İçeriğe atla

Anovülasyon

Anovülasyon
UzmanlıkJinekoloji

Anovülasyon, yumurtalıkların âdet döngüsü sırasında bir oosit salmaması durumunu tanımlayan terim. Bu nedenle, yumurtlama gerçekleşmez. Ancak bu durum her adet döngüsünde yumurtlamayan bir kadının mutlaka menopoza girdiği anlamına gelmemektedir. Kronik anovülasyon kısırlığın yaygın bir nedenidir.

Adet dönemlerinin değişmesine ve kısırlığa ek olarak, kronik anovülasyon hiperandrojenizm veya osteopeni gibi diğer uzun vadeli sorunlara neden olabilir veya şiddetlendirebilir. Polikistik over sendromunun yol açtığı fonksiyon bozukluklarında da merkezi bir rol oynar.[1]

Menarştan sonraki ilk iki yılda menstrüel döngülerin %50'si anovülatör döngü olabilir.

Uygun ilacı kullanarak yumurtlamayı eski haline getirmek mümkündür ve yumurtlama hastaların yaklaşık %90'ında başarılı bir şekilde restore edilir. İlk adım anovülasyon tanısıdır. Anovülasyonun teşhisi kolay değildir; genel olarak inanılanın aksine, anovülasyon geçiren kadınlar hala az ya da çok düzenli âdet görebilirler. Genel olarak, hastalar yalnızca gebe kalmaya çalıştıklarında bir sorun olduğunu fark ederler.

Bazal vücut ısısı grafiği, anovülasyon hakkında erken ipuçları sağlamak için yararlı bir yoldur ve jinekologlara tanı koyarken yardımcı olabilir.[2]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Legro RS (Şubat 2007). "A 27-year-old woman with a diagnosis of polycystic ovary syndrome". JAMA. 297 (5). ss. 509-519. doi:10.1001/jama.297.5.509. PMID 17284701. 
  2. ^ Freundl G; Godehardt E; Kern PA; Frank-Herrmann P; Koubenec HJ; Gnoth Ch (Aralık 2003). "Estimated maximum failure rates of cycle monitors using daily conception probabilities in the menstrual cycle". Hum. Reprod. 18 (12). ss. 2628-2633. doi:10.1093/humrep/deg488. PMID 14645183. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İnsomnia</span> rahat uyuyamama

İnsomnia ya da uyuyamama hastalığı, bir uyku sorunudur. Uykuya dalamama ya da gece boyunca sürekli uyuyamama sorunlarını barındırır. Hastalar genel olarak, gözlerini birkaç dakikadan fazla kapalı tutamamaktan ya da yatakta bir o yana bir bu yana dönerek uyuyamamaktan yakınırlar.

<span class="mw-page-title-main">Düşük tansiyon</span> sistolik kan basıncının 90 mmHgdan az olması

Düşük tansiyon ya da hipotansiyon, düşük kan basıncı demektir; sistolik kan basıncının 90 mmHg'dan az olmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Uyku</span> doğal dinlenme biçimi

Uyku, bilincin değiştiği ve duyusal etkinliğin belirli bir dereceye kadar azaldığı, bilinçli zihinsel etkinliğin durduğu bir haldir. Uykuda kas ve çevre ile etkileşim azalır. Uyku, uyaranlara tepki verme yeteneği açısından uyanıklıktan farklı olsa da aktif beyin kalıplarını içerir ve bu da onu koma veya bilinç bozukluklarından daha duyarlı yapar.

Ovülasyon, yumurtalıklardan ''yumurta'' atılmasıdır. Kadında ovülasyon genellikle adet dönemlerinin ortasına rastlayan 11-16. günler arasında olur.

<span class="mw-page-title-main">Kalp krizi</span> Kalbin bir kısmına kan akışının kesilmesi

Kalp krizi, kalp enfarktüsü ya da akut miyokard enfarktüsü, kan akımının azalması veya durması sonucunda koroner arterlerden birinde meydana gelen enfarktüs ile karakterize edilir. Tipik belirtiler arasında, sıklıkla sol omuz, kol veya çeneye yayılan, göğüs kemiğinin arkasında (retrosternal) göğüs ağrısı veya rahatsızlığı bulunur. Bu ağrı, bazen mide yanması gibi algılanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kronik obstrüktif akciğer hastalığı</span> Uzun süreli zayıf hava akışını içeren akciğer hastalığı

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), akciğerlerdeki hava akımında görülen kronik ve yineleyen engellemelerin görüldüğü bir hastalık topluluğudur. Ana belirtileri nefes darlığı, öksürme ve balgam üretimidir. KOAH'nın dört ana tipi vardır: kronik bronşit, amfizem (emfizem), bronşiektazi ve bronşiyal astım. Solunum güçlüğü (dispne) ana bulgudur. Astımdaki solunum güçlüğü, hava kanallarının daralması; bronşiektazi ile emfizem ise akciğerin elastik yapısının bozulması sonucu ortaya çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

Fibromiyalji (FM) kronik yaygın ağrı ve basınca karşı artan ağrı tepkisi ile nitelenen tıbbi bir durumdur. Diğer belirtiler arasında yorgunluk, normal aktivitelerin etkilendiği bir dereceye kadar uyku problemleri ve hafıza ile ilgili sorunlar vardır. Bazı insanlar ayrıca huzursuz bacak sendromu, bağırsak veya mesane problemleri, uyuşma ve karıncalanma ve gürültüye, ışığa veya sıcaklığa duyarlılıktan şikayet eder. Fibromiyalji sıklıkla depresyon, kaygı ve travma sonrası stres bozukluğu ile ilişkilidir. Diğer kronik ağrı türleri de sıklıkla vardır.

<span class="mw-page-title-main">Chagas hastalığı</span> insan hastalığı

Chagas hastalığı ya da Amerika tripanozomiyazı, Trypanosoma cruzi adlı protozoanın neden olduğu tropikal bir paraziter hastalıktır. Çoğunlukla öpücük böceği (Triyatomine) olarak bilinen böcekler aracılığıyla yayılır. Belirtiler, enfeksiyonun seyri sırasında değişkenlik gösterir. Hastalığın ilk aşamasında tipik olarak herhangi bir belirti görülmez ya da aşağıdaki hafif belirtiler görülür: ateş, lenf düğümlerinde şişme, baş ağrısı ya da ısırık yerine mahsus şişlik. Fertler 8–12 hafta sonra hastalığın kronik aşamasına girer ve hastaların %60-70'inde asla başka belirti görülmez. Hastaların kalan %30-40'lık kısmında, enfeksiyonun ilk defa bulaşmasından 10 ila 30 yıl sonra başka belirtiler gelişir. Bu belirtiler arasında hastaların %20 ila 30'unda görülen ve kalp yetmezliğine yol açan karıncık genişlemesi sayılabilir. Ayrıca, hastaların %10'luk kesiminde megaözefagus ya da megakolon görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Herpes virüs ensefaliti</span>

Herpes virüs ensefaliti, herpes simpleks virüsüne bağlı ensefalittir.

<span class="mw-page-title-main">Âdet döngüsü</span> kadın üreme sisteminde (özellikle rahim ve yumurtalıklar) oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişim

Âdet döngüsü, kadın üreme sisteminde oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişimdir. Döngü oosit üretiminde ve rahmin hamilelik için hazırlanmasında gereklidir. Kadınların %80 kadarı âdetten 1-2 hafta önce bazı semptomlar yaşadığını bildirmiştir. Bu yaygın semptomlar arasında akne, memelerde hassasiyet, şişkinlik, yorgunluk hissi, sinirlilik ve ruh hâli değişiklikleri yer almaktadır. Bu semptomlar, gündelik hayatı etkiler ve bu nedenden ötürü bu durum, kadınların %20 ila 30'unda premenstrüel sendrom olarak nitelendirilir. %3 ila 8 oranında şiddetli geçer.

