İçeriğe atla

Antik Yunanistan'da çömlekçilik

Arkaik dönem

Arkaik dönem seramiği

Yunan resim sanatı hakkında bilgiyi, günümüze ulaşan antik Yunanların günlük ihtiyaçları için yapmış oldukları vazolardan edinmekteyiz. Bu vazolar 3 grupta ele alınmaktadır. MÖ 7. yüzyıl sonları ve 6. yüzyılda siyah figür tekniği sonraki dönemlerde ise kırmızı figür tekniği kullanılmıştır. Daha gelişmiş ve tabiileşmiş olan geometrik ya da figürlü motiflerin yanında insan resimleri önemli yer almakta, ressamlar yalnız tek insan figürünü değil, oldukça büyük kompozisyonlar hatta çeşitli frizlerde birbiriyle ilgili kompozisyonlar meydana getirmesini bilmekte ve en çok mitolojik konulara başvurmaktadırlar. Doğu Yunan ekolü renklerin berraklığı, çeşitliliği ve sahnelerin canlılığı ile göz çarpmakta, ressamlar ahenkli bir süratle tertiplemesini bildikleri hayvan frizlerinde başarılı olmakta, birçok hallerde büyük tablolardan aldıkları motiflerde mümkün olduğu kadar çok şey anlatmak istemektedirler. Korinth'te daha sonraki eserlerden ayırt edilmeleri için protokorinth vazoları olarak gösterilen, başlangıçları 9. yüzyıla dayanmakla beraber esas itibarıyla 7. yüzyıla ait olan vazolar doğudan getirilen kumaş ve halıları örnek alarak açık bir zemin üzerine parlak ve siyah, kırmızı veya beyaz boya ile özenle yapılmış, bir takım geometrik bezemeler ya da mitolojik sahneler göstermekte, her biri başlı başına bir sanat eseri olmak iddiasında bulunan bu vazoların Akdeniz piyasasında büyük rağbet gördüğü anlaşılmaktadır.[1]

İşte bu suretle 7. ve 6. yüzyıllar Yunanların doğu uygarlıklarından faydalanmak, fakat bu uygarlıklardan aldıkları elemanları kendi mizaçlarına göre değiştirmek ve geliştirmek suretiyle yüksek bir uygarlık kurduklarını, böylece 5. yüzyıl uygarlığının temellerini attıklarını görüyoruz. Fakat arkaik dönem kültürü yalnız klasik kültürün değil, bugün benimsemiş olduğumuz Avrupa kültürünün de temeli olmuştur.

Geometrik vazolar

Mimari ve heykel alanında büyük başarılar elde eden Yunanlar ; mücevher, çömlek, sikke her türlü madeni eşya ve bu arada zırh yapımında da son derece ilginç çalışmalar yaptılar.Bu işleri gerçekleştiren sanatçılar da aşağı yukarı, mimar ve heykeltıraşların tuttuğu yolu izleyerek, katı bir şekilde üsluplaşmış arkaik formlardan başlayıp giderek doğallığın ve teknik becerilerinin en güzel örneklerinin verdiler. Bunları tarihlendirmek, özellikle değerli maddelerden yapılan eşyaların çoğu kaybolduğu için pek kolay olmamaktadır.Yunan resminden bugüne ; hemen hemen hiçbir şey kalmamış gibidir.Bir eleştirmen bu durumu, herhangi bir devrin ya da ülkenin sanat tarihi için en acı kayıp olarak nitelendirir.Antik devir üzerine inceleme yapanlar, Yunan resim sanatının,mimari ve heykel alanlarında elde edilen başarıları geride bırakmasa bile onlara denk olduğu konusunda birleşirler. Yunanların hem süsleme hem de biçim olarak standart bir şekilde yapmaya başladıkları ilk çömlek tiplerinden birisi de amforaydı. MÖ 7. yüzyıla tarihlenen bu örnekte Ana tanrıçanın üsluplaşmış tasviri görülmektedir.Bu büyük toprak tanrıçasının yerini daha sonraları Olympos tanrıları almıştır.

