
I. İoannis Çimiskes, Bizans imparatoru. 969-976 yılları arasında hüküm süren Çimiskes Balkanlar ve Suriye'yi egemenliği altına alarak imparatorlukta düzeni sağlamıştır.

VII. Mihail Dukas, Bizans imparatoru 1071-1078. VII. Mihail, X. Konstantinos Doukas ile Eudokia Makrembolitissa'nın büyük oğullarıdır. Malazgirt'deki yenilginin ardından Bizans İmparatorluğu'nun başına geçti. Tahta geçtiğinde artık Bizans en güçlü Hristiyan devleti olma vasfını yitirmiş ve bir çöküş dönemine girmişti. Hükümdarlığı sırasında enflasyon dolayısıyla Bizans parası değer kaybettiği için Parapinakēs, "dörtte-bir eksik" namı ile anılmıştır.

II. Romanos, 959-963 yılları arasında tahta kalan Bizans imparatoru.

II. Nikiforos Fokas, 963-969 arasında Bizans imparatoru. Müslüman Araplara karşı elde ettiği askerî başarılar 10. yüzyılda Bizans İmparatorluğu'nun yeniden güçlenmesini sağlamıştır.
Nikiforos Fokas, Bizans İmparatoru I. Basileios döneminde hizmet etmiş bir general.

Aziz veya El-Aziz Billah tam adı Ebu Mansur Nizar El-Aziz Billah, 21 Aralık 975 - 14 Ekim 996 arasında beşinci Fatımi halifesi.

Excubitores erken dönem Bizans imparatorlarının imparatorluk muhafızları olarak yaklaşık 460 yılında kurulmuştur. Komutanları kısa sürede büyük etki sahibi olmuş, aralarından 6. yüzyılda bir dizi imparator çıkmıştır. Excubitores geç 7. yüzyılda kayıtlarında görülmemeye başlamışlardır, fakat 8. yüzyıl ortalarında, orta dönem Bizans ordusunun çekirdeğini oluşturan seçkin "tagmata" birliklerinden birine dönüşmüşlerdir. Excubitores hakkında son kayıt 1081 yılıdır.
Tarsus, Küçük Asya'nın güneydoğu bölgesinde, Kilikya'da bir şehirdir. MÖ 67 yılından itibaren Roma kontrolünde olan şehir sonra 7. yüzyıl ortasına kadarBizans İmparatorluğu kontrolüne geçmiştir, Levant'ın Müslüman fethinin takiben şehrin kontrolü yeni doğan Halifelik ile çekişme konusu oldu. Bizanslılar ile Emevîler arasında gerçekleşen ihtilaflarda, iki imparatorluk arasında tartışmalı ara bölgede yer alan bir şehirdi ve sıklıkla el değiştirmesi süreç içerisinde şehrin terkedilmesine ve haraplaşmasına neden oldu. 778/9 yılında Abbasiler Bizans'a karşı şehri operasyon üssü olarak ilk teşebbüse giriştiler fakat çalışma açık şekilde tamamlanmadı. 787/8 yılından sonra Halife Harun Reşid emriyle Faraj ibn Sulaym tarafından şehir yeniden kurulup ve yerleşime açıldı. 3,000 Horasanlı ve 2,000 Suriyeliye şehir kalesi içinde ev ve toprak verildi.

780-1180 yılları arasında Bizans İmparatorluğu ile Abbâsî ve Fâtımî halifelikleri, Irak, Filistin, Suriye, Anadolu ve Güney İtalya bölgelerinde Doğu Akdeniz'de üstünlük sağlamak için bir dizi muharebede savaşmışlardır. Belirsiz ve yavaş sınır savaşları sonrasında, 10. yüzyılın sonu ve 11. yüzyılın başlarında neredeyse kesintisiz Bizans zaferleri dizisi, üç Bizans imparatorunun, yani II. Nikiforos, I. İoannis ve nihayet II. Basileios'un, başarısız Herakleios Hanedanı yönetiminde 7. yüzyıl Arap-Bizans savaşları sırasında İslam'ın yayılışı ile kaybedilen toprakları tekrar ele geçirmelerine neden oldu.
Safar Antlaşması, Hamdânî Hanedanlığı'nın uzun süreli çöküşüne resmi bir son verdi. Bizans stratopedarches Petros ile eski Hamdânî bakanı ve isyancı Karkuya arasında Aralık 969 / Ocak 970'te imzalandı. Hamdânî emiri Seyfü'd Devle'nin 967'de ölümünün ardından isyan Hamdânîler'i hızla sardı ve hanedanda kaos ve kargaşa oluştu. Bizanslılar bunu Halep'in kontrolünü ele geçirmek için bir fırsat olarak gördü. Petros kısa bir süre sonra muhtemelen Konstantinopolis'ten emir almadan Halep'e yaklaştı ve 970 yılının Ocak ayında şehri aldı.

Rometta Kuşatması, Sicilya'nın fethini tamamlamak için Fâtımîler adına kuzeydoğu Sicilya'daki Bizans şehri Rometta'nın Kelbîler tarafından kuşatılmasıydı.

Maraş Muharebesi (953), Maraş yakınlarında, Bardas Fokas komutasındaki Bizans İmparatorluğu güçleri ile Bizanslıların 10. yüzyılın ortalarında en önemli düşmanlarından biri olan Hamdanilerin Halep Emiri Seyfü'd Devle arasında yapıldı. Araplar, sayıca az olmalarına rağmen, Bizanslıları yendi. Doğu ordularının komutanı Bardas Fokas, ciddi bir yara alarak savaş alanından zar zor kurtuldu. Bardas Fokas'ın küçük oğlu ve Seleukia valisi Konstantin Fokas savaş sırasında Hamdanilere yakalanarak, hastalıktan ölene kadar Halep'te bir esir tutuldu. 954'teki ve 955'teki yenilgilerle birleşen bu bozgun, Bardas Fokas'ın görevden alınmasına ve onun yerine en büyük oğlu II. Nikiforos Doğu'daki orduların komutanlığına getirilmesine sebep oldu.

Orontes Muharebesi, 15 Eylül 994'te Mihail Burces komutasındaki Bizanslılar ile Hamdani müttefikleri karşısında Şam'ın Fâtımî veziri Türk general Mançutekin'in güçlerine karşı yapıldı. Savaş Fâtımî zaferiyle sonuçlandı.

Andrassos veya Adrassos Muharebesi, 8 Kasım 960 tarihinde Leo Fokas liderliğindeki Bizanslılar ile emir Seyfü'd Devle komutasındaki Hamdaniler'in Halep Emirliği kuvvetleri arasında, Toros Dağları üzerinde tanımlanamayan bir dağ geçidinde yapılan bir muharebeydi.

Epemiye Muharebesi Bizans İmparatorluğu ile Fâtımîler arasında 19 Temmuz 998'de gerçekleşen çatışmadır. Muharebe, kuzey Suriye'nin kontrolü üzerindeki iki güç ile Halep'in Hamdani emirliği arasındaki bir dizi askeri çatışmanın bir parçasıydı. Bizans bölge komutanı Damian Dalassenos, Jaysh ibn Samsama komutasındaki Fâtımî destek ordusunun Şam'dan gelmesine kadar Halep'i kuşatıyordu. Sonraki muharebede Bizanslılar başlangıçta galip geldi, ancak yalnız bir Kürt atlı, Bizans ordusunu paniğe sürükleyerek Dalassenos'u öldürmeyi başardı. Kaçan Bizanslılar daha sonra Fâtımî birlikleri tarafından büyük can kaybıyla takip edildi. Bu yenilgi, Bizans imparatoru II. Basileios'u bir sonraki yıl bölgede kişisel olarak sefer yapmaya zorladı ve 1001'de iki devlet arasında on yıllık bir ateşkes imzalandı.
Damian Dalassenos Bizanslı aristokrat ve Dalassenos soylu ailesinin bilinen ilk üyesidir. 996-998'de Antakya askeri valisi (doux) olarak yaptığı hizmetle tanınır. 19 Temmuz 998'de Epemiye Muharebesi'nde öldürülene kadar Fâtımîlere bir miktar başarıyla savaşmıştı.

