İçeriğe atla

Antik Yunanistan'da kölelik

Sokrates'in kızı Mnesarete'nin mezar steli; genç bir hizmetçi (solda) ölü ev sahibesi ile karşı karşıya.[1] Attica, c. MÖ 380. (Glyptothek, Münih)

Antik Yunanistan'da kölelik, o dönemde diğer toplumlardaki kölelik kadar yaygın bir durumdu. Eski Yunanistan'daki bazı yazarlar (en belirgin olarak Aristoteles) köleliği doğal ve hatta gerekli görmüşlerdir. Bu paradigma, Sokratik diyaloglarda özellikle sorgulamıştır; Stoacılar, kayıtlara göre köleliği kınayan ilk kişilerdir.

Vatandaşlar için ayrılmış olan siyaset dışında çoğu etkinlik kölelere serbestti. Kölelerin başlıca kullanıldığı yer tarımdı ama yüzlerce köle de taş ocaklarında veya madenlerde çalıştırıldı. Atina, yoksul aileler dışında, hane başına üç veya dört köle olmak üzere, MÖ 6. ve 5. yüzyıllarda en çok 80.000 köle ile en büyük köle nüfusa sahipti.

Modern tarihyazımı yöntemi, kişisel (chattel) kölelik (kölenin, toplumun gezen bir üyesine karşı bir mülk parçası olarak görüldüğü kişisel mülkiyet) ile Tesalya'nın penestaları ya da Orta Çağ serfleri gibi olan Spartalı helotlar gibi karaya bağlı gruplar arasında ayrım yapmaktadır. Chattel helot, özgürlüğünden mahrum bırakılmış bir bireydir ve bunları başka bir chattel gibi satın alabilecek, satabilecek veya kiralayabilecek bir mal sahibine göndermeye zorlanır.

Antik Yunanistan'daki köleliğin akademik çalışması, önemli metodolojik problemlerle kuşatılmıştır. Belgeler, öncelikle Atina şehir-devletine odaklanmış, tutarsız ve parçalarına ayrılmıştır. Konuya özel olarak herhangi bir bilimsel inceleme yapılmamıştır ve hukuk ilmi, yalnızca bir gelir kaynağı sağladığı için köleliğe ilgi duymuştur. Yunan komedileri ve trajedileri stereotipleri temsil ederken ikonografi, köleler ve zanaatkârlar arasında önemli bir ayrım yapmamıştır.

Terminoloji

Bir phlyax oyununda bir usta (sağda) ve kölesi (solda), Sicilya ürünü kırmızı figürlü çanak-krater, c. MÖ 350 - MÖ 340. Louvre Müzesi, Paris.

Eski Yunanların köleleri belirtmek için birkaç sözleri vardı ve bu da onların uygun bağlamları üzerinden incelendiğinde metinsel belirsizliğe yol açmaktadır. Homeros, Hesiodos ve Theogonis'in eserlerinde köleler Grekçeδμώς (dmōs) olarak anılmıştır.[2] Terimin genel bir anlamı var ancak özellikle savaş ganimeti olarak kullanılan savaş esirlerine atıfta bulunmaktadır[3] (başka bir deyişle, mülk). Klasik dönem boyunca Yunanlar sıklıkla Grekçeἀνδράποδον (andrapodon) ifadesini[4] Grekçeτετράποδον (tetrapodon) ("dört ayaklı" veya besi hayvanı) sözcüğünün karşıtı olarak kullanmıştır.[5] Köleler için en yaygın kelime Grekçeδοῦλος (doulos) sözcüğüydü[6] ve bu sözcük de "özgür insan"ın (Grekçeἐλεύθερος, eleútheros) karşıtı olarak kullanılmıştır; Miken Uygarlığı yazıtlarında görülen daha eski bir kullanım biçimi do-e-ro, "erkek köle" (ya da "hizmetçi", "esir"; Linear B: Miken Yunancası: 𐀈𐀁𐀫), veya do-e-ra, "kadın köle" (veya "hizmetçi kız", "cariye") şeklindedir.[7]  Grekçeδουλεὐω (Modern Yunancada hâlâ kullanılmakta ve "çalışmak" anlamına gelmekte) fiili, bir şehirden bir diğerine veya ailelerden çocuklarına gibi diğer egemenlik biçimleri için metaforik olarak kullanılabilmektedir.[8] Son olarak, ev hizmetçilerine atıfta bulunan "ev içinde yaşayan" anlamına gelen Grekçeοἰκέτης (oiketēs) terimi kullanılmıştır.[9]

Köleleri belirtmek için kullanılan diğer terimler daha az belirgin ve gerekli içeriktedir:

  • Grekçeθεράπων (therapōn) – Homeros zamanında kelime "toprak sahibi" anlamına gelmekteyken (PatroklosAkhilleus'un[10] ve Meriones, Idomeneus'un[11] therapōn'u olarak anılmaktadır) klasik çağda, "hizmetçi" anlamındadır.[12]
  • Grekçeἀκόλουθος (akolouthos) – kelimenin tam anlamıyla, "takipçi" veya "eşlik eden kişi". Ayrıca içoğlanları için küçültme sözcüğü Grekçeἀκολουθίσκος, kullanılmaktaydı.[13]
  • Grekçeπαῖς (pais) – "uşak" ile aynı şekilde kullanılan kelimenin tam anlamı "çocuk",[14] ayrıca yetişkin köleleri çağırmak için aşağılayıcı bir şekilde kullanılmaktaydı.[15]
  • Grekçeσῶμα (sōma) – kelimenin tam anlamıyla "vücut", azat etme bağlamında kullanılmaktaydı.[16]

Köleliğin kökenleri

Savaşta ganimet olarak kadınlar: Kassandra'yı alan Küçük Ajax, c. MÖ 440-430, Louvre.

