Antik Çağ, antik tarih ya da İlk Çağ, insanlık tarihinin başlangıcından erken dönem Orta Çağ'a kadar uzanan zaman dilimindeki belirgin kültürel ve siyasi olayları konu alır. Her ne kadar bitiş tarihi olan erken Orta Çağ büyük oranda göreceli olsa da, çoğu Batılı akademisyenler Batı Roma İmparatorluğu'nun 476'daki çöküşünü antik Avrupa tarihinin sonu olarak tanımlarlar. Antik tarih için kullanılan bir başka terim de antikitedir (antiquity). Yine de bu terim (antikite) daha çok Antik Yunan ve Antik Roma uygarlıklarını özel olarak tanımlamakta kullanılmaktadır.
VII. Kleopatra Filopator MÖ 51ʼden 30ʼa kadar Mısır Ptolemaios Krallığıʼnın kraliçesi ve son etkin hükümdarıydı. Batlamyus hanedanının mensubu olan Kleopatra, Makedonyalı Yunan generali ve Büyük İskenderʼin refakatçisi olan Soterʼin soyundan gelmekteydi. Kleopatraʼnın ölümünden sonra Mısır, Roma İmparatorluğuʼnun eyaleti haline gelmiştir; bu da Akdenizʼdeki son Helenistik devlet ve İskenderʼin hükümdarlığından bu yana süren çağın sonuna işaret etmektedir. Yerli dili Yunanca olmasına rağmen, Mısır dilini öğrenen ve kullanan tek Batlamyus hükümdarıydı.
Klasik antik çağ, MÖ 8. yüzyıl ile MS 5. yüzyıl arasındaki Greko-Romen dünyası denen, Antik Yunanistan ve Antik Roma'nın iç içe geçmiş uygarlıklarını kapsayan, Akdeniz merkezli kültürel tarih dönemidir. Bu çağ, hem Yunan hem de Roma toplumlarının geliştiği ve Avrupa, Kuzey Afrika ve Batı Asya'nın büyük bölümünü etkileyen bir dönemdir.
Cinsel yönelim kişilerin karşı cinsiyete, hemcins veya cinsiyete veya birden fazla cinsiyete karşı romantik veya Cinsel çekim hissetmeye yönlendiren kalıcı kişisel bir niteliktir. Bu çekimler genellikle karşıcinsellik (heteroseksüellik), eşcinsellik (homoseksüellik), biseksüellik, altında toplanır; bununla beraber aseksüellik de bazen dördüncü kategori olarak tanımlanır. Bu kategoriler cinsel kimliklerin daha ayrıntılı dünyasını yönleridir. Örneğin, insanlar panseksüel veya poliseksüel, veya hiçbirinden olmak gibi diğer etiketleri de kullanabilir. Amerikan Psikologlar Derneği'ne göre, cinsel yönelim "aynı zamanda bir kişinin bu çekimlere dayanan, davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar".
Kilikya, Antik Cilicia Trachea ve Cilicia Pedias toprakları üzerinde, Tarsus başkent olacak şekilde düzenlenen antik Roma eyaleti.
Altmış dokuz, sayı ile gösterimi ile 69, partnerlerin ikisinin de genital organlarının birbirinin ağzına gelecek şekilde hizalayarak birbirlerine eş zamanlı bir şekilde oral seks yaptıkları seks pozisyonu çeşididir. Partnerler bu şekilde karşılıklı olarak 69 sayısındaki 6 ve 9 numaraları gibi ters çevrili olarak dururlar. Bu pozisyon her türlü cinsiyet kombinasyonu için uygulanabilir.
Etkililik, erkek çocuklarda veya erkeklerde, özellikle de erkeklere veya erkekliğe özgü olmadığı düşünülen kadınsı özelliklerin vücut bulmuş halidir. Bu özellikler arasında sosyal olarak kadınlarla ve kızlarla ilişkilendirilen roller, stereotipler, davranışlar ve görünüşler yer alır. Tarih boyunca kadınsı olduğu düşünülen erkekler önyargı ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalmıştır. Eşcinsel erkeklerin genellikle kadınsı olduğu düşünülür ve bunun tersi de geçerlidir. Ancak kadınlık, erkeklik ve diğer cinsiyet ifade biçimleri cinsel yönelimden bağımsızdır.
Antik Roma'da eşcinsellik, çağdaş Batı medeniyetinden belirgin farklılıklar göstermektedir. Latincede "homoseksüel" ve "heteroseksüel" kelimelerinin direkt karşılıkları yoktur. Antik Roma cinselliğindeki ana dikotominin bir tarafı aktif/hakim/erkeksi, öteki tarafı ise pasif/teslim/"kadınsılaştırılmış". Antik Roma bir ataerkil toplumuydu ve özgür doğan (ingenui) erkek vatandaşlar, siyasi özgürlüğe (libertas) ve hem kendini hem de ailesini (familia) yönetme hakkına sahipti. "Fazilet" (virtus), bir adam (vir)ın kendini tanımladığı etkin bir niteliği olarak görülürdü. Fetih zihniyeti ve "erkeklik kültü", hemcins ilişkilerini şekillendirirdi. Romalı erkekler, egemen ya da penetratif rolde bulundukları takdirde erkekliklerine ya da sosyal statülerine algılanan zarar görmeden diğer erkeklerle seks yapmakta özgürdüler. Kabul edilebilir erkek partnerler, köleler, fahişeler ve şovmenlerdi, zira yaşam biçimleri onları belirsiz infamia toplumsal kategorisine yerleştiriyordu; teknik açıdan özgür olsalar bile vatandaşlara tanınan normal korumalara layık görülmediler. Romalı erkeklerin cinsel partner olarak genellikle 12-20 yaşları arası gençleri tercih etmelerine rağmen, özgür doğan ve reşit olmayan bireylerle cinsel ilişkiye girmek tamamen yasaktı ve profesyonel fahişeler ve şovmenlerin çok daha yaşlı olmaları mümkündü.
Roma'nın Yağmalanması, 24 Ağustos 410 tarihinde gerçekleşmiştir. Şehre Alarik komutasında Vizigotlar saldırdı. O dönem Roma artık Batı Roma İmparatorluğu'nun başkenti değildi; önce 286 yılında Mediolanum, sonra 402 yılında Ravenna başkent olmuştu. Ancak "ölümsüz şehir" olarak zirve pozisyonunu koruyordu ve imparatorluğun manevi başkentiydi. Şehrin yağmalanması, imparatorluğun kendisi kadar dostları, müttefikleri ile dönem için çok büyük bir şoktu.
Biyolojik ve toplumsal cinsiyet ayrımı, biyolojik cinsiyet (eşey) ile toplumsal cinsiyet kavramları arasındaki farkı ortaya koyar. Biyolojik cinsiyet, bireyin üreme sistemi anatomisiyle ikincil cinsiyet özelliklerini ifade ederken; toplumsal cinsiyet, kişinin biyolojik cinsiyetine bağlı olarak toplumsal rollerini veya kişinin iç farkındalığına bağlı olarak kendi cinsiyetini tanımlamasını ifade eder. Bazı durumlarda, bireyin atanmış cinsiyeti ile toplumsal cinsiyeti aynı hizada olmayabilir ve kişi transcinsiyetli, ikili cinsiyet dışı veya cinsiyet uyumsuz olabilir. Bazı durumlarda ise, birey cinsiyet atamasını güçleştiren biyolojik cinsiyet özelliklerine sahip olabilir ve kişi erdişi olabilir.
Roma ordusu Romalılar tarafından Roma Krallığı ile Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu'nu içeren Antik Roma dönemi ile Orta Çağ devamı Doğu Roma İmparatorluğu'nun silahlı kara kuvvetidir. Bu nedenle, Roma silahlı kuvvetleri, devam eden geleneklerin çekirdeğini korurken kompozisyon, organizasyon, teçhizat ve taktikte sayısız müdahaleye maruz kalmasına rağmen yaklaşık 2.206 yıl sürmüştür.
Antiseksüalizm cinsel ilişkiye ve cinselliğe karşı olma veya düşmanlık tutumudur.
İnsan cinselliğinde kink, basmakalıp olmayan cinsel uygulamaların, kavramların veya fantezilerin kullanılmasıdır. Terim, bu tür davranışları "düz" veya "sade" cinsel adetler ve eğilimlerle karşılaştırmak için kişinin cinsel davranışındaki "ilginçlik" fikrinden türemiştir. 21. yüzyılda BDSM, deri ve fetiş gibi ifadelerle birlikte "kink" terimi, parafili teriminden daha yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Bazı üniversitelerde, daha geniş LGBTI ilgisi bağlamında, kinke odaklanan öğrenci örgütleri de bulunmaktadır. Psikolog Margie Nichols, kinki "LGBTQ'daki 'Q'yu oluşturan varyasyonlardan" biri olarak tanımlar.
