İçeriğe atla

Anne Treisman

Anne M. Treisman
DoğumAnne Marie Taylor
27 Şubat 1935
Wakefield, Yorkshire, İngiltere
Ölüm9 Şubat 2019 (82 yaşında)
New York, ABD
EğitimFransız Edebiyatı (lisans), Cambridge Üniversitesi Psikoloji (lisans), Cambridge Üniversitesi
ÖdüllerAltın Beyin Ödülü (1996), Grawemeyer Psikoloji Ödülü (2009), Ulusal Bilim Madalyası (2011)
Kariyeri
DalıPsikoloji
Çalıştığı kurumlarOxford Üniversitesi, Bell Telefon Laboratuvarları, British Columbia Üniversitesi, Kaliforniya Üniversitesi (Berkeley), Princeton Üniversitesi
Doktora
danışmanı
Richard Carolus Oldfield
EtkilendikleriRichard Gregory, Donald Broadbent
EtkiledikleriJeremy Wolfe

Anne Marie Treisman (27 Şubat 1935 - 9 Şubat 2018), bilişsel psikoloji alanında uzmanlaşmış bir psikolog.[1][2]

Treisman görsel dikkat, nesne algısı ve bellek alanlarında araştırmalarda bulundu. En çok ses getiren çalışmalarından biri, ilk kez 1980'de Garry Gelade ile yayınladıkları dikkatin özellik bütünleştirme teorisidir. Treisman Oxford Üniversitesi, British Columbia Üniversitesi, Kaliforniya Üniversitesi (Berkeley) ve Princeton Üniversitesi'nde dersler verdi. Doktora sonrası danışmanlığını yaptığı önde gelen araştırmacılar arasında Nancy Kanwisher ve Nilli Lavie yer almaktadır.

Treisman, dikkat alanındaki öncü çalışmaları sayesinde ABD Başkanı Barak Obama tarafından 2013 yılında Ulusal Bilim Madalyasına layık görüldü.[3] Kariyeri boyunca Treisman, insan düşüncesine ve eylemine rehberlik eden anlamlı nesneler oluşturmak için bilginin nasıl seçildiği ve bütünleştirildiği konusunu deneysel ve teorik olarak çalışmıştır.

Hayatı ve Eğitimi

Anne Treisman, İngiltere'nin Wakefield şehrinde doğdu. 2 yaşındayken, İkinci Dünya Savaşı sırasında ailesiyle Rochester şehrine taşındı.[4] 11 yaşında bir kez daha taşınarak Reading'te Kendrik Kız Okulu'nda ortaöğretimini tamamladı. O dönemki İngiliz eğitim sistemi, öğreniminin son iki yılında sadece 3 ders seçmek zorunda bıraktığı için Treisman edebi sanatlara odaklandı (Fransızca, Latince ve Tarih).[4][5]

Treisman, Cambridge Üniversitesi'ne bağlı Newnham Kadın Koleji'nin Fransız Edebiyatı bölümünden 1954 yılında ilk lisansını tamamladı. Şeref öğrencisi olarak mezun olduğu için kazandığı bursla psikoloji alanında ikinci lisansını yaptı. Bu öğretimi sırasında Richard Gregory'nin danışmanlığında görsel algı üzerinde yapılan deneyler aracılığıyla zihni keşfeden çeşitli yöntemlerle ve bilgi kuramıyla tanıştı.[5][6]

Treisman, Carolus Oldfield danışmanlığında doktorasını tamamlamak için 1957 yılında Oxford Üniversitesi'ne bağlı Somerville Kadın Koleji'ne gitti.[6] Treisman, öncelikle afazi üzerine araştırmalar yaptı, ancak kısa bir süre sonra klinik olmayan popülasyonlara ilgi duymaya başladı. Treisman'ın araştırmalarını Donald Broadbent'in kitabı Perception and Communication (Algı ve İletişim) şekillendirdi.

1960 yılında bir başka Oxford öğrencisi olan Michel Treisman ile evlendi. 1962'de "Seçici Dikkat ve Konuşma Algısı" adlı tezini tamamladı.[6] Aynı yıl, ilk dergi makalesini binoküler rekabet ve derinlik algısı üzerine üzerine yayımladı.[2] 1976'da boşandı ve 1978 yılında Daniel Kahneman ile evlendi.

Kariyeri boyunca sadece psikoloji ve bilişsel bilimler alanlarında değil, özellikle kadınlar için koşulların çok daha zor olduğu dönemde bir bilim insanı olarak da bilimde öncü olmuştur.[2]

8 Şubat 2018'de Manhattan'daki evinde geçirdiği felç nedeniyle öldü.

