İçeriğe atla

Anlambilim

Anlambilim, anlam bilimi, anlam bilgisi ya da semantik, anlamları inceleyen bilimdir. Anlam bilimi felsefî ya da mantıksal ve dilbilimsel olmak üzere iki farklı açıdan ele alınabilir. Felsefî ya da mantıksal yaklaşım, göstergeler ya da kelimeler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantıya ağırlık verir ve adlandırma, düz anlam, yan anlam, doğruluk gibi özellikleri inceler. Dilbilimsel yaklaşım ise zaman içinde anlam değişiklikleri ile dilin yapısı, düşünce ve anlam arasındaki karşılıklı bağlantı vb. konular üstünde durur.

Bir başka deyişle göstergelerin anlamlarının ilişkin olduğu bilim veya teoriye "anlam bilimi" veya "semantik" denir. Bu anlamda gösterge denilince; görülebilen, duyulabilen ve iletişim halinde olan herkes için belli bir anlamı olan birimler anlaşılır. Bu koşulu, trafik levhaları ya da körler alfabesinde var olan kelimeler de yerine getirir. Semantik, her çeşit gösterge ile ilgilenirse Gösterge biliminin alt alanına girer; yalnızca dilsel göstergelerle ilgilenirse dil biliminin alt alanına girer.

Dilsel birim olan göstergeler: Anlamı olan bütün dilsel ifadeler “gösterge” olarak tanımlanır. Örneğin; “hedefliyorsun” kelimesi iki parçadan oluşmaktadır. Sözcüğün kökü olan “hedeflemek”, “belli bir amaca ulaşmayı istemek” anlamındadır; kelimenin sonundaki “–yorsun” eki ise dilbilgisel olarak 2. tekil şahıs olduğunu belirtir. Bu durumda da semantik, Dil biliminin alt alanı olarak dilsel birimlerin anlamlarının açıklanması ile tanımlanması ve karmaşık ifadeleri bir araya getiren durumlar ile uğraşır. Böylelikle cümleler ya da daha büyük birimler oluşur ve bu birimler iletişim sırasında etkili bir şekilde kullanılır. Tarihsel semantik ise zaman içerisinde değişen dilsel birimlerin anlamlarını araştırır.

Göstergenin, yukarıda belirttiğimiz anlamıyla kelimelerin bütün ögelerini kapsamadığına dikkat edilmelidir: Sayı kelimesi sa-yı şeklinde iki heceden oluşur ve her iki hecenin de hiçbir anlamı yoktur. Yalnızca bu heceler bir araya getirildiğinde bir anlam oluşur. Bu, tek ses ya da harfler için de geçerlidir. Tek başlarına hiçbir anlam taşımazlar.

İlk olarak, aşağıdaki bölümde semantik, Gösterge biliminin içinde kabul edilir. Çoğu dil bilimci, dil bilimini; gösterge biliminin uzmanlık alanı olarak görür.

Dil bilimi 2000'den fazla yıldır dilsel olguların açıklanması ve tanımlanması ile uğraşır; böylece semantiği de ilgilendiren yeni kuramsal bilgiler geliştirmiştir. Ayrıca ana dil dersleri, dil eğitimi ve yabancı dil dersleri gibi alanlarda bir sorunun tam doğru olarak ifade edilmesinde dilbilimsel bilgilerin uygulamalı kullanımına yönelik düşünceler de etkinleştirilir.

Semantik; bilişim, mantık, felsefe ve sistem kuramı bakış açılarından sonuç çıkarır. Semantik sözünün kökeni Yunancaσημαίνω, romanizesēmainō ("anlamına gelmek" veya "belirlemek") fiilinin çeşitli türevlerinden oluşan bir grup İngilizce kelimeden biridir. İsim semantiği ve sıfat semantiği sēmantikos'tan (“anlamlı”) türetilmiştir; semiyotik (sıfat ve isim) sēmeiōtikos'tan (“işaretlerle ilgili”) gelir; semiyoloji gelen Sema (“işareti”) + logolar(“hesap”); ve semasiology gelen sēmasia (“anlamlandırma”) + logolar.

Göstergebilimsel semantik

Semantik, genel gösterge bilimsel olarak göstergesel anlam kuramıdır. Semantik bakış açısı ya da kavramı, içerdiği esas anlama göre değişir. Göstergebilimsel anlamda göstergeler yalnızca dilsel değildir; böylelikle gösterge bilimsel semantik, göstergelerin etkileşimindeki doğal ve teknik süreçleri inceler.

Charles W. Morris, gösterge bilimindeki semantik terimini bulan kişi olarak bilinir. Morris, semantik adı altında göstergelerin birbirleriyle olan ilişkisini anlar. Morris'e göre semantik kavramı bugünkü anlamından farklıdır.

Gösterge biliminde pragmatik ve sentaks Morris'den bu yana birbirinden ayrı olarak ele alınırlar.