Kelimenin tam anlamıyla geometrik stilin başlangıcı üç evrede saptanabilir: Aşağı geometrik (900-850), Olgun ya da Orta geometrik(850-750) ve Yukarı Geometrik (750-700). Bu iki yüzyıl boyunca boyalı seramik üretimi hem nitelik hem nicelik bakımından önemli bir atılım gösterir. Dekor kimi zaman esasen geometrik kalır; dönemin sanatına verilen ad buradan gelir. Seramiğin atılımından başka, çeşitli başka sanat biçimlerinin yeniden ortaya çıkışı, genellikle Rönesans’ı da ortak özellikler taşıyarak yavaş yavaş gerçekleşecektir.Dokuzuncu yüzyılın birinci yarısında, vazoların dekoratörleri oyun iğnelerini aşağı geometrik stille yapmaya devam ederler. Süssüz zarafeti genellikle vazonun boynuyla ve orta kısmıyla sınırlı bir süslemeye bağlıdır, çeperin ana bölümüne çok saf ince bir kil sürülmüştür ve bu karbon oksidinin etkisi altında pişerek kararır; eğer fırın güçlüyse, doğal kilin portakal rengi kırmızı demir oksidinin demirli okside ya da siyah ve kalıcı manyetik demir oksidine dönüşmesi sayesinde kusursuz bir siyahlıkta kalır.Yunan seramiğinin siyah verniği olarak yanlış bir şekilde ama kolaylık sağlayacak biçimde adlandırılan şeyin sırrı budur. Zarif biçimler ortaya çıkar. ( resim 2 ve 3) [2]

resim
resim2
resim
resim3

Örneğin ağzı üç dilimli oinokhoe ( şarap testisi)( resim 4), yüzyıllar boyunca büyük başarı gösterecektir.850’ye doğru Attika geometrik seramiği yeni bir adım attı: Bu, olgun ya da orta geometriğin başlangıcıdır. Bundan böyle eğilim, vazonun yapısını vurgulayan siyah ve süslü yatay şeritler arasındaki zıtlığı korurken, bu şeritleri çoğaltma ve motifleri çeşitlendirme yönündedir. Dekoratif ögelerin çoğu çizgiselliğini korur ve giderek daha karmaşık geometrik figürler oluşturur. ( yatay ve dikey kenar süsleri, eşkenar dörtgenler, damalı bezekler, fırıldaklar, kurt dişleri, svastikalar ya da gamalı haçlar). Bu figürler ya daha önce olduğu gibi vazonun etrafını saran uzunluktadır ya da tek tek panolar şeklindedir. En çarpıcı yenilik hayvan figürlerinin ortaya çıkmasıdır.( su kuşları ve dört ayaklılar : atlar, geyikler, karacalar, keçiler, dağ keçileri). Sekizinci yüzyıldan itibaren öncelikle tek tek gelen bu figürler hızla çoğalarak 770-750’ye doğru orta geometrik sonunun büyük vazoları üzerinde, özellikle yüksekliği 1.5 m ‘yi geçebilen ve ( bu vazoların bulunduğu yer olan ‘’ikili kapı’’nın – Yunancası Dipylon - kuzey batısında bulunan Atina mezarlığından adını alan ) Dipylon denen tarza göre dekore edilmiş kraterler ve cenaze amforalarında doruğa erişirler.Dipylon’un büyük vazolarının ana dekoru da basit ve açık seçik bir anlam taşır: Üst sınıftan ölülerin mezarına anma anıtı olarak yerleştirilen bu vazolar cenaze sahneleriyle süslenmiştir: prothesis ( ölünün teşhiri), ekphora (cenaze alayı) ve bunlara eşlik eden ritüel yakarıcılar korteji. Bu önemli anlar, bu şekilde, seremoninin tören kurallarına göre cereyan ettiğini gösteren görüntüyle sürdürülmüştür. Cenaze töreni sahnesine genellikle bir başka düzlemdeki ikinci bir sahne gelip eklenir: bu ölen kişinin zenginliğini hatırlatmaya ya da onun anısına düzenlenen cenaze oyunlarını hatırlatmaya yönelik savaş arabalarının geçididir ; kimi zaman bir savaş sahnesi de görülür. Bununla birlikte, kişileri resmetme tarzı şematikliğini korur. Bedenler kısmen eklemli bir dizi geometrik figür olarak gösterilir: kollar, dirsekler de açı oluşturan iki küçük değneğe indirgenmiştir, gövde üçgensidir, baş değirmidir, bacaklar çöp gibidir, dizler hafifçe belli edilmişitir, boyun ve bel bir bağlantı sapına indirgenmiştir. Geometrik stilin sonuncu evresi de yine en zengin gelişimini Atina’ da gösterir. Bu Dipylon vazosu büyük bir boyutta seramik bir kaptır. Bir insan boyundadır.Antik dönemde mezar taşı olarak kullanılmıştır. Kulpların gövdeye birleştiği yerde ölü bir kadın bedeninin iki yanında yas tutan kadınlar vardır.Bazı araştırmalar figürlerin arasındaki düşey şeklinde yer alan küçük ‘m’ şeklindeki desenlerde gözyaşları olduğu yorumunda bulunmuşlardır. (resim 5)[3]

resim
resim5

Siyah figürlü vazolar

Yunan vazoları dış pazarlardaki değerlerini yapım ve süslemelerindeki ince teknik ile koruyorlardı. En çok görülen kaplar amfora dediğimiz iki kulplu, ince uzun boyunlu yürek şeklindeki testilerdi. Hydria, çeşmeden su getirmek için kullanılırdı. Suyu boşaltırken dengeyi sağlamak için de iki yatay olmak üzere üç kulpu bulunurdu. Ters dönmüş bir çana benzeyen geniş ağızlı ve kıvrık kenarlı krater ise su ile şarabı karıştırmak için kullanılırdı. Yunanlar şarabı hiçbir zaman susuz içmezlerdi. Oinokhoe ise bir şarap testisiydi.

Bu kapların en eski örnekleri MÖ 8. ve 7. yüzyıllardan kalmadır. İnsan ve hayvanlar aşırı derecede üslüplaştırılmıştır. Erkekler ince bir bele ve ‘balta bıçağı’nı andıran bir profile sahiptir. Arabalar, altlarında iki çember olan birer dikdörtgen şeklindedir. Atlar ise birer çizgi oyunundan öteye geçmez. İnsan figürleri, içi tamamen boyanmış dış çizgilerden oluşur. Bu silüetler, kabın açık kahverengi doğal toprak rengi üzerine hemen her zaman koyu kahverengi ile boyanır. Bazı örneklerde ise silüet siyah fon üzerindedir. Bu üslüp çok geçmeden yerini, o devrin Anadolu’sundaki daha gelişmiş ülkelerden ve özellikle önemli bir merkez olan Rodos’tan alındığı açıkça belli olan daha süslü ve doğal bir üsluba bırakmıştır. Herkes tarafından en güzel ve en ‘modern’olarak değerlendirilen Atina vazoları aynı zamanda en çok ihraç edilen mallar arasındaydı.

Attike çömleklerinin zemini bazen açık renk olup kırmızı yerine altın yaldızla boyanırdı. MÖ 6. yüzyıldan kalma bu krater de açık renk fon üzerindeki siyah figürler çok güzel bir kontrast yaratmaktadır. Bulucusunun adıyla anılarak ‘François Vazosu’ denilen bu çömlek İtalya'nın Etrüsk bölgesi Chiusi’de çıkmıştır.Bu vazo da soldaki Aşil sağdaki ise Ajax’tır. Homeros ‘un İlyada destanında söz ettiği iki büyük kahramandır.Sanatçı Exekias’ın hem çömlekçi hem ressam olarak imzaladığı sadece iki kap vardır. Birisi de budur. Sanatçı burada ikisinin arasında neler olduğunu anlatmıştır.

Truva savaş’ın bulunduğu alanda ellerindeki zarlarla kaderlerini simgeliyorlar. Aşil dört diyor Ajax ise üç diyor.( resim 6)

resim
resim6
Kırmızı figürlü vazolar

Yunan uygarlığında Atina, çömlek yapımında başı çekiyordu. Attike çömleklerindeki figürler siyah zemin üzerine pişmiş toprağın doğal rengi olan kırmızı ile silüet olarak gösteriliyordu. (resim 7)

Renkli zemin üslubunun yayılmasından önceki devirde siyah figürlü çömlekler görülür. Siyah figürlü üslupta resim, bazı renklerin de şöyle bir yer aldığı kırmızı zemin üzerine yapılırdı. Buradaki güzel örnekte resmi yapan çömlekçinin adı ile” Exekias kabı” diye tanınır.

Bu içki kabı kylix formunda, yani tek kaideli yayvan bir çanak gibi.Gördüğümüz sahnede şarap tanrısı Dionysos tarafından ele geçirilen antik bir Yunan teknesi var.Exekias bu çanak da imzasına yer vermiştir.Gemi direğinin hemen yanında büyüyen bir asma var. Üzeri güzel üzüm salkımları ile dolu.Mitolojik hikâyeye göre Dionysos, korsanlardan kaçıyor ve onlardan saklanabilmek için teknenin içinden asma büyümesini sağlıyor.Korsanları da yunusa dönüştürüyor. (resim 8)[4]

MÖ 5. yüzyıl klasik dönem

MÖ 546 yıllarında Pers kralı Kyros, Sardes’i yakıp yıkarak Lydia krallığına son vermiş ve Anadolu ‘da MÖ 300 yılına kadar sürecek olan Pers egemenliğini başlatmıştır. Persler sadece Anadolu’yu ele geçirmekle kalmayıp zaman zaman yaptıkları savaşlarla, Trakya ve Yunanistan’da etkili olmuşlardır. Bu nedenle MÖ 5. yüzyıl Helen sanatı Anadolu’da Pers etkisi altında kalmış Greko Pers sanatı olarak literatüre geçmiştir.

Bu dönemde Anadolu ilk defa doğu ile batı arasında gerçek bir köprü vazifesi görmüş ve Persler tarafından yapılan Kral Yolu, İran içlerinden Ege kıyılarına kadar ulaşmıştır.

Klasik dönem seramiği

5. yüzyılda sanat yalnız tapınaklara ya da resmi nitelikte yapılara inkisar etmiyordu. Bu dönem sanatı yüksek çevrelerden başka alt tabakalara da girmekte gecikmemiş, bu arada şekil ve bezeme bakımından sanat eseri olmak iddiasında bulunan vazolarda ortaya koymuştur. Bunlar arasında Atina’da beyaz zemin üzerine çizgi tekniğiyle resmedilen tasvirler kapsayan “lekhytos”lar önemli bir yer almaktadır ki bunların ölülere adak eşyası olarak verildiği anlaşılıyor. Ölüler kültü ile yakından ilgili olan bu eserlerin yanında Atina’nın “kırmızı figürlü vazoları” gerek Akdeniz, gerek Karadeniz piyasalarına tamamiyle egemendir.Bu vazoları Mısır, İtalya,Sicilya,Fransa,İspanya,Karadeniz'i çevreleyen ülkelerde ve hatta Pers saraylarında bulmak mümkün olmuştur. Bunlar şekillerinin zarifliği ve çeşitliliği üzerlerindeki resimlerin inceliği ve kompozisyonlarının zenginlik ve ahengiyle dikkat nazarlarını çekmektedir.

Niobid ressamının eseri Calyx-krater, 5. yüzyıl ortalarından kalma büyük bir Antik Yunan vazosudur. Calyx-krater Yunanların şarabı suyla karıştırıp hafifletmek için kullandıkları büyük bir kaptır. (resim 9)

Bu kapta Niobe isimli fani bir kadının hikâyesinin saklı olduğu bu vazo ile ünlüdür.Niobe'nin 7 kız 7 erkek 14 çocuğu vardır ve o kendi çocuklarının Leto'nunkilerden daha fazla ve güzel olmaları ile övünürmüş. Annelerinin intikamlarını almak için gelmiş oldukları resmedilmiştir.Burada Artemis ve Apollo zavallı Niobe'nin çocuklarını öldürüyorlar.

Bu vazonun Atina ve Atina'nın güneyindeki Delphoi tapınaklarına duvar süslemelerini yapmış Polignotos tarafından 2 . yüzyıl civarında yapılan bir duvar süslemesinin kopyası olduğu düşnülüyor.

Vazo ressamları ilk zamanlar Polignotos, Ponaios ve Mikon sonraları Apollodoros, Zevksis, Parhasios ve Timantes gibi büyük duvar ve tablo ressamlarının etkisi altında kalmakla beraber mitolojk sahnelerden başka Atina’nın günlük hayatından alınmış pek çeşitli konuları tanımlamakta, perspektif kuralları ve gölge ışık oyunlarına önem vermekte ve birer sanat eseri saydıkları resimlerinin altına imzalarını atmaktadırlar.5. yüzyıl ortalarına doğru bu resimlere vişne kırmızısı, beyaz ve altın yaldızı katılmak suretiyle kırmzı figür tekniğine daha zengin ve daha çekici bir polikromi 24 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. verilmek istenmiş, fakat buna rağmen bu çeşit vazoların Peloponnesos harbi sonunda, bütün pazarların Atina mallarına kapanması üzerine, ortadan kalkmasının önüne geçilememiştir. (resim 10 )[5]

Yunan vazoları yapım teknikleri

Siyah figür tekniği MÖ 700 civarında Korinthos'da icat edilmiştir. Teknik, vazo pişirilmeden önce yapılan siyah silüetli figürler, bunların üzerinde kazıma ile kilin doğal rengi ortaya çıkarılarak belirtilmiş çizgisel detaylar ve istenildiği takdirde eklenen kırmızı veya beyaz boyadan ibarettir. Bu vazo süslemesi için devrimsel bir metottur. O zaman dek demir çağı Yunanistan'ı sadece keskin açılı insan ve hayvan silüetlerinden oluşan ve kontur çizimlerinde nadiren detaylara yer veren Geometrik üslubu biliyordu. Bu en iyi şekilde Atina'da uygulanan ve diğer yerlere de yabancı olmayan bir teknikti.

Ancak Korint usulu sanatçıların geometrik figür ressamları olarak pek görünmemeleri onların muhtemelen doğudan ithal kazıma bezemeli fildişi ve metal nesnelerin etkisi altında yeni tekniği kolaylıkla geliştirmelerini, böylece yeni figür geleneklerini ve orientalizan konu repertuvarını da kolaylıkla kabullenmelerini sağlamıştır.Tekniği MÖ 7. yüzyıl boyunca hayvan frizlerinin egemen olduğu vazolarda, bazen proto-Korinth grubunun zahmetli minyatür üslubundaki mitolojik sahnelerde geliştiren Korinthoslulardır. Bu sırada Atinalı ressamlar proto-Attik olarak adlandırılan vazolarda genellikle büyük kaplar üzerinde silüet ve kontur tekniğinde çizilmiş bazen beyaz boya eklenmiş ve nadiren kazıma detaylara sahip figürleri tercih ediyordu. Ancak MÖ 630 civarında Atinalı sanatçılar vazolarındaki bütün figürler için siyah figür tekniğini kullanmaya başladılar ve yüzyılın son yıllarında dolgu motifleri için de siyah figüre başvurdular. Atina siyah figürü artık ortaya çıkmıştı ve bunu takip eden 150 yıl süresince Yunan dünyasındaki pazarları etkili biçimde elinde tutacaktı.

Yedinci yüzyılın ortalarında çalışan Atinalı vazo ressamları, Korinthos minyatür siyah figür tekniğinin daha hâkim ve kusursuz olmasına rağmen elde edemediği boyut ve kompozisyon ihtişamını başarabilirdi. Korinthos vazolarındaki egemen süsleme üslubu hayvan frizleriydi ve Atina'da siyah figürün benimsenişi ile birlikte Korinthos'un bu tercihi de şehre taşınmıştır. Atina'daki erken siyah figürlü vazoların birçoğunda karşılıklı yerleştirilmiş Korinthos'da bulunana yakın bir desen ve kusursuzluk hâkimiyetiyle betimlenmiş kaliteli büyük hayvanlar yer alır.

Ancak Atina'da tekniğin kullanıldığı ilk iki nesil boyunca küçük vazoların veya büyük vazoların geniş alanlarını hayvan frizleriyle süslemek giderek tercih edilmiştir. Birkaç ressam bu kısıtlamanın ötesine geçerek, oldukça güzel düzenlenmiş hikâyeci üslupta sahneler ortaya koyar. Çömlekçilik kalitesi ise her zaman yüksektir. Bu dönemde belki yine Korinthos etkisiyle birlikte yeni formlar ve Peloponnesos'ta diğer malzemelerin kullanıldığı hikâyeci sanatlardan esinlenen figürlü sahneler görülmektedir.Bunlar Atinalı ressamların gerçekte hiç yitirmedikleri büyük ölçekli anlatım özelliklerini daha iyi kavramalarını sağlamıştır. Bu dönemin sonlarına gelindiğinde hayvan frizlerinin egemenliği sona erer.

Beşinci ortalarına kadar Atina'da hatırı sayılır miktarda siyah figürlü vazo üretilmeye devam edilmiştir. Yüzyılın ilk çeyreğindeki nadir istisnalar hariç siyah figürlü eserlerin kalitesi düşüktür ve ucuz kâselere, testilere ve yağ mataralarına olan ihtiyaca cevap verebilmektedir. Atina'da çömlek endüstrisinin patlama yaptığı günlerde kırmızı figürlü vazolar, fakir vatandaşlar için muhtemelen pahalı mallardır. Dolayısıyla zenginlerin şölen sofralarını süsleyecek eski teknikteki büyük kraterler, amphoralar ve hydrialar için talep yoktur. Yine de siyah figürün bu kadar uzun süre dayanması yaşlı alıcıların tutucu zevkleriyle açıklanamaz. Bu düşük kaliteli malların Yunanistan'daki ve Yunanistan dışındaki pazarı güçlü bir şekilde var olmaya devam etmiştir. Buralarda tutuculuğun rol oynaması mümkündür. Çünkü Attika mallarının diğer Yunan şehirlerine, Kıbrıs’a, kuzey ve batıdaki kolonilere ithalatı azalmamıştır. Kırmızı figür tekniğinin icadından 50 yıl sonra bile ticaret büyük oranda siyah figürlü vazoların hâkimiyetindedir. Sadece Etruria ve Campania'daki büyük pazarlar yeni tekniğe ilgi gösteriyorlardı. Uzun yıllar süren savaşlar bile Atina'da üretilen siyah figürlü vazolar üzerinde gözle görülür bir değişiklik yaratmamıştır.

Pothniatheron- Artemis Hayvanlar Tanrıçası.[6](François vazosu - resim11)

Korint vazo örnekleri[7]

Aryballos: Aşağı doğru hafifçe sivrilen yuvarlak gövdeli, basık boyunlu, buna bağlı geniş ağız tablasına sahip,iki kulplu küçük bir kaptır. (resim12)

Alabastron:Aşağı doğru uzayıp genişleyen gövdesi bir damla biçimi anımsatır. (resim13)

resim
resim13

Kothon: Korint seramiğince ortaya konulmuş bir formdur. Dar boyunlu silindir gövdeli kap, su şişesi olarak kullanılmıştır. (resim14)

Krater:Geniş ağızlı orta ykseklikte bir kaptır.Grekler şarabı saf olarak içmez onu su ile karıştırırlardı.Krater gövde ve kulplara göre 6 çeşittir.Bunlar destekli krater, völütlü krater, kotyle krater, kalyx krater, çan krater, kalathos kraterdir. (resim15)

Pykxis:Değişik gövde yapıları içeren form olarak kapalı kutu biçimdeki kaplardır.Ortasında tutacağa sahip bir kapağı vardır.Kadınların ve sanatçıların krem kutusu, tuvalet çantası olarak kullanılmıştır. (resim16)

resim
resim16

Prothesis ve cenaze çömleği (resim17)

Herakles ve Nessos’lu Proto-Attika Amphorası- MÖ 675-650. (resim18)

At arabaları betimli bir Attika amphorası- Pire'den MÖ 620 (resim19)

Nessos'u öldüren Herakles ve Gorgo betimli Attika amphorası. MÖ 610- 600 (resim20)

Eretria amphorası MÖ 7. yüzyıl ilk yarısı. (resim21)

Perseus- Gorgon betimli bir Attika çanağı. (resim22)

resim
resim22

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Conti,Flavio,Eski Yunan Sanatını Tanıyalım Anka ofset basımevi,1.baskı,1982
  2. ^ Friedell, Egon, Antik Yunan’ın Kültür Tarihi,Dost kitabevi Yayınları,3.Baskı,2011
  3. ^ Mansel, Arif,Müfid, Ege ve Yunan Tarihi,TTK, 10.baskı ,2014
  4. ^ Maffre,Jean-Jacques,Yunan Sanatı, Dost Kitabevi Yayınları ,2013
  5. ^ Boardman, John, Yunan Sanatı, Homer Kitabevi, 2005
  6. ^ Richter, Gisela, Yunan Sanatı, Cem yayınevi, 12.baskı, 1979
  7. ^ Martin, Thomas, Eski Yunan, Say yayınları, 1. Baskı, 2012

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Amfora</span> gıda ürünlerini saklamak ve taşımak için kullanılan bir tür antik kap

Amfora, gövdesinden daha ince olan boyun kısmının altında dibe doğru daralarak sonlanan iki kulplu, Antik dönemlere özgü bir çeşit Yunan çömleği.

<span class="mw-page-title-main">Sardis</span> Türkiyede bir antik kent

Sardis, Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Sart kasabası yakınlarında bulunan ve Lidya (Lydia) devletine başkentlik yapmış antik kent. MÖ 1300'de kurulup MS 1200'de yıkılmıştır. Salihli merkezine 9 km, İzmir'e 82 km uzaklıkta olup, İzmir-Ankara karayolunun iki yanına yayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İnandık Vazosu</span>

İnandık Vazosu Hitit devletinin Hanhana adlı kült merkezinde bulunan ünlü vazodur. Üzerindeki resim kutsal tanrılarının evlilik törenini anlatmaktadır. Hitit kültürünü çok iyi yansıtır.

<span class="mw-page-title-main">Truva Atı</span> Truva Savaşında kullanılan tahta at maketi

Truva atı, Odysseus'un Truva surlarını aşmak ve şehre gizlice girmek için yaptırdığı tahtadan at maketidir. Savaş yaklaşık 10 yıldır sürmektedir. Askerler bıkkın ve yorgundur. Zekası sayesinde Athena tarafından da sevilen Odysseus'un aklına tahtadan bir at yapma fikri gelir. Plana göre Akhalılar savaştan çekiliyor gibi gözüküp, geride çok büyük bir tahta at bırakırlar. Odysseus ve diğer seçkin komutanlar atın içine gizlenirken, diğerleri denize açılıp gemileri Bozcaada'nın arkasına, Troyalıların onları göremeyeceği bir şekilde gizlerler. Planın yürümesi için, görevi tahta atın Truvanın surlarından içeri girmesini sağlamak olan bir Akhalı askeri atın yanında bırakırlar. Akhalıların çekildiğini gören Truvalılar, şaşkınlık içinde batı kapısının önündeki dev tahta atın yanına giderler. Bu sırada ortaya çıkan Sinon ismindeki Akhalı asker, Yunanlardan nefret ettiğini, onu Akhalıların geri dönüşleri için gerekli rüzgarın çıkması adına kurban seçtiklerini ve kendisinin kaçarak kurtulduğunu söyler.

Klazomenai, İzmir Körfezi'nin güney sahil şeridi üzerinde, İzmir'in 38 km batısında, Urla belediyesi sınırları içinde bulunan tarihi İyonya kenti. On iki İyonya kenti arasında anılır. Urla'nın doğusunda uzanan sahil şeridi için kullanılan Kilizman ismi, bu antik kentten kaynaklanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Klasik Antik Çağ</span>

Klasik antik çağ, MÖ 8. yüzyıl ile MS 5. yüzyıl arasındaki Greko-Romen dünyası denen, Antik Yunanistan ve Antik Roma'nın iç içe geçmiş uygarlıklarını kapsayan, Akdeniz merkezli kültürel tarih dönemidir. Bu çağ, hem Yunan hem de Roma toplumlarının geliştiği ve Avrupa, Kuzey Afrika ve Batı Asya'nın büyük bölümünü etkileyen bir dönemdir.

<span class="mw-page-title-main">Hidria</span>

Hydria, Antik Yunan'da Arkaik ve Klasik dönemlerde kullanılan büyük testi, su kabı.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan sanatı</span>

Bugünkü Yunanistan topraklarına Yunanlar ayak basmadan önce, Girit, kültürel gelişimin öncülerindendi. Burada Neolitik'ten son Tunç Çağına kadar sürekli bir gelişim izlenilebilir. Minos kültürü; Girit'teki Bronz Çağ kültüründeki kral Minos'a bağlanarak adlandırılmaktadır. Bununla birlikte bir tür akraba olarak tanımlayabileceğimiz Yunan topraklarındaki kültür için "Hellas" terimi kullanılmıştır. Ayrıca "Kiklad" terimi de Kiklad'larda bulunan 3000 yıllık mermer heykelcikleri ve çömlekleri için kullanılmıştır. Bu adlandırmalar dönemi inceleyen arkeologlar tarafından verilmiştir. Kiklad yapıtları, Minos ve Hellas kültürü ile ilişkili değildir. Tam tersine bu yapılar yerel olarak sınırlanmış ve bugüne dek az tanınmış bir kültür çevresine bağlıdır. Erken Minos kültürünün en önemli kalıntıları Girit'in doğu bölümünde, özellikle Gurnia, Vasiliki, Palaikastro gibi küçük kentlerle komşu adalardan Pseira ve Mochios'da bulunmuştur. Akdeniz çevresiyle de karşılıklı ilişkiler kurduğu açıkça bellidir.

<span class="mw-page-title-main">Gryneion</span>

Gryneion, Gryneia, Türkiye'nin İzmir ilinin Aliağa ilçesi sınırları içinde bulunan Yenişakran beldesi yakınlarındaki bir antik kenttir. Çandarlı Körfezi kenarındadır. 12 büyük Aiol kentinden biri sayılır. Kentin, denize bir dil gibi uzanan yarımadası üzerinde tanrı Apollon'un tapınağı vardı. Gryneion önemli bir kehanet merkeziydi.

Damlıboğaz / Hydai, Muğla İl merkezinin batısında, Milas İlçesi'nin 6 km batı-güneybatısında, Hydai antik kentinde yer alan bir düz yerleşmedir. Güllük Körfezi'ne açılan Sarıçay Vadisi'ndeki Damlıboğaz Köyü'nün hemen yakınındadır. Hydai antik kentinin MÖ 478 yılında kurulduğu, ancak Sarıçay'ın yatağının değişmesi üzerine ortaya çıkan mezarlıktaki buluntulara göre yerleşmede iskanın MÖ 3. binyıla kadar geri gittiği anlaşılmaktadır. Kent sarp ve kayalık bir tepenin zirvesinde kurulmuştur. Attik Delos Birliği'ne Kydae adıyla üye olduğu bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Vazo</span>

Vazo, genellikle çiçek koymak için kullanılan, cam, porselen, toprak gibi farklı malzemelerden, türlü boyut ve şekillerde yapılabilen açık bir kaptır. Sözcük Türkçeye, İtalyanca vaso kelimesinden geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya sanatı</span>

Mezopotamya sanatının adı çoğu arkeolojik kayıtlarda geçer. Bu kayıtlar, erken avcı-toplayıcı topluluklardan, Sümer, Akad, Babil ve Asur imparatorluklarının yaşadığı Tunç Devri'ne kadar geçen süreyi kapsar. Sonraları bu imparatorlukların yerini Demir Çağı'nda Eski Asur ve Eski Babil imparatorlukları almıştır. Genellikle medeniyetin beşiği olarak görülen Mezopotamya, önemli kültürel gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Bunlardan biri de en eski yazı örnekleridir. Mezopotamya sanatı MÖ 4000 tarihinden Persli Ahameniş İmparatorluğu'nun bölgeyi fethettiği MÖ 6. yüzyıla kadar Batı Avrasya'daki en soylu, en gelişmiş ve en detaylı sanat olma yolunda Antik Mısır ile rekabet içinde olmuştur. Ana vurgu oldukça dayanıklı taş ve kilden yapılmış çeşitli heykeller üzerindedir. Çok az sayıda resim günümüze ulaşmıştır ama belirtilene göre, birkaç istisna dışında, boyamalar genellikle geometrik ve dekoratif bitkisel şekiller yapmak için kullanılmıştır. Buna rağmen çoğu heykellerin de boyandığı görülür. Ayrıca çok sayıda silindir mühür de günümüze ulaşmıştır. Küçük boyutlarına rağmen bunların çoğunun üstünde karmaşık ve detaylı sahneler vardır.

<span class="mw-page-title-main">Protogeometrik stil</span>

Protogeometrik stil, Yunan Karanlık Çağları'nın ilk döneminde yaklaşık MÖ 1050 ila 900 yılları arasında üretilen Atina öncülüğündeki Antik Yunan çömlekçiliği stilidir.

<span class="mw-page-title-main">Hüseyindede vazoları</span>

Hüseyindede vazoları, Türkiye'nin Çorum ilinde Yörüklü yakınlarındaki Hüseyindede Tepe'de yapılan kazılarda bulunan, kabartmalarla süslenmiş Erken Hitit vazolarıdır. Toplamda dört adet vazo parçası bulunmaktadır. Bunlardan ikisi neredeyse tamamlandı ve restore edilebildi. Yaklaşık MÖ 1650'ye tarihlenen vazolar Çorum Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Brygos Ressamı</span>

Brygos Ressamı geç Arkaik dönemin antik Yunan Attic kırmızı figürlü vazo ressamıydı.

<span class="mw-page-title-main">Ege sanatı</span> Bronz Çağı boyunca Ege Denizi yöresinde yaratılan sanat

Ege sanatı, Bronz Çağı boyunca, yani MÖ 11. yüzyıla kadar, Antik Yunan sanatından önce Ege Denizi'ni çevreleyen topraklarda ve içindeki adalarda yaratılan sanattır. Çoğunlukla modern Yunanistan topraklarında bulunduğu için bazen Yunan Bronz Çağı sanatı olarak da adlandırılır; ancak sadece Miken Yunanlıları sanatını değil, aynı zamanda Yunan olmayan Kiklad ve Minos kültürlerinin sanatını da içerir.

<span class="mw-page-title-main">Siyah figür tekniği</span> Yunan dünyasında vazo ressamları tarafından MÖ 7. yüzyıl ile MÖ 4. yüzyılının son döneminde kullanılan çizim biçimi

Siyah figür tekniği, MÖ 7. yüzyıl ila MÖ 6. yüzyılın sonuna kadar Antik Yunan çömlek ve vazolarında kullanılmış bir boyama tekniğidir. Figürler turuncu veya açık kırmızı zemin üzerine siyah renkli firnis boyayla siluet halinde boyanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kırmızı figür tekniği</span>

Kırmızı figür tekniği, MÖ 530 yıllarında ortaya çıkan Antik Yunan vazoları ve çömlekleri üzerinde uygulanan bir boyama tekniğidir. Çömleğin arka planı siyaha boyanır, figürler ve detaylar ise kilin doğal rengi olan kırmızı veya turuncu renginde bırakılırdı. Kırmızı figür tekniğinin ilk uygulandığı yıllarda bir vazo üzerinde bir yüzün kırmızı figür, diğer yüzün siyah figür tekniği ile aynı ressam tarafından boyandığı görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Naiskos</span>

Naiskos sütunlu veya payeli ve alınlıklı, klasik düzende küçük bir tapınaktır.

<span class="mw-page-title-main">Geometrik sanat</span>

Geometrik sanat, büyük ölçüde vazo resimlerindeki geometrik motiflerle karakterize edilen bir Yunan sanatı evresidir ve Yunan Karanlık Çağı'nın sonlarına doğru ve biraz sonrasında, y. M.Ö. 1050–700 yılları arasında gelişmiştir. Merkezi Atina'daydı ve buradan stil, Ege'nin ticaret şehirlerine yayıldı. Yunan Karanlık Çağları'nın yaklaşık MÖ 1100'den 800'e kadar sürdüğü düşünülmektedir ve Knodell'in (2021) Knodell'in (2021) Prehistorik Demir Çağı olarak adlandırdığı Protogeometrik dönemden Orta Geometrik I dönemine kadar olan evreleri içerir. Vazoların Yunan toplumunda çeşitli kullanımları veya amaçları vardı; bunların arasında cenaze vazoları ve sempozyum vazoları da bulunuyordu, ancak tabii ki bunlarla sınırlı değildi.