Kölelik, Pilos 140'ta ortaya çıkarılan çok sayıda tablette belgelendiği üzere Miken uygarlığı boyunca mevcuttu.İki yasal kategori mevcuttu: "köleler (εοιο)"[17] ve "tanrıların kölesi (θεοιο)", buradaki tanrı büyük ihtimalle Poseidon'dur. Tanrının köleleri daima isimle anılır ve kendi topraklarına sahip olurlar; yasal statüleri özgür insanlarınkine yakındır. Bunların tanrıya olan bağlılıkların doğası ve kökeni belirsizdir.[18] Yaygın köle isimleri, bu kölelerin bazılarının Kythera, Chios, Limni veya Halikarnas'tan geldiklerini ve muhtemelen korsanlık sonucu köleleştirildiklerini göstermektedir. Tabletler köleler ve özgür kişiler arasındaki evliliklerin yaygın olduğunu ve kölelerin iş yapabileceğini ve kendi topraklarına sahip olabileceğini göstermektedir. Miken medeniyetindeki en büyük bölünmenin, özgür bir birey ve bir köle arasında değil, bireyin sarayda olması ya da olmaması arasında olduğu anlaşılmaktadır.[19][20]

Miken dönemi ile sosyal yapıların Yunan karanlık çağlarının yansıması olan Homeros dönemi arasında bir süreklilik yoktur. Terminoloji farklılaşmaktadır: köle artık do-e-ro (doulos) değil dmōs'tur.[21] İlyada'da erkekler savaş alanında fidye karşılığı bırakılırken[22] veya öldürülürken köleler, çoğunlukla savaş ganimet olarak alınan kadınlardır.[23] Odysseia'de kölelerin çoğu kadın olduğu görülmektedir.[24] Bu köleler hizmetkârlar[25] ve bazen cariyelerdir.[26] Baz erkek köleler de, özellikle Odysseia'de, mevcuttu ve erkek kölelerin başlıca örneği domuz çobanı Eumaios'tur. Köleler, oikos'un ("aile birliği", "hane") çekirdek kısmının bir üyesi olarak farklıydı: Laertes, hizmetkârlarıyla yiyip içmekte[27] ve kışın topluluklarında uyumaktadır.[28] Dmōs terimi aşağılayıcı olarak kabul edilmemekte ve "kutsal" domuz çobanı Eumaios,[29] Yunan kahramanları ile aynı Homerik sıfatı taşımaktadır. Ancak kölelik, yüz karasıydı. Eumaios, kendini şu şekilde tarif etmektedir: "Gürler sesli Zeus bir adamı köleliğe atınca ondan erdeminin yarısını alır."

Arkaik dönemde köle ticaretinin ne zaman başladığını belirlemek zordur. İşler ve Günler 'de (MÖ 8. yüzyıl) Hesiodos, durumları belirsiz olmasına rağmen sayısız dmōes'e sahiptir.[30] Douloi'nin varlığı, Arhilohos ya da Theogonis gibi lirik şairler tarafından onaylanmıştır. Epigrafik kanıtlara göre, Draco'nun cinayet yasası (c. MÖ 620) kölelerden bahsetmiştir.[31] Plutarkhos'a göre[32] Solon, kölelere jimnastik ve pederasti uygulamalarını yasakladı. Dönemin sonunda atıflar daha yaygın hâle geldi. Solon'un Atina demokrasinin temelini oluşturduğu anda kölelik yaygınlaşmaya başlamıştır. Klasik bilim adamı Moses Finley de benzer şekilde, Theopompus'a göre köle ticaretini örgütleyen ilk şehir olan Sakız Adası'nın erken demokratik bir süreçten yararlandığını (MÖ 6. yüzyıl) söylemektedir. Finley, Yunan tarihinin kısaca özgürlük ile köleliğin el ele birlikte ilerlediği sonucuna varmıştır.

Ekonomik rolü

Tarım, kölelerin çalıştırıldığı yaygın bir alandı; siyah figürlü amforaBritish Museum.

Kölelere siyaset hariç bütün faaliyetler serbestti[33] Yunanlar için siyaset, bir vatandaşa layık olan tek meseleydi ve geri kalan etkinliklerin hepsi vatandaş olmayanların yapabileceği bir seviyeye indirgenmişti.[34] Kişinin mesleği değil statüsü önemliydi.

Yunan ekonomisinin temeli olan tarım, kölelerin başlıca kullanıldığı alandı. Bazı küçük toprak sahipleri bir hatta ikiye sahip olabilirlerdi.[35] Arazi sahipleri için hazırlanan el kitaplarına zengin bir literatür (örneğin Ksenofon'un Oeconomicus'u), büyük mülklerde düzinelerce kölenin varlığını doğrulamaktadır; köleler sıradan ırgat ya da ustabaşı olabilirlerdi. Kölelerin tarımda iş gücü olarak kullanılma boyutu tartışmalıdır.[36] Atina'da kırsal köleliğin çok yaygın olduğu ve antik Yunanistan'ın Roma latifundia'da bulunan muazzam köle nüfusunu bilmediği kesindir.[37]

Köle iş gücü, genellikle zengin özel vatandaşlar tarafından kiralanan büyük köle nüfusu olan madencilikte ve taş ocaklarında yaygındı. Stratigos Nicias, Attika'daki gümüş madenlerinde çalıştırmak için bin köle kiralarken Hipponicos, 600 ve Philomidès ise 300 köle kiralamıştır. Ksenofon,[38] günde köle başına bir obolos; yılda 60 drahmi aldıklarını belirtmiştir. Bu, Atinalılar için en değerli yatırımlardan biriydi. Lavrion madenlerinde veya değirmenlerinde cevher işleme işinde çalışan köle sayısının 30 bin olarak tahmin edilmiştir.[39] Ksenofon, şehrin vatandaş başına en fazla üç devlet kölesi olmak üzere çok sayıda köle satın almasını böylece kiralanmaları halinde tüm vatandaşların bakımı garanti edileceğini belirtmiştir.

Köleler ayrıca esnaf ve tüccar olarak kullanılmıştır. Tarımda olduğu gibi, ailenin kapasitesini aşan iş gücünde köleler çalıştırılmıştır. En büyük köle nüfusu atölyelerdeydi; Lysias'ın kalkan imalathanesi 120 köle kullanıyordu[40] ve Demostenes'in babası 32 kesiciye ve 20 yatak üreticisine sahipti.[41]

Köleler ayrıca evlerde istihdam edilmiştir. Evlerdeki ana görevleri sahibi adına ticaret yapmak ve gezilerde ona eşlik etmekti. Savaş zamanlarında hoplitlere emir eri olarak yer alırdı. Kadın köleler özellikle ekmek pişirme ve dokuma yapımı gibi evsel görevleri yerine getirdi. Sadece en yoksul vatandaşlar evlerinde kölelere sahip değildi.[42]

Demografi

Nüfus

Etiyopyalı bir köle, bir atı çökertmeye çalışırken; tarihi belli değil; Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi

Bu dönemde tam bir nüfus sayımının olmaması ve kölelere yönelik tanımlamaların çeşitli olması göz önüne alındığında Antik Yunanistan'daki kölelerin sayısını tahmin etmek zor. Atina'nın, MÖ 6. ve 5. yüzyıllarda 80 bine yakın, hane başına ortalama üç ya da dört köle olan en büyük köle nüfusa sahip olduğu kesindir. MÖ 5. yüzyılda, Thukididis çoğu tüccar olan 20 bin 890 kölenin Decelea savaşı sırasında firar ettiğini belirtmiştir. Demostenes döneminde en düşük köle nüfusu tahmini 20 bindir[43] ve bu da hane başına bir köleye denk gelmektedir. MÖ 317 ve 307 yılları arasında, tiran Demetrius, aşağıdaki rakamlara ulaşan genel bir Attika nüfus sayımı emretti: 21 bin vatandaş, 10 bin metic, 400 bin köle. Hatip Hypereides, Against Areistogiton eserinde askerlik yaşına gelmiş 15 bin erkek kölenin askere alınma çabalarının Güney Yunanların Chaeronea Muharebesi'nde (MÖ 338) yenilgisine yol açtığından bahsetmiştir.[44]

Edebiyat ürünlerine göre, özgür Atinalıların çoğunun en az bir köle sahip olduğu anlaşılmaktadır. Aristofanes, Plutus adlı eserinde birkaç kölesi olan fakir köylüleri canlandırmaktadır; Aristoteles ise özgür insanla kölelerin olduğu bir evi tarif etmektedir.[45] Diğer taraftan, tek bir köleye sahip olmamak açıkça bir yoksulluk işaretiydi. Lysias'ın ünlü söylevinde emeklilik için yalvaran bir sakat "Benim gelirim çok az ve şimdi bu şeyleri kendim yapmak zorundayım ve bu şeyleri benim için yapabilecek bir köle satın alma araçlarına bile sahip değilim." demektedir.[46] Ancak antik Yunan'da Romalıların büyük köle nüfusu bilinmiyordu. Athenaeus'un[47] Aristoteles'in arkadaşı ve bin kölenin sahibi olan Mnason'un davasından bahsetmesi bu durumda istisnai görünmektedir. Öldüğü zaman beş kölenin sahibi olan Platon, 50 köleyi sahibi olarak oldukça zengin biri olarak tanımlanmaktadır.[48]

ThukididisSakız Adası'nın nispeten en fazla köleye sahip olduğunu tahmin etmektedir.[49]

Tedarik kaynakları

Dört ana köle kaynağı vardı: daha nesnel bir sonuca ulaşılmadıkça mağlup edilenlerin galiplere köle haline geleceği savaş, (denizde) korsanlık, (karada) haydutluk ve uluslararası ticaret.

Savaş

Dönemin savaş kurallarına göre galip taraf, asker olsun ya da olmasın mağlup olanların üzerinde mutlak haklara sahipti.[50] Kölelik sistematik olmasa da yaygın bir uygulamaydı. ThukididisSicilya'daki Hyccara'nın 7 bin sakininin Nicias tarafından esir alındığından ve komşu köy Katanya'da 120 talente satıldığından bahsetmiştir.[51] Aynı şekilde MÖ 348'de Olynthus nüfusu, İskender'in MÖ 335'te Tebai'ye ya da Achaea Ligi'nin Mantineia'ya yaptığı gibi köleye dönüştürülmüştür.[52]

Yunan kölelerinin varlığı, özgür Yunanlar için sürekli bir rahatsızlık kaynağıydı. Kentlerin köleleştirilmesi de tartışmalı bir uygulamadır. Spartalı II. Agesilaus[53] ile Callicratidas[54] gibi bazı generaller köleliği reddetmiştir. Bazı şehirler bu uygulamayı yasaklamak için anlaşmalar yapmıştır: MÖ 3. yüzyılın ortalarında Milet, herhangi bir özgür Knossos'luyu köleliğe indirgememeye karar verdi. Tam tersine, tamamen köleliğe indirgenmiş bir şehrin kefaret karşılığında azat edilişi büyük bir prestij taşımaktaydı: MÖ 316'da Kassandros, Tebai'lileri azat etmiştir.[55] Ondan önce Makedonya Kralı II. Filip, Stagira'yı köleleştirmiş ve daha sonra özgür bırakmıştır.[56]

Korsanlık ve haydutluk

Korsanlık ve haydutluk, önemli ve istikrarlı bir kölelik kaynağı sağlamış[57] ancak bu kaynağın önemi döneme ve bölgeye göre değişmiştir.[58] Korsanlar ve haydutlar, ele geçirdiklerinin statüsü elveriyorsa fidye talebinde bulunurlardı. Fidye ödenmediği ya da ele geçirilenin statüsü buna yetmediği zaman esirler bir kaçakçıya satılırdı.[59] Korsanlık, belli bölgelerde, Thukididis tarafından "eski moda" yaşam tarzı olarak tanımlanan ulusal bir uzmanlık alanıydı.[60] Akarnanya, Girit ve Etolya'da durum böyleydi. Yunanistan dışında bu durum aynı zamanda İlirya, Fenikeliler ve Etrüskler'de de geçerliydi. Hellenistik dönemde, Anadolu kıyılarından dağ halkları ve Kilikya da listeye eklenebilir. Strabon, uygulamanın kârlılığından ötürü Kilikyalılar arasında popüler olmasından dem vurmuştur; Delos, uzak olmayan bir şekilde, "sayısız köleyi her gün taşımaya" izin vermiştir.[61] Büyük bir köle alıcısı olan Roma Cumhuriyeti'nin artan etkisi, pazarın gelişmesine ve korsanlığın alevlenmesine yol açtı.[62] Ancak MÖ 1. yüzyılda Romalılar, Akdeniz ticaret yollarını korumak için korsanlığı büyük ölçüde ortadan kaldırdı.[63]