Kavram bilimi ve ad bilimi

Yukarıda da değinildiği gibi semantik göstergelerle uğraşır. Örneğin; “şapka” kelimesinin konuşulan, yazılan şekli ve bunun bağlantılı olduğu, kenarları olan başı sıkıca kavrayarak koruyan anlamı vardır. Bu iki konunun (biçim ve anlam) birbirleriyle olan ilgisi iki şekilde açıklanır:

  • Kavram bilimi; isimlerle, yani kelimeler, göstergeler ve metaforlar gibi dilsel birimlerle ilgilenir ve bunların ne anlama geldiğini araştırır.
  • Ad bilimi ise nesnelerden yola çıkar ve bu nesnelerin nasıl adlandırıldığını araştırır.

Semantik bu her iki alanın üst kavramıdır ve gösterge ile anlam ilişkisinin ifadesidir.

Dilbilimsel semantik

Dil biliminin alt alanı olan semantik, dilsel göstergelerin anlamını araştırır.

Dilsel göstergeler ise sözlü ve yazılı biçimlerle ilgili olan bütün ifadelerdir. Bu bağlamda morfemler en küçük göstergelerdir. Daha büyük göstergeler kelimelerdir, bunu ise cümleler, cümleler ve metinler takip eder. Bütün bu birimler “gösterge” görevini yerine getirir. Aslında dilbilimsel semantiğin araştırma nesnesi morfem ve kelimelerdir.

Gösterge biliminde olduğu gibi modern dil bilimide de sentaks, semantik ve pragmatik'ten yararlanılır, ama Pragmatik, göstergelerin anlamı ile uğraştığı için açık bir farklılık vardır.

Semantik farklı perspektiflerden de yararlanır.

Kelime, cümle, metin ve iletişim düzleminde semantik

  • Leksikografik semantik kelimelerin ve morfemlerin anlamlarıyla uğraşır.
  • Cümle semantik, daha büyük sentaktik birimlerin anlamlarının tek tek kelimelerin anlamlarından nasıl oluştuğunu araştırır. Bir cümlenin yorumu bu cümlenin sentaktik yapısının çözümlemesine dayalı olarak yapılmalıdır.
  • Metin semantik gerçek ya da varsayımsal olarak cümlelerin birleşiminin çözümlenmesi üzerinde yoğunlaşır.
  • Söylem semantik birbiriyle ilişkisi olan farklı kişilerin metinlerdeki düzeyi üzerine çalışmalar yapar.

Kelime ve morfem semantiğin, dilbilimsel semantiğin araştırma nesnesi olduğuna dikkat edilmelidir. Bunlardan sonraki araştırma nesnesi Cümle semantiktir.

Frege İlkesinin (“bireşimsel bir dil biriminin anlamı, ögelerinin anlamlarının işlevidir”) doğal dillerde ne denli geçerli olabileceği tartışılmaktadır. Birleştirici işlevlerin tanımı olumlayıcı bir durumda semantiğin ana görevleri arasında sayılmaktadır.

Leksikografik semantik

Kelimelerin anlamlarının araştırılması dilbilimsel semantiğin konusudur. Bununla ilgili konular aşağıda verilmiştir:

  • Temel ögelerden oluşan kelimelerin anlam yapısı: Bir kelimenin anlamı kelimenin kökünün belli bir şekilde düzenlenmesi olarak tanımlanır. Semem kelimenin kökünden oluşan hiyerarşik olarak düzenlenmiş bir yapıdır.
  • Morfemlerin karmaşık bir kelimenin anlamına katkısı: Bir kelimenin, türevin ya da birleşik kelimelerin bükün şekillerinin anlamı bu birimlerin morfolojik ögelerinin anlamlarından ileri gelir. Özellikle eski yapılarda leksikografi büyük bir rol oynar.
  • Bir kelimenin durumu: Burada, belli bir kelimenin anlam benzerliği olan diğer kelimelerden nasıl bir farkı olduğu söz konusudur.
  • Kelimeler arasındaki anlam ilişkileri: Zıt anlam, eş sesli, eş anlam ve çok anlam.Kaynak 25 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Ard zamanlı (veya "ardıl zamanlı") ve eş zamanlı semantik

Semantik, eş zamanlı (senkronik) ve ard zamanlı (diyakronik) olarak çalışır. Ferdinand de Saussure’ye kadar dil bilimi çalışmalarında artzamanlılık hakimdi.

Tarihsel (ard zamanlı) semantik; anlam genişlemesi, anlam daralması, anlam iyileşmesi, anlam kötüleşmesi ve anlam kayması gibi zaman içinde meydana gelen olayları ard zamanlı olarak inceler. Etimoloji (köken bilimi), klâsik semantiğin alt alanıdır. Eş zamanlı semantik, dildeki göstergelerin belli bir zaman diliminde belli gruplar tarafından bir iletişim aracı olarak nasıl kullanıldığını araştırır.

Eş zamanlı semantik ve ard zamanlı semantik birbiriyle hiçbir zaman çelişmez, hatta birbirlerini tam anlamıyla tamamlar. Bundan dolayı ard zamanlı yapısal semantik hem eş zamanlı yönteme yönelik, hem de dil tarihini araştırmak için dildeki söz varlığının yapısallık ilkesini kullanır.

