçimde sosyalist sistemde yeniden uygulanmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Neo-Nazizm</span> ırkçı ve şiddet kullanan ideoloji

Neo-Nazizm veya yeni Nazizm, II. Dünya Savaşı'ndan sonra nasyonal sosyalizmi yeniden canlandırmak ve bu amaçla nasyonal sosyalist yönetimleri demokratik veya silahlı yollarla başa geçirmeyi hedefleyen veya nasyonal sosyalizmi savunan tüm siyasi hareket ve düşüncelere verilen ortak isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Varşova Ayaklanması</span>

Varşova Ayaklanması, Polonya'daki Armia Krajowa birliklerinin Varşova'yı Alman işgalinden kurtarmak için gerçekleştirdiği, II. Dünya Savaşı'nın önemli operasyonlarından birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de antikomünizm</span>

Türkiye'de antikomünizm, kapitalist görüşlere karşı olan ve aksinin gerçekleşebileceğini öneren komünizm düşüncesine karşı olarak komünist sistem ve görüşlerin Türkiye'de yayılımını engelleme çalışmalarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kızıl Tehlike</span>

Kızıl Tehlike ya da Kızıl Panik, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından ilk olarak 1919-1920 yılında politik aktivistlere ve sosyalistlere karşı başlatılan antikomünist propagandaya verilen ad. Ardından II. Dünya Savaşı'nı izleyen 1947-1957 yılları arasında tekrar Amerika Birleşik Devletleri içerisindeki ve dışarısındaki komünistlerin federal hükûmeti yıkıp yerine komünist bir düzen getirmesi tehlikesine karşı yürütüldü.

<span class="mw-page-title-main">Macar Ulusal Savunma Birliği</span>

Macar Ulusal Savunma Birliği Macaristan'da antikomünist faaliyetler gösteren Gyula Gömbös liderliğindeki aşırı sağ örgüt.

<span class="mw-page-title-main">Nazizm ile Stalinizm'in karşılaştırılması</span> İki totaliter ideolojinin karşılaştırılması

Nazizm ile Stalinizm'in karşılaştırılması, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin dönemi politikaları ile Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler'in politikaları arasındaki karşılaştırmalardır. Çok sayıda yazar Nazizm ile Stalinizm karşılaştırılmasını yapmış ve iki ideolojinin benzer olup olmadığı, 20. yüzyıl tarihini anlamak için bu ideolojilerin karşılaştırılmasının etkilerini, iki rejim arasında var olan ilişkileri ve neden her iki ideolojinin de aynı zaman dilimi içinde baskınlaştığını incelemiştir. 20. yüzyılda Stalinizm ile Nazizm karşılaştırması totalitarizm, ideoloji ve liderlerin kişiliği üzerine yapılmıştır. Her iki rejim de Batı'da süregelen liberal rejim ile kıyaslanmış ve ikisi arasındaki benzerlikler ön plana çıkarılırken aralarındaki ayrılıklar minimize edilmiştir. Hannah Arendt, Carl Friedrich gibi siyasi kuramcılar ve Amerikalı Zbigniew Brzezinski, bu ideolojileri "totaliter" olarak yorumlayan önde gelen isimlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar</span>

Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar, Nazi Almanyası'nın II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'ndeki çatışmalar sırasında 1941-1945 yılları arasında teslim olan veya zorla yakalanan Sovyet savaş tutsaklarına karşı kasıtlı olarak kötü muamele uygulamasıdır. Bu uygulamaların sonucunda esir alınan yaklaşık 5,7 milyon Kızıl Ordu askerinden 3,1 ila 3,5 milyon arası kişi yaşamını yitirdi.