Köle ticareti

Krallıklar ile daha geniş bölgenin devletleri arasında köle ticareti vardı. Hermai'nin mülkünden el konulan kölelerin parçalı listesi, kökenleri tespit edilen 32 köleden bahseder: on üçü Trakya'dan, yedisi Karya'dan ve diğerleri Kapadokya, İskit, FrigyaLidyaSuriyeİlirya, Makedonya ve Mora Yarımadası'ndan gelmiştir.[64] Yerli satıcılar, kendi halklarını Yunan köle tüccarlarına satmışlardır. Köle ticaretinin ana merkezleri, Efes, Bizans ve hatta Don'un ağzında uzaktaki Tanais'e varmış gibi görünmektedir. Bazı "barbar" köleler savaş veya yerel korsanlığın kurbanlarıydı ancak diğerleri ebeveynleri tarafından satılmıştır.[65] Köle trafiğinin doğrudan kanıtı yoktur ama doğrulayan kanıtlar vardır. İlk olarak, belirli milletler köle nüfusunda tutarlı ve önemli bir şekilde yer almışlardır; esasen 300 kişi olan ama neticede bine yakın sayıya ulaşan Atina'nın polis gücü olarak kullandığı İskit okçu birliği gibi.[66] İkinci olarak, komedilerde kölelere verilen isimler genellikle coğrafi bir bağlantıya sahipti: Aristofanes'in Eşekarıları ve Barış gibi eserlerinde Trak kadınları için Thratta ismini kullanmıştır.[67] Son olarak, kölenin uyruğu büyük alıcılar için önemli bir kriterdi; isyan riskini azaltmak için aynı yerde aynı kökene ait çok fazla köle toplanmazdı.[68] Romalılarda olduğu gibi, belirli ulusların da köle olarak diğerlerinden daha kârlı olduğu düşünülmüştür.

Kölenlerin fiyatları yeteneklerine göre değişmektedir. Büyük işlerdeki bir işçiye günde bir drahmi ödenirken Ksenofon, bir Lavrion madencisine 180 drahmi değer biçmiştir. Demosthenes'in babasının kesicileri her biri 500 ila 600 drahminde değerindeydi.[69] Fiyat da mevcut köle miktarının bir işleviydi; MÖ 4. yüzyılda bol miktarda bulunmaktaydı ve bu nedenle bir alıcı piyasası oluşmuştu. Satış gelirleri vergisi piyasa şehirleri tarafından alınmıştır. Örneğin, Actium'daki Apollon tapınağındaki şenlikler sırasında büyük bir helot pazarı düzenlenmiştir. Lojistikten sorumlu olan Acarnania Ligi, vergi gelirlerinin yarısını alırken diğer yarısı ise Actium'un bir parçası olduğu Anactorion şehrine gitmekteydi.[70] Alıcılar, gizli kusurlara karşı garantiden yararlanmıştır; satın alınan kölenin sakat kalması ve alıcının bu konuda uyarılmaması durumunda satın alma işlemi geçersiz sayılabilmekteydi.[71]

Doğal büyüme

Bir depremde hayatını kaybeden iki küçük çocuk ve pedagogları için mezar steli, Nikomedia, MÖ 1. yüzyıl, Louvre Müzesi.

İlginç bir biçimde Yunanların en azından klasik dönem sırasında kölelerini "yetiştirmedikleri" anlaşılırken evde doğmuş kölelerinin oranı, Ptolemaik Mısır'da ve Delphi'deki manalasyon yazıtlarında oldukça geniş yer almaktadır.[72] Bunun sebebi bazen doğaldı; örneğin maden ocakları bir erkek alanıydı. Öte yandan, birçok kadın ev içi köle vardı. Diğer yandan Amerika'nın güneyindeki Afrika köleleri örneğinde olduğu gibi köle nüfusunun çoğalabileceğini göstermektedir.[73] Bu tutarsızlık nispeten açıklanmamış kalmaktadır.

Ksenofon, erkek ile kadın kölelerin ayrı kalmalarını önermiştir.[74] Bu tavsiye belki de ekonomiktir: yetenekli bir kölenin ucuz olmasından[75] ötürü bir köle satın almak daha ucuza gelmekteydi.[76] Ek olarak, doğum köle-annenin hayatını riske atabilirdi ve bebeğin yetişkinlik için hayatta kalması garantisi yoktu.[77]

Evde doğan köleler (oikogeneis), genellikle ayrıcalıklı bir sınıf oluşturmuşlardır. Örneğin, çocukları okula götürmek için görevlendirilmişlerdir; terimin ilk anlamıyla bu köleler birer "pedagog"du.[78] Bazıları evin efendisinin çocuklarıydı ama çoğu şehirde, özellikle de Atina'da, bir çocuk annesinin statüsünü devralmaktaydı.

Kölelerin durumu

Yunanlarda çok sayıda kölelik vardı. Özgür vatandaştan chattel köleye, Penestae veya helotlar, haklarından mahrum bırakılmış vatandaşlardan özgür kişilere, piçlerden ve meticlerden oluşan çok sayıda kategori vardı.[79] Ortak alan, sivil hakların yoksunluğudur.

Moses Finley farklı köleleştirme dereceleri için bir dizi kriter önermiştir:[80]

  • Mülkiyet hakkı
  • Başka bir iş üzerinde yetki
  • Başkası üzerinde cezalandırma gücü
  • Yasal hak ve görevler (tutuklama ve/veya keyfi cezalandırma veya dava açma sorumluluğu)
  • Aile hakları ve ayrıcalıklar (evlilik, miras, vb.)
  • Sosyal hareketlilik olasılığı (azat edilme veya özgürleştirilme, vatandaş haklarına erişim)
  • Dini haklar ve yükümlülükler
  • Askeri hak ve yükümlülükler