Mihail Burces 10. yüzyılın en önde gelen Bizans generallerinden biriydi. Antakya'yı 969'da Araplardan geri almasıyla dikkat çekti, ancak İmparator II. Nikiforos'un gözünden düştü. Buna kızan Burces, birkaç hafta sonra Nikiforos'a suikast düzenleyen komplocular ile güçlerini birleştirdi. Burces, İmparator II. Basileios ile isyancı Bardas Skleros arasındaki iç savaşta önemli bir rolde yeniden ortaya çıktı ve bağlılığını önce imparatordan isyana çevirdiyse de sonra tekrar geri döndü. Yine de, Basileios tarafından Antakya doux'u olarak yeniden atandı, Fâtımîler karşı verdiği savaşta başarısız olduğu için görevden alındığı 995 yılına kadar bu makamda kaldı.

Şayzar Kuşatması, 28 Nisan - 21 Mayıs 1138 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Bizans İmparatorluğu, Antakya Prensliği ve Urfa Kontluğu'ndan oluşan müttefik kuvvetleri Müslüman Suriye'yi işgal etti. Ana hedefleri Halep kentinden geri çekilen birleşik Hristiyan orduları, saldırı ile bir dizi müstahkem yerleşim yerlerini ele geçirdiler ve sonunda Münkız Emirliği'nin başkenti Şayzar'ı kuşattılar. Kuşatma şehri ele geçirdi, ancak kaleyi ele geçiremedi; Şayzar Emiri'nin tazminat ödemesi ve Bizans imparatorunun vasalı olmasıyla sonuçlandı. Bölgenin en büyük Müslüman prensi I. İmâdüddin Zengî'nin güçleri müttefik ordusuyla çatışmaya girdi, ancak müttefik ordusu savaş riskine girmeyecek kadar güçlüydü. Sefer, Bizans egemenliğinin kuzey Haçlı devletleri üzerindeki sınırlı doğasının ve Latin prensleri ile Bizans imparatoru arasında ortak amaç eksikliğinin altını çizdi.

Nikiforos Komninos II. Basileios ve VIII. Konstantinos döneminde Bizans askeri lideriydi. Vaspuragan Ermeni bölgesinin valisi olarak görev yaptı ve 1081 ile 1185 arası Bizans İmparatorluğu'nu yöneten Komninos Hanedanı'nın bilinen ilk üyelerinden biridir.
Ebu 'l-Ma'ali Şerif, daha çok onursal unvanı Sa'düd Devle, Suriye'nin kuzeyinin çoğunu kapsayan Halep Hamdânî Emirliği'nin ikinci hükümdarıydı. Emirliğin kurucusu Seyfü'd Devle'nin oğlu olan bu kişi, genç yaşta tahta çıktı ve Bizans İmparatoru II. Nikiforos'un iki yıl içinde ülkesinin batı kısımlarını fethederek Halep'i bir haraçgüzar devlete dönüştürdüğü büyük bir saldırının ortasındaydı. 977 yılına kadar çok sayıda isyan ve firarla karşılaşan Sa'd, babasının veziri Karkuya'nın elinde bulunan kendi başkentine bile giremedi. Büveyhîler ile yakın ilişkiler sürdürerek Cezire'nin bazı bölgelerinde otoritesini yeniden kurmayı başardı; ancak yönetimi, Mısır'daki Fâtımîler tarafından desteklenen valisi Bakcur'un isyanıyla kısa sürede tehdit altına girdi. Sa'd ise Bizans, Büveyhiler ve Fâtımîler arasındaki bağlılığında dalgalanmalar yaşamaya devam etse de, giderek daha fazla Bizans yardımına güvenmeye başladı.