İçeriğe atla

Antik Yunanistan'da tarım

Antik Yunanistan'da tarımın başlıca ögesi zeytin; Karistos, Evya'dan yaşlı bir zeytin resmi.

Antik Yunanistan'da tarım, ülke ekonomisinin başlıca kaynağıydı. Nüfusun hemen hemen %80'lik bir bölümü çeşitli tarım işleriyle uğraşıyordu.[1] Yunan kentlerinin hemen hepsinde yetişen zeytin halkın günlük yaşamında önemli bir yer tutuyordu. Buna bağlı olarak zeytinyağı üretimi de gelişmişti. Zeytinin yanı sıra topraklarda lahana, soğan, fasulye gibi sebzeler ve pek çok tahıl türü yetiştirilirdi. Sulama, zararlı otları yolma, mahsul toplama, ekin ve hasat zamanları yapılacak her işi köleler yapardı. Pek çok kişinin geçimini sağladığı tarım Yunan kültürün biçimlenmesinde de büyük rol oynamıştır.[2]

Çevre koşulları

Anadolu kıyılarında kurulmuş kentler dışında Yunanların yaşadığı yerlerde doğa koşulları hemen her yerde aynı olmuştur. Dağ ve tepeler, ülkenin toplam topraklarının %80'ini, Ege Denizi içindeki adaların ise neredeyse %90'ını kaplamış bu da tarıma elverişli ve hayvan yetiştiriciliğine uygun alanların varlığını büyük ölçüde azaltmıştır. Toprak yapısına bakıldığında özellikle Balkan Yarımadası az verimli ve taşlı bir yapıya sahipti. Oldukça verimli topraklara sahip olan Mesinya gibi yerlere pek sık rastlanmazdı.

Yunanların yaşadığı bölgede etkili olan iklim türü Akdeniz iklimi olduğundan bunun tüm etkileri görülmüş, genelde iki sezona ayrılan bu iklimde birinci sezon nisan ve eylül ayları arasında geçen sıcak ve kurak dönem; ve yılın geri kalan bölümünde yaşanan batıdan gelen rüzgârların getirdiği ılık ve yağışlı havanın yaşandığı ikinci sezon olmuştur. Yaz mevsiminin yaşandığı aylarda akarsuların pek çoğu neredeyse bütünüyle kurumaya yaklaşır ve kış aylarında ise sağanak yağmurlar görülürdü. Kar ve kar fırtınaları sadece yüksek dağlarda görülürdü. Özellikle Attika, Kikladlar ve Girit'in her dönem Yunanistan'ın en kurak bölgeleri olduğu bilinmektedir.

Tarımsal ürünler

Çiftçilik

M.Ö. 500'lü yıllardan kalma arpa başağı betimlemesi. Bu, Metapontum kentinde bereketin simgesi olarak kabul edilirdi.

Yunan tarihinin ilk zamanlarında, Odysseia'da da değinildiği gibi tarım ve beslenme kültürü tahıllar üzerine kuruluydu: arpa (κριθαί / kritaí) ve buğday (πύρος / pýros) üretilen tahıllardan en yaygın olanlarıydı. Bazen yalnızca buğday anlamında kullanılsa da bu tip tanecikli gıdaların hepsine genel olarak (σῖτος / sitos deniyordu. Ancak, tahıl üretiminin %90'lık bir bölümünü arpa oluşturuyordu. Buğday'ın arpadan çok daha besleyici olduğunu bilmelerine rağmen arpa yetiştirmek daha az emek isteyen ve daha çok ürün veren bir iş olduğundan bunu tercih ediyorlardı. Bu dönemde Attika'da üretilen tahıl oranını hesaplamaya yönelik pek çok girişim olmasına karşın bu çalışmalara sonuçsuz kalmıştır.

Yunanistan topraklarının tarım için elverişli olduğu bitki türü zeytin ağaçlarıydı ve buna bağlı olarak zeytinyağı üretimi de oldukça gelişmişti. Zeytin yetiştiriciliğinin yapılması Yunanların bu topraklara ilk gelişlerinden bu yana yapılmakta olan bir etkinliktir. Zeytin ekimi ve meyve alımı uzun bir döneme yayılan bir işti. Bir zeytin ağacının olgun meyveler verebilmesi için ortalama 20 yaşında olması gerekir ve meyve vermeye başladığı dönemden sonra da iki yılda bir meyve verir. Antik Yunanistan topraklarında zeytinciliğin yanı sıra en çok yetiştirilen bir başka üründe üzümdü. Bölgenin taşlı toprağına kolayca uyum sağlayabilen bu ağacın yetiştirilmesi zahmetli bir iş olmasına karşın Yunanlarca Bronz Çağı'ndan beri yetiştirilmektedir.