Kariyeri

Treisman'ın doktorasını çalıştığı dönemde psikoloji, davranışçı bakış açısından davranışın mekanik olmadığını ve bilginin belirsiz birçok karmaşık süreç neticesinde işlemlenmesi sonucu oluştuğunu savunan bilişsel yaklaşıma doğru kayıyordu.[5] Donald Broadbent ve Colin Cherry, aynı dönemde seçici dinleme (genellikle 'kokteyl partisi etkisi' olarak örnek gösterilen) fikrini ortaya atmıştı.[7] Broadbent daha sonra "seçici dikkatin filtre modelini" oluşturdu. Bu model, dikkat edilmeyen işitsel bilginin analiz edilmediğini, bunun yerine algının erken süreçlerinde filtrelendiğini savunmuştur.[8] Aynı model, bazen dikkatten kaçmış bilginin filtreden nasıl geçtiğini açıklayamadığı için oldukça eleştirilmiştir.

Doktorasını aldıktan sonra Treisman, Oxford'daki Tıbbi Araştırma Kurumunun Psikodilbilim Araştırma Birimi'nde seçici dinleme alanında araştırmalarda bulundu.[2][6] 1964'te Treisman, ilham aldığı[5] Broadbent'in filtre modelini geliştererek dikkat edilmemiş bilgilerin tamamen filtrelenmek yerine seyrekleştiğini savunan Zayıflatma Teorisi'ni ortaya koymuştur.[9] Treisman, katılımcıların birçok farklı dil ve farklı ses (kadın ve erkek) duyduğu dikotik dinleme görevini kullanarak eşit derecede bilinen iki dil arasındaki farkın, aynı dildeki iki mesajın konu farkından daha seçiciliği olmadığını ve bilinmeyen yabancı dillerin daha az dikkat dağıtıcı olduğunu bulmuştur.[10] Bu çalışma, herhangi bir dilin asla görmezden gelinemeyeceğini, alımlanan mesajın fiziksel özelliklerine ve diline göre dikkat seçiciliğinin belli bir dereceye kadar değişkenlik gösterebileceğini ortaya koymuştur. Treisman, birden fazla mesajın özelliklerinin başarılı bir şekilde analiz edildiğini; aynı sesteki, yoğunluktaki ve konumdaki mesajlar arasındaki seçiciliğin bu analiz öncesinde veya sonrasında değil, süresince gerçekleştiği ve bunun sözel içeriğin belirlenmesiyle sonlandığı sonucuna varmıştır. Fakat analiz sonrası bilgi işleme kapasitesi sınırlıdır; mümkünse tek bir mesaja bağlı kalarak ya da iki mesaj arasında geçiş yaparak yalnızca bir girdiyi işleyebilir. Neticede Broadbent'in aynı fiziksel özelliğe sahip duyusal uyarıcılara özel "girdi kanalları"[11] oluşturduğu önerisi reddediilir. Treisman'ın teorisi aynı zamanda fiziksel özelliklerin erken işlemlendiğine, anlamsal işlemenin ise daha geç aşamalarda gerçekleştiğine işaret eder. Treisman'ın çalışmaları, alanında büyük bir etkisi oldu. Örneğin 1967'de Bell Telefon Laboratuvarları'nın psikoloji bölümünde misafir araştırmacı olarak çalışırken Psychological Review adlı dergide "seçici dikkatin bilimsel bir çalışma alanı olmasını sağlayan" bir makale yayınladı.[12] Günümüzde bu çalışmanın oluşturmuş olduğu teorik çerçeve sayesinde araba kazalarının neden arttığı ya da sosyal medya kullanımının neden bağımlılık yarattığı gibi sorular açıklanabilmektedir.[2]

Treisman, 1980'de British Columbia Üniversitesi'nde araştırmalarını yürütürken Garry Gelade ile psikolojinin en önemli görsel algı modellerinden birisi olan Özellik Bütünleştirme Teorisi'ni betimledikleri makalelerini yayınladılar.[13] Özellik Bütünleştirme Teorisi'nin en önemli unsurlarından bir tanesi, nesne algısının renk, biçim ve yön gibi özelliklerin erken aşamalarında farklı yapılar olarak kodlanmasıdır; odaklanmış dikkat ise bu özgün özellikleri birleştirerek nesneleri duyumlar.

Treisman, 1986'da Berkeley'deki Kalifornia Üniversitesi'ne geçiş yaptı ve eşi Daniel Kahneman ile Dikkat Laboratuvarı'nı yürüttü. Treisman, 1993'ten emekliliğine kadar (2010) Princeton Üniversitesi'nde Psikoloji Bölümü'nün bir üyesiydi. 1995 yılında Princeton'ın James S. McDonnell Seçkin Psikoloji Profesörü seçildi ve 2010 yılında fahri doktora ünvanı verildi.[1] Çalışmaları 29 kitap bölümünde ve 80'den fazla dergi makalesinde yayınlandı, psikoloji yazınında yoğun bir şekilde alıntılandı ve hem giriş hem de ileri düzey ders kitaplarında öğretildi. Treisman ve Kahneman'ın çalışmalarını şereflendirmek için yapılan isimsiz bir bağış sayesinde 2015 yılında Princeton'ın Woodrow Wilson Okulu'nda bulunan Kahneman-Treisman Davranış Bilimi ve Kamu Politikası Merkezi kurulur.[14]

Özellik Bütünleştirme Teorisi

Treisman'ın özellik bütünleştirme teorisi, iki aşamalı görsel nesne algısı modelidir:

Ön Dikkat Aşaması

İlk aşama, "ön dikkat" aşamasıdır çünkü algılayan tarafından herhangi çaba ve dikkat olmaksızın otomatik olarak gerçekleşir. Bu aşamada bir nesne, işlemleme için temel özelliklerine (renk, doku, şekil vb. gibi) ayrıştırılır. Treisman, algı sürecinde çok hızlı ve erken (bilinçli farkındalıktan önce) gerçekleştiği için bu dikkat aşamasının farkında olmadığımızı öne sürer.[13] Ön dikkat koşuluna ilişkin bulgular, Treisman'ın kendi çalışmalarında elde edilmiştir. İyi bilinen bir çalışmada Treisman, dört nesneyi çevrelen iki rakamdan oluşan bir görüntü oluşturur. Bu görüntü, bilgisayar ekranında saniyenin beşte biri kadar yanıp söner ve uyarıcılar kaldırıldıktan sonra uyarıcıların olası algısını engellemek için rastgele yerleştirilmiş noktalardan oluşan (karıncalanmış ekrana benzer) bir maske gösterilir. Katılımcılardan önce rakamları, ardından şekillerin gösterildiği dört konumda ne gördüklerini bildirmeleri istenilir. Bu koşullar altında katılımcılar, denemelerin %18'inde bağlaşım yanılsaması deneyimler. Yani katılımcılar, iki farklı uyaracının özelliklerinin birleşiminden oluşan nesneleri gördüklerini bildirir. Örneğin büyük sarı bir daire, büyük mavi bir üçgen, küçük kırmızı bir üçgen ve küçük yeşil bir daire gördükten sonra katılımcılar, küçük kırmızı bir daire ve küçük yeşil bir üçgen görür. Bağlaşım yanılsamasının meydana gelmesinin nedeni, uyaracıların hızlı bir şekilde gösterilmesi ve gözlemcilerin rakamlara odaklanmalarını sağlayarak dikkatlerinin hedef nesneden uzaklaştırılmasıdır. Bunun sonucunda temel özellikler henüz gruplandırılmaz veya bir nesneye bağlanmaz. Dolayısıyla katılımcılardan hedef nesnelere dikkat etmeleri istenildiğinde bağlaşım yanılsaması ortadan kalkar.[15] Odaklanmış Dikkat Aşaması

İkinci aşama, dikkat ile doğrudan ilişkilidir. Bu aşamada nesne, özellikleri birleştirilip bir bütün olarak algılanır.[13] Treisman, bu süreci sinirsel aktiviteler üzerinden de betimler. Nesnelerin ne olduklarını işlemleyen ventral (alt) sistemdeki aktiviteler, nesnenin rengi ve şekli hakkındaki bilgileri taşır; nesnelerin nerede olduklarını işlemleyen dorsal (üst) sistemdeki aktiviteler, nesnenin nerede olduğu ve nasıl hareket ettiği hakkındaki bilgileri taşır (iki-yol hipotezi, "ne" ve "nerede" yolları). Dikkat ise her iki yoldan gelen bilgileri "tutkal" gibi birleştirir ve belirli bir konumdaki nesnenin tüm özelliklerini bir bütün halde algılamamızı sağlar.[16] Tek başına bir nesneyi algılamak nispeten basit bir süreç ancak birden fazla nesneyle karşılaştığımızda çok sayıda özellik, farklı konumlarda ortaya çıkabilir. Algısal sistemin görevi, bu özelliklerin her birini ait oldukları nesnelerle ilişkilendirmektir. Özellik bütünleştirme teorisi, bunun gerçekleşmesi için dikkatimizi sırayla her bir nesneye odaklamamız gerektiğini ortaya koyar. Belirli bir konuma dikkatimizi aktardığımızda, o konumdaki özellikler birbirine bağlanır ve nesneyle ilişkilendirilir.[13]

Özellik bütünleştirme teorisi, dönemin sinirbilimci, zihin felsefeci ve bilgisayar mühendislerinin zihnini kurcalayan bağlaşım problemini de üç farklı seçici uzlamsal mekanizmayla çözümler: uzamsal dikkat aralığıyla seçilim, özellik haritalarından istenmeyen özellikleri içeren konumların engellenmesi (inhibisyon) ve dikkat kesilen nesneyi içeren konumun üst bilişsel mekanizmalar aracılığıyla tepeden inerek etkinleştirilmesi.[17]

Bağlaşım Problemi

William James, dikkat ve zihinsel süreçler arasındaki ilişkiyi şöyle nitelendirir: "Milyonlarca nesne duyulayabilirken hiçbirini gerçek anlamda deneyimleyemiyorum. Neden? Çünkü hiçbiri benim ilgimi çekmiyor. Benim deneyimim, dikkat etmek istediğim şeydir… Herkes dikkatin ne olduğunu bilir. Zihnin, aynı anda mevcut olan birkaç nesne veya düşünce dizisinden birini açık ve canlı bir biçimde ele geçirmesidir. Diğerleriyle etkili bir şekilde uğraşmak için bazı şeylerden uzaklaşmak anlamına gelir."

1980'lerin başında Torsten Wiesel ve David H. Hubel gibi sinirbilimciler, primat görsel korteksinin farklı alanlarının çizgi yönelimi, parlaklık, renk ve hareket gibi seçici özelliklere hassas bir şekilde ayarlandığını fark etmeye başlamışlardı. Beyindeki farklı alanların farklı özelliklere hassas olduğunu gösteren bu bulgular, farklı özelliklerin bir bütün olarak nasıl birleştiği meselesini ortaya çıkardı. Neticede bu meseleye bağlaşım problemi adı verildi. Örneğin kırmızı bir topun yuvarlandığını gördüğünüzde medial temporal korteksteki harekete duyarlı hücreler ateşlenirken renk, şekil ve konuma duyarlı hücreler de beynin diğer bölgelerinde ateşlenir. Fakat bu topu, tüm bu seçkin sinirsel ateşlemeye rağmen şekil, hareket ve renk algıları birbirinden ayrılmış şekilde algılamazsınız; tüm bu bileşenlerin bir arada belirdiği bütünleşik bir deneyim yaşarsınız. Bu unsurların nasıl bir araya getirildiği meselesi, 1990'ların sonlarındaki araştırmaların odak noktası olan bağlaşım probleminin özüdür. Zamanla özelliklerin belirli birleşiklilerinin belirli nesneleri temsil eden büyükanne hücreleri (Jennifer Aniston hücresi olarak da bilinir) gibi bazı olası mekanizmalar ortaya atıldı: sinyallerin esnek bir şekilde yönlendirilmesini sağlayan, ayarlanabilir bağlantılara sahip, farklı özellik haritalarının birleştiği yollar üzerinde yer alan yerel hücre grupları;[18] ayarlanabilir bir dikkat aralığı tarafından seçilen ve her birininin sahip olduğu özellikleri birleştirip bitişik alanlardaki özellikleri hariç tutan farklı uzamsal alanların seri taraması;[13] zamansal bitişikliğin tespiti, yani ortaya çıkışı, kayboluşu veya hareketi muhtemelen aynı nesneye ait olan parçalar ve özelliklerin, aynı nesnenin özelliklerine yanıt veren hücreleri senkronize ederek ateşlenmesi.[19] Treisman, bağlaşımın görülmediği durumları inceleyerek meselenin altında yatan bu mekanizmalara ışık tuttu. Bilhassa beyinlerinin sol yarısı hasarlı hastaların daha fazla bağlaşım yanılsaması deneyimlediklerini ve uzamsal ipucusu verilen dikkat görevlerinde daha düşük performans gösterdiklerini bulmuştur. Bu bulgu, dikkatin dahil olduğu bağlaşım ve paryetal lob arasında bir ilişki olduğunu ortaya koyar.[20] Bunun yanında Treisman, özellik bütünleştirmenin uzamsal dikkat boyutuyla tutarlı pozitron emisyon tomografisi ve olaya ilişkin potansiyel çalışmalara da alıntıda bulundu.

Treisman'ın çalışmaları, bilişsel psikoloji, görme bilimleri, bilişsel bilim, nöropsikoloji ve bilişsel sinirbilim alanlarında binlerce deneyin temelini oluşturdu.

Ödülleri ve Başarıları

Treisman 1989'da Londra Kraliyet Cemiyeti'ne,[21] 1994'te ABD Ulusal Bilimler Akademisi'ne, 1995'te Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi'ne, 2005'te Amerikan Felsefe Derneği'ne seçildi.[22] 1996 yılında Minerva Vakfı tarafından verilen Altın Beyin Ödülü'ne sahip ilk psikolog olmuştur.[23] 2002 yılında Amerikan Psikoloji Derneği'nin William James Ödülü'ne layık görüldü.[12] Beynimizin gördüklerimizden nasıl anlamlı görüntüler oluşturduğunu açıkladığı için 2009'da Louisville Üniversitesi'nin dünyanın önde gelen psikologlarına verdiği Grawemeyer Psikoloji Ödülü'nün sahibi oldu.[24] Dikkat alanında yaptığı öncü çalışmaları sayesinde ABD Başkanı Barack Obama'dan Ulusal Bilim Madalyası aldı.[25]

Kaynakça

  1. ^ a b "Anne Treisman, visionary cognitive psychologist, dies at 82". Princeton University (İngilizce). 7 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  2. ^ a b c d e Evans, Karla K. (2018). "Anne Marie Treisman (1935–2018)". Attention, Perception, & Psychophysics (İngilizce). 80 (5): 1027-1029. doi:10.3758/s13414-018-1563-2. ISSN 1943-393X. 
  3. ^ "Treisman wins National Medal of Science for psychology research". Princeton University (İngilizce). 6 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  4. ^ a b The History of Neuroscience in Autobiography, Volume 8 (PDF) (İngilizce). Society for Neuroscience. ISBN 978-0-615-94079-3. 20 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  5. ^ a b c d "One on one…with Anne Treisman - Vol. 23, Part 11 ( November 2010)". web.archive.org. 20 Haziran 2013. 20 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  6. ^ a b c d Wikibooks:Applied History of Psychology/History of Research on Attention
  7. ^ Cherry, E. Colin (1953). "Some Experiments on the Recognition of Speech, with One and with Two Ears". The Journal of the Acoustical Society of America (İngilizce). 25 (5): 975-979. doi:10.1121/1.1907229. ISSN 0001-4966. 7 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  8. ^ Broadbent, Donald E. (1966). Perception and communication. Oxford, England. ISBN 978-1-4832-2582-1. OCLC 899000591. 25 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  9. ^ Treisman, Anne M. (1960). "Contextual Cues in Selective Listening". Quarterly Journal of Experimental Psychology (İngilizce). 12 (4): 242-248. doi:10.1080/17470216008416732. ISSN 0033-555X. 6 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  10. ^ Treisman, Anne M. (1964). "Verbal Cues, Language, and Meaning in Selective Attention". The American Journal of Psychology. 77 (2): 206. doi:10.2307/1420127. 6 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  11. ^ Handbook of cognition. Koen Lamberts, Robert L. Goldstone. Londra: SAGE. 2005. ss. 104-105. ISBN 1-84787-136-4. OCLC 231753807. 
  12. ^ a b "2002 William James Fellow Award". Association for Psychological Science - APS (İngilizce). 30 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  13. ^ a b c d e Treisman, Anne M.; Gelade, Garry (1980). "A feature-integration theory of attention". Cognitive Psychology (İngilizce). 12 (1): 97-136. doi:10.1016/0010-0285(80)90005-5. 1 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  14. ^ "Gift Establishes Kahneman and Treisman Center for Behavioral Science and Public Policy at Princeton". Princeton Alumni (İngilizce). 6 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  15. ^ Treisman, Anne; Schmidt, Hilary (1982). "Illusory conjunctions in the perception of objects". Cognitive Psychology (İngilizce). 14 (1): 107-141. doi:10.1016/0010-0285(82)90006-8. ISSN 0010-0285. 
  16. ^ Treisman, Anne (1998). Humphreys, G. W.; Duncan, J.; Treisman, A. (Ed.). "Feature binding, attention and object perception". Philosophical Transactions of the Royal Society of London. Series B: Biological Sciences (İngilizce). 353 (1373): 1295-1306. doi:10.1098/rstb.1998.0284. ISSN 0962-8436. PMC 1692340 $2. PMID 9770223. 6 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  17. ^ Treisman (1996). "The binding problem". Cognitive Neuroscience. 6 (2): 171-178. doi:10.1016/s0959-4388(96)80070-5. PMID 8725958. 
  18. ^ Olshausen, B. A.; Anderson, C. H.; Essen, DC Van (1993). "A neurobiological model of visual attention and invariant pattern recognition based on dynamic routing of information". Journal of Neuroscience (İngilizce). 13 (11): 4700-4719. doi:10.1523/JNEUROSCI.13-11-04700.1993. ISSN 0270-6474. PMC 6576339 $2. PMID 8229193. 6 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  19. ^ "A model for visual shape recognition". 81 (6). Psychological Review. 1974: 521-535. doi:10.1037/h0037149. 6 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  20. ^ Treisman, Anne (1996). "The binding problem". Current Opinion in Neurobiology (İngilizce). 6 (2): 171-178. doi:10.1016/S0959-4388(96)80070-5. ISSN 0959-4388. 
  21. ^ Kahneman, Daniel; Treisman, Deborah (2020). "Anne Marie Treisman. 27 February 1935—9 February 2018". Biographical Memoirs of Fellows of the Royal Society. 68: 407-430. doi:10.1098/rsbm.2019.0035. 6 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  22. ^ "APS Member History". search.amphilsoc.org. 6 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  23. ^ "1996". Minerva Foundation (İngilizce). 7 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Şubat 2022. 
  24. ^ "2009 - Anne Treisman — University of Louisville". web.archive.org. 5 Kasım 2013. 5 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 
  25. ^ "Anne Treisman". National Science & Technology Medals Foundation. 14 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2022. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bilişsel bilim</span> zihin ve süreçleri hakkında disiplinlerarası bilimsel çalışma

Bilişsel bilim, zihin ve zekânın işleyişini ele alan, zeki sistemlerin dinamiklerini ve yapılarını araştıran disiplinler arası bir yaklaşımdır. Çok geniş bir alanı kapsamasından ötürü bilişsel bilim alanında çalışan araştırmacıların bilişsel psikoloji, dil bilimi, sinir bilimi, yapay zekâ, antropoloji ve felsefe gibi alanlarda temel bilgilere sahip olması beklenir.

<span class="mw-page-title-main">Algı</span> Duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi

Algı, psikoloji ve bilişsel bilimlerde duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir. Algı, duyu organlarının fiziksel uyarılmasıyla oluşan sinir sistemindeki sinyallerden oluşur. Örneğin, görme gözün retinasına düşen ışıkla, işitme kulağa gelen ses ile oluşur. Algı bu sinyallerin sadece pasif bir şekilde alınması değildir. Öğrenme, dikkat, hafıza ve beklenti ile şekillenebilir. Algı, bu "yukarıdan aşağıya etkileri" kapsadığı gibi duyusal girdinin "aşağıdan yukarıya" işlenmesini de içerir. "Aşağıdan yukarıya işlemler", basitçe, düşük seviye bilgi kullanılarak daha yüksek seviyede bilginin oluşturulmasıdır. Yukarıdan aşağıya işlemler ile kastedilen, kişinin kavram ve beklentilerinin algıyı etkilemesidir. Algılama, sinir sisteminin kompleks işlemlerine dayanır, ancak bilinçsel farkındalığın dışında gerçekleştiği için çoğu zaman kişilere zahmetsizce gerçekleşir gibi gelir.

Sosyal biliş sosyal etkileşimde rol oynayan bilgiyi işleme, kodlama, depolama ve hatırlama gibi bilişsel süreçlerdir. İnsanların kendilerini kuşatan fiziksel, sosyal çevrelerini ve çevreleriyle olan ilişkilerini, diğer insanlar ve kendileri hakkında nasıl izlenim oluşturduklarını, nasıl hissettiklerini ve düşündüklerini ve bu türden bir düşünce biçiminin yargıları ve davranışları nasıl etkilediğini incelemektedir. Toplumsal bağlamdan etkilenen ve toplumsal bağlamı etkileyen bilişsel süreç ve yapıları incelemektedir Ancak sosyal biliş terimi diğer psikoloji ve bilişsel sinirbilim alanlarında yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu alanlarda sosyal biliş terimi çoğunlukla otizm ve diğer bozukluklar nedeniyle kesintiye uğrayan çeşitli sosyal becerilere karşılık gelmektedir. Bilişsel sinirbilim alanında ise sosyal bilişin biyolojik temelleri araştırılmaktadır. Benzer şekilde Gelişim psikolojisi alanında da sosyal biliş becerileri gelişimsel perspektifle incelenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Daniel Kahneman</span>

Daniel Kahneman, Amerikalı Nobel Ekonomi Ödülü sahibi psikolog.

<span class="mw-page-title-main">Dikkat</span>

Dikkat, düşünceyi belli bir şey üstünde yoğunlaştırabilme gücü. Nesnel olarak, bütün duyumsal ya da belleğe yerleştirilmiş bilgilerden, daha sonra kullanmak için bir bölümünü seçmeyi gerektirir. Bir toplantıda konuşan çeşitli kişiler arasında yalnızca birini dinlerken bir resme bakarken şekilleri dikkate almaksızın yalnızca renklere yoğunlaşırken, kalabalıkta bir tanıdığı ararken ya da akıl bir problemi çözmeyi yoğunlaştırılırken, farklı verimlilik derecelerinde farklı dikkatler söz konusudur. Bireyin seçmek zorunda kalması algılamanın, düşünmenin ya da birçok şeyin aynı anda yapmanın bir sınırı olduğunu gösterir.Dikkat, bir bilginin belli öznel veya nesnel olarak dikkate alınan yönünü seçerek ona odaklanan, diğer bir taraftan o bilginin algılanabilen diğer yönlerini göz ardı eden davranışsal ve bilişsel süreçtir. Dikkat, sınırlı işlenen kaynakların paylaştırılmasıdır.

Kişilik psikolojisi, bireylerin kendilerine özgü davranış, düşünce ve duygu biçimleriyle ilgilenir.

<span class="mw-page-title-main">Evrimsel psikoloji</span> evrim teorisinin sosyal ve doğa bilimlerinde uygulanması

Evrimsel psikoloji (EP), bellek, algı, dil gibi psikolojik özellikleri çağdaş evrimsel bir bakış açısıyla inceleyen bilim dalıdır. Evrimsel psikoloji, bunun yanında insanın hangi psikolojik özelliklerinin, ne tür bir uyarlanma geliştirdiğini, yani doğal seçilim veya cinsel seçilimin işlevsel sonuçlarını belirlemeye çalışır. Kalp, akciğer ve bağışıklık sistemi gibi fizyolojik mekanizmalar hakkındaki uyarlanımcı düşünce ile evrimsel biyolojideki düşünce ortaktır.

Risk algısı insanların riskin özellikleri ve şiddeti hakkında yaptıkları öznel bir yargı. Bu tabir en çok insan sağlığı ve çevreye yönelik doğal tehlikeler ve nükleer güç gibi tehditlerle alakalı olarak kullanılır. Farklı insanların neden risklerin tehlikelerini farklı tahmin ettiklerini açıklamak için birkaç farklı teori önerilmiştir. Bu teoriler üç temel alanda gelişmiştir. Bunlar sırasıyla;

Gestalt psikolojisi veya gestaltizm, bilişsel süreçler içerisinde özellikle algı ve algısal örgütlenme konularında yoğunlaşmış psikoloji teorisidir. Yirminci yüzyılın ilk yarısında Almanya'da ortaya çıkmıştır. Gestalt psikolojisi kaotik görünen bir dünyada anlamlı bir algıya sahip olmamızın temelde hangi kanunlara dayandığını anlamaya çalışır. Gestalt psikolojisinin ana prensibi zihnin kendi kendisini algıladığı şeylerde bir bütün görmeye organize etmesidir.

Bilişsel nöropsikoloji, beynin yapısı ve işlevinin belirli psikolojik süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu anlamayı amaçlayan bilişsel psikolojinin bir dalıdır. Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerin yeni anılar saklama ve üretme, dil üretme, insanları ve nesneleri tanıma, akıl ve problem çözme yeteneğimizin bilişsel yeteneklerimizden nasıl sorumlu olduğunu inceleyen bilimdir. Bilişsel nöropsikoloji, normal bilişsel işlevsellik modellerinin çıkarımını sağlamak amacıyla beyin hasarı veya nörolojik hastalığın bilişsel etkilerini incelemeye özel bir vurgu yapar. Kanıtlar, beyin bölgelerinde eksiklik gösteren ve çift ayrışma sergileyen hastaların beyin hasarlı bireysel vaka çalışmalarına dayanmaktadır. Çifte ayrışma iki hasta ve iki görevi içerir. Bir hasta bir görevde bozulmuş, diğerinde normal iken diğer hasta ilk görevde normal, diğerinde ise bozulmuştur. Örneğin, A hastası basılı sözcükleri okumada başarısız olmasına rağmen konuşulan sözcükleri normal şekilde anlıyor olabilir. Öte yandan B hastası yazılı sözcükler anlamada normal ve konuşulan sözcükleri anlamada başarısız olacaktır. Bilim insanları bu bilgiyi, sözcük anlama için nasıl tek bir bilişsel modülün olduğunu açıklamak için yorumlayabilirler. Bunun gibi çalışmalardan araştırmacılar, beynin farklı alanlarının son derece uzmanlaşmış olduğunu ortaya koyuyor. Bilişsel nöropsikoloji, beyin hasarlı hastalarla da ilgilenen bilişsel sinirbilimden ayırt edilebilir, ancak bilişsel süreçlerin altında yatan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarmaya odaklanmıştır.

Bilişsel nörobilim, odak noktası mental süreçlerde görev alan beyindeki sinirsel bağlantılar olmak üzere, genel anlamda bilişin altında yatan biyolojik süreçleri inceleyen bilim alanıdır. Bilişsel aktivitelerin beyindeki sinirsel devreler tarafından nasıl etkiilendiği veya kontrol edildiği sorularını ele alır. Bilişsel nörobilim, hem nörobilim hem de psikolojinin bir dalıdır ve davranışsal nörobilim, bilişsel psikoloji, fizyolojik psikoloji ve duyuşsal nörobilim gibi disiplinlerle örtüşür. Bilişsel nörobilim, bilişsel bilimdeki teorilere, nörobiyoloji ve hesaplama modellemesine dayanan kanıtlara dayanır.

Bilişsel nöropsikoloji, beynin yapısı ve işlevinin belirli psikolojik süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu anlamayı amaçlayan bilişsel psikolojinin bir dalıdır. Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerin yeni anılar saklama ve üretme, dil üretme, insanları ve nesneleri tanıma, akıl ve problem çözme yeteneğimizin bilişsel yeteneklerimizden nasıl sorumlu olduğunu inceleyen bilimdir. Bilişsel nöropsikoloji, normal bilişsel işlevsellik modellerinin çıkarımını sağlamak amacıyla beyin hasarı veya nörolojik hastalığın bilişsel etkilerini incelemeye özel bir vurgu yapar. Kanıtlar, beyin bölgelerinde eksiklik gösteren ve çift ayrışma sergileyen hastaların beyin hasarlı bireysel vaka çalışmalarına dayanmaktadır. Çifte ayrışma iki hasta ve iki görevi içerir. Bir hasta bir görevde bozulmuş, diğerinde normal iken diğer hasta ilk görevde normal, diğerinde ise bozulmuştur. Örneğin, A hastası basılı sözcükleri okumada başarısız olmasına rağmen konuşulan sözcükleri normal şekilde anlıyor olabilir. Öte yandan B hastası yazılı sözcükler anlamada normal ve konuşulan sözcükleri anlamada başarısız olacaktır. Bilim insanları bu bilgiyi, sözcük anlama için nasıl tek bir bilişsel modülün olduğunu açıklamak için yorumlayabilirler. Bunun gibi çalışmalardan araştırmacılar, beynin farklı alanlarının son derece uzmanlaşmış olduğunu ortaya koyuyor. Bilişsel nöropsikoloji, beyin hasarlı hastalarla da ilgilenen bilişsel sinirbilimden ayırt edilebilir, ancak bilişsel süreçlerin altında yatan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarmaya odaklanmıştır.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dikkat kontrolü</span>