Notlar

  1. ^ A traditional pose in funerary steles, see for instance Felix M. Wassermann, "Serenity and Repose: Life and Death on Attic Tombstones" The Classical Journal, Vol. 64, No. 5, p.198.
  2. ^ Chantraine, s.v. Grekçeδμώς.
  3. ^ For instance Odyssey 1:398, where Telemachus mentions "the slaves that goodly Odysseus won for [him]".
  4. ^ Used once by Homer in Iliad 7:475 to refer to prisoners taken in war; the line was athetized by Aristarchus of Samothrace following Zenodotus and Aristophanes of Byzantium, see Kirk, p. 291.
  5. ^ Chantraine, s.v. Grekçeἀνερ.
  6. ^ Definition from LSJ.
  7. ^ Mycenean transliterations can be confusing and do not directly reflect pronunciation; for clarification see the article about Linear B.
  8. ^ Chantraine, s.v. Grekçeδοῦλος. See also Mactoux (1981).
  9. ^ Chantraine, s.v. Grekçeοἰκος.
  10. ^ Iliad, 16:244 and 18:152.
  11. ^ Iliad, 23:113.
  12. ^ Chantraine, s.v. Grekçeθεράπων.
  13. ^ Chantraine, s.v. Grekçeἀκόλουθος.
  14. ^ Chantraine, s.v. Grekçeπαῖς.
  15. ^ Cartledge, p.137.
  16. ^ Chantraine, s.v. Grekçeσῶμα (sōma).
  17. ^ Garlan, p. 32.
  18. ^ Burkert, p.45.
  19. ^ Garlan, p.35.
  20. ^ Mele, pp.115–155
  21. ^ Garlan, p.36.
  22. ^ See in the Iliad the pleas of Adrastus the Trojan (1:46–50), the sons of Antimachus (11:131–5) and Lycaon (21:74–96), all begging for mercy in exchange of a ransom.
  23. ^ For instance Chryseis (1:12–3, 29–30, 111–5), Briseis (2:688–9), Diomede (6:654–5), Iphis (6:666–8) and Hecamede (11:624–7).
  24. ^ There are 50 of them in Ulysses' house (22:421) and in Alcinous' house (7:103).
  25. ^ Before his fight with Achilles, Hector predicts for his wife Andromache a life of bondage and mentions weaving and water-fetching (6:454–8). In the Odyssey, servants tend the fire (20:123), prepare the suitors' feast (1:147), grind wheat (7:104, 20:108–9), make the bed (7:340–2) and take care of the guests.
  26. ^ In the Iliad, Chryseis sleeps with Agamemnon, Briseis and Diomede with Achilles, Iphis with Patroclus. In the Odyssey, twelve female servants sleep with the suitors (20:6–8) against Euryclea's direct orders (22:423–425).
  27. ^ Odyssey, 16:140–1.
  28. ^ Odyssey, 11:188–91.
  29. ^ Odyssey, 14:3.
  30. ^ For instance Works and Days, 405.
  31. ^ "Grekçeκατὰ ταὐτὰ φόνοθ δίκας εἷναι δοῦλον κτείναντι ἢ ἐλεὐτερον." Dareste, Haussoulier and Reinach, 4, 5, 8.
  32. ^ Life of Solon, 1:6.
  33. ^ Finley (1997), p.180.
  34. ^ Finley (1997), p.148.
  35. ^ Finley (1997), p.149.
  36. ^ Jameson argues in favour of a very large use of slaves; Wood (1983 and 1988) disputes it.
  37. ^ Finley (1997), p.150.
  38. ^ Poroi (On Revenues), 4.
  39. ^ Lauffer, p.916.
  40. ^ Demosthenes, 12:8–19.
  41. ^ Demosthenes, Against Aphobos, 11:9.
  42. ^ Finley (1997), pp.151–152.
  43. ^ Jones, pp.76–79.
  44. ^ Ctesicles was the author of a history preserved as two fragments in the Athenaeus.
  45. ^ Politics, 252a26–b15.
  46. ^ Lysias, For the invalid, 3.
  47. ^ Athenaeus, 6:264d.
  48. ^ Republic, 9:578d–e.
  49. ^ Thucydide, 8:40, 2.
  50. ^ See Ducrey for further reading.
  51. ^ Thucydides, 6:62 and 7:13.
  52. ^ Garlan, p. 57.
  53. ^ Plutarch, Life of Agesilaus, 7:6.
  54. ^ Xenophon, Hellenica, 1:6, 14.
  55. ^ Diodorus Siculus, 19:53,2.
  56. ^ Plutarch, Life of Alexander, 7:3.
  57. ^ The Greeks made little differentiation between pirates and bandits, both being called lēstai or peiratai. Brulé (1978a), p.2.
  58. ^ See Ormerod, Brulé (1978b) and Gabrielsen for further reading.
  59. ^ Finley (1997), p.230.
  60. ^ Thucydides, 1:5, 3.
  61. ^ Strabo, 14:5, 2.
  62. ^ Brulé (1978a), p.6.
  63. ^ Brulé (1978a), pp.6–7.
  64. ^ Pritchett and Pippin (1956), p.278 and Pritchett (1961), p.27.
  65. ^ Herodotus, 5:6; Philostratus II, Life of Apollonius Tyana, 18:7, 12.
  66. ^ Plassart, pp.151–213.
  67. ^ During the Classical and Hellenistic periods, it was the master who named the slave; this could be the master's name, an ethnic name as mentioned above, a name from their native area (Manes for Lydian, Midas for a Phrygian, etc.), a historical name (Alexander, Cleopatra, etc.). In short, a slave could carry practically any name, but barbarian names could only be given to slaves. Masson, pp.9—21.
  68. ^ Plato, Laws, 777cd; Pseudo-Aristotle, Economics, 1:5.
  69. ^ Garlan, p.61.
  70. ^ Circa 216 BC. Inscriptiones Graecae IX 1², 2, 583.
  71. ^ Hypereides, Against Athenogenes, 15 and 22.
  72. ^ Garlan, p.59.
  73. ^ Finley (1997), p.155.
  74. ^ The Economist, IX. Trans H. G. Dakyns 4 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., accessed 16 May 2006.
  75. ^ Pritchett and Pippin, pp.276–281.
  76. ^ Garlan, p.58. Finley (1997), p.154–155 remains doubtful.
  77. ^ Garlan, p.58.
  78. ^ Carlier, p.203.
  79. ^ Finley (1997), p.147.
  80. ^ Finley (1997), pp.165–89.