Aynı zamanda, sebze olarak yaygın bir biçimde yetiştirilen ürünler, lahana, soğan, sarımsak, mercimek, nohut ve fasulye; meyveler incir, badem ve nar olmuştur. Adaçayı, nane, geyikotu, haşhaş, keten tohumu ve kekik de yemeklerde kullanılmak üzere önemli ölçüde yetiştirilmiştir.

Hayvancılık

M.Ö. 5. yüzyıldan kalma bir bronz keçi heykeli, Louvre

Antik Yunanistan'da hayvancılık bölge coğrafyasının kısıtlı imkânları nedeniyle hiçbir zaman gelişme olanağı bulamamışsa da Homeros'un eserlerinde belirttiğine göre gücün ve varlıklı olmanın bir göstergesiydi. Miken Uygarlığı'nda büyükbaş hayvancılık önemli bir iş olarak kabul görüp, büyük bir kesim tarafından yapılmasına rağmen, daha elverişsiz coğrafi bölgelere yayılmalar başlayınca hızlı bir düşüşe geçti. Onların yerine bakması daha kolay olan ve artı olarak yün de sağlayan keçi ve koyun eskisine göre çok daha az olsa sen çok beslenen hayvanlar hâline geldi. Büyükbaş hayvanlar çok daha az yetiştirilmeye başlandı ve az sayıdaki bu hayvanlarda tüketim için değil tarım işlerinde kullanılmak üzere beslendi. Kimi zaman, festivallerde ve dinî törenlerde tanrılara kurban edilirlerdi. Domuz eti ve kümes hayvanları (özellikle tavuk ve kaz) da beslenir ve yemek amacıyla kullanılırdı. Eşek ve katır bakılmasına rağmen bunların eti yenmez, yalnızca yük taşımak için baş vurulurdu.

Diğer ürünler

Ağaç kesimi sonucunda tahtadan çok geniş bir alanda yararlanılırdı. Başta ev eşyaları olmak üzere at arabaları, yapıların bazı bölümleri ve toprak sürmede kullanılan ilkel araçlarının yapımında ağaçtan yararlanırdı. Dağların yüksek kesimlerinde yetişebilen sınırlı sayıdaki büyük ormanlar keçiler tarafından tahrip edilir ya da insanlar tarafından mangal kömürü elde etmek için yakılırdı. Gemi yapımı için hem Yunanistan'da kullanılır hem de dışarı satılırdı. Arıcılıktan önemli ölçüde bal elde edilirdi. Bu, uzun bir süre boyunca Yunanlar tarafından bilinen tek tatlandırıcı türü olmuştur. Bal likörü ve ilaç yapımında da sık sık kullanılmıştır.

Tarımda iş gücü

Zeytin hasadı, British Museum

Hesiod'un İşler ve günler adlı eseri ve Ksenofon'un Ekonomi adlı kitabı, M.Ö. 4. yüzyılda Yunanistan'da tarım kültürünün ve tarım işçiliğinin nasıl olduğuna ilişkin önemli bilgiler vermektedir.

Zeytinciliğin yaygın olarak yapıldığı Yunan dünyasında zeytin hasadı güz sonu başlar ve kış başlangıcına dek sürerdi. Zeytinler (resimde görüleceği gibi) bazen el ile bazen de kancalı sopalarla toplanırdı. Daha sonra toplanan ürünler hasır sepetlere doldurularak, yağını çıkarmak için ezilmeye gitmeden önce birkaç günlüğüne dinlenmeye bırakılırdı. Ardından bu zeytinler ezilmeye gider ve elde edilen yağlar pişmiş topraktan yapılan küpler içinde saklanır ve yıl boyunca kullanılırdı. Zeytin hasadının bitmesinin hemen sonrasında ağaçlar da budanırdı. Aynı dönemde bağ bozumları da gerçekleştirilir ve tahıllar hasat edilirdi.

