İçeriğe atla

Anovülatör döngü

Anovülatör döngü, yumurtlama ve luteal fazın olmamasıyla karakterize edilen bir adet döngüsü. Yumurtlamanın olmaması kısırlığa yol açmaktadır.[1]

Özellikler

İnsanlarda adet veya hamileliğin takip ettiği foliküler faz, yumurtlama ve luteal fazdan oluşan normal bir adet döngüsü tipik olarak 4 hafta (28 gün, 24-35 gün aralığında) uzunluğunda olmasına rağmen, anovülatör döngülerde döngü uzunlukları farklılıklar gösterir.

Birçok durumda, âdet sıklığına bağlı olarak durum oligomenore (35-180 günden uzun) veya aralık daha da uzun olduğu takdirde amenore olarak sınıflandırılır. Diğer durumlarda, menstrüasyon oldukça düzenli olabilir (eumenore), ancak daha sık da (21 günden kısa) görülebilir veya menstrüel düzen kaybı (menoraji, disfonksiyonel uterin kanama) meydana gelebilir.

Östrojen çekilme kanaması

Yumurtlama döngüsünde oluşan normal adet kanaması, corpus luteumun ölümü nedeniyle progesteron seviyelerindeki düşüşün bir sonucudur. Bu nedenle bu kanamalar bir ''progesteron yoksunluğu'' kanamasıdır. Anovülasyon döngüsünde progesteron olmadığından kanama, endometriyumun büyümesini sağlayan östrojenin yokluğunda oluşur. Bu nedenle, anovülasyon kanamları östrojen çekilme kanaması olarak adlandırılmaktadır.

Riskler

  1. Anemi
  2. Kemik yoğunluğu kaybı[1]
  3. Endometriyal kanser
  4. Kısırlık

Teşhis

Bir hekimin anovülasyonun nedenini araştırması gerekir. Yaygın nedenler şu şekilde listelenebilir:

  1. Polikistik over sendromu
  2. Hipotalamik fonksiyon bozukluğu
  3. Perimenopoz
  4. Ovülatör işlev bozukluğu
  5. Tiroid hastalıkları
  6. Hiperprolaktinemi
  7. Yeme bozuklukları ya da diyet

Aşırı veya uzun süreli kanamalarda teşhis, doktor tarafından hızlı bir şekilde yapılmalıdır. Teşhis konulurken jinekolojik kanamaya yol açabilecek gebelik, leiomyom ve serviks veya rahim kanseri gibi diğer etkenlerin hastada bulunmadığına emin olunmalıdır.

Tedavi

Yumurtlamayan ve hamile kalmak isteyen kadınların neden yumurtlamadıklarını bulmak için tıbbi kontrol ve tedaviye ihtiyaçları vardır. İlaçlar genellikle, clomifene gibi oral ilaçlar veya enjekte edilebilir ilaçlardır ve yumurtlamayı başlatmak için verilirler. Hamile kalmak istemeyen hastalarda anovülasyon, siklik progesteron veya progestin takviyesi veya hormonal kontrasepsiyon kullanımı ile tedavi edilebilir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Park, KH; Song, CH (Feb 1995). "Bone mineral density in premenopausal anovulatory women". Journal of Obstetrics and Gynaecology (Tokyo, Japan). 21 (1). ss. 89-97. PMID 8591116. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Lösemi</span> kemik iliğinde oluşan kan kanserleri

Lösemi, kan hücrelerinin özellikle de akyuvarların normalin üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Amfetamin</span> Merkezi sinir sistemi uyarıcısı

Amfetamin (alfa-metil-fenetilamin) narkolepsi ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu dahil çeşitli bozuklukların tedavisinde, kilo kontrolünde, iştah azaltıcı olarak kullanılan sentetik bir uyarıcıdır (stimülan). Özellikle DEHB tedavisinde ilaç olarak yaygın kullanımları sebebiyle rahatlıkla elde edilebilir. Bu sebeple yasa dışı olarak en sık kullanılan uyarıcı maddelerden biridir. Yan etki olarak şizofreni benzeri psikozlara neden olur. Yaklaşık 20 günlük kullanım sonunda tolerans gelişir. Zayıf olarak MAO enzimini de inhibe ettiğinden MAO inhibitörleri ve SSRI'lar ile beraber kullanılırsa serotonin sendromuna sebep olabilir. Bu durum siproheptadin ile tedavi edilebilir. DEHB tedavisinde kullanılan ticari ilaçlardan Dexedrine, Elvanse ve Adderall amfetamin içeren ilaçlar arasında sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Menopoz</span>

Menopoz, kadınlarda âdet kanamalarının (menstrüasyon) ve dolayısıyla üremenin sona ermesi. Menopoz zaman zaman "hayatın değişimi" olarak algılansa da bu tarif, negatif bir anlam taşır ve yerinde değildir. Zira menopoz esnasında fiziksel, zihinsel ve cinsel değişiklikler olduğu doğrudur ancak bunlar "kötüye gidiş" olarak nitelenemezler.

