İçeriğe atla

Anti-kütleçekimi

Anti-kütleçekimi, kütleçekim etkisinden bağımsız bir alan veya obje yaratma düşüncesidir. Bu, serbest düşme veya yörünge olduğu gibi kütleçekimi altında ağırlığın azalması ya da kütleçekim gücünü elektromanyetizma veya aerodinamik kaldırma gibi birtakım başka güçlerle dengeleme anlamına gelmez. Anti-kütleçekimi bilimkurguda da yinelenen bir kavramdır, özellikle de uzay aracı sevki bağalamında. Buna H.G. Wells’in Ay'da ilk insanlar kitabındaki kütleçekimini bloklayan cisim “Cavorite” örnek olarak verilebilir. Newton’un evrensel kütleçekim yasasına göre kütleçekimi, bilinmeyen birtakım yollarla iletilen bir dış kuvetti. 20. yüzyılda Newton'un kuramının yerini genel görelilik aldı. Genel göreliliğe göre göre kütleçekimi, bir güç değil; uzay zamanı geometrisinin sonucudur. Kurama göre, özellikle sağlanmış bazı koşullar haricinde Anti-kütleçekimi imkânsızdır.

Kuramsal çözümler

Kütleçekim kalkanları

1948 yılında başarılı iş adamı Roger Babson 30 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Bobson Koleji'nin kurucusu) kütleçekiminin etkisini azaltmanın yolları üzerinde çalışmak için Kütleçekim Araştırma Vakfı'nı kurdu.[1] Çabaları başlangıçta biraz aykırı idi. Fakat dondurulmuş gıda ürünleri ile bilinen Clarence Birdseye ve helikopterin mucidi olan Igor Sikorsky gibi kişileri çeken konferanslar düzenlediler. Zamanla bu kuruluşun amacı, kütleçekimini kontrol etmekten uzaklaştı, onu daha iyi anlamaya yöneldi. Vakıf 1967'de Babson'un ölümünden sonra neredeyse yok oldu. Ancak, hâlâ 5000 dolara kadar ödül verilen makale yarışmaları düzenlemeye devam etmektedirler.

2020 yılı itibarıyla Wellesley, Massachusetts'in dışından, vakfın asıl yöneticisinin oğlu olarak George Rideout tarafından yönetilmektedir. Kazananlar arasında daha sonra 2006 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan California astrofizikçisi George F. Smoot yer alıyor.

1950’lerde genel görelilik araştırması

Genel görelilik 1910'lu yıllarda ileri sürüldü, ancak teorinin gelişimi için yeterli matematiksel araç bulunmadığından, büyük ölçüde yavaş ilerledi. Anti-kütleçekimi her ne kadar genel izafiyet teorisi altında sunulsa da, Anti-kütleçekimi türlerinin etkilerine imkân veren potansiyel çözümler üzerinde çalışacak bir dizi deneme yapıldı.

ABD Hava Kuvvetleri’nin 1950’li yıllar boyunca ve 1960’larda bir çalışma yaptığı iddia edilmektedir. Eski yarbay Ansel Talbert, 1950’lerde büyük havacılık şirketlerinin çoğunun kütleçekimi itme gücü araştırmasına bağladığını iddia eden iki dizi gazete makalesi yazdı.[2] Bu hikayeler, halkı etkilemek amaçlı basın bültenlerinin çıktığı dönemlere denk gelmesi nedeni ile bu haberlerin doğruluğu kesinleşmemiştir.

İleri Araştırmalar Enstitüsünü kuran Glenn L. Martin Şirketi'nin ciddi çalışmalarının devam etmekte olduğu bilinmektedir.[3][4] Teorik fizikçi Burkhard Heim ile Glenn L. Martin Şirketi’nin aralarında bir kontrat imzalandığı büyük gazeteler tarafından yankı bulmuştur. Kütlçeçekimini anlamaya yönelik bir diğer özel sektör girişimi de, Kütleçekim Araştırma Vakfı mütevelli Agnew H. Bahnson tarafından 1956’da Chapel Hill’deki Kuzey Carolina Üniversitesi’nde kurulan Fizik Alanı Enstitüsü’dür.

Anti-kütleçekimi projeleri için askeri destek 1973 Mansfield Değişikliği ile sonlandırıldı. Bu değişiklikle (kanun), Savunma Bakanlığı'nın yalnızca askeri uygulamalar ile ilgili bilimsel araştırmalar için harcama yapması kararlaştırıldı. Mansfield Değişikliği, özellikle uzun soluklu ve çok fazla yol katedilemeyen projeleri sonlandırmak için geçti.