Yıl boyunca en çok yağışın düştüğü mevsim ilkbahardı. Tarımla uğraşanlar nadasa bırakılan toprakları bu yağmurlar sayesinde yeniden üretime elverişli hâle gelmesinden yararlanırlardı. Ürün alımı genelde yılda iki kez yapılırdı. Ancak bunun zamanı yıldan yıla ya da hangi ürünün ekilmiş olduğuna göre değişirdi. Yılda üç kez ürün alma girişimlerinde bulunulmuşsa da verimsiz Yunanistan topraklarına işgücü eksikliği ve yetersiz teknoloji de eklenince bu, pek çok problemin yaşanmasına neden olmuştur. Yunanlar büyük olasılıkla az sayıda büyükbaş hayvan yetiştirdikleri için topraklarında gübrelemeyi uygulamamışlardır. Toprağa sağlanan tek gübre benzeri katkı maddesi ürün toplama sezonu geçtiğinde sürülen tarlada toplanmadan bırakılan yabani otlardı.

Yaz mevsimlerinde sulama büyük bir zorunluluktu. Haziran ayı içinde oraklarla hasat yapılırdı. Tırpan kullanımı yoktu. Buğdaylar hayvan gücünden yararlanılarak dövülürdü. Bu da çoğu zaman düz zemine serilen ürünün üzerinde eşek, katır, öküz gibi büyükbaş hayvanların yürütülmesi ile olurdu. Kabuklarından ayrılan buğdayı çöpünden ayırmak kadınların ve kölelerin işiydi.

Güz, tarımda en önemli mevsimdi. Güzün başlangıcında genelde kölelere ağaçlardan dökülen çalı-çırpılar toplatılır ve bunlar kış için yakacak olarak depolanırdı. Kışlar kıyı illerinde oldukça ılıman geçmesine rağmen, yüksek kesimlerde ve iç bölgelerde çok şiddetli geçebilirdi. Bu bölgelerdeki insanlar ayrıca yazın kuraklıktan tarlalar üzerine oluşan sert kabuğu da kırmak zorunda kalırlardı. Bunu yapmak için genelde üç araca gereksinim duyarlardı: tahtadan sabanlar kullanılabilirdi, ancak demir sabanlar pek yaygın değildi. Çapa ve çekiç büyük toprak topaklarını parçalamak için kullanılabilirdi. Bağ bozumunun da yapıldığı bu dönemde üzümler ayaklarla geniş leğenler içinde ezilir daha sonra büyükçe küpler içinde mayalanmaya bırakılırdı. Elde edilen şaraplar evde tüketilir ya da satılmak için diğer şehirlere gönderilirdi.

Şarap yapan satirler, tarih; ????, Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi

Hesiod ve Ksenofon arasında geçen yaklaşık 4 yüzyıl içinde Antik Yunan kültüründe tarım alanında hiçbir gelişme yaşanmadı. Tarımda kullanılan araçlar oldukça sıradan ve basitti ve bu dönem boyunca insangücü üzerindeki yükü de hayvangücü yükü de hafifletmek için hiçbir yeni buluş gerçekleşmedi. Antik Romalılar su değirmenini bulana dek böyle çalışmak zorunda kalan Yunanlar, ancak bundan sonra kas gücü yerine sudan yararlanmayı öğrendiler. Ne sulamada, ne toprak işlemede, ne de hayvan bakımında hiçbir gelişme kaydedilmedi. Üretim her zaman sınırlı kaldı. Yalnızca Mesinya gibi toprağı verimli olan yerlerde insanlar bir yılda iki kez ürün alabiliyordu.