Tarihsel semantik

Tarihsel semantik anlam değişmesini kapsar. Bir kelimenin anlamının zaman içerisinde değişmesini gözlemler. Anlam genişlemesi ile anlam daralması ve anlam iyileşmesi ile anlam kötüleşmesi anlam değişikliğine dahildir. Tarihsel semantiğe yönelik başlıca araştırmalar, morfem ve kelimelerin anlam gelişmelerini kapsayan Etimoloji’ye aittir.

İlk tarihsel semantik araştırmaları Antonie Meillet, Wilhelm Wundt, Leonce Roudet, Jost Trier ve Herman Paul’a aittir. 1950’lerden beri Stephan Ullmann’ın çalışmaları belirleyici rol oynamaktadır. 1960’lardan beri felsefe ve tarih biliminde Tarihsel semantiğe yönelik araştırmaların “Kavram Tarihi” adı altında toplandığı kapsamlı araştırmalar vardır. 1990'ların sonundan ve 21.Yüzyılın başlarından itibaren tarihsel semantiği bilişsel dil bilimi açısından ele alma denemeleri vardır. Türkiye'de ise, anlam bilimini konusundaki ilk kapsamlı çalışma, Doğan Aksan'a aittir. Doğan Aksan 1971'deki “Anlam bilimini ve Türk Anlam bilimini” adlı eserinde dilbilimsel anlam bilimi konularını ele almakta ve Türkçeyi kelime ve cümle semantiği açısından incelemektedir.

Kültürlerarası semantik

Kültürlerarası iletişim birçok alan için söz konusudur. Dil bilimi alanında da kültürlerarası iletişimi terminolojik ve bilimsel olarak kavramak vardır. Bunun yanı sıra kendisine yakın olan bilim dallarının taslağına başvurur. Kültürlerarası belli iletişim durumlarının çözümlenmesi için kültürel etkileşimin tanımlanmasına yönelik çözümleme kategorileri geçerlidir. Böyle iletişimlerin temelinde kelimelerin anlamlarının anlaşılması vardır. İletişim halinde olan kişilerin yaşadıkları kültür bağlamında ve sözlüklerde yazıldığı biçimde kelime kullandıkları için semantikte yanlış anlaşılma potansiyeli vardır. Bundan dolayı da semantik bozukluklar, yanlış anlamalar ya da anlaşmazlıklar ortaya çıkmaktadır.

Mantıksal dillerde semantik

Salt semantik olarak da adlandırılan mantıksal semantiğin görevi; önermeler mantığı, yüklem mantığı gibi biçimsel dilleri açıklamaktır. Fakat anlamlar araştırılmaz, aksine açık kurallar aracılığıyla kesin olarak belirlenir. Bu noktada mantıksal dillerdeki biçimsel semantikten de bahsedilebilir.

Kapsamlı semantiğe karşı içerimsel semantik

Bir dilsel ifadenin kapsamı ile içeriği arasındaki fark şudur: semantik, içerimsel semantikte daha çok içerik ile uğraşırken kapsamlı semantikte de daha çok kapsam ile uğraşmaktadır.

İçerik ve kapsamın farklılığı içerik ve kapsam arasındaki anlayış ve anlam ile ilişkilidir. Bu noktadaki anlayış ve anlam kavramları modern Matematiksel Mantık'ın ve Analitik felsefenin kurucusu sayılan Alman matematikçi, mantıkçı ve filozof Friedrich Ludwig Gottlob Frege’ye aittir. Ayrıca Frege, anlam ifadesini günümüzde geçerli olan anlayışta bir başka ifade olarak kullanmış ve şu tanımı yapmıştır:

  • Anlayış dilin sistemi içerisindeki göstergeler, kelimeler, cümleler gibi yapıların aralarındaki ilişkiden ileri gelen bir içerik olarak tanımlamıştır (içerik ile anlam benzerliği).
  • Anlamı gösterge ve dünya arasındaki bir ilişkiden kaynaklanan bir içerik olarak tanımlamıştır (kapsam ile anlam benzerliği).

Frege, bu farklılığı Almanca’daki “Morgenstern” (Çoban Yıldızı) ve “Abendstern” (Venüs gezegeni) kavram çifti örneğinde netleştirmektedir. Her ne kadar “Morgenstern” kelimesi “Çoban Yıldızı” anlamında da kullanılsa da bu her iki kelime de aynı anlama sahiptir. Her iki kelime de Venüs gezegenini tanımlamaktadır. Fakat bu ifadelerin anlayışı belirli biçimde farklıdır. Bu farklılaşma bugünkü dil kullanımına göre artık kolay kolay anlaşılabilir olmadığı için Frege'nin terminolojisinin yerine anlam ve anlayış kavram çifti çoğunlukla gösterilen olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda da anlayış ve anlam kelimeleri eş anlamlı olarak kabul edilmektedir.

Frege'nin bu farklılaştırmaları dilbilimsel semantik içerisinde de büyük bir yankı uyandırmıştır.

Kip ile ilgili olmayan mantık için geçerli olan semantik, kapsamlı semantiktir. Bu, şu anlama gelmektedir; biçimsel dilin ifadelerinin sadece kapsamlı semantiğe uygun düşer.

Bunun tersine kip ile ilgili mantıksal diller, içeriksel semantik ile, örneğin olası dünyanın semantiği aracılığıyla açıklanmaktadır.