Genel görelilik altında kütleçekimi, uzaysal geometrinin (lokal kütle enerjisi nedeni ile uzayın normal şeklindeki değişiklik) sonucudur. Bu teori kütleçekimine neden olanın, kitlesel objeler nedeni ile deforme olmuş, değişmiş uzay şekli olduğunu savunur. Buna göre, kütleçekimi gerçek bir güç olmaktan çok deforme olan uzayın bir özelliğidir. Normalinde denklemler negatif bir geometri (?- terim) oluşturamazlar ancak bunu "negatif kütle" kullanarak yapmak mümkündür.

Hem genel izafiyet hem de Newton'un kütleçekimi, negatif kütlenin itme eğilimi olan bir itim alanı oluşturacağını öngörür. Özellikle Sir Hermann Bondi 1957 yılında, eylemsizlik ile birleşen negatif çekimsel kütlenin, genel görelilik kuramının güçlü eşdeğerlik ilkesine ve Newton'un çizgisel momentum ve enerjinin korunumu yasalarına uyduğunu ileri sürdü.[5] Bondi'nin kanıtı izafiyet eşitlikleri için serbest çözüm özellikleri getirir. 1988 yılının temmuz ayında Robert L. Forward, AIAA/ASME/SAE/ASEE 24. Joint Propulsion Conference'da bir Bondi anti-kütleçekimsel itim sistemi önerdi. 1988 yılının temmuz ayında Robert L. Forward, AIAA/ASME/SAE/ASEE 24. Joint Propulsion Conference'da bir Bondi anti çekimsel kütle itim sistemi sistemi önerdi.

Bondi'nin negatif kütleçekimsel itme sistemini ileri süren bir rapor sundu. Bondi, çekimsel gücün itme eğilimi olsa dahi negatif bir kütlenin normal durumda -e'ye doğru düşeceğine dikkat çekti (-e'den uzağa değil). Negatif kütle (Newton'un F=ma kuralına göre) kuvvetin tersi yönünde hızlanarak karşılanır. Diğer yandan normal kütle negatif maddeden uzağa düşecektir. Bondi, birbirine yakın yerleştirilen, biri pozitif diğeri negatif olan iki özdeş kütlenin, negatif olanının pozitif olanını takip ederek, aralarındaki çizgi doğrultusunda kendi kendine hızlanacaklarını belirtir. Dikkat ederseniz negatif kütle negatif kinetik enerji kazandığı için hızlanan kütlelerin toplam enerjisi sıfır olur. Kendi kendine hızlanma etkisinin, negatif eylemsizlik kütlesi nedeni ile oluştuğuna ve parçacıklar arasında çekimsel güç olmadan eyletik olarak görülebileceğine dikkat çekilmiştir.

Cisimlerin şu ana kadar bilinen bütün formlarını tanımlayan parçacık fiziğinin standart modeli, negatif kütleye yer vermemektedir. Her ne kadar kozmolojik karanlık maddenin, yapısı bilinmeyen Standart Model'in dışındaki parçacıklardan oluşma olasılığı olsa da kütlesi bariz şekilde bilinmektedir. Çünkü etrafındaki nesneler üzerinde kütlelerinin pozitif olduğunu gösteren bir çekim etkilerinin olduğu kabul edilir. Diğer yandan, genel görelilik kuramına göre hem enerjisinin yoğunluğu hem de negatif basıncı çekim etkisine katkıda bulunmadığından dolayı, önerilen kozmolojik karanlık enerji daha karmaşıktır.

Beşinci kuvvet

Genel görelilik denklemlerine göre kütleçekimininin oluşma sebebi, büyük kütleli cisimlerin uzayzamanda oluşturduğu eğrilerdir. Bu benzer denklemlerin anti-madde için geçerli olup olmadığı uzun zamandır tartışılıyor. Bu konunun, 1960 yılında CPT simetrisinin gelişimi ile birlikte çözüldüğü varsayıldı. CPT simetrisi, anti maddenin normal madde ile aynı fizik kanunlarını izlediğini ve bu nedenle normal maddeler gibi kütleçekimine benzer bir etkiye neden olduğunu (ve tepki gösterdiğini) ve pozitif enerjiye sahip olduğunu iddia eder (bkz: Antimaddenin kütleçekimsel etkileşimi). 20. yüzyılın son çeyreğinin çoğunda, fizik topluluğu bir birleşik alan kuramı üretme çalışmasında yer aldı. Bu çalışma, dört temel kuvveti, -kütleçekimi, elektromanyetizma, güçlü ve zayıf nükleer kuvvetler- açıklayan basit bir fiziksel teori idi. Bilim adamları üç kuantum kuvvetini birleştirmede ilerleme kaydettiler. Fakat kütleçekimi her seferinde problem olarak kaldı. Ancak bu, bu tür yeni çalışmaların yapılmasını engellemedi. Bu çalışmalarda genellikle, graviton adlı bir parçacığın var olduğunu varsayılarak ve tıpkı fotonların elektromanyetizmayı taşıdığı gibi bunların da kütleçekimini taşıdığını savunularak, kütleçekimi incelenmeye çalışıldı. Bu doğrultudaki basit çalışmaların tümü başarısızlıkla sonuçlandı, ancak bu problemlerin çözümü için üzerine daha fazla çalışılmış örneklerin, çalışmaların doğmasına neden oldu. Bunlardan ikisi, süpersimetri ve görelilik ilkesine dayanan süper kütleçekimidir ve her ikisi de bir graviton tarafından taşınan son derece zayıf bir "beşinci kuvvet"in varlığına ihtiyaç duyar. Bu iki çalışmada da sorunlar, kuantum alan teorisinde çözülür. Her iki teori de, antimaddenin bu beşinci güçten kütleçekimindekine benzer ancak karşıt bir şekilde etkilenmesi, itmenin kütleden uzağa doğru gerçekleşmesi olarak düşünülebilir. 1990’lı yıllarda bu etkiyi ölçmek için çeşitli deneyler yapıldı, ancak hiçbiri olumlu sonuçlanmadı.

