İçeriğe atla

Antik Yunan astronomisi

Bu Antikythera Mekanizması M.Ö 100-150 yılları arasında tasarlanmış, gök cisimlerinin pozisyonlarını hesaplamayı sağlayan bir analog bilgisayardır.

Yunan astronomisi klasik antik dönemde Yunan dilinde yazılmıştır ve antik Yunan, Helenistik, Greko-Romen ve geç dönem antik çağlarını kapsar. Yunanca, Helenistik dönemden Büyük İskender'in (III. Aleksandros) fethini takip eden süreçte bilimin dili haline geldiği için antik Yunan astronomisi coğrafi sınırları aşmıştır. Bu yüzden Helenistik astronomi olarak da adlandırılır. Helenistik ve Roma dönemleri boyunca Yunan olan veya olmayan birçok astronom, çalışmalarını Yunan geleneklerini kullanarak Ptolemaios krallığındaki İskenderiye kütüphanesini de içeren büyük bir enstitüde yürütüyordu.

Tarihçiler astronominin gelişimindeki en büyük aşamanın helen ve Yunan astronomlar tarafından tarafından atlandığını düşünüyor. Yunan astronomisi gök olaylarına akla yatkın fiziksel açıklamalar arayışıyla başlayıp şekillenmiştir. Kuzey yarımkürede bulunan takım yıldızlarının çoğunun ismi birçok yıldızın, asteroidlerin ve gezegenlerin ismi gibi Yunan astronomisinden türemiştir. Yunan astronomisi Mısır ve özellikle Babil astronomisinden ilham almış ve sırasıyla Hint, Arap ve Batı Avrupa astronomisini etkilemiştir.

Antik Yunan Astronomisi

Tanımlanabilen yıldız vetakım yıldızlarına dair ilk yazılı belgeler, Homeros ve Hesiodos'a ait Yunan literatürünün sağ kalabilmiş en eski yazıtlarıdır. Homeros İlyada ve Odysseia'da aşağıdaki gök cisimlerinden bahseder:

Anaksimandros

Hesiodos, milattan önce 7. Yüzyılda Arcturus yıldızını şairane takvimi İşler ve Günler'e ekler. Homeros da Hesiodos da bilimsel çalışma yapmış olmamalarına rağmen, okyanusla çevrili düz dünya teorisinin kozmolojik temelini atmışlardır. Bazı yıldızlar doğar ve batar (Antik Yunanlara göre okyanusun içinde kaybolur), bazıları her zaman görünür. Yılın belli zamanlarında, belli yıldızlar doğar ve batar.

Kozmosla ilgili spekülasyonlar milattan önce 6. Ve 7. Yüzyıllarda Sokrates öncesi düşünürler arasında oldukça yaygındı. Anaksimandros silindirik dünyayı evrenin merkezinde asılı duran ve ateşten bir çemberle çevrili bir gökcismi olarak tanımlamıştır. Pisagorcu Filolaos kozmosu yıldızlar, gezegenler, Güneş, Ay, Dünya ve Karşı dünyayı barındıran, 10 cisimden oluşan topluluğun görünmeyen bir ateşin çevresinde döndüğü bir oluşum olarak tanımlamıştır. Bazı belgelerin gösterdiği üzere 6. ve 5. yüzyılda yaşayan Yunanlar gezegenler ve evrenin yapısı hakkında oldukça bilgiliydi.

Eski Yunan Astronomisinde Gezegenler

İngilizcede gezegen anlamına gelen planet kelimesi Yunancada gezgin kişi anlamına gelen planētēs kelimesinden gelmektedir çünkü eski çağ astronomlarının kayıtlarına göre belirli ışıklar gökyüzünde diğer yıldızlarla ilişkili bir şekilde yer değiştiriyordu. Çıplak gözle görülebilen beş gezegen vardı; Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn. Bazen Güneş ve Ay da listeye eklenir ve sayı yediye çıkardı. Gezegenler zaman zaman Güneşe yaklaşıp gözden kaybolduklarından beşini birden gözlemleyebilmek büyük dikkat gerektiriyordu. Venüsün doğrudan gözlemi yapılmamıştı, Yunanlar sabahları ve akşamları görünen Venüsün Hesperus (“akşam yıldızı”) ve Phosphorus (“sabah yıldızı”) isimli iki farklı cisim olduğunu düşünmüşlerdi. Sonraları ikisinin de aynı gezegen olduğunu fark ettiler. Pisagor'un bu keşifteki payı büyüktür.