Gerçek – işlevsel semantik

Gerçek – işlevsel semantik Alfred Tarski tarafından 1944 yılında “sistematik bir süreç olarak resmileştirilmiştir”. Gerçek – işlevsel semantik bir cümlenin anlamını bir cümlenin gerçekliği sorununa bağlamıştır, çünkü bir gerçekliğin tasarısının kavranması, anlamın tasarısının kavranmasından daha kolaydır. Gerçek – işlevsel semantik “anlam” kavramını dilsel ifadeler ile dünya arasında bir işlev olarak anlayan ve bu ifadelerin gerçekliğini, bunların anlamlarına ölçüt olarak kullanan bir semantiktir.

Model-kuramsal semantikte bu konu işlenmektedir.

Bilişim bilimi içerisinde semantik

Bilişim bilimi içerisinde semantik, mantıksal semantiğin uygulamasıdır. Burada biçimsel programlama dilleri için söz diziminin yanı sıra biçimsel bir semantik tanımlanmaktadır. Bu semantik öngörülebilirlik (hesaplanabilirlik) kuramı, hesap karmaşıklığı kuramı ve özellikle de bilgisayar programlarının doğrulanması (kusursuzluk) alanlarındaki kullanımlarda bulunmaktadır.

Felsefî semantik

Semantik, çözümleyici/analitik felsefenin önemli bir alt alandır. Dil felsefesi uzun süre boyunca esasen sadece semantik olarak algılanmıştır. 20. yüzyılda Wittgenstein'in etkisi sayesinde ancak edim bilimi de dil felsefesinin önemli bir dalı haline gelmiştir.

Semasiolojik ile onomasiolojik bakış açılarının farkı

Göstergelerin gösterge boyutundan içeriğine yönelik anlamsal bir sorgulama içine girilince (göstergenin içeriği nedir?) semasiolojik boyut esas alınmaktadır demektir. Bu durumda semasioloji ifadesi ile aynı zamanda çok genel anlamda semantiğin eş anlamlısı; dar anlamda ise kelime içeriklerinin öğretisi çerçevesinde kalınmaktadır.

Nesne açısından bakıldığında ise (nesne nasıl adlandırılmıştır/işaretlenmiştir) söz konusu olan, onomasiolojik boyuttur. Onomasioloji, işaret kullanımı öğretisi düzleminde düşünülmesi gerekir. Bir resim sözlüğü veya konu başlıklarına ya da içerik yakınlıklarına göre düzenlenmiş olan bir sözlük, onomasiolojik temellidir. Aynı zamanda kelime alanı öğretisinin de onomasiolojik bir boyuta veya açıya sahip olduğu varsayılmalıdır.

Çok genel bir bakış açısından bakılınca esasen semasiolojik-onomasiolojik ayrımı somut gerçekliğe dayalı değil de daha ziyade kavramsal nitelikte anlaşılabilir; zira konucunun gerçeklik deneyimi ile birlikte onun sözde doğal onomasiolojik konumunun semasiolojik araştırmalarında öncel olup olmadığı sorusu hep açıkta kalmaktadır.

Semantiğin alanlarının işlevsel olarak sınıflandırılması

Semantiğin alanları yalnızca dil yapısının farklı düzeylerine göre değil, dil ile düşünce ve dil ile dünya arasındaki ilişkinin biçimine göre de sınıflandırılır. Semantik alanlar bilişsel anlam, bilgisel anlam ve pragmatik anlam olmak üzere üçe ayrılır.

Bilişsel anlam kavramı, dil ile düşünce arasındaki ilişki ile bağlantılıdır. Bu noktada dilsel bir ileti ile düşünsel yapının dil biçimlerini oluşturmasından söz edilir.

Bilgisel anlam kuramları ilişkisel (referansiyel) kuramlar olarak anılır. Ferdinand de Saussure’e göre dilsel göstergeler ile onların ilişkili olduğu karşılıkları (referans unsurları) arasındaki bağıntı burada büyük rol oynar. Pragmatik anlam alanındaki semantik çalışmalar, bir ifadenin dilbilgisel anlamı ile belli bir bağlamdaki anlamı arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışır. Bu, aynı zamanda pragmatikin araştırma nesnesidir.

Genel semantik

Genel semantik kavramı birçok anlamda kullanılır.

Aynı zamanda kuramsal semantik kavramına bir eş anlamlı olarak şöyle bir tanım geçerli kılınmaktadır: „kuramsal semantikte (…) soyut, işaret kullanımının tüm alanına yönelik genel geçerliğe sahip açıklamalar sunulur (…); bunun dışında tüm işaret sistemlerinin betimi için gerekli temel kavramlar dizgeli bir şekilde tanımlanır”. Bu açıdan uygulamalı semantiğin bir karşıt özelliği dile getirilmiş olmaktadır.

Bunun yanı sıra, genel semantik ifadesi Korzybski ve Samuel Ichiye Hayakawa tarafından temsil edilen “general semantics”in çevirisidir. Semantik, “konuşmacı ve dinleyicinin davranış ve düşünceleri ile dilsel göstergeler arasındaki ilişkinin öğretimi” olarak tanımlanmaktadır. Bu, insanların dilin dikta ve güdümleyici erkinden kurtulmasının pedagojik ve özgürlükçü başlangıcıyla ilgilidir.