Pudicitia, antik Roma cinsel etiğinin merkezi bir kavramıydı. Kelime, bir bireyin davranışını sosyal olarak kabul edilebilir olarak düzenleyen daha genel bir kelimeden pudor yani utanç duygusundan türemiştir. Pudicitia çoğunlukla kadınların tanımlayıcı bir özelliğiydi, ancak eril cinsel normlara uymayan erkeklerin dişileştirici küstahlık, cinsel utanmazlık sergiledikleri söyleniyordu. Erdem, Yunanca karşılığı Aidos olan Roma tanrıçası Pudicitia tarafından kişileştirildi.
İlk veba salgını, Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu bulaşıcı hastalık olan vebanın ilk Eski Dünya salgınıdır. Erken Orta Çağ Pandemisi olarak da adlandırılan bu hastalık, 541'de Justinianus Veba Salgını ile başladı ve 750 veya 767'ye kadar devam etti; Justinianus Veba Salgını'nı takip eden en az on beş veya on sekiz büyük veba dalgası tarihsel kayıtlardan tespit edilmiştir. Pandemi, en şiddetli ve en sık Akdeniz Havzası'nı etkiledi, ancak Yakın Doğu ve Kuzey Avrupa'yı da etkiledi. Doğu Roma imparatoru I. Justinianus'un adı bazen Geç Antik Çağ'daki tüm veba salgınları dizisinin yanı sıra 540'ların başlarında Doğu Roma İmparatorluğu'nu vuran Justinianus Vebası için de kullanılır.
Roma döneminde inşa edilmiş Roma tiyatroları, Roma İmparatorluğu sınırlarında yer almış her yerde bulunabilir. Bazıları yeniden inşa edilmiş eski tiyatrolardı.
Erotik tasvirlerin tarihi, sadece resimleri değil, heykel, fotoğraf, dramatik sanatlar, erotik içerikli müzik ve yazıları da içerir, erotik tasvirler insanlık tarihinin neredeyse her döneminde farklı uygarlıklar tarafından icra edilmiştir. Antik Yunanlar ve Romalılar erotik sayılabilecek pek çok sanat eseri yapmıştır. Yakın tarihlerde iletişim teknolojileri gelişmeye başlar ve sonuç olarak fotoğraf olarak pornografi, video halinde pornografi, basılı pornografi gibi tekniklerle yayılmaya başlanmıştır.
Antik Roma mutfağı, uygarlığın var olduğu süre boyunca büyük ölçüde değişti. Beslenme alışkanlıkları, krallıktan cumhuriyete ve en sonunda da imparatorluğa yol açan siyasi değişikliklerden ve Romalıları birçok kültürün mutfak alışkanlıklarına ve pişirme yöntemlerine maruz bırakan imparatorluğun muazzam ölçüdeki genişlemesinden etkilendi.
Roma imparatorluk kültü, imparatorları ve ailelerinin bazı üyelerini, Roma Devleti'nin ilahi olarak onaylanmış otoritesi (auctoritas) ile özdeşleştiren tanımlamadır. Çerçevesi Roma ve Yunan emsallerine dayanıyordu ve Augustus'un ilk yönetimi sırasında formüle edildi. Anlam ve ifadesinde belirgin yerel farklılıklarla, İmparatorluk ve vilayetlerinde hızla yerleştirilmiştir.
Antik Roma'da özgür doğmuş kadınlar (cives) vatandaş statüsüne sahipti, ancak oy kullanma veya siyasi makam elde etme hakları yoktu. Kadınların kamusal rolleri sınırlı olması sebebiyle, Roma tarihçileri tarafından erkeklere göre daha az yer almışlardır. Ancak Roma kadınları doğrudan siyasi güce sahip olmasalar da, varlıklı veya nüfuzlu ailelerden gelenler özel müzakereler yoluyla etki gösterebilmişlerdir. Bu açıdan tarihe damgasını vuran istisnai kadınlar arasında, hikâyeleri mitsel bir önem kazanan Lucretia ve Claudia Quinta; Cumhuriyet dönemi'nin cesur kadınları Cornelia ve bir orduya komuta etmiş, kendi imgesiyle para bastırmış olan Fulvia; Julio-Claudian hanedanından gelen ve Roma İmparatorluğu'nun mores'ine katkıda bulunmuş Livia ve Julia Agrippina ; ve Hristiyanlığı teşvik etmede öncü bir rol göstermiş Büyük Konstantin'in annesi imparatoriçe Helena yer almaktadır.