Eudoxus Astronomisi

Antik Yunanda astronomi matematiğin bir dalıydı ve astronomların gökyüzündeki hareketleri taklit edebilecek geometrik modeller yaratması beklenirdi. Bu gelenek Pisagor'un astronomiyi dört matematik sanatının arasına koymasıyla başladı (aritmetik, geometri, astronomi, müzik). Bu dört alanı kapsayan çalışmalar sonradan ‘quadrivium’ (dört temel bilim) olarak adlandırıldı.

Yaratıcı bir matematikçi olmamasına rağmen Platon (M.Ö 347-427) dört temel bilimi felsefi eğitimin temeli olarak saydı. Genç matematikçi Knidos'lu Eudoxus’u (M.Ö 347-410) Yunan astronomi sistemini geliştirmesi için teşvik etti. Modern bilim tarihçisi David Lindberg şöyle diyor:

" Gezegesel olayların tasviri için yapılan geometrik model, iki küre modeli ve gezegen gözlemleri ile ilgili yayımladıkları değerlendirme ölçütleri gösteriyor ki, çalışmalarında ilgilerini yıldızlardan gezegenlere yöneltmişler."

İki küre modeli kozmosu merkezi ve hareketsiz küresel bir dünya ve dünyayı çevreleyen küresel gökyüzü olarak ikiye ayıran bir yermerkezcil modeldir. Modele göre gökyüzü 'esîr' maddesinden yapılma bazı dönen cisimler içerebilir.

İki küre modelini gösteren bir ağaç baskı.

Platon'un kozmoloji üzerine yazdığı temel kitaplar Timeos ve Devlettir. Bu kitaplarda iki küre modelini tanımlamış, yedi gezegeni ve sabit yıldızları taşıyan sekiz çember olduğunu belirtmiştir. Devlet kitabında geçen Er efsanesine göre, kozmos, Sirenler ve Mireler ya da Fates olarak da bilinen Zorunluluk tanrıçasının kızları tarafından çevrilmekte olan Zorunluluk Ekseni'dir.

Kilikyalı Simplicius'un belgelerine göre (6. Yüzyıl), Platon dönemin Yunan matematikçilerine " Düzgün hareketin tanımından yola çıkarsak, gezegenlerin belirgin hareketleri nasıl sınıflandırılabilir?" diye sormuştur. (Lloyd 1970, s. 84). Ona göre gezegenlerin kaotik hareketleri ancak merkezi bir küresel Dünyanın etrafındaki düzgün dairesel hareketler olarak açıklanabilirdi, ki bu 4. yüzyıl için oldukça yeni bir fikirdi.

Eudoxus bu problemin üstesinden gezegenleri eş merkezli küreler takımı olarak düşünerek geldi. Gökyüzünün görünümüne kürelerin eksenlerini yatırarak ve her birine farklı bir dönme periyodu atarayarak yaklaştı. Böylece gezegenlerin hareketlerini matematiksel olarak tanımlayan ilk insan oldu. Eudoxus'un kitaplarının tamamı kaybolduğunundan dolayı içeriği ve fikirleriyle ilgili bilgilere ancak Aristotales'in derlemeleri ve Simplicius'un De Caelo'daki yorumları gibi ikincil kaynaklardan ulaşılabiliyor. Ayrıca Aratus'un astronomi üzerine yazdığı şiirin Eudoxus'un çalışmalarına ve Theodosius'un Sphaerics'ine dayandığı tahmin ediliyor. Bunlar Eudoxus'un astronomi çalışmalarıyla ilgili büyük ip uçları veriyor.

Yunan astronom Callippus (4. Yüzyıl) Eudoxus'un 27sine (gezegenlere sabit yıldızları da eklemişti) yedi küre daha ekledi. Aristotales her iki sisteme de, küre takımlarının aralarına dıştaki takımın dönmesini engelleyen "dönmeyen" küreler eklemekte ısrarcıydı çünkü dönmeyen küreler olmadan dıştaki hareketin içteki kürelere transfer olacağını savunuyordu.