Kaynakça

  • Bu madde ağırlıklı olarak Fransizca Vikipedi'deki Esclavage en Grèce antique maddesinin 17 Mayıs 2006 tarihli versiyonunun İngilizceye çevrilen Slavery in ancient Greece maddesinin Türkçeye çevrilmesiyle oluşmuştur.
  • (Fransızca) Brulé, P. (1978a) "Signification historique de la piraterie grecque ", Dialogues d'histoire ancienne no.4 (1978), ss. 1–16.
  • (Fransızca) Brulé, P. (1992) "Infanticide et abandon d'enfants", Dialogues d'histoire ancienne no.18 (1992), ss. 53–90.
  • Burkert, W. Greek Religion. Oxford: Blackwell Publishing, 1985. 0-631-15624-0, originally published as Griechische Religion der archaischen und klassischen Epoche. Stuttgart: Verlag W. Kohlhammer, 1977.
  • (Fransızca) Carlier, P. Le IVe siècle grec jusqu'à la mort d'Alexandre. Paris: Seuil, 1995. 2-02-013129-3
  • Cartledge, P.. "Rebels and Sambos in Classical Greece", Spartan Reflections. Berkeley: University of California Press, 2003, p. 127–152 0-520-23124-4
  • (Fransızca) Chantraine, P. Dictionnaire étymologique de la langue grecque. Paris: Klincksieck, 1999 (new edition). 2-252-03277-4
  • (Fransızca) Dareste R., Haussoullier B., Reinach Th. Recueil des inscriptions juridiques grecques, vol.II. Paris: E. Leroux, 1904.
  • (Fransızca) Ducat, Jean. Les Hilotes, BCH suppl.20. Paris: publications of the École française d'Athènes, 1990 2-86958-034-7
  • (Fransızca) Dunant, C. and Pouilloux, J. Recherches sur l'histoire et les cultes de Thasos II. Paris: publications of the École française d'Athènes, 1958.
  • Finley, M. (1997). Économie et société en Grèce ancienne. Paris: Seuil, 1997 2-02-014644-4, originally published as Economy and Society in Ancient Greece. London: Chatto and Windus, 1981.
  • Garlan, Y. Les Esclaves en Grèce ancienne. Paris: La Découverte, 1982. 1982 2-7071-2475-3, translated in English as Slavery in Ancient Greece. Ithaca, N.Y.: Cornell University Press, 1988 (1st edn. 1982) 0-8014-1841-0
  • Kirk, G.S. (editor). The Iliad: a Commentary, vol.II (books 5–8). Cambridge: Cambridge University Press, 1990. 0-521-28172-5
  • Jameson, M.H. "Agriculture and Slavery in Classical Athens", Classical Journal, no.73 (1977–1978), ss. 122–145.
  • Jones, A.H.M.. Athenian Democracy. Oxford: Blackwell Publishing, 1957.
  • (Almanca) Lauffer, S. "Die Bergwerkssklaven von Laureion", Abhandlungen no.12 (1956), ss. 904–916.
  • (Fransızca) Lévy, E. (1995). La Grèce au Ve siècle de Clisthène à Socrate. Paris: Seuil, 1995 2-02-013128-5
  • (Fransızca) Lévy, E. (2003). Sparte. Paris: Seuil, 2003 2-02-032453-9
  • (Fransızca) Mactoux, M.-M. (1980). Douleia: Esclavage et pratiques discursives dans l'Athènes classique. Paris: Belles Lettres, 1980. 2-251-60250-X
  • (Fransızca) Mactoux, M.-M. (1981). "L'esclavage comme métaphore : douleo chez les orateurs attiques", Proceedings of the 1980 GIREA Workshop on Slavery, Kazimierz, 3–8 November 1980, Index, 10, 1981, ss. 20–42.
  • (Fransızca) Masson, O. "Les noms des esclaves dans la Grèce antique", Proceedings of the 1971 GIREA Workshop on Slavery, Besançon, 10–11 mai 1971. Paris: Belles Lettres, 1973, ss. 9–23.
  • (Fransızca) Mele, A. "Esclavage et liberté dans la société mycénienne", Proceedings of the 1973 GIREA Workshop on Slavery, Besançon 2–3 mai 1973. Paris: Les Belles Lettres, 1976.
  • Morrow, G.R. "The Murder of Slaves in Attic Law", Classical Philology, Vol. 32, No. 3 (Jul., 1937), ss. 210–227.
  • Oliva, P. Sparta and her Social Problems. Prague: Academia, 1971.
  • (Fransızca) Plassart, A. "Les Archers d'Athènes," Revue des études grecques, XXVI (1913), ss. 151–213.
  • Pomeroy, S.B. Goddesses, Whores, Wives and Slaves. New York: Schoken, 1995. 0-8052-1030-X
  • Pritchett, W.K. and Pippin, A. (1956). "The Attic Stelai, Part II", Hesperia, Vol.25, No.3 (Jul.–Sep., 1956), ss. 178–328.
  • Pritchett (1961). "Five New Fragments of the Attic Stelai", Hesperia, Vol.30, No. 1 (Jan.–Mar., 1961), ss. 23–29.
  • Wood, E.M. (1983). "Agriculture and Slavery in Classical Athens", American Journal of Ancient History No.8 (1983), ss. 1–47.
  • Von Fritz, K. "The Meaning of ἙΚΤΗΜΟΡΟΣ", The American Journal of Philology, Vol.61, No.1 (1940), ss. 54–61.
  • Wood, E.M. (1988). Peasant-Citizen and Slave: The Foundations of Athenian Democracy. New York: Verso, 1988 0-86091-911-0.

Konuyla ilgili yayınlar

Genel çalışmalar

  • Bellen, H., Heinen H., Schäfer D., Deissler J., Bibliographie zur antiken Sklaverei. I: Bibliographie. II: Abkurzungsverzeichnis und Register, 2 vol. Stuttgart: Steiner, 2003. 3-515-08206-9
  • Bieżuńska-Małowist I. La Schiavitù nel mondo antico. Naples: Edizioni Scientifiche Italiane, 1991.
  • Finley, M.:
    • The Ancient Economy. Berkeley: University of California Press, 1999 (1st edn. 1970). 0-520-21946-5
    • Ancient Slavery & Modern Ideology. Princeton: Markus Wiener, 1998 (1st edn. 1980). 1-55876-171-3
    • Slavery in Classical Antiquity. Views and Controversies. Cambridge: Heffer, 1960.
  • Garnsey, P. Ideas of Slavery from Aristotle to Augustine. Cambridge: Cambridge University Press, 1996. 0-521-57433-1
  • De Ste-Croix, G.E.M. The Class Struggle in the Ancient Greek World. London: Duckworth; Ithaca, N.Y.: Cornell University Press, 1981. 0-8014-1442-3
  • Vidal-Naquet, P.:
    • "Women, Slaves and Artisans", third part of The Black Hunter : Forms of Thought and Forms of Society in the Greek World. Baltimore: Johns Hopkins University Press, 1988 (1st edn. 1981). 0-8018-5951-4
    • with Vernant J.-P. Travail et esclavage en Grèce ancienne. Bruxelles: Complexe, "History" series, 2006 (1st edn. 1988). 2-87027-246-4
  • Wiedemann, T. Greek and Roman Slavery. London: Routledge, 1989 (1st edn. 1981). 0-415-02972-4
  • Westermann, W.L. The Slave Systems of Greek and Roman Antiquity. Philadelphia: The American Philosophical Society, 1955.