<span class="mw-page-title-main">Endometriosis</span> rahim hastalığı

Endometriozis, dölyatağı mukozasındaki epitelyum dokusundan kopup ayrılan hücrelerin dölyatağından çok az uzağında meydana getirdiği benign dokudur. Rahim dışındaki bölgelerde iyi huylu tümör adlı oluşumlara dönüşmektedir. Bu oluşumlar ağrıya, kısırlığa ve diğer bazı sorunlara neden olabilir. Genelde bu hastalık geç teşhis edilmektedir. Yaklaşık olarak ilk belirtiyle teşhis arasında 6 seneye yakın bir süre gecmektedir. Rahim içini döşeyen endometrium gibi endometrioziste adet döneminin etkisi altındadır. Adet dönemi içerisinde bu dokularda da kalınlaşma ve kanama olmaktadır. Endometriozisin en sık görüldügü yerler karın boşluğu olmak üzere yumurtalıklarda ve pelvis adındaki kalça boşluğundadır.

<span class="mw-page-title-main">Prolaktin</span> Prolaktin (LTH)

Prolaktin, hipofiz bezinin ön lobu tarafından salgılanan iç salgı hormonudur. İnsanlarda PRL geni tarafından kodlanır.

<span class="mw-page-title-main">Âdet (tıp)</span> rahim olayı

Âdet, hayız, menstrüasyon veya regl, kadınlarda ve bazı diğer yüksek dişi primatlarda, rahim iç yüzeyinde oluşan damar ve dokuların kan ile birlikte vücuttan atılması şeklindeki fizyolojik olay. Doğurgan kadınlarda üreme ve döllenme amacıyla meydana gelen değişiklikler için kullanılan bilimsel bir terimdir. Menstrüasyon halk arasında aybaşı olarak da bilinir. Fiil olarak genellikle âdet görmek ya da regl olmak şeklinde kullanılır.

Polikistik over sendromu (PCO), yumurtalıklarda birçok küçük iyi huylu kist oluşmasıyla beliren bir hastalıktır. Yumurtalıkta oluşan ve kist olarak adlandırılan bu organizmalar yumurtalıkların çevresine yerleşmiş çok sayıda yumurta hücresidir. Bu hücreler ultrasonda özel bir görüntü oluşturmaktadırlar.

Osteoporoz veya kemik erimesi, kemik metabolizmasındaki bir bozukluk sonucunda kemikteki protein örgüsünün seyrelmesiyle iskelette ortaya çıkan ve kemiklerin çok kolay kırılabilmesine sebep olan bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Rahim ağzı</span>

Rahim ağzı veya serviks, kadın üreme sisteminde bulunan rahmin alt bölümüne verilen ad. Genellikle silindir şeklinde ve 2–3 cm uzunluğundaki serviks hamilelik ile birlikte şekil ve boyut değiştirebilir. Dar ve merkezinde bulunan servikal kanal rahim ağzının içinden geçerek vajinayı rahim boşluğuna bağlar. Serviksin rahime açılan kısmına internal os, vajinaya açılan kısmına ise eksternal os denir. Rahim boynuzları, rahim ve fallop tüplerinin birleştiği noktalardır. Serviksin supravajinal kısmı önden fibröz doku ile mesaneden ayrılır. Rahim ağzı anatomik açıdan yaklaşık 2,000 yıldır, Hipokrat'ın yaşadığı zamanlardan beri bilinmektedir.

Hormonlar; metabolizmanın, su ve elektrolit alış verişinin, büyümenin, seksüel gelişimin ve seksüel fonksiyonların regülatörleri olarak hayati öneme sahiptirler. Hormonların yokluk, azlık ve fazlalıkları çeşitli hastalık belirtilerine yol açar; bazılarının yokluğu ölüme neden olur. Bu nedenle hekimlikte bir endokrin organın hipofonksiyonunu veya bir hormonun eksikliğini zamanında saptayarak eksik hormonu yerine koymak önemlidir. Bu tedavi yöntemine replasman tedavisi denir.

<span class="mw-page-title-main">Âdet döngüsü</span> kadın üreme sisteminde (özellikle rahim ve yumurtalıklar) oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişim

Âdet döngüsü, kadın üreme sisteminde oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişimdir. Döngü oosit üretiminde ve rahmin hamilelik için hazırlanmasında gereklidir. Kadınların %80 kadarı âdetten 1-2 hafta önce bazı semptomlar yaşadığını bildirmiştir. Bu yaygın semptomlar arasında akne, memelerde hassasiyet, şişkinlik, yorgunluk hissi, sinirlilik ve ruh hâli değişiklikleri yer almaktadır. Bu semptomlar, gündelik hayatı etkiler ve bu nedenden ötürü bu durum, kadınların %20 ila 30'unda premenstrüel sendrom olarak nitelendirilir. %3 ila 8 oranında şiddetli geçer.