Helenistik Astronomi

Gezegen modelleri ve gözlemsel astronomi

Eudoxus'un sisteminin birkaç kritik hatası vardı. Bunlardan biri hareketlerin kesin tahmine elverişsiz olmasıydı. Callippus'un çalışması bu hatanın düzeltilmesi için bir adım olmuştu. Diğer problem ise modellerin hız değişimini açıklamakta yetersiz olmasıydı. Dünyadan gözüken gezegenlerin parlaklığının neden değiştiğini açıklayamaması da bir başka eksiklikti çünkü kürelerin eş merkezli olması gezegenlerin hep aynı uzaklıkta kalmasını gerektiriyordu. Pitaneli Autolycus da M.Ö 310da bu soruna değinmiştir.

Pergeli Apollonius (M.Ö 190-262) taşıyıcı dış tekerleme eğrisi (deferent and epicycle) ve dış merkezli düzenek (eccentric) olarak tanıtılan iki yeni mekanizmanın gezegenlerin uzaklık ve hız değişimini açıklamaya yardımcı olmasıyla yanıtlanmış oldu. Taşıyıcı dış tekerleme eğrisi  gezegenleri Dünyanın etrafında taşıyan bir çember mekanizmasıydı. Dış merkezli düzenek ise gezegenleri hafifçe merkezdeki Dünyadan uzaklaştırıyordu. Taşıyıcı düz tekerleme eğrisindeki 'yörünge' küçük bir çember taşımaktaydı ve 'dış çember' ise gezegenleri taşımaktaydı. Bu model, eccentric modeli Apollonius'un teorisindeki gibi taklit edebilirdi.  Ayrıca retrogradasyon hareketini, yani gezegenlerin zodyaka doğru kısa süreli ters hareketini de açıklayabilirdi. Modern astronomi tarihçileri Eudoxus'un modelinin bu ters hareketi sadece kabaca bazı gezegenler için açıklayabildiğini düşünüyor.

Milattan önce 2. Yüzyılda, Hipparkos, Yunan astronomların gezegenlerin hareketleriyle ilgili tahminlerinin, Babilli astronomların fevkalade doğruluktaki tahminlerine yakın seviyede doğruluğa sahip olduğu konusunda ısrarcıydı. Bir şekilde Babillerin gözlemlerine ve tahminlerine ulaşmanın yolunu bulmuştu ve bunları daha iyi bir geometrik model tasarlamak için kullandı. Bu modelde Güneş için Güneşin hız değişimi ve mevsim sürelerindeki farkı açıklayan ekinoks gözlemlerini temel alan basit dış merkezli düzenek modelini kullandı. Ay için ise taşıyıcı dış tekerleme eğrisini kullandı. Yine de gezegenler için doğru bir model tasarlayamadı ve bunun için diğer Yunan astronomları eleştirdi.

Hipparkos ayrıca  bir yıldız kataloğu derledi. Büyük Plinius'a göre bir nova gözlemlemişti. Gelecek nesiller yıldızların nasıl oluştuğunu, öldüğünü, hareket ettiğini ve parlaklıklarını değiştirdiğini anlayabilsin diye yıldızların parlaklıklarını ve pozisyonlarını kaydetti. Batlamyus kataloğun Hipparkos'un gece-gündüz eşitliğinin gerilemesiyle ilgili keşfiyle bağlantılı olduğunu belirtmişti. Hipparkos bu durumun sabit yıldızlar küresinin hareketlerinden kaynaklandığını düşünüyordu.

Heliosentrism ve Kozmik Ölçekler

Aristarkus'un milattan önce 3. Yüzyılda yaptığı Güneş, Ay ve Dünyanın göreceli boyutlarıyla ilgili hesaplamalarının Yunanca kopyası.

Milattan önce 3. Yüzyılda Sisamlı Aristarkus evrenin merkezinde Dünya yerine Güneşin bulunduğu alternatif bir heliosentrik (Güneş merkezli) evren modeli öne sürmüştü (bu yüzden Yunan Kopernik olarak da bilinmektedir). Aristarkus'un astronomiyle ilgili görüşleri pek iyi karşılanmamıştı ve onu destekleyen pek az insandan biri Seleukialı Seleucus'tur.

Aristarkus'un günümüze kalabilen tek çalışması Aristarkus'dan Büyüklükler ve Uzaklıklar Üzerine isimli kitabıdır. Bu kitapta Güneş ve Ayın büyüklüklerini ve Dünyadan uzaklıklarını Dünyanın yarı çapı üzerinden hesaplamıştır. Kısa bir süre sonra da Eratosthenes Aristarkus'un bu hesaplamalarından yola çıkarak Dünyanın boyutunu hesaplamıştır. Hipparkos'un da günümüze ulaşamayan benzer çalışmaları vardı ve ikisi de Güneş ile Dünya arasındaki uzaklığı olduğundan çok daha az hesaplamışlardı.

Greko-Romen ve Geç Antik Dönem Astronomisi

Hipparkos astronomiye kesin tahminler konseptini getiren ilk kişi olduğu için Yunan astronomlar arasında en önemlisi olarak bilinir. Ayrıca Batlamyus'tan önceki son yenilikçi astronomdu. Batlamyus 2. Yüzyıl Roma Mısırında İskenderiye'de yaşamış ve çalışmış bir matematikçiydi. Astronomi ve astroloji üzerine çalışmalarından bazıları Almagest, Gezegenler Üzerine Hipotezler, Tetrabiblos'tur.

Batlamyus Astronomisi

Batı astronomi tarihini etkileyen en önemli kitaplardan biri Almagest'tir. Bu kitapta Batlamyus, Hipparkos'un yapamadığı, gezegenlerin davranışlarıyla ilgili tahminlerin yeni bir matematiksel araç olan ekuantla nasıl yapılacağını açıklamıştır. İçerdiği modeller, önceki matematikçilerin gözlemleri ve teoremlerle astronomi üzerine o döneme kadar yazılmış en kapsamlı kitaptı. Birçok ayrıntılı kitabın unutulup kaybolması ama bu kitabın günümüze kadar ulaşabilmesinin bir sebebi de muhtemelen buydu. Batlamyus'un bu kitapta kullandığı gezegen sıralaması heliosentrik sistemle yer değiştirene kadar standart sistem olarak kaldı:

  1. Ay
  2. Merkür
  3. Venüs
  4. Güneş
  5. Mars
  6. Jüpiter
  7. Satürn
  8. Sabit yıldızlar

19. Yüzyıldan itibaren Batlamyus'un çalışmalarının kapsamlılığı ve güvenilirliği diğer matematikçiler tarafından tartışılmaya başladı ve ilk karşıt iddia 1970'lerde Robert R. Newton'dan geldi. Batlamyus'un Suçu isimli kitabında Batlamyus'un gözlemlerinin sahte olduğunu ve Hipparkos'un kataloğunu kendisininmiş gibi gösterdiğini iddia etti. Newton'ın bu iddiaları astronomi tarihçileri tarafından pek tutulmadı.

İskenderiyeli Pappus, Theon ve kızı Hypatia gibi birkaç Geç Antik dönem matematikçisi de Almagest üzerine yorumlarını yazdı. Batlamyus astronomisi Orta Çağ'da İslami ve Batı Avrupa astronomisinde standart haline geldi ve 16. Yüzyılda heliosentrik sistemle yer değiştirinceye kadar öyle kaldı. Yine de bazı kaynaklara göre Antik Yunan astrologları hesaplamalarında Batlamyus öncesi yöntemleri kullanmaya devam ettiler (Aaboe, 2001)

Hint Astronomisi Üzerindeki Etkisi

Yunan ekvatoral güneş saati, Ai-Khanoum, Afganistan, Milattan önce 2. veya 3. yüzyıl.

Helenistik astronomi üzerine milattan önce 3. Yüzyılda Hindistan'ın yakınlarındaki Greko-Baktriyan Şehri Ai-Khanoum'da çalışıldığı biliniyor. Arkeolojik kazılarda Ujjain'e göre ayarlanmış çeşitli güneş saatleri bulundu[1] Maurya İmparatorluğu ile olan etkileşimler ve Hint-Greko Krallığının Hindistana kadar genişlemesiyle bir bilgi aktarımı olmuş olabileceği düşünülüyor.[2]

Ayrıca, Greko-Romenlere ait astrolojik tezlerin çağımızın ilk yüzyıllarında Hindistana aktarıldığı biliniyor. 2. Yüzyılda Saka kralı I. Rudradaman hükümdarlığı altındaki Yavanesvara Yavanajataka'yı (Yunanlara göre anlamına gelen bir kitap) Yunancadan Sanskritçeye çevirdi. Hint astronomlar için Rudradaman'ın Ujjain'deki başkenti, Greenwich, Arap ve Latin astronomlar içinse Arin haline gelmişti.[3]

Daha sonra 6. yüzyılda, Romaka Siddhanta (Romalıların ilkeleri) ve Paulisa Siddhanta (Paulisa'nın ilkeleri) Hint astronom Varahamihira tarafından derlenen ve kabul gören beş temel astronomik tezden ikisi oldu.[4]

Yunan Astronomisi İçin Kaynaklar

Birçok Yunan astronomisine ait metnin sadece adı ve muhtemelen alıntıları bilinmektedir. Bazı temel eserler günümüze kadar gelebildi, çünkü onlar büyük ölçüde matematiksel olmayan, okullarda kullanmak için uygun olan eserlerdi. Öklid'in Phaenomena'sı ve Pitaneli Autolycus'un iki kitabı da bu eserlerdendir. Batlamyus öncesi dönemden kalma üç önemli eser de Cleomedes, Rodoslu Geminus ve Smyrnalı Theon tarafından yazılmıştı. Yaşlı Pliny ve Vitruvius gibi Romalı bazı yazarlar da kitaplarında Yunan astronomisine yer vermişti. Kendinden öncekilerin çalışmalarına da yer verdiği için Batlamyus'un Almagest'i en önemli birincil kaynaktır (Evans 1998, p. 24).

Antik Çağın Ünlü Astronomları

Makalede adı geçen yazarların yanı sıra, matematik, astronomi veya kozmoloji üzerinde çalışmış olan kişilerin aşağıdaki listesi ilginizi çekebilir.

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ "Afghanistan, les trésors retrouvés", p269
  2. ^ "Les influences de l'astronomie grecques sur l'astronomie indienne auraient pu commencer de se manifester plus tot qu'on ne le pensait, des l'epoque Hellenistique en fait, par l'intermediaire des colonies grecques des Greco-Bactriens et Indo-Grecs" (French) Afghanistan, les trésors retrouvés", p269.
  3. ^ Pingree, David (1963). "Astronomy and Astrology in India and Iran". Isis. 54 (2). ss. 229-246. doi:10.1086/349703. JSTOR 228540. 
  4. ^ "the Pañca-siddhāntikā ("Five Treatises"), a compendium of Greek, Egyptian, Roman and Indian astronomy.

Kaynakça

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Astronomi</span> kökenleri, evrimleri, fiziksel ve kimyasal özellikleri ile gök cisimlerini açıklamaya çalışmak üzere gözleyen bilim dalı

Astronomi, gök bilimi ya da gökbilim gök cisimlerinin kökenlerini, evrimlerini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini açıklamaya çalışan doğa bilimi dalıdır. Astronominin sınırlı ve özel bir alanı olan gök mekaniği ile karıştırılmaması gerekir. Astronomi daha açık bir deyişle, yörüngesel cisimleri ve Dünya atmosferinin dışında gerçekleşen, yıldızlar, gezegenler, kuyrukluyıldızlar, kutup ışıkları, gökadalar ve kozmik mikrodalga arkaalan ışınımı gibi gözlemlenebilir tüm olay ve olguları inceleyen bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Batlamyus</span> Yunan matematikçi, astronom ve coğrafyacı (100–170)

Klaudyos Batlamyus, İskenderiyeli Yunan matematikçi, coğrafyacı, astronom ve müzik teorisyeniydi ve üçü daha sonra Bizans, İslam ve Batı Avrupa bilimi için önemli olan yaklaşık bir düzine bilimsel tez yazmıştır. MS 100–170 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Astrometri</span>

Gök ölçümü, gökölçüm veya astrometri, yıldızların ve diğer gökyüzü cisimlerinin konumlarının ve hareketlerinin yüksek hassasiyetle hesaplanmasını içine alan bir gök bilimi dalıdır. Astrometrik ölçümlerden elde edilen bilgiler kinematik, Güneş Sistemi'nin fiziksel kökeni ve galaksimiz Samanyolu ile ilgili bilgiler sunar.

<span class="mw-page-title-main">Astronom</span> gök cisimlerini inceleyen bilim insanı

Astronom, astrofizikçi ya da gök bilimci, Dünya'nın kapsamı dışındaki belirli bir soru veya alan üzerine çalışan astronomi alanında uzmanlaşmış bir bilim insanıdır. Gözlemsel veya teorik astronomide yıldızlar, gezegenler, uydular, kuyruklu yıldızlar ve gökadalar gibi astronomik nesneleri gözlemlerler. Astronomların çalıştığı konular veya alanlar arasında gezegen bilimi, güneş astronomisi, yıldızların kökeni veya evrimi ile gökadaların oluşumu gibi konular yer alır. İlgili ancak farklı bir konu olan fiziksel kozmoloji ise Evren'i bir bütün olarak inceler.

<span class="mw-page-title-main">Günmerkezlilik</span>

Günmerkezlilik veya Güneş Merkezli(lik), gökbilimde, Dünya ve diğer gezegenlerin Güneş'in çevresinde döndüğü bir astronomik modeldir. Geçmişte, Yer'in merkezde olduğu (geosantrizm) astronomik modele karşı olarak ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hipparkos</span> 2. yüzyıl Yunan astronom, coğrafyacı ve matematikçi

İznikli Hipparkos veya Nikaialı Hipparhus bir Yunan astronom, coğrafyacı ve matematikçiydi.

<span class="mw-page-title-main">Abdurrahman es-Sufî</span> Fars astronom

Abdurrahman es-Sufî, 10. yüzyılda yaşamış Farisi gökbilimci.

<span class="mw-page-title-main">Sisamlı Aristarkus</span> Yunan astronom ve matematikçi (MÖ 310 - yak. 230)

Aristarkus, Yunan gökbilimci ve matematikçi. Sisam adasında doğdu. Evrenin merkezine dünyayı değil de güneşi koyan günmerkezlilik inanışının bilinen ilk savunucularındandı. Pisagor'dan ve Filolaos'dan etkilendi. Her ikisi de güneşi merkeze koymalarına rağmen, gezegenlerin diziliş sırası açısından Filolaos'dan farklı görüşlerde oldu. Onun astronomik fikirleri 1800 yıl boyunca geçerliliğini sürdüren Aristo ve Batlamyus'un yermerkezli teorileri karşısında rağbet görmedi, ta ki Kopernik, Kepler ve Newton'un buluşlarına kadar. Ay'daki Aristarkus Krateri'ne onun adı verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Almagest</span>

Almagest, Batlamyus'un eserlerinden en tanınmışıdır. Orijinal adı He Mathematike Syntaxis'tir. Yunanca matematiksel oluşum anlamına gelir. Kitap, aslında bir astronomi eseridir, ama astronomi o dönemlerde matematiğin dalı olduğundan, eser matematik klasiği olarak anılır. Batlamyus'un astronomisi, kendi gözlemleriyle birlikte Yunan ve Mezopotamyalı meslektaşlarının gözlemlerine dayanmaktaydı. Çevresindeki bilgileri sentezleyerek birçok alanda eser verdi.

<span class="mw-page-title-main">Astronomi tarihi</span>

Astronomi, kökenleri tarih öncesi dönemin dini, mitolojik, kozmolojik, takvimsel, astrolojik inanç ve uygulamalarına dayanan, antik çağlara kadar uzanan en eski doğa bilimlerinden biridir. Bunların izleri, uzun süre halk ve devlet astronomisi ile iç içe geçmiş bir disiplin olan astrolojide hala görülmektedir. Astronomi ve astroloji, Avrupa'da 1543 yılında başlayan Kopernik Devrimi sırasında tam olarak ayrılmamıştır. Bazı kültürlerde astronomik veriler astrolojik tahminler için kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kopernik günmerkezliliği</span> Güneş merkezli evren modeli

Kopernik günmerkezliliği, Nicolaus Copernicus tarafından geliştirilen ve 1543 yılında yayımlanan bir astronomik modeldir. Bu modele göre Güneş, evrenin merkezinde hareketsiz olarak konumlandırılmıştı ve her şeyin başlangıcı olarak kabul edilirdi. Modern astronomik ve bilimsel gelişmelerin başlangıç noktası olarak gösterilir. Dünya ve diğer gezegenler ise sabit Güneş etrafında, sabit hızla periyodik hareketler yapmaktadırlar.