2013 yılında Cern, anti-hidrojen içerisindeki enerji düzeylerini incelemek için tasarlanan bir deneyde Anti-kütleçekimi etmenini araştırdı. Bu çalışma yalnızca küçük bir deneydi ve sonuçsuz kaldı.[6]

Genel göreceli “warp motorları”

Genel göreliliğin alan denklemlerinin "warp motorlarını" (örneğin Alcubierre metrik) ve kararlı, seyahat edilebilir solucandeliklerini açıklayan çözümleri vardır. Bu, tek başına önemli değildir, çünkü herhangi bir uzay-zaman geometrisi, stres-enerji tensörü alanının bazı konfigürasyonları için alan denklemlerinin bir çözümüdür. Genel görelilik, stres-enerji tensörüne dış sınırlamalar getirilmediği sürece, uzay-zaman geometrisini kısıtlamaz. Warp motoru ve solucandeliği denklemleri çoğu alanda sorun çıkarmaz, ancak egzotik madde alanı gereklidir. Böylelikle bunlar, stres-enerji tensörü maddenin bilinen madde biçimleri dahilinde ise, çözelti kapsamına girmezler. Karanlık madde ve karanlık enerji şu anda bu çözümlere uygulanabilecek kadar anlaşılmamıştır.

Breakthrough Propulsion Physics Program

Yirminci yüzyılın sonlarında NASA, 1996 yılından 2002 yılına kadar, Breakthrough Propulsion Physics Program (Türkçe: İtiş Gücü Fiziği Buluşu Programı) (BPP) için kaynak ayırdı. Bu program, normal üniversitelerden veya ticari kanallardan fon almayan, kütleçekim karşıtı bir itim gücü ile ilgili bir dizi değişik tasarım üzerinde çalıştı. Diametrik motor adı altında Anti-kütleçekimine benzer kavramlar araştırıldı. BPP programının yaptığı çalışma, Tau Zero Vakfı'nın yardımıyla, NASA'ya bağlı olmadan, bağımsız olarak devam etmektedir.[7]

Deneysel iddialar ve ticari çabalar

Kütleçekimsiz cihazlar oluşturmak için şimdiye kadar birçok girişimde bulunulmuş ve bilimsel literatürde kütleçekimsiz ortam etkileri ilgili bir dizi rapor yayınlanmıştır. Hiçbir çalışmada kütleçekimsiz bir alan veya nesne oluşturulamadı.

Jiroskopik Cihazlar

A "kinemassic field" generator from ABD patent 3.626.605: ABD Patentli bir "kütleçekimsiz alan" jeneratörü: ikincil çekim kuvveti alan oluşturulması için kullanılan yöntem ve cihazlar

Jiroskop, kütleçekimi karşıtı gözlemlenebilir bir kuvvet üretir. Bu kuvvet Newton modellerine rağmen yanılsama bir kuvvet olarak kabul edilmektedir. Yine de kütleçekimi karşıtı çeşitli sayıda cihazlar üretildiği ve patenler alındığı iddia edildi. Bu cihazların hiçbirinin kontrollü koşullar altında çalıştığı görülememiştir ve genellikle sonuç olarak komplo teorilerine konu haline gelmişlerdir. Meşhur bir örnek 1974'te, Imperial College London'de çalışan Profesör Eric Laithwaite'dir.[8]

Başka bir örnek olarak 1968 ve 1974 yılları arasında Henry Wallace tarafından alınan bir dizi patentlerde gösterilir. Onun cihazları hızlı dönen brass (bakır ve çinko alaşımı) diskleri ve büyük ölçüde yarım tam sayı nükleer dönüşlü malzemeleri içermektedir. O böyle bir malzemeden yapılmış bir diskin hızla döndürülerek, nükleer dönüş ile hizalanması, Barnett etkisi gibi manyetik alana benzer bir "gravitomanyetik" alan yaratacağını iddia etti. Bu cihazların hiçbir bağımsız testi veya kayda alınmış bir gösterimi bilinmemektedir.[9][10][11]

1989 yılında, ağırlığın, dik dönen jiroskop ekseni boyunca azaldığı raporlanmıştır. Bu iddianın testi bir yıl sonra geçersiz sonuçlar vermiştir..[12] 1999 da AIP konferansında daha fazla test yapılması için öneri yapıldı.[13]

Thomas Townsend Brown'ın gravitatörü

1921 yılında Thomas Townsend Brown halen lisede okurken yüksek voltaj Coolidge tüpünü buldu. Bu tüp kendi yönüne bağlı olarak kütleyi değiştiriyor gibi görünüyordu. 1920'lerde Brown bunu yüksek voltajları yüksek dielektrik sabitleri (aslında büyük kapasitörler) olan malzemelerle birleştiren cihazlara dönüştürdü; böyle bir cihaza "Gravitatör" dedi. Brown, gözlemcilere ve medyaya deneylerinin kütleçekim karşıtı etkiler gösterdiğini iddia etti. Brown çalışmalarına devam edecek ve ileriki yıllarda fikirlerini uçak şirketlerine ve orduya satmaya çalışacağı bir dizi yüksek voltajlı cihaz üretecekti.. Biefeld–Brown etkisi ve elektrogravitik isimlerini kendi cihazları ile birleştirdi. Brown asimetrik kapasitör cihazları bir vakumda test etti, elde ettiği etkinin havada yüksek voltaj iyon akışı tarafından oluşturulan elektrodinamik etkisinden daha aşağıda olmadığını göstermeye çalıştı.

Elektriksel çekim, ufoloji, Anti-kütleçekimi, serbest enerji, hükûmet komplo teorisyenleri ve ilgili web siteleri, kitaplar ve 1960'lı yıllarda teknolojinin güç UFO ve B-2 bombardıman uçağını güçlendirmek için önemli olduğunu iddia eden yayınlar için popüler bir konudur.[14] Vakum da kaldırıcı tarzında çalışan kapasitör cihazların gösterildiği internet üzerinden yayınlanan bazı araştırma ve videolarda bulunmaktadır, cihazlar bu nedenle havada üretilen iyon sürüklenme veya iyon rüzgârından etkilenmektedirler.[14][15]

Brown'ın çalışması ve diğer iddiaların devamı olarak 1990 de ABD Hava Kuvvetler RL Talley tarafından çalışmalar, NASA bilim adamı Jonathan Campbell tarafından 2003'te deneyler ve Martin Tajmar tarafından makale çalışmaları yapılmıştır.[16] and Martin Tajmar in a 2004 paper.[17] Onlar vakum içinde Brown'ının havada yüksek voltaj iyon akışı tarafından oluşturulan earthelectrohydrodynamic etkisinin olduğu herhangi bir itme gücü gözlemlememişlerdi.

Gravitoelektrik bağlantısı

1992'de Rus araştırmacı Eugene Podkletnov, süperiletkenlerle deney yaparken, hızlı dönen bir süperiletkenin kütleçekim etkisini azalttığını keşfettiğini iddia etti.[18] Podkletnov'un denemesini kullanan birçok çalışma, her zaman olumsuz sonuçlara yol açmaya çalışmıştır.[19][20][21][22] Huntsville Alabama Üniversitesi'nden Ning Li ve Douglas Torr, zamana bağlı manyetik alanın süperiletken iyonlarının hareketlerine nasıl etkide olduğunu bir dizi detectablegravitomagnetic ve gravitoelectric alanları oluşturmak için kullanılan bir süperiletken ile ölçmeyi 1991 ve 1993 yılları arasında yayınlanan bildiride teklif etti..[23][24][25]

1999 yılında, Li ve ekibi Popular Mechanics ortaya çıktı ve kendi deyimleriyle "AC Kütleçekim" üreten bir prototip çalışma inşa ettiklerini iddia ettiler. Bu prototip için başka herhangi bir kanıt teklif edilmemiştir..[26][27]

Timir Datta ve Douglas Torr ve Güney Karolina Üniversitesi'nde "kütleçekim jeneratörü" geliştirilmesi projesine dahil oldular.[28] South Carolina Üniversitesi Office of Technology Transfer'inden sızan bir belge ve 1998 yılında Wired muhabiri Charles Platt teyitine göre cihaz istenen herhangi bir yönde bir "kuvvet ışınını" yaratabiliyordu ve üniversite bu cihaz için patent ve lisans almayı planlıyordu. Bu üniversite araştırma projesi ya da "Gravity Jeneratör" cihaz hakkında şimdiye kadar kamuya herhangi bir bilgilendirme yapılmadı.[29]

Göde Ödülü

Göde Bilim Vakfı'nın Kütleçekim Araştırma Enstitüsü "Anti-kütleçekimi" etkileri yeniden üretmek için çok sayıda farklı deneyler üzerinde çalıştı. Bu grubun geçmiş deneyleri çoğaltarak yerçekimi karşıtı bir etki gözlemleme çabaları şimdiye kadar başarısız olmuştur.. Vakıf tekrarlanabilir bir Anti-kütleçekimi deneyi için bir milyon avro ödül teklif etti.[30]

Kaynakça

  1. ^ Mooallem, J. (October 2007).A curious attraction. Harper's Magazine, 315(1889), pp. 84–91.
  2. ^ Goldberg, J. M. (1992). US air force support of general relativity: 1956–1972. In, J. Eisenstaedt & A. J. Kox (Ed.), Studies in the History of General Relativity, Volume 3 Boston, Massachusetts: Center for Einstein Studies. ISBN 0-8176-3479-7
  3. ^ Mallan, L. (1958). Space satellites (How to book 364). Greenwich, CT: Fawcett Publications, pp. 9–10, 137, 139. LCCN 58-001060
  4. ^ Clarke, A. C. (December 1957). The conquest of gravity, Holiday, 22(6), 62
  5. ^ Supergravity and the Unification of the Laws of Physics, by Daniel Z. Freedman and Peter van Nieuwenhuizen, Scientific American, February 1978
  6. ^ "Jason Palmer, Antigravity gets first test at Cern's Alpha experiment, bbc.co.uk, 30 April 2013". 25 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2015. 
  7. ^ "Tau Zero Foundation". 14 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2015. 
  8. ^ "Eric LAITHWAITE Gyroscope Levitation". Rex research. rexresearch.com. 19 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2010. 
  9. ^ ABD patent 3.626.606
  10. ^ ABD patent 3.626.605
  11. ^ ABD patent 3.823.570
  12. ^ Nitschke, J. M.; Wilmath, P. A. (1990). "Null result for the weight change of a spinning gyroscope". Physics Review Letters. 64 (18). ss. 2115-2116. Bibcode:1989PhRvL..63.2701H. doi:10.1103/PhysRevLett.63.2701. 16 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2014. 
  13. ^ Iwanaga, N. (1999). "Reviews of some field propulsion methods from the general relativistic standpoint". AIP Conference Proceedings. Cilt 458. ss. 1015-1059. .
  14. ^ a b Thompson, Clive (Ağustos 2003). "The Antigravity Underground". Wired. 18 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2015. 
  15. ^ Thomas Valone, Electrogravitics II: Validating Reports on a New Propulsion Methodology, Integrity Research Institute, page 52-58
  16. ^ Thompson, Clive (Ağustos 2003). "The Antigravity Underground". Wired. 18 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2015. 
  17. ^ DOI:10.2514/1.9095
  18. ^ Podkletnov, E; Nieminen, R (10 Aralık 1992). "A possibility of gravitational force shielding by bulk YBa2Cu3O7−x superconductor". Physica C. 203 (3–4). ss. 441-444. Bibcode:1992PhyC..203..441P. doi:10.1016/0921-4534(92)90055-H. 3 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Nisan 2014. 
  19. ^ N. Li; D. Noever; T. Robertson; R. Koczor; W. Brantley (Ağustos 1997). "Static Test for a Gravitational Force Coupled to Type II YBCO Superconductors". Physica C. 281 (2-3). ss. 260-267. Bibcode:1997PhyC..281..260L. doi:10.1016/S0921-4534(97)01462-7. 22 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2015. 
  20. ^ Woods, C., Cooke, S., Helme, J., and Caldwell, C., "Gravity Modification by High Temperature Superconductors," Joint Propulsion Conference, AIAA 2001–3363, (2001).
  21. ^ Hathaway, G., Cleveland, B., and Bao, Y., "Gravity Modification Experiment using a Rotating Superconducting Disc and Radio Frequency Fields," Physica C, 385, 488–500, (2003).
  22. ^ Tajmar, M., and de Matos, C.J., "Gravitomagnetic Field of a Rotating Superconductor and of a Rotating Superfluid," Physica C, 385(4), 551–554, (2003).
  23. ^ Li, Ning; Torr, DG (1 Eylül 1992). "Gravitational effects on the magnetic attenuation of superconductors". Physical Review. Cilt B46. s. 5489. Bibcode:1992PhRvB..46.5489L. doi:10.1103/PhysRevB.46.5489. 30 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mart 2014. 
  24. ^ Li, Ning; Torr, DG (15 Ocak 1991). "Effects of a gravitomagnetic field on pure superconductors". Physical Review. Cilt D43. s. 457. doi:10.1103/PhysRevD.43.457. 30 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mart 2014. 
  25. ^ Li, Ning; Torr, DG (Ağustos 1993). "Gravitoelectric-electric coupling via superconductivity". Foundations of Physics Letters. 6 (4). ss. 371-383. Bibcode:1993FoPhL...6..371T. doi:10.1007/BF00665654. 30 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mart 2014. 
  26. ^ Wilson, Jim (1 Ekim 2000). "Taming Gravity". Popular Mechanics. HighBeam Reseatch. 5 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2014. 
  27. ^ Cain, Jeanette. "Gravity Conquered?". light-science.com. 6 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2014. 
  28. ^ "Patent and Copyright Committee List of Disclosures Reviewed Between July 1996 and June 1997 - USC ID No. 96140". 2 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2014. 
  29. ^ Platt, Charles (3 Haziran 1998). "Breaking the Law of Gravity". Wired. 17 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mayıs 2014. 
  30. ^ "The Göde award - One Million Euro to overcome gravity". Institute of Gravity Research. 28 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2014. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Temel etkileşimler veya Temel kuvvetler, fiziksel sistemlerde daha temel etkileşimlere indirgenemeyen etkileşimlerdir. Bilinen dört temel etkileşim vardır. Bunlar uzun mesafelerde etkileri olabilen kütleçekimsel, elektromanyetik etkileşimler ve atomaltı mesafelerde etkili olan güçlü nükleer ve zayıf nükleer etkileşimlerdir. Her biri bir alan dinamiği olarak anlaşılmalıdır. Bu dört etkileşim de matematiksel açıdan bir alan olarak modellenebilir. Kütleçekim, Einstein'ın genel görelilik kuramı tarafından tanımlanan uzay-zamanın eğriliğe atfedilirken diğer üçü ayrı kuantum alanlar olarak nitelendirilir ve etkileşimlerine Parçacık fiziğinin Standart Modeli tarafından tanımlanan temel parçacıklar aracılık eder.

Kütleçekim ya da çekim kuvveti, kütleli her şeyin gezegenler, yıldızlar ve galaksiler de dahil olmak üzere birbirine doğru hareket ettiği doğal bir fenomendir. Enerji ve kütle eşdeğer olduğu için ışık da dahil olmak üzere her türlü enerji kütleçekime neden olur ve onun etkisi altındadır.

<span class="mw-page-title-main">Yörünge</span> bir gökcisminin bir diğerinin kütleçekimi etkisi altında izlediği yola yörünge adı verilir

Gök mekaniğinde yörünge veya yörünge hareketi, bir gezegenin yıldız etrafındaki veya bir doğal uydunun gezegen etrafındaki veya bir gezegen, doğal uydu, asteroit veya lagrange noktası gibi uzaydaki bir nesne veya konum etrafındaki yapay uydunun izlediği kavisli bir yoldur. Yörünge, düzenli olarak tekrar eden bir yolu tanımlamakla birlikte, tekrar etmeyen bir yolu da ifade edebilir. Gezegenler ve uydular Kepler'in gezegensel hareket yasalarında tanımlandığı gibi, kütle merkezi elips biçiminde izledikleri yolun odak noktasında olacak şekilde yaklaşık olarak eliptik yörüngeleri takip ederler.

Fizikte, kütle, Newton'un ikinci yasasından yararlanılarak tanımlandığında cismin herhangi bir kuvvet tarafından ivmelenmeye karşı gösterdiği dirençtir. Doğal olarak kütlesi olan bir cisim eylemsizliğe sahiptir. Kütleçekim kuramına göre, kütle kütleçekim etkileşmesinin büyüklüğünü de belirleyen bir çarpandır (parametredir) ve eşdeğerlik ilkesinden yola çıkılarak bir cismin kütlesi kütleçekimden elde edilebilir. Ama kütle ve ağırlık birbirinden farklı kavramlardır. Ağırlık cismin hangi cisim tarafından kütleçekime maruz kaldığına göre ve konumuna göre değişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Newton'un hareket yasaları</span> Bilimsel Yasalar

Newton'un hareket yasaları, bir cisim üzerine etki eden kuvvetler ve cismin yaptığı hareket arasındaki ilişkileri ortaya koyan üç yasadır. İlk kez Isaac Newton tarafından 5 Temmuz 1687 tarihinde yayımlanan Philosophiae Naturalis Principia Mathematica adlı çalışmada ortaya konmuştur. Bu yasalar klasik mekaniğin temelini oluşturmuş, bizzat Newton tarafından fiziksel nesnelerin hareketleri ile ilgili birçok olayın açıklanmasında kullanılmıştır. Newton, çalışmasının üçüncü bölümünde, bu hareket yasalarını ve yine kendi bulduğu evrensel kütleçekim yasasını kullanarak Kepler'in gezegensel hareket yasalarının elde edilebileceğini göstermiştir.

1. Yasa
Eylemsiz referans sistemi adı verilen öyle referans sistemleri seçebiliriz ki, bu sistemde bulunan bir parçacık üzerine bir net kuvvet etki etmiyorsa cismin hızında herhangi bir değişiklik olmaz. Bu yasa genellikle şu şekilde basitleştirilir: “Bir cisim üzerine dengelenmemiş bir dış kuvvet etki etmedikçe, cisim hareket durumunu korur.”
2. Yasa
Eylemsiz bir referans sisteminde, bir parçacık üzerindeki net kuvvet onun çizgisel momentumunun zaman ile değişimi ile orantılıdır:
<span class="mw-page-title-main">Güneş kütlesi</span> astronomide standart kütle birimi

Güneş kütlesi; astronomide diğer yıldızların, yıldız kümesinin, bulutsuların ve gök adaların kütlelerini belirtmede kullanılan, kütlesi yaklaşık 2×1030 kg olan standart bir kütle birimidir. Bu birim için Güneş kütlesi ölçek olarak düşünülmüştür. Yaklaşık iki nonilyon kilograma eşittir:

<span class="mw-page-title-main">Newton'un evrensel kütleçekim yasası</span> Fizik kanunu

Newton'un evrensel çekim yasası (klâsik mekaniğin bir parçasıdır) aşağıdaki gibi ifade edilir;

Her bir noktasal kütle diğer noktasal kütleyi, ikisini birleştiren bir çizgi doğrultusundaki bir kuvvet ile çeker. Bu kuvvet bu iki kütlenin çarpımıyla doğru orantılı, aralarındaki mesafenin karesi ile ters orantılıdır:

Burada:

  • F iki kütle arasındaki çekim kuvvetinin büyüklüğü,
  • G Evrensel çekim sabiti 6.67 × 10-11 N m2 kg-2,
  • m1 birinci kütlenin büyüklüğü,
  • m2 ikinci kütlenin büyüklüğü,
  • r ise iki kütle arasındaki mesafedir.

Kuantum kütleçekim kuramsal fiziğin bir dalı olup doğanın temel kuvvetlerinden üçünü tanımlayan kuantum mekaniği ile dördüncü temel kuvveti kütleçekimin kuramı olan genel göreliliğini birleştireceği düşünülen bir kuramdır.

g kuvveti

g kuvveti, bir kütleye belirli bir durumda etki eden hızlanma (akselerasyon). İngilizce gravitational (kütleçekimsel) sözcüğünden gelen g kuvveti adı aslında bir misnomerdir zira kütleçekimini değil hızlanmayı belirtir. Düz bir hatta sabit hızla ilerleyen veya hareketsiz duran bir cisme etki eden g kuvveti +1'dir.

Genel görelilik fiziğinde, eşdeğerlik ilkesi, kütleçekimsel kütle ve eylemsiz kütle arasındaki eşdeğerlikle ilgilenen çeşitli kavramlardan biridir. Einstein'in gözlemlerine göre büyük kütleli bir cismin üzerinde durulduğunda hissedilen kütleçekimsel kuvvet, eylemsiz olmayan (ivmeli) referans çerçevesindeki bir gözlemcinin hissettiği uydurma kuvvetle aynıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kütleçekimsel elektromanyetizma</span>

Kütleçekimsel Elektromanyetizm, kısaltılmışı KEM, elektromanyetizm ve göreli kütleçekimi arasındaki eşitliklerin benzeşiklerinden oluşan bir settir; Özellikle: Maxwell'in alan eşitliği ve yakınsaması ve bazı durumlarda Einstein'ın genel göreliliğindeki alan eşitliklerinden bulunabilir. Kütleçekimsel manyetizm genelde özellikle kütleçekiminin kinetik etkilerini belirtmek için kullanılır, hareketli elektrik yükünün manyetik etkilerinin benzeşiğidir. KEM, yalıtılmış sistemlerden uzakta olduğunda ve yavaş hareket eden deney parçacıklarında daha geçerli ve doğrudur. 1893'te ilk kez genel görelilikten önce, Oliver Heaviside tarafından yayınlandığından beri benzeşiğinde ve eşitliklerinde çok az değişiklik olmuştur.

Elektriksel çekim, elektriksel alanın, bir kütle üzerinde, yerçekimine karşıt bir etki oluşturulması ile ilgili henüz doğrulanmamış kurama verilen isimdir. Bu isim 1920 yılında, bu feneomeni keşfeden ve bu sistemi geliştirip endüstriyel alana sürmek için ciddi çalışmalar yapan Thomas Townsend Brown tarafından verildi. Brown'un buluşu 1950'lerde hava-uzay şirketlerinin araştırmaları için yapılan çalışmalarında duyuldu ve yayıldı. Elektrogravitasyon komplo teorileri ile de ilişkilendirilmiştir,b-2 bombardıman uçaklarının gücünün bu teoride yattığı söylenir.

<span class="mw-page-title-main">Genel göreliliğe giriş</span>

Genel görelilik veya genel izafiyet, 1907 ve 1915 yılları arasında Albert Einstein tarafından geliştirilen bir çekim teorisidir. Genel göreliliğe göre, kütleler arasında gözlenen kütleçekim etkisi uzayzamanın eğrilmesinden kaynaklanır.

Genel görelilik, Albert Einstein tarafından 1907-1915 yılları arasında geliştirilmiş ve 1915’ten sonra da genel göreliliğe pek çok kişi tarafından katkıda bulunulmuştur. Genel göreliliğe göre, kütleler arasında gözlemlenen kütlesel çekim kuvveti, bu kuvvetlerin uzay ve zamanı bükmesinden kaynaklanmaktaydı. 

<span class="mw-page-title-main">Gökkuşağı kütle çekimi teorisi</span>

Gökkuşağı kütleçekimi teorisi, bir prizmanın ışığa etki ediş şekli gibi kütleçekiminin farklı dalga boylarında etki ettiğini söyler.

Fizik'te, yerçekimi teorileri kütleli cisimlerin hareket mekanizmalarını kapsayan etkileşimleri esas alır. Antik zamanlardan bu yana birçok Yerçekimi teorisi ortaya atılmıştır.

Kütleçekimin mekanik açıklamaları veya kütleçekimin kinetik teorileri, kütleçekimi, itmelerden doğmuş basınç kuvvetleri kullanarak, uzaktan etkileşim kullanmadan açıklama girişimidir. Bu teoriler lokmanruhuyla bağlantılı olarak 16. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında geliştirilmiştir. Ancak bu modeller günümüz bilim insanları tarafından değer görmemektedir ve genel görelilik uzaktan etkileşim kullanmadan kütleçekimi anlatan standart modeldir. Modern "kuantum kütleçekim" hipotezleri de kütleçekim parçacık alanları gibi daha temel süreçlerle açıklamaya çalışır ancak bunlar klasik mekaniği temel almaz.

<span class="mw-page-title-main">Negatif kütle</span>

Negatif kütle, teorik fizikte normal kütlenin zıt işaretlisi olan varsayımsal madde kavramıdır, örneğin -2 kg. Bu durum bir ya da daha fazla enerji koşulunu ihlal eder ve negatif kütle için çekimin kuvvet olması gerektiği ve pozitif yönlü ivmeye sahip olması gerektiği anlaşmazlığından kaynaklanan bazı garip özellikler gösterir. Negatif kütle, solucan deliği inşa etme gibi bazı kuramsal teorilerde kullanılır. Egzotik maddeye benzeyen en yakın bilinen örnek Casimir etkisi tarafından üretilen sözde negatif basınç yoğunluğunun alanıdır. Genel izafiyet teorisinin kütleçekimini ve pozitif, negatif enerji yüklerinin hareket yasasını iyi tanımlamasına rağmen negatif kütle dolayısıyla başka temel kuvvetleri içermez. Diğer yandan, standart model, temel parçacıkları ve diğer temel kuvvetleri iyi tanımlamasına ve kütleçekimi kütle merkezini ve eylemsizliği derinlemesine içermesine rağmen kütleçekimini içermez. Negatif kütlenin kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için kütleçekimini açık bir şekilde ifade eden modelle birlikte diğer temel kuvvetler de gerekebilir.

<span class="mw-page-title-main">İkili kara delik</span>

İkili kara delik, iki kara deliğin birbirine yakın bir yörüngede bulunduğu sistemdir. Yıldızsal ikili kara delik sistemleri ve süper kütleli ikili kara delik sistemleri olarak iki alt grupta incelenebilir. Yıldızsal ikili kara delik sistemleri büyük kütleli çift yıldız sistemlerinin kalıntısıdır. Süper kütleli ikili kara delik sistemlerinin ise galaksilerin birleşmesi ile oluştuğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Woodward etkisi</span>

Mach etkisi olarak da adlandırılan Woodward etkisi, tahmin edilen üç Mach etikisinden en az bir tanesi ve 1990 yılında James F. Woodward tarafından önerilen bir hipotezin parçasıdır. Hipoteze göre, geçici kütle dalgalanmaları, herhangi bir nesnenin düzgün hızlanma sırasında iç enerjiyi absorbe ettiğini söylemektedir. Bu etkiyi hızlandırmak, Woodwrad ve diğerlerinin çeşitli deneylerde ölçmeye çalıştığı tepkisiz bir itme oluşturabilir. Eğer Woodward etkisi kanıtlanabilirse, uzay aracı motorlarının tasarımında maddeyi hızlandırmak için zorlamaya gerek duymayan alan itme motorları için kullanılabilir. Böyle bir motor ise, bir Mach etkisi iticisi olarak da adlandırılan (MET), uzay yoluculuklarında bir devrim olacaktır. Bu zamana kadar, bu etkisinin varlığı henüz kanıtlanamamıştır. Etkiyi kullanmak ve geçerliliğini sağlamak için yapılan deneyler Woodward ve diğerleri tarafından sürdürülmektedir. Hipotezin henüz deneysel bir kanıtı olmadığı gibi, bilimsel çevreler tarafından da destek görmemiştir.