Dikkat kontrolü, bir bireyin neye dikkat edeceğini ve neyi göz ardı edeceğini seçtiği kapasitesidir. İç kaynaklı dikkat veya yönetici dikkat olarak da bilinir. Daha genel bir tabirle, dikkat kontrolü, bir bireyin konsantre olma becerisi olarak tarif edilebilir. Öncelikli olarak ön singulat korteksi de içeren frontal alanlar tarafından aracılık edilen dikkat kontrolünün, çalışma belleği gibi diğer yönetici işlevler ile yakından ilgili olduğu düşünülmektedir.

Broadbent'in filtre modeli, dikkatle ilgili bir erken seçme teorisi.

Bu liste dikkate değer psikologları ve psikoloji alanında önemli katkıda bulunan insanları gösterir. Liste söz konusu olan kişilerin soyadlarının alfabetik sıralanması sonucu oluşturulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kokteyl partisi etkisi</span>

Kokteyl partisi etkisi; beynin, kişinin işitsel dikkatini belirli bir uyarıcıya odaklayıp, diğer bir dizi uyaranı filtreleyerek dışarıda bırakma becerisini ifade eden kavramdır. Tıpkı gürültülü bir partiye katılan bir kişinin ortam gürültüsünü yok sayarak tek bir sohbete odaklanabilmesi gibi. Dinleyiciler, hem farklı uyaranları farklı akışlara ayırma hem de daha sonra hangi akışların kendileri için en uygun olduğuna karar verme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle, kişinin duyusal belleğinin kişi farkında olmadan tüm uyaranları ayrıştırdığı ve ayrı bilgi parçalarını dikkat çekmelerine göre sınıflandırdığı öne sürülmüştür. Bu etki çoğu insanın tek bir sesi izleyip, diğerlerini görmezden gelmelerine izin veren mekanizmadır. Bir başka ifadeyle, dikkat yöneltilmeyen uyaranda geçen önemli kelimelerin hemen tespit edilebilmesine, örneğin birinin bir gürültü içinde kendi adı geçtiği zaman bunu fark etmesine, dair fenomenini tanımlar.

Modaliteler arası dikkat, dikkatin farklı duyulara dağıtılması anlamına gelir. Dikkat, duyusal uyaranları seçici olarak vurgulamanın ve görmezden gelmenin bilişsel sürecidir. Modaliteler arası dikkate göre, dikkat çoğu zaman aynı anda birden fazla duyusal modalite vasıtasıyla gerçekleşir. Bu modaliteler, görsel, işitsel, uzamsal ve dokunsal gibi farklı duyusal alanlardan gelen bilgileri işler. Bunların her biri belirli bir tür duyusal bilgiyi işlemek için tasarlanmış olsa da, aralarında önemli bir örtüşme vardır. Bu durum araştırmacıların dikkatini modaliteye özel mi yoksa paylaşılan "modaliteler arası" kaynakların sonucu mu olduğunu sorgulamasına sebep olmuştur. Modaliteler arası dikkat, dikkat işleme sürecini hem geliştirebilen hem de sınırlandırabilen modaliteler arasındaki örtüşme olarak kabul edilir. Modaliteler arası dikkatin verilen en yaygın örneği, Kokteyl Partisi Etkisi olarak bilinen bir kişinin daha az önemli olan diğer uyaranlar yerine önemli tek bir uyarana odaklanabilmesi ve onunla ilgilenebilmesi durumudur. Bu fenomen, diğer uyaranlar göz ardı edilirken bir uyaran için daha derin işlem seviyelerinin oluşmasına izin verir.

Özellik bütünleştirme teorisi, 1980’de Anne Treismann ve Garry Gelade tarafından geliştirilmiş bir dikkat teorisidir. Teori, bir uyarıcı algılanırken özelliklerinin “erken, istemsiz ve paralel kaydedilirken nesnelerin ayrı ayrı ve daha geç bir evrede” tanımlandığını önerir. Özellik bütünleştirme teorisi, insan görsel dikkatinin en etkili psikolojik modellerinden biri olmuştur.

Psikoloji felsefesi, modern psikolojinin teorik temellerinde yatan birçok konuyu ifade eder.