Dinamik semantik ile statik semantik

Dinamik statik kavramı statik anlam kuramlarına bir ayrıcı tanım olarak sunulmaktadır. Bu ayrımlaştırıcı kavramsallaşma, bir cümlenin anlamını bir güncelleme işlevi („uptade funcion“) olarak kavrarken, bunun „ifade edilişinden önce ulaşılan bir metin bağlamı veya bilgi durumunu yeni bir metin bağlamı veya bilgi konumunda gösterdiği“ iddiası söz konusu olmaktadır.

Biçimsel semantik

Biçimsel semantik, aslında biçimsel mantık çerçevesinde biçimsel yapma dillerin semantiğidir. Bu biçimsel mantık semantiğin yanı sıra, mantıksal betimleme imkânlarını kullanan doğal dillerin de biçimsel bir semantiği vardır. Biçimsel semantik; Augustus De Morgan, George Boole, Alfred Tarski ve Richard Montague’nin etkisi altında gerçeklik koşullarını sağlayan cümle anlamı olarak tanımlanır ve felsefî mantık ilkelerine yönelik kalıplaşmış bir üst dil ile betimlenir.

Modelleştirici kuramsal semantik (Tarski-semantik)

Modelleştirici kuramsal semantik (İng.: model-theoretic semantics; aynı zamanda „hakikat işlevci semantik“), örneğin Richard Montague'de görüldüğü şekliyle, formel semantiğin bir yönüdür; Alfred Tarski'ye atıfla oluşturulan bu anlayışa göre sunî ve doğal dillerin semantik/anlamsal yorumunu, „anlamı kesin tanımlanmış bir yorumla bir model içinde eşit tutarak“ gerçekleştirmektedir.

Modelleştirici kuramsal semantikte nesne dili ile meta dil birbirinden kesin olarak ayrıştırılır. Nesne dili bir meta dile çevrilir. Bu meta dil ise bir model düzlemi ve içinde yorumlanır.

Üretici semantik

Üretici semantik, dil bilgisi ile uğraşır ve dönüşümsel dil bilgisi kalıplarını eleştirir. Üretici semantik, üretici-dönüşümsel dil bilgisinin kurucusu olan Noam Chomsky tarafından geliştirilmiştir. Noam Chomsky’nin kuramından farklı olarak, soyutlamalı anlam derinliğine dayalı olan bir dildeki cümlelerin sözdizimsel değil, şimdiye kadar tam olarak geliştirilemeyen, bir cümlede farklı biçimlere dönüştürülen anlam bilimisel göstergeler olduğu anlaşılır.

Üretici semantik, üretici-dönüşümsel dil bilgisi konusunda Noam Chomsky tarafından geliştirilen Söz dizim kuramının görünüşlerinde (Aspekte Modell) yer alan çeşitli cümleler arasındaki eşdeğerlik ilişkilerine yönelik, 1960'lı yılların ortasından beri devam eden tartışmalardan dolayı bağımsız bir disiplin olarak gelişmiştir.

Dönüşümsel dil bilgisinin sınırlandırılması

Üretici semantik birbirine uygun durumları temsil etmez; ancak burada bazı özellikler ortaya çıkmaktadır: Üretici semantik bütün kuralları benimser ve “dönüşümsel süreçlerin sınırlandırılmasına yönelik anlık durumsal varsayımlarını kullanmaz” (Norbert Fries, Berlin). Üretici semantik, “anlam bilimisel ve sesbilimsel göstergeler arasındaki dilbilgisel dönüşüm biçimlerini” açıklamaya çalışır (Nobert Fries, Berlin).

Üretici semantik, yorumlayıcı semantiğin nasıl ortaya çıktığını, bir dil bilgisinin iki farklı kural sisteminden nasıl oluştuğunu sorgular. Sonuç olarak; üretici cümle bilgisi ve yorumlayıcı semantik, aralarındaki kurallara ilişkin sistem farklılığı konusunda birbirinden ayrılır.

Üretici semantik, sadece bir kural sistemi olduğunu kabul eder. Farklı soyut yapılar altındaki Üretici semantik içerisinde seçim kuralları gibi konular semantik olarak sınıflandırıldığı için bu sistem de semantik olarak sınıflandırılır. Söz Dizim Kuramı bağlamında, bu yapılar sözdizimsel olarak kullanılır.

Ayrıca üretici semantik, dönüşümsel dil bilgisinde evrensel nitelikte olduğu varsayılan soyut cümle yapılarının dönüşümsel sentakstaki dilsel ifadeler için mantıksal kapsam ve şartlara ilişkin sınırlandırmalar kullanmadığını kabul eder.

Dönüşümsel dil bilgisi, üretici semantikte semantik-üretici ekleri sınıflandırmasının ve hangi dil bilgisinde hangi dizgesel niteliklerin olduğu gibi olgular arasında ayrım gözetilmediğini eleştirir.

Söz Dizim Kuramı'ndaki gelişmeler ve özerklik ilkelerinin daha belirgin hale getirilmesi ile üretici semantikteki tartışmalı noktalar açıklığa kavuşturulmuştur. Eleştiriler bilişsel dil bilgisi ve pragmatikteki yeni dil kuramlarının kavramlarını da etkiler.

Yapısal semantik

Yapısal semantik kavramıyla yapısalcılığa karşı sorumlu olan kavram betimlemesinin farklı modelleri ifade edilmektedir. Yapısal semantik, leksikografik birimlerin çözümlemesiyle uğraşır. Bir dil sistemindeki semantik anlamların yapısını tanımlar.

Yapısal semantik, içeriksel boyutların yapılanabileceği varsayımından yola çıkar. Bir dilin söz varlığının yapısının belirlenmesi ve birbirinden bağımsız birimlerden oluşması söz konusudur (Pottier, Greimas, Coseriu).

Bir kavram alanının yapısı, semantik alanının sınırlarının belirlenmesi, sözlük birimlerinin çözümlenmesi, kısacası, semantik alanının biçimlenmesine katkı sağlayan her şey bu alanın bir parçasıdır.

Yapısal semantik, dil sistemindeki bir kelimenin konumuna değil, ses ile imge arasındaki ilişkiye yönelir.

Ayrıştırıcı özellikli semantik

Ayrıştırıcı özellikli semantiği anlam ayırt eden birimlerden oluşur. Bu alanın temeli, bütün bir anlam oluşturan özelliklerle doldurulmuştur. Örneğin; kadın ve erkek kelimeleri, insanlar ve yetişkinler için kullanıldığından dolayı aynı niteliktedir; fakat cinsiyeti ayırt eden ve belirleyen bir özellik taşımaktadır. Ayrıştırıcı özellikli semantik ile gerçekçi bir işlevi olan semantiğin gerçeklik değerleri özellikle dikotomiye göre belirlenir.

Filozoflar ve kuramcılar


Mantık ve matematik

  • Bulanık mantık
  • Doğruluğun anlam kuramı
  • Doğruluk-değer anlam bilimi
  • Formal mantık
  • Game semantics
  • Mantığın anlam bilimi
  • Mantık
  • Model kuramı
  • Mümkün dünya
  • Proof-theoretic semantics

Bilgisayar bilimi

  • Axiomatic semantics
  • Denotational semantics
  • Formal semantics of programming languages
  • Inheritance semantics
  • Operational semantics
  • Semantic integration
  • Semantic link
  • Semantic network
  • Semantic service oriented architecture
  • Semantic spectrum
  • Semantic web
  • Phono-semantic matching[1]

Kaynakça

  • Akarsu, Bedia (1998), Felsefe Terimleri Sözlüğü, İnkılap Yayınları.
  • anlamak.com - Felsefe Sözlüğü
  • Aksan, Doğan (1978), Anlam bilimini ve Türk Anlam bilimini, Ankara, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları, 2. Baskı, 199 s.
  • Ayer, Alfred Jules, Dil, Doğruluk ve Mantık, Metis Yayınları, 152 s.
  • Başkan, Özcan (1988), Bildirişim (İnsan-Dili ve Ötesi), İstanbul, Altın Kitaplar, 491 s, (2003), Multilingual Yayınları.
  • Condon, John (1998), Kelimelerin Büyülü Dünyası (Anlam bilimi ve İletişim)-, İstanbul, İnsan Yayınları.
  • Denkel, Arda (1996), Anlam ve Nedensellik, İstanbul, Kabalcı Yayınevi.
  • bilimini.net/anlam bilimini.htm dil bilimini.net - Dil Bilimi Sitesi
  • Erkman-Akerson, Fatma (1991), Anlam-Çeviri-Karşılaştırma, İstanbul, Abc Kitabevi.
  • Görgün, Tahsin (2003), Anlam ve Yorum, Gelenek Yayıncılık.
  • Guiraud, P. (1999), Anlam bilimi, İstanbul, Multilingual.
  • Lyons, John (1983), Kuramsal Dil bilimie Giriş, (Çeviren: Ahmet Kocaman), TDK, Ankara, 449 s.
  • Palmer,F.R. (2001), semantik (Yeni Bir Anlam bilimi Projesi), (Çeviren:Ramazan Ertürk, Kitâbiyât.
  • Tamba-Mecz,I. (1998), Anlam bilimi, İstanbul, İletişim Yayınları.
  • Türker,Sadık (2002/1) “Farabî’de Dil ve Mantık İlişkisi”, Kutadgubilig, İstanbul, sayı 1, s.137-175.
  • Türker, Sadık (2002/2) “Mantıkta Kullanılan Lafızlar”, Kutadgubilig, İstanbul, sayı 2, s.93-126.
  • Uğur, Nizamettin (2003), Anlam bilimi Sözcüğünün Anlam Açılımı, Doruk Yayınları.
  • Wilson, John (2002), Dil, Anlam ve Doğruluk, Ankara, Ankara Okulu Yayınları, 117 s.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dil</span> insanlar arasında iletişim kurmayı sağlayan doğal bir iletişim aracı

Dil, insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, çok boyutlu kavramlar bütünü; temeli tarihin bilinmeyen dönemlerinde atılmış bir gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal bir kurum ve yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ludwig Wittgenstein</span> Avusturyalı-İngiliz filozof (1889-1951)

Ludwig Josef Johann Wittgenstein, Avusturya doğumlu filozof, matematikçi.