Özel çalışmalar

  • Brulé, P. (1978b). La Piraterie crétoise hellénistique, Belles Lettres, 1978. 2-251-60223-2
  • Brulé, P. and Oulhen, J. (dir.). Esclavage, guerre, économie en Grèce ancienne. Hommages à Yvon Garlan. Rennes: Presses universitaires de Rennes, "History" series, 1997. 2-86847-289-3
  • Ducrey, P. Le traitement des prisonniers de guerre en Grèce ancienne. Des origines à la conquête romaine. Paris: De Boccard, 1968.
  • Foucart, P. "Mémoire sur l'affranchissement des esclaves par forme de vente à une divinité d'après les inscriptions de Delphes", Archives des missions scientifiques et littéraires, 2nd series, vol.2 (1865), pp. 375–424.
  • Hunt, P. Slaves, Warfare, and Ideology in the Greek Historians. Cambridge: Cambridge University Press, 1998. 0-521-58429-9
  • Ormerod, H.A. Piracy in the Ancient World. Liverpool: Liverpool University Press, 1924.
  • Gabrielsen, V. "La piraterie et le commerce des esclaves", in E. Erskine (ed.), Le Monde hellénistique. Espaces, sociétés, cultures. 323-31 av. J.-C.. Rennes: Presses Universitaires de Rennes, 2004, pp. 495–511. 2-86847-875-1

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kölelik</span> bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması

Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması. Başka bir kişinin malı ve mülkü olan kişiye köle, memlûk veya kul; köle sahibine ise efendi veya mevla denir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik</span> Osmanlı ekonomisinde ve toplumunda insan köleliği

Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomisinin ve geleneksel toplumunun yasal ve önemli bir parçasıydı. Köle edinilen ana kaynaklar Güney Avrupa, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya'daki savaşlar, siyasi olarak organize edilmiş köleleştirme seferleri ve Afrika'dan getirilen siyahilerin satıldığı köle ticaretiydi. Büyük askeri seferlerin ardından köle satış fiyatlarının düştüğü bilinir. Osmanlı İmparatorluğu'nun idari ve siyasi merkezi olan İstanbul'da, 16. ve 17. yüzyıl nüfusunun yaklaşık beşte biri kölelerden oluşuyordu. Bu yüzyılların gümrük istatistikleri, İstanbul'un Karadeniz'den yaptığı ilave köle ithalatının 1453'ten 1700'e kadar toplam 2,5 milyon civarında olabileceğini gösteriyor.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunanistan'da ekonomi</span>

Antik Yunanistan'da ekonominin en önemli özelliği Yunanistan'ın yetersiz topraklarında tarımın öne çıkan önemidir. Daha sonra, MÖ 6. yüzyılda sanatçılık ve deniz ticareti başta olmak üzere alım-satım işleri gelişmeye başladı. Klasik Çağ'da önemi artarak tarımı da geri de bıraktı.

Haiti Devrimi (1791–1804) Batı yarımküredeki en başarılı Afrikalı köle ayaklanmasıdır. Devrim sonucunda Haiti siyahlar tarafından yönetilen tarihteki ilk cumhuriyet olmuştur. Devrim sırasında Haiti'nin adı Saint-Domingue idi ve bir Fransız kolonisiydi. Devrim sürecinde Afrika kökenli halk kendisini Fransız egemenliğinden ve köleliğin boyunduruğundan kurtarmıştır. Kölelik dönemi sırasında yüzlerce köle isyanı olmuş olmasına rağmen bulunduğu ülkeyi tamamen özgürleştiren tek başarılı isyan Haiti Devrimidir.

Azteklerde kölelik, Aztek toplumunda köle önemli bir sınıfı temsil eder.

<span class="mw-page-title-main">Kajira</span>

Kajira, John Norman’ın Gor romanlarında, özellikle güney bölge kentlerindeki kadın köleler için kullandığı isimdir. Çoğul hali "kajirae"dir. Gor'de bir köle kızın ağzından kendini belirtmek için kullandığı söz "La Kajira" yani "Ben bir köle kızım"dır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da kölelik</span>

İslam'da kölelik, tarih boyunca birbirinden farklı şekillerde ve görüşlerde ele alınmış bir konudur.

<span class="mw-page-title-main">Lysander Spooner</span> Amerikalı filozof ve yazar (1808 – 1887)

Lysander Spooner, Amerikalı politik düşünür, deneme ve kitapçık yazarı, üniteryen, kölelik karşıtı, bireyci anarşist, hukuk kuramcısı, sosyalist Birinci Enternasyonal'in bir üyesi ve girişimcidir.

<span class="mw-page-title-main">Antik Roma'da kölelik</span>

Antik Roma'da kölelik toplum ve ekonomide önemli bir rol oynardı. El işçiliğinden ayrıca, köleler çok sayıda ailevi hizmetleri gerçekleştirirdi ve çok yetenekli iş ve mesleklerde istihdam olabilirlerdi. Öğretmenler, muhasebeciler, doktorlar genellikle kölelerdi. Özellikle Yunan köleler yüksek eğitimli olabilirlerdi. Vasıfsız köle ya da ceza olarak köleliğe mahkûm olanlar, madenlerde, değirmenlerde ve çiftliklerde çalışırlardı. Onların yaşam koşulları acımasız ve hayatları öteki kölelerden daha kısaydı.

<span class="mw-page-title-main">Senetli kölelik</span>

Senetli kölelik, özellikle gençlerin Yeni Dünya'ya geçiş karşılığında belirli bir süre, bir işveren için çalışmak zorunda olduğu çalışma rejimiydi. Başta Kuzey Amerika olmak üzere 18. yüzyılda Britanya İmparatorluğu sömürgelerinde çok yaygındı. Britanya ve Almanya'daki yoksul gençler için bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Belirli bir süre zorunlu çalışmanın ardından kişi istediği yerde çalışma hakkını kazanabiliyordu. İşyeri sahibi patron gençleri geldikleri gemi kaptanından satın almaktaydı. Gelişen imalat sanayisinin yanı sıra çiftliklerde yoğun bir işgücü talebi bulunmaktaydı. Her iki taraf da sözleşmenin şartlarını yerini getirmekle mesuldü, bu konuda Amerikan mahkemeleri yetkiliydi. İşyerinden kaçanlar yakalanıp geri getirilirdi. 17 ve 18. yüzyılda Amerikan sömürgelerine gelen beyazların neredeyse yarısı bu şekilde senetli köleydi. İngiltere ve Fransa çocuk yaşta yoksul gençleri kaçırıp Karayipler'de senetli köle olarak satan suç örgütleri mevcuttu, sözleşmeleri alınıp satılarak sürekli el değiştiren bu çocukların bazıları özgürlüklerine hiç kavuşamazdı.