<span class="mw-page-title-main">Doğurganlık tahmini</span>

Doğurganlık hesaplama veya doğurganlık tahmini, bir kadının âdet döngüsü çerçevesinde doğurgan olduğu ve doğurgan olmadığı evreleri bulmak için kullanılan yöntemleri kapsar. Halk arasında yumurtlama hesaplama gibi isimlerle de bilinir. Ovülasyondan 5 ila 1-2 gün öncesini kapsayan ve hesaplanmak istenen bu en doğurgan dönem, cinsel ilişki sonrasında döllenmenin ve hamile kalınmanın en olası olduğu zaman aralığını tanımlar.

Vajinal kanama, vajinadan çıkan herhangi bir kan akışını tanımlamak için kullanılan terim. Kanamanın kaynağı vajina duvarında olabilir ancak genellikle rahimde olmaktadır. Çoğu zaman kanama âdet döngüsü çerçevesinde gerçekleşirken, hormonal veya üreme organları kaynaklı sorunlar yüzünden de meydana gelebilir. Özellikle hamilelik esnasında meydana gelen vajinal kanamalar olası hamilelik komplikasyonlarının işareti olduğu için doktor kontrolü gerektirmektedir.

Anovülasyon, yumurtalıkların âdet döngüsü sırasında bir oosit salmaması durumunu tanımlayan terim. Bu nedenle, yumurtlama gerçekleşmez. Ancak bu durum her adet döngüsünde yumurtlamayan bir kadının mutlaka menopoza girdiği anlamına gelmemektedir. Kronik anovülasyon kısırlığın yaygın bir nedenidir.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik testi</span> Bir kadının hamile olup olmadığını belirlemek için yapılan test

Hamilelik testi, bir kadının hamile olup olmadığını belirlemeye çalışır. Kan ve idrarda belirteçler bulunur ve gebelik testleri bu maddelerden birinin örneklenmesini gerektirir. Keşfedilecek bu belirteçlerden ilki, insan koryonik gonadotropinin (hCG), 1930'da döllenmiş ovaların (yumurtaların) sinsiyotirofoblast (zigot) hücreleri tarafından üretildiği keşfedildi.

Hipogonadizm (hypogonadism), cinsiyet hormonlarının yetersizliğidir. Gonadotropik hormonlar (GnRH) hipotalamusta üretilir ve özel bir kan dolaşım sistemiyle hipofize yönlendirilir. Gonadotropik hormonlar (GnRH), gonadotropin salgılatıcı hormonlardır; hipofizi uyarır ve hipofiz gonadotropinleri üreterek kan dolaşımına boşaltır. Hipofiz ön lobuna ulaşan GnRH, follitropin (FSH) ve lutropin (LH) adı verilen iki gonadotropin hormonun aralıklı olarak kana verilmesini (sekresyonunu) tetikler. Pulsatil sekresyon olarak bilinen bu mekanizmada; her 60-90 dakikada bir, 1 dakika süreyle hipofize gelen GnRH uyarısıyla gonadotropin hormonlar kan dolaşımına verilir. Hipofizden kan dolaşımına dökülen gonadotropin hormonlar, kadınlarda ovaryumlara (yumurtalık), erkeklerde testislere ulaşarak cinsiyet hormonlarının üretimini tetikler; GnRH, kadınlarda yumurtlamayı ve östrojen hormon üretimini düzenleyen folikül uyarıcı hormon (FSH) ve luteinize edici hormon (LH) sentezini tetikler. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler ve sperm üretimini uyarır. FSH ve LH sekresyonu, yine hipofiz ön lobunda üretilen ve prolactin adı verilen hormon tarafından frenlenir. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler.

Adenomyozis, normalde uterusu hizalayan hücreler rahim duvarının kas dokusuna doğru büyüdüğünde ortaya çıkan bir hastalıktır. En sık, tam dönem gebelik geçirmiş 30 yaş üstü kadınlarda görülür. Tam süreli gebeliği olmayan kadınlarda nadirdir. Menopozdan sonra adenomyozis oluşmaz. Ancak menopozdan önce mevcut olan adenomyozis, menopozdan sonra teşhis edilebilir. Postmenopozal kadınlarda pelvik cerrahi sonrası doku örneklerinde de bulunabilir.

<span class="mw-page-title-main">Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı</span> Üreme, ergenlik, cinsel dimorfizm ve davranışla ilişkili hormonal yolak

Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı hipotalamus, hipofiz bezi ve gonadal bezlerin arasındaki etkileşimi ifade eder. Bu bezler genellikle birlikte işlev gösterdiğinden, fizyologlar ve endokrinologlar bunlardan tek bir sistem olarak bahsetmeyi uygun ve açıklayıcı buluyorlar.

Yumurtalık apopleksisi, yumurtalık dokusunda kanama ve/veya intraperitoneal kanamanın eşlik ettiği, genellikle bir kist bölgesinde yumurtalıkta ani bir yırtılmadır.

ABVD, Hodgkin lenfoma tedavisinde birinci basamakta kullanılan ve daha eski MOPP protokolünün yerini alan bir kemoterapi rejimidir. Aşağıdaki kemoterapi ilaçlarının eşzamanlı tedavisini içerir: