İçeriğe atla

Antik Yakın Doğu dinleri

Antik Yakındoğu'yu gösteren İngilizce bir harita

Antik Yakın Doğu dinleri, bazı monolatrizm örneklerine sahip olsa da çoğunlukla çok tanrılı bir inanca sahiptir. Bazı uzmanlar, bu dinler arasındaki benzerliklerin dinlerin birbiriyle ilişkili olduğunu gösterdiğine inanmaktadır.[1]

Antil Yakın Doğu'daki birçok din ve bu dinlerin çeşitli kolları, Proto-Semitik dinine kadar uzanmaktadır. Antik Yakın Doğu'daki diğer dinler arasında antik Mısır dini, Küçük Asya'nın Luvi ve Hitit dinleri ve antik Mezopotamya'nın Sümer dini bulunmaktadır. Proto-Semitik dinin kolları arasında Asur-Babil dini, Kenan dini ve Arap dini bulunmaktadır. Yahudilik, Kenan dininin bir sonucudur; hem Hint-Avrupa hem de Sami dinleri antik Yunan dinini etkilemiştir ve Zerdüştlük, daha çok öncelikle antik İran dini olmakla birlikte antik Hint-İran dininin bir ürünüdür. Buna karşılık, bu dini gelenekler, tektanrıcılıklarını Yahudilik ve Zerdüştlükten miras alan Hıristiyanlık, Mandaeizm, Sabianizm, Gnostisizm, İslam ve Maniheizm gibi sonraki tek tanrılı dinleri güçlü bir şekilde etkilemiştir.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Melek</span> dinler terminolojisindeki doğaüstü figür

Melek, dini bir terim. Melek, birçok dinde inanılan semavi verilen isimdir. Meleklerin görevleri Tanrı'ya hizmet etmektir. Meleklere inancın var olduğu her din ve inançta melek kavramına bakış farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hint-Avrupa dil ailesi</span> dil ailesi

Hint-Avrupa dil ailesi, yüzlerce dil ve lehçe içeren dünyanın en büyük dil ailesi. Dünyada 3,2 milyarı aşkın kişinin anadili bu aileye ait bir dil olup, bu değer dünya nüfusunun %46'sına tekabül etmektedir. Avrupa'nın en büyük dilleri, Güney ve Batı Asya dilleri, Kuzey ve Güney Amerika ve Okyanusya'da en çok konuşulan diller Hint-Avrupa dilleridir. Ethnologue'a göre yaşayan 445 Hint-Avrupa dili bulunmaktadır ve bu dillerin üçte ikisinden fazlası (313) Hint-İran koluna bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Sanskrit</span>

Sanskrit, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İran koluna bağlı bir dildir. Sanskrit ve lehçeleri, Antik Hindistan'da lingua franca statüsüne sahip olmuştur. Dil aynı zamanda Hititçe ve Miken Grekçesinden sonra kaydedilmiş en eski Hint-Avrupa dili olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Zerdüşt</span> Zerdüştçülük dininin kurucusu

Zerdüşt, Zerdüştlük olarak bilinen dinin kurucusu kabul edilen Antik İranlı düşünürdür. Bilgelik tanrısı Ahura Mazda'nın kendisine göründüğünü ve ondan doğruluğu yaymak görevini aldığını iddia eden Zerdüşt, Ahura Mazda'nın en büyük tanrı olduğunu, öteki birçok tanrı arasında, yalnız ona tapmak gerektiğini savundu. Antik İran'ın doğusunda doğduğuna dair genel bir düşünce hakimdir. Zerdüşt'ün Avesta'da toplanan ve Zerdüştlük ile ilgili günümüze ulaşan tek belge olan kutsal Gatalar ve Yasna Haptanghaiti ilahilerinin yazarı olduğuna inanılır. Günümüzde Hindistan'daki yandaşlarına, Parsi adı verilir.

Çoktanrıcılık ya da Politeizm, politeizm sözlük anlamıyla birden çok tanrıya inanmak, tapınmak manalarına gelmektedir. Sözcük, etimolojik açıdan, Yunanca πολύς poly (çok) ve θεοί theoiz (tanrı) sözcüklerinden türemiştir.

Aryan mitolojisi, Pers ve Hint Vedik kültürün kurucuları antik Aryanlar tarafından inanılan mitolojidir.

<span class="mw-page-title-main">Zerdüştçülük</span> Tek Tanrılı bir Antik İran dini

Zerdüştçülük, Zerdüştîlik ya da Mecûsîlik, günümüzden 3.500 yıl önce Zerdüşt tarafından İran'da kurulan, yaklaşık M.Ö. 6. yüzyıldan M.S. 7. yüzyıla kadar Pers, Med ve Sasani İmparatorluğu’nun dini olan, içerisinde düalist ve eskatolojik inanışın ilk örneklerini barındıran, dünyanın en eski tek tanrıcı vahiy dini. Bu dine inananlar Zerdüştçü, Mazdaist ve Zerdüştî olarak adlandırılıyor olup bedenen öldükten sonra dirilip Ahura Mazda'nın huzuruna çıkacaklarına ve orada sorgulanacaklarına inanırlar. Zamanla Zerdüştlüğün Zurvanizm gibi alt dalları ortaya çıkmıştır. Zurvanizm inancı, Zurvan olarak bilinen zaman ve kader tanrısını baş tanrı konumuna yükseltmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Orta Doğu</span> Batı Asya, Kuzey Afrika ve Doğu Akdenizin kesiştiği yerde kalan jeografik bölge

Orta Doğu, Afrika-Avrasya'da genellikle Batı Asya'yı, tüm Mısır'ı ve Türkiye'yi kapsayan kıtalararası bir bölgedir. Terim, 20. yüzyılın başlarında başlayan Yakın Doğu teriminin yerini almak üzere daha geniş bir kullanıma girmiştir. Daha geniş "Büyük Orta Doğu" kavramı aynı zamanda Mağrip, Sudan, Cibuti, Somali, Komorlar, Afganistan, Pakistan ve bazen Transkafkasya ve Orta Asya'yı da bölgeye dahil etmektedir. "Orta Doğu" terimi, değişen tanımları konusunda bazı karışıklıklara yol açtı.

Ermeni dini ve mitolojisi, Ermenilerin Hıristiyanlığı kabulünden önceki ve Hristiyanlığı kabul ettikleri erken dönemlerdeki, Hristiyanlık dışı inanış, gelenek ve mitoloji bütününü ifade etmektedir. İlk dönemlerde kendine özgü karakterlerini korumakla birlikte Asyalı diğer kavimlerin ve çeşitli Anadolu uygarlıklarının inanç ve mitolojilerinden etkilenen Ermeni dini ve mitolojisi zamanla özellikle Perslerin etkisinde kalmış ve özellikle Zerdüştlüğü kendi farklı inanç, gelenek ve mitolojik yapısına adapte ederek benimsemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mitraizm</span> Roma İmparatorluğunda gizem dini

Mitraizm, Mitra tarikatı ya da Mitras Gizemleri, Antik Pers dünyasının, Eleusis ve İsis Sırları olarak bilinen diğer gizli kültlerde, yani ezoterik olarak nitelendirilebilecek geleneklerde olduğu gibi sadece bu tarîkata kabul edilenlere açıklanan sırlar etrafında gelişmiş bir mistik iran kültüdür. M.S. 1. yüzyıl ile 4. yüzyıl arası Roma İmparatorluğu lejyon askerleri arasında yaygınlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Aryan</span> antik halk

Aryan, antik Hint-Avrupa dil ailesine bağlı Hint-İran dilleri konuşmuş halkların kendilerini tanımlamak ve bölgedeki diğer halklardan ayırt etmek için kullanmış oldukları bir terimdir. Vedik döneminde Hindistan’ın Āryāvarta olarak adlandırılan bölgesine yerleşmiş, Hint-Aryan dilleri koluna dahil diller konuşan Hint-Aryan etnik grubu ve bu bölgeyi tanımlamak için günümüzde kullanılan bir ifadedir. Bu topluluklar yüzyıllarca bölge toplumları üzerinde aristokratik bir sınıf olarak hüküm sürmüşlerdir. Etnik olarak yakın topluluklardan olan Antik İran halkları, Avesta’da kendilerini tanımlamak için bu etnik tanımı kullandılar. Günümüzde İran adının Aryan sözcüğünden türediği ileri sürülür.