<span class="mw-page-title-main">Ferdinand de Saussure</span> İsviçreli dilbilimcisi

Ferdinand de Saussure, 20. yüzyılda dilbilimde kayda değer gelişiminin birçoğu için fikirleriyle temel hazırlamış, İsviçreli dilbilimci.

<span class="mw-page-title-main">Dilbilim</span> insan dilinin araştırılması

Dilbilim, dil bilimi, lengüistik ya da lisaniyat; dilleri dilbilgisi, söz dizimi (sentaks), ses bilgisi (fonetik), ses bilimi (fonoloji), biçimbilim (morfoloji) ve edimbilim (pragmatik) gibi çeşitli yönlerden yapısal, anlamsal ve bildirişimin çıkış bağlamını temel alarak sözlerin gönderimlerini ve iletişimde dilin yaptırım gücünü inceleyen bilim dalıdır.

Edimbilim, edim bilimi veya pragmatik, işaretlerin kullanımı ve işaretler ile işaretlerin kullanıcıları arasındaki ilişkiyi inceler. Edimbilim, dilsel fiilleri ve dilin kullanımını araştıran dilbilimsel bir alandır. Sözdizim ve anlambilimin yanı sıra dilsel göstergelerin özellikleriyle uğraşan göstergebilimin alt alanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Dil felsefesi</span>

Dil felsefesi, analitik felsefede dilin doğası ve dili; dil kullanıcıları ve dünya arasındaki ilişkileri araştırır. Dil ile felsefe arasındaki ilişki temelde filozofların dili kullanarak felsefe yapmalarından kaynaklanmaktadır. Özelde ise bu araştırmalar anlamın doğası, kasıtlılık, referans, cümlelerin yapısı, kavramlar, öğrenme ve düşünce içerir; dil felsefesi başlığı altında dilin özü, anlamı, kökeni ve yapısı felsefî açıdan sorgulanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Analitik felsefe</span> felsefenin ana işlevinin analiz olması gerektiğini öne süren felsefe geleneği

Analitik felsefe, felsefenin ana işlevinin analiz olması gerektiğini öne süren felsefe geleneğidir. Ezici çoğunlukla Anglosfer ve İskandinav dünyasında yaygındır. Kıta felsefesi ile birlikte, çağdaş felsefede ön planda olan iki gelenekten biridir. Nadir bir kullanım olsa da, çözümleyici felsefe ismiyle de bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Mantıksal pozitivizm</span>

Mantıksal pozitivizm, Viyana Çevresi olarak adlandırılan filozofların felsefi düşünüş sistemlerini adlandırır. Başlıca temsilcileri Moritz Schlick, Rudolph Carnap ve Otto Neurath olan bu çevre, yeni pozitivistler ya da mantıkçı empiristler olarak da adlandırılır. Bu çevrenin oluşumunda önemli etkisi olan isim Ernst Mach'tır ki Mach'ın Viyana'da belirli dönemlerde mantık, fizik ve felsefe profesörlüğü yaptığı bilinmektedir. Mantıksal pozitivizmin çok farklı konumlardaki ve disiplinlerdeki filozofları bir araya getirir. Söz konusu akımın içinde sayılan ya da sayılmış olan belli başlı filozoflar şöyledir: Ernest Nagel, Hans Hahn, Kurt Gödel, Felix Kaufmann, Philipp Frank, Bertrand Russell, Whitehead, A. J. Ayer, Wittgenstein.

Göstergebilim, semiyotik veya semiyoloji; göstergelerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün etmenlerin dizgesel bir biçimde incelenmesine dayanan bir bilim dalıdır. Fransızlar semiyoloji terimini kullanmışlardır. Semiyotik disiplinlerarası bir sahadır. Anlam bilimi, dil bilimi, fonetik, mimarlık, sosyoloji, psikanaliz ve daha birçok bilim dalı ve disiplinin oluşturduğu disiplinler arası bir disiplindir. Kültürel kodlar, gelenekler ve metni anlam süreçlerine göre düzenlenmiş işaret sistemleri diye nitelenen her şey semiyotiğin inceleme alanına girmektedir. Semiyoloji, yapısalcılığın modeli olarak düşünülmektedir.

İletişim, iletilmek istenen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.

Benjamin Lee Whorf, Amerikalı dilbilimci... Asıl ününü Sapir-Whorf Hipotezine borçludur. Aslında kimya mühendisidir. Amerikan yerli dilleri, özellikle Hopi dilindeki çalışmaları ve dilbilimsel izafiyet kuramını bulmasıyla hak ettiği tanınmışlığı bulmuştur. Anadilin insanın düşünce sistemini büyük ölçüde etkilediğini söylemiştir.