<span class="mw-page-title-main">Calvin Fairbank</span>

Calvin Fairbank, ABD'li kölelik karşıtı ve Metodist papaz. New York eyaletinden olan Fairbank, Kentucky'de kölelerin kaçmasına yardımcı olduğu için iki kez hüküm giymiş ve 19 yıl hapis yatmıştır. Fairbank'in 47 kölenin kaçmasına yardımcı olduğu tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Yeraltı Demiryolu</span>

Yeraltı Demiryolu, 19. yüzyılın başından ortasına kadar Amerika Birleşik Devletleri'nde kurulan ve Afrikalı-Amerikalı köleler tarafından köleliğin kaldırıldığı özgür eyaletlere, Kanada'ya ve Nova Scotia'ya kölelik karşıtları ve kölelik karşıtlığına sempati duyanlar yardımıyla kaçmak için kullanılan gizli yollar ve güvenli evler ağıydı. Bu terim aynı zamanda kaçakçılara yardım eden, siyah ve beyaz, özgür veya köle, tüm kölelik karşıtları için de kullanılmaktadır. Meksika'ya veya denizaşırı ülkelere çeşitli diğer yollar da bulunmaktaydı. 1763-83 yılları haricinde İspanyol toprakları olan Florida'ya, güneye doğru giden daha erken bir kaçış yolu, 17. yüzyılın sonlarından Florida'nın 1821'de ABD toprağı olmasına dek kullanılmıştır. Kaçak köleler, Florida'nın el değiştirmesinin ana nedeni idi. Bununla birlikte, şu anda genel olarak Yeraltı Demiryolu olarak bilinen ağ, 1700'lerin sonlarında kuruldu ve kuzeydeki özgür eyaletler ve Kanada'ya doğru uzanarak 1850-1860 arasında doruğa ulaştı. Bir tahmin 1850'de 100.000 kölenin Yeraltı Demiryolu aracılığıyla kaçtığını belirtmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Amerika Birleşik Devletleri'nde kölelik</span>

Amerika Birleşik Devletleri'nde kölelik, 1776'da Amerikan ulusunun doğuşundan 1865 yılında 13. değişiklikle kaldırılana kadar, çoğunlukla Afrikalı ve Afroamerikalılardan oluşan taşınır mal statüsünde yasal bir kurumdu. Kölelik, erken sömürge günlerinden beri İngiliz Amerikası'nda uygulanmaktaydı ve 1776'da Bağımsızlık Bildirgesi zamanında on üç kolonide yasaldı. Köleleştirilmiş bir kişi yasal olarak bir tür maldı ve diğer kişisel mallar gibi satın alınabilir, satılabilir veya devredilebilirdi. Bir at gibi, yetenekli köleleştirilmiş bir insan çalıştırılabilir ve yeni köleleştirilmiş insanların üretimi için yetiştirilebilirdi. Kölelik, 1865'e kadar eyaletlerin yaklaşık yarısında sürdü. Ekonomik bir sistem olarak, kölelik, büyük ölçüde kiralama yöntemi ile değiştirildi.

<span class="mw-page-title-main">Afrika'da kölelik</span>

Kölelik tarihsel olarak Afrika'da yaygındı ve Modern Afrika'da kölelik hala bazı Afrika ülkelerinde devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunanistan'da fuhuş</span>

Antik Yunanistan'da fuhuş, çok yaygındı. Daha önemli şehirlerde ve özellikle birçok limanda, önemli sayıda insanı istihdam etti ve ekonomik faaliyetin önemli bir bölümünü temsil etti. Fahişelik gizli olmaktan uzaktı; şehirler genelevleri reddetmiyor, sadece onlar hakkında düzenlemeler yapıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Modern Afrika'da kölelik</span>

Afrika kıtası, çağdaş köleliğin en yaygın olduğu bölgelerden biridir. Afrika'da köleliğin uzun bir tarihi vardır, Sahra-ötesi ve Hint Okyanusu'ndaki köle ticareti ve yine Atlantik-ötesi köle ticareti ile kölelere olan talep, kârlı köle ihracatını tetikleyerek, köle toplamak için sürekli bir savaşan bir dizi krallıkların oluşumuna sebep olmuştur Bu oluşumlar 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyılın başına kadar olan döneme, yani sömürge dönemine kadar devam etmiştir. 1900 yılında itibaren kölelik bastırılmaya çalışılsa da, bu çalışma pek başarılı olamadı ve dekolonizasyondan sonra bile kölelik, teknik olarak yasadışı olmasına rağmen Afrika'nın birçok yerinde hâlâ devam ediyor.

<span class="mw-page-title-main">İzlanda'da Kölelik</span>

Vikingler kıyı şehirlerini kurmaya başladığından beridir kölelik yüzyıllardır İrlanda'da vardı. Ancak 11. yüzyılda Dublin İskandinav-Gal Krallığında zirveye ulaştı.

<span class="mw-page-title-main">Kölelerin evliliği (Amerika Birleşik Devletleri)</span>

İç Savaş'tan önce Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kölelerin evliliği genellikle yasal değildi. Afrika Amerikalı köleler mal olarak düşünülürdü ve kölelik İç Savaştan sonra kaldırılmasıyla ve Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nın on üçüncü değişikliğine kadar kölelerin sivil ve insan hakları reddedildi. Hem eyalet hem de federal yasalar, köleler için olan hakları reddediyor veya nadiren tanıyordu.

"Bütün insanlar eşit yaratılmıştır" ifadesi, 1776'da Amerikan Devrimi'nin başlangıcında Thomas Jefferson tarafından yazılan ABD Bağımsızlık Bildirgesi'nde ünlü bir şekilde yer almaktadır. Cümlenin tamamı şöyledir: "Bu gerçeklerin apaçık olduğunu, tüm insanların eşit yaratıldığını, Yaratıcıları tarafından bazı devredilemez haklarla donatıldıklarını, bunların arasında Yaşam, Özgürlük ve Mutluluk arayışı olduğunu kabul ediyoruz." Bu ifade John Locke'un yazılarından esinlenilmiş ve Amerikan tarihindeki çeşitli etkili şahsiyetler tarafından kullanılmıştır. Amerikan Devrimi döneminden kalma önemli ve kalıcı bir ifade olarak kabul edilir.

Müslüman dünyasındaki cariyelik, bir erkeğin bir kadınla, kadının köle bazen de özgür olduğu evlilik olmaksızın birlikte yaşadığı uygulamayı, kapsıyordu. Cariye bir çocuk doğurursa, Ümmü Veled olarak bilinen daha yüksek bir statüye kavuşurdu.