Knidos'lu Eudoxus veya Knidoslu Ödoksus, antik bir Yunan astronomu, matematikçi, bilim insanı ve Archytas ile Platon'un öğrencisiydi. Hipparchus'un Aratus'un astronomi üzerine şiiriyle ilgili yorumunda bazı parçalar korunsa da tüm eserleri kaybolmuştur. Bithynialı Theodosius tarafından yazılan Sphaerics, Eudoxus'un bir çalışmasına dayanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Mısır astronomisi</span>

Mısır astronomisi, tarih öncesi zamanlarda, Predinastik Dönem'de gelişmeye başladı. M.Ö. 5. binyılda yapılan Nabta Playa'daki taş dairelerin tasarımında astronomik hizalamalardan esinlenilmiş olabilir. Tarihi Hanedan Dönemi M.Ö. 3. binyılda başladığında, 365 günlük periyot sistemi zaten Mısır takviminde kullanılıyordu ve Nil'in yıllık su baskınlarının belirlenmesinde yıldız gözlemi önemli bir yer tutuyordu.

<span class="mw-page-title-main">Rönesans'ta bilim tarihi</span>

Rönesans döneminde coğrafya, astronomi, kimya, fizik, matematik, imalat, anatomi ve mühendislikte büyük ilerlemeler olmuştur. Eski bilimsel metinlerin yeniden keşfi 1453'te Konstantinopolis'in Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra ivmelendi, matbaanın icadı öğrenmeyi demokratikleştirmiş ve yeni fikirlerin daha hızlı yayılmasını sağlamıştır. Ancak, en azından ilk döneminde, bazıları Rönesansı bilimsel bir geriye dönüklük olarak görmektedir. George Sarton ve Lynn Thorndike gibi tarihçiler ilerlemenin bir süre yavaşladığını savunarak Rönesans'ın bilimi nasıl etkilediğini eleştirirler. Hümanistler, siyaset ve tarih gibi insan merkezli konuları doğa felsefesine ve uygulamalı matematikğe tercih ettiler. Diğerleri ise kayıp veya belirsiz metinlerin yeniden keşfedilmesi ve dilin incelenmesi ve metinlerin doğru okunması üzerinde artan vurgu gibi etkenlere işaret ederek Rönesans'ın olumlu etkisine odaklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ortak merkezli küreler kuramı</span>

Ortak merkezli küreler kuramı, Eudoxus, Callippus ve Aristoteles tarafından geliştirilen eş merkezli kürelerin kozmolojik modeli olup bu modelde tümü Dünya merkezli olan göksel küreler kullanılmıştır. Bu yönüyle Batlamyus ve diğer matematiksel gök bilimciler tarafından Kopernik dönemine kadar kullanılan çok merkezli episiklik ve eksantrik modellerden farklıydı.

Callippus, mevsimlerin uzunluklarını kesin olarak belirleyen ve sonraki tüm gök bilimciler tarafından kullanılan bir takvim oluşturan Yunan astronom ve matematikçi.

Bu, "Antik Yunan matematikçilerinin zaman çizelgesi"dir..

İskenderiyeli Timocharis, Yunan astronom ve filozof. Muhtemelen İskenderiye'de doğdu. Öklid'le aynı çağda yaşadı.

Bir klasik gezegen, çıplak gözle görülebilen ve gökyüzünde sabit görünen yıldızlardan oluşan bir arka fon üzerinde hareket eden bir astronomik cisimdir. Dünya'daki insanlar tarafından görülebilen "yedi klasik gezegen" vardır. Bunlar en parlaktan en sönüğe doğru Güneş, Ay, Venüs, Jüpiter, Mars, Merkür ve Satürn'dür.

<span class="mw-page-title-main">Güneş Sistemi astronomisinin zaman çizelgesi</span>

Aşağıda, Güneş Sistemi astronomisi ve biliminin bir zaman çizelgesi verilmiştir. Bu çizelge, Güneş Sistemi'nin bir parçası olarak Dünya hakkında gezegensel ölçekteki bilgilere dair ilerlemeleri de içermektedir.