Toprak yönetimi

MÖ 8. yüzyıldan sonra toprak sahipleri ve geçimlerini sağlamayı günden güne daha zorlaştığını düşünen köylüler arasında bazı problemler belirmeye başladı. Bunun nedeninin şartların iyileşmesi ile iyiden iyiye azalan bebek ölümlerinden kaynaklanan hızlı nüfus artışı olduğu sanılmaktadır. Az para almaktan şikâyet eden köylüler ve varlıklı toprak sahipleri arasında yaşanan bu tip krizler her şehirde görülmeye başlandı. Bu sorun Atina'da MÖ 594 yılında yasalar hazırlayan Solon tarafından çözüldü. Solon'un hazırladığı yasalarla kölelerden başka insanların çalıştırılması yasaklandı. Bunun sonuncunda yalnızca karın tokluğuna çalışan köleler dışında herkes tarımdan uzak tutuldu ve insanlar başka işlere yönlendirildi. Sparta'da Lycurgus'un reformları sayesinde toplumun çoğunluğu memnun edildi. Şehrin bütün topraklarını her bir yurttaş için yeniden ayarlayan Lycurgus, her toprak sahibine 10 ila 18 hektar arasında toprak düşürmüştü. Başka yerlerde tiranlar yabancı politik düşmanlardan ele geçirdikleri toprakların yönetimini yüklenmişlerdir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ L. Migeotte tarafından bir varsayım, L'Économie des cités grecques, p. 55.
  2. ^ Bu madde ilk olarak 10 Haziran 2006 tarihinde Wikipedia'nın Fransızca sürümündeki fr:Agriculture en Grèce antique maddesinden İngilizceye çevrilmiş, oradan da Türkçeye uyarlanmıştır.

Dış bağlantılar

  • Marie-Claire Amouretti :
    • (Fransızca)"L'agriculture de la Grèce antique. Bilan des recherches de la dernière décennie", Topoi. Orient-Occident, 4 (1994), p. 69–94,
    • (Fransızca)Le Pain et l'huile dans la Grèce antique. De l'araire au moulin, Belles Lettres, Paris, 1986 ;
  • (Fransızca)Anne-Marie Buttin, La Grèce classique, Belles Lettres, coll. "Guide Belles Lettres des civilisations", 2002 (ISBN 2-251-41012-0) ;
  • (Fransızca)Marie-Claire Cauvin, Rites et rythmes agraires, Maison Orient-Méditerrannée, Lyon-Paris, 1991 ;
  • (Fransızca)Christophe Chandezon, L'élevage en Grèce (fin Ve - fin Ier S. a.C.): l'apport des sources épigraphiques..., Paris: De Boccard, 2003, 463 p. (ISBN 2-910023-34-6).
  • (Fransızca)Moses Finley, Le Problème de la terre en Grèce ancienne, Mouton, Paris-La Haye, 1975 ;
  • Signe Isager and Jens E. Skydsgaard, Ancient Greek Agriculture: An Introduction, Routledge, 1995 (ISBN 0-415-11671-6) ;
  • Léopold Migeotte :
    • (Fransızca)L'économie des cités greques, Ellipses, coll. « Antiquité : une histoire », Paris, 2002 (ISBN 2-7298-0849-3),
    • (Fransızca)L'emprunt public dans les cités grecques. Recueil des documents et analyse critique, éditions du Sphinx et Belles Lettres, Québec-Paris, 1984 ;
  • (Fransızca)Claude Mossé, Annie Schnapp-Gourbeillon, Précis d'histoire grecque, Armand Colin, coll. « U », 2003 (2nd ed) (ISBN 2-200-26562-X).

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ege Bölgesi</span> Türkiyenin Ege Denizi kıyısındaki coğrafi bölgesi

Ege Bölgesi, Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. İsmini kıyısında olduğu Ege Denizi'nden alır. Ege ve İç Batı Anadolu olmak üzere iki bölüme ayrılır. Kuzeyde Marmara, doğuda İç Anadolu, güneyde Akdeniz bölgeleriyle ve batıda Ege Denizi'yle çevrilidir. Türkiye'nin en uzun kıyı şeridine sahip bölgesidir. Tarihi mekanlar çoktur. Efes Antik Kenti, Laodikya Antik Kenti, Sardis Antik Kenti, Stratonikenia Antik Kenti, Tralleis Antik Kenti, Blaundus Antik Kenti, Aizanoi Antik Kenti gibi birçok tarihi mekan vardır. Ege Bölgesi'nin iklimi Akdeniz İklimi'dir.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunanistan</span> İlk Çağdaki Yunan medeniyeti

Antik Yunanistan, bugünkü Yunanistan toprakları ile Küçük Asya'da (Anadolu) yaşayan toplumların kurduğu devlet ve uygarlıkların, MÖ 756 ile MÖ 146 tarihleri arasında hüküm sürdükleri bölgenin adı.

<span class="mw-page-title-main">Triptolemos</span>

Yunan mitolojisinde, Triptolemus / Triptolemos Eleusis Gizemleri'nin tanrıçası Demeter ile bağlantılı bir figürdür. Ya Eleusis'in kralı Celeus'un en büyük oğlu olan ölümlü bir prensti ya da Pseudo-Apollodorus'un Bibliotheka'sına (IV2) göre Gaia ve Okeanos'un oğluydu.

<span class="mw-page-title-main">Bozkır</span>

Bozkır veya step, fiziki coğrafyada kurakçıl otsu bitkilerden oluşan, sıcak ve ılıman iklimlerdeki ağaçsız ekolojik bölge.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan mutfağı</span>

Antik Yunanistan'da mutfak kültürü, yalınlığı ve dönemin tarımsal yetersizliklerini yansıtmasıyla bilinir. Bu dönemde beslenme alışkanlıkları, Akdeniz mutfağının üç ana ögesi olan buğday, zeytin yağı ve şarap üzerine kuruludur.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunanistan'da hukuk</span>

Antik Yunanistan'da hukuk, belirli yasa ve gelenekler çerçevesinde yargı kurumları tarafından yürütülen kurallar bütünüdür. Toplumsal huzuru sağlamak için çıkarılan yasalar çoğu zaman Antik Roma'nınki ile karşılaştırılır ve ilkel Cermen topluluklarının yardımlarıyla bugüne kadar iletildiğine inanılır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunanistan'da ekonomi</span>

Antik Yunanistan'da ekonominin en önemli özelliği Yunanistan'ın yetersiz topraklarında tarımın öne çıkan önemidir. Daha sonra, MÖ 6. yüzyılda sanatçılık ve deniz ticareti başta olmak üzere alım-satım işleri gelişmeye başladı. Klasik Çağ'da önemi artarak tarımı da geri de bıraktı.

<span class="mw-page-title-main">Iğdır Ovası</span> Ermenistan ve Türkiyede bir ova

Iğdır Ovası Iğdır ilinde bulunan Aras Nehri boyunca yer alan tektonik kökenli bir çöküntü ovasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı Yunanistanı</span>

1828 yılında yapılan Edirne Antlaşması ile bağımsızlığını kazanana kadar Yunanistan'ın büyük bir kısmı Osmanlı Devleti sınırları içindeydi.

<span class="mw-page-title-main">Düzyayla, Gölköy</span>

Düzyayla, Ordu İli, Gölköy İlçesi'nin beldesidir.

<span class="mw-page-title-main">Akdeniz mutfağı</span>

Akdeniz mutfağı ifadesi Akdeniz'in çevresindeki ülkelerin sofra ve yemek kültürlerini tanımlamak için kullanılır. Bu coğrafya, Akdeniz mutfağının en temel ve ayırt edici özelliği olan zeytinyağının sıklıkla kullanıldığı ve zeytin ağacının dağılımının olduğu bölgeleri kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Aşar</span>

Aşar (öşür) vergisi; Osmanlı Döneminde köylülerden, ürettikleri tarım ürünleri için %10 oranında alınan bir vergidir. Osmanlı Devleti’nin temel gelir kalemini oluşturan vergi, arazi para ile sulanıyorsa yirmide bir oranında verilirdi. Arazi mahsulleri, buğday, arpa, pirinç, darı, karpuz, hıyar, patlıcan, yonca, zeytin, susam, bal, şeker kamışı ve meyveler gibi mahsullerdir.

<span class="mw-page-title-main">Yunan mutfağı</span>

Yunan mutfağı, Yunanistan'ın ulusal mutfağıdır. Yüzlerce yıllık Yunan kültürünün mirasçısı mutfaktır. Balkan ve Akdeniz mutfaklarının bir parçasıdır. Girit mutfağını da kapsar. Zeytinyağlı yiyecekler ağırlıklıdır. Batı Anadolu Türk mutfağıyla çok büyük benzerlikler taşır.

<span class="mw-page-title-main">Akçaşehir, Karaman</span> Karaman merkez ilçesinde bir belde

Akçaşehir Karaman iline bağlı bir kasabadır. 28 Şubat 1967 tarihinde belediye teşkilatı kurulmuştur. Güneydoğusundaki Ayrancı ilçesine 20, kuzeyindeki Karapınar ilçesine 38, doğusundaki Ereğli ilçesine 53 km uzaklıkta bulunur. Söz konusu il ve ilçelere asfaltlanmış kara yolları aracılığı ile ulaşım yapılabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de tarım</span>

Türkiye'de tarım, istihdam, ihracat ve ulusal gelire yaptığı katkı ile önemli bir sektördür.

Türkiye'de yetiştirilen tarım ürünleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'deki nüfusun büyük çoğunluğu tarım sektöründe çalışmaktaydı. Ancak bu dönemdeki tarım anlayışı daha çok geleneksel yöntemler eşliğinde yapılıyordu. Tarımın bu şeklide yapılmasında ülkenin yeni kurulmuş olması ve farklı dönemlerde farklı devletlerle topyekün savaşlar yapmasından kaynaklanan ekonomik darlıktır. İlerleyen dönemlerde devletin tarım politikaları değişmiş ve daha farklı tarım yöntemleri uygulanmıştır. Bu farklı yöntemlerle birlikte tarımda makineleşme de artmıştır. Tarımda makineleşmenin artmasına paralel olarak da göçler yaşanmıştır. 1950-1960 yılları arasında uygulanan ekonomi politikası ile çiftçiye verilen tarım kredileri artmıştır ve tarım ürünleri için yüksek fiyat politikası izlenmiştir. Genel olarak 1950'li yıllardan sonra Türkiye'de tarım arazilerinin genişletilmesi, makine kullanımının artması ile sulama ve gübreleme gibi çalışmalar hızlanmıştır. Türkiye'de tarımsal faaliyetler ve buna bağlı olarak da yetiştirilen tarımsal ürünler bölgeden bölgeye göre farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıkların temel sebepleri arasında Türkiye'nin eğimli ve yüksek bir arazi yapısına sahip olması başta gelmektedir. Türkiye'nin özel ve matematik konumu tarımsal faaliyetleri kısıtlamasına sebep olduğu gibi çeşitli olmasına da katkı sağlamaktadır. Türkiye'nin orta kuşakta bulunması ve dört mevsimi yaşaması da tarımsal çeşitliliği arttıran etmenlerdendir. Türkiye'de aktif nüfusun 1/4'ü tarım sektöründe çalışmakta ve milli gelirin yüzde 10'u tarımsal faaliyetlerden sağlanmaktadır. Türkiye'de ekili dikili alanlarda en fazla tahıllar, daha sonra ise endüstri bitkileri ile sebze ve baklagiller gelmektedir. Türkiye'de yetiştirilen fındık, fıstık, incir, üzüm, tütün ve çeşitli sebze meyveler ihracatta pay sahibidir. Ayrıca Türk sanayisi de çoğunluklu olarak ham maddesi tarımsal faaliyetlere dayanan ürünlerden oluşmaktadır. Türkiye'de tarımı destekleyen kayda değer kuruluşlara Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Ziraat Bankası örnek verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Arpa şarabı</span>

Arpa şarabı, ekstra sert ale biraları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Genellikle %6 ile %11 civarında alkol oranına sahiptir. Açık ve koyu versiyonları vardır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunanistan'da kölelik</span>

Antik Yunanistan'da kölelik, o dönemde diğer toplumlardaki kölelik kadar yaygın bir durumdu. Eski Yunanistan'daki bazı yazarlar köleliği doğal ve hatta gerekli görmüşlerdir. Bu paradigma, Sokratik diyaloglarda özellikle sorgulamıştır; Stoacılar, kayıtlara göre köleliği kınayan ilk kişilerdir.

<span class="mw-page-title-main">Yunanların adları</span>

Yunanlar tarih boyunca farklı farklı milletlerce çok çeşitli etnonimlerle anılmıştır. Türkçede Rum, Yunan kelimeleri bu halkı tanımlarken eş anlamlı olarak kullanılır. Bu halkın kendileri için en çok kullandıkları etnonimse Helen kelimesidir. Helen ismi Türkçeye Helenistik Dönem gibi kullanımlarla geçmiştir. "Grek" kelimesiyse antik Romalılar tarafından onlara verilen bir ad olup buradan Avrupa dillerine girmiştir. Grek kelimesi Türkçede bazen Antik Yunanistan'dan bahsederken kullanılır.

Yezdekan, İran'ın Batı Azerbaycan Eyaleti, Hoy şehri ilçesinin orta kesiminde bir köydür.