<span class="mw-page-title-main">İran halkları</span> çeşitli Hint-Avrupa etno-linguistik grubu

İran halkları, Hint-Avrupa dil ailesine bağlı Hint-İran dillerinin, bir alt grubu olan İran dillerini konuşan dilsel ve etnik toplulukların bir toplamıdır. İran platosu boyunca Hindukuş Dağları'ndan Anadolu'ya kadar ve Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne dek yayılmışlardır. İran halkları veya İrani halklar ifadeleri, bugünkü İran devletinin sınırları içinde yaşayan İran vatandaşları ile karıştırılmaması için "İranlı" yerine kullanılmaktadır.

Gundeşapur Akademisi geç antik çağda Gundeşapur'da bulunan bir öğrenim akademisi; Sasani İmparatorluğunun düşünce üretim merkeziydi. Tıp, felsefe, teoloji ve fen konularında eğitim veriliyordu. Fakülte sadece Zerdüştlük ve Pers gelenekleri hakkında değiZerdüştlük,l aynı zamanda Yunan ve Hint kültürleri de öğretiliyordu. The Cambridge History of Iran 'ne göre akademi antik dünyada 6. ve 7. yüzyıllardaki en önemli tıp merkeziydi.

<span class="mw-page-title-main">Dinler tarihi</span> Dinlerin tarihsel gelişimleri

Dinler tarihi, dinleri benzer ve farklı yönleri ile karşılaştırmalı olarak inceleyen bir bilim dalıdır. Bu bilim dalının temelinde karşılaştırma, tarih ve din olmak üzere üç olgu bulunmaktadır. Bunlardan karşılaştırma kelimesi bu bilim dalının genel metodunu belirtir. Tarih kelimesi bu bilimin bir tarih bilimi olduğunu, din ise bu bilimin konusunun din olduğunu ifade eder. İnsan hayatında özel bir yere sahip olan dinleri konu edinen tarih branşına da ''karşılaştırmalı dinler tarihi'' veya sadece ''dinler tarihi'' denir.

İran'da din, CIA World Factbook'a göre, İranlıların yaklaşık %90-95'i kendilerini resmî devlet mezhebi olan Şiilik ile yaklaşık %5-10'u ise Sünnilik ile ilişkilendiriyor. Geri kalan %0,6'sı kendilerini Bahailik, Sâbiîlik, Ehl-i Hak, Zerdüştlük, Yahudilik ve Hristiyanlık dahil İslam dışı dinsel azınlıklarla ilişkilendirmektedir. Son üç azınlık dini resmen tanınmış ve korunmuş ve İran parlamentosunda sandalyeleri bulunmaktadır. Zerdüştlük bir zamanlar çoğunluk diniydi, oysa bugün Zerdüştler sadece on binlerce kişiden oluşmaktadırlar. İran, İslam dünyası ve Orta Doğu'daki en büyük ikinci Yahudi cemaatine ev sahipliği yapıyor. İran'ın ikinci en büyük gayrimüslim dini azınlığı olan Bahailik, resmen tanınmadı ve İran'daki varlığı boyunca zulüm gördü.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan'da Zerdüştlük</span>

Azerbaycan'da Zerdüştlük, MÖ 1000'a kadar uzanır. Antik İran'da Zerdüştlük yaygın din olsa da, Antik İran'da baskın din sonradan İslâm oldu. Azerbaycan ismi Farsçada Zerdüştlükle ilgisi olan Ateş ülkesi (Azer-payegan) anlamına gelir.

İran dinleri, Antik İran'da ortaya çıkan dinlerdir.

<span class="mw-page-title-main">İran felsefesi</span> Doğu felsefesinin bir kolu

İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.

Yahudiliğin kökenleri, özellikle çok tanrılı antik Kenan dininden evrimleşen, daha sonra Babil diniyle birlikte var olan ve Babil inancının unsurlarını, Tanah'ın erken peygamberlik dönemi kitaplarında yansıtıldığı gibi Yahova'ya ibadete bağlayarak bir araya getiren (Synkretizm), çok tanrılı antik Sami dinlerinin ortasındaki Tunç Çağı'na uzanır.

Dünyanın başlıca dinleri ve ruhani gelenekleri az sayıda ana grupta sınıflandırılabilir ancak bu tek tip bir uygulama değildir. Bu teori 18. yüzyılda farklı toplumlardaki göreceli nezaket seviyelerini tanımak amacıyla ortaya çıkmıştır ancak bu uygulama o zamandan beri pek çok çağdaş kültürde itibarını kaybetmiştir