Biçimbilim, yapıbilim, biçim bilgisi, şekil bilgisi, morfoloji veya yapı bilgisi dilbilimde sözcüklerin içyapısını inceleyen alt dalıdır. Temel inceleme nesnesi, dilin anlam taşıyan en küçük parçaları olan biçimbirimlerdir. Biçimbilim, sözcükleri, nasıl oluşturulduklarını ve diğer sözcüklerle ilişkilerini inceler ve sözcüklerin kök, gövde ve ek gibi bileşenlerinin yapısını çözümler.

<span class="mw-page-title-main">John Searle</span> Amerikalı filozof

John Rogers Searle Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'de Slusser profesörü olarak görev yapan Amerikalı felsefecidir. 31 Temmuz 1932 Colorado, Denver doğumlu John Rogers Searle Amerikalı bir filozoftur. İlgilendiği esas alanlar; dil felsefesi, aklın felsefesi ve metafiziğin alanlarıdır. Kaliforniya'daki Berkeley Üniversitesi'nde profesör olarak çalıştı. Üniversitenin cinsel taciz politikasını ihlal ettiği tespit edildiği için 2019 yılında görevine son verildi.

Ses bilgisi ya da fonetik dilsel seslerin öğelerini araştıran modern dilbilim, biyoloji, akustik bilimi, sinirbilim, tıp ve diğer bilimlerle ilişkili olan kendine özgü, disiplinler arası bir alandır. Ses bilgisinin araştırma nesnesi, konuşulan dildir. Dilde gerçekleşen ses olayları da bu bilim dalının konularından biridir.

Metindilbilim ya da metin dil bilimi, dilbilim içinde ve bağlamında 1960'lı yıllarından itibaren geliştirilen yeni bir alandır. Metnin bir bütün olarak yapısı ile işlevi ve metni oluşturan ögeler arasındaki ilişkileri ele alır. Çeşitli metin türlerindeki her türlü dilsel olguyu, ölçüt ve kuralları saptar. Tüm bunlar için metin dil biliminin yararlandığı diğer bilim dalları edebiyat, hukuk ve teolojidir.

Psikodilbilim veya ruhdilbilim, psikolojik süreçlerle dilsel etkenler arasındaki iletişimi çalışan disiplindir. Bu disiplin başat olarak dilin nasıl işlendiği, zihin ve beyinde nasıl temsillendiği ile ilgilenir; yani, insanların dili edinmesini, kullanmasını, anlamasını ve üretmesini sağlayan psikolojik ve nörobiyolojik faktörlerle...

Bağlam veya kontekst; kelime ve cümle gibi anlatım unsurlarının, kullanıldıkları yere ve zamana göre, kendinden önce ve sonra gelen unsurlar nedeniyle kazandığı farklı anlam ve değerler bütünü.

Bilişsel dilbilim, dili anlama, dil üretimi ve dil ediniminin bilişsel yönleriyle ilgilenen bir bilişsel bilim dalıdır. Bilişsel dilbilimin ana araştırma alanları arasında doğal dillerde kategorizasyon, sözdizimi ve anlambilim arasındaki arayüz, dilin deneyim ve algıdaki temeli ve dil ile düşünce arasındaki ilişki yer almaktadır. Dilin bilişle nasıl etkileşime girdiğini, dilin düşünceleri nasıl oluşturduğunu ve dilin zaman içindeki ortak zihniyetteki değişime paralel olarak evrimini açıklar.

Uygulamalı dilbilim, genel dilbilimin bir alanıdır. Dil öğrenimi araştırmaları, dil betimlemesi, ayrıca dilbilimsel görüş altında doğa bilimleri, kültür bilimi, bilgi bilimi, hukuk ve ruhbilimdeki sorunlarla disiplinlerarası olarak ilgilenmektedir. Diğer alanlardaki dille ilgili problemlerin çözümlenmesinde dilbilimsel teori, metot ve bilgilerin kullanımı da bu alanın konusunu oluşturmaktadır. Araştırma nesnesi olarak dille ilgili çok farklı görüşler ile farklı yaklaşımlar ve dilbilimin başka bilimlerden yararlanma özelliğinden dolayı genel dilbilim ve uygulamalı dilbilim arasında genel belirlenmiş bir sınırlama yoktur. "Uygulamalı dilbilim" kavramı altında ne anlaşıldığı tam olarak net değildir. Bir taraftan gerçek uygulamalı dilleri araştıran bir alt alan olarak anlaşılırken, diğer taraftan uygulama sonunda elde edilen araştırma sonuçlarının kullanılmasıyla ilgili bir alt alan olarak anlaşılmaktadır. Genel/teorik ve uygulamalı dilbilim arasındaki bu özel durum sorun yaratmaktadır. İngiliz dili ile ilgili bilimsel alanda "applied linguistics" mi yoksa "linguistics applied" kavramının kullanılacağı konusundaki adlandırma karşıtlığı tartışılmaktadır.

Felsefi çalışmaların gelişmesi sürecinde on dokuzuncu yüzyılda sembolik mantık ile yürüyen mantık, yirminci yüzyılda matematiksel mantıkla devam ederken, geleneksel olarak basit mantığın ötesine geçiyorsa, mantığın bir parçası olarak değil de felsefi mantık veya mantık felsefesi olarak değerlendirildi.