<span class="mw-page-title-main">Doğurganlık tahmini</span>

Doğurganlık hesaplama veya doğurganlık tahmini, bir kadının âdet döngüsü çerçevesinde doğurgan olduğu ve doğurgan olmadığı evreleri bulmak için kullanılan yöntemleri kapsar. Halk arasında yumurtlama hesaplama gibi isimlerle de bilinir. Ovülasyondan 5 ila 1-2 gün öncesini kapsayan ve hesaplanmak istenen bu en doğurgan dönem, cinsel ilişki sonrasında döllenmenin ve hamile kalınmanın en olası olduğu zaman aralığını tanımlar.

<span class="mw-page-title-main">Laktasyonel amenore</span>

Laktasyonel amenore, lohusalık dönemindeki emziren ve amenore kadınlarda görülen geçici kısırlık durumunu tanımlar. Bu durum aynı zamanda bir doğum kontrolü yöntemi olarak da kullanılabilmektedir.

Menarş, dişi insanlarda görülen ilk âdet döngüsünü tanımlar. Terim sosyal ve bilimsel açıdan, kadınlarda doğurganlığın başladığını göstermesinden ötürü, ergenlik döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir.

Vajinal kanama, vajinadan çıkan herhangi bir kan akışını tanımlamak için kullanılan terim. Kanamanın kaynağı vajina duvarında olabilir ancak genellikle rahimde olmaktadır. Çoğu zaman kanama âdet döngüsü çerçevesinde gerçekleşirken, hormonal veya üreme organları kaynaklı sorunlar yüzünden de meydana gelebilir. Özellikle hamilelik esnasında meydana gelen vajinal kanamalar olası hamilelik komplikasyonlarının işareti olduğu için doktor kontrolü gerektirmektedir.

Anovülatör döngü, yumurtlama ve luteal fazın olmamasıyla karakterize edilen bir adet döngüsü. Yumurtlamanın olmaması kısırlığa yol açmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Menoraji</span>

Menoraji veya aşırı âdet kanaması, âdet döneminde aşırı vajinal akıntının meydana geldiği ve anormal uterin kanama (AUK) kategorisinde değerlendirilen durum.

Postkolesistektomi sendromu (PKS), kolesistektomiden iki yıl sonra karında hala devam eden semptomların var olduğu bir durumdur. Semptomlar, kolesistektomi geçirmiş hastaların yaklaşık yüzde 5 ila 40'ında meydana gelir, ve geçici, kalıcı veya ömür boyu olabilir. Kronik durum, postkolesistektomi vakalarının yaklaşık %10'unda teşhis edilir.

<span class="mw-page-title-main">Diyabetik nefropati</span>

Diyabetik böbrek hastalığı olarak da bilinen diyabetik nefropati, diabetes mellituslu kişilerde meydana gelen kronik böbrek fonksiyonu kaybıdır. Diyabetik nefropati, küresel olarak kronik böbrek hastalığının (KBH) ve son evre böbrek hastalığının önde gelen nedenleridir. İdrara sızan protein üçlüsü, hipertansiyonla birlikte kan basıncının yükselmesi ve ardından böbrek fonksiyonlarının düşmesi, birçok KBH formunda ortak olarak görülür. Glomerüllerin hasar görmesi nedeniyle idrardaki protein kaybı büyük olabilir ve nefrotik sendrom olarak adlandırılan genel vücut şişmesi (ödem) ile sonuçlanan düşük serum albüminine neden olabilir. Diyabetik nefropati genellikle yıllar içinde yavaş ilerler.

<span class="mw-page-title-main">Kadın yumurtalık rezervi</span>

Yumurtalık rezervi, yumurtalığın sağlıklı ve başarılı bir hamilelikle sonuçlanan döllenme yeteneğine sahip yumurta hücrelerini sağlama kapasitesini belirlemek için kullanılan bir terimdir. İlerlemiş anne yaşıyla birlikte, olası bir hamilelik için başarılı bir şekilde alınabilen yumurta hücresi sayısı azalır ve bu, yaş ile kadın doğurganlığı arasındaki ters korelasyonda önemli bir faktör oluşturur.