Rönesans, Orta Çağ ve Reform arasındaki tarihsel dönem olarak bilinir. 15 - 16. yüzyıl İtalya'sında batı ile klasik İlk Çağ arasında güzel sanatlar, bilim, felsefe ve mimarlıkta bağın tekrar kurulmasını sağlayan, Antik Yunan filozoflarının ve bilim insanlarının çalışmalarının çeviri yoluyla alındığı, deneysel düşüncenin canlandığı, insan yaşamı (hümanizm) üzerine yoğunlaşıldığı, matbaanın icat edilmesiyle bilginin geniş kitlelerle paylaşımının arttığı ve kökten değişimlerin yaşandığı bir dönemdir.
Aristoteles veya kısaca Aristo, Antik Yunanistan'da klasik dönem aralığında yaşamını sürdürmüş olan Yunan filozof, polimat ve bilgedir.
Perge, Antalya'nın 18 km doğusunda, Aksu ilçesi sınırları içinde bulunan, bir zamanlar Pamfilya Bölgesine başkentlik yapmış antik bir kenttir. Şehirdeki akropolisin Tunç Çağı döneminde kurulduğu düşünülmektedir. Helenistik dönem boyunca şehir eski dünya içerisindeki en zengin ve güzel şehirler arasında sayılmaktadır. Ayrıca Yunan matematikçi Pergeli Apollonius'un memleketidir. Perge, Hititler döneminde Parha olarak bilinmekteydi.
İlahi Komedya, Dante tarafından 1308 civarında yazılmaya başlanan ve 1321 civarında, yazarın ölümünden kısa bir süre önce tamamlanan epik şiir. İtalyan edebiyatının en önemli örneği ve dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. İlahi Komedya'da Dante, ölüm sonrası sırasıyla Cehennem, Araf ve Cennet'te geçen seyahati, hikâyenin kahramanı da olan kendisinin ağzından anlatır. Orta Çağ'da "komedya", "tragedya"nın aksine, sonu iyi biten hikâye anlamına gelirdi. Burada eserin adındaki "komedya" kelimesi, öyküsünün güldürü unsurları taşıdığı anlamına gelmez.
Aristofanes (Aristophanes), MÖ 446 - MÖ 386 yılları arasında yaşamış bir komedya yazarıdır.
Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilemesi amacıyla hazırlanmış gösterilerdir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak Shakespeare'in sözüyle de ifade edilir.
Yunus Emre (1240-1320), Anadolu sahasında yetişmiş Türk şair ve mutasavvıf. 13. yüzyılın son yarısı ve 14. yüzyılın başlarında yaşamış Türkmen bir derviş olan Yunus Emre, Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsüdür. Tarihî şahsiyeti hakkındaki bilgiler yetersiz, hatta birbirini yalanlayıcı nitelikte olmakla birlikte biraz da menkıbelere karışmıştır. Yunus Emre hakkında biyografik bilgi veren velayetnameler ile manzum şiirler dışında temel kaynak bulunmamaktadır.
Miletli Aspasia Atinalı devlet adamı Perikles'le olan ilişkisiyle ünlenmiş olan Miletli bir kadındır. Yaşamı hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Erişkin döneminin büyük kısmını Atina'da geçiren Aspasia, Perikles'i ve Atina siyasetini etkilemiş olabilir. Platon, Aristofanes, Ksenofon ile birlikte dönemin diğer yazarlarının eserlerinde adından söz edilmiştir.
Nero Claudius Caesar Augustus Germanicus, esas adı Lucius Domitius Ahenobarbus olan ve aynı zamanda Nero Claudius Caesar Drusus Germanicus olarak da bilinen, Julio-Claudian Hanedanı'nın beşinci ve son Roma imparatoru. Nero, büyük amcası Claudius tarafından tahtın vârisi olarak evlatlık edinilmiştir. Nero Claudius Caesar Drusus olarak, İmparator Claudius'un ölümünün ardından, 13 Ekim 54'te Roma tahtına oturmuştur.
Euripides, Aiskhylos ve Sophokles'ten sonra Atina'nın yetiştirdiği üçüncü büyük tragedya ozanıdır.
Antik Yunanistan, bugünkü Yunanistan toprakları ile Küçük Asya'da (Anadolu) yaşayan toplumların kurduğu devlet ve uygarlıkların, MÖ 756 ile MÖ 146 tarihleri arasında hüküm sürdükleri bölgenin adı.
Truva Savaşı, Yunan mitolojisinde M.Ö. 12. veya 13. yüzyıl civarında meydana gelen efsanevi bir çatışmadır. Savaş, Truvalı Paris'in Helen'i Sparta kralı kocası Menelaos'tan almasının ardından Akalar (Yunanlar) tarafından Truva şehrine karşı yürütülmüştür. Savaş Yunan mitolojisindeki en önemli olaylardan biridir ve başta Homeros'un İlyada'sı olmak üzere Yunan edebiyatının birçok eserinde anlatılmaktadır. İlyada'nın özü on yıl süren Truva kuşatmasının onuncu yılında dört gün iki gecelik bir dönemi anlatır; Odisseia ise savaşın kahramanlarından biri olan Odisseia'un eve dönüş yolculuğunu anlatır. Savaşın diğer bölümleri, fragmanlar halinde günümüze ulaşan epik şiirler döngüsünde anlatılır. Savaştan bölümler, Yunan tragedyası ve Yunan edebiyatının diğer eserleri ile Virgil ve Ovid gibi Romalı şairler için malzeme sağladı.
Roma Cumhuriyeti, Antik Roma uygarlığında hükûmetin cumhuriyet şeklinde işlediği dönem. Geleneksel olarak MÖ 509 yılında krallığın devrilmesiyle başlayan dönemdir. Bu dönemde ilk iki yüzyıl boyunca, Cumhuriyet toprakları İç İtalya'dan bütün Akdeniz dünyasına kadar genişledi. Sonraki yüzyılda Roma; Kuzey Afrika, İber Yarımadası, Yunanistan ve şu anki Güney Fransa'da egemenlik kurarak daha da büyüdü. Roma Cumhuriyeti, son iki yüzyılı sırasında, hem Fransa'nın kalanına hem de Makedonya ile Anadolu'nun büyük kısmına egemen oldu.
Batı edebiyatlarının temelini Yunan ve Latin edebiyatı oluşturur. Yunan Edebiyatı'nda İlyada ve Odise destanlarıyla Homeros, trajedileriyle Aiskhilos, Sophokles ve Euripides, komedileriyle Aristophanes, tarih eserleriyle Herodot, felsefe eserleriyle Eflatun, Aristoteles, fablleriyle Ezop kendinden sonrakileri etkilemiştir. Yunan edebiyatı MÖ 2. yüzyılda biter.
İstanbul kuşatmaları listesi, günümüzde Türkiye sınırları içerisinde yer alan İstanbul'un tarih boyunca yaşadığı kuşatmaların derlendiği listedir. Marmara Denizi'nin Karadeniz'e açıldığı boğazı denetleyen noktada, Asya ile Avrupa arasındaki kara bağlantısının üzerinde kurulu olan şehir, İpek Yolu'nun da geçtiği bu stratejik konumu nedeniyle farklı halklarca birçok kez ele geçirilmek istenmiştir.
Lucius Livius Andronicus, Eski Latince döneminde eserler vermiş olan Greko-Romen dramatist, epos yazarı. Çalışmalarına Romalı soylu bir ailenin hizmetindeki bir eğitimci olarak, içlerinde Homeros'un Odysseia'sının da bulunduğu Yunanca eserleri Latinceye çevirerek başladı. Bunu yaparkenki amacı, derslerinde bu eserleri ders kitabı olarak kullanmaktı. Sahnelemek için yazdığı eserler, hem tragedya hem de komedya türünde, Antik Roma'da Latin diliyle yazılmış ilk dramatik eserler olarak bilinmektedir. Komedilerini Yunan Yeni Komedyası ve Yunan kostümleri giymiş belli başlı karakterler üzerine kurdu. Bundan dolayı Romalılar bu yeni türü comoedia palliata olarak adlandırdılar. Romalı biyografi yazarı Suetonius, daha sonraları Livius Andronicus ve Ennius için "yarı Yunan" terimini icat etti. Bu tür, gelecek kuşak dramatistleri tarafından Andronicus'un ayak izlerini takip etmek amacıyla taklit edildi. Bu yüzden Andronicus, Roma dramasının ve geniş çerçevede Latin edebiyatının babası sayıldı. Öyle ki Latince yazan ilk edebiyatçı odur. İleriki kuşağın edebiyatçıları olan Varro, Cicero ve Horatius, Livius Andronicus'u Latin edebiyatının kurucusu olarak takdîr etmişlerdir. Andronicus, ismi bilinen en eski Romalı şairdir.
Latin edebiyatının gümüş çağı, Latin edebiyatının 14'ten I. Justinianus'un 550'de hukuk alanında yaptığı yeniliklere dek olan dönemini kapsayan dönem. Roma İmparatorluğu ve daha sonrasında Bizans İmparatorluğu etki alanında geliştiğinden dolayı İmparatorluk Dönemi olarak da adlandırılmaktadır.
Şerh [Scholia ] antik bir yazarın halihazırda var olan herhangi bir el yazmasına ilişkin, eserin köşelerine açıklama babında iliştirilmiş dilbilgisel, eleştirel veya açıklayıcı yorumlardır. Şerh (Scholia) üzerine çalışan kişiye yorumcu, tefsirci (scholiast) adı verilir. Kelimenin teyit edilmiş ilk kullanımı milattan önce birinci yüzyıla tarihlendirilmektedir.
Dionysia, antik Atina'da tanrı Dionysos onuruna verilen, trajedilerin teatral gösterimlerinin yapıldığı büyük bir festivaldir. MÖ 487'den sonra komediler de gösterilere eklenmiştir. Panathenaia'dan sonra en önemli ikinci festivaldir.
Klasik antik dönemde, Herodot, Platon, Ksenophon, Athenaeus ve birçokları Yunan toplumundaki eşcinselliğin yönlerini araştırmışlardır. Antik Yunanistan'da seçkin çevreler arasında eşcinsel cinsel ilişkilerin en yaygın ve sosyal açıdan en önemli biçimi, yetişkin erkekler ile ergenlik çağındaki veya ergenlik çağına yaklaşmış erkekler arasındaki cinsel ilişkilerdi.. Yine de bazı şehir devletlerinde toplum bazında eşcinsellik ve pratikleri yasaktı veya muğlak bir yapıya sahipti; buna karşın belirli şehir devletlerinde ise çok yaygın olarak kabul ediliyordu. Yetişkin erkekler arasında cinsel ilişkiler var olmasına rağmen, Kenneth Dover'a göre, bu ilişkilerin her birinin en az bir üyesinin sosyal geleneklere karşı pasif bir cinsel rol üstlenmesi mümkündür, ancak bu yakın zamandaki bilim insanları tarafından şüpheyle karşılanmış ve sorgulanmıştır. Eşcinsel partnerler arasındaki bu tür ilişkilerin genel toplumda, özellikle kadınlar için nasıl değerlendirildiği belirsizdir, ancak örnekleri Sappho'nun zamanına kadar uzanmaktadır.